13 Kasım 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

13 Kasım 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İki taraflı vazife “Biz otargist değiliz: fakat Türkiyede ekonomik şartlar mevcud, ve- milli ekonomi bakımmmdan, yapılması kabil veya zaruri her şeyi yapmak ve yaptır. mak azmindeyiz.,, “Kendi kendine kâfi gelme” diye izah ettiğimiz otarşistlik, bazı rejimle. rin davası olmuştur. Hattâ bu yüzden, büyük hâarpte olduğu gibi, en acı sı. kıntılar yeniden başlamıştır. Her mem leketin kendi şart ve ihtiyaçlarına göre alacağı tedbir ve kararlara asla karışmayız. Bizim milli zaruret ve menfaatle. rimiz başkadır: cihan piyasaları ile alış veriy'e bulutacağız. Mal satıcağız ve mal slacağız. Fakat üretim ve yoğaltım şartlırı elverdiği zaman, herhangi bir endürtriyi tesis etmekte de kusur etmiyecejiz. Türkiye yeni bir baca kur. makla, cihan piyasasından herhangi bir malın daha müşterisi eksilmiş zanno. hunabilir; halbuki her yeni endüstri memlekette harcket ve refah uyandırıp, umum! satmalma kab'liyetine derhal tesir etmek'e el”uğundan bilâkis, Tür. kiyenin müşterilik değer ve kuvveti artıyor. Türkiye pazarına 'dışardan her gün daha az dokuma giriyorsa da, her gün daha fazla elektrik malzemesi ah. yoruz. Z “,« veya zarur! her şey!” sözü ilk ham'ede milli müd*f>ayı hatira getirir. Biz tam ihtiyaç olduğu zaman, bazı ailâhlar için, bütün satış kapılarınm sımsı. kı kapanmakta olduklarını görmüşüzdür. Esasen bir takım memleketleri, eko. nomik şartlar elverişli olmasa bile, bazı İşlerde — otarşiye sevkeden — sebeb budur: milli müdafan ihtiyaçlarının temininde başkalarına tâbi kalarak gene tam bir emniyet hissi duymak imkânsızdır. Türkiye gibi ekonom! davasını hiç kimsenin zararına olmıyan, bilâkis, kendisinin enternagyona! alışveriş alem inde daha kuvvetlendirici, makul usul. lerle yürüten devletler hakkında, büyük piyasalar dikkatli davranmalıdırlar. Yalvız satmağı, ve Ihtiyacın cebirlerini veya imkânlarını kullanarak istedikle. Ti gibi satmağı değil, bol almağı, ve bu suretle, otarşizm davası yerine inter. Gdöpzndance davasına hak kazandırmağı düşünmelidirler, (Ulus) Fransız gazetelerinin Türklük aleyhindeki bazı neşriyatı KURUN'da Osmanlı devleti aleyhinde hiyanet yapmak NTAKYA patriği — Karllmal Gi cesaretini göstermiş olan bu papazın da *. fendileri tarafından yapıldeak — bu telkinat Tappoulnin Parisi ziyareti, “Lintransi | üzerine seyahatini tehir edeceği şüphesizdi. Bizim de bu hâdise Gzerinde böylece du. ruşumuzun sebebi Fransız efkârı umumiye. sini vaktinde uyanık bulunmağa davet et. mektir: Zira Atatürkün daha geçen hafta B. Millet Mectisi kürsüsünde söylediğli açılış zutKW'NÜrkiyü (e Föürlas arazındaki dostluk bundan sonraki Çiçüsü Frea. geant,, ve “Paris , Şolr,, gibi bir takım Fram. sız gazetelerinde Türklük aleyhine bazı neş. riyata sebebiyet vermiş bulunuyor, Fransız gazeteleri, patriğin, Osmanlı imparatorluğu. na karşı olan hiyanet mahiyetindeki fanli. yetlerinden, Osmasnlı İmparatarluğunu yerin dibine göçirir bir surette bahsediyorlar. Asım Us, bu neşriyat etrafında diyor klı “Şüphesiz bu türlü neçriyat pek yeraiz ve pök çirkindir; fakat bizim fikrimizce bu neş. riyatın yersizliği ve çirkinliği — derecesinde mühim olan bir nokta vardır ki bu da Antak yada oturması itibarile Hatay işlerile alâka. 5ı tabit bulunan Gabriel Tappoutmin Türk . Fransız anlaşması esasları dahilinde intiha. bata başlanacağı — bir sırada — ve şüphesiz rasm! bir davet üzerine — Fransaya gifmiş simasıdır. Biz Antakya Patriğinin buzünkü münggebetinin sanm Hatay işinde takip edeceği tavrı hare. kete büğlr olduğunu çok açık olarak göster. miştir. YVğer Fransız gazetelerinin Gabrlel Tappou fnin şahan etrafında neşriyat yaparken 'Türk Jük aleyhindeki Bgeniş bir ce. reyan vermemiş olanlardı bu papazın bugün lerde Parise gitmiş olduğuna — ve intihabat nihayet buluncaya kadar orada kalarak U. mumi harp içindeki meşum — faaliyetlerini ahval ve yerait altında Parise gidişine ve o. mmı—wwm küwm—!mhmmm yişkârane heşriyat yapılışma bir mana vere medik; daha doğrusu verdiğimiz — manayı 'Türk . Fransız dostluğunun tabil icapları fle uygun göremedik. Gabrtel Tappouinin Paris ziyareti Fransız dımııdıınıırmıırınmı:ıııd-. srydı Hatay intihabatı başlıyacağı bir sıra. miyedek a li vaziyela ğ Yerasanık N vaziyete meydan vermemek | bir güpheye mahal verecek bir vaziyetin mey için elbette kendisine telkinat yapılırdı ve dana gelmesi Türk —- Fransız — dostluğu- umum! harp içinde Fransızlar lehine olarak mun inkişafı için iyi bir çey değtidir.., Ziraf kalkınma yolunda: Devlet nümune çiftlikleri CUMHURİYET” de — | Çözi Orman çittiiğinde vardan muvatfaki. Bdeyüye adai yetli netlceleri, zirante eiverişli almıyan bu UNUS NADI, Türkiyede en başta zira. toprakların sekiz ön yıl içinde nasıl bir ma- mure halino geldiğini, bütün Anadola, yay. Tasında hububatın en iyi cinslerinin Orman lınım—.h'unqw_—- nun yölüu da Antakya patriğinin intihabat neticosi alımıncaya kadar Fansada kalmast. dır. Fakat büyle olmaz da bu adam intihabat başladığı zaman tekrar Antakyaya dönerse bu hareketi Halay Türkleri aleyhinde Puriste kurulmuş bir sulkast hazeketi şüphesl ister fstemez hâsrl olur ve zannederiz ki bu tarzda *“Programın ziraat faslında da izah olun. Guğuna göre Atatürk bu sahada — tutulacak yolu güstermiştir. Bizzat ziraalle iştigal e. derek ortaya övünülecek esaslat koymuş ©. lan Atatürkün geçen yıl bütün - çiftliklerini millete hediye etmiş oldukları — malümdur. 'Türk inkılâp tarihiade en büyük modellerden biri olarak dalma minaet ve şükranla yad e. dilecek bu yüksek hareketi — hükümet Jâyık olduğu ehemmiyetle karşılamakta ve Atatür kün izinde yürüyerek ondan devir aldığı u. sülleri daha ziyade genişletilmiş — şekillerile tatbikte devam eyliyeceğini tasrih eylamek. tedir.,, Yunus Nadi, bundan sanra, — Ankaradaki çiftliğinde yetiştirildiğini anlatıyor ve yazı. Sina şöüyle devum ediyort “Demek ki çalışılınca, hususile — bilinerek Çalışılınca azçok zor bir iş olan ziraatte dahi istenilen servet ve refah netlcelerine muvaf- fakiyetle varılabilirmiş Zaten Atatürk, mem deketin mühtelif iklimlerindeki — mütesddit giftliklerile işte bu netlceleri almak ve on. ların nasıl alındığını nümune olarak millete göztermek istiyordu. Kendi davası ispat ve kendi maksndı (stihsal olunduktan — sonra memlekete nümüne olârak gösterilmekte de vam edilmek kayıt ve şartile Atatürk bütün bu çiftliklerini millete hadiye etti.. İşte bü. kümet ziral slahatta Rüyük Atamızdan ni, dığı bu eamaların ayni hızla idamesini Üzerine Bimış Ve onları teval ederek yürütmeği va, zife bilmiş bulunuyor.., Para değiştirme kolaylığI AKŞAM'da : SKİ yirmibeşlikler, bronz an kuruşluk. lar bu ayın sonunda piyusadan kalka, cak, Ay sonuna kadar herkes, elinde mevcut bu kabil paruları Ziraat bunkasına gidip biz. zat değiştirmek mecburlyetinde,, “Akşam,ın “Dikkatler,, Mmuharriri diyör KIT “Tramvay, vapur vesair nakliyat vakıta'a. rmın biletlerini atırkan bir llra — veriyoruz; paranın üstünü, üç hafta sonra — piyasadan kalkacak elan yirmibeşlik — nikel ve anluk broaz borulduldarla lade ediyorlar. Hülk ferden Ziraat bankasına baş vurup Bişelerin Önünü yirmi Otuz kuruş doğiştir. mek Üzere kalabalık edeceğine, bu gibi umu. mi hizmet müssseseleri balktan — topladığı Bükmü geçmiş paraları toptan bankaya ver. melt ve bilmukabele yeni paraları dağıtma. irdie, l wwmwmmm:_ Y Konuşmaları. Ramazan Yazan: Hüseyin Rüştü Tırpan Hangi devirde olursa olsun, şair - ler, Ramazanı bir türlü sevmemişler, Ramazandan hoşlanmamışlar, oruç ha linden şikâyet etmişlerdir. Buna rağ. men hemen bepsi de (Ramazaniye) ler yazmışlardır. “Caize” koparmak mak. sadiyle... Enderunlu Vâsıf meşhur (Ramaza. niye) sinde: Yevmi şek niyyetine şıra satarken yârdn Sıkboğaz etti bizi şahnei şehri Rama. san Elda işkembe fener, arkada zendili sa. hur, Geoe faslında şikemharlarındır seyran Beyitleriyle Ramazanı tasvir ettik. fen sonra, zamanının bazı - şairlerini hicvederek diyor ki: Kaldırım taşları altında birer şair Dameni alüdei çirkâbı hezeyan Vüsıf'ın caize temennisile biten bu $ok meşhur kasidesi, eskl devrin Ra- Mazan telâkkisi ve şairin şikâyeti nok fal nazarından hayli enteresandır. Aşkı “girdab", hicranı “gür”, ta. haşslir ye belâyı “aşk” yapan Fuzuli, içkiye olan basretini oruçlu neşvesile' avutamıyan bu bağrı yanık şair de: Ramazan ayı gele açıla cennet kapın Ne revakim ola meyhane kapısı bağlı! Diyor. Bundan da anlaşılıyor ki, şi. irinde, aşk ruhları çeken - bir uçurum, ve dünyayı kaplıyan bir seyyale olan, molâli kalpten çıkan bir alev ve kalp. dere giden bir sızı yapan Fuzuliyi kor-. T ee Ramazan oldu budur vehmi Fuzulinin , kim, Nioe gün içmeye mey dühd ile ta ki -tuta hü! Şatareti miâra şekline koyan, şuh. luğu, billür bir şlir yapan, gülüşü ke. lime balinde tebellür ettiren Nedim de Ramazan dostlarından ve Ramaza. nı sevenlerden değildir. Ramazanm I. ki kiginin gahitliği ve birinin “hilâli lu(mııııu Müşahedesi,, üzerine bir . denbire ilânmı; Olacak oldu hemen çare ne şimden Bi sonra Edeliri hükmü kaza destine teslimi siİmam beytiyle kaderin bir cilvesi, bir darbe. si telâkki &diyor. Nesiminin şu beyti de itikadımca, oruÇ Ve namaza dair yazılan şiirlerin €en güzellerindendir: Gel, gel ki savm ve salâtın kazası var Sensiz geçen samanların amma ı kasası yok. Ziya paşa da, Ramazanm bahara ından istifade ederek: okladup bana gülruk bozdu o mah Orucum Bu sene tesadüf Ramazan tahara düş. tü Diyör, Seygilisinin yanağını kokla. Makla oruç bozmak, bilhassa bir şair için, De mefis, no lezzetli bir iftardır. Ve ne büyük bır nimet!... Türk filozoflarından ve hekim şalr. lerimizden Hoca Tahsin şu “beytinda Fransızların akşam yemeği manasına gelen (diner) kelimesi arasında bir ibham ve uygunluk düşlrmüştür: Dojöne dine sarar ma getirir, Ramasanı tutabilsem yer idim, - Son devrin en büyük ve yegâne hi. Cİv şairi Eşref de bakınız Ramazan i. Çİn ne diyor: Kisb ile ilifeti yoktur dilimin Olsa da dolma yalancı yutamam Natüvanım o kadar açlıktan Ramazan kaçsa da bir ayda tulamam. Her rübalsinde daima ruhani bir ziyafet ve nüzhet bulunan Ömer Hay. Yam, rengin ve zengin güzelliklerle dolu rübailerinde Ramazan hakkında şunları söylüyor: *“Şaban ayında şarab içme, zira caiz Ki 'tanlara hemen hemen hiç Taslanma. amğ*î“—— “M. Thlerry Manlnier'nin bir kitadi | ve şairler değildir. Kezalik Receb ayında da iç. me çünkü o Allaha has bir aydır, der. ler. Mademki, Şaban ve Roceb Alla. hın ve Peygamberin ayıdız. Ramazan. da şarab içeriz, çünkü o bize mahsus. tur.,, *“Diyorlar ki, Ramazan ayı görün. dü. Artık badenin etrafında dolaşıl. maz. Şaban ayının sonunda o kadar şarab içeyim ki, Bayrama kadar bü. | tün Ramazan mest kalayım.., “Eğer ben Ramazanda oruç yedim. se, Ramazandan haberim vardı zan . netme. Orucun verdiği meşekkat ve yorgunluk tesiriyle gündüzüm gece ol muştu, sahur diye yiyorum.,, Son Acem şairlerinin en büyükle . rinden (Kaani) de Ramazan için şunu yazıyor; “Ramazan bayramı geldi, Ramazan aytı gitti. Yüz. şükür ki bu geldi, yüz şükür ki o gitti., Ramazanı sevmiyenler, onunla ara. sı İyi olmryanlar yalnız şairler değil, bunlarla beraber bazı eski tarikat sa. hipleri de vardır. Meselâ Bektaşiler... Bektaşi Babaları arasında oruç tu. miştır. Muhibler arasında da oruç tu. tan pek nadirdir. Ramazanla Bektaşf. lerin arası iyi olmadığmı gösteren bir soldadi! . BÇEN gün Fransa'nın S9Ğ ha raf muharrirlerinden . okoyordum. M. Maulnler, Actian çaise reislerini takib eden gençleril kıymetlilerindendir; bütün fikif daş'ırı gibi o da, üzerinde durup * kid edilecek noktaları sağ'am gözüken iddiaları çü? bilir. Kitabı makul sözlerle dol men her sayıfasında: “Doğru!.. P kı var!...,, demekten kendimizi âlMü” yorız.. : ol" Jarin yaptığı” işlerde bİMİİ kus trlar, vaidlerine aykiırı harek! | fiki'lerinde birtakım “hayal” ler, ni Tenliteye uymıyan taraflar 4 kab l ve kolaydır. Zaten “sağ” g 1 * ) hemen daima haklı gözükmeleri, kidierinin cazib olması, mevzu! böyle kolay olmasından değil H FPokat bunlar işin dış tar: | Mantnier'nin ve” fikir arkadaşlarılf terbidlerini okurken cazib bUldüki | hak.t olduklarını söylesek bile den kanaat getirmiyoruz. z yor, surlar varmış... Doğru ama “sol” dalnıa sayruret (devenir) tnlindedi' yeni bir nizam kurmak istiyorlar, © ki nizamın haksız; çürük $ iayan ediyor. “Sol”, yaptığı işin YAğ lış, kusurlu olduğunu görünce onu mir için başka bir yol tutabilir; hareketini değiştiremez. — Çünkü * mevcud olanın, mücsses olanın m* fiidir. Onu nasıl yıkar? *Sol” ların fikirleri daima renlitei” uymuyormuş... O da doğru; ı.Ü *301”, materlalist olduğunu idd'a &Ü ği zaman dahi bir idealisttir, bi hulyaları tahakkuk- ettirmek ( 'çok hikâyeler, fıkralar vardır. Bun . Tealiteyi insan oğlunun isteğine lardan birkaçmı yazıyorum: yoğurmağa çalışan bir Mımdn.% Bektaşinin birine: ten realite dediğimiz de nedir? if — Ramazanı nasıl çıkardın? nın yarattığı şeyler değil mi? Diye sormuşlar. etrafımızı çeviren müeasessler, inSi” — Otüz kişi toplandik, bir: günda| oğluntun'daifarla çalığarak çıkardık! BYıÇ BV svu| getirdiği estrler değil midir? Onlarf Cevabını vermiş. artık değiğemiyeceğini, değiştirilmi K üÇ mesi lâzım geldiğini söylemek, İnsif oğlunun artık zekâsımın, yaratıcıl! nın sonuna erdiğini Iddia etmek, wW san oğlundan timidi kesmek değil Ti dir? "Sol", Iİnsandan, Insanlıktan dini kesmiyen, onlara inanan ve nun için de tarihteki yapıcıların b Hacı Bektaş kullarından Derviş Hasan bir gün mâahalle imamtna s0. rar: — Ramazan ne zaman? — Yarın! J — Aman hocam ben dalgınım, unu. türüm. Şunu bir kâğıda yaz dn ver. İmam bir kâğıda “yarın Ramazan!” diye yazıp verir, Derviş Hasan küâğı. dı büker, tacının kenarına sokar, Hasan her sabah külâhmı çıkarıp okur: — Yarın Ramazan'.. Nihayet araran otuz gün geçer, bir akşam toplar atılıp davullar — çalın. maya başlar, Bunu duyan baba eren. ler merakla sorar: — Nedir bu toplar, davullar? — Bayram oldu! O zaman elini dizine vurup: — Hay mübarek Ramazan hay! der. Ne zaman geldin, ne zaman rit . tin, Haberimiz bile olmadı! ÜŞÜ Bana erenlere gorarlar: '| bile hiç olmazsa bunu söyli; kiki halefi olan adamıdır. “Sağ” lar dalma haktan, hakikâi ton üstün tuttukları birtakım IB'Y' bulunduğunu itiraf etmişlerdir. için şahsen gayet dürüst, namuslü * damlar olsalar bile fikren “ahi ş değillerdir, çünkü önlar için mutlök “ahlâk” bir gaye değildir. “Sol” İf ise, şahsi ahlâkları no olursa — olsu ahlâkı düşünmemenin doğru olabileo” ğini itiraf etmezler. “Sol”, haktan üstün tuttuğu şeyler bulun$ demek ki kendi kendine bundan nan, bunun yanlışlığını anlamış olaf adamdır, “Sağ” daima imtiyazlı züfl” reyi müdafaa eden, inaanlığın an bir kısmını sürü —sayan adamdifi “sol” ise - harekelleri ne - olursa © sun - insanların bir kısmmm diğer bi 'kısmımdan aşağı kalmasma razı olMür yan, bu haksızlığa isyan eden adaf” dır. İ Nurullah ATAÇ / Mevlüt A Hicaz defterdarı merhumu Hl!"'* kızı merhume Hayriyenin rubuna İ” haf olurmak üzere vefatının kırkımtf — 14-11-937 Pazar günü akşamı terat?” namazından gonra Beyoğlunda Ağad” mlinde mevlüduşerif okunacağındi” arzu edenlerin teşrifleri rica olunu” — Namazı mı reversin, arucu mu” — Orucu! — Neden?. — Yenir de ondan! . * « Hact Bektaş kullarından Derviş Mehmet, Ramazan günü elinde yüz dirhemlik bir şişe, içip içip nara ata. Yak yoldan geçerken karşısına devriye çıkar, — Bre zımdık, orüç tütmüyor mu. sun ? Hazret hemen aklını başma toplar ve cevabi basar: Bir gün Derviş Hasana sordular: — Erenler, bu Ramazan kaç gün o- || Tuç yedin? — Elli beş! Ây — Nasıl olur canım, Ramazan otuz | gündür. ş — Vallahi oruç yemek çok zevkime |* gitti. 25 gün de gölecek Ramazana Mmahsuben yedim. , Hicrit 1856 — Ramazan: 9 Güneşin doğuşa Güneşln batıff »

Bu sayıdan diğer sayfalar: