19 Mart 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

19 Mart 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ee Fransa bir dahili harbe sürüklene bilir mi? Bence bugünün en mühim mesele. | ne genişletmiyorlard. o Gün geçtik si Paristeki “KARGAŞALIK,, lardır. Mes'ulıyeti bazı ajanslar tarafm- dan faşistlere ve bazıları tarafmdan da komünistlere yükletilen hu hâdi. se tamamiyle “mevzii, Kalmış ol. mskla börsber, bugünkü Pariste böy. le bir hâdiseni kuu birinci plânda bir ebemmiyeti haizdir. Daha dört gün evvel milli müdafaa bütçesini ezici bir ekseriyetle kabul etmiş olan Fransız parlâmentosu milli tehlike karşısında dalma “tek cephe,, kurabilen Fransanm, bütün siyasi ayrılıklara ve kinlere rağmen 1937 de de millet meziyet ve vasıfla- rını muhafaza eden bir halkın devle- ti olduğunu ispat etmişti. Fransanm dostlarıma teselli, ümit ve Fransa düşmanlarına yels ve en. dişe veren bu hal, demokrasinin en geniş bir kadro ile çalışıp yaşıyabil. diği şu memlekette, bütün entrikala. ra, bütün gizli tahriklere, bütün ah- lâksızlıklara, bütün smıf ve menfa- at ayrılıklarına rağmen milli vecdin 6 şubat hâdiseleri esnasmda dahili bir harbin yanıbaşında bulunduğu söylenen Fransanm 1937 de böyle bir manzara göstermesi, “Fransanın tehlike ve kararsızlık içinde bulun. masmı İstismar edenleri, elbette memnun etmemişti. Zira “Fransada dahil! bir harp,, vaadederek sağdan soldan para çekenler ve kendilerine ancak böylelikle siyasi bir hüviyet te. min edebilenler vatanlarma hıyanet ederek uşaklık ettiklari yabancı men. faatlerin itimadmı kaybetmek tehli- kesine uğruyorlardı. Alman ve İtal- yan yardımma rağaten Dö jâ Rok ve Mp pi faşist gefler teşkilâtları. Yeni çıkan kitâplar: N Ankara - Bükreş f*| Falih Rıfkı'dan sonra Sadri Birtem, mem Tekat dışma en çök seyahat eden muharrişe lerimizden biri haline gejecek.. “Ankara — Bükreş, heniz baslmışker, “Sovyet Rus ya seyahat motları,, isminde bir biten daha gikaracağını hildiriyor, Daha da gelecekler den başka. Muharrirlerimiz halk gibi görmeğe bağ. İsdiğna göre, okuyucularımız onların seya- batlerinden memnun olsa gerektir. Çünkü Gişâr hayatın görmek ve tanimak istediği ber safhasını, halkı seven, halkım oadesesi Bi slip aydınlatarak kullanan muhârrir ber Arrıya cevap verir bir şekilde gösteriyor. Sadri Ertemin geçen yi, Balkan oBasın Birliğinin Bükreşleki toplantısına iştirak et! mek için yaptığı “Romanya (seyahati de bu bakımdan hayli faydalı olmuştur. Bugün kü cemiyetin, şiirden siyasete kadar bütün alâka mevzularını tarsyan hir kilap vücude gelebilmiştir. » Üstelik Bndri Brtemin yazış tarzında da bir değişiklik göze çarpıyor. Bugüne kadar maden! bir tes taşan cümlelerinde, 6 müfrit mbtalllşum görüşür eserleri pelesk görülemi, yor. Burada da, halkın duyuş ve konuşuşü. | mun dalga dalga, geçirmekte olduğu istihale ler takip ediimiz gibi... Hikmet MÜNİR (9) “Ankara — Bükreş, Yazan: o Sadri Ertem. Tanesi 50 kuruş, Lindberg Bu geceyi şehrimizde geçirmesi muhtemel Bugün şehrimize gelmesi beklinen Linâbergden gazstemizin makin: © ve- rildiği ane kadar bir haber alınsım ayş tar. i Yeşilköydeki muhabirimiz Lindber.. gin Adanaya geldiğinden dört sayt £on- ra İstanbulda bulunacağını ve gelişin. den bir saat sonra da Sofya İstikameti. ne hareket edeceğini bildiriyor, Bununla beraber karanlığı kaldığı takdirde tayyarecinin geceyi şebrimiz- « İde geçirmesi muhtemeldir. Lindberge karısı refakat ediyor. Amerikan sefa» reti Lindbergin bu geceyi İstanbulda geçireceğini bildirmektedir. Bu “tak « dirde Türk Hava Kurumu tayyareci ile zevcesinin şerefine büyük bir ziyafet verecektir çe halk cephesi büyüyor ve zihinler. de yavaş yavaş sol fikirler etrafında (milli bir vahdet) kurulabileceği zan- nt uyanıyordu. Halk cephesi hükümetinin iktidar mevkiine gelmesinden “Fransanın dahili harbe dev adımlariyle yürüme- si,, manasmı çıkarmış olanlar üç ba. kımdan kötü bir hale girmişlerdi: 1 — Siyasi hezimete uğruyorlardı. 2 — Halk cephesi pek yavaş ve zâ. yıf olarak da tatbik etmiş olsa gene İçtimai bir ıslahat programı tatbik ediyordu ki bu temsil ettikleri züm. relerin menfaatlerini ve imtiyazlarını tahrip ediyordu. 3 — Blumun Fransası beynelmilel faşizmin birçok projelerini ve hesap- larmı bozuyordu. İşte bu füç tehlikeden kurtulmak için faşizm Fransada sindiği yerden çikip harekete geçmek mechuriyetin- de kalmıştır, Klişide 20 kişinin ölü. mü ve 200 kişinin yaralanması yeni bir sokak mücadelesinin ilk merha. lesidir ve bu “kargaşalık,, 6 şubat. tan daha mühimdir; zira dahan de- vamlr olmak istidadını haizdir. Fransanm dahili bir harbe sürük- lenmemesi her zamandan ziyade halk oephesin'n sert ve acrmaz bir politi. ka takip etmesini lüzumlu gösteriyor. ŞEKİP GÜNDÜZ 5 Eroin kaçakçısı Heroin kaçakçılarından Murad oğlu Ömerle Tahir oğlu Ali dün saat beşe doğru İstanbul gümrük binasındaki dokuzuncu ihtisas mahkemesine çıka- rılmışlardır. Yapıları: sorgu “neticesinde: Murad oğlu Ömerin sıiçu sabit görülmiyerek kendisi serbest Sirakılmış, Tabir oğhü Ali tevkif edilmiştir. Mahkeme salo- nundan çıktıktan sonra tevkif edilen Ali serbest kalan Ömere şöyle demiş- tir: — Ben içeriye giriyorum. Bana bir paket cıgara ile bir kutu kibrit al, Ömer bunun üzerine sokağa çıkmış, on dakika sonra dönüp gelmiş. Aliye doğru ilerliyerek kibrit kutusu ile ci- gara paketini uzatmıştır. Alinin muhafazasına memur olan Jandarma dalma müteyakkız bulundu- Kundan Ömerin uzattığı paketle kutu- yu almış, cigara paketini yırtıp açmış, içine iyice bakmıştır. Sıra kibrit ku- tusuna gelmiş, jandarma tam kutuyu açacağı sırada. sabıkalı birdenbire atıl- mış, jandaarmanın elinden kibrit ku- tusunu kapıp kaçmıya başlamıştır. O sırada şahit sıfatiyle mahkemeye gelmiş olan bir itfaiye neferi yanından geçen sabıkalının ayağına çelme taka- rak düşlirmliş, tutmak teşebbüsünde | bulunmuşsa da muvaffak olamamıştır. Sabıkalı kibrit kutusu elinde olduğu halde merdivenlerden inmiş, sokağa çı- 'kacağr sırada gümrük binasmın cümle kapısında nöbet bekliyen 396 numa- Talı gümrük muhafaza memuru önünü keserek belinden kavramıştır. . Kapı önünde memurla sabıkalı arasında bir hayli müddet mücadele olmuş, bu $i- rada da ikisi birden yere düşmüşler- dir. Muhafaza memurunun başı cama çarparak ağır surette yaralanmış, bu- nâ rağmen fedakâr memur belinden kavradığı sabıkalıyı o bırakmamıştır. Jandarmalar ve gümrük memurları yetişmişler, ağ gözünün yanından kan lar boşanan memuru otomobille Cer- rahpaşa hestanesine kaldırmışlardır. Yakalanan sabıkalı Ömerin elin7eki | kaf açılmış. İçindeki okibritlerin çı- karıkp yerine birkaç pâket eroin kon- duğu görülmüştür. * Yarım saat evvel serbest bırakılan sabıkalı Ömer vakadan sonra tekrar hâkimin huzuruna çıkarılmış, şahitler dinlenmiş, tevkif edilmiştir. Jandarma isimli Suriye eşkıyası Hatayda Türk köylerini basarak köylülerin şapkalarını yırtıyorlar! Hatayda halkın taciz edilmesi için mahalli kuvvetler ve Araplar elden gelen her çareye baş vurmaktadır. lar. Fakat bütün bu tazyikler boşa çıkmaktadır. Halk tecavüz için inti- hap olunan şekil ne olursa olsun bunun cevabını vermektedir. Türkmen aşireti mntakasındaki Türkmenden gayri unsurlar da şap- ka giymek tema gösterinek- tedirler. Mahalli hükümet bu hare- keti önlemek icin her türlü tedbire baş vurmaktadır. Gene bu mmtakada mahelli hü- kümet adamlarından bazı kimsele- rin Türklük aleyhine propagandalar yapmakla kalmadıkları, din, “renk ve ırk bakımından aralarında ayrılık olduğunu söyliyerek birleşmek ga- yesile çırpman Türkten gayri unsur ları da birbirine düşman yapmak yö lunu tutmakta bulunduklarr gelen haberlerden anlaşılıyor. Jandarma değil eşkıya ! Suriye jandarmaları Cerablus ci- Yarında Haciveli köyüne giderek l şapka giymiş olan Türkmen aşireti- nin şapkalarını yırtmak istemişler- Jandarmaların tehdit ve teca- vüzleri halkın içten gelen bu arzu- sunu yenememiştir. Jandarmalar halkım koyunlarını alıp götürmüş- lerdir. Erkeklerimiz kalmasada Türkmen aşiretinin baştan aşağı şapkâ giymiş olması mahalli hükü- met memurlarını fena halde kızdır. mıştır. Aşiretin oturduğu nıntaka- nim nahiye müdürü ve jandarma kü mandanı Türkmen aşiret reisinin ve ileri gelenlerden 17 kişinin ellerine kelepçeler vurmuş ve bu kelepçeli kafileyi her türlü tazyikler yaparak Halebe sevketmiştir.. Aşiret reisine dayak da atılmıştır. Bütün bu taz- yiklara rağmen Türkmen aşireti res isi, nahiye müdürü ve Jandarma ku- mandanma demiştir ki: “— Erkeklerimiz kelmasa da ka- dınlarımız şapka giyecektir. Mensu- bu olduğumuz milleti * serpuşunü giymekten kimse bizi menedemez; günkü biz Türküz.,, Atatürk diyor Ki (Baş tarafı 1 incide) Atatürk şöyle demiştir: “— Milletler gam ve keder bilmeme, lidir. Şeflerin vazifesi, hayatı neşe ve şevkle karşlamak hususunda millet. lerine yol göstermektir . Vaktile kitaplar karıştırdım. Hayat hakkında filozofların ne (dediklerin! anlı edim, Bir İtismı, her İ kiri ordu. “Midöhki hiçiz VE safıfe #afacağız, dühyâdaki YMuvak ömür esnasında neş: (o ve saadete yer bulunamaz,, diyorlardı. Başka kitaplar okudum. Bunlârı ds- ha akk adamlar yazmışlardı. Diyor. lardi Ki: “Mademki, sonu nasıl olsa sı- fırdır, bari yaşadığımız müddetçe şen ve şatır olalım.,, Ben, kendi karakterim itibarile ikin- ci hayat telâkkişini tercih ediyorum, fakat şu kayıtlar içinde: Bütün insanlı. ğın varlığını kendi şahıslarında, gören adamlar bedbahttırlar. Besbelli ki, o a- dam fert sıfatile mahvolacaktır. Her- hangi bir şahsın, yaşadıkça memnun ve mesut olması için lâzımgelen şey, kendisi için değil, kendisinden sonra gelecekler için çalışmaktır. Makul bir #dam, ancak bu suretle hareket edebilir. Hayatta tam zevk ve saadet, oencak gelecek nesillerin şerefi, varlığı, saade. ti için çalışmakta bulunabilir. Bir insan böyle hareket (o ederken, “benden sonra gelecekler acaba böyle bir ruhla çalıştığımı farkedecekler mi?,, diye bile düşünmemelidir. Hatıâ en mesut olanlar, hizmetlerinin bütün ne- sillerce meçhül kalmasını tercih ede cek kârakterde bulunanlardır. Herkesin kendine göre bir zevki var. Kimi, bahçe ile meşgul olmak, güzel çiçekler yetiştirmek ister. Bazı İnsan. lar da adam yetiştirmekten hoşlanır, Bahçesinde çiçek yetiştiren adam,' çiçekten bir şey bekler mi? Adam ye- tiştiren adam da çiçek yetiştirendeki hislerle hareket edebilmelidir. Ancak bu tarzda düşünen ve çalişan adamlardır ki, memleketlerine ve millet lerine ve bunların istikbaline faydalı olabilirler. Bir adam ki Oo memleketin ve milletin saadetini düşünmekten zi- yade kendini düşünür, bır adanın kıy. meti ikinci derezededir. Esan kıymeti kendine veren ve mensup olduğumil. İet ve mömleketi ancak sahsiyetile kas im gören adâmtâr, milletlerinin saadeti, ne hizmet etmiş sayılmazlar. Ancak, “kendilerinden senrakileri düşünebilenler, milletlerini yaşamak ve ilerlemek imkânlarına nail ediler, Kendisi gidinçe terakki ve hareket du- rur zannetmek, bir gaflettir. Şimdiye kadar bahsettiğim nokta- Jar, ayrı ayrı cemiyetlere aittir. Fakat bütün dünya milletleri saşağı © yukarı akraba olmuşlardır. Ve olmakla meş. güldürler. , Ni Bu itibarla, insan, mensup olduğu milletin varlığım ve saadetini düşündü- gü kadar, bütün cihan (Omülletlerinin huzur ve refahını düşünmeli ve kendi milletinin saadetine nekadar krymet ve gğirse , bütün dünya milletlerinin, saader ine hâdım olmuya elinden geldiği ka, Sir çalışmalıdır. Bütün akıllı adamlar takdir ederler ki, bu vadide çalışmakla o hiçbir şey kaybedilmez. Çönkü dünya milletleri- nin saadetine çalışmak, diğer bir yoldan kendi hüzür ve saadetini temine çalış- mak demektir. Dünyada ve dünya milletleri arasın. da sükün, hüzur ve İyi geçim olmazsa bir millet kendi kendizi için ne yapar. sa yapsın, kuzurdan mahrumdur. Onun için ben sevdiklerime şunu tavsiye sde- rim; Milletleri sevk ve idare eden adam. lar, tabii evvelâ ve evvelâ kendi mille. tinin mevcudiyet ve saadetinin âmili olmak isterler. Fakat ayni zamanda bütün milletler için ayni şeyi istemek lâzımdır, Bütün dünya hâdiseleri, bize bunu açıktan açığa isbat eder. En Oo uzakta zannettiğimiz Bir Kâdişenin bize bir gün temas etmiyeceğini bilemeyiz. Bu nun için beşeriyetin hepsini bir vücüt ve bir milleti bunun bir uzvu adöctmek icap eder. Bir vücudun parmağının u. cundaki acıdan diğer bütün aza mütees- #ir olur. "Türkiye Romanya ve diğer destları kuvvetlidirler. Hiç bir taraftan bize ge- lecek bir şey beklemem, beklemiye de Jüzum yoktur. İşte bu sükünet içinde, bütün dünyayı mütalea etmek fırsatı bizdedir. “Dünyanın filân yerinde bir rabatsızi'k varsa bana ne?..., denemeli. yiz. Böyle bir rahatsızlık varsa, tıpkı kendi aramızda olmuş gibi, onunla alâ- kadar olmalıyız. Hâdise, nekadar uzak olursa olsun, n şaşmamak lâzımdır. İşte bu düşünüş, ins; milletleri ve hükü- metleri hodbinlikten kurtatır. Hodbin. Jik şahsi olsun, milli olsun İaima fe na telâkki edilmelidir. O halde konuştuklarımızdan şu ne ticeyi çıkaracağım: Tabii ölarık kendi. miz için bütün lâzımgelen. şeyleri şüneceğiz ve -icabını yapacağız. Fakat bundan sorira bütün dünya ile alâkadar olacığır. | Kısa bir misal: Ben askerim, Umu- mi Harpte bir ordunun başımda idim, Türkiyede diğer ordular ve onlar kü. mandanları vardr. Ben yalnız kendi or. dumla değil, öteki ordularla da mej- Bazı kimseler vardır, N€ gi b hemen zibirlerinde sanki bütü eğ relere, zaflara yerleşiverir. #8 hangi muharririn hangi yn hatta kaçmcı sayıfada bulabil e söylerler. Yeni bir kitab m8 “9 lar? her parçasının, belki ber ! ermek hangi kitabları andırdığını taYİN çek ellerindedir. “İntihaldir,, demesi. nız o sövün yeni olmadığı j mek isterler, Si Bir taraftan hakları vardi asırdan beri söylenilmedik #Ö? Tarik mıştır. Günler biribirine benzer t bi bir tekerrürden ibarettir.. “ hâdiseleri, sözleri tahlil etiğine. ribirinden ayırdığımız zamir dur. Hâdiseleri, sözleri öldü hi» meyit,, masasına yatır p man döğeedik: Onları canlı paleri i ele aldığımız zaman ise Ye” bii hususiyetlerini inkâr etmek # ei , Bildir. Öldürülmemiş, yani et hadisi ayrılmamış hiç bir söz, hİ$ ir pe kendinden evelkilere Dene dan ayrıdır. Bugünün, canlı 8 tazihin biç bir devrinde tam e benzerini bulmanıza imkân değil Tarih, bir tekerrürden ibâret dir. Doğrusunu öyle her parçasını ninizde 8 ederek okumak, gerçekten ar” değildir. Belki acaib bir #ÖZt “vır ama kakiki okumak, okuduğu ak taraktan olur. İki manada: dr füllini icra ettiğinizi unutm? i Hunuz şeyi unutmak, Bir kK85” p barriri ile, komuşuyormuyssÜf aye. okuyun. Bırakın onun sözleri yi mile sizin oluncıya kadar içinize diğ sin. Falan hakikati kimden ÖĞ ep. | nizi bilmeğe hacet yok; Jazmm CİN ei sizin o hakikate ermenizdir. Onu 2 v di kendinize bulduğunuzu ZAN İl kadar; hayattan, kendi tece çıkardığınızı zannedecek kada” ea 9 serseniz ne mutlu size! işte © hakikati kavramış, içinizde bir.” te,, haline getirmiş olursunuz. isi, “sanat için sanat gayrisi, “sanat için i za mak için okumak,, olur. Hi manın gayesi, sara değil, iç âleminizi de Ati, Mektepte infilak, (Baş tarafı TEL çay zılhaç teşkilâtı, daha şimdide yare ile doktorlar ve hasta a göndermiştir. yad” Maballi hastane, ağ7'98. mağ” doludur. Cesetler, yakındaki a zalara ve kiliselere kon! aralı? Kiliseler aynı zamanda Vi gi da tahsis edilmiştir. Ya” insanlığımızı genişletmektir. Ni lılar. ag tarmın 250 e baliğ olduğ age mektedir. Tetanos aşısını yarali beklenilmektedir. Çünkü Zi, da tetanos arazı görülmekt tesiri ralılarn birçoğu da sadem€ ilef bihuş bir halde bulunmak can Çocuk velileri, büyük bir “9 esef K teessür içinde saç erini tanımağa uğraşma v l Bu hal, hazin bir manzA” |, mektedi zap e gül oluyordum. Bir gün 5 gesi hesindeki hareketlere #it Pa di üzerinde durduğum sirada di ki: gari” “<- Niçin size ait olmıyan lerle uğraşıyorsunuz?” yeri arm nasil Cevap verdim: “— Be, bütün ordu iyice bilmezsem kendi arda ei sevk we idare edeceğini GüN mem., ri Bir devlet ve milleti a de bulunanların dalma gö ki Fe maları lâzrmgelen mel ali Bu münasebetle mekte! lerimize şunu diyeceği” “— Ben düşündük!e'İN. zl gayi me olduğu gibi söyleri”” gi yal da lüzumlu olmayan bir * taşımak iktidarında mım,, Çünkü ben bir m er La Ben düsündüklerimi se we zurunda söylemeliyim. vel girl. balik beni tekzip eder. yle kadar bu açık kon va z tekzip ettiğini görme" DESE EE EHE LES SEE. ŞE. e a a e

Bu sayıdan diğer sayfalar: