10 Ekim 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

10 Ekim 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

,bir askeri harekete, yani lardan beşi kızdır, — Dış Siyasa: Ruzvelte Ingiltere ve Italyadan cevap Yazan : Dünya nereye & İşte kal nda tedbir almması dü. günülen kuvvet, idareimaslahatçı ted. birlerden yılmıyacağını söylüyor ve yılmamakta olduğunu fiilen ispata da devam ediyor. Vaziyette kendiliğinden bir değişiklik belireceğini sanmak mümkün olmadığına göre Uzak Şarkta cereyâan eden kâanlı hâdiseleri “medeni duygularla telif edilemez bir canavar. lık,, addettiklerini söyliyenler ne yapa. taklar? Bir harbi göze alacaklar mı? Zecri tedbirlerden bahsediliyor. Bu Zecri tedbirlerin tecnübesini dünyanın ne gülüne bir gekilde geçirdiğini he. nüz unutmadık. Ekonomik zecri ted. Birler askeri zecri tedbirlerle teyid edilmedikten sonra, hattâ bu askeri zecri tedbirlerin icabında kat'i ve tam “ateg” e, in. Kılâp edebileceği adamakıllı anlaşıl. madıktan sonra bir fayda verebilecek. leri sanılabilir mi? İtalyaya kargı tat- bik edilen zecri tedbirler Negüs'ü Ha. beşistanda tutabildi mi? Filvaki Milletler Cemiyeti'nin me. Kanizmasını ellerinde tutan devletler üpi muhafaza etmek tecellüdünü gidiyor? bir tecellüd gibi gözüken bu halin ya. rm Öir “monna'e d'eehange" gibi kul. lanılmıyacağmı kim temin edebilir? Ruzveltin nutku, şu ana kadar res. mat bir kıymeoti haiz iki cevab almış bu. Hadüyoör. Bunlardan biri İngiliz başve. kilinin söylediği nutuktur, diğeri de İtalyan başvekilinin negrettiği bir ma. kale. Bu iki cevapta, iki cephenin bu güne kadar göze vuran temayülleri, karakteri ve tabiyesi ile bir daha kar. şılasıyoruz. İngiliz başvekili; 1 — İtalya ile anlaşma ihtimalleri; || ni gözlününAs bularak ; 2 — Dünyayı saran kanlı kâbusa ne dikkat ederek; 8 — Ezki idareimaslahatçı metod . Talipleri imtihan Şekip Gündüz terileb !nrvğı kanaatini uyandırmağa Konuşmüuş bulunuyor. Söz'erinde, ihtiyat, vakar, temkin, , soğukkankılık, bugüne kadar - kulla. nuılmış olan metadlara sadakat ve zâ. man “facteur,, üne azami bir ilimad seziliyor. İtalyan başvekili ise; 1 — Amerikadan gelen büylk teh. dide rağmen; 2 — İtalyanm büyük ekonomik gr. kıntılarına rağmen; 8 — İngiltere ile anlaşmaya dış po- litikasında büyük ehemmiyet vermesi. ne rağmen; Açıkça Japonyayı iltizam ediyor. Takbih karariyle Milletler Cemiye. ti, bunu teyid eden muhtuırasiyle ve Cumhurrcisinin nutku İle Amerika, Başvekilinin resmi beyanatı ile İngil. tere ve tasv sükütü ile bütün dünya (nakıs Almanya) bu Japonya- nın kargısında cephe tutarken İtalya şöyle diyor: Nİ tığıher hareket, Japon, faşist devletler safına sokmaktadır.. İtiraf etmek lâzımdır ki, bu sözler. do azami bir açık kalplilik vardır. Ro- ma, faşizmi sarih konuşturuyor. Bu sarahat karşıaında Ruzveltin de- mokrasiyi ayni sarghat derecesiyle konuşturup konuşturamryacağı bugü. nün muammasıdır. Bunu çözebilecek anahtarı dokuzlar konferansından ve onu takib edecek hâdiselerden alabilece ğiz, Fakat bugünden talımin edilebilir ki demokrasi Japonyaya hâkim bir dil Kkullandığı gün, Româ ve Berlin Ja. ponya; ynl qğıstunl cçk- A KÜ'YeRAKEtLİM kalmadiğı gö rülecektir, Zira Londranım hâlâ peltek konuşması Vaşingtonun nereye kadar gidebileceğin! henüz kestirememle ol. masındandır. yayı ŞEKİP GÜNDÜZ eden heyet Tiyatro Mektebi namzetleri dün imtihan edildi — Ankaradaki tiyatro mektebine alı- nacak talebelerin seçme imtihanları dün öğleden sonra Fransız tiyatrosunda ya- pilmeştir. İmtihan heyeti yüksek tedrisat mü- dürü Cevat, tiyatro mütehassısı Karl E- bert, maarif vekâleti umum? mülettiş. lerinden Reşat Nuri, şehir tiyatrosun- dan İ. Galip Arcan, konservatuvar şan muallimi Nurullah Şevketten mürek- kepti. Mektebin opera kısmına girecekle-« rin sesleri prova edilmiş, dram kısmmna talip olanlara da klâsik piyeslerden bazı kısımlar okutulmuştur. İmtihana 140 genç girmiştir. Bun. Iİki Macar arasında | döğüş | Şahrimizde Macat gazetelori muhabirliğini | yapan Jan kendisi hakkında casustuk itha. | :ı-_mdn'buıı.na— Langi tsminde bususl dersler vermekle geğinea bir Macarın — kaçakçılık yapbığını Mbar etmiştir. Br Üzerine dün Karşdaşan iki Macar biribirin! döğmüşler ve har ikis! de melddelumümdüğe şikâyelte bu. | Tuamuşlardır. — e j | Tiyatro mektebi imtihamında namzet talebeden biri Meviğit Böki mâliye hukuk müşaviri, Defterhane nazırı, laparta mebusu, ve Darülfünun mü, dörrisi merhum Mahmut Esat adına Çember Utaşta Âtik Alipaşa camlinde pazartesi günü Bünt 1520 da bir mevlüt okunacaktır. linde” mı—:R — Akşam postün - H———w Sanat ve düşünce - Neredesiniz Alaturkacılar ? Yazan : Neredesiniz- alaturkacılar, neredesi- Diz benimle (alafrangatı dümbeleği!) diye alay edenler? Koşunuz, geliniz, size ben tam ma- nasiyle güzel, tam manasiyle yürekler oynatan ve maruf edebi tabire — gört: “İnsanın kalbinde bedil heyecanlar u- yandıran,, bir şarkı dinleteyim!.., Şarkı diye, türkü diye, beste diye, musiki diye böylesine derler işte! Hem bu, size din- letmek istediğim küçük şarkı, yahut türkü, öyle, armonize falan da edilmek istemez. Çünkü onun armonisi de ken- dinden, melodisi de, hepsi de.. Bilmiyorum, bu şarkı, yahut türkü hangi tarihte kimin tsrafımndan yapılmış Ne bestecisini, ne güftecisini bildiğim, hatta gültesini gramefondan bir türlü zaptedemediğim bu küçük şey, diyebi- Tirim ki benim vaktiyle alaturkada din- lemiş olduğum Hek usta işi şaheserler- den hiç de aşağı değildir, hatta onların birçoklarından da yüksektir, Devrini bun dan yirmi beş, ötüz yıl önce kapamış ol- düğunu sandığım o yer yer nazenin, yer yer hazin ve yer yer civelek alaturkanın işte bu gibi küçlük, fakat harikulâde gü- zel parçaları gelecek zamanda Türk senfonilerinin birer canlı malzemeleti olacaklardır. Meselâ (Borodin) in (Orta Asya) sında ve (Korzakof) un (Şehrazat) ın- daki Asyai nağmeler ve mahalli parça- lar gibi... — Senin bu kadar övdüğün bu kü- çücük şarkr acaba hangi şarkıdır? diye ceksiniz. Onu da söyliyeyim? Kayseri halk şarkılarından (Erki- let) şarkısı! Ben, dün bu şarkıyı, bir.durak ye- “yinde tamn tratmwvaya: bineceğim “trada düydüm. Bunuri üzerine gelen;tramya- yabinmedim, gramofönun çalındığı ker- raâthaneye dalarak çalınanı sonuna ka- dar dinledikten sonra plâğı alıp üzerini okuyunca şunu gördüm? (Kayseri halk şarkılarından Erkilet şarkısı). Bu canım şarkıyı Kayseri Halk evi sanatkârlarından — (Mahir) adında birisi okumuş, saz da zatern oranın sazı- na benziyordu, Eyvah ki ayni plâğı o- rada üstüste üç kere çaldırdığım halde gülfteyi bir türlü zaptedemedim; plâk makinede dönerken ancak şu sözleri kaydedebildim: *Gerdan kırarak, bâde sunarak,, Gel yavrum, gel, aman! Canmum, Canmıwe Kollarını boynumdan aşır, Ben yandım aman.. Gal yavrum, gel, gel aman!” Canrım Canımm!,, Makamant bitaz hicaza, biraz hicaz- kâra, biraz humayuna benzettiğim Kay- serinin bu Erkilet şarkısını besteliyen adam, herhalde sanate vurgun insan yüreklerinin, insan rullarımın, o zama- na, hatta her zamana göre yakından bir aşinası imiş,.. Bu küçücük şarkının nağ- meleri arasında eskiden de gene bâzı 2- laturka parçalarda dinlemiş olduğum ü- fak telek şeyleri hatırlamıyor değilim. Fakat, bu onların hepsinden daha baş- ka, hepsinden daha bedil ifadeli, hep- sinden daha cana yakındı. Bunda umul- mıyan bir güzellik, sonra gültede ge- Çen gözlere eşsiz bir uyarlık vardı. e Hele şarkının nakaratı olan 0: (Gel gel yavrum gel aman) Ve he- le gene nakaratın sonunda gelen o: “Canınım,, “Canımm!,, Deyişler her babayiğit musikicinin notaya alabileceği nağmelerden değildi. Gramolon : “Canmuım,, “Canıım!,, Diye seşlenirken bu hınphr bana, bir ananın, bir kız kardeşin, bir saf ve sadık yavuklunun, bir genç ve nikâh h can yoldaşının, çok şevdiklerine karşı tâ can evlerinden kopan — hitaplar gibi geliyor, insanın ruhunu en tatlr ve ma- sum tarafından ürpertiyordu , eee OA Bi . Ş NÜRŞRE N S SÜ NL GN ĞB AĞİİĞİ g Osman Cemal Kaygılı Dahası var: Şarkı bir Kayseri !Kıkx- sı olduğu ve nâğmelerinde bırıı iy- seri çeşnisi bulunduğu halde Ben onun bütün nağmelerinde yalnız Kayseriyi değil, İzmiri, Burtayı, İstanbulu bile " seriyordum.İzmirin ılık yalı boyları, cicinar ve üzürü'bağları. Bursantri'mis koküluşeftali ve ayva bahçeleri.. İstan- bulum dilber Boğaz “kıyıları, serin dere boyları, su başları.. Bilhassa o şarkıdaki *Canmm, canıtım!,, deyişleri ve, ©-de- yişlerdeki yürekten kopan melodileri, ne kadar yakından tanırlar. Aranağıme lerinde biraz Niğde, Konya, Ürgüp çeş- »ileri de sezilir gibi olan bu Kayseri şarkısının bu nağmelerinde daha ziya- de Kastamonu havalisi canlanıryordu. Fakat, neydi o şarkı? Ne olacak, tam manasiyle, tam usta işi bir nefideydi. İşte şârkı, türkü, ahenk, nağme, mu- siki diye böylesine, insanın içini böyle eritenine derler. Ne yazık ki buşarkıyı dün üstlste üç defa dinledikten sonra Sirkecide kendisine rastladığım bugü- nün eri gözde alaturka üstadlarından bi- rine: — Kayserinin Erkilet şarkısı nasıldır ve hangi makamdandır? Diye sordum. Maatteesslif böyle bir şarkıdan haberi olmadığını bana söyledi. Şimdi benim alafrangacılığı- ma, yahut alafrangacı dümbelekliğime gelince onu da size ayrı bir gün başka bir yazı ile anlatır ve dünyanın en bü- yük musiki ustası Bethovene neden bayıldığımı da o yazımda söylerim: ©. Cemal KAYGILI. <a Ekleme : : >xvbre aT anızam Şunu'da söylemeden pçeuy'eığnn kiayni pliğın 'arkamndı bir başka Kay- seri havası vardı ki a,'nihayet her za- man dinlediğimiz alelâde halk şarkıla- rından başka bir şey değildi, bence onun sanat kıymeti berikine nisbetle onuncu derecede bir şeydi. 0GK. b a 0 A ğ 6 K Macar hududunda Romanya Büyük istibkâmlar vücude getiriyor Bükreş 9 (A.A) — Başvekil Tatarez. c0, refakatide Milli Müdafaa, Hava ve Deniz Nazırları olduğu halde bu sabah teftiş maksadile Oradeamare'e gelmiş. tir. Bu münasebetle söylediği nutukta Başvekil, hali hazırda Romanya - Ma. caristan hudutları uzunluğunca inşa edilmekte olan istihkâmların ayni za. manda memleketin ve sulhün müdafa, asma yarıyacağını söylemiş ve de . miştir ki: “— Kuvvetli ve iyi silâhlanmış bir memleket bütün kötü niyetleri izala eder.,, Ekalliyetlerden bahsedeti Tataresko her zaman için 'millt'devlete karışmış olan _e)ııılıyıuerlo- müşterek - naormal hayat münasebetlerini ve mütekabil Köprü üzerinde -bir kaza Blı' gence otomobil c çarptı Köprüde, yayaların geçmesi memnu Şoför Kâzımın idaresindeki 1989 numaralı taksi köprü Üserinde giderken — birdenbire önüme Mehmet oğlu İzmalil isimli bir genç sikmış ve şedörün İsmalle çarpmamak için yaptığı manevra böşt giderek otomobil gen. <e çarpmıştır. . Katâ netlcesinde golör yere — yuvarlanan İsmallin baynundan yaralandığımı — görünce onu otamobilina alıp hastaneye götürmüş ve sonra kazayı polise haber vermiştir. den bir ay sonra, yani 29 Sön şairler D ete badır oluyor, « larını Varlık mocmuasında ” kuduğum ülç genç şairden, Orhan " li, Mehmet Ali Sel, Oktay nuw lar hakikatte ikl kişi imiş; Ali Sel, Orhan Veli'nin, yahud İ Vei MakalkalAirdü'lü müzteslii imiş) bahsetmiş, kısacık mımnd rini pek beğeüdiğimi söylemiştini: yazmın bende bıraktığı ilk ınm' emniyetim yoktur. Sonradan o zümeleri tekrar okudüm: yine yine taze buldum. O şiirlerden ğrm zevkin sadece hayretten bir “ilk.ağız” zevki- olmadığını dım... Fakat bugün tekrar onl bahsedecek değilim, anlatmak ğim başka bir şey var, O Üç gairden, kendilerinden bir sene önce adımnı tanıtmağa başlaf başka bir genç şaire de Onün da yazılarımdan hoşlanırım; kat bugün medhini etmiyeceğim adını yazmak-istemiyorum... — * — O genç şair yüzünü buruşturdu “Bunlâr dâ gilr mi? Böyle gşeylef ? şiire girer mi?,, dedi, Ondan bira3 ha yaşlı olanlar da onun eseri h da böyle söylüyorlar. Beş altı / sonra yetişecek bir şair için de O Veli ile Oktay Rifat'in * buna be Bir hüküm vermiyeceklerini kimse ” min edemez. Niçin böyle oluyor? Niçin bizde ” nilik hevesine düşmüş şairler de lar. Mürnhîumllği birkaç yıl, hattâ birkaç ay karşı bir cephe teşkil etmek istiyol İ Bu -“anane”.don bolkf daha V zaman kurtulamıryacağız, çünkl tecetsüsten mührumuz. - Kendiff göre, pek de izah edemiyeceğimli giir, sanat telâkkimiz var, onu ge Tetmek, ondan başkasmı öğ'mnmcİ temiyoruz, - Kendimizden son anlamak iddialarına İştirak etmö bile iddiaları kavramak, onların gö leri hakkında da bir fikir edinmek hiç bir gayret sarfetmiyoruz. B sonra yetişenleri ancak bize beti! lerse, bizim göylediklerimizi — tek ederlerse - o-da bir dereceye kad alâka gösteriyoruz. ” Doğrusunu isterseniz biz &liri, ti değil, yalnız ve yalnız kendi ki mizi seviyoruz; bunun için de k! mizden e' gelenlere de, sonra lere de hi Cenevre, 10 - (Hususi) — intihabı kontrol edecek ımıııu vattan mürekkeptir: M. Jak Lagrange (Belçikg), M (| der Mandere (Holanda), M; Reid giliz), M. Remers (Norveç), ve ROf (İsviçre). M. Rogera komitenin V mi kâtipliğini deruhte etmiştir. Komite yarım sabah yapacağ edecektir. takyada bulunacağı tahmin edil dir. İntihabat, rejimin meriyet ti

Bu sayıdan diğer sayfalar: