19 Eylül 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

19 Eylül 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

#TABER — Akşam postası a AĞ m,m, - ıısr çe Baylar ! Aklımızı başımıza alalım ! Yazan: Soğumaun Tetliryan — Çevireni 44 — 39 — Sevgilim Fransız dilberinin oyuadığı esrarengiz rolü Taşnak Komitesi relsine anlanttık ve anlaştık — Bana ne yapabilirler?. — Kendilerini aldattığını anladıkları zaman vaziyetin ne şekil alacağını dü - şünüyor musun?. — Bundan sonra hiç bir şeyden hat- tâ ölümden bile korkmam, — İş ölmiye kalırsa kolay, maksat ölmek değil, yaşamaktır. — Sen yanımda bulundukça ben hiç bir şey düşünmem.. — Haklrsım, faka tunutma ki karşın 'Ga kocanı öldüren canavarlar var. Ko- canı öldüren Aadamların senden c şüphelet leri mümkün , Bu iti - barla seni onların hücumlarından uzak bulunduracak — tedbirler — almalıyız.. Bunun için de İstanbuldan ayrılmak doğru olacak sanırım. . — Şimd'lik ortada bir tehlike yok.. İleride onu da düşünürüz, — İylamma, iş işten geçtikten sonra tedbir para etmez, . — Bu işleri Hraçla müzakere etme- ğe karar ver ik mi? Nerede ise ge- Tecek, Ona da danışır, hattı hareketi » mizi tesbit ederiz.. Belki Hraçınm da bize ihtöyacı vardır ve bizim İstanbul - dan ayrılmamızı istemiyecektir. — Ne gibi ihtiyaer olabilir? — Şimdiye kadar Fransız mahafilin- de cereyan eden hâdiselerden ben Hra çı haberdar ediyordum.. Benim İstan - buldan ayrıldığımı farzedersek, işimi fakat Bize forunuz,lfize Cevap Verelim Bu gençle evleniniz Fakat evvelâ onunla her şeyi açıkça konuşmanız lâzımdır Eyüpten “Karabahtir,, imzasiyle al- Klığımız bir mektupta şöyle bir vaziyet ten bahsediliyor * “19 yaşındayım.. Dört senedenberi 21 yaşında bir delikanlı ile tanışmak - tayım. Aramızdaki samimiyet oldukça ilerlemiştir. Fakat kıskançlık yüzün - den bir türlü anlaşamıyoruz., Beni ©o kadar kısknaryor ki bir gazinoya dahi onsuz gidemiyorum. aHbersizce nereye gitsem mutlaka karşıma çıkıyor. Çok münakaşa ediyoruz. Evlenmemiz şim- dilik hemen imkânsız gibi.. Çünkü bu genç yakında askerlik vazifesini yapma ğa gidecek. Sonra onunla evlendiğim takdirde mesut olacağım da şüpheli.. Nitekim tanışalıberi iyi bir gün geçir - medim, "Yalnız şunu da söyliyeyim ki onün — bützün hırçınlık ye kıskançlığı benim evlenmeye yanaşmamamdan ge- liyor. Sonra ayrılmamız da imkânsız.. Çünkü çılgınlar gibi sevişiyoruz.. Bir başkasiyle evlenmeğe mecbur kalabile- ceğimi düşünidükçe tüylerim ürperiyor, titriyorum. Onu düşünmediğim bir tek dakika hatırla: rum. Ne dersiniz: Bütün bu müşkülleri göze alıp onunla | | azami istilade etmeğe çalışazağız evlenmeli miyim, yoksa bir an evvel u. zaklaşmalı mıyım? Çok müşkül vazi - yetteyim, lütfen bana bir tavsiyede bu- lunur musunuz?.,, CEVABIMIZ: Mektubunuza “Karabahtlı., diye im- za atmışsınız. Halbuki hakikatte sizin hiç te (Karabahtir) olmadığınız anlağı. hıyor. Çünkü gizi cidden seven bir genç le karşılaşmış bulunuyorsunuz. Madem ki ayrılmanıza imkân yok ve bu gencin bütün hırçınlıkları da sizi göddetle kıskanmasından ileri geliyor; çılgılar gibi seviş'yorsunuz. —O halde askerl ğini bitirince, onunla evlenmeye tazı olmanız için hiç bir #ebep yoktur.. Bu gecin sizi biraz da zahatsız — ettiği anlaşıları hırçınlıklar ve — şiddetli kıs - kançirklarından evlendikten sonra eser kalmıyacaktır. Binaenaleyh- bu ciddi bir mahzur sayılamaz. Yalrız evlenmi- ye karar ve>merden evvel düşüncele- rinizi açıkça kendisine anlatır ve anla. gersmuz. — İkilbas ve tereiime hakkı mahfurdur — kim görür? iŞmdiye kadar kendisinden yalnız iyilik gördüğüm bir odamı böyle yüz üstü ve müşkül bir vaziyette bıra- kıp gidemem.. İstemiyerek ve sırf koca mın intikamım: almak üzere intisap et- im bu meslek sayesinde sevdiğim a- damlara faydalı olmak, elimden geldi- Bi kadar onlara yardım etmek ist'yo - rum. Esasen Hraç ta İstanbuldan ay - rılmamızı istemez, — Zannetmem.. Hayatınm tehlikede olduğunu görünce bilâkis.. — BHer halde şimdilik bu düşünce * leri bırakalım. Şu manzara karşısında böyle şeyler düşünmek doğru mudur? Henrlette işi tatlr. bağlamışken İs- tanbul hakkında bana Çamlıcadan, Uslüdardan izahat vetiyor, itlbaren A, dalara kadar uzanan geniş sahayı bana tanıtıyordu, — Vakit hayl' — ilerlemişti.. Henriette saşte bakarak — Hraç gecikti, her halde mühim | bir işi çıktı.. İstersen bir banyo yap, O zamana kadar Hraç ta gelir, yeme- ği beraber ya burada, ya hariçte yeriz, dedi. Banyodan çıkınmca Hraçla Henriette” | biraz evvel ayrıldığım balkonda karşı | karşıya oturmuş gördüm, Aralarında | ki masşanın üzerinde para destelerini görünce Henrlette'in her şeyi Hraça anlattığını sezdim, fakat hiç bir şey - den haberim yokmuş gibi elin? sekarak: — Nerede kaldın biraller, az daha merak ediyorduk, dedim. Düşünceli ve dalgın olmasına rağ - men Hraç derhal cevap verdi: — Sorma.. Yazıhanede birikmiş iş- lerim vardı. Onların sıraya koyayım, dedim. Bu esnada bir kaç 7'yaretçi gel- di. Onları savdım diye sevinirken — bir toplantıda bulunmak mecburiyeti ha - &l oldu. Orada da lüzumsuz münaka - şalar yapıldı. Biraz cantm sıkıldı, hava alayım diye buraya kadar yürüdüm ve geç kaldım. — Hiç olmazsa bir telefon edeyd'n, bizi meraktan kurtarırdın. » — Urun etme., Burada yalnız kal » mayı istemiyormuş gibi hareket ediyor | süne . — Litifeyi bırak, seni düşünüyorduk. . —Beni © kadar arzuladınız mı? — Sana müh'm haberler vereceğ'z.. — Nalile yorulma, Henriette bu se- fet de seni atlattı.. Her şeyden habe. TİM var. — Bu işlere sen ne diyorsun?. — Mükemmel diyorum , — Henriette bilmiyerek bize büyük hir hizmette bulundu. — Anlamadım. — Bunda anlamıyacak ne va:? Fran sızların tam it'madını kazanmış, iste - fakat cidden hep diğini onlara yaptırıyor.. — Orası öyle.. . — Daha ne istersin. Bu vaziyetten Ön- Jar Henriette'i alet etmek İstiyorlardı. şimdi Henr'ette onları alet olarak kul- lanacak, ., . Bu esnada Henriette sevinç'e mü . dahale ederek: — Ben sana demedim mi? — Hraçın hakkı var.. Bu heriflerden mükemmel surette intikam alacağız.. diyordu, Hraçın bi'r teklifi muhaverenin ke - silme”ne sebep oldu, Hraç ayağa kal - karak: — $'mdi bu minakasayı bırakalın da karmımızı doyuralım. . Yemelsten sonra sabaha kadar konuşacak vakti - miz vâr.. Sizi bu akşam yemeğe davet ediyorum, dedi . — Olmaz, bu aksam sen bizim mi . salirimizeen. Yemeği hen beraber bura- da yiyeceğ'z.. Yarın akşam da bizi davet edersin, dedim, Hraç bu teklifimi $şu mazeret'e red- sen .detti (Devamı var) Dünyada kadın hakımıyetı yakın mı * Bir Amerikalı profesör diyor ki : erkeklerdir ve belâ çıkaranlar da mütecaviz ruhlu oldu “Zayıf cins kadınlar 6) değil klar! için gene onlardır.,, Bu vaziyette aile relisinin ana olmas! Yirminci astın sınıf mücadeleleri a rasındaki erkekle kadın arasımdaki mü cadele diğer tabirle " cinsiyet mücade- lesi” beşer tarihinde hiç bir zaman kay | dedilmedik bir şiddetle devâm etmek- tedir. Fakat mücadele mevzuunun ka- dın erkek — münasebatına dair — oluşu tetkikinde insana ayrıca bir zevk ver- mektedir. Nede olsa işin içine — kadın girdimi, erkek başka bir tehalükle ku- lak kabartmaktadır. Bugün değilse bile her halde çol. uzun zaman sonra değil, kadınla erkek ara- in en keskin ve had devresine girdiğine şahit olacağız. İç timal rekabetlerin mutlak ki kadınla erkek arasında paylaşılmak zamanı çok yakınlaşmaktadır. Erkekler tarafından idare olunan bir dünyadan : kadrnlar tarafından idare olunan bir dünyaya dönüşte geçirile- cek istihale devresi de her halde çok enteresan olacaktır. Kadımların içtimai, iktisadi ve siya si sahalarda haklarımı tanıtmak ve bu haklara sahip olmak üzere erkeklerle şedid bir mücadeleye girişmiş - olduk- ları bir zamandayız. Bu mücadeleden kadınların muzaffer çıkıp çıkmıyacak- larr katiyetle kestirilemez. Fakat müca delenin bugüne kadar olan kısmında za fetin her halde “Nisa taifesi” safların da kaldığı muhakkaktır. Şu halde “Bay lar aklımızı başımıza alalım!” demekle sındaki mücadel, günün birinde kumandayı olduğu gibi "cinsi lâtif”e terketmiş olmamamk için ne gibi tedbirler almak 1âzımdır. Bun- ları tetkik edelim demek istiyoruz. An cak bundan evvel şöyle etralfa hir göz gezdirmek de faydasız olmiyacaktır. Medeni memleketler şöyle bir tara fa dursun Asya ve A'rika kadımları bi- le hürriyet ve musavat için çırpınmak ta ve yavaş yavaş da muradlarına nall olmaktadırlar, Çinde uzakşarkta ve hat ta Filipin adalarındaki çukulata tenkli dilberler bile erkeklere karşı isyan bay rağını kaldırmış bulunuyorlar. Kısaca denilebilir k! isyan bayrağı cihanşumul bir mahiyette kaldırılmış, ancak henüz bazı yerlerde erkekler bhu- na henüz fazla kulak asmış değillerdir. Maamafih çok eski zamanlara doğ ru gidecek olursak “Matriyarki" ismi altındaki kadım hâkimiyetine rastlarız. Erkeklerin henüz hayatta büyü bir rol oynamadıkları cok eski devirlere ait bu hâkimiyet, buğün için ayni şekil ve ma hsolamtzsa da baka im yarınım kadınları dizgini ele aldık. ları zaman başımtıza ne gibi bir âlet ke sileceklerdir. hiystte mevzuu O eski zamanlarda çocuk baba iş- mi ve ailesiyle değil, ana isim ve aile. siyle tanılırdı. Aile reisi baba değil ana idi. Dini ayinlere kadınlar riyaset eder ler ve bu itibarla gerek sivasi gerekse içtimai eğemmiyet'eri erkeklerinkinden çok Üstün sayılırdı.Bilhassa eski Çinde “Matriyarki"” olanca kuvvetiyle cari bu lunuyordu. Eckeklerin, barpler ve daha başka se beblerle medeniyeti kökünden — balta- mak Üzere bulundukları şu son zaman AKŞAM POSTASI İDARE EVİ' : Istanbul Ankara Caddesi Vusta kutumu * İnteaobol Z4 istanbul HABER tetefonu: 29872 ” : 24370 ABONE ŞARTLARI Türhiye Ecrehi 1400 Kr. — 2700 Kr. 1790 n0 1480 « 400 — 800 » Yo ., ..000 Ğ Senelik 6 aylık B aylık © aylık Sahibi ve Neşriyat Müdürü: Hasan Rasim Us Basıldığı yer. CVARIT ) Damme ca icap etmez ml ? larda acaba kadınlar iüreyi ele alırlar- | sa daha iyi mi olur? Diye insatın aklı- na bazı sualler de gelmiyor değil? Hat ta kadınların hâkimiyet talebi belki de bu sebebden ileri geliyor diye de düşü- | nülebilir. Amerikanın Harvard üniver. | sitesi profesörlerinden Wheeler dünya yı saran bir sürü âletlecin erkeklere has evsafın fazla ün almasından ileri geldi ğini iddia ve bu iddiasını da şu suret le tevsika uğraşması şayanı hayret ol- makla beraber büsbütün de yabana atıla cak mahiyette sayılamaz.Profesör diyor kiş “— Çok eski asırlardanberi erkekle rin ecdadlarından tevarüs ettikleri mü tecaviz ruh, her zaman aytu - kudreti göstermiyen gayrı muayyen zekâ ve beşerin içtimat bünyesini tahrip © bir sürü evsaftır ki beşer cemiyetinin mütemadi bir keşmekeş içinde yuvar- | larmasını intaç etmiştir. Beşer tarihi layıkiyle tetkik edilecek olursa pek ar istisnasiyle belâ çıkaranların hep erkek ler oldüğü pgörülür!” Profesör iddiaların: götürerek diyor ki? “— Bu itibarla zayıf cinsı kadınlar değil, erkeklerdir. Gerek manen' gerek &e maddeten zayıf olanlar kadınlar de- gil, erkeklerdi Diğer bir profesörün tetkiklerine daha - ilerlere inanmak Jüzımgelirse kadınların hasta lıklara karşı daha mukavemetli olduk- Tarını kabul etmek icap ediyor. Profe- sör Mayo erkeklerin tütün, içki vesair kuvvetten düşürcü mükeyyefat ile ve sefihane bir hayat sürme neticesi ken- dilerini bedenen takattan düşürdükle- rini kati olarak ispat etmektedir Dr. Allen ise binlerce kişi üzerinde yaptığı tetkiklerde kadınlara nazaran erkeklerin hazım böbrek, teneffüs ciha zı ve dimağ hastalıklarına daha müsait xt ve dimağ hastalıklarına daha müs-. teld olduklarını ve hastalıkların musabı erkeklerin kadınlara nazaran adeden da ha çok olduklarını tespit etmiş bulu- nuyor. İşte bu gibi tetkikleri de nazarı iti | bara almak şartiyle bugün için bir er- | kek - kâadın meselesi mevcut olduğunu iddia etmek hiç de mübalağalı olmaz, Erkeklere tahakküm daiyesindeki kadın liderlere bakılacak olursa onlar arı ve karınca gibi mahlükatı misal gös tererk biz erkekleri, büsh”*n — batır. maktadirlar Bu gibi mahlu». .t arasında btün işler, hatta kabileyi müdafaa va- sitaları bile kadınların elinde bulunmak tadır. Bir ârı kovanı yahutta bir karım- ca yuvasındaki intizam ise erkek sos- yetelerinin yarattığı intizam ve mü- | kemmeliyetten üstündür! Erkeklerin | işi-bu mahlükat arasında yuvayı bek- | lemek ve zevç olarak neslin bekasına hizmet etmekten ibarettir. İ Maamafib bu şekil karılarını çalış tırarak kendileri zevk ve sefalarında gezen erkeklerin sbütün — boşlarına gitmiyecek bir şeyi denemez. Nice erkekler vardır ki daha bugünden bu gekle boyun eğmiye razıdırlar. Kadınlar şu iddiayı da ileri sürmek tedirler; | Asırlardanberi erkekler tarafından kadınlara gösterilen yalaner - iltifatlar, bezlolunan bunca lütullar hep - erkek- lerin hodbinliklerinden doğmuş şeyler- dir. Kadınlar da bunlara inanarak hak- latına sahip olmayı düşünmemişler ve böylece bugünkü erkek — tahakkümü vukuü bulmuştur. Erkekler kadınlara karşı Çinlilerin tabirince daima "Kuş tüyü yastık gibi yumuşak ve tatlı sözler” kullanmışlar, onları bu sözlerle avutmuşlardır. Hal- buki kadınlar için uykudan uyanmak zamanı gelmiş ve geçmiştir. Modern İtadın artık kendisine yapı- | fan iltifatlara kulak asmryor, hatta bun | lara yüz çeviriyor ve haklarma sahip ol- mayı aklına koymuş, bu gayeye doğru râk etmiş değilir. Günün © deyince Ve kafamıza dank ine verinct büsbütün kadınların el kalım ne olacağız? Bize kalırsa bayi za toplıyarak kadın * Cerki endelesinde en dürüst hatti lan teşriki mesal siyasetine B Şok isabetli hareket etmif olucu erk nır:l baş vur" çin edilemiyeceği ve bu cemiye' yetini de kadım ve erkek ü yüklendikleri takdirde işlerif yürüyeceği şüphe götrmiyet lardan olduğuna göre kadınlar dan çıkarmadan onların bak etmekte oldukları vazifeleri lerine sesimizi çıkırmln'-"y" onlarda boylarının ölçu'eymi Fakat bir korkuyoruz ki şŞikâYt onlardan başlıyacaktır .* tin ügter , | k diyt yüklerii” ö aismli”” Hüber, okuyucuları l""'a,p'- fıkra müsabakası açmıştir. ÖL af Tecek fıkraların Kısa ve b az işitilmiş olması Tazımdı!. 'pd Fıkralar, ""W yahut müstear adlarilt ve ber ay o ay içinde M'd. €n iyilerinden beşine mub' metli hediyeter vertlecettir * Bize bildiğiniz güzel (4 4sönderiniz. r’" Hazır cevap tâf l' Taşralının biri ilk Mdd;”ğ'::: lir, Geceleyin sokaklarda göl eczanenin kapısının üzerinide wy" me, düğmenin yanında da göyle görür: (Geceleyin bu düğmey* basınf damcağız merak eder Ve cibince düğmeye basar. Bir ra eczacı kapmın önündt F ve hiddetle sorar: — Ne istiyorsun? — Hiç.. — O halde niçin bu “i’". — Öyle yazılı da onun içine Eczacı, karşısırklakinin v hükmeder ve alaya bağlaf ; — Anladım, sen insan | Terin memlelrıeınden geliy 'Tayralı hiç ösi — Evet amma, sizin d acayip. İnsan bir düğmeyE şısına bir eşek ;ıkıvırı'y“'o pıf K Çok avan”ı, Bir gün büyük Nıpoliv“' Luize ! — Senin baban büyül b tır, demi,; Ş, z _,.Aır Kaklın, Pransızcayı 'M avanağı anlamamış Ve muş. O da kraliçeyi Kan' ğr ğ — Dirayetli adam, di Kraliçe başvekile bif le etmiş ve : - Bad işi side mdıı'““"_ı t,ıdıl"ı zin çök avanak olılılg“"" dendir, dem'$., saat Bir adam hocaya tek'ii etmiş.. —Hocafendit . Sant KAf İ — Topu bir tane l'"" çet — Hayır, efendim, © mem, Kaça gelli?. — Vallahi, kösteğiyl TEEŞTETEZE DÇ TERTTÖETR CĞ ÜPUŞEN ŞŞ — AURDE MEDEÇŞ — DÖN ŞURALLİIPİ

Bu sayıdan diğer sayfalar: