1 Mart 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

1 Mart 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

dikkat » İyi sıhhat için iyi yemek lâzım- “ır. Fakat şişmanlar daima iyi slenmiş insan olarak sayılamaz. « Ekserimiz yetecek kadar vü - “ut yapıcı; kuvvet ve sıcaklık is - tihsal edici gıda alırız; fakat kâfi Miktarda koruyucu, müdafaa edi- “i yemek yemeyiz. Evet bir çoğu - Muz ihtiyacımız olan gıdanın bir *#mından mahrum kalmaktayız. Karın tokluğu kâfi değildir. Önce tabii sevk, sonra da hayatta tecrübe; biraz pişmiş et, ve biraz a taze sebze ile karnımızı doyu- tabileceğimizi bize öğretmiştir.! mcak dediğimiz gibi sadece azlı-| i gidermek bizim için elverişli r kılavuz olamaz. Sevki tabii, insanları “Ratişis, ilen kemik hastalıklarına, i ite, kısmi körli t felce sürklemişütir. Bu hastalıklar gıdada eksik bi- Yakılmış, ihmal edilmiş bir kısım - An ileri gelmektedir. İşte gıdada e ve nüzül, 8srarengiz kısımlar güneşin Yardımiyle vücut bulur. Adlarına Vitamin denir, Demek ki, iyi bet *nmiş ve sağlam olmak için vita- in ihtiva eden gıdaları almamız zımdır. Vitaminlere dair ne kadar söz lense azdır. Çünkü hepimizin "hhati bunlara bağlıdır. Bunlar e meyvalarda, sebzelerde, sa - talarda, sütte, tereyağında bo! bel vardır, ” Sağlık Öğütleri: ıhhatli olmak için yemeklerinize ediniz nın kaba taslak iki listesini yazı - yoruz: Na KAHVALTI: Küçük bir porta- kal, Peyaz peynir. Tereyağı sü - rülmüş üç dört tane ince kesilmiş ekmek dilimi. (Kahvaltıda ilk ön- ce bir tane mevsimine göre taze meyva yemek düşünebileceğiniz - den çok daha faydalıdır. Bunu muhakkak herkes âdet edinmeli - ele) ÖĞLE YEMEĞİ: Bir tabak et yahnisi, (et porsiyonu 119 gram olmalıdır). İki büyük patates, ya- rım soğan, saray lokması büyük - lüğünde üç dört tane hamur tatlı. sı, bir dilim ekmek, taze meyva (bir elma, veya 125 gram üzüm yahut mevsimine göre meyva). AKŞAM YEMEĞİ: Tereyağı sürülmüş 3, 4'dilim ekmek, elli gram peynir, bir marul, bir doma- tes, bir dilim meyvalı asta (75 gram kadar) (akşam yemekleri - Din hafif olması ve midenin piş - miş yağlı ve hazmı uzun süren ağır yemeklerle doldurulması Jâ - zımdır). KAHVALTI: Üzüm, yahut ki- vaz, iki dilim kızarmış ekmek, te. reyağı, reçel, bir bardak süt. ÖĞLE YEMEĞİ! Söğerir yalı — Bilhassa inek sütiyle inek sü - den yapılmış yağlarda bunlar! Pek zengindir; çünkü inek güneş #iyle büyümüş ot yer. kay ayvanların ciğer, o böbrek ““P gibi dahili uzuvlarında bo! nı, iki patates, yeşil sebze, meyva, ekmek bir buçuk ayhut 2 dilim, bir limondan yapılmış limonata. AKŞAM YEMEĞİ: Havuç pi lâkisi, salata, bir buçuk, yahut iki dilim ekmek, tereyağı. il in vardır. Zahire ve hububa' m buğday unundan yapılmış ek - *k'de çok iyidir. Yemekten en iyi kurucu kıy - tüy, alabilmek için bunları müm. olduğu kadar tabii hallerin. inek lâzımdır. Lâkin bunla - bik kısmı hazımda yumuşak Vek biçimlere sokulur ki, bu Sok mühimdir. emekler tıpkı yapı malzemesi 1, el tuğla, taş, kireç ve çimen- gibidir. Bunların hepsinin bir bı YA gelmesiyle mükemmel bir ta Vücude geldiği gibi muhtelif a, Jarın da bir araya gelmesi in- W gövdesini vücude getirir. Gündelik, gıdanızda iyi bir ta “t, balık, peynir yahut yumur Ni *ebze, taze meyva, bele her ye © salata, buğday ekmeği ve at bulunacak olursa gövdeniz #mmel yapıya malik olur. hi, “mek hususunda kendinizi UN Nlntıya, sokmaynız. Her ye- Mevsiminde ko'laymız. Ta - İç, “dalar almız ve bıkmamanız ty yi venizin müsaadesi nisbetin- “yeğ değiştirin. ayyy etli ve kızğın olduğunuz A, N Yemek yemeyiniz. Sofradr 1 tkacak, üzecek konuşmalar- Kazaya kimim. Kızgınlık ile korku *ngel olur. ... Selışmakta olan orta yaşlı bir aları için pişirilir, yahut iştah | alması lâzımgelen gıda -| Bu yemekler belkide bizim alışık olduğumuz listelere uymı - yabilir, Fakat yukarıdanberi tarif edegeldiğimiz gıda kıymetlerini tamamiyle ihtiva ederler, Bunları birer örnek alıp alışık olduğumuz yemeklere göre birer liste tertip edebilirsiniz. f DOKTOR Mistincetin sırrı Fransız Müzik. hellerinin sevgi- lisi o Mistinget şimdiye okadar niçin evlenme - miş olduğunun sebebini bir ga - zeteciye söyle - miştir, Şimdi 48 yaşına vardığı halde bâlâ genç| bir kız kadar terütaze, ve çalâk olan bu dansöze yüzlerce kişi iz - divaç teklif etmişti. “ — Kırk yaşma varıncaya ka-! dar hiç âşık olmadım. O yaşta Fransa sahnesinin en büyük artis. tini sevdim ve on yıldır seviyo - rum, Son zamanlarda elenmek için serbest kaldı ve bana evlenmeyi tekrar tekrar teklif etti, fakat ben ediyorum, Benim her işime burnu. , HABER — Akşam postası z Çarşı esnafı dert yanıyor : Çarşı yıkılıyor, aldıran bile yeoki Halbuki bu yolda bir kanun vardır ve neşredileli üç yıl oluyor Senelerdenberi gazetelerde za- man, zaman tazelenen bir mevzu. bir yılan hikâyesi vardır: Kapalı- çarşının tamiri meselesi., İstanbu- la fazla yağmur yağarsa kapa - hk çarşının içinden seller gider, es- nafın malları“ ıslanır, Şikâyetler yükselir büküm verilir; Çarşının derhal tamiri lâzımdır!,, Zelzele olur; çarşınm duvarla- rı çatlar, senelerce evvel verilmiş hüküm tekrarlanır: “Süratle ta - mire ihtiyaç vardır, Aksi takdirde çarşı çökecektir!,, Bu şikâyetler üzerine belediye çarşıda mühendislere bir keşif yaptırdı. İki yüz bin liralık bir masrafla çarşının tamir edilebile. ceği anlaşıldı. Parayı kim vere - cekti? Çarşıdaki dükkânlarm sahip - leri arasmda evkaf, belediye ve şahıslar vardı. Bunların birleşe - rek çarşıyı tamir ettirmelerine im- kân yoktu. Neticede çarşınmı ta - miri için bir kanun çıkarıldı. Bu kanuna göre, esnaftan seçilecek bir komisyon çarşının tamirini ya- pacak ve tamir masrafını dükkân. ların mal sahiplerinden taksitle alacaktı, Kanun çıkalı üç seneye yakla- $ıyor. Ne komisyon seçildi, ne de çarşının tamirine başlandı. 'Çarşıdaki dükkân sahipleriyle Konuştum, , Hepsi çarşının günden güne harabiye doğru sürüklendiğini, ikide birde, bazı mühendislerin! şurasını burasmı yoklayarak git. tiklerini söylediler. Kırk senedir çarşıda esnaflık yapan birisi şunları söyledi: — İki maddelik bir kanun mev- cut olmasına rağmen çarşı hâlâ bakımsız ve tamirsiz duruyor. Çarşı bundan tam kırk sene evvel tamir edilmişti. O zamandanberi bir tek çivi bile çakılmadı. Bir yağmur yağdığı zaman çarşıda seller ortalığı götürür. Seneden seneye çarşıda kapa» nan dükkânların sayısı artıyor. Esnaf çarşıdan kaçıyor, dışarda dükkân tutuyor, böyle giderse çarşı beş, on sene sonra bomboş kalacak. ! Esnaf para vermeye, dükkân - larmı tamir ettirmeye razı... Da kat belediye nedense kanunun emrettiği hükümleri tatbik ettir - miyor, Bazı esnaf, dükkânlarmın için. Çarşı alâkadarlara âdetâ haykırıyor gibi: tesadüf ediliyor. de bazı ufak tamirat yapacak o - luyor. Bu sefer müzeler idaresi or- taya çıkıyor: “ Çarşı tarihi bir binadır. Plânsız, projesiz hiç bir yerine çi- vi çakılamaz!,, Çarşıdaki Esnaf cemiyeti de artık hiçbir şey yapamıyacak bir hale geldi. Çünkü kime ve nereye baş vurdu ise “oldu olacak!,, ce- vabını alıyor. Onlar da işi oluruna bıraktılar, » Çarşı alâkadarlara âdeta haykırıyor gibi “Tamir isterim! Yoksa bir gün dayana mayıp yıkılacağım!,, Kapalı çarşının tamiri ve şen - lenmesi halkın da çok lehinedir. Çünkü burada ne isterseniz bulur. sunuz, Esnaf sokaklara göre dük. kânlara yerleşmiştir. Yağmurda, çamurda, karda dolaşmaksızın bir sokaktan ötekine sapar dola » $ır, bütün ihtiyacınızı tatmin e - dersiniz. nu sokan ve “şunu yap, bunu yap- | Belediyenin bir kararı, çarşınm sabahları dumân içinde kalmasına sebeb olmuştur. ma,, diyecek bir kocaya dayana -| Çünkü akçıların eskiden olduğu gibi, her esnaftan önce çarşıya girmelerine müsa” muyacağımı samıyorum.,, ade yoktur, Bundan başka çarşıdaki dük » kân kiraları ucuzdur. Bu yüzden dışardaki dükkânlarda satılanlar- la çarşıdakilar arasında yüzde 20- 30 fark vardır. Mukayese yapar « sanız bunu pekâlâ görürsünüz, Çarşının tamiri esaslı olmalı « dır. Esnaf sokaklardaki kaldırım- ların asfalta çevrilmesini, kalori - fer tesisatı yapılmasını, mevcut on iki kapıya kapı takılmasını is « tiyor. i ç Bunlar yapılır, damlar dükkân- lar tamir edilirse bu tarihi carşı, eski şenliğini yeniden alacaktır. Tamirsizlikten şikâyet ederken ortaya yeni bir dert daha çıktı: Çarşıdaki aşçılar, muhallebici. ler, lokantacılar biray evveline kadar dükkân sahiplerinden bir buçuk saat evvel çarşıya girerler, mangallarını yakarlar, yemekleri. ni pişirirlerdi. Eminönü kayma « kamlığının bir emri üzerine bun « ların erken girmeleri yasak edil > di. , Şimdi saat sekizde aşçılar lokan- tacılar da bizimle beraber giriyor- lar. Beş on dakika sonra da dük. kânların önlerinde beşer, onar mangal yanmaya, üzerlerinde ye- mek tencereleri kaynamaya baş « İnyor. Tabii ortalığı da boğucu bir duman kaplıyor. Gelin böyle bir çarşıda esnaflık yapım ve müşteri olun da çarşıdan geçip bir şey a« ln bakalım! ) Bundan başkâ çarşının muba » fazasr, cemiyet tarafından tutul « muş, biribirlerine müteselsil kefa- letle bağlı bekçilerle idare olunur yordu. Bu adamlar çarşıda gete nöbet beklerler sabah olunca da &snaf gelmeden evvel çarşıyı baş- tan aşağı süpürürler, tavandaki örümcekleri alırlar, o temizlikle meşgul olurlardı, Eminönü kaymakamlığı, kara k çarşıyı açık sokak telâkki ede rek buranm dahili emniyetinin mesulü kendisi olduğunu söyliye- rek bu teşkilâtı dağıttı. Yerine mahal'a bekcileri kondu. Yeri bekçiler (o bellerinde tabancalar çarşıyı bekliyorlar. Fakat temizliği ile hiç alâkadar olmuyorlar. Şimdi sabahları çarşıyı esnaf süpürüyor, Alışveriş saatinde de tozlar yük » seliyor. ! Çarşı sönüyor, harap oluyor. Sizin gibi birkaç kişi bunu yazdı, çizdi. Dinliyen olmadı. Bir de siz yazın bakalım! Y.R,.

Bu sayıdan diğer sayfalar: