1 Ekim 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

1 Ekim 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bavyera Alplerinde bir kartal, © yuvasını döşeyebilmek için bir - köylünün bütün yaz esnasında bi- — riketirmiş olduğu paraları çalmış. Cenubi Bavyerada Krottenmühl l “ag bu paraları çalıp götürmüş- - köyünden Martin Şüphe, evinin avlusundaki odun yığını arasına biriktirmiş olduğu doksan markı (bizim paramızla aşağı yukarı 45 Rİ k sek odun yığınmın bulundu- i ğu yerde kartalın ayak izlerini gördüğünden meseleyi anlamış ve Y kayaların tepesindeki yuvaya tır» g (manarak altmış markını bulmuş ve almıştır. Şüpfe, kartalın, bu kâ Zıt paralarla yuvasını döşemiş ol- duğunu görmüştür, Siratosfere çıktılar, yeryüzünde kayboldular 3 eylüldenberi kayboldukları, hattâ öldükleri sanrlan Sovyet stra tosfer pilotlarından B, A, Roma - nov ile A, İ, Babuikin dün Mos - kovaya gelerek dünya mesafe re - korunu kırmış olduklarmı iddia etmişlerdir. Bunlar, balonları cenubi Kaza. kıstanın bozkırlarında düşmeden evvel vasati sekiz kilometre yük - sekliğinde 2760 kilometrelik uçuş yapmış olduklarını söylemekte - dirler. Balon yere düştükten sonra iki pilot tam iki gün yaya yürüyerek bir çobana rastlamışlardır. Bu ço- ban kendilerine bir at vermiş, en yakın telgraf istasyonuna varabil- mek için daha dört yüz kırk kilo-| metre yol almışlardır. Bu balon Ural dağlarını geçen ilk stratosfer balonudur. KAMA. KAT. — > Nazilerin yeni İ Cumartesi günü , Bütün Alman mekteplerine gön. derilen yeni bir emirname, her cumartesi günü “Nâsyonal sosya- list ideolojisi, nin okutulmasını » emretmektedir. “Devlet gençlik - günü,, adı verilen'cumartesi günü - mekteplerde başka hiş bir ders o- kutulmıyacaktır. o< Devlet gençlik gününde Hitler iki. gençlik teşkilâtma mensup kız ve ü erkek çocuklar kırlara çikarak © harp oyunları yapacaklardır. İ Yürüme mekiebi bü / Laipzig'de bir mektepte “yol- da yürüme salonu,, açılmıştır. Bu. psa, bu iş için yapılmış tablolar- la çocuklara, büyük bir şehirde! zi yürümek usulü öğretilmektedir.! Bütün talebeler birbiri ardısıra| © bu sınıftan geçmekte ve özel öğ- tetmenler tarfından verilen ders- leri dinlemektedirler. © Takma dişlerini yutan adam Genoa'nın Sent Martin hasta- mesinde görülmemiş bir ameliyat bir. yapılarak takına dişlerini yutmuş — bir adam ölümden kurtarılmıştır. | de (O Tizioadlı bir dişçi geçen gün hastaneye getirilmişti. Bu adamın > #akma dişleri boğazına saplanmış olduğundan ölmek üzere bulunu- yordu. Boğaz mütehassısı Profe- “sör Pallestrini rontgen muayene - sinden sonra dişlerin gömülü ol- duğu yeri tespit etmiş ve bıçak iri. iFu , Meh Le kaş | im bimkndta döşeyen kartal Çimentonun vereme karşı faydası Yapılan birçok tecrübelere ba- kılırsa çimento fabrikalarında ça- İşan işçiler verem hastalığına ko- layca tutulmamakta ve tutulmuş olanlar da çimento fabrikalarında çalışmaktan fayda görmektedir - ler. lirayı) gizlemiştir, Fakat bir gece | Zengin dilencinin mirası Geçenlerde Berutta ölen Salih Abdülmecid adında bir dilenci - nin, ölümünden sonra (açmasını vasiyet ederek, oğluna bıraktığı üç asma kilitli bir küçük sandık! açıldığı zaman içinde 45 tane 1886) ve 30 tane 1911 tarihli Mısır kre- di fonsiye obligasyonu, 600 Mısır lirasr, 750 Lübnan lirası ve 25 al. tın Türk lirası bulunduğu görül- müştür. Futbol sahalarına tel örgü lâzım! İspanyadaki futbol meydanla- rında halk, ara sıra birbirine gire- rek tokat, sille, baston kullandı- ğı için, meydanlar demir örgü ve- ya parmaklıklar ile çevrilmiştir. Almanyadaki meydanlarda böy- le bir tedbir alınmış değildir, ge- genlerde Türingen'de' yapılan bir maçta, seyirciler hakeme kızmış- lar. Aralarında kavga (etmeğe başlamışlar. Ellerine geçen, taş, #ândalya, baston gibi şeyleri bir- birlerine kullanmışlar. Bu da yet- ları «.dövmüşlerdir. - Oyuncuların çoğu ağır yaralıdır. * İçlerinden bi- İ rialdığı ağır yaradan ölmüştür. Zehirli mantarlaradikkat Her mantar yenmediği gibi ye- nilebilenini de seçmek biraz güç- tür. Budapeştede, zehirli olup ol- madığını bilmiyen bir Macar aile. si bir mantar yemeği pişirmiş, beş çocuğuyla birlikte zehirlenerek ölmüştür. 774 yılda ödenecek borç İngilterenin Niyuport şehrin- de yaşamakta olen Paster Riseley borcunu ödiyebilmesi için çok u- zun yaşamağa mecburdur. Reiseley mahkeme karariyle karısına nafaka vermektedir ve bu nafakanın tediyesinde yaptı - ğı gecikmelerden dolayı 453 İngi . liz lirası borçlanmıştır. Kadra ic- ra mahkemesine baş vurmuş, icra dairesi bu paranın aylık nafaka- dan başka haftada bir şilinglik! taksitlerle ödenmesine karar ver-| miştir. Böylece Reisley birikmiş nafaka borçlarını ancak 174 yıl- da temizliyebilecektir ! Yirmi saat gaz maskesi içinde !/ Kızıl Ordunun bir kıtasında u- zun müddet gaz maskesi taşımak denemeleri yapılmıştır. Bu dinl melere altmış kamutan ve asker iştirak ederek talimlerde gaz mas- kelerini yüzlerine takmışlar ve hiç çıkarmaksızir tam yirmi taat yüzlerinde tutmuşlardır. Bu yirmi saat zarfında askeri talimlere iştirak etmişler, ateş ta- limlerinde bulunmuşlar ve maske- Gişelerden bilet almasını bilmiyoruz! Istanbulda bilet memurluğu dünyanın en güç mesleğidir Bir çok kimselerin, yazımın başlığı- nı oküdüktan sonra: — Allah Allah hiç işitmemiştim. Bi- let almanın da bir usulü olur mu i - miş? diyeceklerine eminim, Fakat me- sele hiç de öyle değildir. Filvaki çok kolay olan bu işin bir çok ince taraf - Yarı da vardır. Halkımızın pek çoğu maalesef bu işe ehemmiyet vermemek te ve bu hususta riayet edilmesi lâ - zımgelen usul ve kaidelerin hiç biri - sine aldırış etmemektedir. Meselâ: (o Farzedelim ki bir pazar günü Pendiğe gitmek Üzere Haydar - paşa garma girdiniz. Gişeden bilet a- Jacaksınız. O esnada köprüden vapur da gelmiş, tren yolcularını gara çi « karmiştır. Bilet gişelerinin önü mah- şeri bir kalabalık (arzediyor. Siz de bu kalabalığın arasına sokuluyor, 8 ranızı bekliyorsunuz. Derken açık gözün birisi ayağınıza basıp omuzunuza çarparak bir an ev- vel bilet almak için önünüze geçiyor, başka birisi sizi arkadan itiyor, diğer birisi elini, başının üstünden, uzatıp iki günlük yoldan gişe memuruna pa- ra uzatarak bilet istiyor.. Buna ben- zer daha birçok hoşa gitmiyecek va - ziyetler.. Bin müşkülâtla yavaş yavaş siz de gişeye sokuluyorsunuz. Bilet alabil « mekliğiniz için önünüzde üz dört kişi daha kalmıştır. Bunlardan biri gişe memurunun. önüne bir (o yirmibeşlik koyarak tek'bir kelime.bile söyleme: den bekliyor.. Memur da, ne bileti is - tediğini anlamak için yolcunun yüzü- ne bakıyor. Yolcu: — Ne bekliyorsun? versene. Memur: — Ne vereyim? — Buradan sigara kibrit verilmez ya.. bilet ver. — Tabii bilet vereceğim; fakat ne - reye gideceksiniz? söyleyiniz. — Pendiğe, — Kaçıncı mevki? — Kaçıncı verirsen ver. Haydi birin ci olsun. — Yalnız gidiş mi? Yoksa gidiş dö- düş mü? Yolcu biraz düşündükten sonra: — Gidip gelme olsun. — O halde daha yedi kuruş vere - ceksiniz.. — Neden? — Pendiğe gidip gelme birinci mev- ki 32 kuruştur. leri çıkarmaksızın yatıp uyumuş- lardır, Kaplan isteyen var mı? Hindistanın Bihar vilâyetinde Giridih şehrinde kazanç vergisini vermiyen bir adamın kaplanı hac- zedilmiştir. Kaplanın sahipleri olan Besant Narain Singh ile Harihar Nath Singh adlı kimseler hükümete ver- giden 7424 rupi, bizim paramızla 3475 lira borçlanmışlardır. Bundan başka da beiediyeden izin almaksızın kaplana bir kafesi yaptırmış olduklarından mahke - meye verilmişlerdir. Mahkeme kafesin yıkılmasına karar vermiş olduğu halde bu ka- rar yapılamamaktadır. Çünkü kap lanı başka türlü tutmanın imkânı yoktur. İcra memurları börca mukabil kaplanı haraç mezat satılığa çi: karmışlardır. — Öyle ise ikinci ver, Memur; bileti zımbaladıktan sonra biletle beraber (geriye 3 kuruş verir, fakat yolcunun hâlâ gişenin önünden ayrılmayıp beklediğini görürsünüz. Memur sorar: — Ne bekliyorsunuz? Biletinizi ve paranın üstünü verdim, Müsaade edin diğer yolcular da bilet alsın. — Geriye 3 kuruş mu artıyor? — Evet. Bilet (ücreti 22 kuruş, 3 kuruş verdim 25 eder. Bunun üzerine yolcu; elindeki bilet- le beraber parayı da memurun önüne atarak: — 0000.. pahalı imiş sen bana üçün cü ver, — Bunu bileti zımbalamadan önce söylemek Tâzımdı. — Ne olur sanki kıvamet mi kopar? değiştiriver, Haydi bakalım gişenin önündedir münakaşadır başlar.. Nihayet diğer yolcuların da İşe karışması (Üzerine mesele halledilir. Sıra onun arkasın - daki yolcuya gelir.. ve memurla arâ - larmda şöyle bir konuşma başlar: — Tren kaçta kalkacak? — Ön biri yirmi geçe.. — Yani hareketine daha ne kadar var? Saatine bakarak: kaçta kaçta trenler vardır lütfen söy- ler misiniz? — Rica ederim bunu başka memurlar dan da öğrenebilirsiniz. Trenin hare- ketine az bir zaman kaldı, müsaade edin de bilet vereyim. . — Ne demek efendim. Ben &8ize 80 - ruyorum; söylemeğe mecbursunuz. Halka güçlük değil, kolaylık göstere - ceksiniz. Bu sizin vazifenizdir.. Bu söz üzerine memur; somurtgan bir çehre ile tarifeye bakıp okumağa başlar: — 1808, 18,37, 19,27, 20,22... — Peki, şimdi bana dört bilet veri- niz, birisi çocuk olsun. — Çocuğunuz kaç yaşmndadır.? — Bilmiyorum.. Benim değil bir ar- kadaşımındır. Herhalde beş on yaşın- dan yukarı değildir, siz çocuk (bileti veriniz, — Fakat bizde çocuk bileti yedi yaşi na kadardır. Bu yaştan yukarısı için tam alırsınız. Söyleyiniz de ona göre vereyim, Bunun üzerine yolcu gişenin pence - resini iki eli ile tutarak ve göğsü i - le de kapatarak başını arkaya doğru çevirip bağırmağa başlar. — Bay Ali, Bay Ali, Yahu Hasan kaç yaşında? Kalabalık arasından birisi cevap ve» rir: — Küçük beyahu. 10 yaşmda yok - bile. Her zaman yarım bilet alıyoruz. Bilet almak istiyen yolcu bu sefer memura dönerek : — 10 yaşında imiş yarım bilet veri «| niz: — 10 yaşındaki çocuklar bizde tam bilete tabidir, Tam bilet vereceğim. | — Ne demek efendim hiç öyle şey mi olar? Şimdi vapurla geldik ve yarım bilet aldik. Size yalan mı söyliyete - #im? — Size yalan söylüyorsunuz demi - yorum, Demiryollar idaresiyle vapu - run tairefesi bir değildir. Menfaatiniz İçin söylüyorum yarım bilet verirsem trende sizden ceza alırlar, Memur, bu yoleu fe de bir kaç da - kika zaman kaybettikten sonra sıra öbür yolcuya © gelir. Daha parasını hazırlamamıştır. İki eliyle tespih çek- mekle meşgul: k — Yakacığa sekiz bilet ver.. : — Yakacığa tren gitmez (Kartala vereceğim oradan otobüsle (o gidersi - nİZ, — Ha. ha.. yanlış söyledim. Seh an- İayrveri gayri. — Kaçıncı vereyim? — Di. canım İşte. Bizim gibi esnat adamın tahtalı neyine yetmir ki. — Yalnız gidiş mi olsun? — Haydi öyle olsun, gelirken ordan Memur, sekiz tane bileti zımbaladık tan sonra yolcuya verir. Yolcu; elin - deki tespihini kemali (İtina İle cebine yerleştirdikten sonra sol eliyle çeke- tinin sol yakasını tutarak sağ eli ile de İç cebinde bulunan para cüzdanını dikaktle çıkarmağa başlar ve bu es. nada da sanki bir dükkândan mala - İryormuş gibi biletleri muayene ede - rek; — Şimdi kaç kuruş vereceğiz bunla ra? —196 kuruş — Al bakalım diyerek cüzdanından çıkardığı bir beş Tiralığı memura w - zatır? Memur da paranın üzerini say» mağa başlar. Yolcu : “Mühlür varıp gelme © ölsaydı bir fark vermiydi ki? — Tabif.. gidiş dönüş biletlerde tenzilât vardır. — O zaman ne verecektük? — 136 Kuruş. Bunun üzerine yolcu; aldiğr biletle ri ileri doğru sürerek: — Öyleyse bunları deniştir, Bana va rip gelme ver, ! Alış verişin uzadığını gören, bilet almak için bekliyen daha bir sürü halk : — Ooof... Ne kadar eli ağır bir me- murmuş.. Bu gibi yerlere #li çabuk me reurlar lâzrm. 10 dakikada bir bilet veremiyor. Diye sabırsızlanmağa başlarlar. Bunlara benzer daha ne çeşit kim - seler vardır. Öyle ovaziyetlere şahit oldum ki burada hepsinden o bahset. mek çok uzun olur. Şimdi sorarım size bu vaziyet karşı. sında gişe memuru ne yapsın? Yahut siz gişe memuru olsanız ne Yaparmı « nız? Raf DURAN Kim demiş ki hayvanlarda ana şefkati, insanlarda olduğu kadar tekâmül etmemiştir. Köpeğe bakın; yavrusunu na» sıl kucaklıyor; yavru da bu sew giye karşı nasıl sevinç gösteri. yor?..

Bu sayıdan diğer sayfalar: