December 18, 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

December 18, 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

" 18 İLKKANUN — 1985 HABER — Aksam postaör. — —— e Jo - Luiz, Paolinoyu nasıl dövdü Maçta, 5 eski dünya Şampiyonu bulundu Aylardanberi sabırsızlıkla bek . n Joe Louis . Pauline maçmın ni- Yet 13 birincikânunda Nevyorkda Yapıldığını ve zenci boksörün dördün. Üravuntta galip ilân edildiğini telgraf Yâdisi olarak vermiştik, Bugün ge- Avrupa gazetelerinde bu mühim Maça dair bir çok tafsilât vardır. Bun # aşağıda yazıyoruz. Max Baer'e karşı kazandığı son Rrlak galibiyetten sonra dünyanm tarafında şöhreti fevkalâde ar - in zenci boksör Joe Lowis'nin Pauli.| Mo ile yapacağı müsabakada muhak -| galip geleceğinden herkes emin "makin beraber bu galibiyeti ne su. Yetle elde edeceğini merak ediyordu. ulino'yu bugüne kadar kimse nak - Wt edememişti. Acaba hiçbir boksö - muvaffak olamadığı bu neticeye Vaka Âleminde bir harika olarak yeni Mrlıyan zenci boksör vası) olabilecek Bİ idi? Birçokları İspanyol Max Baer gibi zencinin boksörünün dehşetli Joe Louis geırakları karşısında dört ravunttan Sim dayanamıyacağını ve onun âki. İNe uğrıyacağımı iddin ediyor ve pia bu hususta bahse bile girişiyor. Ydı. Maçın neticesi bu tahminde bu- pe tamamile hak verdirdi.Koca N nyol boksörü de 12 dakikadan az * müddet zarfında nakavt ile mağ. öğlmm İlk defa acısını tattı, Gele . maçın tafsilâtına: Nevyorkda Madison Souare'de ya: ba mühim maç büyük bir alâka Vandirmişti. Müsabakanın gece saat birde yapılacağı ilân edilmiş ol - 8 halde yer bulamamak endişesile İrciler maçın başlamasından bir iki Mt evvel tribünleri hmeshınç doldur Yetu, ve Yirciler arasmda Neyyorkun yük. mahafiline mensup birçok simalar tüy rı dikkati celp ettiği gibi bütün ler bilhassa en önde yanyana © - Bengi beş kişi üzerinde toplanıyordu lar bir zamanlar birtbirlerile bo-| tü, M simdi de kardeş gibi hasbihal de beş eski dünya boks şampiyonu Yag Tuney, Carnera. (o Şarkey, Ying idi, ş Bunların içinde Alman (boksörü eline müstakbel hasmının dövüş kep mİ hakkında fikir edinmek İçin kp bu maç'icin ta Almanyadan kal. Relmişti, Yalnız bugün dünya şampiyonu Bradok neden ise gelmemeği O tercih etmişti. Maçtan evvel tartıda Joe Louis 91 kilo; Panlino da 93,800 kilo gelmiş- lerdi, Maça tam ilân edilen saatte ha - kem Artur Donovan'nım o idaresinde başlanınca etrafı derin bir süküt kap. lamıştır. Gong çalar çalmaz her iki bok - sör de köşelerini ağır adımlarla terk- etmişler ve el sıkışarak maça başla mışlardır. Bütün bu devre zarfında (her iki boksörün harekâtı âdeta ralânti de - nilehilecek kadar ağır geçmiştir. İkisi de biribirini gözetliyor gibi idi ve mücadeleye girişmeden çekini . yordu. Joe Louis bu devrede hasmma doğru hafif bir kaç yumruk indirmiş- tir, Paulino başını yuniruklarının ar- kasına saklamış iki büklüm bir tarz . da dövüşüyordu. Birinci devre bu şe- kilde bitti. İkinci devrede çarpışmalar sıkı ol mağa başlamıştır. Joe Louis hemen hücuma geçmiş. tir. İspanyol boksörünün yüzünü ta . mamile kapatmasına rağmen Joe Lou is bir kaç boşluk bularak hasmının yüzüne sıkı bir sol kroşe indirmiştir. Elde ettiği bu neticeler üzerine zenci boksör meşhur olan sağ o operkütünü şimşek süratile indirmek İstemiş ise de buna muvaffak olamamıştır. Çün- kü Paulino dalma tedafül vaziyette ve kendisini kollıyarak dövüşüyordu. Maahaza bu devrede İspanyol da has. “mim Yüzüne birkaç yumrüik indire > bilmiştir. Üçüncü ravuntta Paulino hücuma geçmek istemiştir. Fakat zenci bu hü- cumları savdıktan sonra elân alarak hasmının yüzüne şiddetli kroşeler in. dirmeğe başlamıştır. Pavlino bunlar. dan kurtulmak için vücut vücuda gir- mek istemiş fakat zenci buna imkân vermemiştir. Bu devrenin sonunda İs. panyol boksörünln sol kaşı yarılmış. tır, Dördüncü ravunt başlar başlamaz bir kaplan o çevikliğiyle (Oköşesinden fırlıyan Joe Louis hasmına omüthiş bir sağ kroşe indirmiştir. Yumruğun şiddetile fena hâlde sarsılan Pawlino düşmemek için iplere sarılmış ve güç Tükle kendini toplıyabilmiştir. Bunun üzerine Toe Louis hasmı bir yumruk sağanağına tutmuştur, İspanyol bok. sörü fırtımaya — tutulmuş bir yaprak gibi ne yapacağını şaşırmıştır. Yarası bütün bütün açılmış Okan akmağa başlamış ve hali acmacak bir şekil almıştır. Hasmma yumruk sa - vurmak şöyle dursun kendini müdafa. a etmekten bileâciz kalmıştır. İşte zenci boksör bu aralık hasmına her . kesin dilinde destan olan o müthiş üperkütlerinden birini (o indirmiştir. Paulino sendelemiş, yere düşmüş ve İplere sarılmıştır. Yüzü kan içinde kalmıştır. Hakem bu vaziyet karşısında Pa- ulinoyu teknik nakavt addederek maçı durdurmuş ve zenciyi galip ilân etmiş tir, Paulino karara itiraz etmek iste. miş fakat kendinden geçeiştir. Süvan yörleri onu kaldırarak ringten aşağı indirmişlerdir. İspanyol boksör ancak 20 dakika sonra ayılabilmiş ve ilk söz olarak bir daha ringe çıkmıyacağını söylemiştir. Maçta 150 bin dolar hasılat olmuş tur. Burun yüzde kırkını Joe Loüis yüzde yirmisini de Paw'ine almıştır. Maçtan sonra Toe Lowis gazeteci. ler kısa bir o mülükatta — bulunarak menejerinin tavsiyesi veçhile İlk ra - vuntlarda sol ile çalıştığını ve dör - düncü ravuntta işi kısa kesmek için hücuma geçtiğini ve sağın: kullandı - ğını söylemiştir. Sumer Kızı Yedi bin senelik tarihimize ait güzel bir piyesin sahneye konulması münasebetile Şehir Tiyatrosundan ayrıldıkları için âdeta eşsiz iki sanatkâr hakkında söz ve bir temenni. afaroz edilen birkaç Şehzadebaşındaki Turan tiyatro- su evvelki gece tanınmış yazıcı İsken. der Fahreddinin “Sumer Kızı, isimli eserini sahneye koydu. İskender Fah. reddin evvelce tarihi roman halinde 0- lan bu eserini, halka tarihi duyguları daha yakından aşılamak için üç per . delik bir tiyatro şekline getirmiştir. Eserin mevzuu yedi bin sene evvel Dicle ve Fırat nehirleri boyunda bü - yük bir medeniyet kuran Sumer'lerin zamanında geçiyo: ve çok meraklı, se- yircileri heyecanla sürükliyen bir vak ayı anlatıyor. Halide Bu mevzu sahneye konurken içine müzik, revü ve dans da İlâve edilmek suretile daha zevkli ve kolay bir şekil. de seyredilmesi temin edilmişti. X Eser umumiyetle iyl oynandı. De- kor ve elbiseler de fena değildi. Eğer kusur bulmak sw eserin “ biraz tutuk oynandığı söylenebilir. Bunün da sebebi herhalde ilk temsil olması ve artistlerin rollerini iyi ezberleme - miş bulunmalarıdır. Diğer temsillerde bu kusurun da ortadan kalkması bek- Tenebilir. Bu şekilde halka tarihimizi gös - terecek, ve propaganda edecek eser - lerin oynanması şüphe yok ki bizim için çok lüzumludur. İskender Fah- reddinin bu yolda yaptığı ilk deneme muvaffakıyetli olmuştur. Bunun gibi halkı sıkmıyacak, onu hem eğlendire- cek, hem de tarihi bilgilerini arttıra- cak piyeslerin çoğalması çok faydalı dır. Ve bu denemeden sonra İskender Fahreddinin daha muvaffaloyetli ta- rihi tiyatro eserleri yazmasmı bek -| leriz, Dün tiyatroyu hıncahmç dol. duran halk da bu eserden çok mem » nun kalmıştır. Gelelim işin temsil tarafına: Bu eserde dört büyük sanatkâr rol almış bulunuyorlardı: Hurufu heca sırasile Ertuğrul Sadettin, Hâdi, Hali de ve Naşit,. Bunları birer birer tahlil edelim: Ertuğrul Sadettin: Başından en çok macera geçmiş sanatkâr... Sene - lerce Anadoluda o gezmiş, her türlü maddi, manevi felâketler (atlatmış, sefaletler çekmiş, tahtalar (üzerinde yatmış, aç kalmış, ceketini satmış, fa. kat, fakat bütün bunlara karşı, bü . tün bunlara rağmen yılmadan çalış- maktan ve halka sanati aşılamak ve tanıtmak mücahedesinden geri dur - mamış bir adam. Ben Anadolunun pek çok yerlerinde gezdim. Şunu söy. liyebilirim ki Ertuğrul Sadettini gör memiş, ve tanımamış hiç bir şehir ve kasabaya tesadüf etmedim. Anadolunun her tarafındaki halkev. lerinde, amatör ve profesyönel sah . nelerinde her zaman bir iki Ertuğrul Sadettin bulabilirsiniz. Onu sahnede görmüşlerdir. Tıpkı onun gibi konu şurlar, onun jestlerini taklit ederler. Ve halk onu gördüğündenberi sahneyi sevmiş, tiyatroya alışmıştır. Muhak - kak ki tiyatroyu memlekete yaymak, tanıtmak hususunda hiç bir artist Er. tuğrul Sadettin kadar çalışmamıştır.| dürmektedir. Resimde tüfeğin mucidini #üfeği ve balık şeklindeki Bunun için kim ne derse o desin ben. bizim memlekette sanatkârların hey kelleri dikileceği zaman en başta bu hakiki artistin heykelinin (dikilmesi Vâzımgeldiğine inanıyorum. Hadi: Onu Şehir tiyatrosundar Hâdi: Onu Şehir tiyatrosundan ayrıl | dıktan sonra ilk defa gördük.Hâdi için Şehir tiyatrosunda iken yazdığım bir yazıda “istikbalin oen büyük artisti, demiştim. Üstat Galip de o zamanlar bir konuşmada istikbal için en büyük artist olarak Hâdi ile Samiyi göster: | mişti, | Hâdi ondan sonra Raşit Rıza ve| Halide ile birlikte Şehir tiyatrosun -| dan ayrıldı. İstanbulda, o Ankarada muhtelif yerlerde çalıştıktan sonra şimdi de “Sadi — Naşi* — Halide, grupunda oynuyor. Piyesteki rolü kr sa, Fakat bu kısa rolde bile o kadir muvaffak oluyor ki, yalnız bu par » çaları görmek için piyes seyredilebi . lir. Ne yazık, ne yazık ki bu heyecan ve istidat dolu genç Şehir tiyatrosun. dan hariçtir. Şehir tiyatromuzda kuv. vetli genç sanatkâr yok. Talâtin “To hum,, piyesinde (Muhsin ve Galibin karşısında ne kadar zayıf o kaldığını gördük. Şüphe yok ki Avni ile Sami çok iyi, fakat kâfi değil. Niçin Hâdi de bunlarm arasında yer almasın? Evet bizde pek ender yetişen bü. yük bir sanatkârı körleşmeğe terket. mek sanat ve tiyatro namına hakiki bir cinayettir. Gerek Hâdi, ve gerekse Halide muhakkak surette yeniden Şe- hir tiyatrosuna alınmalıdırlar. Sanatkâr demek heyecanlı, hissine ve heyecanına kapılabiler adam de. mektir. Onun için dünyanın her tara. fında sanatkârlar bir takım macera - lara atılımlar. Odun gibi disipline bağ- hr taş'gibi duran ve Ipini çekinee kol. larını ve bacaklarını o sallıyan adam sanatkâr değil, kukladır! Fakat bir sanatkâr (oyaptığı işin yanlış olduğunu anlayıp geri dönmek istediği zaman sanat yuvasınm kapı- ları ona karşı açılmalıdır. İnsanlık, sanatseverlik, hattâ memleketseverlik budur. Yapılacak en doğru hattı hare- ket bu iki sanatkârı vakit geçirmeden tekrar eski yuvalarına almaktır. Hem mademki bu tiyatro yarı resmi bir müessesedir, bunu yapması vazifesi dir de. Halide: Şehir tiyatrosundaki ye- ri hâlâ uçurum . gibi boş kalanar. tist.. On iki yıl saçını (o süpürge edip çalıştığı yer simdi ona kapalıdır.! Neden? Çünkü o da “daha iyi kapı| bulurum,, diye Şehir (o tiyatrosundan ayrıldı. Halbuki yukarıda da dediğim gibi bir sanatkâr her zaman hislerine kapılabilir. Ve bu hareketi sanat na mma cemiyet tarafından affedilir, Bu ayrılış hareketleri ayni za - manda sanatkirı (yükseltir. Ona bir çok dersler verir. Meselâ Şehir tiyat. rosundan “Habibe Molla. olarak ayrı lan Halide şimdi Pişkin teyze olmuş. tur. Bu, muhukkak ki bir ilerleyiştir. Ve zannedilebilir mi ki Ertuğrul Muh sin Rusyada, Avrupada maceralı ha- yatlar yaşamamış olsayd: bugünkü derecede olgun olabilirdi? Asla. Buzün Galip de, Muhsin de, Ney»ire Neyyir de hissiyatlarıma © kapılurak Şehir tiyatrosuna yalancıktan istila » larını verseler,bu sanatkârlar da atıla caklar mı? Ne korkunç, ne tüyler ür. pertici ihtimal! Halide ile Hâdi eğer Ertağrol Saadettin i hakikaten bir hata işlemişseler bu « nun cezasını kat kat çekmişlerdir. Zaten bugünlerde Galibin jübile si de yapılacak. Bu münasebetle bü . tün sanatkârların tekrar bir çatı al - tında toplanmaları da çok güzel bir hâdise olacaktır. Ve herholde Galip de on iki yıl birlikte çalıştığı Halideyi, ve en çok beğendiği genç artist Hâdiyi ,, Jübilesi münasebetiyle yanmda gör . mek istiyecektir, Ve bu müracaatını da sanatkârları himaye etmekle ta - nınmış İstanbul belediye reisi herhal- de reddetmiyecektir, Böylelikle bazı geceler yarıdan ziyadesi boş kalan Şe, hir tiyatrosu da eskisi gibi odolacak, ve 'Türk tiyatro sanatine yeni bir hız gelecektir. Naşit: Bu çok kuvvetli halk tiyat. rosu sanatkâr: (Sumer Kızı) piyesin- de çok sempatikti, Yaptığı en küçük hareketlerin bile halk tarafmdan al, kışlarla karşılanması muvaffakıyeti. ni gösteren en büyük delildir. Ece Bil ge rolünde Suat, güç rolünü başardı. Ecenin nedimesi Saadet, gündüz ro. Tünü yapan Jozefin, Tan rolünde Ha. Tit, Amon rolünde Hakkı da muvaffak oldular. En sonra şunu da söyliyeyim ki bu eser bu şerait altında daha mü“ kemmiel bir surette temsil edilemezdi. Bu tarihi ve güzel eseri herkesin görmesi lâzımdır. K Murat SERTOĞLU Pariste teşkil erlilmiş olduğunu evvelce 'afsilâtile haber verdiğimiz “su altın da kulübünün reisi Jan Penlöve geçen çün kulüp merkezinde kendi icadı bir tüfeğin tecrübelerini yapnuşlır. Bu tüfek deniz altında balık avlamak İçindir ve bir belığı beş metreden öl . hedefi ile görlüyorsunuz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: