July 7, 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12

July 7, 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

EVET BEN KANGU- RUMDAN EMİNİM 4 ii .. . | “ İSünnetçi Ahmet| Da ii Meşhur Sünnetçi başı Haleplinin i torunu Sultan Ahmet Cağaloğlu caddesi ON No. 41 Tel: 20196 ve 56 — 37 h ai rar m. n uvantin Kanzuk aç boyaları SALACAK banyolarına git- mek için köprüden, Kabataştan ve Beşiktaştan gidiş. dönüş - kabine ve banyo ücreti yalmız |. mevki için 35 Kr.ll. inci 30 Kr. (Sair günler) müşterek biletleri vapur (iskelesinden isteyiniz. Bahçede her gün 16,30 dan iti. baren caz vardır. Kimyager Hüsameddin Kumral ve siyah olarak sabit ve tabif renk verir. Ter ve yıkanmak” la çıkmaz. Yegâne zararsız ve ta" ği 8 nmmış sıhhi saç boyasıdır. © İNGİLİZ. KANZUK ECZANESİ Beyoğlu — İstanbul Tam idrar tahlili 100 kuruştur. Bil- Mi Glandokratin DEMEK devası demektir. Profesör Steinach ve Brown S&. guardın mesailerile elde edilen mühim bir keşiftir. Her eczahanede bulunur. yy 2 Eetetirreeeik eee ere eme eekanem meme ? Satılık kâgir konka Nuruosmaniyede Şeref sokağın *| da 40—42 numaralı kâgir (o konak öhven gartlarla satılıktır. Boğaza| ve Halice fevkalâde manzara, yirmi! oda ve büyük bahçe. (İstiyenlerin! Nüruosmaniyede bakkal (Hafız Z RAKISI ve Yorgunluğunuzu giderir, dirmağınızı her yerde bulunur 4.5 derecelik en nefis rakıdır. d Nuriye müracaatları. ğ kinin Kangurusu Boksör dinlendirir, Dün ve Yarın neşriyatı 50 kitap koca bir kütüphanı teşkil eder Bu mühim eserleri 8 lira peşin vermek ve her ay 3 lira öde mekle elde etmek mümkündür. İlk serilere abone olanlar ye ni çıkanları da bedellerin; taksitle ödiyerek alabilirler, İstanbul — Ankara Caddesi — VAKIT Kütüphanesine Banana Müracaat ediniz Türk Hava Kurumu Büyük Piyangosu Şimdiye kadar binlerce kişiyi zengin etmişti 3. cü keşide 11 Temmuz 936 dadır. Büyük Ikramiye 50.000 Liradır Ayrıca: 20.000, 12.000, 10.000 hiralık ikramiyeler: 00000) irlibir mükâfat yardır. li 486 i i texi. dövdüler, Nihayet kapının > açık olduğunu gören bizim kaba” zi ,dayı, bir yıldırım hiziyle dışarıya : fırlıyarak kaçmış ve o hızla Pari- sin içinde iki saat kadar dönüp i Aurmuştu. 4. Nihayet yorularak durdu. Ce- sur olduğunu hissettiği andanberi başına gelenleri düşünerek kendi kendine acıdı ve: i — Ah, cesaretimi anlamazdan ğ evvel ne rahattım. dedi. Tam bu sırada ayaklarına bir ! şeyin süründüğünü hissederek ade» l tâ korktu. Eğildi baktı, Devini- | yerin mutbağında mücadele etmiş i olduğu köpeği, yani Pipoyu gördü. | Fakat köpeğin halinden kendisine j pek de zararı dokunmıyacağını an .! lıyarak eğildi, başımı okşadı. Kö- ) pek kısa kuyruğunu sallayıp sevir- ii cini belli etti. | Pipo belki de Deviniyerde olar / pairtıların hep sahibi yüzünden koptuğunu ve herkesin buradan 4 kaçışının kendisine daha emin bir “ yer bulmağı icap ettirdiğini anla” Wi dığı için Kroasın peşine takılmış tı. Kroas artık üzerine hücum e denlerin yollarını şaşırruş olduk» hü larına kanaat getirmişti Fakat bu ti kadar hısla nereye gidiyordu?... j O da bilmiyordu. Kendini tesadü | , fe bırakmıştı. © «Krons'a Pipo birkaç saat daha > böyle avare dolaştılar. Bu sırada Lai FAUST. ma gece şehri tamamen kaplamıştı. Bazı dar yollarda hırsızlara raslr yorlar, fakat fakirlikleri görülerek serbest bırakılıyorlardı. Ara sıra da devriye kollarına raslıyorlardı. Böylece korkudan korkuya, tehli- keden tehlikeye düşerek nihayet sabahın saat ikisinde büyük bir konağın kapısma sığınarak uyu mağa yelterdiler, Kroas ellerini ileriye uzatarak ve karanlıkta et- rafını yoklıyarak ilerledi. Birdenbire Pipo homurdandı. Ve Kroas ileriye uzatmış olduğu kolunun yakalndığmı hissetti. Ak- şamdanberi beş altı keredir duy- duğu ayni sözleri işitti: — Ah, aziz senyörüm Benim yüksek kalpli hırsızım. Para de nilen şeyin ne olduğunu bile k''« mem, Canıma gelince bence on para bi'k etmez! Karşısındaki ayni ses: — Kroas! dedi. Oda: — Pikvik! diye cevap verdi. Çünkü sesinden arkadaşını tanr” mıştı. — Bu saatte burada ne yapıyor sun? — Ya sen ne yapıyorsun? — Ne yapacağım Mösyö lö 38- valye dö Pardayan tevkif edild'ke ten sonra aç kaldım Kendime bir- kaç para bulmağa çıktım . — Ya, demek ki senyörümüzü FAUSTA tevkif ettiler? (Kroas bilmemez- likten geliyordu.) — Ya, öyle oldu! — Ah ne olurdu, ben de orada bulunsaydım da onu kurtarmağa galışsaydım... — Hemen Benide yakalarlar korkusiyle kaçıp Bare sokağma geldim. — Bak, iyi söyledin. Burası be- nim aklıma gelmemişti. — Ne olacaktı? Merak etme, 0! yadan da hayır kalmamıştı. Çünkü bir sürü asker konağı sarmış şüp- hesiz Şövalyenin arkadaşını da tevkif etmek istiyorlardı. Onun i- gin oradan sıvışmak lâzım geldi. Aç kaldım. ne yapayım, bari erki sanatımı ele alayım, dedim. — Şarkıcılığı mı? — Hayır, başkasının parasiyle geçinmeği, yani gelip geçeni s0y- mağı... Fakat iki üç saat boş yere bekledim. Nihayet karşıma biri çıkt. meğer o da senmişsin! Ne yapalım? Şimdi açlıktan, sususz- luktan ö'üyorum. Kroas kaldırımın üzerine otura- rak: — Şimdi ne olacağız? dedi. — Elimizde yalnız bir çare var. O da şu üçüncü sanatımıza tekar başlamaktır. Yani canbazlık. — Bak, bu doğru... Oh, elimiz" de ne mükemmel bir sanat var. Kurtulduk.. Pikvik susuyordu. Be:ki de ar 487 kadaşınm sevinçle karşıladığı bu sanatı yapmaktan fazla bir zevki duymıyacaktı. Kroas ise bu akşam ki mücadelelerin vermiş olduğu yorgunluğa daha fazla tahammül edemiyerek hemen uzanıp uyudu. Pikvik biraz daha bekledi. Fakat ne gelen, ne geçen vardı. Nihayet, o da bözülüp yattı, Pipoyu unat mıyalım. O da uyuyordu. Böylece sabh oldu. Pipo hepsinden evvel uyanmış“ tr. Kalktıiar, Biraz ilerleyince Pa“ risin bir ucuna, Karmeltilerin mas nastırı önüne gelmiş oldukların anladılar. Kroas: / — Haydi dönelim! dedi, fakat Pikvik, Sen Martin ile Sen Niköla arasında gayet geniş bir çayırlığın bulunduğunu, manastır papasları tarafından ekilip biçildiğini ve ba- zan burada üzüm ve meyvaya da raslandığını hatırlattı, İki arka“ daş fazla düşünmeden oraya d:ğ- ru gittiler. Çitten içeriye girdiler. Üzümler henüz hamdı. Fakat < riklere diyecek yoktu. Boyları u- zun olduğu için başka bir vasıtaya ihtiyaç duymadan bolbol kopatıp açlıklarını ve sususzluklarını gi” derdiler Nihayet Pikvik: — Haydi gidelim Güneş epey» ce yükseldi. Bir de papasların €'is ne düşersek kırılmadık kemiğimiz kalmaz. Herifler sopa atmakta pek üstadırlar. dedi. Hemen yola çıktılar. Bir saat

Bu sayıdan diğer sayfalar: