5 Haziran 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

5 Haziran 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tarihi macera ve aşk romanı Vali, asilere: “Küçük Osman hırıstiyan âleminin! uğurudur. Türkler Girit adasına gelecek, fakat Yö HABER — Akşam postası j - Amerika cumhurreisi Ruzveltin zabıta romanı Yazan: (Vâ - Nâ) mağlüp olacaklardır. Bunun delili bende mevcuttur !,, diye haykırdı Geçen kısımların hülâsası Esaret hayatı yaşıyoruz. Ayni sa. manda rezalet hayatı... Çünkü mu kadderat öyle sevketti de, hiyanet. lere âlet oldum. Hıristiyan dinini kabul ederek Türklere karşı pusu kurmak istiyenlere birlik oldum. Bundan dolayı vicdanım azab için- deydi. Küçük Osman da hristiyan. lara âlet oluyordur. Onların nam ve hesabina birtakım — fevkalâdelikler yapıyor. ». 4 Osmanın itibarı böylelikle son dere. ceyi buldu. Onun henüz bıyıklarnın bile terlememiş olması dikkati cel- betmiyordu. Ak sakalir, ak saçlı ku. mandanlaria, amirallaria, o, ayni de. recede telâkki ediliyordu. Netekim, atları zapt ve teshir etti. ği gür, küçük çocuğu, omuzlar tüze, rinde götürdüler, Zira, onun gemide korsanlara nasıl hükmettiği de şayi olmuştu. Fakat, Girid halk, bu at hâdisesin. | den sonra bir türlü rahat edemedi. İçi içine sığmıyordu. Her gün deni, yordu ki: — Türkler behemehal gelecek, bu adayı zaptedecek, Zira, dedelerimizden daima işitip dururuz ki, Türk atları buranm taşını, toprağını çiğnedikten az sonra, koca ağa, hıristiyanların e- linden gidecektir. Bir müddet sonra şaylalar da çik- mıya başladı: — ri di bayrağını taşıyan yenile; istiyan gemiler tarafından zap- ni ve sevgili evlâtlığıyla süt esir alındığını ve saraya mersup kimselerin esir edildiğini, bir çok Türklerin öldürüldüğünü haber a. lan İstanbul fevkalâde galeyan işinde imiş. Yeni bir donanma hazırlanıyor. muş. Giridin fethi İçin gelinecekmiş... Bu rivayetler, ne kadar da süratle | geliyordu ve halk arasında yayılıyor. du. Her gelen yolcu ayni havadisi ge. tiriyordu. Ve halk, buna inanıyor; gayiaları daha fazla dallandırıp budaklandırı. yordu. Nihayet günlin birinde, şehrin kale- sinin tamirine de başlandı. Bunun Üzerine, heyecan arttı: Bi. zim çatal sakal kaptanın evini basıp 0- nu paramparça etmek istediler, Lâ. kin kaptanın sarayda olduğu anlaşıl. dı. Giridde de yeniçeri isyanını hatırla- tan bir isyan oldu. Hükümet reisin sarayı önüne gelen halk, ve asker el. Jerindeki Kiliçlari, mızrakları sa Tak: — Kaptanı kellesini isteriz! haykırdı. Bizim kaptan, umumi! * valinin hem pek dostu, hem de yakın akrabasıydı. İsyanın sebebini arlamakla beraber, sarayım balkonuna çıktı. Ahaliye ve askere sordu: — Nedir istediğiniz? — Kaptanm kellesni! —N — Türk Mlimm bu topraklara a. yak basmasına sebebiyet evrdi! Haykırmalar yükseliyordu: — Kahrolsun! Kahrolsun! Vali, eliyle bir işarette bulundu: — Susun! Size anlatacaklarım var. Bu, bir hiledir, Ahali merakla dinledi. Nasıl hile olabilirdi — Türk atlarmın börâya g gelmesinin manasını ben de anlıyorum, dindaşla» rım... Evet, gözüküyor ki, Türk akın. wları Girid adasına gelecektir, mi ya7.. Bu, felâket de- . ülye — Gördün mektir... ze bu felAketi getiren kaptan bir an ev vel gebermelidir. Kellesini isteriz... Kaptanın başmı İsteriz... Bi. : Vali, ikna edici bir sesle şu sözleri | söyledi: — Evlâtlarım, dindaşlarım! Verdiği niz hükümde acele etmeyin... Türkler gelsinler bakalım, ne netice glacaklar. | Biz, onları mağlüp ve perişan edece- ğiz. Son galebe bize ait olacaktır. | — Kabil mi bu?.. Türkleri mağlüp i etmek. — Edeceğiz. Asilerin reisi: — Nereden malüm?... , Üye haynır. jvdı. - Nehize güveniyorsunuz? — ispatım var. Elimde delil mevcut — Hani? İşte O zaman, vali şaşılacak bir| sey yaptı. Balkonda ânnesinin yanın. | da duran Osmanı kucağına aldı: | | — İşte! « dedi, . İşte delil! Haber, okuyucuları urasında bir fıkra müsabakası açmıştır. Gönderi, lecök fiiralarin kisa ve biç olme #7 işitilmiş olması lâzımdır. Fıkralar, gönderenlerin İmzaları yahut müstear adiarile peşredilecek ve her ay o ay içinde en İyflerinden beşine rs metil heilyeler verileci Bize bildiğiniz güzel fıkraları gönderiniz. Bir bakkal dükkânında Çe — Baba pirinci kaça aldın?, Baba — Oğlum 27 kuruşa, Çocuk — Aman, baba, aldanmışsın. Baba — Neden? Çocuk — Arinem evde yirmi kuruşa satıyor da, çıkara) telif vekip. tir İbrahim KORA Bozuk gözlük Bir gün Yeniçerinin birisinin kafası İcna halde kızar. Yüksekkeldırımdan geçerken: “Birisine çatayım da pataklayayım, - der. O sırada karşısında görlük satan bir Yahudi gözükür. Yesiçeri bum: görür görmez “tamam knetimiz geliyor., - der. Yahudi iyice yaklaştığı bir sırada; — Ne satıyorsun? - diye bağırır. — Yözlük. — Kaça”. —5 kuruş. —Ver bakalim bir tane d gözüne geçirir. Fakat çatı: bahane bulmak lâzım!. — Ulan, bu'ne'biçim gözlük b:7. Ben bununla «eni eşek görüyorum.. Yahudi herifin niyetinin fena olduğu. nu anlar ve: — Dur, bir deben bakayım.. der. Gözlüğü yeniçerinm elinden alır. Gözü. ne takar. — Dediğin duğru, benda aynilâin yordum. Yözlükler Al beş kuruşu, br iyi buzuk!. 1. OSMAN Sağır Ahmet ile Halil mahellenin iki ta - nınmış sağırları idi. Bir gün sokakta karşılaştılar. Halil sordu: — Ahmet, nereden böyle, kahveden ; — Yok canım, kahvede — Ha... Ben de seni kahveden geli . yorsun sandım TONG bir süküt ve hayret kapla- Valinin şu sözleri pek makul görün. dü: — Evet, atlar geldi, Taşlarımızı, top raklarımızı çiğneği, di. Fakat neticede ne oldu? İşle bu kahraman cocuk onları zaptetti, tes- bir ai Atlar, bugün benim ahırım. İşte, bu, öbür dünyadan bi verilmiş bir işarettir. Bir remizdir! Türkler, ktir, Fakat mağlüb o- lacaklardır. Sebeb de, bu küçlük çocuk tr. o 2 emizdir, uğu- gele müc ın Osman! (Devamı var) Ramazan nasıl geçsin Adamım bi r Ramazan Anadolu içinde gezerken, bir bektaşi kö - in& "düşmüş, Ramatan olduğu halde herk kesin rakt içip keyif çattığını göreni adâm muhtarlık eden dedeye sormüş: — Pirim bu köye Ramazan gelmez mi?, Dede alt baştaki çökük köprüyü gös. ezer, ün davarları zor geçiyor, Ramazan nasil geçecek! MATEO Yemin Beşiktaşta oturan kibar bir zatın ko, nağına kandil tebriki için bir hoca ile bir dalkavuk giderler. Söz arasında kibar zat bu geceyi nasıl İ geçirdiniz diye hocaya sotâr, Hoca — Efend WU Gece sabaha kar dar tam bir mushafı şerif yazdım der. Ev sahibi dalkavuğa da: Ya sen nasıl geçirdin der. Dalkavuk — Efendim bu gece Üskü, dardan Beşiktaşa geçmek icap etti: De, nizde bir dalga bir dalga, sandalımız Kabataş önlerine gelince dalganın şid- detinden Cihangir camisinin minaresine di — Hiş kadar çıkar mı? Dalkavük — Efendim eğer yalan söy. liyorsam hoca efendi hazretlerinin bu gece sabaha kadar yazdığını söylediği mushaf: şerif çarpsın, sandal minareye H. GÖNENC Pamuk yerine yün Adana çiftçilerinden bir heyet, vak tin valisine gelerek Seyhanın taşması pamuklarınm mahvol söylemişler ve vergilerinin üzerine ricasında bilünmuşlar. Derebeyi vali hiddetle: — Olamaz; demiş. Kabahat sizde... Eğer pamuktan daha sığlam olan yün dikseydiniz başmıza bu felâket gelmez. di. Nurullah ŞENGEL DIŞ TABIBI Necati Pakşi larını her gün sabahtan akşa- ma kadar Karaköy Mahmudiye cadde. si No 1.2 kabul eder. Salı ve cuma günleri 14.20 ye kadar parasız muayene eder Adaımlarımızı ez. | , » demiş., bu köprüden | çeviren fa. —ij— — Beni bir hâydüt veya 'hırsız m: J sanıyorsunuz ?. — Henüz değil. Fakat yüzünün şek - | ları değiştitmek arrusu, bu ta izahat vermenizi icap mektedir . — Ben size izahat yerine para veri - yorum, Dıt tor, asabi cevap verdi; — Mesele para meselesi değil, Fakat mesleki ahlâk bakımından söylüyorum ve mesleki ahlâk satın almâmaz, — Size rahat bir g0c€ geçirmenizi tavsiye ederim, doktor Grimşov! Cim telefonu kapadı. İâkin Iki gün sonra hususi bir tahatriyat vE İstih'ya « rat müessesesi faaliyete geçiyor. dok. v hakkında tahkikat yapı . ikat neticelenir neticelen mez, Cim tekrar doktoru aradı. Dek. tor : — Hem, dedi, kendi vaktinizi hem de benim vaktimi kaybediyorsunuz. — Belki de öyle değil! — O halde ne var, söyleyiniz. Cim yaptırdığı tahkikat neticesine İstinaden dedi ki: — Siz, azizim doktor, yeni bir hasta . zere sermaye toplamak İa meşgulsünüz. — Evet, doğru. — İşe başlayabilmeniz için dolar ve elli santime ihtiy Nasıl da haber al - ettir < hane kurma! — Buda doğru. dmız?, 80.000 dolar — Yine nakten mi ? — Evet, nakten.. — Hayır, İstemem! . Bu red cevabı o kadi ki, evvelâ Cim şaşırdı. Lâkin cevap ani olmakla b ber kat'i değildi. Cim bunu anladı, ve doktoru ikna için, ona, sir . rından birazmı faşetmeğe karar verdi: — Doktor, dedi, o halde size niç" işi yapmamı istediğimin sek yeceğim . man susacağım. Cim; hulâsaten fikrini anlattı. Yalnız ismini söylememişti. Doktor Onu üç dakika dinledikten sonra, karşısında dürüst bir adam olduğunu anlamış idi: — Kâfi, dedi, kanaat getirdim. — Bana yardım edecek m — Mesu'liyeti size ait olmak üzere “ayuyeyadaşağ vetz ON “a3 — İkiye kadar. — Güle güle Mister Burton! İLKANIN ENDİŞELERİ Cim artık, hazırlıklarına başlamıştı. İlk işi, karı - n maji vaziyetini tesbit etmek oldu, iki milyon dolar kadar emlâki | bünlar, senede 70.000 dolar getiriyordu. Cim bunları karısmın üze, rine devretmeğe karâr verdi. İlkaya da: — Vergi meszlesi noktesından, dedi, böyle yapmak daha iyi. Svrin nömma devrediyorum. — Nasıl istersen öyle yap» falan anlamam. İlka böyle cevap vermişti. Yalan söy tüyordu. İçinden, bu kadir emlâkin kendi namına devredilmiş (Olmasına memnundu. Yalnız, son günlerde koca- sınm kendine karşı almış olduğu vazt. yeti beğenemiyordu. Hisleri iptidai bu Rus kadını için, bir kadının kocasma tahakküm derecesi beden tesiri ile ölçü- lebilirdi, Şimdiye kadar, Esn İştın Cimden nz isterse an! olmuştu | ortadan kaybolmak için | ona yaptırmıştı. Fakat, birdenbire or - | tada bir sebep olmadığı halde, Cim zerindeki nüfuz ve tesirini kaybetm'$ - si. Bu değişiklikler sevgilisi Erl Mar. | şal ile olan münasebetlerini gayet ko - İ İ sini taklit ederken, kendisi İlkanın işeler de du. laylaştırmış olmasına rağmen, İzzetinefsi kirılkyor ve yuyordu. Kocasının-ken disi: lâkaydide ne karşı gösterdiği olabili-di. kadar, hdr zaman o'du- ğu gibi na reket ediyordu, Lâkin son zamanlarda bir rüyada imiş g'bi İlkanm teshir kuvveti artık onu harekete geçiremiyordu. Bu itibar. la İlka, kocasına bir ders vermek İste « di. Ve Cime haber vermeden, esasen son zamanlarda açılmıyan ve yatak © dalarını biribirine bağlıyan orta kapıyı, kendi tarafından kilitledi, bekledi. Er- tesi sabah, kocasını! wn farkma va. tasavvur edi - Lâkin, günler biribiri ardına halde, Cim, buna dair tek keli . miş deği! Ve İlka, kocasını duj hirgok #pler Cim, o zaman dalgındı. yordu. kapının kapalı ol- farketmediği kanaatine vardı, but ı wüthiş mustarip oldu ve aksi şekli, yani, açık kapı siyasetini tat, bila karar verdi. Lâkin, bu sefer de öy le beklenilmez bir şeyle karşılaştı ki, sn çıldır. Zira, İlka orta :.açmağa teşebbüs edince, kapı - nın öt rafından da ki miş oldu - ğunu görmüştü, İlka bu hakaretin “karşısında şu. urunu, mantığım kaybetmişti. Eğer bi- tüz ünetle düşlinse ve tetkil Cimin pıları da nu bile yalnız bu kapr kapadığı geceleri, odasında onunl tığını da gö idi. Hakil bunlar hâkfrek ıçın dezik larak yapılmakta idi. Cim, karısiyle telefonda, âşıkının 6€- hakkında ğini gör tedd'r almanın eğil, diğer ka. Tinkerin raber yat « RE tedbir. o nasıl caniyane fikirler beslend müş idi. Bu itibarla, uğu kanaatine varmış, İhtiyat. İlka evvel emirde, kocasından izahat almak istedi. Fakat yapmadı. Onun da kocasınm kendin. htimalini kabul et. işündü ve nihayet bu meselede bir suçlu olabileceği neticesine vardı? Miss Şarlot Hop... »... Bir gün, İlka, kocasının olmadığı tahkik ettikten sonra yazıhanede oraya Şarlot'u çağırttı; ve en nazik te. sordu: kocam nerede biliyor gitti, dessümlü ile — Acaba sunuz?. mu. — Maalesef bilmiyoru Şarlota baktı, sonra: —Yakında edi, tatiliniz var, mi?, Şarlot şaşırdı: —Ne tatili? Haberim daha tatilden yeni döndi — Hayır bu öyle, senelik tatil değil. deden bir tatil. Cim sizi pek faz y or. Kerdisi gidince tabiatiyle tatil edersiniz demek İstiyorum. — Mister ;k bana böyle bir şey den bahsetmedi, p, Halbuki sizden hiç bir ş olduğu nmeğ: başlamıştı. Fakat österrmnedi Tatlı bir tebes sülmle cevap verdi: 'k ile iş itibariyle Kendisiyli dostluk münaszbetim yoktur &i, hususi arzularını bile bileyim. — Ya, öyle mi? Belki de size söyle sk şahsi sebepleri vardır. Yal, haber vereyim. Yakında büyük — Ben, Mister Yaz bir seyahate dan da İli; için âdeta ikinci lacak, kacağız. Avrupaya, ora - tana. Bu seyahat bizim ir balayı seyahati o - (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: