25 Haziran 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

25 Haziran 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AARER — Alam mat Neşriyat Müdürü niRasim U #lstanbul Ankara 'cı Çinin bir “müttefiki, Çin on bir aydanberi Japonyaya kar- şı yalnız başına harbetmektedir. Millet- ler Cemiyetinden ilmit ettiği yardım gelmedi, Uzak Şarktaki ştatllkonun ko- runmasiyle alâkadar olan Ingiltere, Rusya ve Amerika biribirine itimat €- demedikleri cihetle Çine maddi yardım- da bulunamıyorlar. Binaenaleyh yalnız kalan zavallı Çin, bir seneye yakm bir #âmandanberi Japon askeri tazyikine mukavemet etmekteydi, Fakat son hafta içinde Sarınehir Çi- nin imdadına yetişmiştir. Çin için asıf- Jardanberi bir felâket unsuru olan bu nehrin bu defa taşması, Çinin yeni paytahtı olan Hankov şehrinin Japon- İsr tarafından işgaline mâri olmuştur. Malümdüur ki Sarımehir Tibet dağların- dan çikâr ve suları bu dağlardan Çinin geniş ovalarma yayılır. Nehrin mecrası bazı yerlerde ovalardan sekiz, on metre yüksekliktedir. Binaenaleyh yaza doğru karlar eri- meğe başladığı zaman, Sarınehir taşa- rak yüzlerle ve hattâ binlerle köy sual tında kalır. Bazan bu sel, Çin için, bin. lerle insanın boğulmasiyle neticelenen bir felâket mahiyetini alır. Bunun içindir ki Sarmehir yüksek ve sağlam bendlerle zapt ve rapt altma alnınıştır. Japonlar Suçov'u aldıktan song #Rhte İüvâzl olarak inşa edilmiş olan Lungbag şimendifer hattı boyun- sa ilerliyerek Çang - Kay « Şekin ka- rargâhı olan Hankov üzerine yürümek. te iken bendler yıkılarak Secrnehir taş» mıştır. Bendlerin kimin tarafından yı- kıldığı kat't olarak malüm değildir. Je ponlar, bunların Çinliler tarafından kasten yıkıldığını iddis etmektedir. ler, Çinliler ise bendlerin, Japon tayya- releri tarafından atılan bombalarla yı- kıldığını söylüyorlar. Hangi iddianın doğru olduğu iyice bilinmiyor. Belki de bendler bakımsızlık dolayısiyle ye kılmıştır. Çünkü bendlerin yıkılması, Japon askeri tâbiyesini altüst etmekle beraber, binden fazla Çin köyünü de tahrip etmiş ve bir çok Çinli boğulmuş. tur. Binaenaleyh Çinlilerin bu felâketi kendi başlarına davet etmek İsteyecek- leri şiiphelidir. Diğer taraftan Japonların da harp plânlarını altüst etmek gibi bir netice verecek hareketten kaçınmaları beklenir, Amili kim olursa olsun, her- halde, Sarmehir, bugün Uzak Şark bo- Zuşmasına ehemmiyetli bir unsur ola. rak müdahale etmiş bulunuyor. Bu müdahalenin neticesi şudur ki, bir çok Çin köyü sular altında kalmış ve bir gok Çinli boğulmuştur, Fakat Japonların Hankov üzerine ileri hareketleri de durmuştur. Bundan böyle Lungbag şimendiferi boyunca ilerleyip de Hankov şehrini almak ba- his mevzuu olamaz, aponlar bu tâbiyeyi inkişaf ettirmek için aylarca uğraşmış- Tar ve hayli telefat vermişlerdi. Suçoyu alarak şimal ve cenup orduları arasm. da muvasale temin etmek sonre da Lungbag yolu ile Cin paytahtını almak plânımdan vazgeçilerek daha uzun, da- ha masraflı ve daha külfetli bir yoldan yürümek icap ediyor. Soğukkanlılıklariyle meşhur olan Japon devlet adamlarının, son hafta içinde asabiyete kapılarak Çini sanki fiilen yapılan harpten daha müthiş imiş gibi, harp Jâniyle tehdit etmeleri bun. dan ileri gelse gerektir. A.Ş. ESMER J On milyon zenci bayram yapıyor Coe Luiz babasının intikanını almış! babasını Cos Luis - Şmeling maçı, iki kuvvet» Ji bokaörün çarpışmasından başka, be. yaz ve siyah ırk arasında bir müca- dele mahiyetini almıştır. Bu gün, Amerikadaki on milyon zenci bayram yapmaktadır. Çilukü kendilerinden olan biri, bir beyazı mağtib etmiştir. Bu, onlarca bir intikamdır. Çünkü, wkçı milletler gibi Amerikalılar da zencileri kendilerinden aşağı görürler ve onları en ufak Bir fırsatta döğme. ye kalkarlar. “linç kanunu” zencilere tatbik edilen en feci bir işkencedir. Coe Luis, bir beyazı ringde döğerek hem bütün ırkının intikâmini almış oluyor, hem de babasinin. Zenci bok- sör, bu intikamı esasen başka yerde a- Ismazdı, çünkü Amerikada bir zenci yumruğunu ancak ringde kullanabilir, o da yine sonradan linç edilmek teh. , likesi içinde, / Bundan yedi sene evvel, Amierika- daki Ford ötemeobil fabrikalarından birinde çalışan baba oğul iki zenci vardı. Adam orta yaşlıydı, oğlu he . | nüz 17 yaşmdaydı ve güçlü kuvvetli | bir delikanlıydı. İ Oğ'unun metre- sini zehirlemek » istedi / Çikolataların içine ustalıkla zehir yerleştirmiş Londrada, oğlunun metresini zehirle. mek istiyen bir kadının muhakemesi gö. rülmektedir. Anni Barber ismindeki bu kadın, hay- 4 ihtiyardır, oğlu da 30 O yaşlarındadır. Fakat, zehirlenmek istenen kadın ondan i daha yaşlıdır ve anne, evlâdmı elinden almak istiyen bu kadını gizlice öldürmiye karar vermiştir. Bu işte kullandığı silâh o pek tatlı bir şeydir: Çikolata. Gabriyel Greg isminde- ki kağına gönderilen bu çikolatalar kre. malıdır. Fakat, üzerlerindeki kaplar us. talıkla ve hiç bozulmadan o çıkarılmış, çikolatanın içindeki kremin yerine insa, | | ni tedricen öldürecek bir zehir konul muştur.. Norman Barberin metresi, kendisine meçhül bir şahıs tarafından postaile gönderileri bu çikolataları o yemekte hiç bir mahzur görmemiştir ve (Norman, bunların bir başka erkekten (o geldiğini düşünüp de kıskanmasın diye ona ne bu çikolatadan vermiştir, ne de bahsetmiştir. Fakat, çikolataları yer yemez hastalan- mıştır. Nihayet kendisini bir doktora gös teriyor. Doktor, bunun tedrici bir zehir. lenme olduğunu söylüyor. Bunun üzeri. ne Gabriyal Greg, meçhül bir şahıs tara. fından gönderilen çikolatalardan şüphe ediyor, Çikolatalar tekrar geldiği zaman yemiyor, muayene ettiriyor. O zaman içindeki kremin zehir olduğu anlaşılıyor. Bu çikolataları gönderen kimdir? Kadın polise müracaat (ettiği zaman tahkikatla bunu meydana çıkarmak ga- yet kolay oluyor: İlk şüphe Normanın arnesindedir. Pa- ketlerin üzerindeki yazı ile kadının diğer yazıları karşılaştırılınca, çikolataları O. nün gönderdiği derhal anlaşılıyor ve bu zehirleyici kadın tevkif olunuyor. AAnni Barber mahkemede suçunu inkâr etmektedir: — Benım böyle bir şeyden (o haberim yok, diyor. Bu kadını ben ne tanırım ne ismini işitmişimdir. Tanımam, fakat tanımak isterdim, çünkü oğlumu üç sene dir baştan çıkârmak istiyen bir kadındır o! Muhakeme devam etmektedir. nasıl 2g si Coe Taiz.. Gözlüklerinin üzerine dikat ediniz! Fabrikada onun bu kuvvetinden is- tfade etmesini bilmişlerdir: en ağır işleri Luis Cosef Barro ismindeki bu çocuğa gördürüynrlardı. Oğluna çek- tirilen bu eziyete babasının yüreği da, yanamıyordu. Nihayet, bir gün usta» başıya gidiyor, bu halden şikâyet edi- yor. Ustabaşı: — Ne demek !stiyorsun ? diyor, Ne hakla şikâyet ediyorsun ? Barro baba: — Şikâyet etmiyorum, diyor. Hiç olmazsa oğlumun ücretini biraz art. tırsarız... Bir zenci bu kadar büyük “klistah- lıkta,, nasıl bulunabilir? ustabaşı kı, ziyor ve zavallı babanın suratına bir tokat indiriyor... Luls Cosefin babası bu tokata mukabele edebilecek bir kuvvettedir, Fakat edemiyor, çünkü biliyor ki, beyaz bir adama vuracağı bir tokat onu ölüme sürükliyecek ka- dar fena bir netice doğurabilir: fabri- | kadaki beyazlar onu derhal linç İ ederler, rünceye kadar döğerler... Yerde yatan ve elini bile kaldıramı. yan babasının halini Luis Cosef (ye- ni bugünkü Cve Luis) görüyor, derhal Bir gün, bir fabrika ustabaşısı zsnci boksörün i yumruklamış ? koşuyor ve ustabaşının üzerine atıl . mak istiyor. Fakat babası tutuyor. Yalvaran bir sesle: — Yapma, oğlum, diyor. Adamı dö- ersen seni linç ederler, öldürürler, ne $imdi, ne de sonra benim intikamımı almaya kalkma sakın... Bu hâdiseden sonra baba oğul fab- rikadan çikarılıyor ve bosta kalıyor. lar. Coe Luls nihayet kendisine bir iş buluyor. Bu, yine vilendunun kuvveti. işkalarının hesabma işleterek ya. pacağı ağır bir iştir. Boksa çulşan amatör sporcular var. Bunlarla döğüşecek ve onlarm yum- ruklarını yiyecek birisi lâzım. Bu iş için gexç zenci delikanlısından daha iyisini bulamazlar, Coe Luis boksa, İşte böyle, boksör- tere tecrübe tahtası olarak başlıyor ve acemi boksörlerin yumruklarmı yi . yor, kendisi de hafif tertib mukabele ediyor... Fakat bu, onu bir boksör yapmağa kâfidir. Yumruk “yiyerek boks öğrenen Coe Luis, o kadar Iyi oynuyor ki bir gün kendisini bir beks antrerörü görüyor, hayran oluyor ve onu ortaya atmak istiyor, Bir zenciyi boksör yapmağa teşeb- büs etmek de hayli cesarete bağlı bir iştir. Fatat adam, aldırmıyor ve ilk defa olarak, Tim isminde bir boksör. le Çoe Luis arasında bir maç tertib ediyor."Maçta * kazansna beş dolar verilecektir. Tahmin edildiği gibi, maçr “zenci kazanıyor, beş doları alıyor. Fakat, o nihayet bir sevinç içindedir, çünkü, bir beyaz adamı döğerek babasının inti- kamını almıştır. Bundan sonraki maçlarında da, Üç, dört sene gibi kısa bir zamanda, yir- miden fazla galibiyet kazanan Coe Lu. is nihayet bu gün, her kategoride dünya şampiyonu olarak son zaferini tömin etmiş bulunuyor. Harbden evvel de diğer bir zenci boksör Cak Conson dünya şampiyonu idi, Fakat zenciler kendisini Coe Lu- is kadar sevmezlerdi. Bu da, zencile. rin Coe'ye, beyazlardan kendilerinin intikamı alan bir ırkdaşları olarak baktıklarını gösterir... Amerikanın Miyami mntakasında Gaş isminde bir milyonsrin çocuğunu kaçıran ve öldüren hâydud nihayet yakalınmıştır. Bu Mek Kol adin tağı- yan bir gençtir, Burada, idamı muhakkak olan haydudun. ilk istovalin görüyorsunuz. 25 HAZİRAN — 1938 KURUN Pariste gül günü 'NGİLİZ kralı ve kraliçesinin gelecek ay Parisli tiyaret o edeceklerinden bahseden Hasan Kumçayı bu ziyaretin si, yasi bakımdan Hitlerin Rama O #İyareline bir mukabele olmakla beraber arada man. sara bakımından fark olacağını işaretle diyor ki; “Zira Hitlerin Romayı o ziyerelinde cn çök göze çarpan şey lürlü harp «ilâhları, top ve tüfek gürültüleri idi; halbuki Fran. sızlar İngiliz krul ve o kraliçesinin Pâris ziyaretini silâh ile değil; göl ile'temsil et. meğe karar vermişlerdir. Yöz binlerce gül ısmarlanmış, kral ve kraliçenin geçecek, İeri caddelerin, oturacakları binaların her tarafını gül demetleri ile süsülemek için tedbirler © alınmıştır. Bu suretle Belin Roma mihverinin sembolü “kılıç ise Lon- dra . Paris mihverinin senibolü de gül o. laçaktır, Güzel bir lesadül eseri — olârak İngiliz kraliçesi Elizabetin en çok sevdiği çiçek de gül imis. Bahar mevsiminde çiçeklerin Kraliçesi olan gül Parisin kral ve , tesi gününü söslemesi (şüphesiz İngiliz milletini de memnut edecektir. CUMHURİYET Tercüme tuhaflıkları lıklarından bahsederek bazı misal © İlklarından bahsererek Bazı misal» ler veriyor; “Fransıtcayı gülüçleşlirmekiş o Mah. şer Midillisi Jâkabile şöhret alan eski Şeh. reminlerinden Kâmil Beyin möstesna bir kudret gösterdiği yıllardanberi söylenir, durur, Bu zat türkçe düşünür, — fransızca kosuşurmuş. Bundan dolayı da gayet gü, lünç tercümeler yaparmış, Meselâ bir ri, yalet gecesi ecnebi (o misâfirlerin önüne koyduğu $u listeye bakın: Kulak çorbası — Sowpe d'orellleş Kadınbudu — Cuisse de femme Karnıyarık — Venfre fendu Kazandibi — Fond de chaudran Sarığıburma — Turban forda Onun Abdülâziz namına Üçüncü Napol. yona takdim edilmek Üzere Fransaya gö. türdüğü güzel bir atı, incitmeden Mersil, yaya ulaştırdığını Babıkliye müjdelemek İçin yazdığı şu telgraf da meşburdur: Mol, animal arrto# bonne sanid! Teşrifat müdürü iken ve Fransa elçisini bünkârın yanına götürürken kebul salonu kapısında söylediği şu söz ise gerçekten gülünçtür: Monsteur derritre!,, “Dün yepyeni bir tercüme tuhaflığı ü. zerine arkadaşlardan biri dikkatimi cel- bedince bu gülünç örnekleri hatırladım. Fakat yeni garibeyi bunlardan da üslün bulup kahkahalarla o gülmekten geri kal. madım. Arkadaşımın söylediğine göre ler. cüme türkçeden fransızcaya yapılmıştır. Tuhaflaştırılan cümle İbni (Sina'nın hal tercümesine taallâk &den bir kitabdan 8. lınıp aslında şöyledir: “Büyük âlim ölüm döşeğinde ve can çekişme vaziyelinde İ. ken HMayı hatemalla meşgul oluyordu.,, Burada mubarririn tem bir Osmanlı mü- ellifi gibi davranarak kullandığı hatemat kelimesi hatmin cem'i olduğundan ibare. nin mefhumu şu olmak lâzimeelir: “BE. yük âlim, ölmek üzere bulunduğu sırada Kur'an okumakla meşeni oluyordu. Halbuki mülereim hatematı mühür ma, nasına gelen halemin cem'i sandığından ibareyi fransızcaya şu mefhumu gösteren şekilde terelime etmiş: “Büyük âlim ölüm döşeğinde boyuna mühür basıyordu", ex Ba münasebetle bizde aklımıza gelen bir kaç tereime tuhaftığını sırolıyalım: Cömtt erecatif “İcra komite, diye değil “/dam Komi, teşi,, diye tercüme &dilmiş ve bir kaç sene evvel bir gnzetede bü şekilde çıkmıştır. Bir arahk şöyle bir tuhaf cümle de gö- rülmüştü: Başveki! koltuğunda peçete irenden idi; Mütercim evrak çanlası manasına gelen serviefte kelimesini peçete munasile anla. muşta. Fransızlar başvekile birinci nazır mana sına peremierde derlçr. Makdonuld Ameriki ya gittiği zaman bir havadis filminin türk. çe izahatında şöyle bir cümle görmüştük: Amerikoyi ziparele gelen ilk İngiliz olan Makdonold... Vaktfle şöyle bir tercüme hatası yapıl, dığını da rahmetli Hasan Bedrettin söy- Termiş? “Peçeli kadın gitli,, eüümlesinin fransız. casındaki po1/6 kelimesinin manasını en. Tamak içimlüğate müracaat eden mütercim yelken manasını almış ve cümleyi şöyle tereüme etmiş: Kadın, badban küşayi azimet oldu! Mısır Başvekili istifa etti Kahire, 25 (A.A.) — Başvekil Meh- met Mahmut paşanın istifa ettiği bildi. rilmektedir. Kral, kendisine bir pilli birlik hükümeti teşkili vazifesini tevdi etmiştir, Tümbassadeur o sntvsz mon ŞA

Bu sayıdan diğer sayfalar: