19 Temmuz 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

19 Temmuz 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ulm HABER Aş an AŞK Yazan: Şal Prim Her şeyden üstündür İngilizceden tercüme kalb ve his romanı Çoc , ğ 2 a i havuztan çıkar- io uları damlığ i — Asin eline verd > v9 alet tabey, nerede? Şimdi bunu be- Yeniy ; Yalım olmaz mr? Adn ne © Veyn rOe; z “ adını söylerken, gözlerini Heder, ileşi > EMiyordu. Arızanın Yordu “Tİ geldiğini bulmıya çalışı —V, Ken beşi Freyzer mi? ya! O hal- inin Öğeyi bulunduğum > Evet, : e Şimdi dikkat eş Veyn Frey» e kel Deresini hata- i Mühen mA Köstereyim de bak. Vr erin, Şocuğun yanma, ot- İ geldi “öMeldi, Hatanın neden #nlaşı, Si cok açık bir dille kısaca Ocuğun Yüzü güldü. dım ef, hdi ii Recall. Fakat endim, dedi. Fena Yücak, imda hiç Freyzer,. bir hata bulunmı- — Sok e vafak olabileceğinden —E, ÜNüyorsun, baya Vet, Günkü a he tolduğu kü hatanın neden yi dangi m artık öğrendim. Ben ten, T seyin nasıl yapılacağını iz v cok iyi Yaparım, İz vOtuğ da A hu Pe büyük bir azmi bulun. Sevap mühendi- Çocuğun gü- k nlatan bu oYuna gitti daha dikkatli azimli v közimli yüzüne çan, Siftei mj ll de baban - en, Hi buradan nefret ediyo- İli, “e çiftçi olmak hevesinde Nin iyisin nefret ettiğimi ben de Tay > hayattan höşlarımı. ani Ben çalışmamın neti- a ye < için çiftçi gib; aylarca “ala Btemem, öy i eke em, Ben öyle bir > Yapar yap- olmanın sırrı — iaşe bu neviden sabır bol Bi yi semiyi bir defa, hag Bu Yüz defa yapar yapar e ana bukknlık vermez. — lip de ekini. imali mevcut ol. Dee Kabul beklemiye aklım © Sonya 9 #ekildeki sabra sie Ahem bana vaadetti de Bi Yapmıyacak ” eki NİYetin ne? Ne yapacak Mühen, li vendiş olmak, şimendifer istiyorum. Me- ni ben yapmış ol- memnun olurdum. Dün. nine hâkim olma" i Si bir Şocuğun düşü- va BeN İp fikirlerin var. i garip bulacağı- dirhem “de beni in a Sebebini ben de Anne içli” Siftilikten hoşla- N İn sözi, © Pek tabii buluyor. köpek küçük ne baktlırsa ben da» üler Yapa, a Mek içlerinden w böyle, Socüğa beke düşünceli bir ta- <ifi tlike k bi ek ş, “mek, ona istidadın VW Mi y “Babi <n ayrılmak, köprü Çulünin , e mühendis olmak buna bir ey dedi Ren, iin ğüm ç. SİNİ düşünceli tav. Mhlan ayrıldı, bundan sonra ya: | kte yaşamak- | yirmi | nabilir. Fakat çiftçi evinde bir dahi bulunmasına imkân yoktur. Veyn Freyzer şüphe yok ki bir dahi olarak doğmuştu. Onun bun dan başka birçok hususiyetleri de vardı. Güzel; bir çehre, geniş bir alın, büyük saf ve açık bakışlı mavi SM Lie bn gizler onların ken: disine mahsus bir güzelliği vardı. Güzel başını heyeti umumiyesinde bir fevkalâdelik göze çarpardı. Yü. zünün üst kısmına bakanlar, bunun ancak bir ş olabileceğini, dudaklariyle çenesine dikkat eden ler azim sahibi biriş adamının çene ve dudakları olduğuna bük. mederlerdi. Tabiat bu çocuğa gü- zel ve tatlı bir ses, gönül çekici bir tebessüm, geniş göğsü ve omuzlu mert bir boy da vermişti. Onun bu göze görünür hususiyetleri, ruhi me- ziyetleri yanında hiç kalırdı. Şair ru- hu, her güzel şeyi çabuk ve derin bir tarzda görüp kavrama kabiliyeti başkalarmda kolay kolay bulunur şeylerden değildi. Onda, şiddetli bir yükselme hevesi de vardı. Yükselme ir kafası nin nedemek olduğu bilinmiyen | bu mihitte 6 tamamiyle yabancı ka- yordu. Çiftçinin ailesi pek kalabalık de- gildi. Aile reisi Stifen Freyzer sade, namuslu bir adamdı. Ayni zamanda çiftlik işleri dışında hiç bir fikri ol. mıyan bir adam. Kendisi için ha- yat, güneşten, yağmurdan, soğuk" tan ve sıcaktan baretti. Karısını ve çocuklarını sade bir surette, tabii bir şekilde severdi. Her iyi İngiliz çift. çisi gibi havaya, mahsullere ve hay» van yetiştirmiye dair bilgisi fazlaydı. Çiftçiliğin dışmda kalan dünya işle- rinden hiç bir şey anlamaz, hale ço- cuğu Veyn'in haline bir türlü akıl erdiremezdi. Herkesin uyuduğu saatlerde ba- şını kitaplardan kaldırmıyan, sapana el sürmekten korkan küçük oğluna karşı için için bir istihkar hissi bile duyardı. Fakat bu küçük günün birinde bir şey keşfetmişti. Bu keşif sapan sürmeyi kolaylaştırıyordu. Bu hâdi- seden sonra artık ona istihkarla bak- mamıya başladı. Bilâkis bu istihkar hissi hayret ve takdire döndü. Dai- ma Veyn'den bahsederken: — Bu çocuk hiç birimize benze. mez. Demiye başladı. her hareketini takdirle takip ettiği günlerden birinde onun, bahçe kapr. sının keridi kendine kapanması icin | küçük bir âlet Yaptığını da gördü. Babası bunu dostlarına göstermek. ten ve eşi bulunmaz oğlunu methet- mekten artık usanmadı. Yavaş, yavaş bu küçük çiftci evi, Veyn'in ihtira ettiği şeylerle dolmuş. tu, Çocuk, ev eşyasınm bir çoğunu sslah, tadil ve tamir etmiş ortaya bir çok yeni yeni şeyler koymuştu. Dere kenarında açtığı yolu kal. dırımlamış, herkesi, derenin geçit ye. rine varmak için iki millik bir yol yü- rümekten kurtarmak için bir köprü plânı bile hazırlamıştı. Çiftçinin karısı Katrin Freyzer zekâca O kocasından çok üstündü. Tahsili azdı. Fakat tabii istidatları | vardı. Veyn herhalde babasma de. Zil anasma çekmişti. Kadıncağız her yaptığını iyi yapardı, Yaptığı te- reyağ, her tarafta ve bilhassa civar- da şöhret kazanmıştı. Evi daima der- li topluydu. (Devamı var) Çocuğun | 402 sene evvel bugün Sarlken Hayrettin Paşa üzerine şiddetli bir hücum yaptı Birden sulara gömü- lerek gizlenen Türk hadugaları meydana çıkmıştı... evvel bügün, ylt 20 temmuz günü Tunusta Barbarosia Şarlken şiddetli bir muharebeye tutuşmuşlardı. o Ayni gün 402 gene evve Dügün, muharebe bölün kor kunç haliyle devam ederken © “Tumus şehiri umulmayan bir vaziyete düşmüştü. > Halk, derek kaçmağa başlamıştı. Can larını kurtarmak için kaçanları görenler de onları taklit ediyor, kimse malma bakmadan yebri lerkediyurdu. sehri çışma keyfiyetiai duymayan kalın de bulunan Firlatiyan mahpus muşlardı — Şehir bömbaş.. Bizim burada kalmamı? d« mana yok. Hemen çaresini bulup kendi mizi dışarı atalım. dediler. Yüzlerce mahpun, serbestçe © kendilerini kurtarmak için kırıp döğmeğe başladılar. dan İş; İnsanlığın hayatlarını o kürler mak işin mücadelçaly leden sonra bötlin esiri diler, Hayreddin pağa: — Bütün esirler haplahane kapısını Zrıp d şarı çıkmışlar. Haberini alıne yanımda kalan kuvvetle batı istikametine çekilmek mecburiyetini duydu. Mukavemet manası kalmamıştı. Çok' çetin bir şerait al tında hârp etmektense düşmanı (beyninden yuractk #urette hazırlanarak harekete geç mek lazımdı, Zok kına bir mücade ? kendilerini kurtar ... Barimros Hayreddin besgün beş gece sü ren srki bir yürüyüşten sonra Biçe kalesi önüne geldi. Yanında birçok da Tunuslu var dı, onlara — Siz burada kalınız, ben Bon üzerine gi decekim, dedi, En muktedir relslerden birini kumandan be raklıktan sonra Bereket etli, Barburon 'Tunusta mulerebe başladığı va kit gu emri vermişti” — Bütün kadırgaları kale civarında denize dökülen nehir içine batırmız.. Büyük kumandasın emri derhal (o yerine getirilmiş, kadırgalar nehre batirilmışta. yan Anderya Do tans gali gönderdi — Türk kumandanı geri çekildikten son ra kadıryalari hiçbir şey yapamaz. Aman vermeden esir alabildiklerisii alm. Geri kalanı batırin emrini verdi . Fakat kadıralar limana geldikleri vakit denizde dalgalardan başka bir şey bulamadı lar, Hayret.. Kadırgalar ne olmuştu? Nereye gitmişti; Düşman gemileri Türk kadırgaları 92 rastlâyamaymca limanı sbloka ettiler, ... vakit geçirmeden otuz Barbaros sahildeki hataryaları | gizli bir faaliyetle tanzime başlayarak bir günde Ik mal etti. Hava katarıken kadırga reğslerisi çağırdı: Haydi, dedi, Bütün gece çalışarak batır dığımız gemilerin sularını boşaltacak ve ya rin salah mi üstünde bulunacakaımız, Kete büyük ve hümmak bir faaliyetle salıştılar. Batırdıkları kadırgaların sulardı boşaltıp sahah ağarırken deniz yüzüne çıkar dılar. O gün çelirin ağzına yaklaşmak istiyen İspanyol gemileri karadan bataryalar, deniz den 9 vakte kadar görmedikleri on beş ba dırga tarafmdan şiddetli bir ateşle karşılaşın ©& meye uğradıklarını anlayamadılar, H bütün düşman gemileri sen süratle kaçmak için uğraşıyorlardı... Kuçığorlardı. aksi neye uğradıklarını bir türlü anlayamı yorlardı.. — Türkler bu geriileri karadan mı getir ler? diye hayret içindeydiler. Niyazi AHMET Tonton amca Çıplaklar kulübünde etmenin | Barbarosun Tunustan geri çekildiğini du | Hizmetçi beni görür görmez ha, ber verdi: — Siz gelmezden biraz evvel bir bay geldi, sizi sordu. İri sene ev vel ölen bir hanımının miras mese lesi için sizinle konuşmak istiyor. muş... — Gâripi - dedim - Bu, herhalde Cafer beyin hantnının ; işi olacak. Fakat o iş çoktandır halledildi, tasfi- ye olundu... ME AE oya SENEM Unutum.. Bir adam gelecekti... Onu bekliyordum... Tamam, tamam.. Cafer beyin hanımı, yirmi üç y şında dul kalmış, kırk yaşında da — gençliğinden beri — kendisinde | mevcut olan bir verem neticesinde ölmüştü, Hayatr epey maceralarla doluydu, Evinde daima davetler, saz, gezintiler olurdu. Ben bile haftada bir iki defa köş. | ke gider, kalırdım. Son zamanlarda renginin uçuşundan, birdenbire kr zarışından akabinde sararışı, hastalı. gının ilerlediğini bana hissettirmişti. Hatta iki sene müddetle, o, ortadan yok oldu. Seyahat ediyor demişler. di. Galiba bir sanatoryormda tedavi. ye gitmişti. Üçüncü sene tekrar göründü. Bir cumartesi günüydü. Pazara da öğ” le yemeğine beni çağirttı. . Baş ba şaydık. Bundan başka kimse yoktu. Hizmetçi kahveyi getirip çekildikten sonra güzel döşenmiş bu çok şirin odada rahat rahat cigara içiyordum. Genç kadın ciddi bir sesle, vasi- yetname yazmak istediğini ve beni de bunun için çağırdığını söyledi. Kaşlarımı kaldırarak: — Allah allah.. Daha gençsiniz Durun bakalım... . dedim. Fakat o | ısrar etti; — Ben söylediğimi biliyorum. Siz, bütün evrakı hazırlayın. . Birkaç gün sonra emrini ifa ede- rek tekrar geldim. Kâğıtları hazırla. mıştım. Muamele bitti. Aradan on beş gün geçmişt ki, şoförü pürtelâş kapımı çalarak: — Hanımefendi ölüyor. Koşun, yor! . dedi. Alelicele sokağa fırladım. Kög- ke gittim. Kadıncağız hakikaten son nefesteydi. Beni görünce yanma yaş laşmami işaret eti. . Boğuk ve kesik bir sesle; — Siz... İyi'bir dostsunuz. Size Şunu emanet edeyim., » dedi. Zayıflamış parmağından bin zah metle, nefes nefese, güzel bir züm. rüt yüzük çıkardı, Yarabbi! O ânr seyretmek ne feci, ne acı oluyor, Bana üzattı: — Alın. Bunu ona verin. Son anım da bile onu düşündüğümü söyleyin, “O, dediği adam acaba kimdi? Ba. na ismini söylememiğti. Fakat artık, söylemeğe de mecali kalmamıştı, Herhalde beni biliyor sanıyordu. Son anında içi rahat etsin diye, eğil. dim ve kulağına doğru: — Merak etmeyin! yerine getiririm! « dedim. Gözlerinde bir teşekkür ışığı par ladı ve akabinde kadmcağiz ruhunu teslim etti, İşte o zamandanberi bu yüzük bende kalmıştır. Kime verecektim? Böyle bir kıymetli taşın bende oldu. ğuhu nasıl âleme ilin edebilirdim? Herhalde pek çok talipleri zuhur e. sizi Arzunuzu #3 Ses çıkarmadan bekledim Elbette bir gün biri müracaat €- i decekti." : Aradan epey zaman geçtiği için artık unutmağa başlamıştım. Yüzük kasamda duruyordu. (Hizme dam, işte beri beklediğim meçhul âşik ola: ti. 1 zamanlardan Biraz sonra bu adam bana tekrar sine yakın... Uzun boylu... Yüzündeki çizgilerden aşk macera: ları geçirdiği besbelli olan bir erkek! gizli bir ıstırabın tesiriyle, yaşımdan fazla görünüyordu Hemen mevzua girdi . — Siz avukatsınız, beyefendi.. Avünkatlar hekimler gibi, - hersırrı dinliyebilirler. Ben merhum Cafer beyin hanımını çok sevmiştim. Ara. mızdan vakalar geçti. Ayrıldık. Fas kat hakiki aşklar için böyle vakaların ehemmyeti mi olur? Seyahate çık: tım. Avdetimde onun vefatını ha” ber aldım. Acaba sevgilim sona nında hiç kimseye bir mücevher tes. lim etmemiş miydi? Bu sözler üzerine kalktım. Yüs züğü kendisine uzattım. O, büyük bir aşkla onu avucu- nun içinde tuttu. Elimi şiddetle ar. karak sendeliyerek çikti. Arkasından baktım: — Bari bu hatıra zavallıcığı te selli etsin! . diye düşündüm Fakat aradan beş dakika geçme” mişti ki, meçhul misafirim © tekrar içeriye girdi. Beti benzi büsbütün uç. muştu. Harap, perişan bir hali var. dı. Boğuk bir sesle: — Affedersiniz. Bu yüzük bana ait değilmiş! . diyerek zümrüdü ma sanın üzerine bırakıp gitti. Hayret içinde, kalktım. Şimdiye kadar dikkatli bakma. dığım mücevheri evirdim, çevirdim. Taşın altına doğru ufak bir çizgi ol. duğu nazara çarpıyordu. Bu, mini minicik ve iki harfli bir çerçeveydi. Bir yanda Cafer beyin harnımin- nın resmi, karşısında da güzel bir delikanlı... Aşkından bahseden adam ölma- dığı her suretle belli. Zira asla ben- İ zemiyorlar Mesut bir günde çekilmiş bir çift resm. Fotofrafını o anda elmde tut. tuğum adamı o tarihten itibaren ne- rede görsem tanıyabilirdim. Lâkin | hâlâ hiç bir müracaatte bulunmadı... İlk O müracatçının da hali ebe diyen içimde dert kaldı. Nakleden: Hatice Süreyya Büyük resim sergisi Ağustosta akademide açılacak Güzel sanatlar akademisi önü- müzdeki ay şehrimizde (kurulacak büyük bir resim sergisine hazırlan- maktadır. Akademide kurulacak o- lan bu sergi şimdiye kadar memleke. timizde kurulan sergilerin en büyü” gü ve en zengini olacaktır. Çünkü ilk defa akademinin yani dolayısiyle Maarif Vekâletinin kuruluşunda ön ayak olduğu bu sergiye; zulaiekiğ ressamlar birliği, güzel sanatlar bir- liği ve “D'grupu,, mensubu sanat. kârlar &n zengin eserleriyle iştirak e- deceklerdir. Güzel sanatlar akademisi direks yurdun her yanmdaki san- atkârlara birer mektup göndererek sergiye davet etmiştir . Sergide beğenilen eserler arasın- dan seçilecekler galeri için devletçe ve partice satın alınacaktır. Bütün ressamlar şimdi hararetle bu sergiye hazırlanmaktadırlar, Wi

Bu sayıdan diğer sayfalar: