13 Kasım 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

13 Kasım 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

w ölnayet ve aşk romanı .——"'_ Bü güsei Fomari (Vi.iü) tarafımdan türkçeye çÇevrilmiştir. —n—'. * l — ediniz, mösyü Puaro. —m:'—u&m_m tütetinden dolayı heytete Bilhâssa Kiç kimsenin gâyri olmair Gakbi dikket- ';:?k;:;:* het de garibimme gidi Mevcudiyeti ve tübün '"'.lh. Mahkemeden sonra Jâpa Penee, Kibİ niçin — mücrim tübü mh'l atarak oadan kurtulmamış " bu tâkdirde dikkati eeibet- bilirdi. Lâkin üserinde dük hi M““n Maksadı neydi? Herhalde, & y M tübün bulünmdsını aeit edifor “Niçiap ı—î' fek Cövap, bu mevkide marilikt TÜün sn eTi ve vühü bulandar eti 16 Gigüzç Mtasile diken atmak sureti- ııh.,::nı Hükmedecekler, Hatbukf Vüdiç, — Srttü bu şeteilde işlenmiş de- “ vtmk' türüftan: t fetkikt, ğ ©hteg Ülütnin ör gösteriyör ki. GIG': k—:îm iştir. Gözlerim kapak olarak ç d"'“lîonun: Pratji ikeni bir vücuda batırmanır en "e Usulü nedir? W € Batermakı bua:""de aydımlık uyandıran — cevap Biay, İfte Ki de, bu süretle örtüya * ltır, Habattanı bir netlte çıkaradağır: —.’,hd'“ İlzelin katili, onun masasına --;4'** Ve üzerine izilmiştir. Pi dek VEren iki gartön, müsaya “Üştir, Siğlar, büra kirhte dikkat etme “Stilardan başka kim? —:;7 Rhıııı.'lı K h'ln Yolcular İçinde sade © müc- l!ı,,rh"""'k'î yanmdan — geçmiştir. Tn ÇOfüm ki 6 tüb vasrtasile sehir Klaç MSusuna dikkati celbeeei, & b Tiğtayarak yeriniden kalktı. temem! « diye hâykırdi. Purro, Ohar mi bi "rm.î:_'“"' * 'Gedi. Netlteye henüz —'*,ğşpm Adami kaydettim: &, Düviz ve bay Klanst. farkedildi. Bu da garip bir ’ı::ıd faraziyeleri —dimağımda “M başladım. Hyoçi ln, "'dı_ RİDİ, bir “Iahı_htp sektesinden yuvarla- '0:."’" Dir kanaat hasıl olduğu takdir Hüi tim, öteki emareleri de yökede- "nı“"“' ;&'—m bü husüsta tamamen “Müdam E""' Olacaktı. Bazı ahvalde görüldü ve şüphe altından kurtu- SDi ik. Öiyor, K kir Kati) madam Jizele yak- k——":*hnl batırryor ve arıyı ortalığa ânt * Zehir o derece müthiştir ki “öşlttte öldürlyor. '&' Jizel haykırsaydı, tayyarenin Tti GTÜNtüsünden — işitilmiyecekti. Tarila bile, arıdan dolayı — bağırdı t n.:'“ Zira başkaları da bağırmış- Ö ça fazla dikkati celbetse, arı, ka- 'ı::r”“l'u ya işte.. -;_u'*“ Yik budur işte.. kamapriN hakikatte olduğu gibi muha- %N’.Y“rntdlm.. Yani, diken keşf- “ '—:l::"lnı çıkmıştır: tübi bi ölüme inanılmamıştır. Katil. h.._ı Va deliğinden atarak şüpheden *cak yerde bir koltuğun arkasına derhal meydana çıkacaktır. “Ö zamandan itibâren, tamarnile baş ka mübiyette bir faraziye yürüttüm. “Bunda üç şüpheli şahıs vardı. Belki | de bir dördüncü.. ' “Arı meselesini ortaya iİk atan bay | İti Dupon, belki de dikkati celbetme- den madam Jizele yaklaşmiştı. Çünkü gateri kadının uzağında — oturmuyordu. Lükin, bir cihetten de kendini bu dere- ce güpheye maruz bırakabildseğine ih- timal vermiyordum. “Bunun üzerine bütür. dikkatimi şu arı meseledi üzerine tekâsül etirdim. Eğer katli buru, tayyâteye © mühim arida salrvermek için getirdiyse, yanında küçük bir kutu bulunmak — gerekti ki içine saklasın arıyı. “Saeyyahların eşyasını aramalarını bunun için istedim. *Ümulmadık bir variyetle karşılaş- tik. Aradığım şeyi bBulduk. Fakat anla- şılan tamamile masum bir adamın üze- rinde, *Notmaân Gelin cebinde boş bir kib- tit kutusu vardı. Lükin umutnun şefta- detine nazaran Gel bir kere yerinden kalkmıştı. O da ön taraftaki layayuya gitmek için.. “Maamafih, - bu faraziye İmkânsız görünmekle berabef - Norman Gel cür mü işlemek için bir çareye malik bulu nuyordu. Çantasının muhteviyatı da bunu iİsbat ediyor. Norrhâd Gel, hem merâkla, hem de faşırmış bir balde: —« Çandarı n? « diye sordu. Allah Allah.. Çantama ne soktuğumu şimdi hatırlamıyotum bile.. Pusro, gülümelyerek ona baktır « Bit dâkika müeaâde buyurun rica ederim. Bu mevrua avdet edeceğiz. Si- ze sadece ilk çÇıkâardığım neticeleri an- latıyorutm. “Takip edelim — mülâhazalarımızı.. Pikrimce dört kişi bu o'irmü işlemiş öla- Bilirlerdi. Garsonlar, Klansi ve Get.. “Dördü de, maktul kadına yaklaşmak fıtsatını bulmuşlar, yanut bulmuş ola- bilirler, Şayet bunların birinde eürmlü işlemek sebebini bulursamı katili yaka- Tamıştım. “Heyhat.. Araştırmalarım netise ver *“Döstüm Jap, en basit işleri muğlak bir hale soktuğum için bana sitem edip | duruyordu. Bilâkis ben bu meseleyi en mantıkt bir şekilde mülâhara ediyor- düm, “Madam Jizelin — öldürütmesinden kâr eden kim olabilirdi? *Tabildir ki kazı.. Çünkü mirasa © konacaktı! (Devamı var) AKŞAM POSTASI İDARB8 Bvl: Istanbul Ankara Caddesi Posla kutusu : İstanbol 214 Telgraf acresi; İstanbul HABER Yazı işleri taletfonu; 23872 idare,llân 1 24870 ABONE ŞARTLARI ige Ecnebi Sahibi ve Neşriyat Müdürü: Hasan Rasim Us Bazıldığı yer (VAKİT) Matbamsi HABEK «« Aj Bunları a!or musunuz? 'Tifodan korunmak elinizdedir Tifodan korunmak için çök batit, u- cuz, tatbiki çok kolay bir usul bulun - muş ve tectübe olunmuştur. Malümdur ki tifo ön fazla su ile göçer. Sudaki tifo mkiroplarını kolayca Hasıl öldürmeli? Çok basit bir üsul ile.. Müusluktan bit litze su alnız, İçine üç buçuk gram aşit tartrik atınız. İki saat kadar bırakınız ve istediğiniz gibi içi . niz. İşte Matsilyalı doktor H. Violie'ün bulduğu ve yüzlerce insanda tecrübe e. derek müecesir Ckluğuna kani bülundü - ğu usul budür, 'Tecrübelerden anlaşılmıştır ki: Sutda bulunan mikropların en tehlikelileri bile asit tartrik müvacehesinde yaşayamıyor lar. En âz yârım taatte ve en geç iki santte ölüyorlar. Litrede Üüç büçuk gram tartrik, İnsan için zararlı değildir, Yalnız bir tek mah- zur var: Âsit tartrik ilâve edilmiş su . yun Tezzeti Kalilçe hâamızt ölür. Bu lerset, bütılarınım höşuna gidebilir. Fa- kat bazı kimselerde bundan hoşlanmaz- lar. Bu gibiler için de mücedir bir çare vardır: Âğİt tartrik ilâve edip iki saat kadar bekledikten tonta gene bi> İltre suya Üç buçuk gram karbonat (bikarbo nat dö tüd) koymaktır, Karbonat, asit tartrik'in hamiziyetini ve bu suretle de hamızi lezzetini alır ve ayni zamanda su yu gazozlu yapar, Asit tarttik ve karbonat çok ütüz maddeter olduğu İçia bu uaul çök basit ve kolaylıkla kabili tatbiktir. Asit tartrik — vasıtasiyle yalnız tifo mikroplart değil, dizanteri ve kölera ile de mücadele edilebilir. Bun'ar da teertl be edilmiştir. Basit bir dokuma tezgâhı nOStAs | Hayat pahalılığı arttıkça her alle mümkün oldulu kadar kendi ihtiyaçla- tint kendi görmeğe, ba jkalarına verecek patayı tasarruf ederek 5"“1. diğer zaruri şeylerini tedarik' etmeğe çalışı yor. Resmimizde bir ev bayanının, kendisi için yünlü dokuduğunu Börüyor sunuz. Ninelerimiz samanında bu nevi dokuma işi memleketimizin - pek çok yerlerinde tamamen taammüm €etmiş bir âdetti. Evde dokunuz, dokunanı geyler evin ihtiyacı için kulanılır veya bazan satılırdı. Dokumacıları yarı bellerne ka | dar toprak içinde bulunduran tezgâhla l ra mukabil ev tezgâhları da vardı ve evde kadınlar bunlarla dokurlardı. Ş'mdi Avrupada, resimde Bördüğü- nüz şekilde ufak, pracik el ve ev tezgâh ları yapılmıştır. Genç kızların bile kolay lıklar, zahmetsizce kullandıkları bu tez. gâhlarla her nevi iplik ve yünlü men- Teoen Ton amca Höânrı aşk ediyor Yazan : Hhan Truı — Osman, komşunun çocuğu gelmiş, seni istiyor! Osman gırtlağında kalan son lokmâa yı yutmağa çalışarak eyaklandı, merdi- ven başına koştu: — Geliyorum, çocuğa söyle gitsin| Geri döndü, duvardaki çividen ceke- tini aldı, könsolun üstündeki aynada saçlarını düzeltti: — Ayşel Kapıtnın eşiğinde parlâle gözlü, esmer bir kadın dutuyordu. Osman onun yanına gitti, beline sa- rıldır — Ayye, müsaade edecek misin? — Ama ben seni her gece sabahlara kadar beklemekten bıktım Osman. Ne olursun, bir gece, bir gecetik benim yânımda kal! — Aman sevgilim.. —Benim için etmediğin kalmadı. Mahalleleri ayağa kaldırdın. Babamı sokağa çıkarmaz oldun. Dün aünemi görmek için evden gittim, sokak kapı- sında bıçakla açtığın delikler hâlâ duru yor. Annem beni görühce titremeğe başladı. Arkamdan sen de içeri girecek sin diye gözlerini kapıya diktl. O kâ- dar korküyot kİ senden?.. Halbuki da- ha bir gececik bile yarırmda kalmadın! Beni eve kapayıp gece kuşları gibi öte de betide sabaha kadar dolaşryorsun!.. Osmantığım, ne olur.. Osman karısının srcak nefesinden ylüzülali kürtarmak için önt brrakmak istiyor, fakat vücudu ve kolları başka birinin arrusuna İtant ediyormuş gibi mütemadiyen Ayşeye yaklaşıyor. Ayşe yi kavrıyordu. — Aygeciğim, bir gececik dahâa.. Di- nim hâkkr içih yarın akşamdan itiba- ren Bir yere gitmiyeceğim. Hep senin yanında kalacağım, Ama bu akşam bi- râk beni! Yok, bırak beni buakşam! Sana nasıl anlatayım bilmem ki.. Bils mezsin Ayşe. Mühim bir iş! — Evet, mühim işin ne olduğunu bi- liyorum. Kumar oynayakaksınız! — Vatlahi değil Ayşe! Mühim bir iş diyorum sana? Bana İnanmıyor mü- sun?, Kocana inanmıyor musun? Hem bir iki saate varmaz dönerim. — Çok işittim bu lâfları.. — Yemin ederim sana.. Ne biçim yemin istersen ederim. Ha?. Hadi be- nim karanlilim! Hadi benim kokulu kuru Üzümüm! Hadi benim Âyşeml, — Ösman! — Emret bir tanem! — Saat kaçta geleceksin? « Kaçta mı? Saat.. Saat.. On birdel 'Tam on birde buradayım! —- Ama yalancı çıkarsan? < Kes kafamı eğer yalancı çıkar- sami. — Keseyim mi? — Feda olsun! Kes! Ayşe yanaklarının ıslak derisini, to- puklarını kaldırarak, Osmanın sert sa- kallarına sürdü. Osman göğüs kemikle rinin üstünde başma entarili bir taş be- bek gibi küçüler karısını sıktı, ayıldı- lar. Merdivenin alt başısdan Osman bağı rıyordu: — Ekmak bıçağını güzelce bile! Her ihtimale karşı hazır olsun!. Sokak kapısı kapandı. Ayşe bir adım da pencerenin önüne vardı, patiska per deyi kaldırdı, camı sürdü, Sokak Fene- sucat dokunmakta ve dokunulan şeyler nihayet iplik veya yün fiyatına mal olmaktadır. Yapılan tecrübeler, bu tezgâhlarda dokumanın çok çabuk öğrenildiğini gös termiştir. Tezgühlar, oldukça - süratle taammllmı eylemektedir. rinin ışığından uzun boylu, kara elbise li adam bir kat daha erkek görünüyor- du. ... Osman komşunun merdivenlerin! çık tı, oda kâpısı açıldı! Bit masanın etra fıtida üç dört kişi oturuyordu. Östmanı görürte hepsinin yüzlerinde - kevinç alâmetleri belirdi. — Osmatn; höş geldin — Netede kaldın be Osman? Valla- hi sen olmadan tadı yok bu işin! — Hocayı sörma Ösman! Bu âkşam şans berbat! İki elde grferr tükerti! Oyun çoktan — başlamıştı. - Müasanin Üstünde dağınık iskâmbil kâğıtları, bo- zukluk paralar, markalar vardı. Tam orta yerde beyaz karpuzlu bir lümba duruyordu. Osman evvelce kendisi için ayrılmış olan sandalyeye oturdü. Be- linden büyük bir kırmısı mendil çıkâra rak yüzünü gözünü sildi: — Bizim madamdan — güçbelâ izin koparebildik, dedi, galiba yarın akşam dan itibaren yine buradan cırlamı çe- keteğiz. Matada bir hâreket oldu, Herkes ye- rinden kalktı; hoca denilen ve demin- denberi somurtkan bir yüzle kenardi oturan şişman yânaklı, iri gözlü adam: — Yapma yahu, dedi, sen mi? — Ben ya! Ama diyeceksin ki kırk yıllık kâni olur mu yanit Hoş bet bir şey demedim daha.. Ama bizimkinde karar, kârar gibi görünüyor hani... Elindeki ispati kızma dikkatli dikkat li bakafı ince siyah biyıklı, siyah baçir bir adam: — Hati canım sen de, dedi, kadın lâfile suya gidilmez. Osman ona baktı: — Öyle mi rannediyorsun? Bu benim için değil! Ben onu almak için tatram ikji sene çaddeleri ölçtüm. Doğrusu ku- mardan da, dünyadan da vazgeçerim. — Vay canma, bizim Osman bayağı üşık bel Hoca başını salladı: «« Öyledir köftehor, öyledir! E döğ rusu nikâhırın üstünden - altmiış gün bile geçmeden Osmanın buralara gelip bizimle oynaması şaşılacak şeydir. Hani ben onun Ayşeyi almak için ne- lere katlandığını bil de.. Osman gözleri büyüyerek hocaya döndü; — Hocal Siyah bıyıklı âdam söze karıştıı —ENEN — Hoca, dilini bağla yerine! — Canım he yar, ne oluyor? — Burada ayalimin adını mana var mı şimdi? İrtce biyikli adam başını salladı; — Doğrudur, dedi, kocanım patavatı nöksandı? biraz! Sen kusura bakma Osman!.. Ev sahibi demindetberi ayakta du- ruyordu. Söz buraya gelince Tâmbanın fitiline uzandı. Birkaç dela kıstı, açtı, sonra geri çekilmeden tam arkasına düşen sandalyeye oturdu. Kâğıtları karıştırdılar, Meş- Sonu yarın Jlhan Tarus Üniversiteli bir genç kız Kendisine hami arıyor Dün şu mektubu aldık: *Ben 22 yaşında bir kıttm. Üniversi. teye devam ediyorüm. Tahsilimi yapa - bilmek için bana naktf yardırmda bulu. nacak hiç kimsem yok. Çok mustarip bir vaziyetteyim, Bana bümilik yapacak tahsilimi bitizinciye kaldar yardım ede- cek birisine, benim için yapacağ: mas , rafları tahsilimden sonra çalışaraz öde- mek için senet veretilirim. Böyle bir yardımda bulunabilecek hayır sevenle. rin (Haber gazeteti vasttasiyle N.) ad- resine bir moktupla bir hafta içinde müracaatlarını rica ediyorum. Bu za. man zarfında kimse müracaat etmemiş bulunursaa çok sevdiğim okumayı terk- ederek hayata atılmak, yemek paramı kazanmak mecbüriyetinde kalacağım.., anmakta

Bu sayıdan diğer sayfalar: