29 Kasım 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 11

29 Kasım 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

EŞ TE RM A YAY mi d k e” 4 WA DYO HALDE 24> nd SURALAR DA R . YENİ BİR ÜMİDLE ŞSALIşmA. YA 8aş. KADILAR —— K yeasizzeze) EESEEEI2IEI SEEEEREELEZ? Diş hekimi Ratip Türkoğlu Ankara caddesi Mesarret oteli Karşısı numrara (88) sgetanemısesaserıısameeszansaz pak KIMY AGER Hüsameddin Umumi idrar tahlili 106 kuruştur. Bilumum. tahlilât Eminönü, Emlâk Burnunuzun par parıl parlayup'dur- duğunu siz değil o görüyer... Nice bayanlar genç ve güzel olmalarına rağmen erkeklerin kendilerine | KörıniZI GÖZETİN ettikçe hoşagilmiyecek- lerini hâlâ anlayamıyor. lar. L. T. PİVER*in MATITE güzelük #ödram talksızdır ve sizi bö tehlikeye karşı muhafaza ile beraber, ber vakit mat kalacak bir çehre de te'min eder. MATITE attır çünkü terkibindeki herşey maltr ve eşsiz bir ütisik kabiliyeti vardır. Parfümöri L. T. PİVER A.Ş... İstanbul Şubesi Şişi Ahmet Bey sokak No. 56, Telelon : 43044 Keman hocası Avrupada tahsil etmiş bir san atkâr keman dersi vermek istiyor. Ders almak istiyenlerin her gün sabah saat 1l - 13 arasında (41823) numaraya telefon ede - rek (keman hocası) nr istemeleri kâfidir. Şişli Etfal hastanesinde a Göz mütahaasısı doktor Akay işletmesi Direktörlüğünden : Rıfat Ahmed Gözberk Adalar « Anadolu - Yalova hattında 1 Birinci kânun 935 pazar gü GC. Halk Fırkası sırasında kız Vi-ğ| vünden itibaren kış tarifesi tatbik olunacaktır. yene saatleri saat 15 ten 18 e badarf Yeni tarife iskelelere asılmıştır. (7540) Bu limbalarm çifte spiralli az cere yanla çok aydınlık vermelerini temin eder ışık neşretme kabiliyetleri elek» trik sarfiyatları ile mukayese edile » miyecek derecededir, sesi karşısında 32 numarada. Mua- 392 PARDAYANLAR ——————————————— ki anlatamam. Bari bir kere ele geçir-| sek bu kızla evlen, Benden izin almak istiyorsan şimdiden veriyorum. — Eğleniyorsunuz galiba baba! — Ben mi? Eğer eğleniyorsam di. Jimi şeytan koparsın! Sana ciddi ola. rak söylüyorum şövalye. Evet, hayre , tinin sebebini anlıyorum. Daima ka - dmilardan çekinmekliğini tavsiye eder dim değil mi? Fakat daha ne istiyor. sün? Mademki seni bu düşünceden vazgeçirmek imkânsızdır, ben de ça- resiz razı oluyorum, Lüizle evlenecek. sin değil mi? a Şövülye titrek bir sesle: -— Baha, artık bu mesele Okendili. ğinden hallolunmuştur... Lüizin Fran- suva dö Monmoransinin kızı olduğunu unutuyorsunuz, dedi, —E, ne olmuş? — Fransanın en büyük bir senyörü. nün kızı olan bu Lüizin benim gibi bir kopukla evlenmesini aklın nasıl alı . yor? —Ah, ah. Seni özen bu mu? — Evet baba, Bununla beraber si - Zin de hakkınız var, Lüiz dö Monmo - ransiyi sevmek benim için bir delilik. tir. İhtiyar Pardayan oğlunun elini tutarak: — Ben de sana, bu kızla evlene - eeksin! diyorum, Hepsi bu kadar de- Zil, şövalye, bu hususta iftihar du - yacak taraf Monmoransi (ailesidir. Senin gibi bir adam bir kraldan daha büyüktür. Maksadım krallarm cesa - vet ve yüksek kalbiilikte dünyaya nü. #ne oldukları zamanki hakiki bir krah söylemektir. Babalık (duygum! gözlerimi kamaştırıyor sanma. Senin ne kadar değerli olduğunu bilirim. Marşalin de bunu bildiğine eminim. Küçük Lüliz de bunu bilir. Eğer henüz bilmiyorsa da öğrenecektir. Onunla evleneceksin, diyorum... sözlerini söy. ledi, Şövalye başını salladı, O vaziyeti daha açık olarak görüyor, bir Parda- yan ile bir Monmoransi (o arasındaki mesafeyi daha iyi anlıyordu, Bununla heraber bir kere karşılığını bekleme - den kızı sermeğe karar vermiş oldu. ğundan: — Her ne olursa olsun baba, evve- lâ Dam dö Piyenle kızmı bulmak lâ . zımdır, dedi. —Hakkm var. — Demin, bunların nerede bulun . duklarını bildiğinizi söylemiştiniz! — Nerede olduklarmı bilmiyorum. Ancak hunu kolayirkla öğrenmek va. sıtası elimdedir. Nasil oldu da bunu daha evvel düşünemedim. Haydi, Mar, şal dö Monmoransiye haber ver. Ya. hut istemez, haydi gidelim. Eğer Mar şale kızımı gene ben getirirsem çok iyi olur, — Gidelim baba, Hakikaten ihtiyar Pardayan düşün cesinin doğruluğuna o kadar inanı - yordu ki, şövalye babasının bu ânne ile kızı Mönmoransinin konağına ge. tireceğine artık hiç şüphe etmiyordu. O vakit ne olacaktı? Yolda (ihtiyar Pardayan makasdını anlattı, — Bu iki mahpus kadının nerede bulunduklarını bilen yalnız (bir kişi vardır, Bu da, Damvilin mel'ün ve - kilharcıdır ki kendisi o Marşalin bü tün esrarını bilir, — m! Ah, hakkınız var... Kosalım baba! — Korkma, o elimizdedir, PARDAYANLAK 39 doğru gelmekte olduklarını işitti. Bunlar bir kahkaha ve bir tehdit sö. zü savurduklan #onra uzaklaştı , — Bu da hoş! İşte iki ahmak herif” artık son derece hayrette kalacaklar - dır dedi, ' —41— İKİ PARDAYAN TEKRAR BULUŞUYOR, İhtiyar kurt, gerçi konakta kısa bir zaman oturduysa da her köşe bucağı öğrenmişti. Oturacağı yerin her tara. fını öğrenmek ona serserilik hayatm- dan kalma bir âdetti. Yukarıda söy . Yediğimiz gibi mahzenden Okurtula - rak serbest kalınca doğru kilere gi. dip hir meşale yaktı. Sonra dolapları karıştırıp bırakılan bazı yiyeceklerle karnını iylee doyurdu. Ve bir elinde odaların anahtarları öbür elinde me. şale bulunduğu halde konağı dolaş. mağa başladı. Maksadı ne İdi, ne arıyordu? Pardayan haklı haksız kırıp dök - meğe salâhiyetli olduğunu düşünüyor ve gayet neşeli olarak bir av şarkısı söylüyordu. Ru suretle süslü ve büyük bir ay. nası bulunan bir salona girdi. Ayna - da kendi kılığına bakınca o hakikaten! korkunç bir halde bulunduğunu anla- dı. Sapkası olmadığı gihi elbisesi de yırtık, çamurlu, kanlı ve şaraplı idi. Yaraları tamamen kapanmıstı, Bur nunda kırmızı bir yara isinden maa - da yüzü Tekesizdi. Yalnız rengi bira? sararmıştı, Pardayan : — Sıra ile baslamak Tizım dedi. “vvelâ Marsalin yatak odasını gir. di. Burada büvük ve güzel bir dolap gördü, Anahtarlarla o uğraştıysa da di kn, bir türlü açamadı. Nihayet hançerinin ucuyla kilidi karıştırarak dolap ka . pısını açabildi. — Bak işte dolap ta açıldı. İçi el, bise ve çamaşır dolu! diyerek kılığını düzeltmeğe başladı. Marşalin zabitlerinden (birisinin odasında sarr meşinden bir zırhlı el » bise buldu, Hemen arkasma giydi. Ö, bür odada da yeni uzun bir çizme ele, geçirerek ayağına tam geldiği için o- nu da giydi. Siyah tüylü gayet güzel (bir şapkayı da başına koydu. Nihayet büyük sa « londaki silâhlıktan o fevkalâde İyi ve güzel bir kılıç çıkardı. Araştırmalarına devam ederek kenar da bulunan bir odaya girdi. Burada üç kilitli bir kasa vardı. Bir saat kadar uğraşarak kilitlerin üçünü de açtı. Pardayan kasayı açımca gözleri ka. maştı. Çünkü altın ve gümüş paralar » İaağıına kadar dolu idi. İhtiyar Par. dayan sikintr ile burnunu kaşıdı. — Ben hırsız değilim. Marşaldö Damvile ait olan bu parayı almağa hakkım yoktur, Fakat Marşalin bana borcu vardır. Onun için iki tarafın menfaatini gözeterek bu tazminatın miktarını ödeteceğim. Elbisem yır. tıldı, Gerçi değistirdimse de yırtılan elbisem bana çok yakışıyordu. Bun - İ arm içinde srkıliyorum. İnsaflı dav. ranarak sıkıntı için yüz lira hesap & delim. yaralarımdan her biri için de onar lira hesaplarsak yüz de bu eder, etti iki yüz. Hepsi bu kadar mı ya? Uğradığım heyecan, çektiğim acı? Bu. nun için de bin sekiz yüz lira koyalım. Domuz pastırmasile (yaşadığım için midemi iyileştirmek üzere doktor pa.

Bu sayıdan diğer sayfalar: