15 Şubat 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

15 Şubat 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ir ei MADA) KD. MAŞSAŞT (iğ Sat Zr0A oyum “ZOĞYAİ TUEEZ Tzvu Uyu Ep “ŞENEL OLAR vuru Ip NLEMEĞ ize UE uza — poy # :pey aM,, Pi Züzodyroğ epemgi odTUNOğ usi » 1, guosuyop oYL a 1Zığa0aMA Tuvu tümopo ziasey orMapYUR 16 DERSLERİ - : sak YAY you, Op ON “SUE “UPIN. 1OKUp ULEEL us ı 408 n899 “Çıpa op Buşanlip posfipnysi zön 490 060 POV Y1) A2y ni) :aary 01, 9SOp Nİ susup zağıp uapa deo oyak we kadın nereye oturdu? “uy “2149p, Eprayursung),, BULSEUYU , PUAN DERS (S Numaralı “Yemek” resmiyle takip edilecektir.) İLİZCE DERSİ (iler bukkı Haber Gazetesine alttir) eye çevrilecek olan Türkçe cümlelerin de ter. ıusısuza dOZITlI9NI İNGİLİZCE MOMOJEK —'There were the plates, disket, #poons, ! o sasmen, 29 OS OPZJUSAAI (49 ULTEL SU, Geçen dersteki vazifeler K Türkçeye çevrilecek olan İngilizce cümlelerin terci, — Yemeğe davetliydik. 2) — Ne zaman gittiniz? — Sant yediye doğru. 5) — Masanm başma kim oturdu? —Iwas with my friend. 3) — Whnt were there on Üne tehle? — Ev sahibi, — Yes, il was. ) — With who were you — Öteki uca, 1) — Was the table besutifuliy İaid? VA YULLUJUBUNEZ ? “Taoui öp Suyanp porpabaz <3uyy 191710 OST PEY OM, Beşinci reslm Üzerindeki çalışmalarımıza devam edie 1) — Nereye davetliydiniz? 2 ii 9 i i E ; i “ez uya Turaeuz Yevr NaUTUNTUZ SAR 0), pONĞ "aDPADLAAU0Z OÜoUOM öyuypo 30 “Op “yep; “uag dü SUpDŞUD uşag Dıfoy 26 s9Ö 4d, “33 up vüLayptuyul , İ,O Wieja,, "Np1o vurzıa,, “1gı$ öp b. “AĞ BURUUYUK , ApIUA Uzal, KI e 94A,, ÇK SADUN sanyo 1oğ 1g uyuştu — rg AP9oZTU AY çay *TpTBA Op zrunajkağ e? A *sodrpe ems 9p 79 424p 1898 yg Uyöba opuşsyzeYi da ypg ga yerin a£opTEN nj pozlama son “iv po puosj fiou yn şev ip mA) “suosuyor oy Ve Auuıp G7 Poyauş öd 'T puu puslu; Avı yoo 7evı yyğru v0 1zmADA pa Op ypyes iğrpye OPUSIZ «ut unungi “AYINI 1g uzin oloprex LTEpSRUL , YOUANE opuşmozp W1S9Y yiv ne soyu o, TAumSNpIOİ Soyaaa9 yep "Mgs *aOkpıdnA oygsaa TE PO, YUNUOS UÇULLOPPUUL ŞE “3 vumöoy *urpazs — (payfip fv) *“PAANI “se “Op YayIMyOĞ yzuuz uLlofış JEAN alopyey “PL yoğ 182 — Mükemmel işte, mademki süğlun da var, ve beni öldürmek (İstiyorsun. Öldür! Cüce çılgın bir tavırla kamayı kaldır. Cüce bütün hızıyla kamayı köşeye fır Jatarak inler gibi bağırdı: — İstemiyorum! İstemiyorum! — Niçin? — Çünkü vaadettim. — Bunu zaten söylemiştin. Fakat ki- "me vaadettin çocuğum? © Pardayan bu suali büyük bir tatirlık. ve şefkatle sormuştu. Bu ses öyle okşa- yızı, öyle sıcaktı ki... El Şiko, bu sami- mi sesin içine işlediğini ve kalbini ezdi. ğini hissetti. Gözleri yaşardı ve hıçkır d: — Ne kadar bedbahtım! bedbaht! Pardayan hiç cevap vermedi ve dü- gündü: — Mademki ağlıyor, kurtuldu demek tir. Şimdi anlaşabiliriz, Ellerin! uzattı ve cüceyi göğsüne doğ ru çekerek ve bir ağabey tavrile kendi. sini okşryarak teselli etmeğe çalıştı. Ve ömründe bu şekilde bir muhabbet ve samimiyet yüzü (görmiyen cüce, kendisine gösterilen bu şefkatten (bils- bütün mütehassis olarak yüzünü Parda yanın geniş göğsüne kapattı ve büyük bir saadete kavuşan insanların heyeca-. nile doya doya ağladı.. Sonra, bütün kuvvetini toplayarak.Par dayanın kollarından sıyrıldı ve onu fik defa görüyormuş gibi hayretle yüzüne baktı. Küçük âdamm gözlerinde hiddet ve hefretten eser kalmamıştı. Bunun ye rine müthiş bir hayret kaim O olmuştu. Biran içinde, onu tamamils değiştiren “14 ZNOANAYE) “Ep pO/ Miş :purş 0), EpEYUL UNIZ na “gı zrunğıpzek TpUTEre , PP “uU),, APUN UUKMUUU ,,ŞA9 ULLOL USA), PE YOO, a'g vauos uep “,suosuyor,, 960 EpEMŞI “NpJOKLTE YU >» Taban Taşa veyizş aya Urum) pyrsaa9 uepuo döğulağ eyursş Gora Uzuos uopupsıpUAN (, ) Na OpESYUZ TMM wepung “Yeyeag “znuoknapR nun$npıo Snuymuoy (,) Mg UIUOS UIPUNSI FEY |Ur9 UdL)S9İ oyre na ep vpn 104 USE 4g BAUOS U0paY,AN Ng VUO 214 'yopuğ TAN ULLELa,, Sp OPZTUNNP Br *(enuno 'npio —) “pasa ulgeye a e (ipa 9 poy Av) :yoog v PUNI “(önuno “nplo —) puavf Av ipunoj I Tprsa Iğeğın 1g <> (Şe 5 poy wi) sop v pYN OH “(muro “npyo —) PALA ERE)? (saydifiv( 9 poy fisp) soouydanrş wv pey &oyL, “amppnd *(#münlo “mpyo —) rprea zpuşoprn zy ÖN — (sosis Uy pay mâ) isisıs öday) PvY NOK ıyuurısumMa MOZITIONI “0KWo3 »purueurez Fevul eyep Ifrz 2(a opgpusep vg o HORTLIYAN FAUSTA onu bambaşka bir adam © yapan bu iyi kalbli şövalyeye hyret ve prestişle ba- kıyor ve düşünliyordu: — Ne güzel, ne kuvvetli, ne iyi kalb. li adam! Yüzünde, hiçbir insanm yü- zünde görmediğim asalet var. OBana kraldan daha büyük ve daha (asil gibi geliyor, Hele iyi kalbliliği. İnsan nasıl olur da, onu sevmez? Ve Pardayanm, güler yüzle kendisi- ne baktığını görünce, olda gayri (ihti. yari tatlı bir tebessümle mukabele etti. Pardayan âdeta sevinçle bağırdı: — Mükemmel işte! Dargınlığın geç- ti değil gni? Görüyorsun ki zannetmiş olduğun gibi fena hir adam © değilim. Haydi bakalım, şimdi elini ver dost ola- lam, El Şiko mahcubiyetle başını eğdi ve mırıldandı: — Size yaptığım bütün rağmen mi?.. — Elini ver Şiko! Sen iyi bir çocuk. sun ve beni biraz daha İyi tanidığın zas man göreceksin ki, ben bunu herkese söylemem. Cüce ufacık elini uzattı ve mırıldan- dı: — Ne iyi kalbiisiniz! — Bunlar masaldır yavrum. Ben yal. nız karşımdaki adamları anlamakta ma- hirim, o kadar. Bak, sen kendini tanımı- yorsen ve iyi bir çocuk olduğunun far. kında değilsin. Halbuki ben seni ser den daha iyi tanıyorum, Şiko bu son cümlenin manasını iyice anlamamış olacak ki hayretle sordu: — Beni tanıyor musunuz? Benim hakkımda size kim malümat verdi? Pardayan gülümsiyerek © parmağını gösterdi; * 5 aş önüne fenalıklara vi Kendi kendine 1000 kelime ile yoruz Evvelâ, geçen dersteki vazifelerimizi görelim. İNGİLİZCE DERSLERİ buldum o çok cazib hakikaten.” Hakikaten çok erzib buldum. * — 1 liked especialiy the old-fashioned fireplace. (Ay lâğked espeşeli di oldfâşöned fayrplös). “Ne yaptınız sis sevmek içinde oda?” “Ben sevdim bilhassa eski tarz ocak”, Odada ne hoşunuza gitti? — Wbat did you like in the room? (Hunt did ya Uöyk im de rüm?) Bilhassa eski tarz ocak hoşuma gitti. & > , — Küçük parmağım, dedi, Şiko gözlerini açarak, Pardayana bir nevi korkuyla baktı, insan: biran içinde bambaşka bir adam yapan şövalyeden her mucize beklenebilirdi, Kimbilir bel. ki ds hakikaten küçük parmağı ona her- #eyi haber veriyor, diye inandı, Pardayan devam etti: ; >> Şimdi biraz konuşalım, bakalım! Fakat unutma ki ben herşeyi biliyorum. Evvelâ söyle bakayım beni niçin öldürt- mek İstedin? Kıskanıyordun değil mi? Cüce başiyle tasdik etti. * — Pekâlâ! Söyle bakayım ismi ne?. Kimden bahsettiğimi biliyorsun, Eğer kendin onun ismini söylemezsen, ben Göylerim.. Küçük parmağım onun kim olduğunu bana pekâlâ haber verir, Cüce cevap vermekten (o başka çare kalmadığını anladı ve yüzünü yana çe.i virerek? — Juana, dedi. İk — Otelci Manüelin kızı mr? — Evet. : — Onu çoktanberi mi seviyorsun? — Her zamandanberi! Bu cevabın samimiyetinden şüphe e- dilemezdi. Pardayan devam etti; — Onu sevdiğini, kendisine din mi? El Şike, böyle bir İtirafı kendisi için, imkânsız bir şey olduğunu © gösteren bir tavırla: — Hayır, dedi, hiçbir zaman! Cücenin bu hali Pardayanı eğlendir. mişti ve gülerek sordu! — Bunu oöna , söylemiiyorsan, ©- hun bupldan nasıl haberi olur? -— Bunu söyliyemem!i © — Pekâlâ! Bir gün cesaret gelir ona itirafta bulunursun. Devam edelim! Şimdi söyle bakayım. Benim de onu sevi söyle- HORTLIYAN FAUSTA' mesi gudur: cümesi şudur: davetliydiniz? Türkçeye çevirin İngilizceye çevirin 1) — Ne zaman Cansın'larda yemeğe — Evet, pek çok Hoguma gitti, 4) — Onlar hoş insanlardı değil vi” — Nt was very attraötive. 2) — Was the table beautifuliy Jaiâ?” — Ves, it was. — Gözen halta bir gece, . 2) — Arkadaşınız da sizinle beraber miydi? — Evet, 3) — Cansım'larm yemek odası hogunuzu gitti mi? 3) — How was the fireplace? — It was old fashioned. 4) — How did you find the Johnsors' dining-room? 4) — Did you liked it? — Yes, Idid. 183 diğimi zannederek benden nefret ettik değil mi? — Pek de ondan değil! — Ya niçin? — Juana sizi seviyor ondan. — Sen küçük bir aptalım Çiko! El Şiko Juananın teessürünü hatırla” dı ve acıklı bir sesle: — Doğru, dedi. Sizin gibi büyük “© asil bir adamın bir otelcinin kızıyla n* münasebeti olabilir! — Öyle mi zannediyorsun, Şiko? — Yane? Pardayan müteessir bir sesle cevâP verdi : — Yanılıyorsun Şiko, yanıldığını in şuradan anlayabilirsin ki ben, bir bs! evvel, bir kabafenin sahibesile (evleri miştim. — Alay ediyorsunuz senyör! Pardayan elemli ve heyecanlı bir t8“ varla: — Hayır azizim, dedi. Hakikati sÖY” lüyorum. Ve sonra içten gelen bir sesle devi” ettiz — Madam dö Pardayan Kontes GÖ Matjensi, ölmeden evvel — bunu öğÜ” mek için (söylemiyorum, (fakat ismimin Kont 45 Marjensi olduğundi” seni haberdar (o ediyorum — Si Timden aldığı bu melek o kadının sadece Hügetti.. Kabare sahibesi HÜ get... Başka higbir ismi ve asalet ÜN” nı yoktu, öyle olduğu halde onunla ©” lenmiş ve mes'ut olmuştum! Görü! sun ki bu fikrinde yanılıyorsun. El Şiko hayret ve takdirden kendisi” ni alamıyarak bağırdı: k — Ben hiç böyle bir şeye | ihtipii veremiyordum. Siz hiç kimseye beni” © miyorsunuz, i — Yivek, hakilentm gel ha kosanlardı,

Bu sayıdan diğer sayfalar: