16 Kasım 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

16 Kasım 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—» amm MAKEDONYA İhtilali Komitesi Balkanları ölüm tuzağı ve pusu geri «ne gelirmiş olan teşkilâtın iç yüzü a e Ostası mMiAmerikayafA“ e. kaçırılan bel (7 Yazan: Stoyan Kristof Tefrika No; Ordu tam ve mükemmel bir i gördü, Köylerden arabalar dolusu fek, fişek, makineli tüfek, böm- bir tabanca, otomatik tüfeklerle likte eski zaman rakmaklı şiş li tüfekler ve bozdoğanla: ta- Yındı, Petriç bölgesinder bütün silâl- toplandıktan sonradır ki ordu Yer altlarında ve dağlarda gir'en- Mekte olan komitecilerle uğ-aş- Mağa başladı. a İkitci adımda diktatörlük Vm- e devletini büsbütün müsadere et Ve manzara tıpkı bir ülkenin bir ülke topraklarını işgal ginesine benziyordu. Yalnız bu - ada Bulgaristan 1913 yılmda ken sine verilmiş olan bir toprağı salim alıyordu. ç Askerler tapkı eski Osmanlı Mparatorluğu günlerinde olduğu! e, komiteci yakalamak için dağ- taramağa koyuldular. Bir ta - mim da askeri makamlar aşağı- köy ve kasabalarda Vmronun emlâkini, evrakını, otomobillerini Banka hesaplarını, nakit paraları- Xx, #rzaklarmı, ve komiteci ünifor- Malarile teçhizatını müsadere edi- » Bundan sonra da Bulgaris- e kendi payına düşmüş olan ne donya parçasmı ismen oldu- Bibi filen de ilhak etti. Se geçirilen bütün komitacılar tki Bulgaristanda süel kışlala - hapisanelerine tıkıldılar. Bun ; i,, * birlikte Vmro'nun muavin a- vlarak bir çok siviller de ya Tigin Tuna ve Karadlanin kala ler, Yakalariân komi- Yeği in hepsi zabitlerden dayak My « Ahali de oldukça fena mu gördü. Ben bu lekede bulu Möken dört ölüm vakası olmuştu 5, ,'aziran ortalarına doğru Bul- Mek donyasmdan ayrılabil . iş, , Tin askeri makamlardan izin vim. Daha doğrusu kendimi Malç yerek bir duruma düşür Y için manavralar yapmıştım . Li n bundan bir kaç yıl önce A) çimde inşa etmiş olduğu tee alık saray yavrusu köşkünde ,, Mitacı İiderleriyle birlikte ya - makta idim. klmet darbesinden sonra 5 itacı arkadaşların hepsi bala beni ön kâhyasiyle yalnız Mitaçı ri Bu kâhya da eski bir ko idi, K ü kendime karargâh yap- ve Razlog ovasında ordunun ha kğ aptağını görmek için boyu! Yleri ziyaret ettim. akat herikiüç günde bir Bütün, » yazı makinemin ve kiş» S#Yamın bulunduğu, dağda dönüyordum. tü, Paştırmalarda ordu Vmro Mi, Hâvet idarecisi olan Dinka- dola, Sofyada yaptıkları katiller bigi idama mahküm üç ted ya geçirememişlerdi. Bu mahkümu Banskoda açık. Peleşg E Yaşıyorlar ve kahveha * ordu ve jandarma zabit- iy un tavla, iskambil oynıyorlar O, kazan aramakta olduğu dört orana, a sırtlarında komiteci üni- bihi, Mi tırnaklarına kadar $i Ni tukları halde Pirin dağm- Üsa, “müzde bir iki kilometre : gizleniyordu. Mrebeyy2 dünya ile biricik mü eri ve yegâne erzak kay-| z nakları ben ve kâhya idik. Kâh yanm kendi omuzunda taşıyarak Banskodan getirdiği unlarla bir - likte paylaşıyorduk. Askerler de Kâhyanın köyden her ayrılışmda sırtındaki erzakı inceden inceye muayene ediyorlardı. Tam üç de fa askerler köşkümüzü sabaha kar sı sardılar ve köşkte komitecileri aradılar. Nihayet Razlog kışlasının ve vilâyette komitecilere karşı açı - lan savaşm kumandanı Albay 'Trunka maiyetinden (Omülâzim Stoyeff'i göndererek, ordunun be ni kendine misafir saydığını, iste- diğim kadar vilâyette kalabilece ğimi, ancak ulusal menfaatler do- layısile köşkün mühürlenmesi lâ zum geldiğini anlattı. Köşkün ka - pısma mübhürlediler ben de Kâh ya ile birlikte bir öküz arabasma binerek Banskonun yolunu tuttur- duk. Köşkte bizim biricik arkada - şımız komitecilerin Rodop dağla- rında tutup da İvan Mihailoffun karısı Mençaya armağan etmiş oldukları bir karaca idi. Bu güzel hayvana Rodopço adımı takmış - tık. Zaman olurdu ki bizim kara» ca tepeleri ormanlarla örtülü Pirin dağlarma gider, bir kaç gün dön mezdi. Geriye geldiğinde omu bağ. lamağa karar verir fakat bu kara- rımızı hiç de yapmazdık. Hay - van da daima geri gelirdi. Ordu bizi köşkten dışarıya at- tığı zaman Rodopço da bizimle MV YE A A ğıya iki kilometre kadar takib et- ti, Sonra durdu; gözlerini yüzümü ze dikti ve arkasını döndü. Onun güzel vücudü yukarıda gözlerimiz den kayboluncaya kadar arkasın - dan baktık. Sofyaya giderken bütün Make- donya köylerinde hep ayni man - zarayı gördüm, Çarşının küçük meydanmda halk sanki bayram için toplanmıştı. Bunlar papasla - rına, belediye reislerine, muallim lerine, bankerlerine ve Tuna ile Karadeniz kıyılarında uzak yerle- re sürgüne gitmekte olan diğer yurttaşlarma veda etmek için top- lanmış bulunuyorlardı. Türk - Bulgar hududuna yak - laştığımızda bir çok kamyonlarm sürgünlerle doldurulmuş olduğunu gördük. Bütün yol boyunca ağla- mış olduğumu utanarak itiraf ede. rim, Şimdi bile niçin ağlamış ol- duğumu bilmiyorum. Başka kimse ağlamıyordu. Hattâ içlerinde tür- kü söyliyenler bile vardr. mama Tü rk Kızı Tomsonun parmakları, cebindeki rovelverin tetiğinde duruyordu. Bu sırada başına inen bir demir darbesi, meşhur polis hafiyesini sersemleterek yere yuvarladı! Tomson öldürüldü mü? Tomson bu kelimeleri (o birkaç defa tekrarladı.. Birdenbire ye- rinden fırlıyarak kapıya koştu ve yolun iki tarafına bakındı.. Kimse yi göremedi. Şimdi kendisini gardene davet eden kadmı tanımıştı. Kim olduğu| nu bilmiyordu.. Fakat, onun çeh- rehsini ve siluetini kafasında sak lamıştı. Bu, hiç de dostça bir ( tavsiye değildi. Tomson acaba hakika- ten bir tuzağa mı düşürülmek is- teniyordu. (Vinter garden) de Tomson gibi meşhur bir polis hafiyesini kim ve nasıl tuzağa düşürebilirdi? Büfenin arkasındaki odaya git memek için, çok korkak bir me- mur olmak gerekti. Halbuki Tom- son kendini ne tehlikeli ateşlere atmıştı.! o Masasma döndü. Bir viski daha içti.. Cebindeki rovel- rinin emniyet tetiğini (kaldırdı. Yavaş yavaş büfnein arkasına doğ ru yürüdü. Büfenin arkasında do- laşan bir garsona yaklaştı: — Bu odanın kapısı açık mı? — Müşterilerin patenlerini bi- taktıkları oda kapalı olur mu? Her zaman açıktır. Garson omuzunu silkerek geçip gitmişti, Tomson kapıyı açtı.. Yavaşça içeriye girdi. Duvarları paten raf- lariyle çevrilmiş olan bu büyük o- danm tavanmda on beş mumluk bir elektrik lambas. sallanıyor du. Köşelerde, ayrıca kapakları kapalı büyük elbise dolapları gö- rünüyordu. Odanın ortasında kü. çük bir masa vardı.. Bütün odanın Tomson raflarm önünde dur- du.. Bu raflarda, müşterilere ait ve üzerleri numarate edilmiş pa- tenler istif edilmişti. Polis hafiyesi bunların arasın- dan kendi ayağına uygun bir pa- ten arıyormuş gibi (o davranarak, i kayı ele verecekti. gözünün ucu ile etrafmdaki dolap ları tetkik etmek fırsatını da ka çırmıyordu.. 'Tomsonu o gec Vinter garde- ne elbette boş yere çuğırmamışlar- dı. Polis hafiyesini (burada ya bir ip ucu yakalayacak, yahut ya- Bereket versin ki, büfede du- ran patron, kendisinin bu odaya girdiğini görmüştü. Uzün müddet | buradan çıkmıyacak olursa, pat- ron elbette kapıyı açıp bakacaktı. Zaten Tomson sağ elini paltosu" nun cebine sokmuştu... Ufak bir tecavüz görecek olursa, hemen si- lâhmı çekecekti, Tomsonun şakası yoktu. O, Nevyorkta ne müthiş haydutları, kendine mahsus plânlarla ne ka- dar kolay yakalamıştı. Yavaş yavaş yürüyerek dolap- ların yanıma yaklaştı. Tomson bu- rada kendi kendine mırıldanıyor- du: — Acaba garsonlar benim pa- tenimi bu dolaba mı sakladılar?! Tomson fazla bir şey söyleme- di., Birdenbire arkasından atılan büyük bir demir parçası, polis ha- fiyesinin başma çarpmış ve bu müthiş demir parçası zavallı Tom- sonu yere düşürmüştü. Tomson sersemlemişti.. dinde değildi... Bu sırada kapakları açılan do- laplardan iri boylu iki adam çıka- rak, odanın ortasında duran me Ken İ sayı kenara çekmişlerdi.. Bunlar- dan birisi oda kapısı kilitlerken, öteki de masanm altındaki gizli kapağı açıyordu.. Bu hareketler o kadar çabuk ol- muştu ki.. Biraz sonra, odada Tomsonun en ufak bir izi bile kal. mamıştı. i Polis hafiyesini bu gizli kapak- tan aşağıya atarak, deliği tekrar ve süratle kapamışlardı. Hüviyeti meçhul bu iki adam, ayakta başbaşa vererek konuşur yorlardı: — Peşimizi kovalıyan mikroplar dan birini temizledik. Şimdi sıra öteki budalaya geldi. — Elbette onu da bir gün ya- kalarız. Kimseye sezdirmeden yavaşça odanm kapısmı açıp salona çıktı » lar. Haydutlar, Tomsonun buraya yalnız geldiğini, etrafında hiç bir İnsanlık hukuku dileriz ——— ——— munzam Yeni hükümet Petriç bölge - sinde işini bitirdikten sonra göz- lerini Bulgaristanda bulunan mu-| hacirlere çevirdi. Burada Make -| donyalıların bütün elebaşlarile u- İusal komitenin bütün üyeleri hap sedildi. Bunların yüzlercesi hâlâ Şimali ve orta Bulgaristanın as- ker kışlalarında tutulmaktadır . Makedonya kardeşlik kurulları, klüpler, cemiyetler, müesseseler, ister siyasal ister sosyal olsun hep si dağıtıldı; gazeteleri, mecmua - ları ve diğer neşriyatı kapatıldı. Yani Vmronun ve diğer cemiyet - lerin Bulgaristanda temsil etmek te olduğu Makedonya muhtariyet hareketi kökünden söküldü. İvan Mihailoff'la karısı Tür - kiyeye kaçtılar. Mihailoffun baş- ca yardımcıları olan; Vmronun “hariciye nazırı,, Yordan Tçkat - roff, merkez komitesinden Zoro Nasteff, cihan harbinin.en büyük kahramanı ve Bulgar ordusunun tapmdığı Boris Drangoff'un oğlu Kiryl Drangoff yüzlerce ihtilâler larla birlikte tutuldu, şimdi hepsi askeri hapishanededirler. Bununla berâber Vmronun büs bütün ortadan kaldırılmış olduğu iddia edilemez. Bütün olup biten Vmro Bulgaristanda merkezile kudretinin mahvedilmiş olması * dır. Sofya ile Be'gradın, komiteci- leri büsbütün ortadan kalderaş oldukları sandıkları bir zamanda Mihailoffla Kiril Drangoff'un bir arkadaşı Marsilyada kral Aleksan drla Louis Barthou'yu öldürerek Makedonya asilerinin ihtilâlcı ruh larını gösterdiler. Şimdi Makedonyalılar yine tek durmamakta, Balkanları aleve ver | mek için için için kaynamaktadır- | lar, Makedonya durumu şimdi ci- han harbinden önce olduğundan çok daha ağır dinamitle yüklü bu- lunmaktadır. Vmro tedhişçileri bü tün Balkanlara dağılmış bir halde bulunmaktadırlar. Bunlar “Ya hür riyet ya ölüm,, sözlerile edindik- | leri amaca eskisinden daha güçlü | bir biçimde sarılmış'ardır. —SON— memur bulunmadığını biliyorlar - dı. Artık bir masaya oturup geniş bir nefes almak ve birer soğuk vis ki içmek zamanı gelmişti. Haydutladan biri, ortada dola» şan garsona, herşeyin bittiğini ifa. de eden küçük bir göz işareti ver- dikten sonra, viskilerini smarladr lar ve göğüslerini şişirerek yavaş yavaş konuşmağa başladrlar, — Yarm (Jüli) yi bankaya gönderebilir miyiz? — Daha vakit var, — Paraları almak için çok bek liyecek miyiz? — Bir haftadan çok değil. He- le şu (Arslan Turgud) denilen herifin de canmı cehenneme gönderelim de, Ötesini sonra dü- şünürüz. Viski kadehlerini birer yudum- da midelerine boşaltan haydutla- rım karşı sırasındaki masalardan birinde oturan Cim, ustasının büfe arkasmdaki odaya girdiğini gör - müştü.. Fakat, haydutlar kapıdan çıkarken, büfenin yanma kadar e mekliyerek geldikleri için, Cim, bu adamların o odadan çıktıkları» nm farkında değildi. di eli Cim bu adamlarla hiç de meş- gul olmuyordu... Gözünü kapıya dikmiş, piposunu çekerek müte - madiyen o tarafa bakıyodu. Eğer Cim bu haydutlara şöyle bir göz atmış olsaydı, onların mü- him bir iş üzerinde gelmiş olduk- larını heyecanlarından olsun »ez - mekte güçlük çekmiyecekti, Ne yazık ki, ihatası o kadar geniş olmıyan ve dikkatini yalnız bir noktada toplamak itiyadmda olduğu için, çok defa. aldatılan genç polis hafiyesi bu sefer de at- latılmıştı. Haydutlar viskilerini içtikten sonra, kollarını sallıya sallıya Ci- min önünden geçip gittiler.. Cim önce (Vinter Garden) de kendisinden başka bir müşteri kal mayıncaya kadar beklemişti. Saat biri vuruyordu.. Cimin sabrı tükenmişti. Kendi kendine: —Ne olursa olsun, şu odaya gidip bir araştırma yapacağım. Belki Tomsonun başına bir felâ - ket gelmiştir... i Diyerek, oturduğu yerden kalk tı. Büfeye doğru yürüdü. (Devamı var) Ondüle için Elektrikten korkan bayanlara müjde . Hakiki buhar makinemiz miştir. Bayanlar buhar maki diye bir çok yerlerde aldanıyı lar. Bunun için bir kerre rayda . Millet caddesinde Gü leryüz Kadın berberi Bayan kürenin salonunda hakiki maines'ni görmeleri kâfidir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: