October 5, 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

October 5, 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Diş Siyasa: Almanya, Japonya ve İtalya — karşısında Amerika.. Yazan : Milletler Cemiyetindeki Çin murah. hası Vellington - Ku, bir müddet ev. 3 der komitesinin bir toplantısın. da ortaya şu sunli fırlatmıştı: “— Medeni devletler temsil ettiğim milletin İmhası karşısında müşterek bir müdahalede bulunmak imkânlarını bulamadıklarmı ihsas etmektedirler, Milletler Cemiyetinin bizi Japon hü. cumlarından fiili bir hareketle kurtar. masını haydi bir kenara brrakalım. Fakat burada temsil edilen medeni devletler masum yavruların, süt ve - Ten anaların, alil ihtiyarların öldürül. mesini ve müdafaasız şehirlerin ha . rab edilmesini insanlıkla telif edeme. diklerini, böyle bir hareket karşısında nefret duyduklarını olsun, müşterek bir kararla tesbit ve ifade edemezler mi?,, Bu gözlere müsbet bir cevab ver. mek, Japonya hakkında Cenevroden müşterek bir “tel'in” kararı çıkması. nt kabul etmek demek olacaktı. 23 ler Komitesinde bulunanlar böyle bir ka. rar vermekten çekinmediler, İngiliz murahhası Lord Cranborne'un teklif ettiği bir metin Fransız murahhası Delboa'nun yardımı ile derhal kabul edildi've karar Milletler Cemiyeti Asamblesi başkanlık divanma gönde. rildi. Gelen haberler geçen Eylül aymın 27 nci gunll Verilen bu kararımn Ameri. Ka efkârı umumiyesinde çok müsait Bir akis yaptığını bildirmektedir. As. keri bir kıymeti ve stratejik bir ma. nası olmryan açık Çin çehir ve kasa. Balarında Japon bombaları ile yapılan kratliğenlardan KilyüRk ve devamlı bir temır duymıdıtı olan Asyerika erkâ. " mmbıdndekl bu müsait akis Va. sington hükümetini de arkasından sü. Tüklemiş bulunuyor. Şimalf Amerika. nm İsviçre hükümeti nezdindeki orta elçisi Mister Harri&on tarafından dün. ya gazeteleri mümeesillerine yapılan *Şu beyanat doğrudan doğruya hükü. Teti tarafmdan yapılmış bir resmi tebliğ suretinde telâkki edilebilir: “— Açık şehirlerin bombardımanı mmı. 27 Eylül toplantısında, 23 | — 'ter komitesinde almmış olan karar . _dın hericiye nezaretimiz haberdar e. — ” ceymr birçok defalar bildirdiği gibi bu sefer de yine bu nevi bom. bardımanları haklı bulmak mümkün olmadığı ve bu hâdiselerin bütün hu. Kkuk ve insanlık prensiplerine aykırt olduğu kanaatini izhar etmektedir.,, Demek oluyor ki, 23 lem komitesin. de verilen tel'in kararı asambleden ev. vel Amerikada tasdik edilmiş ve nihaf bir şekil almış bulunuyor. Hâdiselerin seyri bu Amerikanm de. mokraşiye zıd her harekete yabüner olduğunu, halkmın ve hükümetinin sempatisini kazanmak istiyenlerin mutlaka demokratik sistemden ayrıl. mamaları icab ettiğini göze vurmak. tadır. Faraza Musolininin sön Berlin seyahati omasmda söylenen nutukla. rm ÂAmerika efkârı umumiyesinde ne sıl bir akis bulduğunu Nevyotk Times de göyle ökuyabiliyoruz: “Eğer Hitler va Musolini hakikaten söyledikleri gibi sulh istiyorlarsa ilk yapacakları şey bu sulhe “teminat” bahşetmektir. Avrupada başka hiç kimse do harb istememektedir. Eğer iki diktatör hakikaten söyledikleri gi. Şekip Gündüe: Ruzvelt «bi - hiçbir. memlekette — görütme - miş bir derecede - milletlerinin iti . madına mazhar bulunuyorlarsa, ilk önce kendileri bu milletlere hür ola- rak, hür intihaplarla ve büyük bir f Tıb gemimizi kalafata çekmeliyiz! Amerika ve Almanyaya nisbetle bazı Muhiddin Bırpn zaman zaman te. maş edilen ve bizim şahsan Üzerinde çak durduğumuz bir mevzan dün tek. rar ele almış; müşahedelerine ve tet. kiklerine dayanarak tazelemiş. Diyor ki: “Tabiblerin fen seviyelerini devam. h bir surette yükseltmek - lâzımdır. ile kalırsa cemiyete borçlu olduğu hizmeti pekseksik öder.., Bu muharrir arkadaşa arasıra ta. kılmak bizim sakmamadığımız bir iti. yatlır. Peşinen söyliyelim ki Muhiddin Birgehn'in ele aldığı bu tez üzerinde en ufak bir azizlik yapmak niyetinde de. ğiliz. Zira bu öyle mühim bir memle. ket meselesidir ki üzerinde artık cid. diyetle durmak zamanı gelmiş ve hat. tü geçmiştir. Tabibin, hür ve koütrolsuz bir mes. lek adamı olarak telâkki edildiği gün. lerden pok uzaklardayız. Bugünkü ce- kir hürriyetiyle isteklerini bildirmek | miyet, tıbba intisab eden vatandaşı imkânmr vermelidirler. Böyle bir ha. [ birçok kayıtlara sokmak temayülün - Tekette bulunabilecekleri güne kadar | dedir; hiç olmazsa İlmi seviye üzerin. Hitlerin.ve Musolininin söyledikleri | de.cn ufak müsamahayı ortadan kal. nutukları milletlerinin - hakikt - fikir ve duygularma tam bir tercüman olu. rak kabul etmek çok güçtür.., Bu sözlerin ayrıca teşrih ve izahı. dırmak tataftarıdır. Şu anda İstanbul ve Türkiye tıb “piyasa” sında firması olan her ta. bib, muakır tıbbin kendi ihtisas şube. sinde ulaştığı yükseklikle ayni ilmi na lizum Oolmadığı kanaatindeyiz. | plâtformada mıdır? Elbette ve maale. Emperyalist askeri bir zümrenin gemi azıya almış bir insafsızlıkla Çin ge . hirlerinde işlediği clnıye“eri tel'in eden ve Roma - Berlin Bon nÜmAYIŞMNI Dir ü temaytlı süretin” de KâBul etmiyen Âmerika; bütün Hü | ” diseleri demokrasi zaviyesinden gör. mekte ısrar eden bir Amerikadır. sef değildir. Yanlış teşhisler, yanlış tedaviler, dozu yerinde olmıyan ilâç. Tar velhasıl tıbbt hatalar yüzünden gehrin ve memleketin zarar çekmedi. almış bir tabibin ©- gunkü fakültemiz. do öğrendiği tıb ile bugün bizi tedavi. Bu hale bakarak Amerika efkârı | Ye kalkışması nihayet... gülünçtür. umumiyesinin Japonyaya olduğu kâ. Muhiddin Birgen * rin a. rasıra açılan kursalara davet edilerek dar Nazi Almanyasına ve Faşlst İtal. | yiyc; geviyelerinin yükseltildiğini, İn. yaya da çekingen, itimatsız ve düş- | gilterede tabibler için de buna benzer man olduğunu kabul etmek mümkün. | kurslar açıldığmı,, söylüyor. Dostu - dür. Şekip GÜNDÜZ Daimi serği binası yauza şunu da hatırlatalım: 'Türkiyede kara ve deniz subayları da mütemadi stajlar ve kurs devreleri geçirirler. Bu cihet de bir nümune ©- İarak gösterilebilir. Fransada, İtalya- da ve Almanyada ihtiyat tayyareci subaylar her dört ayda bir Iki hafta- Beledlyelllll sualle- | lik uçuş stajına davet edilirler 've dev rine komisyon cevap vermedi İstanbulda yapılması düşünülen da- imi bir sergi binası inşasının muvafık o- lup olmıyacağını tetkika memür edilen Belediyenin komisyondan - sordu; sualler şunlardır: *Daimi bir sergi hangi makam tarâ- rından idare edilmelidir. Sergi ne şekil- de ve ne kadar masrafla idare edilebi- Ür?,, Komisyon : “Binanın nerede ve kimin tarafından yapılacağını ve vatidatının hangi menbalardan tedarik edileceği bi- Hnmedikçe bu suallere cevap — verile- mez!,, kararını vermiş ve belediyenin sorduğu sualleri müzakere etmeğe bile lüzum görmemiştir. İktisat vekâletinin. diğer vilâyetle- rin de İştirakiyle İstanbulda irişasımı ta- savvur ettiği gergi bitast hakkındaki tet kikler ilerlemektedir. Belediyenin daveti İstanbulun kurtuluş yıldönümünü kutlulama merasimilre Iştirâk edecek olan alay birinciteşrinin 6 ner günü saat 10 da Sultanahmet meydanmda top- lanacak, saat 10,30 da hareket ederek Taksim meydanına gidecektir. Bu tö. | — rende bulunmak üzere İstanbulda bulun an saylavlar, gehir meclisi üyeleri, süel Reteraller ve üstbaylar, Adliye ve Mül kiye rüesası, belediye erkânı, matbuat Mri. siyasal parti başkanları, hayır ve meslek cemiyetleri başkanları, bankalar dircktörleri ve imtiyazlı şirk etier ticaret odası heyeti ve esnat cçmiyet feri ıdııııwn Taksimde hazırlanmış olan tribüne teşrifleri rica olunur, — Fibiser Jakot Atay, silindir şapka, (6739) adımlarla yürüyen tayyareciliğin yeni sırlarıma akıl erdirmelerine dikkat ©. lunur. Gazetecilikde de böyle değil midir? Matbuat âleminden üÜç &y ay- rılan bir adam, üç ay staj görmeden tokrar aramıza karışabilir mi? Staj ve kurs bir bilgi müntesibini o bilginin muasırı haline sokmak için ga bulunmuş olan - vasıtadır. Fren tut. maz bir süratle ilerliyen tıbbim devam. lt muasırı olmak gibi mühim bir vasıf ise başıbozuk bir hürriyet ile, ve: *— Efendim; bendeniz tibbi gaze. teleri ve fenni neşriyatı adım adım takip ederim. 000... döğrusu bu hu. susta çok titizdir....., Gibi gelişlgüzel "teminat” ve “riva: yat” ile elde edilemez. Hatırıma gelmişken acı bir hatıra. yı da ben nakledeyim: (*) Şair dostum 'rahmetli -Ahmet Hâ. şim böbreklerinden muztaripti, yerli tıibbın aradığı dermanı veremiyeceği. ne aklı kesince kalkıp Almanyaya git- mişti. Avdetinde Kadıköy vapurunda karşılaşmıştık. Haydarpaşaya — varın. ca; - tesadüf bü ya - böbrek illetlerin. de büyük ihtisası olan bir “meşbuur!” “mütehassıs", “doktoar” geldi, yanımı. | za ötürdu. Hâşim bu zat - tarafından uzun zaman tedavi edilmişti, Kendisi- | ni nazikâne selâmladı, ve: — Azizim doktor... . dedi - Size bir sual soracağım. — Buyurunuz. “an hastalığına tutulan bir a. dam ne yemelidir? Doktor okuduğu âyetin sıhhatinde, 'Tabib mektepten çıktığı günkü bilgi. * ,hastalar bizde yedi sene için ölüm- ılen kurtarılamazlar mı ? Yazan : Nizametlin Nazit yani üstününde, esresinde ve tecyidin. de güphesi olmıyan bir molla gibi mı. rıldandı: 4 — Süt.. Yoğurt... İşte 0 zaman Haşimi görmeliydi! Betbaht dostum boğulur gibi bağırdı: — Fakat bu bugünkü tıbbın dinayet addettiği derecede iptidai bir hatadır azizim, Ve kıpkırmızı kesilen yüzünden ta- bibe tehditler fışkırtan bir -hiddetle ilâve etti: — "" hastalığma tutulan her ge. yi yiyebilir, yalnız bu südü içemez ve bu yoğurdu yiyemez. Almanların “fi. lTân” adlı tib mecmuasının ciddiyetine emin misiniz? — Evet.. — Berlin üniversitesi profesörlerin. den doktor “falan” tn ilminden ve A. merikalr mütehassıs tabib profesör “filân” 1 bilgisinden ve ciddiyetinden emin ralsiniz? —Evet... — O halde bahsettiğim mecmuanın geçen seneki on birinci sayısmdaki makaleye ve Bondra tıib akademisinde filân mütehassısın verdiği, -umumf tasvibe mazhar rapora itimad etme- diniz mi? Meşhur doktorun bu sözlere verdi. Bi cevab gu oldu: — Ben almanca bilmem. İngilizce de bilmem. Yalnız Fransız tıbbi edebiya- tını takib ederim. Bizim sahada bir gey evvelâ Almanya ve Amerikada ke. gif ve tecrübe olunur; bir yıl sonra agilterede terlilmim baylm. DAYİŞ Wir keşif Fransayda 'daima dört yıl sonrâ akseder: Biz ise Wransız neşriyatı a. rasında okuduktan mutlaka üç yıl sonra bu keşfl tecrübeye cüret ederiz. — O halde.. —O haldesi şu... Bugün Amerika ve Almanyada ölümden kurtarılan bir hasta, bir yıl sonra İngilterede de ö- lümden kurtarılır. Fakat bu nevi has. talar Fransada dört yıl müddetle ve bizde en az yodi yıl müddetle ölüme mahkümdurlar, Nasıl? Mükemmel değil mi? Binaenaleyh bu —mevzun ısıtıp tekra ortaya koymakla arkadaşımızın çok doğru hareket ettiğine kaniim. Bazan ve bazı ahvalde omurgası yö. sunlanmış Üç anbarlı bir Mahmudiye kalyonu manzarası gösteren tıb gemi. mizi bir an evvel kalafata çekmek ve bu kalafatı zaman zaman tekrarlamak artık ihmal edilemez bir. zarüret olL. muştur. Nizamettin NAZİF (*) Bunu yine bi mevzudan bah. soden bir yazımda bundan üç yıl ev . vel bir daha neşretmiştim. ” — Kunm bütün gün sizinle meşgul oldu. — (İçinden) Keşki bütün gece olay. d ’ Meğer — / 5 İLKTEŞRİN — 1937 Hayata dair Asıl saadet SABAH - uyanınca içinde bir neşe, büyük bir ferahlık duy. du. Sanki yıllardan beri beklediği, kendisine hayatın en büyük saadeti: ni getirecek bir vakanın artık olacağı müjdesini almıştı. Penceresinden bak. tı, derin derin nefes aldı, gözlerini et. —— rafa okşar gibl gezdirdi. Hayatı bu — kadar sevdiğini hiç hatırlamıyordu. — Fakat bunu ancak bir an düşündü: ( neşesinden, bu sonsuz ve sebebsiz ne. — şesinden başka hiçbir şeye bağlanmak istemiyordu. Çoktanberi, belki ta doğduğu gün. denberi — beklediği — o mucize ne idi? Bunu kendi de bilmiyor ve — tayin — etmek — istemiyordu. O gün onu öğreneceğinden emindi. Biraz sonra gelecek haberin ne olaca. ğını tayine çalışmak onun - vereceği zevki azaltabilirdi. Bunun için bekle. meğe, kimseye bir. şey sormaksızm, acele etmeksizin beklemeğe karar ver. di. Ağır ağır hazırlandı, evinden çıktı. Yolda her rasgeldiği insana muhab. betle bakıyor, onu adeta kucaklamak arzusunu duyuyordu. Herkeste, en lâ. kayd bakışlarda bile kendisi için bir alâka, yerde, gökte her şeyde kendi. Bine bir yakınlık sezer gibi oluyordu. Birçök şeyler vardı ki onları o güne kadar hiç farketmemiş ve yahut ki farketmiş de büsbütün başka bir göz. le görmüştü. Meselâ her gün önünden Beçtiği gu bahçe... Bir müddet durdu: onun güzelliğini şimdiye kadar anla. mamıştı. Fakat bugün o yalnız bahçe. yi değil, her şeyi, evelden gözlerini çevirdiği Şeyleri bile güzel buluyor. du. İçipde hayat için dindarane bir hayranlık vardı. Ağır ağır yürümesine, arasıra dur. masına rağmen işine geç kalmadı. Belki evinden, her zamankinden er. ken çıkmıştı, belki de zaman ona lüt. fetmiş,; âkışını onun yürüyüsüne uy- KŞŞ Tatom VN CeÜ Bani gy ti: her vakjtkinden fazla h çıkardığı hâlde zamanı uzun bulmadı, kısa da bulmadı. İş arkadaşlarından birinin: “Vakit de bir türlü geçmiyor!” dedi. ğini duyunca hayret etti. Halbuki bu sözü kendi de kaç defa söylemişti. O gün kimseden yeni bir şey duy. madı, kimseye bir şey sormadı, Fakat her konuşulan sözde saadetinin artık tahakkuk ettiğini müjdeliyen bir e. mare buldu. Hangi saadetin nasıl bir emaresi? Bunu düşünmeği bile aklma — getirmedi. ! İşinden çıkıp evine dönerken sabah. ki hal devam ediyordu. Hayatla yeni karşılaşmış, yeni doğmuş gibi idi. Hiç bir tanıdık çehreye rasgelmediği hal. de yalnızlık acıst duymuyardu. Zaten Kkimse ile konuşmağa ihtiyacr yoktu: içinde, herkesle, dünyanın canlı, can. sız her şeyi ile ta ezelden başlamış, ebede kadar sürecek bir muhavere hissediyordu. Evine geldi, Ne bir haber; ne bir mektub... Fakat o, sabahtan beri bir haber beklediğini de unutmuştu. Asıl saadete, her şeyi güzel görmek, zama. | nın akışını kendi -keyfine h!ını.lı. kendini umumt bir ahengin - ehemmi. yetsiz gibi görünen, fakat zarurf - bir unsuru saymak Baadetine ermiş.- ti, Bu saadeti de düşünmedi, anlamın. — dı. Düşünse, anlasa belki onu duymaz — olurdu. ; L yer vemagin DeD easree — e varDa a eee g areearTema eee dERREİZ T senaranu öreümaDa vreneme dallaraanpennci — Nurullah ATAÇ — * eee M Cigara tiryakisi hırsız mal sahibinin kayın biraderi imiş! Kadıköyde Kurbağalıderede bakköl Mehmedin dükkânı dün gece açılmış — 15 liralık âlâ; 8 liralık Bafra, 10 lirs- lık Hanım cıgarası, 75 liralık pul, 10 Jiralık bozük para çalmmıştır. Mehmet, dargın buluııduğu kıyml’ı raderi Muzafferin bu işi yaptığmdan süphesi olduğunu söyleyince, Muzaf” fer yakalanmitş, Gvi aranmış, cıgart” Jar ve paralar bulunmuştur,

Bu sayıdan diğer sayfalar: