4 Mart 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

4 Mart 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İSLEYALET ta İŞ ME aa, iran Adam Kaldhartır Bit ii Balyede Beler Bir Si KRM Aİ Günleri anadan. uğrümi, Sy kar. yaşlı bir ok Ne konu LDAKİ ADAM Gemaş daha soğumamışt ra > Mel?” * Geyrek anat olmamıştır. çi Etmiye Yünaşırken,. , #esedini görünce hüngür Zi # fi Saşladı: , kirabllir karısı ne kadar Zâvali Sit, iyi bir pit #ç ii / ; « dedi, nerede bu kadın şim ERE Kİİ ii Pölislerden © biri, selonun Sümakânir yardaki pencere Olduğumu görerek Fitere esasen Filter de görmüş de oraya çivilenip kalmış EM, 4 İri #rümak için, polisler dağıl Bilünamadı. Yalnız, görtinin bii Yoktu. o Koybolmuştu. JSAdal tek başına M5 Hevet ter genç kezm Havin! de bir ki Mabileceklerini düşündü. Kap Ml MWE dir kararaya kapatmıştı. iy Yüze nahite çıktı. , Ef: Te Tl ii ii Hİ 1Eİ İ ma dünün 147 Etrafı muayene baş Yeşi hayaletin eseridir. Sarih. de tıpkı böyle hareket İtin hir iz yok. Hoş bu adama 2iyade adaletin «li demek Vi - / lü arya. açan Biss gidebiitr. Böyle ais © değme denizel yolunu bulm. ie 0 yy lletten ziyade YE Koveti Motğre birdiler, sistematik DA Aramağa koyuldular. Pek Maya — Yiler müdüriyete dönmüş man potetma © teslim Mövet ördü kendisini beke aş e götürdü. Bütün kars. Sinimak için emirler ver gilhdi. Buna rağmen yartan e Oha Zaman zaman tele. Menfi haberler veriyordu. n karar verdi, Fakat Kleyiamun geldiğini / haber ZI fi ii iz mu? Koy rit ederim ii kurtuldu. benan, isimli bir “gemiye i veni #MA, kaçmış. Fay, kocemiz e Mirette yüzer, Bğor atina Ki kurtulur, « Müyük bir gururla söylüy Rİ a lir ADEN aman Bradrk. Fiğer nehirde ole NE a sahile ıçıkmuştır. h Ben Mis o Hovetin endişe ediyorum. Siz li eleri o anlattı. Yy, an yü, Mavaalaine mernnun oldu: Krm Şok net bir ndamdı, Fakat ol; g, 10Phe etmeyiniz. Emin olu Me ir yay arasmdaki fark 4 #E ge? uy A m *tt, ve evine göüderdi. MA 9 ke KiNeN bir otomobil. arad. Peki Kirevetii idi kt hiçbir na Sem Binaensiçyk yürüyerek vk Mir un €vinin kapısma varın YE en a lm sintte ziyarete gele Tefrika numarası —40 — | .. - Edgar Wallace ÇEVİREN: fa Fay gitmek Üzere bulunan Bellamtyi kös Tundan tutarak: — Darunuz, deği, bir şantaj yaptığınızı biliyorum. Pakat sizirle görüşebilirim. Geli Biz Apartımama çıktılar. Fay, yemek odasma girerek elektriği yaktı. Aydınlıkta Esilami BİN Yüratını gördü. İlk defa olarak onu ya İ undan gördüğü için: — Yarabbi, demekten kendini alamadı, ne kadar... Güzelsiniz.. Ne güzellik! Ballami «a sağlam bulduğu koltuğa otur rurken: — O kadar güzel miyim, dedi, zarnedere sem ayni şeyi sizin için fakat bir hakikat olarak söyliyebilirim. « Mösyö Bellami ciddi olarak görüşelim, Bu üç bin dolar meselesi de nedir? Savinin | üni | bu işi o yapmadığını bu, onün tarzı değildir. — Tarzı değil mi? Herhalde Onu Biz çok İyi tanıyorsunuz. Hakikatte o böyle bir İursri'k olmadı. Sadece sizinle görüşmek istiyordum da... — Ne küstahlık. Erime girmek için bir de yalan söylüyorsunuz. Eğer derhad git» mezseniz pölim telefon ederim, Böllami ona dikâik baktı Bu çelik — gibi gözlerin bakışı karşısında Fay irkildi. Beb Yami, (Devamı var) siliyorum, Macera veaşk romanı —107— Yazan :(vâ-Nü) Üçüncü Murat, baş kadını idam ettirecekti. Fakat kalp sekiesinden ölüverdi | Geçen tefrikaların hülâsası: Üçüncü Murat, buşkadını, sahle bir ha- remağasile yakalıyor, — Efendimiz. Efendimiz, Buraya nasıl geldin?.. Seni kim getirdi... Sünbül, yarı çıplak vücüdile, mükem mel adalelerile bir heykel gibi odanın ortasında duruyordu. Yeni öğrendiği bir Türkçe darbı me. seli aklından, meyusane geçiriyordu. “.— Bir sıçrarsın çekirge, İki sıçrar. sın çekirge, üçüncüde ele geçersin çe. kirge!,, Evet, hakikaten her şey mahvolmuş. tu.. Yalnız onun için değil, Safiye sul. tan için bile. Zira, işte, o bile . (o kadar muhteşem bir kadın olduğu ve dünyayı tiril tiril titrettiği halde) - padişahım ayaklarına atıldı: — Ben ettim, sen etme,, Beni affet. Yazan: Edgar Rice Burroughs Çeviren: A.E. i Ah bilmezsin, seni sevdiğim için, sen.! den intikam almak için bunu yaptım.. Zira, sen beni, #cnelerce sevdikten son. ra, birdenbire terkettin, padişahım ve ben bu ıztıraba dayanamadım. — Bu zenci ile ha.. Benim sarayım. da.. Benim kadınım.. Baş kadınım.. İki. nizde.. İkinizde idam.. Hemen. Hemen, | Boğsunlar.. Ferman ediyorum.. — Padişahım. . — Vallahi, billahi, tallah!,, Kedadı. mın şeref ve namusu, kendimin selâ.| meti, evlâdımın hayri için yemin edi. yorum. ki, sizi ikinizi de, bu akşam idam ettireceğim.. Hem de zaniyeler gibi gebereceksin.. Casus kadın. — Padişahrm.. — Çabuk.. İdam. Fakat, bu kadar sürat, Mekcemalin işine gelmemişti. Zira, bütün casus şebekesinin keşfedilmesini, onlarm da yok edilmesini istiyordu: Karanlıkta, Issız, Sessiz duran derin ormanın içinden keskin bir haykırış çınladı Şimdi yamyam oyuncular, deli- kanlıya daha çok yaklaşarak öynü * yorlardı. Ellerindeki kargılarn ucu, Tarzanın çıplak gövdesine dokunü- yordu. Vücudumu daha büyük yaca- lar açmadan yavaş yavaş çizip kanat- mağa başlamıştı. Artık işin sonu geliyordu! Maymunlarım çocuğu, işin çabu- cak bitmesini, son kargının da yü” reğine saplanıp, canını bir an evvel vl bekliyor ve hattâ istiyor « .. ” O, böyle düşünüyor ve bekliyor ln. ; Oda, ne Karanlıkta, 71817, sessiz duran derin ormanın içinden keskin bir haykırış çmladı. Şimdiye kadar işitmedikleri bu ses karşısmda yamyam savaşçılar Ran” birdenbire durdurdu - Böylece ölüm kaztgınm çevre - sinde de kısa bir sessizlik belirdi. Ka- zıkta bağlı duran Tarzan ağzını at- tr... Ormandan gelen sese karşılık olarak, o da, korkunç bir bağırma yükseltti. Bu ak derilinin yükselt tiği haykırış, ormandan gelen ca” navar haykırışından daha korkunç daha uzun, daha titretici idil. İki üç dakika kadar, kara deri" li yamyamlar duraladılar.. Fakat Rokoff ile reisleri ortaya atılıp on lara cesaret vermeğe, korkularımı geçirmeğe çalıştılar ve bir ayak ev- vel “ölüm.dansını,, bitirip, Tarzanı yemeğe başlamalarını söylediler.. Fakat yamyam savaşçıları Tarza- nm gövdesine başka bir kargı daha saplıyamadılar,, Çünkü o anda sarı ile alaca karışık tüylü, gözleri alev, kılığı ölüm saçan bir canavar, az evvel Tarzanın tıkılmış olduğu ku- lübeden yıldırım gibi fırladı. Göz açıp kapıyacak kadar vakit geçmeden, korkunç Pars Şita, baş- buğ Tarzanın yanına gelmiş, kes- kin ve büyük dişlerini, demir kanca” lara benziyen tırnaklarını göstererek hırlamağa başlamıştı! Kara derili yamyamlar'da, ak de- rili Avrupalılar da korkudan de nup kalmışlardı. Hepsinin gözleri büyülenmiş gibi, orman kralınm insana ürkeklik ve- ren dişleriyle tırnaklarma dikilmiş kalmıştı. Onun için karanlık ormanın, gö” rünmez derinliklerinde (o korkunç Parstan başka daha nelerin çıkıp gelmekte olduklarını ancak Tarza- nın gözleri seçebildi. el Şimdi okuyucularımızı biraz ge- riye götürüp, Tarzanm sevgili karı- sı Ceyn Kleyton'un başma neler gelmiş olduğunu anlatalım: Zavallı kadıncağızın, kocasmı ve çocuğunu bulmak üzere Londradan nasil yola çıktığını ve Kmkayt va - puruna gidip orada kamaraya nasıl tıkıldığnı biliyoruz.. Rokoff, Tar- zanı yabani adaya çıkarırken gördü- günü de okumuşsunuzdur.. Bundan sonra vapur gene bilin - mez bir tarafa gitmeğe başladı, üç dört gün Ceyn Kleyton'un yanma kimse uğramadı. Yalnız kendisine yemeklerini getiren çatık suratlı İs- veçli Sven Andersen'i görüyordu. Birgün Ceyn Kleyton bu adama kocası Tarzanm bırakıldığı yaban yerin adımı sordu, bu biçimsiz İs- veçlinin ağzından söz almanın im- kânı yoktu. O sanki başka bir söz bilmiyor gibi, genç kadınm sualleri. ne karşı en kötü bir İngilizce ile: — Biraz sonra yel esecek , hem çabuk esecek , hem zorlu esecek! Deyip gidiyordu. Ceyn Kleyton. aşçıdan her gün işittiği bu sözlerden, bundan * başka İngilizce bilmediğine kani olmuş tu; Bunun için, kamaraya yemek getirdiği zamanlarda artık ona su- al sormaktan vaz geçti. Fakat Ceyn Kleyton bütün kaygulerma, yürek yanmalarına rağmen | İsveçliye iyi yüz gösteriyor, getirdiği kötü piş- miş yemekleri beğenmiş gibi görü- nüyordu. Tarzanın 1ss1z kıyıya bırakılma - smdan üç gün sonra, Rokoff'un va- puru büyük bir ırmağın ağzına gel- di ve orada demirledi, Biraz sonra alçak Rokoff, genç kadının kamarasndan içeriye gir di. Şimdi bu adamın yüzünde, yü * rekler bulandıracak kader çirkin alçaklık, kötülük izleri vardı. Kamaradan girince alaylı, alaylı sırıtarak: — İşte nihayet geldim sevgilim! » dedi. - Kamarana şimdiye kadar niçin gelmediğini bilmiyorsun. Şim- di söyliyeceklerimden çok sevine- ceğini biliyorum. Segilim ben sana “artık korkacak bir şey yok; artık burada tıkılm kalmıyacaksın; artık istediğin gibi yaşıyacakem!,, deme. ğe geldim. Çektiklerini görerek, sa- na acıdım, yüreğim parça parça ok du, Ceyn, kocan Tarzan adam de- gil, yabani bir maymun, iğrenilecek pis bir maymun olduğunu benden iyi bilirsin. Onu ormanda çıplak, vahşi, böcek ve çiy et yerken bulan sen değil misin? Avrupaklar gibi giyinerek, adam arasında yaşama- ğa başlamadan evvel onun ne ka dar iğrenç olduğunu şimdi hatırlar mıyor musun? Ben ise Rusyanm en eski bir sülâlesindenim.. Anam atam büyük adamlardı. Kendim de zenginim. Artık senin öyle bir ya- ban adamiyle yaşadığını unutmak istiyorum. Artik geçmişleri unutu. rm. Seni benim gibi asil ve ince bir a damla yaşamağa davet ediyorum Ben biliyrum ki: Sen o pis may- munla, yalnız genç kızların düştüğü yanlıs düşüncelere kapılarak bir yenilik olsun diye evlenmiştin. Bir iki senedir, birlikte yaşadığm o ya- bani canavar, seni kimbilir ne kadar iğrendirmiş, ne kadar üzmüştü. Fa- kat tanrı, sana gene acıyor demek. İşte bei sana, yardıma koştum; İğ- renç maymunu gene öz yurdu olan ormanlara, sevgili yoldaşları olan yaabni mablüklarm yanma gön- derdim; Seni kurtardım. (Devamı var) — Tahkikat yap.. Hepsini ortaya çı. kar da öyle öldür, padişahım! diye. rek, perdenin aralığında görüldü. Safiye sultan, müessir bakışlı gözle. rini onun üzerine devirdi. — Sen ha.. Sen ka?.. Koynumuzda beslediğimiz soyu bozuk yılan. Bizi ele veren sensin ha.. Yiyecek gibi bakıyordu. Padişah, onu göğsünden itti, Yatak. tan yere indi, Harem ağasına doğru yürüdü. Onu, gömleğinden yaknladı. Pp çekişte, üstünü başını parçaladı. e — İnanmamuıştım.. Fakat sahiymiş., Erkekmig,, . diye inledi. : Vurmak istercesine, elini Safiye sul. tana kaldırdı.. Lâkin, kendisi bir yıldı. rım darbesine uğramış gibi, kalbini tuttu: — Ah. dedi, Yere yıkıldı, z Padişah, zaten, kalp hastasrydı. Se. fahatler, içkiler, afyonlar, onu bitir. mişti: 'Heyecanm bu derecesine dayanama.. dı.. Kıskançlık illetinden yuvarlandı, gitti. Safiye sultan ,biran, onun üzerine iğildi. Doğrulduğu vakit, muzafferane: — Ölmüş. n Ve sonra, Kontese dönerek müsteh. zi; — E.. Şimal, seninle kesaplaşmak zamanı geldi. Sen.. Sen ha?.. Mehcemal, muvaffakiyetin tam ucu. na kadar gelmişken, birdenbire böyle perişan olmağı havsalasına yedire, medi, — Ölmemiştir.. Ölmemiştir.. Yölan., diye haykmör. 4 Safiye sultan, ellerini vurup haykır. kı: — Kalfa, Zehri içen mahut sadık kalfa, içeri girdi ve gördüğü levhadan son derece mütehayyir kaldı; o * Padişah yerde yatıyor.. Sünbül lime İlme gömleği içinde adeta çıplak, Safi, ye sultanm üstü, sefahat saatlerinden dolayı bumburuşuk ve bu odanın için. de Kontes. Safiye sultan deği ki: — Efendimiz vefat etti.. Oğlum tah. ta geçecektir. Vüzeraya gizlice haber gitsin. Bunun için icap eden tertibatı almak Üzere, ban meggul olacağım. Fakat şimdilik efendimizi yatağıma yatırm.. Sünbül getirsin. Mehcemale gelince: Gülümsedi... — Sen bana yaptın, ben sana yap mayacağım.. Kontes, bu umulmadık aftan dolayı büyük bir hayrete düşerek yerlere ka. pândi. — Affetmek, büyüklerin ganından, dır. Otur şuraya bakalım. Bir esire teslimiyetile oturan Kon tea, Safiye sultanm, etrafma hâkimi, yetle bir takım emirler verdiğini gö rüyordu. Padişahın ölümünü tabif göster. mek, yeni padişahı tahta geçirmek ve Sünbülün gayri tabii halini gidert, mek için her tedbir alındı. Fakât, Kontes ne olacaktı?.. Acaba Safiye sultan, onu daha adi bir ca. sus helinde kullanmakta devam mr edecekti?. Bütün tedbirler almmıştı ki, kapı, nın kanatları birdenbire açıldı. Ele, rinde ipek kementlerle dört cellât içe, ri girdi, Kalfa: — Safiye sultan efendimiz, iste ba kadm öldürülmesini ferman etti! . diya Kontesi gösterdi. Venedikli kız titredi; — Heni effetmişti?.. — Cellâtlar gelinceye kadar gürül, tü etmiyesin diye böyle söyledi. : (Devama var), | vr |

Bu sayıdan diğer sayfalar: