22 Aralık 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

22 Aralık 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Japonyanın İngiltere- ye düşman oluşu etrafında bir kac soz Yazan: Şekip Gündüz B ÜYÜK Japonya, muhakkak ki Bü yük Britanyanın üzak şarkta yâ- rattığı bir kudretti. Rus-Japon harbi de yine bu Büyük Britanyanın tahrik etti- i bir kanlı a oldu. Amiral Togonun Çuşimada kazandığı büyük deniz harbin- de bile Büyük Britamyanın oynadığı bir rol vardır, Baltıktan kalkıp bütün Alri- kayı dolaşarak Uzak Şarka giden Ami- ral Rojestvenekinin kumandası altın- daki gemilere erzak ve kömür bulmak i- çin ne zorluklar çekmiş olduğunu harb tarihlerinden öğrenmek mümkündür. Bü- tün bu zorluklar, büyük bir deniz har- bini karşılryabilecek hazırlıklarda bulu- nabilmesi için Japon donanmasına za- man kazandırmak istiyen İngiltere tara- fından çıkarılmıştı. Büyük “harpte Ja- ponyanın İngiltereyle yan yana bulun- ması bir tarih uzunluğunca gördüğü bü- yük yardımlara karşı duyduğu minneti ve İngiliz sıyasasına bağlılığını ifade e- diyordu. Yoksa umumi harpte, onun, e zeli ve ebedi düşmanı olan Rusyayı ar- kadan vurması kadar tabif bir hareket tasavvur edilemezdi. Japonya, kendisini İngiltereye bağlı- yan münasebetin devanimı, 1933 yılına kadlar dış sıyasasının ve askeri sıyasası- nin en şaşmaz esatr olarak kabul ediyor- “1981 de Çine saldırışı da yine dostunun, yani İngilterenin mü- zahereti ile olmuştur.,, denilebilirdi. 1581 Çin - Japon harbinde İngiltere- nin boş avlandığını söyliyenler de var- dır. Fakat olduğunu kabul etmiş olsak bile İngilterenin, 0 tarihte, Çin mümessilleri tarafından Milletler Cemi- yeti nezdinde yapılan bütün teşebbüsle- ri şuya düşürmeye çaltşanlar arasında bülündüğunu sezmek mümkündür. İn- g Japonyanın el altından verdiği temi inanmış uzak şarktaki İngiliz menfaatlerine kat'iyyen dokunulmryaca- Bını bildiren Japon diplomatları en es- ki ve tecrübeli diplamasi müessesesine sahip olduğunu sanan İngilizleri bal gi- İngiltere Uzak şarktaki oğluna göster- Kme'ıkayı değil, onlarla birlikte ve on- lardan fazla İngiltereyi koğmaktadır. Zira Japonyanım Çinde aradığı het şey “İngilterenin elinde olan şey”” lerdendir. Japonya kömür arıyor, Çin kömürleri | Ingiltere tarafından işletilir. Japonya petrol arıyor, “Çin petrollarının mühim kısmı İngiliz sermayesinin malıdır.,. Ja- ponya pazar ârıyor, Çin pafarlarının mühim kızmı İngilterenin elindedir. Bi- naenaleyli Japonyanım — girdiği yerden an İngiltere olmaktadır. Ve dünyanın - hiçbir devrinde,-hiçbir devlet İngilterenin — Japonyadan ıiıdu- Ze muameleyi görmemiştir: 1 — Bayrağına hakaret ediliyor. 2 — Büyük elçilerine kurşun sıkılıyor. 3 — İmtiyaz mıntakaları tehdid edili- yor. 4 — Sermyeleri mahvediliyor, 5 — Gemileri batırılıyor. 6 — Notalarına ya sudan bir- cevab veriliyor; yahut hiç cevab vetilmiyor, © 7 — Aleyhinde nümayişler yapılıyor. İngiliz deniz üsleri ve müstemlekeleri Japon tehdidi altına giriyor, ve ilâh... Bütün bu hidiseleri, İngiliz diplomat- ları, günlük hâdiselerden doğmuş bir st- |3 nirlilik suretinde tefsire devam edebile- cekler mi? Londradan gelen hbal! İngiliz dereçeğinden bahsetmektedir. Tokyodan gelen haberler ise gazetele- rin bilhassa İngiltere aleyhinde şiddetli peşriyat yapmakta olduklarından bah- şetmektedir. Japon hariciye nezaretinin fikirlerini neşreden, Asahi adlı büyük Tokyo ra*zl--lnl!&dyld sütununda şü satırlar okunabiliyor: — “Rusların tahriki ile Glndt ve Mon- golistanda Japon menfaatleri ciddi teh- likelere girdiği anda, adiF Gottayiak der giltereyi yanımızda aradık. Bulamayın- Ca elbette yeni müttefikler anyaca);uk. Komünist düşmanı cephe bunun için kurulmuştur. Eski dost bizim için artık ölmüştür. Ölülerin arkasından ağlamak- ta ne fayda var? Tekrar ediy ponya için İngiliz dostluğu ları ile, _bu'.uıı faideleri ile ölmüştür ve ölüler ölüdürler. Onlarla uğraşmağa Japonya bu hareketinde nereye kadar gidebilecektir? Kimbilir, Şimdiki halde hâdiselerin Japonyaya gurur verecek bir seyir ta- kip ettiklerini görüyoruz. Fakat sanırız ki Çuşimanın büyük galibi amiral Togo sağ bulunsaydı; Japon deniz erkânıhar- biyesine şöyle nasihat vermekten kendi- ni alamazdı: — Her cüreti gösteriniz. Bir harb an- cak cüretle kazanılır. Fakat zinhaaaar İngiltere ile ipi koparmayınız! Evet... Böyle derdi; zira o büyük de- nizci ve büyük asker Japonyayı Büyük Okyanusun kahhar deniz devleti haline sokan büyük-zaferinde küçük bir İngi- liz yardımının ne mühim rolü olduğunu bilen, belki, tek Japondur. Şekip GÜNDÜZ istanbulda Nankin ve Madrit manzaraları Bir arkadaş anlattı: — Dün akşam Boyoğlunda biri- «ini döğmek arzumu güç yendim! Hayretle yüzüne baktık; arka- daşımız bir hiç yüzünden ona bu- na çatan “Turşucu Cemal,, cinsin- den bir kabadayı değil, — bilâkis karıncaya fenalık etmekten çeki- nen yumuşak tabiatli bir adam; dır. Hayretimizi o da anladı ve devam etti: — Merak etmeyin, bahsettiğim adamı düğecek değildim tabil; sa- dece hiddetimin kuvvetini size i- fade etmek İstedim. Taksimden Galatasaraya doğru dalgım gidiyordum., Birden deh- şetle irkildim “acaba Nankinde veya Madritte miyim7,, diye biran tereddüt geçirdim. Pantalonunun bir parcasını dizinden ta yukar- Yara kadar sıvayıp kesik baca- ginin kıpkızil etlerini — meydana çıkarmış bir adam sakat uzvunu burnuma sokacak gibl — uzatmış, #i merhamet dileniyordu. “Ama insafsız adamsm!,, deme- ! yin. Sizin kadar ben de merhamet Tiyim, fakat insanların merhamet ? hislerini bu kadar — zalimane bir ! şokilde istismara — çalışmağı ben İf bir türlü kabul edemiyorum. Bu a- # dam sakattır ve ihtimal — sefalet içinde bunalmaktadır.Ohalde ne- : den belediye onu alıp Darülâcezeye gütürmiyerek böyle slüirünmesine müsande ediyor? İhtimal bu sa- katlığına, daha fazla kârlı olduğu j $ İcin, âdeta sevinen bir adamdır. i£ O halde belediyo neden onun böy- Te sokaklarda dolaşmasına müsa- ade ediyor? İstanbul, sokaklarda goygoycuların dolaştığı devirler- Ü Ş den şimdi çok uzaklaşmış olma! gerek değil mi? ÇARŞAMBA BİRİNCİKANUN — 1937 Micri 1356 — Şevval: 19 MÜüneşin dofuşu Üüneşla hatığı 723 1646 Vakit HâBat Öğle tkindi Akışa, — Zati tmaak 5,53 12412 14,32 16,64 18,28 5,.]6 — Biz bile dost olduk insanlar hâlâ biribirlerini yiyorlar! — Yugoslavya karikatliri — I .’llelhllzler Müşah dPİ?: l Ingiltere Krallığı ve ltacı Eğer İngiliz kralları siyase'le meşgul olsaydılar ve siyasi partilerin entrikalarile uğr aşsaydılar hiç bir vakit bugünkü kudret, nufuz ve lerini temin eyilyemiyeceklerdi Yazan: Suphi Nuri lleri —2— * Fakat İngiliz krallığının ve taemnın sem | bolik kuvvetinin ne kadar büyük oldu- ğunu göstermek için bu muhtelif müs- temlekelerde yaşıyân insanları ırz, din, dil ve hattâ milliyet taassubu itibariyle İngiltereninkilerden ne kadar farklı ol duklarını hatırlamak - kâfidir. Yalnız, mühim dominyonlarda Anglo Sakşon ırkı ekseriyeti teşkil ettiği için bunların bir an evvel istiklâle nail olduklarını söylemiştik. İngilterenin fertçi, liberal, parlâmenter olması ve bir de fi ik korlükdiyie, Dü dominyonlar, istiklâlle- Finbakdıktaü Sötra Hü, İngilz krallığınm yve tacıfırm” sembolik ahenk ve küdreti altında toplanmağı gaye ve menfaatleri ne daha uygun bulmuşlardır. Herhangi bir ittihat veya federalizm- den ziyade bu dominyonlar sistemi bir taraftan herkesi serbest ve müstakil bı- tâkıyor ve diğer taraftan da İngiliz tacma bağlıyor. Bu füili ve elâstiki va- ziyeti, her devlötten ziyade İngiltere, bBiyasi dehasiyle bulmuş ve muvaffakı- | yetle tatbik etmiştir. 450 milyonluk bir insan kütlesine manen hâkim olan İngiliz krallığının | taçını taşımak için bir takem ahlâki ve manevi seciyeler Jâzımdır. İngiliz kra- lr, her ne kadar hiç bir işe karışmazsa da, gene vücut ve nÜfuzu ile matbuat va sıtalariyle herkesin fül ve hareketi he- men dünyanın dört köşesine yayıldığı ve cihan eikârı umumiyesini alâkadar ettiği bir devirde herkesin gözü İngi- liz kralı ile kraliçesinin şahsiyetlerine matulftur. İşte, Anglo Sakson âleminin kralı Yedinci Edvard'ın sevdiği kadın- la evlenişine müsaade etmeyişi de tun- dandır. Yedirli EKdvard istifa etti ve yerini, eyli bulunan ve pek uslu bir aile hayatı geçiren kardeşi Altıncı Corca bıraktı. Bu mesele, bütün İngiliz âle- minin, birçok müstakil devletler yani dominyonlar teşkil etmelerine rağmen, krallık etrafında ne kadar sıkı bir bağla bağlı olduğunu pek açık bir — surette gösterdi. Eğer İngiliz kralları siyasetle mep gul olsaydılar, ve siyasi partilerin en- trikalariyle uğraşsaydılar hiç bir vakit bugünkü kudret, nüfuz ve âzametlerini temin eyliyemiyeceklerdi. İşte Osmanlı parlşahları, işte Rus Çarları ve işte Almanya imparatorları.. Fakat İngiliz kralları krallık vazifesini herkesten iyi anlayıp ona göre hareket Vettiler. Onlar yalnız bir makam, bir , taç, bir remiz olmak istediler, çünkü Anglo Sakson milletleri kendi - kendi- lerini idare etmek sistiyorlardı, — milli hâkimiyet've istüiklâllerine malik doğ- muşlâardı, kralt yalnız herkesi bitibiri- “ne bağlâyıcı ve toplay ı bir unsur, bir vuzuv ve bir merkek olârak ;onuk isti- yorlatdı. !nıuh kralları Angla Saksonların #ai e ll ÜÜ l eei bu milli arzu ve gayelerini anlayıp ona göre hattı hareketlerini uydurdular. Yeni İngiliz kralımın taç giymeme- rasimi bütün dominyonların ve Anglo Sakson âleminin İngiliz krallığma ve tacına can ve gönülden bağlı olduğunu gösterdi. Bu merasim öyle zorla veya emirle yapılmış değildir; 450 milyon halkın arzu ve rızasiyle olmuştur. Fakat merasimi bir tarafa bırakıp daha ciddi işleri tetkik edecek — olur- sak ne görürüz: Krâl mesul değildir, nazırlar mesuldür. Kral'nüzirlarin iş- temediği şeyi yapamaz. - Fakat İngiliz kralının yalnız İngilterede değil, altı yedi dominyon yani devlette de nazırla. rı ve parlâmentoları var. İngiliz kralı- na bütün bu devletler, nazırlar ve met- Tisler azzularını bildiriyorlar ve kralın bu arzulara göre hareket etmelerini is- tiyorlar. İşte Yedinci Edvard'ın izdi yacı meseles'nde böyle olmadı mı? Bü- tün dominyonlarla beraber ana vatan (hayır, olmaz) dediler ve bunun Üüze. rine âşık kral çekildi gitti Fakat bu altı yedi devletin kararla- rmr her vakit telif etmek kolay olmasa gerektir. Her birinin siyasi veya iktisa- di menfaatleri başka olab'lir. İngiliz kral bütün bunları telif ederse yerinde kalır ve yahut İngiliz krallığına artık lü- zum hasıl olmaz, İşte bu gayeyi yani İngiliz krallığı- nı yaşatmak için Londrada zaman ra- man bütün dominyonların başvekilleri toplanıp kendi aralarında müşterek meseleleri müzakere ve hallediyorlar, Bu da bir nevi uluslar — kurultayıdır. Hem de Cenevredekindan daha — ciddi, daha hakik! ve daha canlıdır, Hasılı İngiliz krallığı gayet nazik bir meseledir. 450 milyon halkın ve al- tı yedi devletin, bir çok müstemlekenin hukuk ve menfaatlerini telif etmek, her- kesin arzusunu yapmak, herkese riayet etmek, umumi ve mutlak bir ahetigi te- min etmek kolay değildir. Bu milli hâ- kimiyet, milli uyanış, milli istiklâ! dev- rinde muhtelif milletlerin başma — geç- mek, hepsinin müsterih ve mukaddes kralı olmak, herkes tarafından sevilmek ve herkesin istediğini yapmak öyle her- kese, her devlete, her hanedana nasip olmaz. Krallık anlamının tabiatiyle mu arız ve muhalifi olan biz cumhuriyet- Çi Türkler, her ne kadar da olsa, krallığın İngiletredeki inkişafını takdir etmemezlik edemeyiz. Çünkü krallığın yegâne müvaffak olduğu bir yeri, İngil- tere imparatorluğunu tetkik ederek Os- manlı saltanatınım nasıl ve niçin sukut ettiğini herkesten daha iyi anlamak mevki ve kabiliyetindeyiz. Suphi, Nuti İLERİ (*) Bu makalenin ilk kısmı dünkü üşhamızdadır. ra “Sen on kuruş aldm da beN bir evliya mezarı üzerine k Töbekâr gar5”” 22 BİRİNCİKÂNUN — mi : Mezarlıklar ELEDİYEMİZ, ydir beddun, ananeperver işle lerimizden de suzişli — sil meği göze alarak hayırlı bir ” vermiş: mezarlıklara duend'e":' kulmasını menedecekmiş. W bir kere, Eyib'e bir cmıo etrafımı beşinden yetmiş dar türlü türlü insanlar .uınıî"' ,aır ağlıyan adama: “Para!,, ııuıııııı,mk ölü xüu_lılll“” 'bet Ka yt” kuruş aldım,, diye kavga (" cük. Dilenci kadar insafsız TeAhlk yoktur: insanın her balinden, n de finden olduğu kadar kederindet 7, istifadeyo kalkar, Gülmemizi MW" Tamamızı da haraca — ki v “Ağlama, gülme, dilenci ı*"fx,.- Çoğunun da öyle ıöıledlklcd saadakaya muhtaç olmadığı 004 € diliyor... Yıllardanberi şebri 0'“" dan temizlemeğe — çalışıyı türlü kabil olmıyor. Medln W mazsa mezar başındakileri bilirse gerçekten büyük ı’l.llk olur. “», Hem belediyenin kararı ibaret değil: mezarlıkları bir B*" yeri olmaktan kurtaracakmı! j kapılar dışımdaki mnıırlıkll::.'w güle oynuya yemek yiyen, Ia mezara ip asarak çocuğuna kuran aileler vardır, belediy? .,ı ra da mani olacakmış, Hattâ lıktarımızdan birinin, ”, Bilse de ta yanr başında bir Mtf ne vardır, oraya gidip selvileft: K' tında yatanlara baka baka _wg gazel okuyanlar vardır. BU kaldırılması, böyle şeylerin geçilmesi ölülere karşı bir nişanosi olacaktır. Beledi. kararını da, dilenciler haki gibi alkışlamak lâzımdır. g Fakat bunun daha derin bİF AY nası vandır: biz şarklılar öli rupalılar kadar — korkmayır yıl kadar oluyor, bir mecmı yoksa ufacık bir. kitapda mt? hatırlamıyorum, Frapcis Cartf mizah (humour) bakkında bir foransını okumuştum. Mi da insanların en çok — korkü şeyleri alaya aldıklarını ve; “Şarklılar ölümden, ölüdei korkmadıkları için ölümü M tıran fıkraları pek — yokturi uğramış kocalara dair fıkra latırlar,, diyordu. (Bmıbl da kaldığına göre M. Carco'nun mütaleası yınl di: sokak ortalarımda merzarlâr dıköyünde olduğu gibi mezar! -' şısında gezme yeri bulunduğu N’ şünürseniz ona hak ı.rınınl*,,r reddin Hoca fıkraları ıl'l"/ hortlağa ait olanmı hıtııııııııl Gerçi bazı evlerde gece mediği tddla olunur ama % Bu söylenir; yoksa Tngilizlerd? Bu gibi geceleri eve, .ııııeri':; cesedi geldiği İtikadı pek Varsa da sonradan ıelnl Son zamanlarda bu hal belki hayatı daha tatlr bul öKişel belki de — ferdiyetimiz inki$f” 14 daha az mütevekkil olduğum ölümü daha feci buluyor, mezarlıklardan korkuyoruz. sevinilecek bir şeydir. A “33 xğx Yedi ay hapis yatacak Babıâlide kahveci Hasan eski çırağı Maunu çık:ırırık met namında birisini tanmmuş sabıkalılardan ol başlamadan evvel hırsızlık na dair teminat olarak ustas * tövbe ettirilmiş. Fakat töv sözünde durmamış, dün kahve'” a brrakılan bir boya kutusunu #7 tadan kaybölmüştür. Suçlu biraz sonra vak:ılın*“” kim Reşid tarafından yadl ay © kadar müddet de emniyet lundurulmasına karar xenî““şu Bir teneke çalmak i$ 4,5 ay lıapl mahküm oİ Dün sabıkalılardan h Mustafa Tahtakalede pu din peynir ardiyesi kapnm nekelerden birini çalarkc" tır. Süçlünüm ikinci sulh cezâ si tarafından dört buçuk 3" rar verilmiştir. &* vk“îâ-âğx : î&t * SLLESES . L /Lİİİİİ!'İİİII_ ME L= SAA & AA &e - ;_& S M ._ jvç..

Bu sayıdan diğer sayfalar: