16 Şubat 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

16 Şubat 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ago Ydapada Uruş — ALU oğusyudA - “Bunyioa dop MAEUSEA “Ep mp dersimizde veririz. Nisbi (die), (das), 5 inci U1OA yovu Av — UNO ore) “Banrufos YS A - U * OYA 3p * “aynergosız, sp papuç > Jop gal you » 2 * eyumoN SEP, #yep 'eyzej ug uyez — suağçgn er adını mağop akyaaşı İZTULLYERYISEN OLA numa BÖN, Slupizek 04 züunknyo wayumo pyEpIZe$y dej - Hof « *penydy Bava 404 * “opal 4) « "şad e » amg op welehe, welehes, ve cemi barfita, (die) de (welehe) yerini tutar, ki lokömotif'le oynuyor, kardeşimdir. der — die — das ara Nisbi samir, u takdirde cümle içinde ismin yerine ge- ider), (azma) sansa Kasfojly) zaayazıyosıL Tdanısudd VONVATIY ALMANCA DERSLERİ üstünde ede Çder) bir barfitarif değil, bir (zamir) dir. gibi (dir) ve (das) harfitarifleri de (zamir) gibi anılabilir. yani o#) ik OUA Sul yet LOğmMETYOSKL, Wp 40J9I OY Y999U9JlOGZI Meselâ; O erkek çocuk Der Knahe, der mit Lukomotive spielt ist meih Bru. demek için: Bunların her ikisi de (bu ki), ve (o ki) manasına ge Der Knabe, weleher mit okomotive spielt ist mein Bruder. mourjg marj pmu ozDa own şeş 49foyöay Wp Jay Der Knabe, der mit Lokomotive 8pielt ist meln Bru, | der Vogelkârig darzuf — Bu cüml gördüğümüz weleher, diyebileceğimiz gibi: a zamirler der. de diyebiliriz, de gop A ai “un “ag yu astA duşa yone gmavp pun “Göğe U — nihayet bir al, “solininp ozDa UY MH — 490 Opp toyyoğ) Opüşsyn Mo da “pea9 Demu a — ğapa gu DPDEDj — 4 YASLI, Up gre 761 SUAA — “DÜNARP DPUSUJAD URDPO 0 — İYoEN, 49p vyöls ONA — gaypaymşaf Moyoş — isa 151 uöJeg Uassoyi — wollen heiBt Fra nil yatmağa gider, itkçilk ödolinen opOLM VE), — gaoliyaps9ö vu ved rg — irup pia Bazen AE SENA — EeUsNUuoy steht ein Gra “aptağDıf ty Dp OZ İYEI ach vörn ein Radioapparat. yörp 181 “yari uopoayn Wap Je 19p 'u “daunayZ ut öy 1018 1 — Ecke bemerken wir endiich einen niedrigen Stânder mit einem Vogelkâfig. ıda bir gramafon, yanında, daha ileri. bir radyo duruyor, (Pencerenin altında bi onun yanında, daha ilerde bir radyo duruyor), “Brugyi olgu; öp uöjeş a — Ein Notenhelft steht auf dem F ter ayponsaa MUEL SİP MEŞE 0 FUE — “ep uoçeş Uğur Yil pig 597910 — pagb upanand “(APP ihaisuda VONYVA!V rü 4D EMUNMOJOMDAĞ 440 ÖNEN SH — iü uoydouumg mta of uoguU ; Sehwester. gru An der Wand sehen wir eine Tür, die dureh einen Vorhang zum 'Töil verdeckt ist, Biz gerideki böşede bir kuş kafesiyle alçak bir sehpa Masn örtüsünün üstünde solmamış çiçpkler ile bir va, zodur. (var). Das Notenhelft, dns auf dem Flügel steht, ist offen. Auf dem Tisehlâufer ist eine Vase mit frisehen Rlu. men. Auf dem FuBboden İlegt ein dicker Teppich. Unter dem Piyanonun üstünde bir nota duruyor. Mm der hinteren İçinde gerideki köşenin görüyoruz bi çak sehpa ile bir kuş kafesi). Döşemele kalın bir hah duruyor, z : ; : : E i 414) öğlüşsüysoa WAOSTLLIYVAN FAUSTA 185 —188 HORTLIYAN FAUSTA Metmeğe hak kazanmış gibi, yanında “iran sabık reise dönerek: — Devam edin, Dük! dedi. Dük diye hitap ettiği adam, derin bir! ie eğildikten sonra meclise doğ- ve devam etti: ği Evet, senyörler, prensesin söyledi- Sİbİ, içinizde hiç bir zamanı kain in. yoktur ve olamaz. Buna rağmen Yara Fate bütün v bili ia yayi ri b cases Pasta öyle ai aşılıyor ki, bizim <miyetimizin mevcudiyetini keşfetmiş Olmasına büyük bir ehemmiyet atfet- » Fakat müsaadesile şunu mz &. ki, bizim gizli cemiyetimizi keş- sadece fevkalbeşer (o birzekâyi be e müthiş bir cesareti dir. Bundan dolayı, huzu- Tunuzda, ona kargı eitiliğeşizi le #tmeleten kendimi alamıyacağım. Sayim tasdik edici sesler yükseldi devam etti: ” 40) Prenses Pausta, bütün kuvvet ve servetini, : ” N kirlerini e Ya ve yüksek # , üz bü, akfetmeğe karar ha iğ Pu defa mağaranm her tarafından Şilgin " tezahürat ve alkış yükselmiş, gi Gi e harikulâde kadına doğ- yretle bi. Di daha kuvvetli ça a “ söylemes a Size aöylediği i Simdi iğim bu mühim sözler, € bie hip hmacağı işaatın yanın. tu hai Müddet saetu ve etraftan yük dinmesini bek- & heyecanla! beri arayıp da bulama itakbel şefimiz, Don Karlo. ——— sun oğlunu, prenses tanıyor. Onu bize getirecektir. Hatip burada sörünü kesmeğe mec. bur oldu. Çünkü etraftan kopan çıl- gın'a tezahürat ve sevinç sesleri her ta rafı çınlattı ve bütün ağızlardan "yaşa. sın Don Karlos! Yaşasın kralımız!,, &en- leri yükseldi. Dükün bir işareti üzerine şükün tek- rar avdet etti ve herkes can kulağiyle dinlemeğe başladı — Evet, senyörler, prenses Don Kar, Tosun oğlunu tanıyor ve onu bize getire celitir, Fakat bundan daha mühim bir şey var. İyi dinleyiniz: (o Prenses pek yakında, kendimize kral yapmak istedi. ğimiz insanm zevcesi (o olacaktır. Pren- ses bütün servet ve zekâsile (o zevcine yardım edecek ve onu, birim (simdiye kadar temenni ettiğimiz gibi Endülüs kralı değil, fakat, bütün (| İspar kralı yapacaktır. Görüyorsunuz de, min, prensenin bizim ( reisliğimize ön lâyık insan olduğunu söylerken, yarı). mamışım. Çünkü o, yalnız reisimiz de- Bil, ayni zamanda müstakbel kre'ire, mizd'r. İşte sırf bunun için, Kastıa dükü MavaMa kontu, Algevar #ark'-i olan ve “Mukaides of nilen ale-k teskilât tarsfnıdan, lâkap, şöhret ve ser vetinden mahrum ediler. ben, heviniz'n namına, hürmetle bağırıyorum: “Yaşa- sm kraliçemiz!,. Ve Kastrana dükü, bunları sövler söy lemez, İspanya saraylarının o tesr'fet kaideleri mucibince bir dizini yere kova» rak, bağını, Faustanın ayaklarına doğ. ru yerlere kadar eğdi. Ayni zamanda etrafta (o müthiş bir bağzışma ohu, ; — Yaşasın kraliçe!.. Yaşasm kraliref Fausta, her gibi, “ken gösterilen bu hürmet tezahüratı bü- ———— — een m mmm Cüce bunu tüyük bir lâkeydi ve ö garip bir tavırla söylemişti ki, Pardayâ gülümsedi ve sonra ciddi bir sesle: — Bunları topla ve şı: kasaya kapa. Parasız evlenezek değüsin ya Cüce evvelâ sarardı. sonra da kızara- rak baştnı önüne eğdi. — Siz böyle bir şey olacağını m ül mit ediyorsunuz? — Görürüz Şike. Cüce bişıni sallad: ve yerdeki altınlar) ra bakarak: — Bu paralar! , Diye manalı bir tavırla o murildardı. Pardayan gülümsedi: — Ne demek istediğini anlıyorum Sir! ko! Fakat bu alımları sana niçin verdi- ler? — Sizi servili eve getirmek için. — İyi yal. Sen de bu vazifeni yap- tin Bak â buradayım. El Şiko maher — Heyhat! diye Iç — Şu halde vaz'i tir ve bu parayı hak ettir topla ve tekrer ediyorum, buşka şeye karışma, XXVI SUİKASTÇILAR Sön derece mağrur olan El Şiko, hiç bir şaye boyun eğmez, herkese isyan e- derdi, Bugüne kadar, onun için bir teki efendi vardı: Juana! Ona itaat etmek, Şikoya ağır gelmediği gibi, bundan bü- yük bir zevk ve iftihar da duyuyordu. Fakat, işte birdenbire, onun mevcu- diyetinde yeni bir efendi o doğuyorlus! Pardayan! Ona öyle geliyordu ki, Par. dayan çok zamandanberi ona hükmet, mek hakkımı haiz bulunuyor ve oda a Pardayana, Juanaya olduğu gibi hür. met etmeğe mecburdu. “Niçin? Çünkü Pardayan, bir rüya © zannettiği şeyin, bir hakikat olacağı hususumis kenâ.sini tamamile ikna etmişti. Bundan dolayı Juana onun nazarında bir melek idiyse, Pardayan da onun için âdeta bir ilâh ol. muştu. Onun her emri bilâ tereddüt ye- rine getirilecek, onun için ölmek icap & derse, bu da büyük bir zevkle yapıla. caktı. Bunun için, Pardayan, ona Paustaan verdiği altınları toplamasını söyleyince, Şiko itiraz etmemiş ve (o bu arzusunu derhal yerine getirmişti Kilçük servet itina ile kasaya yerleş- tirildikten sonra, Pardavan: — Şimdi artık gidelim dedi. Cüce şamdanı söndürdü, duvardeki gizli kapıyı açtı ve Pardavasın önünde merjivenleri inmeğe başlar. Şiko söylemiş olduğu veçhile, geldi. ği yoldan yürümüyordu. — Çünkü Par- dayanın oralardan ve bilhassa (o yeraltı yollarmın nehre çıkan gizli kapısından geçmesine imkân yoktu. Fakat bütün bu teferrüat Pardayanı alâkadar etmiyordu. Yegâne düşünci Fağıstanın kendisine hazırlamış olduj bu tuzaktan biran evvel çıkmaktı. Onun için, cüceyi lâkayt ve sakin bir yürüyüşle takip ediyor ve o önun gizli kapıların açılıp kapanması o hakkında verdiği izahat dikkatle dinliyordu. Şimdi, kumla döşenmiş, oldukça ge- niş bir koridordan yürüyorlardı. Par. dayan iki kişinin yanyana yürüyebile. ceğini nazarı dikkate alarak, o cücenin yanına yaklaştı. -Ve böylece, yanyana, yollarına devam ettiler. Bu. . koridor, biraz ötede bitivor ve orada, iki istikâ- mete giden diğer bir koridor başlıyor. du. ii peri ? * N â

Bu sayıdan diğer sayfalar: