7 Mayıs 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

7 Mayıs 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| Biliyor musunuz ? . Bir kaç meraklı . « . istatistik Dünyada en çok konuşulan diller şunlardır: Çince (400 mil yon insan), ingilizce (200 mil Yon), rusça (120 milyon), hint çe (İ00 milyon), almanca (& Milyon), fransızca (70 milyon), ispanyolca (70 milyon), japon- ca (65 milyon), portekizce (60 milyon), türkçe (45 milyon), En mühirü sânayiden bahse- dince, umumiyet itibarile —akla gelenler şunlardır: Otomobil, si- nema, radyo, tayyare, Halbuki sigara sanayiini ih - ma) etmek büyük bir hata olur. Bundan Üç sene evvel Amerika- da neşredilen statistikler sigara sanayiinin ehemmiyetini göster- mektedir. Filhakika yalnız Ame Tikada kullandan — sigar adedi şu gekilde tesbit edilmiştir. 1905 de: 3 milyar 1910 da; 6 milyar 1915 de: 14 milyar 800 milyon 1920 de: 41 milyar 500 milyon 1925 de: 65 milyar 1935 de: 140 milyar. Bu 140 milyar sigara tıçuca konsa, 10:000.000 — kilometrelik bir hat elde edilmiş olur. Diğer taraftan, bu 140 milyar sigara Amerikalılara taksim e . dilirse, kadızılar da dahil olmak fzere her Amerikalı başına se- nedö T000 siyara düşer. Fükat”üç sene evvel yapılar * bu statistiğe aldanmamalı, bu miktarm bugün bir misline çik- muş olması ihtimalj yok değildir. Avustralyada yaşıyan “Mop- Tok,, adında bir küş .vardır ki düşmanlarından korunmak için dallar arasma gizlenir ve öyle hareketsiz bir hal alır ki, ölü bir daldan kat'iyyen tefrik edilmez, 'Toprağa iyice saplanmış bir kazığa yavaşça bir tahta parça- sile üzerine sürerseniz,bu şekilde elde' edilen ihtizas kurtları ve bilhâssa sulucanları toprağın ü tüne çıkmağa mecbur eder. ... Cenubi — Afrikada — yaşıyan “Zulü,lar, son derece — bisiklet meraklısıdırlar, Fakat, resimde de gördüğünüz veçhile bir kadı- nan bindiği bu bisiklet bir hayli tekâmille muhtaçtır. Develerin ası| vatanı Ameri- kadır! Filhakika deve nesli ev- velâ cenubt Amerikadan şima- İ? Amterikaya dağılmış oradan da Asyaya geçerek nihayet Af- rikaya gelmiştir. . * Milâttan 1500 sene evvel ka- dınlar ustura kullanırlardı! Bir Mıisir mezarında yapılan araştır malar esnasında, kadınlara ait muhtelif eşyalar meyanında, hiç bozulmamış bronzdan bir ustu- ra bulunmuştur. Şen Fıkralar — Bugün, kadım- & lar bütün işlerde erkeğe rekabet e- debiliyorlar, — Belki!.. Fakat - onlarm yapamı- yacakları bir iş varsa oda itfal- yecilikdir. — Niçin yapamasınlar? Onlar da erkekler kadar cesur — değil- ler mi? — Olabilir! Fakat bir itfaiye neferinin, icabında, otuz saniye içinde giyinip hazır olması lâ - zımdır ki bir kadınm bunu yap- masma imkân yoktur.. x * » — Müdürden bir haber var mı? A — Azizim bana W öyle geliyor ki ar tık ümit yok. - — Doğru mu söy lüyorsun? — Evet. Bu tabah hastaneden çıktı!! « W - Müsabakadan ev vel: iki dev cüs- seli boksör arasın daki müsabakayı ufacık bir hakem idare edecek, Hakem — Çok rica ederim.. biribirinize sarılmayın... Sonra.. Bırakın dediğim zaman biribiri- nizden ayrılm. Bu kadar! Boksörlerden biri — Son arzu- nuzs bu mu? h — iden sonra, bir c muallim — yemek % için — lokantaya giriyor. — Garşon ona İisteyi geti- riyor. Muallim listeyi iterek: — Bana iyi bir yemek getirin, diyor. İntihabr — size bırakıyo- rum. Yemek bittikten sonra, mem- nun kalan muallim garsona bol ca bahşiş veriyor. Bunun üzeri- ne garson onun kulağına doğru eğilerek şöyle diyor: — Eğer okumasını — bilmiyen başka arkadaşlarınız da — varsa onları da bana gönderin. Görü- yorsunuz ki iyi yemekler intihap ediyorum. « * * — Evet, dostum, [ğ. j bir gün, silâhsız ) ve yalnız bir as- “% lan — öldürdüm! e — —Olurşeydeğil! Nasıl yaptın bu işi? — Kalbine bir kurşun — sıka: rak öldürdüm. — Fakat sen yalnız ve silâh. srz olduğunu söyledin ya? — İyi ya, yalnız ve silâhsz o- lâan bir aslanr öldürdüm... Kügük komedya Sinema oyunu Eşhkos: Nuri, — Rasim, Jale, Reşat (4 yaşında) önne. ... * Nuri — Çocuk - lar vazifelerimiz bitti... Hem de kiler de bitti. Reşat — Ben va- zilelerimi yap- madım... Nuri — Niçin?.. Reşat — Çünkü yoktü... Nuri — Bu iyi bir sebeb... Eh! Büyüdüğün zaman senin de va- zilen olur.. Reşat — Şu halde ben büyü - mek istemiyorum... Nuri — Sus!.. Natığın sözünü kesme, Reşat — Natık da kim?.. Nuri — Ben... Reşat — Natık kime derler? Nuri — Göüzel nutuklar söyli- “Reşat — Şu halde — radyoda natıktır, öyle mi? Nuri — Sus.. Saçmalıyorsüun.. Çocuüklar, tekrar ediyorum, vazi- felerimizi bitirdik., Şimdi isti- rahat zamanımız. geldi... Bina- T enaleyh — oynamağa hakkımız var.. Fakat ne oynıyalım?.. Rasim — Asker oyunu oynt - yalım mm? Jılem- Misafirlik oynryalım! Nuri — Hayır.. Bu çok can sıkıcı bir oyun.. Reşat — Ya dolabtaki şekerle- sinema artisti olmak üzere bana mMüracaat edeceksin. Ben de se- ni kameramım arkasında kabul edeceğim.. Haydi bakalrm, baş- dat.. Rasim Yoynamağfa başlar)' — Merhaba, bayım... Nuri — Bir şey mi-arzu edi- yorsunuz?.. Rasim — Sinema artisti olmak istiyorum.. Nuri — Pekâlâ.. Bakalım fo- töjenik misiniz.. Gülümseyin.. Ağlayın.. Korkmuş gibi yapın.. Titreyin, dişlerinizi gicırdatın.. (Tabif Rasim, — Nurinin bütün söylediklerini yapar.) — Şimdi ses tecrübesi yapacağız., Şu cümleyi birkaç defa süratle tok rarlayın: “Bu duvarı badanala- malı mı, badanalamamalı mı?.., Rasim (tekrarlamak ister) — Bu duvarı badalamanamalamı ÖCL. çok zor, Nuri — Zor olduğu için size bu cümleyi — söyletiyorum ya.. Tekrar edin bakalım.. Rasim (çok süratle, yavaş ses- le ve hafilçe kekeliyerek) — Bu duvarı badanalamalı mı, bu dala mr.. eşat — Budala kim? Nuri — Ne budalası? Reşat — Rasimin — bühsettiği budala... Nuri — Badana diyor, canım. Badana ((Rasime:), Fena değil fakat, daha yüksek.., (Rasim bir sandalyenin üzerine çıkar), Ne yapıyorsunuz? Rasim — Bana: Daha yüksek diyorsunuz.. Ben de bir sandal yeye çıkryorum... Nuri — Aşağıya — in, aptal.. Şimdi tekrar oynryarak cümle- yi tekrar et.. Rasim (odada dansederek ve göbek atarak) — Bü düvarı ba- danalamalı mı, badanalamamalı M? "(Jaleye:) sıra sende., Sen bü yük bir artistsin ve gelip kendi- ni takdim ediyorsun. Jale — Bayım, ben Greta Gar boyum.. Nuri — Hayır.. Kâfj derecede sarışın değilsiniz.. Jale — Bayın, ben — Janet Mak Donaldim.. Nuri — Hayır, kâlı derecede esmer değilsiniz.. Jale — Bayım, ben Jan Krav fordum... Nuri — Ağzınız kâfi derecede kocaman değil.. Başka bir yıldı- zın ismini bul.. Jale — Buldum... Nuri — Buldunsa söyle.. Jale — Bayım, ben Merihim. Nuri — Bu da ne? Jale — Canım, bana: Bir yıt- diz ismi bul dedin.. Merih yıldız ismi değil mi?.. Nuri — Sen de Rasim kadar bu işin cahilisin. Yalnız başını za röl yapmanıza imkân yok, iyisi mi hep beraber bir sahne yapalım.. Meselâ biz Afrikadaki vahşi bir kabileye mensubuz ve seyyahlar üzerine hücum ediyo ruz.. Haydi bakalım! (Hep be- raber vahşi seşler çıkararak, her şeyi devirirler.) Anne (koşarak gelir) — Deli mi oldunuz. Ne yapıyorsunuz? Nuri — Sinema oyunu oynu- yoruz. Anne — Bu kadar gürültü yap mağa lüzum var mı? Nüri — Fakat bu sesler sine- madır.. Anne — Bu sesli sinema değil fakat timarhane — sinemasıtlır.. Beni dinleyin sizi eğ'enmekten ve sinema oyunt oynamaktan menedecek değilim.. —Fakat tiz da eeseiz tinema oynayın.. BULMACA yazınız. Bunları cemettiğiniz va- kit yekâinu 144 olsun, HABER ÇOCUK SAYFASI Bilmece kuponu 7 MAYIS — 1938 Manzum hikâve —<— A0 Küçük Çetin'in başına gelenler 3 e- gae <u gıttçi vardı kendine yakın Sarıldı ata, Çetin kurtuldu Fakât korkudan sesi totuldu.

Bu sayıdan diğer sayfalar: