24 Aralık 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

24 Aralık 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e " ARBER' Z Rlğimi ösitar ” ; O AAA NUN TU YA üü z Cemil Mardamın Ankarayı ziyaretinden sonra Yazan : Şekip Gündüz OM$UMUZ Suriyenin Başvekili | budutlarımırdaki yeni devlette, hem de Cemlil bay Mardam, Ankarada | bütün Suriyelilerde herhangi bir endişe “Hâdiseler ve fikirler... * Son (Güneş - Galatasaray) maçı münasebetile “sporun ruhiyatı hak- kında bazı düşünceler Yazan: Dr. Rasim ADASAL AZAR — günleri — hımcahınç — do- Hrp meydanında bir avcı açılışım- | AAT tecae wly“k bir - | bırakmaz, hele siyast Suriyeye en bü- lu olan dumanlı ve gürültülü kah- | da güzel koşarak düşmana kendini tes- E m)ğîidr:â-amk"wmı ğ senler. yük sevinci ve devamlı emniyeti bah- | çelerde veya sinemalarda oturmaktan- | lim etmiyen ve takdir edilen bir asker, Ha AĞA TEK -| Setmiş olur. sa, açık havada heyecanlı bir futbol ma- | askerlik ocağına girmeden önce stad- dan alman neticelerin bizi de memnun etmiş olduğunu gösteriyor. O halde, Su- riye ile aramızda müzmin bir derd ha. Tini almak istidadındaki meselelerin, her iki tarafı memnun eder bir şekilde ber- taraf edilebileceğini Veyahut bertaral e. dilmiş olduğunu. tahmin ve hattâ kabul euğegk nı;;ldlndeyiı. er hakikaten Suriye, komşusu bü- yîlk Türk milletinin kendisine karşı i göstermekte olduğu dost dikkatlere ve Cemil bey Mardam'ın, siyasi Suriye- | yi, Ankarada edindiği intibalara uygun | bir yola sokmaya çalışmasını temenni ederiz. Suriye yeni başlıyan hayatında gimaldeki büyük komşusundaki iyi his- leri anlamamazlığa vurmakla hiçbir şey kazanamaz. - Aklrselim Suriyenin Türk hudutlarına hükmeden iyi hislere, iyi hislerle cevab vermesini zarurf kılar. Balkanlarda ve Ççı geyretmesini tercih eden bütün spor | yomda mütcaddit koşu devirleriyle ba meraklıları gibi ben de son (Güneş — | Laklarını kuvetlendiren bir atlet mev. Galatasaray) karşılaşmasını seyrettim. | klünde iken de ayni teşvik ve takdire İkide birde iddialr rekabetler yü- | lâyik olmalıdır. zünden oyun sahaları üstünde birihirle- Spaorların bütün nevileri devre göre rine çatan klüplerden hiç birine mem- — yalnız cahil halk kütlelerinin değil, sup olmamakla beraber yirmi seneden- |en büyük mütefekkirlerin takdırlerine de beri de spor zevki çılgın itiyatlarım- | mazhar olmuştur. Spor yalnız vücutla- dan bizidir.; Gerçi çok kere mlüteassmp | rı kuvvetlendirmek, adaleleri beslemek ebeveynimin ve eski kalem efendileri | le kalmaz; birçok zekâf ve ahlâki kabi- gibi çok çerçeveli bir hayat yaşıyan ve | liyetlerimizin inkişafına da yardım e- ğ:dr:â;:' 'gun bir çehre göstermeye | Garbi Asyada gün geçtikçe kökleşen gü- | —— L Dlarınr aşmayı bir nevi tered- | der. ni T ürkiye efkârr umumiyesi- | zel, insani ve medeni ahenge uygun bir | di manasına alan bazı dostlarımın - it- Bunlar arasında irade, soğuk kanlı- l 'wm,mmaılmhıî büyük bir sevinç- | yola girmek, Suriyenin kendi bünyesine | tihzalarına ve tenkitlerine uğradım ve | lık ve nefse hâkimiyet yani bir kelime R tabil bir şey ola- | de güzel, insani ve medent bir ahenk ve- | uğrayorum. Fakat şimdiye kadar en | ile (sinirlere hâkim olmak) hünerini ” rebilmesine yarıyacaktır. Gcra memleket köşelerinde bile bir tür | kazandırır; ve bilhassa ekip — halinde . Biz, Suriye ile aramızda bir gerginlik Şekip GUNDUZ ü öğrenemediğim tavla ve kâğıt oyun- | yapılan «por, içtimat hayat hazırlığı çıkmasını hiçbir zaman istemedik. Kom- Şumuz Suriyenin hür ve müstakil oluşu için yirmi yıl devamlı temenniler izhar Tart gibi iptilâlar yanında, bu tek İpti- | için çok faydalr olan (İradt disiplin)i lâyı da bana bağışlamalarırı: onlardan | arkadaşlık sevgisint uyandırır. O ta- dileyerek susturuyorum. kımın bütün uzuvları, gşerefli zaferin etmiş olan bir milletin böyle bir gergin- ogru Ne yapalım ki, bürolarda, husust | istihsali için gruba İtaati, arami dere- NZi istemesine zaten imkân olamazdı. sermrar kabinelerde veya kütüphanelerdeki yo- | cede vakfı neisi öğrenirler, Fakat her iyi niyetin, her devamlı iyi- De 'il mi ? rucu ve kafa şişirk:i mesai — bittikten Bu ekip oyunlarında, ferdi arza ve lik temennisinin ve her dost dikkatin g sonra herkesin kendini oyalamaya tâ- | heyecanlar silinerek bunların fevkinde daima iyi niyetler, devamlı iyilik temen- |£ —a İrştığr bir eğlencesi, bir itiyadr vardır; | yalnız ve yalnız bir hava eser: Tesanüt nileri ve dostane,dikkatlerle “ mukabele Vesaitinakiiye Müheeli oot öyukdütü Türgeinde! idür). e çekükntik Bövkk . görmeye ihtiyacı yok mudur? Suriye ile aramızdaki muahedenin ta- rafımızdan feshi, Suriye aleyhindeki herhangi bir temayülümüzü — değil, işte sadece — hudetlarımızın cenubunda büu dostleğfu ve bu #yilik temennilerini ve iyi niyetleri çok arayıp bir türlü bula- marnış olmamızdı. Suriye başvekiline Paris de güler yüz göstermiştir, fakat-bu'selerki seyahatin- de, Fransa yüksek idare merkezinin sa- yın Cemil bey Mardam üzerinde Anka- ra kadar unutulmaz bir intiba bırakmış olahildiği ganılamaz, Zira Suriye Başve- kill vatanperverlik imanma, Suriye is- tiklölinin ve Suriye Istikbalinin en bü- yük emniyetini katarak “Ankaradan t- zaklaşmış bulunuyor. Garbi Asyanm ve cenubu çarkf Avru- panın en küdretli lideri tarafından kom- gu Suriye başvekiline söylenen sözlere temas etmek istiyoruz. Bu sözle- rin, Atatürkle temas etmek şerefine nail olan Cemil bey Mardam Ankaranın memleketi için doetluktan başka bir te- mayüle asla sapamıyacağını açıkça an- Tatabildikleri muhakkaktır. Atatürk hem Türkiye Devletinin Şefidir; hem de Türk milletinin Şefi. Bu Şefin Suriye halkını muhabbetle selâmlaması ve Türkiyenin , Suriyeyi müstakil ve mes'ut görmekle bahtiyar olacağını söylemesi hem cenup aai - Sancak verilen alaylar | Çorlu, 23 (A. A.)| — Birindi. ordu İ müfettişi örgeneral Fahreddin Altay, Vi- ze, Pınarhisar, Kırklareli, — Babaeski, Hayrebolu, Alpullu, Lüleburgazda bulu- nan mühtelif sınıflara mensup alaylara Atatürk namına sancaklarını vermiş Ve bu vesile ile bu yerlerde büyük tezahü- L";HM Örgeneralin çok kıymet- karak alalanıışır n ve hat b İ eee aa aa DDD | başbuğlarına bu vesile ile de sonsuz say- |ii son otobüse Yelişmek mecburiyelinde- sporcular kabiliyetlerine ve sevklerine Futbol oyunu bütün bu — şartları göre birini seçerler; spor meraklılart | kuvvetli kaidelerinde toplıyan en ideal ancak heyecanlarını kamçılıyön ve on- | ekip sporlarından biridir. Bu oyunda lara zevk veren oyunlardan birini ve | oyuncu da seyirti de ayni derecede yahut olsa olsa iki üçüüğü” seyretmeğe | yüksek bir heyecan duyar. Bu oyun- koşarlar. ğ da fert, bütün ekipi nezih ve haklı bir Ben kendi hesabıma en başta olarak | çayeye bağlıyan haleti ruhiyenin dışın futbol maçlarına, ondan sonra da gü- | da kalıp da sırf kendi hırsları ve taş- reşe bayılırım. Bugüne kadar ancak | kın hisleriyle oynamıya başladığı an Pariste iddlalt ve büyük bir hoks” mü- | umuml ahenk bozulur ve çok kuvvetli gahakâsını Börmek müeriloria düştüm; | görünen takımmı da paniğe — uğratı- böyle olmakfa'berâbet 'ne bu kanlı ve | rak bozguna sürükler, Z harap edici döğüşe çalışanlara ve ne Yirmi gün evvel memleketin en a- Ge yumrüklarını sıkarak, dişlerini gr- | car ve e natlet bir takımma karşt son cırdatarak boksörleri alkışlryanlara gül | dakikaya kadar muzaffer olan Galata- mek aklımdan gelmez. Çünkü görü- | saray forvetleri, son maçlarında ayak- yorum ki bizde güreş, Yunanistanda ko | larr tutuk olan beceriksiz oyuncular gi Şu, İngilterede futbol nasıl ki milli bir | biydiler ve takım baştan başa sinirli, spor zevki hükmünü İcra — ediyorsa, | müvazenesiz ve dizginsiz eynuyordu. en modern dünya şehri olan Nevyorkta | Halbuki bu çocukların çocu fert itiba da boks, reisicumhurundan traden oca | tivle memleketin en kibar ailelerine ü1 işçisine kadar payansız bir heyeban | mensup olan terbiyeli ve halfik gençler veren en makbul bir spordur. dir. Güneş takımı, sağ açık, santra- Dumanlı kahvede — narglesini to * | for ve söl acıkları gibi futbol oyumun- kurdatan ve yahut arkadaşının kalbi- | ga tecrlibe görmüş olan üç eski kurdun ni kırarak, başını çatlatarak rar atan | idaresi altında çok soğuk kanlı ve mü- bir hemşeri, ayni anda karlı tepelerde | vazencli bir oyun çıkarmak suretiyle kayan gençlere deli diyebilir; halbuki | rakibini hiç umulmıyan bir farkla ez- €ki Asabıma en fazla hâkim olan ve za- | miştir. rarlı iptilaları pek az tanıryan çok soğuk Gerçi harplerde olduğu kadar en kanlr bir milletin, İsveç milletinin yap- | kuvvetli sporcularda ve fudbol takrm- tığı bir nevi spordur. Jarında daima zafer mukadder değil- Geçen sene Fransanın Chamanix | dir. Çelik İtalyan — takımı, şuurlu bir isimli dağ kasabasında binlerce —insan | Fransız tabiyesi karşısında sertleşme beynelmilel «ki müsabakalarını seyre | den ancak müsavi deretede bir. oyun koşmuş ve karlı dağlara tırmanmış- | çıkarabildi.. Onun içindir ki spörda ve t Bu meraklı sporcular içinde- hü- | bilhassa futbol gibi on bir. oyuncunun kümet azaları, profesörler, tarımmış & | iştirakiyle ayni hedef ve ayni disiplin dipler ve artistler vardı. Esasen asrı- | altında oynanan cemİ oyunlarda mane mez ve modermn harplerin en baş dön- vi kudret en kiymetli bir zafer silâhı- Gdürücü sporların ve kuvvetli adaleli ba | dır. Joubert; “Bir çok insanların kcdret zuların hükmü altındadır. leri arkasında tehlikeli bir zaaf vardır. Japon askerleri altı misli nüfusa | Soğuk kanlılık zaafı!.” — diyordu. Ve malik olan Çindeki zaferlerini yalnız | bence son futbol karşılaşmalarında Ga faik harp malzemesine değil, uyuşuk | Jatasaray ve Fener takımları bu zaalı Çin gençlerine nazaran çok daha çevik | gösterdiler. ve sporcu olmalarına da medyundur- Ama bilinmez, başka bir gün Gü- lar, neş de beklenilmiyen küdretli bir anın Bugün vatanlarınıın müstakbel za- | da bu zaafın kurbanı olur, ferleri hesabını havalarda binbir tehli- Napolyon, heykelini yapmış olan ke altında canlarını feda eden tayare* | meşhur heykeltraş Catovayi tevbih de ciler, bütün gün kuvvetli kolları ve ba- | recesinde tenkid .W: günkü çehre taklariyle çalışan süvariler en mükem- | sini lüzumundan fazla atletik çizgiler mel sporculardan sayılmaz mı?.. Kış- | Je tebarüz ettirmiş ve sanki “Napolyo Talarda ve sevgili bayraklar altında tak | nun bütün kuvvetleri kollarında” dır. dir ederek- sevdiğimiz “süvari, sipahi | demek istemişti. İmparatorun bu ten ocağında sivil bir hemşehri gıfatiyle gü | kidiyle kast ettiği mana “sağlam bir zel bir at tstünde koşarken —neye | vücudda sağlam bir kafanın da bulm fanteziye kaçan bir sporcu — srfatiyle | ması” lüzumu idi. Binaenaleyh €kip ha karşılaşsın? O genç binici belki de ya- | Tinde halka gösterilen oyunlarda oyun- seferleri gece yarı- sından sonra da yapılmalıdır Türkiyenin hemen — hiçbir şekrinde tece hayatı yoktur. Bu kususta'te- j Mmayüz etmiş gibi göslerilen yegâne yer; şu, içinde yaşamakta bulunduğu- muz İstanbul şehridir, - <— » Fakat insaj edelim, Hangi İstonbullu bu memlekette gece hayatı olduğunu iddia edebilir? Bir yerde gece hayatının teessüs ede- Vi Bilmiş olması için ilk şavt muhakkak ti ki vesaitinakliyenin Dbol olmasıdır. İ Halbuki dünyanın en dağınık bir şek- B # ri olan İstanbulda gece nakliyat yapa- İ; cağ - taksilerden gayri - kiçbir vasite & mevcul değildir. Hani şu sinemalar © da olmasaymış, İstanbulun — saat 21 Bi den sonra bir tavuk kümesine dönme- t©mesine sebeb kalmıyacakmış. İstanbul, Türkiyenin en büyük eğl- $ B lence şehri olduğu kadar, bir ticaret ve sanayi şehridir de. Mevcut yüzler- Ü ce fabrikanın hemen kepsi geceleri de Ü çalışırlar. Buna, matbaaları, garinola- B , fırınları ve daha bilmem nereleri i- $i Tâve ederseniz küçük bir hesapla, şt Üi koca memlekette geceleri çalışmek $i mecburiyetinde bulunan on - binlerce İ insamın bulunduğunu kolayca anlıya- İŞ bilirsiniz. Bu adamcağızların bir kıs- ği amunan işleri geceyarısında, bir kısmının saât 1 de, 2 de, 3 de, 4 te biter ve bu on binlerce vatandaş evlerine gidebil- mek için ya sabahı beklemeye veyahut da socilerce didinmenin verdiği yor- gunluğa tağmen yürümeye —mecbur- durlar, Düşünün bir kere, bu kış gün- i' Terinde Sirkeci veya Tophane tarafla- j rındaki bir fabrikadan Akscraydaki, B R Edirnekapıdaki evine gidecek adamın E T NE NNN halini. ; Meseld geç vakte kadar - şavrışmak gılarının ve bağlılıklarının arzını sevgi- “Ayni arabada Yedikulı K X Merihdeş Üca etmişlerdir. dir. Ayni arabada Yediküuleye, Samat. yaya, Aksarayd gidecek — yolcular da bulmür. Eğer Bakırköyde otürom şa- Mts iki dakika geç kalırsa otöbüs dol- duğu için evine gidemez. Ya, bu tatın cebinde ötel parası yoksü? Bunun icin belediye, vesaltinakliye | kakkımdaki nizamnamesine yeni mad- deler ilâve ederek, Tramvay Şirketini, B N ğ ölebüs - sahiplerini, Akay ve Şirketi- |i rın memleketin uzak ve dağlık bir kö- | cuların p yalnız bedeni kabiliyetlerine de mım- " ğ—:“_î';"md a ğ hayriyeyi gece “yarısından “sonta da Üi| şesinde ya bir mülddelumumi ve yahut | Bi iradelerine ve pratik zakâlarma çok .ı.,.ııH t Gi V ğ meselâ birer, birer buçuk saat arayla Şi| bir asker hekimi olacaktır; cürmü meş- | ehemmiyet vermeliyiz, hud tesbitine gidilirken çok defa ayni at Bir fudbol takımını ikide birde sert 16,45 H veni seferler ihdasına mecbur etmeli- $i B r ü tlerte kalmak ve dört nalla | Jestleri ve gaha kalkan sinirleri ile he Tidindi Akşazı Zatsı İmsak fi dir? gabah Öğle Vakit 5,4 12413 14,33 16,45 124 5,97 kı_-——ıııu—- Jarında düşüren oyuncuları feda etmek ; ÇIkarmak, bunu kario K tündei sahalarında da bi 4 heâ& mecburiyetinde kltuyor mü- | zimete uğratarak seyirci halkın narar, ı:dw:mlınkw at Dr. Rüğm M Zı Z ı - Te A Asil şür — - moeccım! dı"wl :ıny'::ycnl ı:*'?::.ğ' Orbili , Bımız birkaç genç şali “a'“cw' Ğ Veli, Oktay Rifat, Melih giyeslir » bahsetmiştim. Onların ©O vezinsiz küçük şiirleri günde” K j hoşuma gidiyor, Varlık cu::n a 08 ce hemen onları arıyor, Pu ğ döymük bilmeden okuyorul T he Rifat'ın şu ufacık ,'Peyzâİn kın: İ Küçtik bir Jâvanta Çiçtli Sarışın arı ) 'Ve namütenahi gelincik | Çoğa Düşünmeden sevdiğimiz DÜ Birdenbire başlayat Bilmem siz do sevdiniz ınlı'-'“ © kadar hoşuma gitti ki ya rar tekrar okumak hevesili ydi! bana hayatı bir kat dâha 'î çimde demiyeceğim, inan olsun Kd andırdk | şilr yazmak ihtiyacını uyi Hemen gülümsemeyin, şilr YÜT gl kalkacak değilim; yıllarca '_n,ı; tercimelerim — bende w:m”'”â veki | Çdi | kabartacak hatıralar. birâ Ti e a için içimde böyle arasıra ""k,dıl' ren arzuya kurşı koyacak işarek | kuvvet edindim. Sadece ŞUD Tn etmek istiyorum? Okuyanlara Fo | lik arzasu vermek bir şiir İÇ et dÖ | büyük, belki en büyük bir f ylerlir Zil midir? Oktay mrnı'ın;“’ n H deki güzellik nodir? Bun! r mam; fakat onun iyi, soy DİF ŞAİ duğunu kabul etmem için bu p. kâfi.. Bu genç şatrlerde bir ııı'"u':':.ı yor. Nasıl anlatayım? Gündel” y yattan, çocukluk '““'"""’gvl" settikleri halde yine kapali KÜ ge sırlarını vermemek ihülya€! SÜ v yor. Öyle bir samimiyet ki hİÇ man Vâllnli olumuyor... KenC ae karşılarındakilerö - musallat pöbilf yorlar: Ne bir şikâyet, ne bİ” D | ge lenme. Bakın, Orhan Veli Puft el anlatıyor: »'h Kimtî duymadan W"”l;:.l"f Ağzımın kenarında bir :'..ıw"”?ı Beni tanımayanlar et “*Nullak birini seviyordua Te 'Tanıyünlerseş #zaYa GAS 3 Çok sefalet çekti., 7 Fakat bakikl! sebep X Bunlardan hiçbiri olman! Gündelik hayatm, bize olan âlemin her anındaki W onu o nnların zevkini ı.wl:'v etmek ve yine bir yahancı E ıd’ Şalir de, kari de kendi Al! WW kalacak; biribirine ı-uıclln&ı y bessümle selâmlaşacaklar, gelr ne biribirinin sırrmr, tnml'% &1 olan hayatını bıını,m:- / asıl asalet bu il midir' değlelıh ATAÇ Kendi kendisini — yaralamış — yi Dün ikinci - sulh cezada -KUT Çiye karısı Despinayı döğmekten 1 binin muhakemesine Nkwfg eöd, Döğme sebebiyle kocasını çll | Despina mahkemede: v — Kocum beni döğmezi. O ü0 Eil ve gelmeyince ben kızdım, kendi gm’" mi yaraladım, demiştir. £ Hâkim bunun üzerine W isnat eden Despinayı müddeiüme , göndermiştir. e Bir kaçakçı mıhk” oldu n G Dün sahıkahılardan M rinde ercin yakalanmış VE VÜU paf, mahkemesi tarafından bir alk ram edilmez; ancak hi avsiyt ne uyğun olan ferdi ıpnrl“.” lir: Atlama, koşma, gülle gelmü Memleketimizde spofü — ea Kd ettiren ve halktan SOWT İ him sebeb maattecasif henif yükseltemediğimiz bu oytf yesi olmuştut. Biz en büyük şumul savaşlarda soğuk cesaretiyle şanlr zaferlef K & * Ce KU v B lan bir ulusun en genç ğe naenaleyli, bütürn spor mağlüp olduğumuz anlar & Çd a Hp sayılır, bu yolda mağl' t / sini rakiplerimize de İtirüf ü”:- cek kabiliyetlerden mahrüf aj kâfi derecede ihret. derslt”

Bu sayıdan diğer sayfalar: