January 29, 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

January 29, 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

iş EŞE İŞ Düm ŞI ine ber ya a lela ieİİ 9 19 Leylâ o hafta Şakiri Ziyarete gitme- in Bir yankesici, Gacolara kapıan adamın aklı yoktur!,, diyordu. xXv1 “Ah yavrumu bir daha dünya gözüyle göremiyeceğim... Hilmi - cim... Hilmicim...,, Sabiha hanım, Rabianın boynu- na sımsıkı sarılmış, hüngür hün - gür ağlıyor, Rabia bir çocuk ya - tıştırır gibi arkasını okşuyor. “Neden göremiyeceksiniz? Göz yummadan yıllar gelip geçiyor. Bir kere düşünün. Zavallı Hilmi beye buralar; zindan gibi gelirdi. Şimdi sabah akşam, kapı sürme. lemeden, etrafı kollamadan, Genç Türklük konuşuluyor.” Rabia gülüyordu. İbtiyar da yaslarmın arasında güldü, sonra uzandı. Rabia, buruşuk yanakla. rın yaşlarını sildi, üstüne battani- yesini çekti. Kadın gene doğ ruldu, Rabianm gözlerine kaba - hatli bir çocuk hicabiyle bakıyor. du. ; “Hilmiye lânet okuyorsun, de- gil mi Rabiacrm,,, “Vallahi, billâhi, kör olayım o kumuyorum. Hem &iz şimdi Tev- fiği düşünmeyin. O Taif kalesini orta öyunu meydanma çevirir.,, “Sahi... Sahi...,, “Şimdi artık uyuyun. Doktorla- rın sözünü dinlemeli? Mücinezi ve reyi mi?,, “Ben uyurken başa oturur hekler misin?,, “Beklerim. Sabiha hanım çarçabuk daldı. Rabia başında, sandalyanm üş - tünde bekledi. Zavallı kadın bü - tün gece saçını başmı yolmuş, is- teri içinde çırpınmıştı. Hilminin kaçmasiyle yediği acı darbe ya « nmda bir de Rabianın başma ge- İen felâkete sebep olmak azabı vardı. Zavallı çocuğun babasının başma hep Hilmi yüzünden felâ- ket geliyordu, Ya Rabia, bir daha evlerine gelmezse... Ya beddün ederse... Hem 'o kadar Rabianm dostluğuna alışkındı ki kaybeder. #e onun yerini artık bir şey doldu. ramıyacaktı, Şimdi Rabianın bu dost ve müşfik tavrı kadının has. ta, yıpranmış kalbine doktorların ilâcından fazla sükün verdi. - Şükriye hanım ayaklarının ucu- na basarak odaya girdi. Rabiayı paşa görmek istiyordu. Hanrme - fendiyi o bekliyecekti. Rabia, paşayı odasmda buldu. Elleri dizlerinde, gözleri yerde düşünüyordu. Paşanın boş vak. tinde arka kaşağı ovnamamaa; “Ten ten terani...,, diye eski bes. teler mırıldanmaması o kadar gayri tabii, o kadar acı bir man - zara ki... Rabia onu bu kadar düş. kün ve meyus görmemişti... Selim paşayı böyle düşük ve biçare gör. mek yüz senelik azametli bir çi - narm yıkılmasına şahit olmak ka. fer olins biz şeydi. Küm nasıl, Rabia?,, “Ok, ok, oi) şükür, © Kapanık yüzü biraz açıldı. Ra- Zf; BE 05, gep Bakkal biaya yabancı gelen bir tevazula sordu, “Oğlum Tevfiği gene mahvetti, Bizi affedecek misin, yavrum?,, “Yapmayın... Babam Hilmi be- yi ne kadar sever, Beni sevdiğin. den çok sever... Eminim o kendisi hiç meyus değildir... Ne yapalım? Alnımızm yazısı,,, Paşa, kızın titriyen elinin, genç alnında görünmiyen bir yazı üs. tünde dolaşmasına gülümsiyerek baktı, “Otur, kızım.,, Karşı karşıya oturmuş biribir. lerinin yüzüne bakıyorlardı, Pa şanın elâ gözlerinin mânası garip bir şekilde değişmişti. İçlerine çökmüş olmalarına rağmen gene sönük değildiler. Bebeklerinde bambaşka bir ışık vardı. Bu göz- lerin tahakkümü, etrafını ezen gurur silinmiş, içlerinde yeni bir anlayış, bir teslimiyet hâsıl ol. muştu. “Hilmi için pek müteessir de ilim, Rabia. Fakat Tevfiği Taif ten kurtarmak için her şeyi feda- ederdim. Maalesef Hilminin ba- bası olmak elimi ayağımı bağlı - yor. Padişahın bundan sonra ar- tık ne yüzüne bakabilir, ne de bir şey istiyebilirim,, “Hilmi beğe de kabelini bulma efendim.,, ; “Bulmuyorum, zihnim biraz dolaşık, Vaktile dünyada bir şeye inanırdım - Kuvvet ve küvveti temsil eden devlet nizamı. Halbu. ki şimdi bana geliyor ki, insanla. rın taliine, binbir tane başka kuv vetler de hâkim, Hükümdarların, hükümetlerin elinde bir karınca - dan âciz görünenen zavallı bir insanda bile her zaman ezileme- yen, öldürülemeyen gizli kuvvet - ler var,, Sustu. Sonra daha alçak bir sesle devam etti, “Kendi mu - hakemin salâhetine artık pek e min değilim. Bunca yıldır inandı. ğım şeyler, hizmet ettiğim şeyler doğru mu değilmi? Fakat bilmek lâzım Rabia: Şimdi her zamandan fazla bilmek lâzım Çünkü sultala rın sultanına , padişahların padi şahına hesap vermek günü yaklaş te, (Devamı var) “rin 7 —29 — mişti. Leylâ çekici gözlerini süzerek cevap verdi; — Ondan uzak kalmanı tavsiye ederim, Şakirciğim! O bir mik- roptur,.. Damarlarina çabuk gi. rer.. Mahvolursun! Ya o, ya sen bu kovuştan gitmelisiniz! Akşa - ma ser gardiyana söyle. Sizi biri. birinizden ayırsın. Ben sinsilerden gok korkarım.. Bir gece seni bu » rada zehirler de haberin bile ol . maz! Bana gelince, biliyorsun ki seni görmeden duramam., Gele - cek hafta gene geleceğim.. Şimdi. lik allaharsmarladık ! (Gaco) dan kaçan adam! O günden sonra, Ziya ile Şaki. kovuşlarını ayırmışlardı. Ziya birinci kovuşa gitmişti." Şoför Şakir ikinci cumayı dört gözle bekliyordu. Ziyanm bütün söylediklerinin iftira © olduğuna hükmetmişti. Şakir,, şimdi Leylâ. yı eskisinden çok seviyordu. Ken- di kendine: — Aramızda nikâli falan olma. dığı halde, kadın benden ayrıl - mak istemiyor. Bu bir fedakârlık. tar! İpi gi İİİ ee Mai Ziyayı hatırladıkça ya - isa atari, kirleri basıyor. deye ai İ Zin irelindi: Zavallı Zelikaği lınm bütün kadınlara karşı hissi - yatı değişmişti. — Ona bir sabah, yanmdaki karyolada yatan tanm. mış bir yankesici şöyle bie vecize savurmuştu: “Gacolara kapılan ii aklı yoktur!,, Gaco, sabıkalılar' dilince kadın demekti, Ziya, yankesicinin söz - lerini mânasız bulmuyordu, Onun başma gelen bütün felâketler (gaco!) yüzünden değil miydi? Mühendis Ziya, Leylânın cuma günü yüzüne karşı savurduğu if . tiraları düşündükçe: “— Mezardan anam çıksa, yü. zünü görmek İstememi!,, Diye söyleniyordu. ona: “— Gacodan kaçan adaml!,, di yorlardı, Ziya ziyaret günleri tevkifha - » KOCALI mmm İİ m ml İSHAK FERDİ nenin en izbe ve sessiz bir köşe - sinde oturur, gözüne ziyaretçi ka- dmlardan biri ilişmesin diye, pay dos zamanına kadar kitap okur - du. LR EN Sövüşçü Mehmet otuz yaşların. da bir adamdı, Beyoğlu caddesin. de gece hırsızlığıyla tanınmış, ya- kalanmış.. Altı aya mahküm ol - muştu. Davasını temyiz ettiği i- çin, tevkifhanede yatıyordu. Mehmet şakacı (o bir adamdı. Ziya beyle uslu başlı bir adam gi- bi dertleşirdi. O gün ziyaret bittikten ve ko - vuş kapıları kapandıktan sonra, Sövüşçü Mehmet, Ziya beyi bul . du: — Haberin var mı? dedi, Bu - gün seninki elleri cebinde saat - lerce dolaştı.. Hanrmmı bekledi.. Gelen giden olmaymca kaşlarını çatarak küfürleri nin baş Tadı. — Çok güvendiği Kayla daha ilk haftadan asmağa başladı de - sene..! — Böyle kadınlara yon a. damın aklı var mı, a beyim? Za. vallının bugün güvendiği dağlara kar yağdı işte... — Ne olmuş..? — Ne olacak?! Çocuğun on pa- rası yok. Karıs; gelmeyince şapa oturdu, Bu gece yiyeceği de yok galiba..! Mühendis Ziya bu sözden çok müteessir olmuştu, — Demek ki bu gece Şakir aç kaldı, öyle mi? Diyerek düşünmeğe başladı. Sövüşçü Mehmet 'duvara dayan: | mış, Ziyanın yüzüne hayretle ba- kıyordu., ; Dayanamadı.. Kellarmı gererek esnedikten sonra kendi kendine mırıldandı: »— Sen de ne tuhaf bir adamsın yahu! Arkandan küfreden böyle saygısız bir büdalaya acıyor - sun..! Ziya cevap vermeden yerinden kalker, Yatağının başmdaki pen - cerenin içinde duran bir tayın ek. meğini ve bir kutu sardalya ba - lığını gazete parçasına sararak: — Haydi Mehmet, dedi, şunu KADIN Ziyaya : bizim kovuşun © gardiyanma ve de Şakire götürsün.. Fakat, be * nim gönderdiğimi söylemesin. Mehmet paketi tereddütle al * &; — Ya sorarsa..? 4 — Sorarsa ahbaplarından biri tarafından gönderildiğini söyle ", sin, Mehmet kapıya doğru yürürke? kendi kendine homurdanıyordü! — Ben ömrümde bu kadar vi& danlı, bu derece temiz yürekli bir insan görmedim. Ziya o gece yiyecek gönderme seydi, Şakir aç kalacaktı. Gard yan ona paketi verirken: — Karşıki kovuştan bir ahbs? gönderdi. Demişti. Şakir paketin içinde ne olduğunu bilmiyerek aldı.. Y# tağının yanına gelirken, 'paketi$ ucunu açtı.. Sevindi. Fakat, başı dan bir kazan sıcak su dökülmüf gibi, titredi.. Terledi. 3 Şakir o gece ilk defa mahikö * miyet acılarını duymuştu. Ertesi günü kendisine © kaps bir zarf geldi.. İçini açtı. Tüylefi ürperdi. Zarfın içinde iki lira var dı. Şakir, kendisine bu yardımı y# “pan insani tanımak istiyordu; Za fın içinde şöyle bir pusula çıkeilf tı “Arkadaş! Vaziyetini düzeltir" ceye kadar sana her hafta iki ra göndereceğim. Benim kim ol duğumu araştırmaya kalkışm& Hüviyetimi anlamak istediğin gö yardımınır kasmeğe mecbur ol& * cağım!,, Bir dost Şakir, Ziya ile kavgalı olduğ” için, bu yardımın ondan gelece * ğini nasıl düşünebilirdi? Şakirin bir ümidi vardı; “ gelecek hafta Leylâ gelir. Ban? harçlık getirir. O beni yaşıyamıyacağını söylemişti. Kir bilir, insanlık hali bu ya, belki de hastalanmıştır. Önümüzdeki cu ” ma günü de gelmezse, o benden ayrıldığına, beni unutts* ğuna hükmedebilirim!,, diyordi (Devamı var) Vi 7 4 İİ | Terirka No.29 Müphem bir hareket yaptım. Sanki önümdeki mektubu görmemek İster gibi gilerimle yüzümü ka- padım. — Bana itimad ediniz sevgili kızım. Yapmanızı tavsiye ettiğim şey sizin iyiliğiniz içindir. — Size itimat ediyorum beyefendi. Mademki siz de ancak annemin arzularını istiyorsunuz.. Onun bu son dileklerine boyun eğeteğim. Şahsi hislerimi öl. dürerek, onun son arzularını yapatağım. Ona karşı evlâtlık vazifem bunu icap ettiriyor. — Şu halde nihayet kabul ediyorsunuz demek? — Evet kabul ediyorum. Biribirimizi (bağlayan evlenme bağı kopuncaya kadar. Noter elini uzatarak: — Öyle olsun! dedi, Benim de istediğim budur kızım, Zaten bu kadar mâkul bir şeyi reddedemiyece- inizi biliyordum, mini — Fakat bakalım Nedret Bey bunu kabul edecek mi? Gittiğine göre kabul etmedi demek. — Hayır kızım! O da sizin gibi kabul etti. Şaşırarak; — Kabul etti mil dedim, Nasıl bir bunu ona kabul ettirebildiniz? — Tıpkı size yaptığım gibi.. Dayımın son arzu- larını ona da söylemekle. Odanm nikayetindeki bir perdeye doğru yürü- yerek: — Şimdi! dedi. Mademki uyuştuk kendisini ça- gıracağım. Fakat noterin perdeye doğru uzanan eli tekrar geri çekildi. Bana doğtu geldi. Eğilerek, sanki sözle- rini kimseye işittirmemek için çok yavaş bir sesle: — Sevgili erlâdım: dedi. Sizden bir şey rica ede- ceğim. Girişeceğiniz tecrübede Arif Nedreti sevmeğe çalışacağınızı bana vadediniz. Bahusus ki eğer o size karşt soğukluk ve kayıtsızlık gösterse hiç gücenme- yeceksiniz.. Kendinizi de kocanıza sevdireceksiniz. Israr ederek: — Hele kendinizi kocanıza mutlaka sevditmelişi- niz, O sizi mes'ut edebilecek mert, asil ve güzel bir mucize İle çocuktur. Kendinizi sevdirmek için elinizden gediği kadar uğaraşacağınıza bana söz veriniz bakayım: Notere dehşetle bakıyordum: if — Fakat aldanmıyorum, — dedim. Bu söyledi onunla nasıl mümkün olabilecek! Eğer bana # soğuk bir tavır gösterirse,. Hattâ şu tecrübeyi gok kânsız görerek kabul ettim. — Siz bele şu imkânsız sözünü ortadan vali, nız bir kere.. Siz bir Türk ızısmız. kadar soğuk ve inatçı bir karakter olsa bunu Kayma lisiniz.. Hattâ bunu bir izzetinefiş o meselesi * ederek dediğimi mutlaka yapmalısınız, Sonra sİS€ min ederim ki bu sözlerim ancak sizin meri se sizin iyiliğiniz içindir. Bugün kocanız gençtir, tar zengindir, mert ve asildir. Kısmet bakalım 2 zun Üzerine böyle bir şans artık çıkaracak #8 a bundan İstifade etmeyi istemiyorsunuz? yen İİ #aadetinizi ayağınızla tepmek demektir. > veriniz. Kocanıza kendinizi sevdireceksiniz deki Sesinde öyle bir yalvarış vardı ki bana bu vi i Verde srarında kudretli bir sebep olduğu di. İçerimden bir ses bu sözlerini wasmakta "yi atim olacağını söylüyordu. (Devamı ©

Bu sayıdan diğer sayfalar: