28 Mart 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

28 Mart 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

pottte Banyo' teknesinden tarihin seyrini değiştiren adam Çu'lnıı suratlı, yabani bakışlı; hürriyet için sönmek bilmez ate- şiyle durmaksızın çalışan, sarhoş luktan çıldıracak kadar içen; toz topraktan ve parçâ parça 'edilmiş bir tahtın molozlarından yepyen! ve verimli bir Fransa yaratmak is- tiyon adam: “Kellem koltuğumdu olduğu halde hürriyet için savaş tan,, deraişti. İşte size Fransız in kılâbini yapmış olan adamların en acaip ve en mütecassıp simaların ian biri: Jan Marat... Ö; döktor, âlim, mütefennin, gazttedi, siyasacı ve hepsinin fev kinde de propagandacı idi. Denebilir ki buhran vo kan e- nelarinde ©, bir milletin Tuhuna| diktatörlük etti, bir ülkeyi peşin-| den sürükledi ve Avrupa tarihini değiştiren bir inkılâbı işledi. Bünu önce bir kilerden, sonra da deri hastalığı yüzünden hiç çık: madığı ilâçiı banyosundan yaptı. Yaptığı işin bütün fantazisi anla: tılmak icap ediyorsa, onun ban- yodaân bir gazete çıkardığını da i- lâve edelim. Bu gazeten'n o im- tiyaz sahibi. baş yoz1csır, basıcısı ve muharriri ir4, (Zasrafları ödi-. yebilmek için kendisi yatı aç, ya rı tok gezerdi. Ve bu banyo tek- neşinde can vermişti. Onu, mem- leketi- harabiye sürükliyen bir ca navar diye, bir Fransız kıfı han- çerle ciğerlerinden ve yüreğinden rurarak öldürmüştü. Paul , JatıMarat 24 mayıs 1743 | de İsviçrenin Boudry köyünde doğ. muştu, Ânnesi ölür ölmez dok - torluk tahsil etmek üÜzere seya - hâte çıkmıştı. Onu — Fransanın Tulüz, Bordo ve Paris şehirlerin -| de görüyoruz. Nihayet Londranın Harley. sokağımda bir muayene -| hane açıyor ve burada oldukça iyi | para kazanıyor.. Yüreği dinmek belmez bir hırsla şan ve şöhret i - çin çarpıyordu. Britanya münte-| h'plerini devlet adamlariyle prens- lerin cinayetlerden kur'armak için | kocaman bir kitap yazdı. Britanyalılar onut yardımına mühtaç olmaksızm kendi başları- nn çaresini buldular. Fakat Fran- sızlar onsuz yapamadılar. Çün: W kü Fransada, kendisine ana yur- du edindiği o memlekette büyük | işler baş göstermek üzereydi. Bü- tün bir ulusun gövdesinde baştan tırnağa kadar tıpkı maya gibi iş- liyenyeni bir ruh ortaya atılmak için çırpınıyor, geniş bir değişik- lik hazırlanıyordu. Maya muaz - zam bir ihtilâl halinda kabarip da| kabından taşmca Marat kendi se- sini kendi ilhammı ve nihayet ken- 'di akibetini bulmuş oldu. O daima çok doğuran bir yazı- cıidi. Yukarıda söyediğimiz ki- tabını yazarken, günde tam yirmi saat:yemeden çalışmış ve nihayet sinir buhranlariyle harap eluncıya kadar sadece kuvvetli kahveden i- baret bir pehriz tutmuştu. Fakat Paris kilerinde, sonra da yazıhanesi ve çalışma odası olan — banyo:teknesinde çalışmaları öy-| Te herkesin dayanamıyacağı kadar | İ ağırdı. * Bu fazla yorgunfuk onu masil olsa öldürecekti; — Fransız kvzının hançeri ise ölümünü sade- ce tacil etmiş oldu. Gocclm yalnız iki sanf uyu - Jean — Patul Harat yordu; az ve vakitsiz yerdi. Altı saatini, dert, şikâyet, süikast fısıl- | tıları, fesat ve millete karşı cina- yetlerini anlatmak için gelen ziya- retçilere tahsis etmişti. Parisliler onun sözlerini ağızlarına dolamış- | lardı; Parisin bu yer altı kilerin - den fışkıran alevler onların beyin- lerini tutuşturuyordu. Deri has- talığı canmı daha çok yakmağa başlayınca kendine hususi Lir ban- yo yaptırdı. Banyonun kenarla - rına enlice bir tahta yerleştiril - mişti. Bu tahta parçası onun ya « zı ve yemek masası idi. Omuz :« larma kadar suya dalmış, şâkak - larımın atmasını dinlendirmek i - çin başı sirkeye batırılmış bir hav - hw ile sarılı olduğu halde-o0 durma- dan yazar, boyuna yazardı. Bu a - dam gazetesine “Halkın dostu,, a - dmı vermiş, Parisliler de ona “Hal. kın dostu,, lâkabını takmıştı. ». * &© Şimdi de önun öldütülmesini gösteren, harikulâde sahneyi göz- den geçireceğiz: Normandiyanın eski Kaen şeh- | vinde Şarlat Korday adlr bir kız yaşıyordu. İnce, uzun boylu, gök elâ gözlerinde yumuşak bir bakışı olan bu kızın yüzüne kuvvetli bir ağızla çene hemen hemen — erkek sertliği veriyordu. Kız bütün yü - | reğiyle ihtilâle bağlanmıştı, ancak itidal taraftarı idi. Marat'ırı partisi olan “Dağlılar,, fırkasına dehşetli muhkalifti. Bir gün kendi kendine dedi ki: “Marat yaşadıkça, kanun ve in: saniyet dostları hiç bir vakit sulh ve sükün bulamıyacaktır..,, Bu ince kız böylece Parise gel- di. Bir bıçak satm aldı. Mafsal- ları ayırmak için aşçıların kullan- | dıkları sipsivri ve keskin bıçaklar gibi... Bunu bluzunun altna koyarak göğsünde sakladı ve bir müracaai mektubu yazdı. Öyle canavara | karşı yazılması — lâzım gelen bir mektup değil; erkek duygularına ve yüreğine söz söyliyen bir mek- tup.. İldi defa mektupla teşebbüs ettikten sonra Marat'nm karşısına çıkabildi. Kızı Marat'ın karısı olan Si - monne Evrard. karşılamıştı. -Bu kadım iyi yürekli ve basitti. Hal. kın aşağı tabakasına mensuptu... Marat sırf yeni hürriyetin inanç - larma uymâk icin onunla evlen - misti. Az tereddütten sonra zi - yarstçi, Marat'ın huzuruna çıka « rıldı. (© gece banyoda idi.- Başı hav- PW N 2 metre 48 santimetre boyun- daki adamın hayatı nasıldır ? Dünyanın en uzun boylu kadını Zavallı Dex"ııer' 2,53 metre boyundadır! Çocukluğumuzda, ninelerimi- zin uzun kış geceleri bize mangal e başında ballandıra ballandıra an- € lattıkları dev masallarını ne büyük bir merak ve lezzetle dinlerdik. Devlerin harikulâde — kuvvetleri karşısında hayran kalır ve onlar gibi yaradılmamış oıduğumuu & Ş sefler ederdik, Dimağımızda dev. | | lere efsanevi bir şekil verir, on- ları insanlardan bambaşka bir ya- | radılışta zannederdik. f Halbuki bugün çok iri boylu * ve cüsseli adamlar için bu tabiri $ kullanmaktayız. Boyu iki metre. yi geçen birisinden balısederken dev gibi adam deriz. Acaba — bu kalıpta yaradılmış olmak arzu ve Ş gıptaya değer bir hal midir?. Yok- sa bu gibildte acımak mı daha doğ- ru olur? Tababetin bu gibi insan azmanlarını birer hasta telâkki et- mesine bakılırsa, her halda — dev olarak dünyaya gelmemiş olduğu- muza şükretmek daha münasip o- lacak. Dünyanım en uzun boylu ada- mı bir Amerikalıdır. metre kırk sekiz Göğsünün genişliği 1.66, kalçası nin kalmlığı da 97 santimetredir , 165 kilo ağırlığında olan - Mösyö Wilkins'in eli 30 santimetre uzun- luğundadır. Pâarmağına taktığı yüzüğün kutru 3 santimetredir ki bunun içinden bizim paralardan 10 kuruşluk geçebiliyor. Wilkins doğduğu zaman hal ve * tavrında hiç bir fevkalâdelik gö- rülmemiştir. Dört yaşma kadar her şeyi tabit gitmiş, fakat bu yaş- tan sonra çocuk birdenbire şayanı hayret derecede büyümeğe başla. matşır. Ön yaşına geldiği zaman boyu 1.83 metreyi bulmuştur. Gerçi Mösyö Wilkins az bir za: man içinde harikulâde cüssesiyle çok şöhret bulmuş ve kendini teş- hir ederek büyük bir servet kazan- mış ise de halinden memnun gö: rünmemektedir. Çünkü onun için hayat gayet pahalıdır. Hiç bir dük kânda üstüne göre hazır bir şey bulamamaktadır. Düşününüz bir kere, ayağı kırk beş santimetre uzunluğunda, ba - şının muhiti de 70 santimetre ge - huya sarılı, omuıluındı. bir çul, önündeki tahta parçası da tashih kolonları, müsvedde, makale — ve! yazı doluydu. Şundan bundan konuştular. Kız | bütün sözlerinde Marat'ın nazari- yelerine büyük hayranlık gösterir gibi davrandı. Sonra birdenbire siyri ve keskin bıçağı çekerek bir tek vuruşla ona ölüm şarabımı içir- di. Marat bağırdı. Bu, onun son hağırışı idi: İ Sit — İmdat!... Sevgilim koş!... Fakat Simonne gelince, o öl - raüştü. ..» Ölümü takip eden yakalar'ga - rip,ayni zamanda tipikdir. Bu İsmi Levis - Silkins'dir. Bu adamın boyu iki £ santimetredir. | Wilkins'in şapka, eldiven ve pardösüsü tabli boyda bir adama giydirilmiş ol- saydı işle böyle olacaktlı nişliğinde olan bir adam için hazır| kundura ve şapka bulmak imkânı olabilir mi? Bu itibarla Mösyö Wilkins her şeyi ısmarlamak mec- buriyetinde kalmaktadır. Ismarla. dıklarını da iki misli fiata yaptı- rabilmektedir. Çamaşırlarını iki kat masrafa yıkattırmakta, bir lo: kantaya gitse herkesin verdiğin - den üç dört defa fazla yemek pa - rası vererek çıkmaktadır. Kadımlar ile erkekterin arasın- daki rekabetin derecesine bakınız halk dostunun dostları adetâ çıl - dırmıştı. Gövde iki gözlü bir lah- ta yerleştirildi. Gözlerden birisi- ne ciğerleri kondu. İkincisine ise cesedi kondu. Kıymetli taşlarla bir vazo içinde muhafaza edilen yüreği ise, yeni liderlerin meşhur. karargâhı olan Kordeliyenin tava- nına asıldı. Ve Şarlot hiç bağır” madan, çağırmadan, sükün ve hu- zur içinde giyotin makinesine git- tiş işlediği büyük suç sanki yüre- ğgine büyük bir sükün vermişti. O Fransayt hınırmı; olduğunu sanı- yordu. Fakat Marat'a tapındıran çıl-| tanseverlerin gözünde ] canavardan başka bir tey değıl a di! ginlik çok geçmeden — Marat'tan nafret eltıreıı bu- çılımlıiı dön - du ; n ki kadınlar bu schade bile erkek- lro rakip çıkmışlar, onlardan aşa- ğı olmadıklarını içlerinden çıkar- dıkları 2.53 boylu bir devle isbat etmişlerdir.Dev kadının ismi Miss Ewing'dir. Henüz oön yaşında bir çacuk i- ken boyu iki metreyi geçmekteydi. 'Mektepte kendisine — hususi bir rahle yaptırılmıştı. Boyu daha u- “zayınca çok Sıkinlı çekmeğe başla- mıştı. Başmı, kendisi için alçak o- lan kaplara vurur, aynaya eğile- rek bakmak mecburiyetinde kalır, sofrada ancak iki büklüm olarak yemek yiyebilirdi. Bu hal onu çok sıkmıştı. Onun için ta küçük- lüğündenberi ileride zengin olun- ca her şeyi kendi boyuna kıyasen “yaptırmağı tasarlamıştı. Filhakika kendini teşhir ede * rek kazandiğı paralarla bu arzu- sunu nihayet yerine getirebildi. Bugün Miss Ewing'in keşdine mahsus “küçücük bir evi,, vardır! Bu evin pencerelerinin yüksekliği 3.05, tavanının irtifar 4.60 metre- dir. Yemek yediği masanın yük- sekliği 1.37 metre, üzerinde çalış- tığı büronun yüksekliği de 1.82 metredir. Banyosunun tülü 2.90, yatağının uzunluğu da 3 metredir. Siz kıyas edin artık bundan ötesi- ni... ” ' S. Karsan O, temmuz 1793 de ölmüştü. 1795 kânunusanisinde — tahtadan yapılan bir heykeli ateşe atıldı: külleri bir lağıma döküldü; kıy - metli vazo içindeki yürekle birlik- te asılı olduğu şeref mevkiinden aşağıya indirildi; cesedi Pante - nondan çıkarılarak bayağı bir me- zarlıkta adsız, sansız. adamların topraklarına gömüldü. “Vaktin olgunlaşmasına daha i- ki yıl varken Şarlotun, muzadı ta- l affün ilâçlarla dolu bir banyonun içinde şişlediği bu adam, fesahat ve belâgatiyle alevlendirdiği va* artık bir . Ahmet Ekrem

Bu sayıdan diğer sayfalar: