11 Temmuz 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12

11 Temmuz 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mikinin Kangurus Boksör İNŞALLAM,SEÇ , KALMADI ei k. ALO..MİKİ / KANGURU NY GETİR ...GORİLDE B RADA... GAZETECİLER SİZi BEKLİYOR- GELİYORUZ... SEVLEYiNİZ sm Küçük Çiftlik parkında önlü Sanatkâr MÜNİR NURETTİN Ve Arkadaşları Kemençe Fahire, Tanbur Refik, Kanun.Artaki 10 temmuz cuma, 11 cumartesi, 12 pazar akşamları mevsimin ilk mammmmmumu, konserlerine başlıyacaklardır. Telefon: 41992 ik MAMA 2225222 m ERETNA ADEN KAZENA KA AUEAAKIEDEER SİPAHİ OĞLU M UÜ JD Ef çöresirelsü Gemiyetleri olan Bay ve B İrrsapar ların düşünmelerine lüzum Sipahioğlu * HASAN HüS Mila HASAN RUS Müşterilerinden gördüğü teveccühten cesaret alarak cihaz için zım olan yatak takımları çamaşır takımları ve bütün O eşyi küçük teferruatma kadar en ucuz fiyatlarla (o mağazalarında maktadır. Model üzerine verilecek siparişler çok kısa bir yg teslim edilir. Yazlık çamaşırlar, spor gömlekler, banyo havh i plâj burnuzlarımı görmek © için sayım halkımızın bir defa mağ Şirketi Hayriyeden : Pazar günleri Boğazın mesire mahallerine giden vapurların hareket -saatleri: Yeniköy, Trabya, Büyükdere, Sarıyer, Yenimahalle, Kavaklar, Altınkum ve Sütlüceye giden vapurların köprüden hareket saatleri: — 7 « 7,55 -8,45 - 9,3O - 10,15 » 11 - 11,20 - 12,15 - 13 - 13,50 - 14,30 - 15,15 - 16 - 17 - 18,30 Köprüden Beykoza: — 6,10 - 7,55 -8 - 8,30 -9,30 - 10 - 11 - 11,20 - 21,15 - 13 - 14,10 - 14,30 - 15,15 - 15,25 - 16 - 16,15 - 18. Fevkalâde yüzde elli tenzilâtiı postaların hareket saatleri: — Köprüden saat 6,19 da Beykoza kadar Anadolu iskelelrine Köprüden saat 7 de Kavaklara kadar Rumeli #skelelerine (Altınkum ve Sütlüce dahildir.) Köprüden saat 7,15 de Harem ve Salacağa. Bü biletlerin dönüş parçaları Pazartesi günleri öğleve kadar muteberdir. Tımızi teşriflerini rica ederiz. İstanbul, Sultanhamam No. 24/4 —| oğlu, İstiklâl enddesi No. 376 — Bursa, Uzunçarşı No. 98; BAŞKA” DE ŞUBEMİZ YOKTUR. İrem e .. | en pe Yi Eş v- i i 502 FAUSIM ,mağa izin verirsek bize senede iki yüzer ekü vereceğini söyledi, şüp- hesiz ki bu tekliflerin hepsini ka- bul etik. Yavaş yavaş bu adam bi. ze bitişik evdeki madamm istedik- lerini bildirdi. Otelin o odası a- dam akıllı döşendi. Ara sıra eğlen ce âlemleri tertip edilmğe başlan- dı. (Bazı büyük Senyörler geli. yorlardı. e Lâkin onları bir daha görmek k'smet olmadı. Paket titredi. Roset bir istavroz çıkardı. Psxet devam etti: — Bitişikte (o bir takım tuhaf işler olduğunu sezer gibi olduk. 'Adetâ fenalıklara yataklık vazife-! si gördüğümüzü sararak verdiği. miz söze pişman olduk. Fakat iş işten geçmişti. o Hem bizden ne isteniyordu.? Bize öğretilen bir i- şareti gösterenleri bu odaya kadar götürmek ve başka hiç bir şeye karısmamak.. — Gelenler, tıpkı şimdi şu deli. kanlının verdiği işaret gibi bir işaret veriyorlardı, öyle mi? — Evet, tıpkı onun gibi.. Bizim yaptığımız, gelenleri oraya kadar götülmekti. İçeride geçen şeyler. den katiyen haberimiz olamazdı. — Oraya girmek hiç sklımızdan geçmedi mi? — Oh, Evet!... Öyle bir heve. se kapılmad; değiliz... yalnız.. Pardayan: —E, yalnız?.. dedi, Roset devam etti: — Evet, birgün biz de oraya girmek istedik. Kapıyı kurcala - dık, fakat açamadık. İkimizi de merak almış olduğu için Paket bizce bilinen şekilde kapıya vura- rak lâzım gelen işareti verdi. Şövalye kayitsizce: — Ya bu işaret neydi? dedi. , Rosetle Paket korkuyla bakış- tılar. Paket: — Bu işaret mi?.. diye kekele- di, — Evet , oraya girmek için kul. landığımız işareti soruyorum çün. kü sizin gibi kurnazlar, mutlaka oraya girmekten vaz geçmezler sanırım. Fakat bu sözler bu sefer umulan sonucu vermedi. — Ne yazık ki mösyö lö Şöval- ye, size bu işareti haber verirsek uğrayacağımız belâyı bilmiyorsu- nuz. Size böyle bir şeyi söylersek bize ronra ne yapmazlar? Şarl Dengulem: A -- Peki, peki!... Bundan bak setmiyelim, dedi. Pardayan da : — Fakat hikâyeye devam edin . Sözlerini söyledi. Bir parça geveze olan Roset an- latmasına devam eti: —Evet, kapıya vuran Paketi . lâzım gelen darbeler bittiği zaman kapı kendiliğinden açıldı... o Biz FAUSTA 503 * hemen geriledik. — Demek içeride pek korkunç bir şey gördünüz? Roset titriyerek: — Şimdi anlarsınız! dedi Kapı açılınca yavaşça içeriye girdik . Fakat girer girmez kapı kendili- ğinden kapandı. İçerisini nura bo ğan ışik birdenbire söndü. Haykı: rarak korkumdan diz - çöküyor - dum. Paket bu vakanın anılışıyle ta- rardı: — Ben de! dedi. — Hemen gözlerimi yumdum. Paket: — Ben de! dedi, Roset devam etti: — Gözlerimi tekrar açtığım za. man ortalığı bir parça aydınlan - mış gördüm. Fakat o kadar hafif| bir ışık ki , dıvarlarla mobilyalar! hayal mayal görünüyorlardı. Fakat| ne kadar hafif olsa gene bu ışık sayesinde tavandan iki ipin sark. makta olduğu farkediliyordu Her ipin ucunda bir ilmik vardı. O zaman asılmak üzere bulunduğu muzu anlıyarak, ağlamağa başla dım. Birdenbire yüzleri siyah bir maske ile örtülü iri yarı iki herif göründü. Paketin neler düşündüğü nü bilmiyordum. Benim aklımdar hiçbir şeyler geçmez olmuşut. Kor ku kafamı darma dağm etmişti, Heriflerden biri tepemin üzerinde sallanmakta olan ipi yakalayarak ucundaki ilmiği boğazıma geçirli. Hemen boğazımın sıkılmakta ok duğunu hissettim. Roset bunu söylerken elini bo- ğazına götürdü. Bu hareketi far- kında olmadan yapmıştı. Hemen geniş geniş nefes almağa başladı. Paket: — Bu sırada öbür herif de be nim boğazımı sıkıyordu. dedi. Pardayan soğuk kanlılıkla; — Haliniz pek de eğlenceli de- gilmiş, dedi. — Dediğiniz gibi Mösyö lö Şö- valye! — Fakat masıl oldu da kurtul- dunuz. Çünkü işte bu anda, şura- da sapsağlam duruyorsunuz. Roset devam etti: İ — Şimdi göreceksiniz. İp boğa- zıma geçince artık hiç olmazsa canımı şeytan almasın diye dualar okumağa başladım, Çünkü kurtul. mak imkânı kalmamıştı. Gözlerimi açınca o iri yarı heriflerin ortadan kaybolmuş olduklarını gördüm. Ps ket ile ben karşı karşıya diz üstü bulunuyorduk. Her ikimizin boğa» zımda ilmikler takılı duruyordu. Yüzümün ne hal almış olduğunu bilmiyordum. Yalnız Paketinki pek korkunçtu. Ona söz söylemek istedim. Söyliyeceklerim boğazım- da tıkanıp kalıyordu. İşte o zaman Mösyö lö Şövalye, ah o zaman pek müthiş bir hal oldu... Dinleyiniz, Pakete bakıyordum. Beti benzi

Bu sayıdan diğer sayfalar: