1 Aralık 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

1 Aralık 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İ Yazan: Mütekait Amerikan Riçart Evelım Byrd Cenup Kutbuna seyahat Sergüzeşi için yola çıkılsaydı yaptığımız masrafların yüzde onile bu işi başarırdık le uğraştık. Bunların bazılarında şümulleri çok geniş olan keşifler yaptık. Me“ selâ coğrafya sahasında haritalar ke- pılmak mecburiyetindedir. İLMİ ARAŞTIRMALARA BU YÜK ISTİKŞAFLAR LAZIM Sergüzeşti ve uzak yerleri sevdi- ğimi itiraf etmeliyim; yalnız bu sev» giler beni tekrar cenup kutbuna geri çekmek için kâfi idi. Bununla bera- ber, eğer sadece sergüzeşt için gitmiş olsaydım yanımda yalnız yarım dir Bütün sefer, ilme hizmet etri- fında tertip edildiği için teşebbüsler o kadar geniş ve masraflı oluyordu. Beraberimizde bilginlerden mürek- kep büyük bir heyet götürmek mec- buriyetinde (idik bu da fazla evler, daha büyük gemiler ve bunun için de daha çok adamla, her türlü malzeme” den daha fazlası lâzrındı. Biz cenup kutbuna yüz bin do- larlık ilmi malzeme götürdük. Keş fettiğimiz sahanm haritasmı çıkar. mak, çok ağır olan fenni alât ve ede vatı taşmak için çok büyük bir tay: yare götürmek mecburiyetinde kal: İkinci feserimizde birçok ed © Odik Bize hediye edilmiş olan kü Alimleri bu bilinmez ülkeye tagi- mak ve vapurlardan yüklerimizi bo- 190 HABER — Akşam postası Türkçeye çeviren A.E. şaltmağa yardım elınek için dört ağır) dan bir kaçını pek sömertçe yardım» taraktör ve bir çok köpek götürdük. Bütün bu gürültülü ve ağır yükü ta şımak için işleme masrafı pahalı olan bir büyük daha doğrusu bir tek yeri- ne iki gemi götürdük. Sadece sergü- zeşt için yola çıkılsaydı yaptığımız. masrafların yüzde onu, hatta yüzde! yirmisi ile bu işi başarırdık. HAZIRLIK MÜCADELESİ İlk seferimiz dürya buhranı gün- lerine tesadüf etmişti. Sıkmtı içinde bunalan Amerikada böyle bir yolcu- Tuğu hazırlamak için neler çektiğimi Zi, ne güçlüklerle kaısılaştığımızı ta- rif için söz bulamıyorum. Şahsan o kadar borca girmiştim ki, işi yüzüstü bırakamazdım; seferden vazgeçmek iflâs etmek olacaktı. İçinde yüzdüğüm müşkülâta men, bir ikisi müstesna olmak üzere en yakın arkadaşlarımdan bile yar- dım istiyemezdim; çünkü hepsinin de kendilerine mahsus para sıkıntıları vardı. Yegâne ümidim radyo neşri” yatımızı satmak için halkın göstere- ceği alâkada idi. Hevkesin düşündü- ğünün hilâfma olarak ne zenginler” den, ne müesseselerden, ne de hükü” metten öyle hudutsuz yardım görme» dim. Yaptığım istiksaf yolculukları. nm uğradıkları malt zorluklar göz ö- nühe getirilip behim para işlerine pek aklım edmediği anlasılır.. “Mİ coğ rafya cemiyeti,, bu mali bulranlarım GÜZEL PRENSES lariyle bertaraf etmiştir. Cumhur başkanı Ruzvelt işimize şahsi alâka gösterdi ve paraya müte- allik olmamak üzere bizden hükümet yardımı esirgemedi. * Bundan fazla sını yapamazdı da. çünkü para ve rebilmek için milli kongreden (Amel ““Jakop Ruppert,, adi gemimiz için rikan millet meclisi) kanun çıkar- mak lâzımdı. 1932 - 1933 te iş adamlarmn ne zorluklarla karşılaştıklarm: hepimiz biliyorduk. Bununla beraber fenn' teşebbüslerimize yardım için büyük fedakârliklara katlandılar. Bize yüz binlerce dolar kıymetinde alât ve ede- vat hediye ettiler. Böylece yola çık- mak imkânı hasıl oldu. Ayrıca iane olarak 150.000 dolarda nakit pam topleyabilmiştik. En çok para verenler Edsel Ford, Vilyam Horlik ve miralay Jakop Rup pert olmuştur. Adamlarımm emniyeti için lâzım, olan en ufâk malzemeyi de almadan her halde yola çikamazdım. Hele elde kâfi miktarda fenni techizat bu” Tunmadıkça böyle bir yolculuk büs- bütün manasız olurdu. General Foods bizim radyo neşri- yatmızı Kolon *iv« radyn gebekesiyle neşretmek lâtfunda bulundu. Bunlar bizim küçük Amerikadan verdiğimiz Ter. Tidewnter gaz O kumpanyasıda tayyarelerimiz, taraktörlerimiz ve mahrukat verdi. Lözim olan masraflar da yaptığı" mız en büyük dikkatlere rağmen, hâ- lâ da çok borcumuz var ve bunları vereceğim konferanslar, yazacağım makalelerin hasılatiyle ödemeği ümit etmekteyim. İlk yolculuğumda bulunmuş olan gedikli bahriye zabiti Viktor Czegha: yı levazım müdürümüz yaptık. Leva- zım listemiz kocaman bir telefon reh berinden büyük olda. Levazım müdürümüz tam iki se ne techizat temini için (o memleketi baştan başa altüst etti. Para darlığı miz dolayısiyle techizatm her kalemi" ni satın alabilecek vaziyette değild: Fakat fabrikatörleri bu mallarm hedi ye verilmesi, yahut da ödünç verilme si için ikna mecburiyetinde idi. Mal. zemeyi seçmek ve toplamak işinde en büyük hizmeti bu zat yapmıştır Sefer heyetimiz fen, sağlık, deni? seferi, tayyarecilik, zat işleri ilâh gib” ayrı ayrı on dört kısma ayrıldı. Levazımdan, en küçük gibi gö rünen bir kalemi bile atlamamak icin bizim levazım müdürü birçok fabrika Dört yüz ton malzemeyi bu şekilde taşımak mecburiyeti vardı, Ti köpekler tarafından çekilen bir kızakla yahut da kayuklarla giden | adam vasılasiyle açıldı. Arkadan da yol yapan mürettebat takip © buz yarları üstüne iclefon direklerini alıp köprü kurdular, larda buzların hareketi o kadar büy üktü ki, bu köprüleri birkaç kurmak lâsımgeliyordu. GÜZEL PRENSES Sıcak törlerin kataloğları “sayıfa aradı ve tam manasi yle kendi 4 kavrulacak bir sefer heyetine 78 her kalem eşyayı not etti. | “5 techizat katagorilerinin listek” öyük sayıfa tutmuştu. Hepsi 30.000 tane olmak mektup yazdık. Meselâ üstb rak giyilen tulumlar için Czegh mektup yazdığı halde hiç birisi” vap alamadı. Kızaklarımıza ğaç bulmak için bütün bir sen& tup yazdı, ancak muvaffak o Bize ayrı ayrt cinsten tam yirmi türlü bıçak ve (o terzimiz için muhtelif cins iğne lâzumdı. 187 gibi bir kalem eşyayı levazım ne sokunca bu kendisiyle birli” kaç yüz tâli kalem ve yedek t© atı getirir. i Bir senelik çalışmı'dan sonr | ton şehrinde kocaman bir dep? “ız ağıza doldurduk. Malzeme secmekte fevkali| kat gerekti. Cünkü sdamlarf hayatı bu malzemeve bağlı idi; vatrk ve hattaniyelerimiz ve Wirklü terhizatımız “Asekadar tildi. (Devam* İ A 1G — Verem hastalığını tedavi ediyor- muşsunuz, doğru mu? — Her hastalığın bir devası vardır. — Pekâlâ, dairemde verem olmuş bir kadın var. Bunu tedavi edebilir misin. Muvaffak olursan bin frank vereceğim. Aksi halde seni bir şarlatan diye hapse attırırım. — Hastayı görmedikçe kat'i bir şey söyliyemem. — Diğer doktorlar giib sen de has- tayı görmek mi istiyorsun, o Mademki veremi tedavi edecek ilâcı buldun. Has- talık da malüm. Hastayı Ogörmeğene lüzum var.? — Hastayı görmekten maksat onün hakikaten verem olup olmadığını anla- mak içindir. Hem hastanın yüzünü gör meğe ihtiyacım yok. Nabzmr tutmak kâfi, — O halde sizi harem dairesine gö- türmek icap ediyor. iş Paşa bunu söyledikten sonra düşün- meğe başladı. Onun tereddüdünü gören döktor: — Bir çare var, dedi. Siz de Basra şeyhi gibi hareket edebilirsiniz. O da yabancıyı, bahusuş bir hiristiyanı ha- Tem dairesine almak fikrinde (değildi. Duvara bir kol sığacak genişliğinde bir delik açtırdı. Böylece delikten uzanan hastaların kollarını tutarak nabızlarına Baktım, Paşa, bu tekliften memnun oldu: — İşte buna diyecek (yok. Ben de şeyh gibi yaparım, Sen de odalıklarım bu suretle birer birer muayene edersin. Biletirede çok kalacak mısınız? — Yarın sâbaha'kadar (kalacağım. Sonra yoluma devâm etmek mecburi- yetindeyim. Çünkü Sofyadan beni çağır dılar, bekliyorlar. — O halde hemen şimdi harem dalre- sinin bölmesinde bir delik açtırâcağım. O zamana kadar siz de bir kahvaltı edi- DİZ. Paşa, böyle söyliyerek O Bulgarı ve doktoru başka bir odaya gönderdi. Çiz- meli müavini de doktoru takip ediyor- du. Biraz sonra kendilerine gösterilen bir odaya girip oturdular, Arkalarmdan hizmetçiler bir sofra getirdiler. Masa- nın Üzeine kurup çekildiler. Misafirler de yemek yemeğe başladılar, fiyas Durbar bir aralık'yavaşça ye. © rinden kalkarak kapının arkasma gitti ve dışarıda kimse bulunup O bulunma- dığmı öğrenmek için (dinledi. Sonra kimsenin bulunmadığına emin © olarak gelip yerine oturdu. Yavaşça doktora: — Şimdi, dedi, yavaşça o konuşabili- riz. Burada gayet ihtiyatir hareket et- mek Mizım. Malüm ya yerin bile kulağı vardır, derler. Bahusus böyle yerlerde. ihtiyar doktor Sankinelli ayağa kalk tt. Genç ve dinç bir sesle cevap verdi: — Bu sefili boğmadan duramıyacı- ğrm. Kendimi zor (o zaptedebiliyorum. Sanşo Perzden almuş olduğumuz zehir- hi hançer yanımda. Az kölsin bunu öğ” süne saplıyacaktımn. Bulgar, telâşla: — Aman kent, dedi, / itidali elden btrakmayın. Sonra hepimiz o mahvolu- ruz, Okuyucularımızın anlamış olacakları gibi takma bir sakal takarak ihtiyar dok tor kılığına giren Kont Adolar, mus- vini rolünü oynayan da Edvardı. Düşü- nüp taşınmışlar, Annayı muhafızın elin den kurtarmak için böyle bir çare bul. muşlardı. Kont, Durbara (kendilerini muhafızın konağına sokmağa muvaffak olduğu takdirde büyük bir para vaadet- mişti. O da bu parayı (o kazanmak için onlara yardıma başlamıştı. Adolar, düşünceli bir tayrla muzık danmağa başladı: — Şimdiki halde muvffakiyetimiz- den şüphelenmeğe başladım. İşler um- duğumuz gibi gitmedi. Harem dairesine krlayca girebileceğimizi ümit etmiştik. Duvarda açılacak küçük bir (o delikten Annanın kolunu tutmakla ne iş görebie Jeceğiz? Edvar, hiddetle önündeki masaya ha fit bir yumruk indirdi: — Canım bu kadar merasime ne lü- zum var? Paşayı boğazından yakalayıp! Arkssmdan barem dairesine girer ve Annayı alıp Haremağaları mı bizi zaptedebilecekler? Bir kere İçeri gire- Yim. Annayı mutlaka bu evden alıp çi- boğuverelim, olur, biter. götürüveiririz. karırım. Bulgar telâşla söze karıştı; — Aman yavaş söyleyiniz. Telâş ve heyecanla işi bozacaksmız. Harem dai- resine hücüm etmek istiyorsunuz, Pa- .ganım maiyetinde tepeden tırnağa ka- dar silâhlı üç yüzden fazla asker bulun- duğunu unutuyor musunuz? Beyhude kendi kendinisi mahvedecelrsiniz. Bunun Üzerine Adelar: — Evet, dedi. Bü teşebbüsüz de an- cek hile ile muvaffak olabiliriz. Başka göre vok Bu sırada bir haremağas: içeri gire- rek harem bölmesinin delinmiş bulun- duğunu haber verdi: Kalktılar, Üçü birden uzun bir kori- dordan geçerek haremağalarının bulun duğu bir yere girdiler, Burada duvarlar alılarla süslenmişti. Duvarın birinde kol geçecek kadar bir delik açılmış bulunu- yordu. , Adolar, Annanın bu duvarın arka ta- rafında bulunduğunu ve onu kürtaramı yacağını düşündükçe çıldıracak derece- 1 , ait hatu 4 ia ye geliyordu. Kendini zor zaptediyor- du. Bir saniye sonra paşa içeri girdi ve doktora: — Muhterem doktor! İstediğinizi yap tıtdım, Delik açıldı. Kadınlar öte tarai- tan sıra ile geçerek kollarını bu delikten uzatacaklar. Şimdi büyük bir (Odoktor olduğunu isbşt edecek zaman (o geldi. Veremli hastanın kim olduğunu keşfe- deceksin. Haydi başlayalım. Haremağası gümüş bir tepsiye ufak bir çekiç ile vurdu. Müteakiben delik» ten beyaz ve güzel bir kol uzandı. Doktor, gözlüğünü düzelterek deliğe yaklaşıp bu eli tuttu ve nabzı saymağâ başladı. Yarım dakika sonras — Bu sağlam! dedi. kasından başka bir kol göründü. Daha sonra birçok kollar uzatılıp çekildi. Her defasında doktor “sağlam,, (diyordu. Bu suretle otuz beş kadın muayene © dilmişti, Nihayet, o âna kadar uzanan kolların Hepsinden daha güzel bir kol göründü. Adolar, bu eli tutar tutmaz — titredi Bunu farkeden muhafız paşa. hayretle sordu: ş — Ne oldunuz doktor? — Paşam. Bu kolun sahibini o kadif hasta buldum ki müteessir (o olmakta” kendimi alamadım. Bunun üzerine baremağası (o hemen yerinden fırlıyarak dışarr'çıktı, o Birs$ sonfa gelerek paşının kulağına bir $€Y İer söyledi. Haremağası kolun y nin hangi kadın olduğunu görmek Üs€ ne deliğin arkasına yani Barem ne gidip balemıştı. Haremağasının sözlerini işitince AP” met İbrahim paşa sarardı. Doktora dö” nerek: ii si Miki, ln za Bunun üzerine kol geri çekildi. Ar- *

Bu sayıdan diğer sayfalar: