April 1, 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

April 1, 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

L AA ğ | - e > 4 MABER — Akşam Postası 'Esir Kadın _-R—ıîleden_i HABER'in No, 48 KÇU NE D İ * tefrikası At ve His Romanı Üascanı “Sakin okluğunuzu söyleyin, rica ederim.. Artık istrrap çekmi - yorsunuz ya,, . “Tebessümlerinizi gördüğüm, Feridin beni aldatma - dığını öğrendiğim ve bu betbaht - lığın yalnız bana kaldığını anla*- dığım vakit derhal buradan gide - ceğim...,, Öyle bir şey istiyordu ki, — işte, Kâmile, yalnız bumu veremezdi .- Lâkin bunu isterken Vahidin öyle istırap çeken, şikâyet eden bir hali vardı ki.. . Bol elbisesini vücudu etrafmda sıktı; sarıldı., Erkek: — Üşüdünüzse kapıyı kapaya- yım.., Üşüyor musunuz?. Vahid balkonun kapsını kapar- ken çok gerilememeğe, — aradaki mesafeyi çok açmamamağa çalış- Un . Pencere, kapı kapandı.. Şimdi, kapalı bir odada yalnız başlarına kalmışlardı.. Kâmile, boğuk bir sesle: — Burada kalamazsınız.. Dü - şündüklerimi yarın Feride yaza - yım., . Lâkin Vahid başmı salladı: — O, sizin mektubunuzu aldığı vakit, ben gitmş bulunacağım ... Ben buraya geldiğim vakit, nasıl bir hissin tesiri altındaydım, bili- yor musunuz? Beni benden kur - taracak bir kuvvete doğru geldi - ğimi hissediyordum.. Lâkin, şimdi artık kendimden Mmıyomıı En Jı;e ethiıın, yıhııı sİZİN saa - ..ndugum fedakârlık beni kurtar- d1. Artık bana hiç bir iyilik yap - manız lâzrm değil.. Erkek kadma bakmıyordu. Ba - karsa fazla heyecana -tutulmak - tan korkuyordu. Zira, evvelâ ya- lan olarak başlayan, sonra fevka- lâde samimileşen sözlerinin ifade- si bir mucize yaratmıştı. Gözleri- ne yaşlar dolduğunu hissediyor - du. Hakiki ve asil göz yaşları.. Kâm'le ona bakıyordu. Hayali tamam olmuştu: Vakti. le de, babası, onun bu erkeğe yak- laşmasmı menetmiş ve aralarında, bir uçurum hasıl olmuştu. İşte şim- di ayni uçurum vardı. Öyle bir u- çurum ki, insanı cezbediyordu: “Üzerimden atla! — Karşı tarafa geçersin., — Orada saadet var « dır?.,, diyordu. Kümile: — Yoi — Ne demek istediğinizi anla - yamadım! . dedi., — Anlamayın... Anlamak teşeb- büsünde bulunmayın.. Bana dair beslediğiniz fikirleri gene besle - mekte devam edin.. Bunlar, iste - dikleri kadar yalnış düşünceler ol. sün varsın.. Yarın hayatınıza ge - ne devam edersiniz.. Araya, sade- ce kötü bir rüya karışmış olur.. Yemin ediyorum ki, hayatmızdan uzaklaşacağım.. Lâkin, buna kar - şılık buradan güzel bir hayal gö - türmeme müsaade ediniz. .Bu ha - yal bende pek mübhemdir. Daha vazıh olmasını istiyorum.. “Evimi. zin,, hatırası bende vazıh olarak cakemız.. Bu sözler — sizi biraz heyecana mı düşürüyor? — Bunun böyle olması gayet tabit,. Doğru - su gururlanmıyorum, rica ederim, oturun! Kanapeye doğru yürüdü. Genç kadım eliyle işaret ederek yer gös- terdi.. Genç kadm, oturdu.. Elini masa- ya dayadı.. —Başını önüne iğdi. Gözleriyle, ölçtü: Erkekle arasın - da ne kadar mesafe vardı?. Ne kadar mesafe?. Hadiye ile Vahidi yakaladıktan sonra, Kâ - mile bu odadan çıkarken de müc - rimler bu uzaklıktaydı.. Pencerenin sağında, Vahidin pek sevdiği bir koltuk vardı... Ö- nünde de bir masacık dururdu .. Kitaplarını bu masa üstüne bıra - kırdı. Bazan gözleri kitabrn sayıfa. larından ayrılır vebu — kanapenin üstünde yatan ve bacaklarını gös - teren genç kıza, Hadiyeye, çevri - Hirdi.; Pencere kapınım önünde, Vahid şimdi bekliyordu.. Emindi... — Bir ayrılma teşebbüsünden sonra, ka - rısı, kendisinin olacaktı.. Kımıldamıyordu. Susuyordu. Kâmile, kanapenin kenarında , tereddüd ediyordu.. Hadiye gibi kendini — terkedivermek arzusu, onu cezbediyordu. Oturduğu vakit, kocası: — Çok teşekkür ederim... di.. Vadini tuttu: Divana, onun yanma oturmadı. İskemleye oturdu.. Hattâ parde - bahçeye, kuş — kafeslerine filan dair sualler sordu.. Geçen kadım, bunlardan hiç birine cevab — ver - medi. Zira, sorulan — şeyler vazıh değildi. Vahid, — etraflarında bir dekor yaratmak için bunları soru - yor, denilebilirdi. Nazikâne ve pek sevimli bir su - rette konuşuyordu. Heyecanı an - cak hisseolunuyordu. Kâmilenin, arada sırada, beyni kafa tasından fırlayacak gibi olu- yordu: v “— Burada olan omu?. Aman yarabbi, o mu?...,, diye düşünü - yordu.. Erkek ise, suallerine devam e - diyordu: Kâm'le, deniz - gezintilerinden, eskisi gibi zevk alryor mu? Eskisi gibi güzel yüzüyor mu?. — Hatırlıyor musunuz?. Şimdi artık, hemen hemen her sual böyle başlıyordu. Vahid, bir takım maceralar anlatıyordu. Öy - le maceralar ki, beraber yaşamış - lardı.. Kelimeler, manzara halini alıyordu.. Bu manzaranın içinde, elele, neş'e içinde beraber yaşryor- lardı: — Hatırlıyor musunuz?. Vahid sustuğu vakit, denizin haf'f hışırtıst, süküte tempo tutu- yordu.. Aşk, büyüyordu.. Çifte hodbinlikler büyüyor, irileşiyor- du... Kâmile, bütün sorulan suallere De - . tacaktır. kalsın... . “Meselâ şu kanapen'in — üstüne oturum, Ben de pencerenin yanın- daki şu iskemleyi — alacağım.. Ve siz, bana günlerinizi nasıl geçirdi- ğiniz', ve bahçenizle nasıl meşgul olduğunuzu anlatacaksımız.. Kuş kumeslerini ve oğlumuzu anlata - işaretleriyle cevab veriyordu. Eğer konuşabilseydi, kocasma yalvaracaktı: Bu işkenceye bir ni- hayet vermesini söyleyecekti.. Git- mesini rica edecekti.. (Devamı var) | bir iki lıeco!î kelimelerle yahut baş l Sizasa Gene Bulgaristan Türkleri ve Bulgar siyasası (Baştarafı 3 üncüde) kip etmektedirler. Akdenize çıktıktan | |'p süpürüyor. sonra geniş bir nefes alacaklar, fır- satlar kollayacaklardır. Daha müfrit bazı Bulgar siyasile- rinin ise hem Şarki hem Garbi Trak- yaya göz dikdiklerini defalarca oku- “luk, dinledik, güldük... R Bugünkü Bulgar hükümetinin iş- tirak etmediği bu fikirlerin taraftar- ları genelerden beri — Balkanlardaki değişiklikleri görmiyen ve kabul etmi- yen kimselerdir. Günden güne kuv- vetlenen, barışı seven, lâkin hakkını bilen, menfaatlerini anlıyan, yarının tehlikelerini gören, coğrafyadan gafil olmıyan Şarki Trakyanın Türk ulu-| su ve ülkesi için, payansız hyıneılnl takdir eden bir Türkiyenin ve şefleri- nin mevcudiyeti bugün bir hakikattır. Ve bunu görmiyenler yarın feci bir surette aldanabilirler. Türkiyenin bugün ve yarın dostla- rına karşı —harekete geçebilmesine, Balkanlarda bir takım değişiklikleri kabul etmesine imkân yoktur. Hele şimdiden takdir ettiği hayati ve haki- ki menfaatlerini dalma sonuna kadar, muslihane, mevcut muahedelere da- yanarak, lâkin ciddiyetle müdafaa © deceğini kat'iyetle iddia edebiliriz. ... Bulgaristanda vaziyet ne olursa olsun, oradaki Türklerin en büyük e- meli Türkiyeye gelmektir. Buna Bul- garistan hükümeti mümanaat edemi- yeceği gibi, Türk ulusu ile hükümeti- nin ora Türklerinin bu arzusuna bü- yük bir sempati ile karşılayacağına, karşıladığına asla şüphe yoktur. Oradan buraya gelecek Türkler bi- ze yeni bir nüfus ilâve edecekler, ça- Tışkanlıklarıyle ekonomimizin kuvvet. li bir unsurunu teşkil edeceklerdir. Bulgaristandaki Türkler için mil- yonlar sarfedilse yeri vardır. Hükü- metin bütün bunları derbiş ettiğini, bir proğram tahtında — yürüdüğünü, Bulgar Türklerini ünsiyet peydah & decekleri yerlere yerleştirdiğini ve yerleştirmeğe hazırladığını görmekle sonsuz bir sevinç duyuyoruz. Lâkin bütün Bulgar Türklerinin Türkiyeye nakledilmesine kadar Tür- kiye onlarla alâkasımı kesemez, Onla- rın en meşru haklarını müdafaadan vazgeçemez. Onların iskelet halinde buraya gelmesine razı olamaz. Daima barış yollarında yürümeğe çalışan Türkiyenin gene bu yollardan yürüyerek mevcut müahedelere, iİca- bında uluslar derneğine istinad ede- rek Bulgaristan Türklerinin —meşru hılılınııı müdafan edeceği şüphesiz- Snı günlerde hakikatı görmeğe başlıyan, hattâ bu yolda bazı adımlar bile atan Bulgar sıyasasınım bugün bunları takdir edeceğini ümit ediyor ve bundan dolayı da — Bulgaristan 'Türkleri için de bazı ümitlere kapılı- yoruz. Balkanların bir birlik olduğu, ec- nebi tesirlerin eskisi kadar rolü ola- mıyacağı Bulgaristanda anlaşıldığı gün, bugünlerde büyük tehlikeler ge- çiren dünya barışı büyük bir «dim a- 'Türkiye Balkanlarda husust değil, umut menfaatler arkasından yürü- | mek tedir. Türkiye herkesle de olduğu gibi Bulgaristanla da iyi geçinmek niye- tindedir. Ve bunu bir defa değil bir kaç kere ilân etmişi hareekte bile geç- miştir. Lâkin Türkiyenin bugün vo yarın- ki hayati ve hakiki menfaatlerini fe- da edeceğini düşünmek, beklemek de- | Bil, biran için bile olsun hatıra getir- memek Vâzımdır. Pek yakmda SARAY Sinemasında Vaktile görülmemiş bir mu- vaffakiyet kazanmış ofan ESRARENGiz HANE filminin Fransızca sözlü YENi KOPYESi gösterilecektir. Amerikada Toz fırtınası meydana çıkardı Bir toz fırtınası Amerikayı - si-| “Toz zatürreesi,, diye bir hastalık şimdiye kadar 9 insan ve yüzlerce sığır öldür- müştür. Bir çok yerlerde fırtıma yüzün- den tayyare ve tren seferleri dur- | Bir haftadan beri sıhhi — imdat faaliyetleri alabildiğine çalışıyor. Toz ciğerleri tahriş ederek “mu- zaaf zatürreeye,, benzer bir vazi- yet ihdas etmektedir. Bd ien Türk Ofisde yeni teşkilât Türkofis teşkilâtının genişletil. mesi hakkında hazırlanan proje- nin tatbikine Haziran başından i- tibaren başlanacaktır. Yeni sene bütçesine buna göre tahsisat ko - nulmuştur. Hazirandan itibaren Turkofı— sin Trabzon ve Samsunun da birer şubesi açılacaktır. Harici teşkilât dahili teşkilâta müvazi olarak büyültülecektir. Japonyada bir ve Cenubi Ame- rikada bir olmak üzere ofisin iki yeni şubesi kurulacaktır. Bu şube- lerin Rio döjaneyro'da olması muhtemeldir. Türkofis — dışarıda hiç bir ticaret merkezini ihmal et. miyecek ve buralarda hiç olmazsa birer ajanlık tesis edecektir. Bir genç kız boğuldu Dün Adalara 19,15 seferini ya- pan Maltepe vapuru Kmalıadaya yaklaştığı esnada genç bir kız de- nize düşmüştür. Vapur durdurula- rak yapılan araştırmalar — da bir netice vermem'ş ve genç kız bulu- Yapılan tahkikatta bu kızın Te- lefon Şirketi memurlarından Me- lâhat olduğu anlaşılmıştır. —i ——— Halkevinde dersler İstanbul Halkevinden: Koro dersi umum! provalarına başlanmak üzeredir. Mazeretleri yüzünden bazı derslere gelemiyen kaymtlı talebenin 3 Nisan 935 Çar şamba günü saat (17,30 da yapı - lacak olan Genel toplantıya her - halde gelmeye çalışmalarını dile. | | | Halkımızın sevgilisi FRANSISKA GAAL tarafından yaralılan en şen, en güzel filmi SOKAK ÇiÇEGİ Bugün iPEK Sinemasında Çarşamba gününden itibaren 1 .NİSAN — 1935 ITALYA Havada Yeni bir hastalık |Daha kuvvetli olmıya çalışıyor İtalyan Meb'uslar Meclisinde Hava Nazırı General Vall&, İtal. yanın hava kuvvetini kâmilen ye- nilemek — yolundaki plânından bahsederken, İngiltereyi örnek o- larak göstermiş ve demiştir ki: “İngiltere, tek başma kalabil- me devrinin sona ermiş olduğunu anlamıştır. Ve hava kuvvetini ço- galtıyor..,, İtalyan meclisinin toplantısı, hava bütçesinin müzakeresi üzeri- ne idi. General Vallenin dediğine gö- re, büyük mikyasta bombardıman tayyarelerinin imali, geçen aydan itibaren İtalyada başlamıştır. Şimdi yapılmakta olanüç tip tayyareden bahsetmiştir. Bunlardan biri saatte 205, di.- Beri 273, üçüncüsü 310 mil yapan muhtelif dereceli bombardıman ve takip tayyareleridir. Bu sene için havada küme ha- linde uçuşlar veya sürat rekorları kırmağa çalışmaktan da vazgeçi- ceği İtalyan nazırmın söyledikleri arasmdadır. Askeri hazırlıklarla alâkası ol- Mmıyan işler için enerji sarfetme zamanı olmadığı ileri sürülmüş- Yahudi düşmanlığı Yemende böyle bir düşmanlık yokmuş Son zamanlarda Yemenden Ingiliz gazetelerine gelen — bazı haberlere ğöre Yahudi düğman « İiğınm artmış oldüğü ” 3nlüğılı - yordu, Va bu arada, Yömönden Aden'e Yahudileri sokmadıklârı- nı, tutup geri gönderdikleri, A « den'e girmek istiyen bir yahudi- nin vurulduğu yazılmakta idi. Aden'den bir muhabirin yaz - dığına göre, bu haberler tekzip edilmekte, Adenden Yemene ya- hudi ailelerin geri gönderildiği- nin doğru olmadığı söylenmekte- dir. Bilâkis Filistine gidecek yahu- dilerdem bir çoğu buradan ge - çirildiği yazılıyor. Son defa 250 ve 350 kişilik iki Yemen yahudi kafilesi Filistine bu yoldan hare- ket etmiştir. Yemen yahudilerinden tekrar geri gönderilenler, Adene gayri kanuni girmeğe teşebbüs eden . lerdir. Böyle biri tevkif edilerek hâkim huzuruna — çıkarılmış ve tekrar Yemene — dönmesi lâzmm gelmiştir. eee Belediye kendisi işletecekmiş Belediye, Karaağaçtaki - eşya ve transit depolarımı bundan sonra kendisi işletmeğe karar vermiştir. Depolarda saklanacak eşya — için tenzilâtlı bir tarife hazırlammıştır. ALKAZAR Sinemasında / ( Amerika'nın ) dünyaya son sözü Makineli Adam ( Frankenştein ) ve | görünmeyen adam ) filmlerindeki hayal kudretini gölgede bırakacak Dehşet.. Korku.. Heyecan filmi

Bu sayıdan diğer sayfalar: