6 Eylül 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

6 Eylül 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Iki sağır Bir sağır otomobil sahibi, otomobilini yolun kenarına çekmişti. Derken bir di- | ğer sağır otomobil sahibi de onun arka- sında durakladı. sordu : — Benzininiz mi bitti? — Hayır benzinim bitti — Ya, Ben de sizin benzininiz. sanmıştım. Bozuk asansör Asansör bozulmuştu; yıldırım hızile düşüyordu. İçerdekilerden, vaziyetin farkında ol- mayan ihtiyar bir kadın, asansörcü ço- cuğa hitaben: — Oğlum, dekli, benim çıkacağım kat- ta neden durmadın? Böyuna iniyoruz. — Merak etmeyin bayan. Şimdi bu asansör dibe vurunca tekrar yukarı zıp- Jayacaktır. O zaman belki bir icabına bakarır. Birinci sa; Buhran — Hastalığı buhtan gelmesi 1 tor? — Eibette.. Hem pek şiddetli bir buh Tana uğrayabilirsiniz. — Aman rica ederim, öyleyse hesabı- ken bunu hatırmızda tutu- bu devresinde ant bir dmali var mıdtr dok- övünme Bir Amerikalı seyyahla bir İngiliz sey yahı İtalyanın Vezüv yanardağı karşısın da durmuşlarldı. İngilir seyyah, Amerikalıya dedi ki: — Sizin memleketinizde buna benzer bir şey bulunabileceğini zannetmem, — Evet, belki yoktur. Fakat bizim Nevyorkta bir itfajyemiz var ki, gelse bu yanar dağını söndürür! Peşin para ile mi ? Müşteri — Bu radyo makinesini be- Kendim; peşin para ile satın almak iste. rim. Mağaza sahibi »e Peşin para ile mi? Böyle gayri mutat bir alış veriş dolayı- sile hakkınızda tahkikat yaptırmağa ken d:mı mecbur gördüğüm için beni affedi. niz! Merhamet İki iyi kalpli adam yolda giderken, gözünün biri mosmor çürümlş ve diş- letinden biri kırılmış birine rastladılar, Adam yere düşmüş bir vaziyetteydi. İici yelcu ona acıdı. Kaldırarak; — Haydi, dediler. Seni evine götüre. Hm. Karının müşfik elleri seni tedavi eder, iyi olursun. Aldam birdenbire itiraz etti: — Hayır, hayır.. Ben evden geliyo. rum. Rakı şişesi Kırda yemek yemek üzere gelmişler. di. Lütfünün karısı, yemek çantalarını açarken içerde büyücek ve dolu bir rakı Sişesine rastladı. Derhal kocasına gös- tererek. — Bu nedir? dedi. Bunu neye getir. din? Lütfü istifini bormayarak! —Hiç karıcığım, — diye cevap verdi. Bir şey değil.. Boşaldıktan sonra içergi. ne mum dikecektim. Bv sahibi — Yanlış malümat almış olacaksımız; garaj yandaki bina.. bitti — Bağır yavrum, ağla. Radyolu kom şudan babanın intikamını al! Patron — Beni budala mı sanıyorsu nus! Yeni daktilo — Bilmem efendim, bu raya daha dün geldim. Kadtn (gümrük muayene memuri: « na) — Pariste yeni yaptırdığım ebi. selere bakmadınız! Ineklerin vantilâtörü Züppe bir gşehirli, ilk defa olarak bir | köye gelmişti, bir değirmeni köylüye göstererek sordu! — Nedir bu? Neye yarar? Köylü alay etti: — Bu, bir. vantilâtördür. ve yazın inekleri serinletmeğe yarar. Bir gaf İki arkadaş arasında: — Şu şişman genç kızla hâlâ nişanlı Misın ?, — Hayır.. — Memnun oldum, bana hiç — te sempatik gelmiyordu. Nişanı bozmağa nasıl muvaffak oldun?. — Evlenmek suretiy Polis hafiyesinin dehası Şarlok Holmes, sabahleyin meşbur mMuavini Vatsonu görür görmez giü'lüm | siyerek : — Bugüa siyah renkli iç pantalonu Biydiğinize bahsç girerim. Vatson şaşırdı: — Dehanızın hayranıyım üstad' Pu- Nu nasıl keşfettiniz?. Ha Pantalonu giymeği unuttuğunuz için pek kolaylıkla!,, HABER — Ak; tası Garip âdetler ve itikatlar Binaların duvarlarına Uğur getirsinler diye Gömülen esirler Zengibarda şereflerine arasıra tavuk, ke inek kurban edilmek su Bundan bir müddet evvel, Asyada bir —Şi seyahate çıkmış olan, Fransanın tanın. mış kadın muharrirlerinden — Miryam Herri, bazı Asyalı kavimlerde gördüğü garip anane ve âdetleri, şayanı dikkat macera ve vakaları, neşretmiştir. Tertüme ettiğimiz bu yazı Herrinin Zangibar seyahati intırbaların. dan alınmıştır: ... Miryam ( Yirmi senedenberi Zengibar da ika- | met eden, Fransız dostum, yarı şaka ya- v rı ciddi sözlerim üzerine şu cevabı ver- |- di: — Oteliniz tekin değil mi? Hiç de zannetmiyorum, Eğer öyle olmuş olsay. dı, onu herkes bilirdi. Tekin olmayan | bütün evler bellidir, hem de bunlar, burada o kadar çok ki! Ben bile ilk ge- lişimde böyle evlerin birisinde yaşaldım. Bu, güzel eski bir Arap eviydi. Ve arkadaşım anlatmağa başladı: — Kocamın, adanın içinde - teftişte bulunduğu ve yerli uşakların da yat- mak üzere evlerine gittikleri bir gece, birdenbire iki garip sesin çıkardığı gü- rültüyle yatağımdan fırladım. Bu sesler dan biri taraçalan geliyordu. Hakim ve çınlayıcı idi, diğeri ise dışarıdan — geli- yordu ve bundan bir inilti ve şikâyet ifa desi vardı. Kendi kendime: “Herhalde uşakalrdan biri diğerini zehirledi - bu işi sık sık yaparlar - ve şimdi yukarıdan onu seyrederek zevk duyuyor.,. diyerek dışarıya çıktım, fakat hiçbri şey görme dim. Ortalıkta derin bir sükünet vardı. Yal- nexz, kedim, tüyleri diken diken olmuş, bir vaziyette, çılgın gözlerle öormuzuma atlaklı. Bunun üzerine tekrar odama dön | düm, Bu defa, insan seslerini duyma- dım, Buna müukabil, merdivenlerden koşarak inip çıkan ayak sesleri kulağı- ma çalındı. Kocamın tabancasını aldım | ve titriyerek dışarıya çıktım. — Kaynananızı dalga alıp götürdü! — Deme! Bilseydim ben buraya ge. çen sene gelirdim. — Benin için çıldırıyorum Mehmet çiğim! — Mehmet mi? — Ah, ne dalgwım, bugün pasarte. si sanıyordum! Bisiklet meraklısı âşik, nişanls ve — evli. Zengibarlı bir kadın Bu defa, bir elbise etekliğinin merdi- venlerin arkasına saptığını gördüm. Bü- tün küvvetimi toplayarak aşağıya indim ve bahçede, havuzun yanında ne görsem beğenirsiniz? Kesik bir baş.. — Kesik bir baş mı? — Evet! Kesik bir baş, başka bir şey görmedim, çünkü bayılmıştım, Kendime geldiğim zaman, büyük bir Hindistan cevizi gördüm, öyle bir Hin- distan cevizi ki, tam manasile bir insan çehresine benziyordu. Hatta tüylerinin bile, insan saçlarından farkı yoktu. Kesik başlı bir cariye Fakat ertesi günü, uşaklarım, bunun sabahleyin Hindistan cevizi haline gelen büyülü bir kafa olduğunu söylediler ve bana, bütüm mahallenin inandığı bir hi- kâye anlattılar, “Evim, filhakika tekin değil miş!. Eskiden bu evde, zengin bir Arap ika met etmekteymiş.. Bir gün, bu zalim adam, havuzda yıkanmakta olan, güzel cariyesini çağırmış ve genç, kız bu dave- te biraz geç icabet etmiş. Sevgilisinin, kendisine bu kadar fena itaat ettiğine Bon derece kızan adam, hançerini çıkar- miş ve güzel kızm kafasını keserek vü- cudunu havuzun altına gömmüş. O za- mahdanberi, bazı geceler, Arap - zavallı | kızcağızı hatırlayarak onu çağırır, genç kız da derhal, gömüldüğü yerden kalka- rak ve başını ellerile tutarak merdiven- lerden yukarıya çıkarmış. Bazan, ace- leyle çıkarken kafası bir yere takılır ve düşermiş!.. “Kocam bana, geceki hadisenin, bir Hindistan cevizi için kavga eden iki maymunun gürültüsünden ibaret oldu- Bunu, ısrarlarla temin ettiyse de, hiçbir şey dinlemedim ve hemen ertesi günü başka bir eve taşındık, “Benim evimdeki hayalet diğerlerine ir şey değil, öyle evler vardır ler bağırır, hıçkırır, kapı- sarsarlar. Bunlar, mızaran ki, e ları açar, duvarları | diri diri, evlerin altına gömülen veya duvarlar arasına konan esirlerdir. Bu | ların miktarı, binanın ehemmiyetine ve sahibinin zenginliğine bağlıdır. Yol aç- mak için yıkılan eski ve harap bir sara- yın altından ve duvarları arasından yir- mmi işkelet çıkmıştır. Bu, evde ikamet edenlere saadet getirir itikadı vardır. Moab kralları sade esirlerini değil, ye- | vi doğan kendi çocuklarını bile, şehirle- rinin temel; altına gömerlerdi. Ve bun- dan bir müddet evvel, İngilizler, jeriko duvarları altında, büyük küpler — içine kapanmış birçok çocuk iskeletleri bul- muşlardır. Esasen bu işler Pariste de yapılırdı.. — Pariste mi? Çocukları diri diri gö- merler miydi? | dolayı takdir ederler: 56"'““' teskin olunl!,,?_» JostU! ”,f Bu sualle beraber, d07 yaletler yüzünden ıll"“.: yüzustü madığını kendi kendine #0 u rhılydum. o ınııny'""“'k eileri B — Çocuklarr değil tekai daha Yf merlerdi. Hem de bir a8 gemeyt .n*_u: kın zamanlara kadate DÖT | gi lâta tahtasını çivilemeden a lt ger "uğur getirmek iÇife "’.’.;,. kediyi salıverirdi. Parisin * lTerindeki evler yıkılııken. ç e iskeleti ME' L dilerin yüzlerci i Kocamda, tıpkı duvâr .ırı—ı ler gibi buruşmuş bu 2AY? birisinin mumyası vardır l zolur ce, insanın tüyleri diken f,'_ olarık Burada bazan esirler, diZ. ef mülmezlermiş. Onları €V'* çüçetli ve ilk temel taşını onlAr:nııu K w gömerlermiş. Zzngib*'"w v yapılaca ö mel taşınım, yapılar V€ $ vine bütün günahları affettirectk ler. n İ K İ < Ölüleri teskin etmM? dur ! de rahat dururlardı. Zal gasından sonra, onlar da lğ'/d yarak, mütemadiyen. hurm"m,ı x desini istiyorlar! Onları t€ için, tavuk, keçi ve hattâ inc Tâzımdır. Diğer taraftan dhirbğlwa Kışarıya çıkmamaları İÇİ .B okurlar, döşemeleri sihir litlerler, duvarları büyül lar ve Üstelik sıkmtıların! ğ davul ve zurnalarla, onları © Hulâsa diriler, hayaletler ? tıkları gürültülerden Kat herkett yük gürültüler yaparlar masına mani olurlar. ; palâ el — Zengibarda, şimdi mıdır? — Resmeni yole, Fakat HU ğ te, esaret öyle kolay KO , mez.. Çünkü bu, medenf Dalrd "e dint bir nizamdır da- Bu: ? mek L zamanda, kadınları wîend”“:# mektir. Çünkü, her e87 « 904:“’ patmasıdır ve ancak erk* makla esaretten kurtülür Fakat onlar, hiçbir yaşıan rini talep etmiyorlar V* gidet yürti'iy pf wı wt:”d y kadın, maalmemnuniyt .'",,.ıı ediyor, Esasen esirelef: lerinin evlerine girdilef n bath değillerdir. çü“',ü F T S yi : h; J'ğ( yarlıklı lar ve zannediyorum k:î""'% bizim aylıklı hizmetsile”' | b ga, ö da az şikâyet ederler. Z€ Kü ten kurtulmuş olan hirîf" ra istemeden efendilerinin O a da. tarlalarda çalışmağt i — Ya, parça parça ı her renge buyanan yn,ul'";“ıu — Bunlar haremlerd? iuw(;ıll" kızlarıdır ve altr yaşımdâ” — Kul e X dilerinin kıpıımı“f'v'î; gö ÜÇ ge asaletlerine delâlet Cdt “de :d,a:” da bir zenci kızlar Ve ü vilir. Onları, hayattaki terf ee yi Busada hayat aş$k V girlele güxr.llumaârîi herkester ı#'”::ı palt ler ve teshir etmekte € 'ı,ıi"' v Bu kadınlar, artık ho$ü v nıa'l:;,. - geldikleri zaman da, 87” aç r'dr*" feler görürler. Meselâ BÜT öf kın ve evlenmenizi Si7 yör tavsiyelerde bulunurlaf- Ja F lft Sik sık da genç $ "..*yl' ların:, kolaylaştırmak ** suç ortağı olurlar. a gt Fakat yakalandılar ElL BUi rını görürler ve ektt ,,V beraber diri diri dw'"i, ! meler altına veya Ngr Ah! Zengibarın evleri — — tabilseler!.. Üa el

Bu sayıdan diğer sayfalar: