6 Eylül 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

6 Eylül 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Güvercinlerin rekoru Veresan ea seecae a naLe A DeRAERE vEne Bana L AERAR e EENEn AA DENA LA EELErEnEnErEmANAnA A | Fı""'l'adıın Saygon'a uçarak 24 günde 11520 kilometre I . kateden güvercin şimdilik şampiyondur Bu sevimli ve icabında kahra- man hayvanlarda bir “altıncı his,, varmı dır ? s“’lı: tipç öbeler esnasında Fransadat ı.m; *n bir güvercinin Hindi Çinide İlaşpa CAki yuvasına 24 gün sonra ve Müreeg, “ Ometre Bir mesafe katetmek Bi * Vasıl olduğu görülmüştür . T güv, p Mleyj ç VtTcinin bu kadar üzün bir me Kitagı, MYAYa avdet etmek eder İlyüş Hilmesi ha addedilmeğe şartiyle rikulâde İT meseled'r “ Zamanlarda Yunanlıların Olim- Arda ci gelenlerin isimlerini a geçeirler — arasında BLM: bildird'kleri mal | Giş ah Sonez gitgide « güvercin ndur güvercinleri Yi'lîı—ıh--r_ sayesinde uçuş mesa!'2 Tsg ç Olarak artmı h kı)ummı-h',. re ve elde edil Gürere; A, Ecinlerin bapıp M B yuvaya dönüş set vlerinin yan Ka IBU Pt ga 4 B gi COkunamıyacağı da şüphesiz - İÜlm, Gle kadar güvercinin binlerce 1,' *trelik ik a Uzun mesalelerden yuvaya av Süsünd mesafelerden yuvaya av - bir şekilde izah edilr bi bir çok defa uzaklara __u":l;*"—cmkr kapalt bir kafes *â bir keresinde de kloroform " Süteth lerdir. h b yle baygen bir halde gö- İT küşün yol Üzerindeki işa- #Mesine maddi İmkân olma - ':..;: izaha mühtaç değildir. A, «£ Mmesafe dahilinde yapılan şu K i h_' Son derece enteresandır! yaky, Gmetre bir mesafeye götürü - AĞ a bir meeafeye götürü AA yaliz kesilen bir güvercinin p *ürüye yürüye avdeti görül Olaylıkla yuvaya avdet işin #den bir (altmer his) mevcut masavdı onların f"'drel.x yerlerden y la e İ mümkün olmazdı. t ö MNleri İi 8e ering muhakkak surette düz e uçmazlar. Bora, yahut Zâmanlar uçuş hatlarını de- *Unlardan kaçarlar, Tet kl & uçtukları ender vakidir. z Amanlarda karanlıkta uç « ullmak Üzere aç bırakılan 'e .h'*! n _i:ı m:. Receleri yem yemek ize h '“"m;.aîe'" üzerinde uçuşları te- '“'ııt’ Uçan Müğündan yakında gece- h“':thd 8lüverc'nlerin üretileceği Ut Iğı_—.,_ru'“'[ınmı bir nazariye nleri, )M“nd:,î yuvaya lit dönüşlerini | akı sürülen bir nasariye a val b lüç. — Yükm ve kismen mantığa | Y b $ Me gi tlin kulakları " teşekkülât L.ıalı İnsanlarınki gibidir. On- ı_ınmırxr.da bizimkilerde oldu t daire şeklinde kanallar İddiaya göre bu kanallar İzim anlayamadığımız bir Teti) bahşetmektedir. Hat- İ T Ümey, Tüşün sırf bu kanal'arın “b.?“"?um Olduğu bir (altınc. his) Btttur, “funu sürenler de | ileri aean . e I"'nı:_ fikandığı yahut ta kulak Tüve ; Şedelendiği takdir'. en Yü "-’!'e:m bile kışa mesafeler- ._“ğdıâu__ Gönemed'kleri tesbit edil & Sr p y dan kulak nazariyesine bü “*t vermek Tâzımgelmekte - Bgüvercin, toprağın de yuvaya dönmek yler — kazanmaktadır. Tadyo istasyonlarının fa- Uğu zamanlarda uçuş Yöoliyle izah edilen bu me ile a bu hissin onlara hiç bir Ö | daki istidat ve kabiliyetlerinden istifade | düğü haberle - kurtaran bu kuş bilâhare makinesi taşıyazı | bir “askeri güvercin,, sele kat'i olarak isbat edilmiş bir nazari ye addedilemezse de son dereec itina ile terbiye edilmiş kuşların bile radyo mev celerinden müteessir oldukları ve yol - larını kaybettikleri muhtelif tecrübelerle isbat edilmiş bulunuyor. Radyo istasyonlarının hali /aaliyette olmadığı zamanlar salıverilen güvercin lerin tamamiyle tabii olarak uçuş yap - tıkları, buna mukabil radyo — istasyon ları faaliyete geçer geçmez şaşırdıkla « rına ve bemen yere inerek uçuştan vaz geçtiklerine bakacak olursak bu naza riyeyi büsbütün yabana atamayız. Ma | amafih henüz bu husustaki tecrübeler eksik olduğundan bu nazariyeyi kat'i yetle kabul etmek de doğru değildir. Güvercinlerden insanların islifadesi Güvertinlerin yuvaya avdet hususun | meseles'ne gelince, sebeplerini izah e- dememekle beraber insanlar bundan is tifade etmeği hiç te ihmal etmiş adde- lunamazlar, Büyük harp esnasında güvercinler vasıtasiyle haber yollamak - usulünden büyük istifadeler edilmiştir. Müthiş a | teş ve bombardımanların devam ettiğ sıralarda güvercinler tarafından göste rilen cesaret ve tahammül hakkında bir çok kahramanlık hikâyeleri duyulmuş- tur. Som cephesinde (Sevgili dost) adlı bir güvercinin 77 inci Amerika taburu nu tamamiyle imha edilmekten - götür- Verdun ile Rampont arasında on iki se fer yaptıktan sonra bir şarapnel par - çasiyle bacağı kopunca tekalide sevke- dilmişti. Aldığı şarapnel yarasına rağ - men sarkık ve kanayan bacağını hava'la sallaya sallaya gene muvaffakıyetle dö- nen (Sevgili döst) gerek Fransız, gerek se Amerikan ordusunca çok sevilen bir Çuğur) telâkki edilmiştir. Avrupa ve Amerika ordularındaki güvercin bölükleri çok dikkat ve itina ile haberci kuş yetiştirmektedirler. Or- dumuzda da güvercinlerden istifade e- dildiği ümdur. Alman oördüsü — kuşların bacaklarına diği küçük bir fotoğraf makinesi ile düşman karargüh ve askeri variyet. lerinin resimlerini almağa muvaffak o! maktadır. N Bundan başka güvercinler — balıkçı #loları tehlikeye maruz kaldıkları za - man tehlikeyi karaya haber vermek ü- zere uçurulmakta ve bundan başka da orman yangırlarını haber vermek Üzere kullanılmaktadırlar. İşte böylece, insanlar güvercinlerin HABER — Alkşam postası Memlekette tetkikler Dersim — dağlarında nasıl kaybolduk ? Atla seyahati daha eölenceli bulmuştuk, Elâzizde (Dersimi atla dolaşaca - dım) dediğim vakit garip garip yüzüme baktılar Biri sordu: — $Siz Hozata gitmediniz mi? — Gittim , — Amma otomobille gittiniz değ) mi?, — Evet. Güldü. — Niçin gülüyorsunuz?. — Cesareti ilâve etti, size eğlenceli geldi ize, dedi ve otomobil seyahati galiba?. — Her halde at seyahati daha eğlen celi gelecek — Belki istifadeli geli celi olacak diye bu işe fakat € girişiyorsanız bu sevdadan vazgeçmenizi tavsiye ede- rim Kararımı vermiş, atımı kiralamış ve noter mütemedi genç arkadaşım — Ga- liple de sözleşmiştik.. Galip, Elâzizin yerlisi olmakla bera- ber Dersimi ancak benim kadar biliyor- du. Belki £ den Yazla bir kaç isim duymuşluğu vardr; o kadar.. 9 Temmüz glnü sabah erken hare- ket ederken bir ahpabım bana şunları söyledi: — Yoldan ayrılmayın.. Hele geceye Çünkü biz ne yol biliyorduk, ne de geceleyeceğimiz yerleri., Yol bilenlere sorarak bir harita hazırlamıştık. Fakat bir kaç saatlik yol culuktan sonra haritaya — boşuboşuna emek verdiğimiz anlaşıldı. Çirgilerden bir şey anlamaz olduk, Çıplak tepeler, korkunç uçurumlu patikalarda bir kaç çizgiye bakarak yolu tayin etmek bizim için muhakkak, ki Okyanos denizinde yıldızlara bakarak kara aramaktan daha faydasız! . .» Pertek köprüsü kömiseri, hüviyetimi tetkik ettikten sonra seyahatimin gaye- sine inanmadı: — Her halde yeni Perteğe gidiyer- sunuz... dedi. — Evet, dedim, eğer vakit bulursam yakın köylerine kadar da gitmek isti- yorum, . 4548 Güneş © kadar şiddetli ve hava oka- dar bunaltrer idi ki saat 17 ye kadar mola verdikten sonra Mazgirdi yarıla- yacak bir mıntakayı tutmak kararı ile yola çıktk. Arkadaşım Galip, daha İyi binici ol- duğu halde, tesadüfen henim atrm daha Tiyade koşucu idi. Onun için dört nala Yürüyüşle fena halde sarsılıyordum. ba- zan belkemiğim, bazan karnım ve her an azamın bir yeri ağrıyordu. Şunu da itiraf edeyim ki bayatımda atla ilk uzun yolculuğu yapryordum . b 3A a Büyük dut ağaçları ve sayısız de girmenleri ile önümüze çıkan köyde bir kaç dakika dinlendikten sonra yola çı- karken bir çoban: — Ağalar, dedi, yolu bilmiyorsanız, kaybolursunuz! — Niçin kaybolacağız?. — Çünkü bundan sonra köy bulamaz sınız. Hava karatıyor. — Köy yok mu? — Var, amma çok urak.. Atları sü. Terseniz varırsınız. Galiple bakıştık. Esasen dört nala gi- diyorduk... — Dört nala gideceğir.. yuvaya dönüş hislerini henüz izahtan çök uzak olmalarına rağmen onların bu hislerinden azami istifade etmekte ve bu güzel kuşları kendi arzularına ram etmektedirler « . * g Uzaktan gördüklerimizin devriye anladık; bize yolu tarif Pertek komiseri hüviyetimi tetkik etti. — Öyle ise bu akşam Vaskirde va - rıraanız. . » * Düz, yokuş, iniş bakmıryor atlarımızı dört nala sürüyorduk. Fakat gözün ala bildiği en uzak noktalarda köye benzi- yen bir alâmet bile yoktu. Yol bomboş tu ve boşluk ıssız.. | Kararmak üzere olan tepelere dür - | bünle bakıyordum. Uzak tepelerin bi- l rinde bir kımıldanış gördüm. [ — Galip beni takip et... diye bağı l dim ve atımı koşturdum.. Tarlalardan, patikalardan tepeye doğru yarım saatten Fazla at sürdük.. Uzaktan gördüğüm jandarma devriyesi imişı.. — Aman, dedik, bize en yakın yolunu gösterin... Karşımızdaki ve: köy tepeyi işaret ettiler — O tepenin arkasında Vaskird var dır , — Vaskird mi?, — Evet.... Tekrar atları dört nala kaldırdık .. Demek Mazgirdi yarılıyorduk, İşaret edilen tepeyi uzaktan yakın görmüştük. Fakat taşlı, uçurumlu yol - lardan atı sürmek mümkün olmadığı için ancak bir saatte gelebildik. Hava tamamiyle kararmıştı. Tepeye çıkar çıkmaz önümüzde bir iki kulübe bir kaç çadır belirdi. Arkı- daşıma: fakat sonra... Yazan : Niyazi Ahımet jandarmaları olduğunu yaklaşınca ettiler, — fakat..n — Yahut bu Vaskird olamaz.. Dedim, — Niçin olamasın?. — Çünkü Vaskird nahiyedir. Burada nahiye binasını andıran bir yer yok. Güldü; önünde bizi ilk karşılryan köcaman çoban köpekleri oldu . Onlar kadar çevik ve cesur olan köy lüler yetişmeseymişler atlarımızı bile köpeklerin elinden kurtaramazmışız. — Burası Varkird mi? diye sordum. — Yok.. — Peki Vaskird nerede?. 'Tepenin arkasını işaret ederek: — Arkada, dediler... — Bu ne köyü?, — Bu (...) ağanın yaylasıdır. — Siz onun adamları mrsınız?. — Beli; Konuşanlara dikkat ettim, Çadırlara, evlere baktım. Bilinmiyen bir yerde kalmak mı, yoksa gitmek mi lâzımdı? Ben burada kalmayı tercih ettim. Ar« kadaşım: | — Olmaz, dedi. Bu akşam Vazgird« de kalmı , Şunu da söyliyeyim, ki Galip te, ben de silâhlı idik. Bir şey yapacağımızdan değil, fakat hiç olmazsa bize cesaret versin diye birer tabanca ve hayli fişele almış, her ihtimale karşı da üç yüz metre kadar da ilerisini aydınlatan bü- yük bir elektrik fenerini heybeye yere leştirmiştik. Galip Veysoda kalmamakta israr edin ce: — Peki gidelim, dedim Köylü Hasan ağa bizi tepeye kadar çıkardı. Eline bir yitmi beşlik sıkıştı « rınca tarlaların sonuna kadar götürdük ten sonra yolu tarif etti: — 20 dakikada gidersiniz, dedi. Korkmayın.. Ben burada oturur, bekle- rim, Hasan ağa neyi bekliyecekti, sorma- dem bile. Karanlıkta atları sür'atle tek- rar sürmeğe başladık. On, on beş dakika kadar ilerlemiştik.. Önde giden Galip: — Artik yol seçilmiyor, feneri yaka- lım ,dedi. Ve bir dakika sonra haykırdı: — Mahvolduk! — Aman ne oldu?, — Fener, heybe ile beraber düşmüş! Yapılacak iş yoktu. — Ziyanı yok, dedim. Yirmi dakika- irk yolumuz varı Ön beş dakika yürüdük, beş dakika kalmıştır. Atlarımırdan indik. Tarlanım içinde yol arryarak yürümeğe başladık. Fakat beş dakika sonra yol izini tamamile kay bettik. İki, üç saat, sağa, sola; ileri, geri ne tarafa gitt'Şimizi bilmeden do- laştık. Gece yarısı olmuştu. Krmıldanamıyacak kadar yörülmüş » tuk. Gündür cehennem gibi kaynıyan tepeler şimdi bizi titretecek kadar üşü. tüyordu. ; Niyaz! Ahmet (YARIN: İlk ateş, yangın ve Dersim- Tilerle tepeden tepeye bir münakaşa.)

Bu sayıdan diğer sayfalar: