16 Temmuz 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

16 Temmuz 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tazının dertlerinden Sosuklara hüyir müesseseleri ta- Minler dağıtılırken alırmış Yünde, yapraklarında her görü- lak ee iğ sızlar. Çamurlu ve çip- a zl “gun bir hâzır O kundura Ra çocuklar, © objektillere ima ta ve heyecan içinde ür- lar. Gülümsiyen yüzlerde bile kalış ikteh sonra genç yaşında Süz biz delile ze oğlu denilecek tüy. Le ili ile evlenmesi gücüne gi. öş z »p sabahçı kahveleri Bizi, e Milayet köprü iskelelerinde Bir y para lp başlıyan görmüş... Ür, Taze, anda olmıyarak onu ça anilar; almış, Anasının yaldızlı m vari ri VE İpek mantosu ve boymun- ie Varmış. Vahşi kadın pır pırı w Eid gazetenin parasını hattâ., Bu tesadüfü an- e de gazete parası alma. — iie yürüyüp gitmişti: çin Haber p gitmiş Mağz orka karıştırırken A ap Tazı sesi çınladı: eli Hani gazetede resim e Barr. Hani bize kundura verdi. aney Ziyebilsem o kundura. Ak 2 Yağmur yağmıştı geçen 3.. Açılıverdi.. eri ire Astrlardanberi Mm — bunlar dikilmiş pa- Postal daha elvan elvan fo- satarlar. Satacağı za- ( RL Şehidullah deyu kandı. ol ie Sü Besmelesiz düktüm li m hakkında söylenmiş... şteriye kan ağlatırlar. Şeytan e) Müşteri gittikten sonra alindi. © e Öğünürler. Zalim in- mr seylen: ten, Haberi, a yn ise Se a öldüren ka. Reşat Ekrem KOÇU i Başvekili raya gitti Rİ Bâşvekili Mahmut *eket oç, 3 Bilmek üzere Kahireden a) Belent Başvekil, hareketinden bir Hizar beyanatta, Londrada Başvekii Çer « sakerede bulunmuyacağını, Mazer Çembertayn'la veya Ha- arp Halifaks'la görüşür Yemin. İelere temas © edebilece- Mısır FE, Zak Yavrularım, hafif ke- Tegi kumaştan bir. de eğ çok hajif elbise ile Çin harbinde Son Çin - Japon harbi başlıyalı bir se- neyi geçti. Bizden çok uzuk bir ülkede, koca orduların çarpıştığı ve yüz binler- ce Insan öldürüldüğü bu harb, birçok- larmm tahmininin aksine, daha pek faz- İn uzayacağa benziyor. Çünkü Japonlar Çinlilerden umulmadık bir mukavemet görüyorlar ve adm başmda bin bir müş. külâtia karşılasıyorlar. Çinlilerin, mite- arılarının karşısına dikmeye muvaffak oldukları bu wüşkülütlar, ba mâninlar nelerdir. İşte Çinde yaşıyan bir Avru » palı gazeteci, bunu bir makaleyle anlat- maktadır. Bu makalede şöyle denmektedir: Çin - Japon harbinin başladığı günün Üzerinden tam bir sene geçti ve Rus - Japon harbi bile bu harbdeki kadar bü- yük zayiat verdirmemiştir. Harbe başladığı andaki şartların bezi bakımlardan hatak olduğunu bugün Tokyo da anlamıştır. Japon genel kur mayr, Çin'in daha ilk hafta içinde dar madağın olacağını hesab etmişti. Halbu ki, her şey Üzerinde ştimullü bir surette tesirini gösteren ve japon hükümetiyle ordu idaresini şümulkü bir değişiklik yapmağa mecbur eden bu dağıtma naza- riyesinin yanlış hesab edilmiş olduğu Japonların uğradığı en büyük müşkülât nedir? hunu teşkil etmektedir. Çinliler, hattâ Sarı nehrin sedlerini yıkarak binleres karemetrelik araziyi su altında bırak * mayı bile göze almışlardır. Bu taktik, rusların vaktile Napolyona karşı kul landıkları taktiğin aynıdır. Çinlilerin kullandıkları bu taktiğin, Japon ordu suna çok büyük zorluklar hazırladığına hiç şüphe yoktur. ı Asker, cep'ane, yiyecek ve içecek mevkinde, Japon organizasyonu, bugün çok büyük zorluklarla karşılaşmakta - dır,; orda memleket içine girip iler - ledikçe, bu zorluklar o nisbette büyü mektedir, Buna 'bir de cephelerin ci * han harbinde olduğu gibi baştan başa bir tek cephe değil de, birçok aralık ve ayrılıkları olan muhtelif cepheler balin- de oluşunu da katmak lâzımdır. Çin çetelerini, bu cephe aralıkların dan, bir sel gibi, mütemadiyen jâpomr ların gerilerine akarak umulmadık tah riblerde bulunmakta ve gene Japonların #iraflarma göre Şansi vilâyetinde bü * yük muvaffakiyetler kazanmaktadırlar. Zaten Japonlar İşgal ettikleri yerlere henüz yerleşmiş değildirler;: sadece büyük irtibat yollorun, kanalları, şi * mendiferleri ellerine geçirmişlerdir. Hin ie anlaşıldı. Başında general Çang * Kay - Şek olduğu halde merkezi hükümetin iktidar mevkiinde kalması kati netice üzerinde en ehemiyetli ve mutlak rolü oynryacağını artık şüphe yoktur. Gerek merkezi hükümetin gerekse ordusunun bugünkü vaziyeti pek elve- Japonların itiraf ettikleri gibi, kahra * manca döğüşen Çin tümenleri de orta- ya çıktı. Harbın daha epi uzun süreceğini ve Japon milletinin yeni ve daha büyük fedakârlıklara bazırianması lâzımgeldi- ğini Tokyo hükümetinin sık sik tekrar etmesinin hikmetini Çin ordusuna as- terlandda büyük bir değişiklik olma - mıştır.; cephe gerisinde ise, heniz ja - pon askerinin yüzünü görmemiş olan ve Çin çetelerine yataklık eden binlerce köy vardır. Araziyi tanımaları ve halkın yardımı sayesinde bu çete harbinde çinliler ja rişli değildir. Ancak, merkezi hükümet Japonların hesabladıkları derecede şaş" kmlığa tığramış değildir. Öyle anlaşılıyor ki, japon genel kur“ mayı, yalnız merkezi hükümetin değil, aynı zâmânda Çin milletinin de muka" vemet kudretini iyice tekdir edememiş” tir. Çin askerinin feda edemediği yegâne silâhmı şemsiyenin teşkil ettiği, dehşet kendini gösterir göstermez, bütün ha- sımca hallere nihâyet verdiği günlerin artık geçmiş olduğu görüllüyor. Bu karbda hiç muvaffak olamıyan Çin alayları görüldü; fakat, buna mukabik 54 a dani devam eden yangın UNYANIN en büyük maden yangını Amerikada Ohio eyaletinin cenubundaki kömür havzasında tamam $$ senedenberi deva mctmektedir. Zengin ormanlar, wünbit a- raziyle muhat olan Nev Straitsville'de toprak 54 #enedir yer yer çatlamakta, yerdon alevler, kükürd kokulu dumanlar yükselmektedir. Bazan bu alövler 200 kadem irtifaa kadar çıkmakta, bazan birdenbire sönmekte, toprağın başka bir ye- rinden fışkırmaktadır. Bu müthiş yeraltı yangınının tesirin, den şimdiye kadar kurtulmuş olan civar yerlerde bir büyük ağacm birdenbire devrildiği, onun devrilmesiyle bâsıl olan çu- kurdan ateşler çıktığı gök vukidir. Bir, vakitler buz gibi soğuk sulariyle meşhur olan menbalardan şimdi kaynar sular fışkır. maktadır. Bir vakitler yemyeğil ağaçlarla örtülü binlerec dö- rüm arazi şimdi yer yer duman ve slev saçan bir çorak çöl ha- lini almıştır. Yangın 54 sene zarfında bütün gayretlere rağ- men bir türlü söndürülememiş, mütemadiyen yayılarak 24 mil murabbaı gibi pek geniş bir saha kaplamıştır. Bu yeraltı ce- henneminde şimdiye kadar yanan maden kömürünün kıymeti 90 milyon dolara baliğ olmaktadır. Yangm maden âmelesinin bir grevi esnasında 1884 #ene- b sinde çıkmıştı. Onun inkişalma mâni olmak için milyonlar anrfodümişso de muvaffakıyet elde edilememiştir. Husus! maden şirketleri bu âfeti durdurmak için servetler sarfetmiş- ler, bunlardan bazıları bu yüzden iflâsa sürüklenmişlerdir. Ci verdaki nehirlerden birinden açılan bir kanalla madene $u isale eğilmiş, fakat su içerdeki müthiş hararetle karşılaşır karşılaşmaz, hemen bubara kalbolmuş ve hâsıl olen büyük tazyikle büyük menfezler açılmıştır. Bu menfezlerden içeriye daha fazla hava girmiş ve yan. İgın bir kat daha şiddetlenmiştir. Bunun üzörine kanalın yolu hemen değiştirilmiştir. Civarân yaşıyanlar birçok defalar madenden intişar eden sehirli gazler yüzünden evlerini barklarmı terketmek mecbu- viyetinde kalmışlardır. Yangın sahasından kilometrelerce u- zakta oturanlar kuyularmdan yaz kış kaynar su çekmekte, bu İs Suyu hiç ısıtmadan yemek pişirmekte ve çamaşır yıkamakta ikulanmaktadırlar. Oralarda sıcak memleketlere has nebatlar ,Yetişmekte, sıcak toprak yazın yetişen meyvaların ve sebze- Jlerin #işın da yetişmelerine İmkân vermektedir. Bu yangının söndürülmesine İmkân olmadığnı gören Ame- rika hükümeti şimdi vangın sahasını ortada bırakacak büvük keri bir değer verilmesinde aramama'r- dır. Bunun asıl sebeb ve hikheti, Çin ordusunun İki büyük müttefiki olan za- man ve mekân mefhumlarına karşı his sedilen kaygı ve tasadadır. Bizzat Çin bu iki mefsum ve âmile büyük bir ehemmiyet atfetmektedir; or- du idaresi bütün taktiğini buna dayat maktadır. Memlekete girmekte düşmana, ne siper olacak, ne yiyecek temin edecek ve ne de harbdeki gayesine yardımı dokunacak hiç bir şey bırak - mamak suretile terkettikleri toprakları bir göle çevirmek, bü WE VEN O? 4 İŞ iŞ Dİ Va ponlara üstün çıkmışlar ve birçok dar- beler indirmişlerdir. Bunun için Japon- İar da aynr taktik ile hareket ederek, çetelerin sığmıp gizlenme ihtimalleri olan bütün köyleri yakıp yıkmakta, her tarafı bir çöle çevirmektedirler. Ancakt bu Japon taktiği, köy halkının Japonla- ra karşı cephe alp mukavemet etmele- rini ve cephe arkasında bir kaos, un hüktim sürmesini mücib olmuştur. Çin ordu idaresi bu vaziyeti tama- mile kendi lehinde telâkki etmekte - dir; çünkü, taktiğindeki gaye, her ne suretle olursa olsun, Japonya'yı zayıf düşürmektir. yz —( ZN 7 olan taktiğin öz ru- Nevyorkta asansörler iv bir istatistiğe göre Nevyork şehrinde yeraltı tramı- vayları günde 6 milyon İnsan taşımaktadır. Tramvay ve otobüslere binenlerin sayısı ise tiç milyonu geçmiyor. Nevyorkta en çok müşterisi olan asansörlerdir. Yüz katı aşan binalarda yukarı katlara inip çıkmak üzöre asansörlere günde on beş milyon insan binmektedir. Nevyorkta Rokfeller - Siti müessesesinde 160 nsansir vardır. Bu asansörler bir yıl içersinde 1,200,000 kilometre katetmekte, yani 30 defa devriâlem yapmaktadır. bir yeraltı duvarı ingasiyle meşguldür. Bu işte işsizlerden müteşekkil 340 amele kullanılmaktadır, Ollonün kömür da- marları öç büyük kola ayrilmiş, araya yangına muksvemet © decek 640 kadom boyunda bir yeraltı duvarı örülmüştür. Bu duvar sayesinde bir milyon ton kömür yangımdan kurtarılmış bulunuyor. Madenin Lost Run kısmında inşa edilmekte olan duvarm ise Üçte ikisi ikmal edilmiştir. Bu duvar bazı yerlerde toprağın iki yüz kadem altından geçmektedir. Bu duvar ikmal edildiği vakit tamam bir mil uzunluğunda olicak ve milyon- Jara mal olacaktır. Üçüncü damarı yangın sahasından ayıra- cak olan Shavnce duvarınm İse Üçte biri tamamlanmıştır. Bu duvar yerin 175 kademallından geçmektedir.Bütün İnşaat fki #cne sonra ikmal edilmiş olacaktır. Duvarların yangın saha- sından uzaklıkları öyle hesab edilmiştir ki inşaat tamamen bi, tinoeye kadar yangın duvarlara gelmemiş olacaktır. Fazla hararetin tesiriyle taşın da yanacağı düşünüldüğün- den duvarlar taştan değil, topraktan yapılmaktadır. Evvelâ damarlar on iki kaodm bir aralık kalacak şekilde kesilmekte, bu surette husule gelen uzun tünel toprakla doldurulmakta- dır. Yalnız toprağm içinde ufacık bir dal parçasınm bile bulun- mast icabında yangın: bir damardan öbürüne nakledebileceği için örayü konan ve bir nevi izolâtör vazifesi görecek olan top- rak büyük bir dikkatle elennvkte, taş gibi, odun parçaları gibi yanacak mevaddan tamamen tecriğ edilmektedir. Maden yangınlarmın durdurulması için olrafma duvar çok- mek Amerikada ilk defa tecrübe edilmiyor, Bundan evvel de Pitteburgda zuhur eden bir maden yangını ancak bu şekilde durdurulabilmişti, Bütün hava delikleri kapatıldıktan #onra yangın Önüne çıkan toprak duvarı aşamıyacak, iki ilç sene zarfında söne- cektir. Bu şekilde milyonlarca dolar kıymetinde kömür kurtâ-| rılmız olacaktır. göreni Medeni ınsan Yazan: Nizamettin Nazif Biz “Ennezafetü Ominel'iman,, deriz. Yani “temizlik İmandan gelir, dörir. E- ğer hakikat böyleyse gâvur Avrupanın İslâm dinine girdiği iddia edilebilir. Halbuki Msrarlara, Avusturyalılara, Çeklere, Bulgarlara yıkanmanın fazilet lerini biz öğretmişizdir. Bizim “yeryü- günde en temiz millet, olduğumuz güm lerde coreyan öden gu tarihi hüdis, pek yakın dovirlerde bizden ve İngiltereden başka bütün Avrupanın ne berbad bir pislik içinde yaşadığını göze vurur: “Fransanm en büyük krallarından ad- dedilen ve “Rol Soleil - Güneş kral, di. ye andıkları on dördüncü Lui, zamanm- da, İngiltereden mühim hir vazifeyle &e- len iki elçi Versay şatosunda misafir 6- dilir. Şeretlerine verilen bir ziyafetten ve debdebeli bir resmikabulden sonra o dalarına çekilen İngilizler, bir teşrifat memurunun gelip kendilerine; .— Centilmenler! banyolarmız hazır- dır. Lütfen beni takip buyurunuz... Demesini, boyhude yere obeklerler, Banyolarını almadan yatağa girmek iti- yadınde. olmadıkları için, güneş doğar doğmaz nöbetçi uşağı çağırırlar, Perü- kast pudralı, elbisesi en kıymetli Fele. menk dantelâları ve sırmalar, altm düğ- melerle süslü uşak, önlerinde hlirmetlie iğilir: — Emrediniz lordlarım, Elçilerden biri, sert sert; — Su isteriz. - der - Uşak koşar, altın bir tespi içinde Bur. bon armasiyla süslü kristal bir surahi getirir, maaa Üstüne koyar, Elçiler bir kat daha hiddetlenirler: — İçmek için değil, yıkanmak için su isteriz! « diye bağırırlar - Uşak, gerib garib yüzlerine bakar, sonra fırlar, pöbetçi makeyncinin, odası- na dalar: » — Ekselâns! majesto İngiltere kralı. nin, elçileri ekselâinalar yıkanmak için su istiyorlar. — Ne? Bu sefer de başmabeynei telâşla odasından fırlar, koşar, on dördüncü Lu- inin buzuruna çıkar; “Aman Allahım! ne günlere kaldık?, der gibi bir tavır takmarak; — Majeste! majeste! - der « birade, riniz İngütere kralının olçileri yıkan « mak istiyorlar, Güneş kral: — Ne diyorsunuz? sahi mi? - diye haykırır - uyuza mı tutulmuşlar? yoksa Yebalı midirler? Hemen başhekime ha“ ber veriniz, kendilerini mühyene etsin. Betbaht elçiler! İasanm niçin suylâ yıkandığını Fransa saraymın asilzadele. rine izah edinceye kadar akla karayı s0« çerler. Fakat on dördüncü Lui yine kan, maz, “ne olur ne olmaz,, der ve kendi. Terini saray haricinde tir başks dalreye naklettirir. Bu hir hikâye değil, tam.bir hakikat- tir. Fransa, yıkanmanm faziletini Ame- rikanın keşfinden Üç asır sonra öğre « nebilmiştir. Ne garibdir ki bu Amerika. ya “medeniyiz, diye ayak basanlar, yı- kanmayr “vahşi” dir dedikleri Amerika yerlilerinden öğrenmşilerdir. Güneş kralı ziyaret etmiş her sefir Franaa sa:ayının pls kokımazından acı a- & şikâyet eder, Güneğ kralın sarayı ha Bil kokmaz ölür du ki Fransız zekâsmmi, Yo on sekizinci <srn başlangicındaki Fransiz tıbbinin bu pis kokuyu gidermek için bulabildiği çane şundan ibaretti: Uzun saplı genişçe bir küreğe ateş doldurmak; bu ateşin üstüne güzel ko- kulu ağaç tozları, baharlar serpip çıkan dumanla kadıların baldırlarmı, göğüs « lerini ve koltuk altlarmı tütsülemiek.,, Temizlik namma bildikleri biricik şey, sarabin oğunmakdan ibaret olan o ma- dam dö Maintenon, kıvrak konteslerin Yo markizlerin nasıl leş gibi koktukla, rmu artık siz düşünün. Temizlik bizim en güzel an'anemizdir, Bu an'anemizi terkedemeyiz ve hiçbir (Devamı 15 incide) Nizamettin NAZİF (*) Birlaci yası dünkü sayımızdadır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: