3 Nisan 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

3 Nisan 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Akı P - b 5 BLA, - a 3NİSAN — 1938 — —T : HABER — ht SOi BĞ Osmanlıcadan Türkçeye klavuzunu n 1 — Öz türkçe köklerden | gelen sözlerin karşısına (T. Kö) , beldeği (alâmeti) konmuştur. Bunların her biri hakkında sırası ile uzmanlarım-ı zın (mütehassıs) yazılarını gazete - 'ere vereceğiz. 2 — Yeni konan karşılıkların iyi edilmesi içim — gereğine göre, ;Wd,_, sızçaları yazılmış, ayrıca örnek - ler de konulmuştur. "5 -îinouhî türkçe olan kdim”'lfıı. in bugünkü işleniniş ve kullanıları :.lu'llıi alınmıştır; Aslı ak olan hai aslı ügüm olan küküm, türkçe “çek kökünden gelen şekil gibi. Cezr — Kök — (Fr.) Racine Örnek: 1 — Ağacın cesri, yer al- tında bulunan kasmıdır. * — Ağacın kökü, yer altında bulunan kısnıdır. 2 — Lisöniyatta kelime cezirleri- nin ehemmiyeti büyüktür, ” Dil bi liminde söz köklerinin önemi bü - vüktür. Cezri « Kökmel — — (Fr.) Radiesl - Örnek: İnkelâp işlerinde cezri ha- reket etmelidir — Devrim işlerinde *öknel hareket etmelidir. Cibayet & Toplamak Örnek: Vergi cibayeti * “Verxi *plaması Cibillet — Yaradılış. yapılış Örnek: öyle kalır, önü tebdil etmek pek müşküldür. * İnsanan yaradılışı na- sılsa öyle kalır, onu değiştirmek pole Üüğtür, İnsanin cibilleti nasılsa Örnek: O, pek cibilletsiz bir a - damdır. * O, pek südü bozuk (soy- suz) bir adamdır. Cibilli — Doğunsal Örnek: Cibilli huylar insanın i - çine kök salmaş gibdir & Doğunsal huylar insanın içine kök salmış vi - bidir. Cidal (mücadele) — Uğraş — (Fr.) Lutte Ü. k: 1 — Cidâli hayat, hepimiz? birer tarafa sürükledi * Hayat uğ - raşı, hepimizi birer yana sürükledi, 2 — Cazetelerde bu mesele üze - rinde bir cidal başladı — Gazeteler. de bu sorum — üzerinde — bir uğraş başladı. Cidalcü — Dalaşkan Örnek: O, pek cidalcü bir muhar- rirdir © O, pek dalaşkan bir yazar - dır. VCiHiyıı — Ciddilik (T. Kö.) Ciddi — Ciddi Cidden — Cidden (1), gerçekten Cife — Öleş — (Fr.) İmmondice Cihan — Evren — (Pr.) Univers Cihav — Acun — (Fr.) Monde u Cihan — Dünya — (Fr.) Terre Cihangir (fatih) — Alpay Örnek: Tarihin namını ı'!;'_ ';:l;ı - ği cihangirler arasında... ” n adını yükselttiği alpaylar arasında.. Cihannüma — Görülül Örnek: Eski evlerin üstlerine bi - evlerin üstlerine birer görülük ya - parlardı. Cihanşümul — Universel Cihanşümul — Acunsal — Mondial Cihaz — Takım — (Pr.) Appareil Örnek: Elektrik cihazı * Elek - trik takımı Cihet — Yan, yön Cihatı erbaa — Dörtyön Ciheti taalluk — İlişiklik, ilişken - lik, (Bak: aldiyet) Cilâ — Açkı Örnek: Döşemelerin cilâsı bozul- muşltu ” Döşemelerin açkısı bozul - muştu. Cild — Deri, kap, tom (T. Kö.) Örnek: Cild hastalıkları * Deri hastalıkları. Kitabın kabı (cildi) — Türk tarihinin üçüncü cildinde — Türk tarihinin üçünecü tomunda Cildlemek, tecdil etmek — Kapla. mak Evrensel — (Pr.) latmak Örnek: 1 — Bu kitapları cildler. meden (teclid ettirmeden) gönder - meyin * Bu kitapları kaplatmadan göndermeyin. 2 — Kitaplarımı cildlettim (tec - lid ettirdim) ” Kitaplarımı kaplat -» tün. Mücelled — Kaplı Cildletmek, teclid ettirmek — Kap- Cilve — Kırıtma — (Pr.) Coguet - terie Cilveli — Kırıtkan Cinnet — Çilginlik, delilik — (Fı.ıl Polie Örnek: Kandisinde cinnet halle- ri görüldü ” Kendisinde delilil: (algınlık) halleri görüldü. Cins — Cins (T. Kö.) Cinsi — Cinsel — (Fr,) Sexue Cinsi sevki tabül * Cinsel içgüdü Cirm — Oylum — (Fr.) Volume Örnek: Ateş olsan oylumunca (Çeir- min kadar) yer yakarsın Cism — Cisim (T. Kö.) (Fr.) Çorms Cismani — Cizmel — (Fr.) Corpo -| rel Örnek: Cismani noksanlar * Cix. mel eksiklikler. Civan — Genç Civar — Yöre — (Fr.) Environs Örnek: Köyün civarında * Kö - yün yöresinde Ciyadet — Temizlik, tazelik Cüd — Cömertlik Cüş — Coşma, kaynama Cüşa gelmek — Caşmak *W Cüdâ — Ayrı Cücmur & Cumur — (T. Kö,)y - (Fr.) Public Cümhuri - Cumursal — (Fr,) R£- publicain Cümhuriyetperver & Cumurcu :: Röpublicain Cümhuriyet — Cumuriyet — (Fr.) La r&publigue Örnek: Türkiye Cümhuriyeti * Türkiye Cumuriyeti Cemahir — Cumhuriyetler — Ri - | tirebilirsiniz ÖZ eşrediyoruz tehidesi & Amerika Birleşik Cumus riyetleri Cümle — Cümle (T. Kö.) Cümleten — Hep, bütün Cümudiye — Donşak — (Fr.) Gla- cler Cünd — Asker — Cür'a — Yudum Cüret — Atılganlık, gözüpeklik, a. taklık, küstahlık — (Fr.) Audace Cürüm — Suç »« (Pt.) Delit Örnek: Onun böyle bir cürüm is- liyeceğini —ümit etmezdim * Onun böyle bir suç şiliyoceğini ummazdım. Cüsse — Beden — , Cüsseli İriyarı Örnek: Cüsseli bir adam — İriya- rı bir adam. Cüzü — Tike — (Fr.) Partie . Örnek: Kol ve ayax bedenin ec. zasındandır. © Kol ve ayak bedenin tikelerindendir. (Fr.) Soldat Cüz'i — Tikel, — pek az, azıcık — (Fr.) Partiel Örnek: Cüz'i bir söy ile bunu bi- — Pek az f(azıcık) bir çalışma ile bunu bitirebilirsiniz. Cüz'ü kükümler * Tikel hüküm- dar (Terim) Çak — Kuyu Çüker — Kul, köle Çilâk — Çevik Çare —Ç are (T. (Kö) Çar naçar — İster istemez, çaresiz Çehre — çehre (T. Kö.) yüz Cibilletsiz — Südü bozuk, — soy - — (Er.) De basse — naissanc», suz mal n& 04 Örsini elini Ragastana uzattı. Sesi titreyerek : . — Benl affediniz. dostum, ben — ve arkadaşlarım ruhüumuzu sarhoş eden zafer sevineci arasında, kalbinizi dağ- hıyan felâketi ve aşkınızı unutmuştuk. Evet bu hususta hakkınız var. Ve ben de sizi bundan vazgeçirmek için fazla bir kelime söylemek cesaretinde bu- Tunmuyacağım. Fakat yalnız — şunu söylemek isterim ki size girişeceğiniz işde yardım etmek için biz her şeyden vazgeçmeğe hazırız. Ragastan başımı salladı: —Ben yalnız başıma çalışacağım!. Eğer ileride size ihtiyacım olursa... Örsini onun sözlerini keserek: — Hayatımı, ve hepimizin de haya- tını bu uğurda harcamağa hazır oldu- Çumuzu unutmayınız, dedi. — Unutmıyacağım.. Bilhassa — bu sözlerinizi hiç bir vakit unutmiyaca- #ım).. Lâkin şimdi harp etmek lâzım değildir. Hile ile iş görmek lâzımdır. Ben harbe değil araştırmağa gidece-| ğim. Bu iş için de yapayalnız bulun- maklığım lâzımdır. — Herbhalde şu aklınızda olsun ki, biz Montefortede üç bin muhafız bıra- kıyoruz. Bu küçük ordu sizin emrini: ze tabidir. Size lâzım olacak paraya Jince kasalarım isteğinize — açıktır. Vekilharerm şimdi gelip emirlerinizi ün"ymkür. Sizden bir şey daha so- ruyorum. Dostlarınıza vyedan gelmiye- cek misiniz azizim? —Bu vazifeyi benim namıma sizin yapmı istiyi li â;;:. ise gidiniz!. Allah yardım- baR elema! ,",ı'riıl samimiyetle İki arkadaş bi kucakladılar, Sonra Orsini yeisle ba. Şını eğerek çekildi. Kendisinin ve ar- m düşüncesine göre Prim- :' kendi cesaretinin kurbanı olmuş- Y“lllnımmınkdlllh““ Yü idi. Primverin kaybolmasına - Tağ” rer cihannüma — yaparlardı © Eski (1) Bu şekil hakkında yazılacalı: Cin y BORJİYA * ——— — —xi — eee men öldüğüne inanmıyordu. — Bütün şüpheleri Lükres Borjiyadan idi. Lükres Monteforteye — gelmiş ve kendisiyle görüşmüştü. Tekliflerinin reddedildiğini görünce intikam alaca- gını söylemişti. Fakat Primveri — ne yaptı?. Kont Almanın sarayına — gir- mekteki maksadı neydi?.. Onun için, Ragastan Lükres Borji- yadan şüphe ediyorsa da bu şüpheyi tam bir hakikat olarak kabul edemi- yordu. Yalnız, Primverin yaşadığını ve kendisini beklediğini düşünerek Ispada Kapyayı çağırarak uzun bir yolculuk için lâzım gelen emirleri ver- di. Bu anda Orsininin vekilharcı da gelmişti. Ragastan, Ispada Kapyanın meşin kemerini Düka altınlarıyle dol- durdu. Ve vadettiği gibi kasalarını boşaltamadığı için Örsininin — canını sıkmış olduğuna hükmelli. . &. * Biraz sonra İspada Kapya ile bera. ber yola çıktılar. Fakat Orsini sevgili arkadaşına karşı büyük bir veda me- rasimi hazırlamıştı. Ragastan kona- gın kapısından çıkar çıkmaz yolun iki tarafına asker sıralarının dizilmiş ol- duğunu gördü.. Kendisini alkışlıyan asker ve ahalinin arasından ilerledi. Kapının yanında kumandanlar onü bekliyorlardı. Veda merasimi yapıl- du Fevkalâde heyecana kapılan Ra- gastan daha fazla' durmak — istemiye- rek: E — Hoşça kalm! diye bağırdı. Ve a- tını dörtnala kaldırarak uzaklaştı. O zaman İspada Kapya sordu: — Nereye gidiyoruz Mösyö? — Maceraya! Ragastanın bu sözü yanlış değildi.. Çünkü Ragastanın bildiği yalnız bir şey vardı, Primverin kale kapısımdan çıktığını gören, zabit, Prenses ne ta - rafa gitti? sorgusuna karşı, ovaya çıkmadan evvel bir çeyrek sant kadar sürü dolaşan bir yolu göstermiş ve: Cilve ve şive — Bayla (Bakt Eda) publigues Örnek: Amerika Cemahiri Mür » BORJİYA Çemenzar — Çimenlik n S0 241 a Cehennem boğazı bozgunu altıncı| ni bir kaç kere tekrarladı. Aleksandr'a son derece ağır bir darbe indirmişti.Dünyada hiç bir — şeyden korkmıyan, kuvveti ve şiddeti sarsıl- mıyan bu ihtiyar; oğlu Sezarın önün- de gizli bir korkunun tesiriyle titri- yordu. Sezarın ne kadar — zalim ve merhametsiz olduğunu biliyordu. Ba- basını öldürmenin onun için adi bir iş olacağını iyi bildiğinden onu her za- man yeni harplere kışkırtıyor, yeni maceralara sevkediyor, bu suretle ca- mını onun elinden kurlarıyordu. Uğranılan bu bozgun onun hulya- Tarını yıkıyordu. Sezarın bütün ümit- Jeri mahyolmuştu. Bu andan itibaren Altncı Alekdandr da canını kurtar- mak kaygusuna düştü. İşte bu sebep- ten dolayı Lükresin Kaprera adasına gittiğini haber veren mektubun gel- mesi anımda o da kararını verdi. He- men ertesi günü yalnız güvendiği bir kaç kişiye kızı ile buluşacağını söyle- yip gizlice yola çıktı ve dört gün son- va Kaprera adsına ayak bastı. Lükres, evlâtlık sevgisinin icap et- tirdiği muhteşem bir merasimle baba- sını karşıladı. Fakat onun böyle bir- denbire gelmesine hem şaştı, hem de kızdı. Papanın her hali bir felâketin vukun geldiğini anlatıyordu. Adaya yarır varmaz yorgunluğuna rağmen Lükresin şatosunu ziyaret etmek — is. tedi. Bu şato, deniz kenarında ve adanın İtalyaya bakan sahilinde yapılmışlı. Bu taraftan şatoya girmek gayrika- bildi. Sahil dik ve kayalarla çevrili olup koyu mavi bir denizin bu kaya- lara çarpan dalgalarının daimi — ve yeknasak gürültüsünden — başka bir şey işitilmiyordu. Kara tarafındansa su İle dolu ge- niş bir hendek geçilmesi mümkün ol. mıyan bir dere husüle getiriyordu. İk. tiyar Borjiya buna çok sevindi: — Vallah kızım, sen pek mahir bir İstihkâm zabitisin!. Bu şatoyu zapto- lunmaz bir hale koymuşsun! Sözleri- Talihin uygunluğundan her zaman emin olmıyan Lükres, bir çok seneler- denberi, Sardenya adasından — ufak bir kanalla ayrılmış olan Kaprera a- dasını babasından almıştı. Kendine mahsus ve heran harekete hazır. kü- çük bir gemisi vardı. Bu gemi Lükrese sadık ön kadar tayfa ile, Romadan bir kaç saat uzakta, Osti limanında daima kendisini bekliyordu. Daha u- fak ve bunun kadar süratli başka bir gemi de Kaprera adasının Sardenya tarafındaki Garp sahilinde demirle- miş duruyordu. Lükres bu suretle her hale karşı tedbirli davranıp bir fena- lık baş gösterirse kaçacak yolları ha- zırlamıştı. Şato da bir çok dalrelerden mürek- kepti, Bunların en ehemmiyetlisi dört köşe sağlam ve büyük bir bina idi. Burada, Lükresin hizmetine mahsus kadın hizmetçilerden başka kırk tane kadar uşak vardır. Bir işaretle silâh- lanıp asker vazifesini de görecek olan bu kırk kişi, Lükresin uğruna canını fedaya hazır kimselerden seçilmişti. Şatonun her tarafını dolaştıktan sonra Papa, Lükresin Romadan getir- diği kıymetli eşya ile mühteşem - bir süretle döşenmiş olan bir daireye yer- leşti. İhtiyar Borjiya Kapılarla kilit- leri dikkatle yokladı. Bunun üzerine biraz içi rahatladı, Etrafında dolaşan hizmetçileri sa- varak, gittikçe merakı artan Lükresle yalnız başma kaldı. Lükres babasının Kapreraya gelmesindeki sebebi anlat. masını bekliyordu. Fakat senelerden beri babasıyle yanyana yaşamış oldu- Zu halde onu kenüz anlayamamıştı. Hakikaten, ihtiyar Borjiya gelişinin sebebini anlatmıyarak birdenbire kı zma sordu: — Lükres niçin buraya geidin?.. — Siz de bilirsiniz ki baba, ara sıra buraya gelirim Forma: 31 ü B Zai üi ö el D e B GÜ daslaied aai a di n aP (Lütfen sayıfayı çeviriniz) YAT HDA 1D

Bu sayıdan diğer sayfalar: