30 Kasım 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

30 Kasım 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

m ee â | m Yazan: Mütekait Amerikan Amiral Riçart Bvelym Byrd Cenup Kutbuna seyahat Binamızın kurulmuş olduğu karların altında dört bin metre derinliğinde bir su tabakası vardı EV NASIL BIRAKILDIYSA | ÖYLE BULUNDU Odalar darma dağındı, çünkü kü- çük Amerikayı pek acele boşaltmış-! tık. Bir reçel kavanozundan yapıl mış olan okuma lârubamı bhatırla- dım; yatağımın yanımda olmalı idi Orada idi. Petrolle yarı dolu olduğu halde bundan dört sene evvel bırak- tığım ayni yerde duruyordu. Lâmbanm ışığı ile bakmca, bura” sınm bir kasırgaya çarpılmış olduğu anlaşılıyordu. Tahtalardan bazısı kırılmış, tavanm bazı kısımları üstün- de karın ağrlnğma © dayanamıyarak çökmüştü. Tavan tamamiyle çökme mişti, Çünkü üstünde kendisi de bir çok ağırlığa dayanabilecek kardan bir köprü teşkil etmişti. Çatmm delin- miş olduğu yerden giren karlar, dö- şemenin bir parçasını beyaz bir kar örtüsiyle örtmüştü. HIRSIZLARDAN EMİN BİR SAHA Bizim küçük Amerikayı tekrar is” kân edebilecek-gibi o muntazam bir halde bırakmamış olduğumuza hi; şüphe yoktu. Üst baş ve ev eşyası karyolalarm üstüne fırlatılmıştı. Bü- tün bu kargaşalık içine iskemleler baş aşağı atılmıştı. Buranm yağma ğa olduğunu düşünmeğe lüzum yoktu; çünkü br rakıp gitmiş olduğumuzdanberi, hiç bir yabancı buraya girmemişti. Hır- sızlar bizi tasalandıra.nazdı. Karyolamm yanı başmda köpe ğim İglo'nun yazlık elbisesi asılı du- ruyordu. Elbiseyi Martin Ronne o- na dikmişti. Yatağının baş ucunda düran okuma (© masası üstünde de naşiyonal ceografik magazin sayıfa- ları açık duruyordu. Bu odada dört beş kişi toplanmış eski ; atıraları yadederken birdenbire Finn Ronneye doğru döndük; deli- kanlı babasının kullanmış olduğu kar yolaya gidiyordu. Orada (duvarı üstünde Martin Ronne oğlunun ismi» ni yazmıştı. Martin Ronne ölmüş- tü; fakat oğlunun bizim ikinci istik saf yolculuğuna iştirik etmesini çok istemiş olduğunu biliyordum. Finn Ronnenin gözleri parladı. Bu çocu- ğun, mükemmel babasına lâyık bir oğul olduğunu sonradan öğrendim. Suallerimin bir çoğuna şimdi kar- gılık buluyordum. £vlerin yanları ne çökmüş, ne de çatlamıştı. Küçük Amerikanın kurulmuş olduğu bütün saha, eğer yerinden kıpırdandı ise her halde bir kül halinde bereket versin ki'evlerin hizasında bir çatlak açıl mamıştı; bereket versin diyorum, Amerikanm kurulmuş 186 GÜZEL PRENSES yor musunuz? Ben veremim. Ölüme raya kapattıkları gündenberi yegâne HABEK — Akşam postam ÇOÜN Türkçeye çevirer 4.B olduğu karların altında aşağı yukarı dört bin metre derinliğinde su vardı Evlerin üstündeki ka: bir buçuk met- re kadar yükseklik peydalamıştı. IŞIKLAR YANIYOR TELEFON İŞLIYOR Peki ama, bırakmış olduğumuz erzak acaba ne halde? Karnımız açıkmıya (o başlamıştı. Çok geçmeden bizim takım, eski lo- kanta binasının üstüne çıktı; kapr- nm bulunduğunu tahmin ettiğimiz yeri kazmağa başladım. oKazmala rımız medhaldeki yelken bezi örtüsü- ne çarptı; burası © sadık arkadaşım yüzbaşı Me. Kinley'in harita fotoğ. raflarmı develope etmiş olduğu ha- vai fotoğraf lâboratuvarınm medhali idi. Yüzbaşı bizim idare âmirimiz ve hava rasıtımızdı. Yemek salonuna yirince Petersen rastgele bir düğmeyi çevirince elek” trik lâmbası yanmaz mı? İdare bina- sma giden telefon cihazmı eline al. dı ve tuhaf değil mi oradan birisi ker gılık verdi. Bu hakikaten şaşılacak işti. Hatta elektrik bataryaları bile bir buz yığınma mukavemet etmişler di. Sofranın üstünde et, peksimet ve bir cezve dolusu donmuş o kahve vardı. Sobanm üstünde, içi donmus yemekle dolu tavalar vardı. Sobada biraz kömür brakılmiştı. Hemen ateş anlıyordü. Ayağa kalktı. ç Deri görülüyor. “Küçük Amerika, ya vardıktan sonra karıncalar gibi faaliyete gel Eski binaların üstlerindeki kar ve buzlar kazıldı. İlk yolculukta yeri telsiz tolgraf &nten direkleri sağlam yakılarak yemek ısıtıldı ve dört sene evvel birakmış olduğumuz gibi ayni lezzeti muhafaza ettiklerini gördük. Tüneldeki fok balığı ve balina etleri mükemmel bir halde duruyordu. Istikbalde doktorluk — bilgisinin cenup kutbunu tecrübeler için kulla” nacağımı sanıyorum; çünkü buranın havası harikulâde temizdir ve çok 80- ğukta ise pek az mikrop yaşıyabilir Rokfeller müessesesinin mü ları ile diğer doktorlar o bu imkâm şiddetle alâka göstermektedirler. MEÇHULUN PAYİTAHTI İşimizi bitirmek #zere küçük A- merikaya gittik; çünkü küçük Ame rika, hakikaten meçhulâtm merkeci GÜZEL PRENSES 187 Karşısında| bir üzüntüm var; Hâstayım. Şiddetli Soldaki otojir tayyaresi arısaya uğramışsa da diğerleri mikemmelen yapmışlardı. Floyd Bennett isimli tayyare beş sene gömüldüğü kar altından henilz çıkarılmamıştır. Ön kar seyahati” a kalmıştı. idi. Buz arazi yalnız çok cazif ayni zamanda da ilim için verimli bir sahadır; buj dünyanm en verimli sahası oldi sanıyorum. oOHer ne kads' istikşaf o yoleuluğumuz zifesini ikmal etmiş ize de, biz#i karşılıkları bulunmamış bazı # le, çok meraklr yeni bir takın! leler bırakmıştı. İstikşaf heyeti ilmin tam şubesine hizmet etti. Bilgi M mizin çok müterakki birinci yolculuğumuzda ye bilgi sayesinde aldığımız ilk cenup kutbu seferindekidd! vedi misli daha büyüktür. (Devamı , makkümüm. Etlerim kemiklerime ya- pışmış, görmüyor imusunuz? (Evvelâ ben de sizin gibi sıhhatli ve güzeldim. Pakat az zamanda bu hale geldim. Bir paşa dairesinde insan az zamanla yip- tanıyor, — Zavallı, çok talisizmişsin Züleyha. — Öyle,hem talisiz, hem de (hasta. Öyle sanıyorum ki yaşıyacağım günler) mahduttur. Esasen galiba bunu bildik- leri için beni hizmetinize tayin ettiler. Burada bir kız evvelâ hanım, sonra dal esir olur. Bu eve düştüğünüze doğrusu çok müteessif oldum. Size çok acıdım. Burası öyle bir yerdir ki Afrika orman- Tarmdaki aslan ve kaplanlarda — belki merhamet ve şefkat vardır da bu adam- larda yoktur. Bunu bizazt bu gece an- Jayacaksımız. Sonra burada dalma yavaş konuşmak lâzımdır, duvarlarm bile ku- Takları vardır. Anna, büyük bir teessürle bu sözleri! dinledi, Dinledikçe nasri bir batakhane! ye yuvarlandığını anlıyordu. Sordu: — Burası paşanın harem dairesi mi- dir? — Evet, Fakat bu harem dairesi çok büyük bir binadır. Bugün paşanm alt» mış odalık ve cariyesi var. — Altmış #adm var öyle mi? — Evet, Paşa bir müddet bir kadın- a meşgul olur. Sonra o görlinden düş- tü mü artık bir daha yüzüne bakmaz. Başka bir kadınla meşgul olmağa baş" Jar, Bu sözler Aznayı çok ürküttü. Elle- rile yüzünü kapıyarak' yastığa kapandı. Bir müddet böyle durduktan sonra bir“ den doğrularak sordu: — Peki buradan kaçıp kurtulmanm bir kolyr bulunamaz mı? — Hiğ zannetmem, Çünkü beni bu-| düşüncem buradan kaçmaktı, Fakat bu zamana kadar çalıştığım halde muvaf- fak olamadım. Her tarafta (nöbetçiler vardır, Bu ödanm önünde bile eli kılıçiı bir haremağası duruyor. Avluda, mer- divenlerde bahçede hülâsa her (yerde eli kılıçlı haremağaları var ki Oo bunlar gece ve gündüz nöbet bekliyorlar.Pen- cerenin altından ise Tuna (nehri geçi yor. oHülâsa hiçbir taraftan kaçmağa imkân yoktur. — Pencereden nehire atlamak ister- sem?.. — Burada intihar da güçtür, Elbise- lerinden ip yaparak pencereden aşağı İnmemen için paşa beni nöbetçi (o tayin etti. Yanımısdan bir dakika ayrılmama» mı şiddetle emretti, — Garip bir vazife! — Bu usulü bizgat paşa keşfetti. Ha- rem dairesindeki kadınlar Liribirlerinin hafiyeleridir. Bununla (o beraber gayet zalim bir adam olan paşa haremde ka- dinların biribirlerine suikastte bulun- mamaları için birçok usuller tatbik edi- yor. — Sen varsın diye kendimi de boğa- miyacak mıyım? — Bu fena niyetlerden © vazgeçiniz. Daha çok gençsiniz Belki bir gün kur- tulursumuz. Şimdi kalkmızda sizi giy- diyeryim. Çünkü nerede ise paşa sizinle görüşmeğe gelecek.. Bu zalim adamın kendisine muhalefette bulunanlara iş kence yapmak için birçok usulleri var. Sirin böyle fena bir âkibete uğramanızı hiç arzu etmem. Bence bunlara taham- mül etmektense paşanın arzülarma mu- balefet etmemek daha ehvendir. Anma, sapsarı kesilmişti! Bu cehen- nemden kurtulmak için hiçbir çare bu- Tunmadığını ve bu defa mahvolduğunu duran kendisi gibi talisiz (o Züleyhaya baktı. Onun gibi kendisinin de yaşıya- cağı günlerin sayılı olmasını ne kadar istiyordu. Züleyha, ona alaturka biçimde oçek' ağır ve kıymetli bir (o elbisegiydirdi. Beline de gümüş bir kemer taktı, Mu- hafız paşa kıymetli bir gerdanlık ile bir çift de pırlanta bilezik göndermişti. Zü- leyha bütün bunları Annaya taktıktan sonra eline de deve tüyünden yapılmış ve sapı incilerle süslü bir yelpaze ver- di. Sonra hanımına sabır ve cesaret tav- siye ederek yan taraftaki odaya çekildi. İki dakika sonra oğanm Kapısı açıla" rak bir haremağası içeri girdi ve: — Muhafız Ahmet (İbrahim paşâ hazretleri, diye paşanın gelişini haber verdi ve kapının perdesini açarak paşa- mın geçmesi için yol verdi. Paşa, samur kürkünü (giymiş, taze tuvalet yaptırmış, kendine çeki düzen vermişti. İçeri girdikten sonra haremâ- ğasmı savdr. Sonra odanın (o Ortasında başı önüne eğilmiş bir halde ayakta du- ran Annanın yanına yaklaştı. Kızı baş tan aşağı süzerek: — Sana bü elbise one kadar da ya- kışmış güzel kız, dedi. Nasıl buradan memnun musun. Hizmetinde bir kusur gösterildi mi ? Anna, birden bu adamın üzerine atı larak yüzüne tükürmek ve ağzına gele- ni söylemek istedi. Fakat hemen Zü- leyhanm sözlerini hatırladığı için bun- dan vazgeçti, Vakit kazanmağı çalış.İnurken haremağaları gelip seni alacaklaf manın daha doğru olacağına karar vers di. sonra paşanın öntinde eğilerek ce- vap verdi — Paşa hazretleri (o Kâşanenizden memmun clmamak kabil mi? Hele ilti- fatmıza çok teşekkürler ederim. Yalnız bir sıtma beni harap ediyor. İspanyol Sanşo Perzin yolda bana içirdiği bir ilâç da çok Fena tesir yaptı. Öyle zannediyo rum ki ben de Züleyha gibi (oağır bir hastalığa tutuldum. — O mel'un İspanyol sana böyle bir fenalıkta bulunduysa onun kalbini par ça parça ederim, Fakat (o zannetmem. Sen bana pek iyi görünüyorsun. Kurun tu yapmayın. — Hayız paşa hazretleri. (Elimdeki hararete bakın, sıtmanın (o derecesini anlarsınız. Paşa, Annanm elini tuttu. Sonra bi” rakarak? — Evet elin sıcak. Fakat bu hareret bir hastalık değil, yol yorgunluğunun neticesidir. Burada (o rahatsm. Bunun için bugün yarın bu rahatsızlıktan eser kalmıyacaktır. — İnşallah öyle ( olsun. Fakat benâ birkaç gün müsaade vermenini rica ed€ rim. Bu birkaç gün içinde yorgunlü" gum ve hastalığım geçmiş olur. Ben d* kendime gelmiş bulunurum. Muhafız paşa, bir eliyle sakalmı ks” tıştırarak düşlünmeğe başladı, o Sonrâ müstehziyane bir tavırla cevap verdi: — Pilrini anlıyorum. Beni aldatarak vakit kazanmak İstiyorsun. Senden ev“ vel aldığım bazı kızlar da ayni şeyi yap mak istediler. Bunun için © söylediğini kabul edemem, Sen bir saat evvel b nim olacaksın, Bu gece yatsı ezanı ok” ve benim yanıma (getirecekler. O #* mana kada? sen de dinlenirsin. Hem be" ratetini geçirmek için sana ilâç verdif€ teğim. Biraz içersen bir şeyin kalma Paşa bumlârı söyledikten sonra 2” ağır odadan çıktı.

Bu sayıdan diğer sayfalar: