June 23, 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

June 23, 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— papınsop of :syerpuoasap Of yonrur — ApNedeP : SaPUĞOSACI < MoO/YAPuLsaPp NM4 : SUOLİPUSİSAP SNOU *(Cumpimam)o3) “umrpyooosm3o 3 nuo UAT ÇURPASUT) VARIKSOAU *1309) “epoOSUŞ ha TUYPILAISOİ 'UNA3DAL)SAD) oY3o0 (TAPMİDÂ) WAPYPODADA,, “APAÇUYAŞ UY TUyMNŞL SUPUNUĞR mzed UŞGLTRI gey Saanay (uprdek) — Yan :D1y ŞUKAÇUNSR UTALLEYYUA (” ÇÖf WOJ WUDUL KDZ SUDİYDA 38 APUDUĞ Samid PU0 UO 18) T)E) UAĞEpeyle 4 nsg y uvune tWha *DP PIŞDI UNWO YURUYO YPUEPAPYMU ÖDPORAD WyUDA 4OĞ9,; 1apiffeğ akoyun) ni Lavçeğıs Tav$ yoĞUYg HUO y209008 APKPNUTSANP TETMOYANI "AP ŞAEMODE Of : EptADUŞULUL | 9f -XS03 PEB HÜ SA EPOPUMEN PENLENIU ÇYU 'ÇUJ DROPOTLUNA YOULIMOĞ ee gUUD 2 KUÜT umuğ Tyopayey eei 'Teyo YADAYIB KANOR uvlpuug OLuğur vS SKWEYEA 098 CAPEDAĞ YUANOĞ Çit UO |8 aryred 9( yenıyı3 (uNPAAK NA) — 49400 aTyE '(apanı af sa3ya NOĞKLOSDİ NU : sUOLTASSEd SNOU tdoKyağ Heredie ıfeg :ı.(aıwı_iı Na 'durK “eduos uepung 4 yELudu. wofLUyEDd HU :sUOLTLTEĞ SNOU soma gaaf Ol :3yCA syezayj af Cvga 03 auoguarre ge wo3 gt 18) “neağ ne Tyezayuyenu 96 S0da) 0| (8 yonLı593 “KOLSAS — o8eDd :398vUJ *“TPX9893 VARAAP AYYDUZYLİ OZAĞ FAYH YARIALYİAİ (urpırmyösi) mıryyeooMöA3 —— sunsod of <svvzsestd af (UPIaN3) tuNKOOPZ — ŞaADA Of “gesero Çarmapı3) xamroopç3 9215 “vp (APLOANANP) UPOÂNMI PEYPESAY DNY 1AĞ9,, Şreü 254 Ahi Ona söyleyin beni buradan kurtar. Ban.. Peret, çabucak onun kollarından sıy- :& ve bir az soğuk bir sesle murıldan. Ü — Susun!.. Rahibeyle işçim geliyor . lar — eeti | Hati stemet Heyecan ve sevinç içinde olan Bertiy, bu anf tahavvülün farkında olmadı. Şüphe uyandırmamak için, görüntş- te gayet lâkayt bir tavır takınan Pere - tin kendisinc sırayla verdiği çamaşır . ları yetleştirmeğe başladı. Rahibe on . larr böylece meşguliyetleriyle buldu. Maamafih onları şüpheli bir nazarla tetkik etti. Fakat onların çok sakin ol- duklarını gördüğü için — şüphesi zail oldu. Bertiy'in bu beklenmedik itirafı kar- şısında Peret, nefsine olan bütün hâ . kimiyetine ve artık aşkımır unutmasına rağmen, kalbinin parçalandığını hişset. ti, İlk hareketi, bir sevkitabiüyle, Berti- yin kollarından sryrılmak ve geriye çe- kilmek oldu. O anda rahibenin - gelişi, onu sıkıntıdan kurtardı. Şimdi artık yi, ne kendisini tamamiyle toplamıştı. Dışarıya — çıkmadan evvel — Bertiye vaat ve samimiyet dolu bir nazar atlet, t. Ve bunu anlayan genç kız saadet ve sevinç içinde titriyen kalbinin çar - pıntılarını durdurmak istiyormuş gibi, elini otaya doğru götürdü. x Şimdi, size manastırm tavuk ve ka- natlarından bahsedeceğiz deşek hayret etmeyin, çünkü bunların bu hikâye üze rinde büyük bir tesiri vardır. Mornrmartr dağında, Sen - Piyer kili- sevile, Martir kiliseşi arasındaki yolun KU0 TESK “(uypupa SAPAŞMOMU OÇ : ERMLALYUOU OÇ asanışıumu of gresrur Za YIPAAd ondığo 3) HASĞ Juse; Ha yunK OpzruNSMP NA Tpodaryaonu oÇ opunazn ö)Sluı(SY |İULSA -< a :(7) önbomnoag we B3 — yanzzayan d — suyuotu : Puz3lBudd VOZLSN VU KYASA DAİ — urda0319) apıığeg AKarşuryp AaŞıp AY TUyep ça Ypuna |X PS YIHRSŞS03 YUMJOLKLINYRO3 —- UNO Of zarymcur Af ana uapııpop “TRER — gonosşpuor : puuoyypuoo,, ULTETEE “WELA SATPAPYAĞ HOK NG TPAĞ ZS ZEay Zanan 01503) Nüng ZaroXnn 3 ©SA 238 “pps gaseı Na TAOPEİĞ TUUA CAŞpoPURRRĞ UÇLE TULPARADA 'UNP »20 ampnumo ,, G3 wp3 yermo gea AANUY txap e stermmop mi a€ zapmno aya weKiybeg 91 “3AğD # , 9WŞX MOSTüop Tanos Te “oyumna ULANİLA VHUĞ HOt “TAROPo UreAaPp Saaypıy3 TPURLZDOMACİ APAYUNSLKT *“yEyeg 'TOKMOİ vursvueun VOZİSNYUA “nPrdap makyyıy BELı STUNU A KUUYUN — growop war Of yumasuna e— şonoflaşypman :pamonıpaoa,, — 'TA zaroKma3 upeang YUTPRPORMA »49pd TEYIP “TENE TAPYEKU UTAYZLSUY PK ÇAU VEML SUySy TAÂYAN TZLUI PT UNO TTROODUT “TDROSAMCİ,. ÇAW VİTE *nıaa) PARDAYANIN OĞLU yarısında bir nevi meyklari vardı. — Bu meydanın hudutları şunlardı: Şimalde: Kıtlar ve birkaç bina, Cenupta: Büyük bir çayır ki kiliseye kadar uzanıyordu. Şarktar Manastırm dış duvarı, garpte: Küçlük bir yol. Şimalde Büt çeşmesine, cenupta da kiliseye kadar uzanan bu yol boyunca, kırlar, bahçeler, çayırlar ve bu çayırlar- dan birisinde de, bir çiftlik vardı. Mev- zuubahe olan işte bu çiftliktir. Çiftliğin sahipleti, manastırdaki rahibelerin ihti- yaçlarını temin eden ve hizmetlerini gö ren bir karı kocaydı. Burada, bir çitle ayrılmış iki büyük çÇayır varklı. Bu ça- yırların birinde yüzlerce tavuk, ortasın. da büyük bir göl'bulunan diğer çayırda ördek ve kar sürüleri vardı. Bu, rahibe- ferin kümesinin bir — kısmıydı. Bu kü- mes hayvanları meydandan bir çitle ay- rılıyordu. Bu meydanda, müselles şeklinde bir #bide vardı. Birkaç adım ötede, bir sa- lip. İşte sahnenin vaziyeti. Şimdi aktör- Terden bahsedelim. Geçen sene, rahibelerin kümesçisi, on tane, yabanr ördek yumurtası — bul- muştu. Yabani ördek ehli ördekten daha küçük, fakat eti daha güzeldir. Köylü bu yumurtaları bir tavuğun altına koy- du. Bu yumurtalardan bir erkek ve iki dişi ördek çıktı. Vakia bu fena bir ne- tizeydi. Fakat bunlarla daha birçok ör- dek türetilebilirdi. Bu erkek ördek gayet — yakışıklıydı we bunu şüphesiz farkında olacaktı kİ büyük bir gururla dolaşryordu. İki dişi özdek ise, sade ve mütevâziy- diler. Masum gibi görünüyorlardı. Fa- kat hakikatte gayet fena kalbli ve hırçın ikılar. Kondilerini kümesin — kraliçeleri «m3 Kendi kendine 1000 kelime ile FRANSIZCA DERSİ DERSLERİ : &Ö “Deniz kıyısında” resmile takip -ed.lecektir) stenberi devam ettiğimiz 16 ncr resim mevzuu üzerindeki ve o zamana kadar ayrı ayrı parçalar çHer Takkı Hüber Ünzetetine altlir) DERS FRANSIZCA - (17 numaralı PRANSIZCA DERSLERİ Türkçeye çeviriniz 1 — Pouvez.vous venir avte moi â Paris? — Non, je ne peux pas. d 1 4 ü 44 Ü ş3 u ğ B : ğ ğ 4 $ B 3 E * K ğ “ (e jö Wül förü vuar tut Te butük se le magasen), “ve ben ona yapacaktım görmek bütün dükkânlar va mağazalar.,, -. ve ben kendisine bütün dükkânları, mağazaları çös- #ARDAYANIN OĞLU zannediyorlardı. Nereye gizseler, orası ni kendi evleri telâkki ediyor ve kimse- yi yanlarına sakmıyorlardı. Fakat, en fazla netret ettikleri mah- lüklar tavuklardı. Onlardan birisi yanlış Jıkla yanlarma gelse, derhal ördekler tniz. Gimdi onun türke . zevelerine koşarlar, ve tavuğu koğma- | gını ona husus! lisanlarile — anlatırlar. O da, kâtnı yerde sürünerek, sağa sola yalpa vurarak tavuğun Üzerine saldır:- yor we onu bitkin bir halde kaçırtıncaya kadar. gagğalıyordu .Sonra kemali aza- metle zevcelerinin yanına geliyordu. 'Tavuk kadar aptal bir hayvan yok- tür, Bundan maada, geveze, mütecessi ve pisboğazdır!. Her zaman burnunu, kenidisine ait olmayan yerlere sokar. 'Tavuklarla, ördek ve kazların bir çitle biribirlerinden ayrıldıldarını söylemiş- tik. Bu çitte, şüphesiz komşularının yanmna gir-bilecek delikler buluyorlardı. Bir dört tavuk ördeklerin yanı- a girdiler. İki dişi ördek bumu gördü- ler ve demin söylediğimiz şekilde koca- larıtı kışkırttılar. O da, her — zamanki gibi zavallı, aptal tavukdlara hücuri etti. 'Tavuklear keskin feryat kovardılır ve kaçacak bir delik aradılar. Nihayet ot- lartdan biri, bir delik görerek orad->- 9ec ti, diğerl- — de onu takip ettiler. * Aman ne güzel!... Hiç tanımadıkları bir yerde bulunuyorzlardı. Şaşkınlık ©- rasında, tesadüfen, küçük meydana gir- mişlerdi. Demin bahsettiğimiz müselles şeklir ideki âbide, onların nararr, dikkatini cel- betti. Tavuğun mütecessis bir mahlük olduğunu söylemiştik. Ayni zamanda sakıtur da. Bu garip şeyin ne olduğunu öğrenmek istediler. Uzaktan — âbidenin etrafını dolaşarak, yavaş yavaş yaklaş- mağı başladılar. Duvara kadar geldik- nous passe, C'est dommage' Si vous le potviez, rions nos vacances â Paris, mesi Akden'zdeki eksik - değil. soyunduktan ve KAT. banyo elbiselerini giydikten sonra auya alıl ÇİTİFSİNİZ, Ü Geçen dersin terci veya ar ve erkekler, nıııyoııla.n bulacağından emindir. ünün en büyük kısmı, tabil, plâjda geçirilir. e yanlığınız r:;r-.v.ı geçen derslerimizde o nökta, izahat ve kaldeleri gözden g Manş'daki, Atlas Oluyanusundaki Fransız sabiillerinde, deniz banyosu yerleri Hiddetli sıcaklarda deniz kıyısında yaşamak kadar gü zel bir gey yok'ur, fiatta oötel ve aile p: € la '<İ yala Tour Eiffet, VArc de Tritompne rım. Bu çok temiz bir oteldir. Kgüzel gittiği takdirde büyük — cadı Fransızcaya çevirini 1 — Parise gilince (varınca) ne yapardık? Je voudraiz bien, mala, c'ost impossible. — Je vous ferais voir tous le monuments, toutes ics Gglises, tous Tes grunde boulevarda. Bu oteli tanıyor musunuz ? — Evet, tal 8 — Havalar ezerdik, değil mi? — Evvelâ, çok güzel bir otele inerdik. — Elt puis., etc. ete. 3 K * — En pul: 255 — ——— leri zaman orada delikler gördüler ve I- Çeriye girdiler. Sekiz gün sonra, yirmi, otuz tavuk, hep beraber çıtten geçerek bu âbideye girmeğe başladılar. Bir müddet sonra, tavuk çıkıyor ve barbar bağırıyordu: Kut, kut, kut, kut, kut! Kut! Kut! Bu tavukların lisanndda, şö:le demek ti? Güzel hir yumurta yumurtladım!.. xX Bir cuma günüydü. Yiğlt Janm, gü- zel Peretin evinde gizlice ikamet ettiği sekiz gün oluyordu. Otada ne yaptığını pek yakrıda öğreneceğiz. Ürstleri başları parça parça, — saçları karma karışık, birer baston gibi sıtka Üç arkadaştılar. Acınacak tanınmıyreık bir vaziyetteydiler. Bu üç arkadaş Gren gay, Eskargas ve Karkandı. Bu hâdise, Kollin Kolden koparmış oldukları meş- hur yemekten on beş gilln sonra tereyan ediyordu . Bugüne kadar nasıl — yaşımışlardı?.. Burası meçhül! Bugüne kadar nasi! öl- memişlerdi diye sormak herhatde dâha doğru olurdu. İyi elbiselerini ve çözme- Terini satmışlar ve eeki elbiselerile çiz- melerini giymişlerdi, Ancak güzel kılıçlarını muhalara et- mişlerdi. Son elbiselerinin — satışından aldıkları birkaç para onları birkaç gün geçindirmişti. Şimdi herşey — bitmişti. Ne yapacaklarını bilmiyorlardı. Bu esnada, sefil ikamnetgâhlarından kovuldukları tam sekiz gün oluyotdü. İki gündenberi yemek — yememişlerdi. Eski işlerine tekrar başlayabilirlerdi. Çok şükür, gübezündüz dahi, bir ada- man yolunu nami) keseceklerini biliyor- lazlı. Bunu düşünmediler bile. Çünkü kendilerini dalgalardan muhafaca olanlar den'zin acıklarına. acılmadaı cesa. En sıki'ganları, — Evet, ben size bütün mağazaları gösterirdim. 4 — Pariste tüyük âbideler var mıdır? — Çok Çonlardan çok var)! Meselâ, Eiffel kulesi,

Bu sayıdan diğer sayfalar: