17 Temmuz 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

17 Temmuz 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKŞAM ,POSTASI ahibizeeYNeşriyat* Müdü HaseniRasimsUs “İDARE EVİ istanbul Ankara caddesi yenen Bta A. Telgraf see aksi ABE Jvaza işlarlatelelonu:523872 ha re 7 i MHüâdiseler, bifirler ' Yıkıcıya haykı- ran Ressam Yazan ; Nizamettin Nazif Rumelihinarındaki facia devam edi- yor. Yıkıcının kolu yorulmadı, durmadı. Meg'um kazma, kâh en güzel düşüncele- re mabed olmuş bir kafatasına, en güzel kılışlarımızı sallamış bir kolun kemiğine, kâh en kahraman eri doğurmuş ansla, rm kasıklarına #aplanıyor... Ve bu eşsiz facia durmuyor, devam ediyor. Bu kaz-| manın her Sallanışı bizi, babasmm #ura- tma tükürmek için ölümünü beklemiş bir hain oğula döndürüyor. Yıkıcıya haykıran ressam sesini du- yuramadı. Ne yazık! Halbuki onun bir sabah, her sabah bu manzarayı görenlerden hiçbirinde görül. miyen bir tecellödle ne asil bir isyanı olmuştu... Şohre çok faydalı olacak Bir yolu Ru- molihisarından geçirmek için Rumelihi- sarında, İnsanlığımızı bu kadar elim bir zarara sokmağa lüzum var mıydı? Derirleri mühürliyen mezarların kıy. metlerinden bu kadar gefil miyiz? Tek mezarm, çok defa, bin tapudan mülzim ve üstün bir mülkiyet vesikası gibi ta- nımdığmı bilenlerden olmadığımız nasıl iâdin edilebilir? biz, Süleyman şahın Ca, ber kalesi önündeki mezarımı, en büyük hengimeler arasmda, kafamızı kaşıya- cak vakit bulamadığımız bir zamanda bile unutmamak inceliğini göstermiş bir nesiliz. Nasıl olur da bu nesil, bu döre- ce meş'um bir kazmanm cürmüne ortak olmak ister? Bizde eskiden bir “kemik nakletme, An'anesi vardr. Arasıra gazetelerde şöy- Te bentler okurduk: "Eazımı devletten falan paşanm ba- kayayt izamı “....” mahaldeki merka. dinden kaldırılıp “....” dergâhı kur. bunda hazırlanan makbereye defnedile- ceğinden ilâh.,, Tek insanm beş on kemiğine bu dere- ce merasimli bir saygı ve dikkat göste, ren nesilden bir nesil sonra ne olduk, biz? Bu meş'um kazma bizi nebbaşa döndü- rüyor? Prost, şehrin lüzumsuz yerlerine asma yollar yapmak teklifinde bulunuyor: Belediye meclisimiz gülmeden kabul ediyor. Rumelihisarmndaki yolu mezarlığın n- leyhine genişleteceğimize denizi doldu- rarak, yahut bu dirsekte bir asma yol yaparak gönişlelmeği teklif eden olmu- yor: Bu feci emrivakie ağlamadan bakabi- Biyoruz. Hayır... Kendi kendimize bu derece büyük bir saygısızlığı reva göremeyiz. Bizden evvelki nesillerin dod4 mezar. Tarma karşı gösterdiği dikkatten ibret s5 e İ duğu için, bunun hiç bir mahzuru bu- mak hünerini oğullarına bir an'ane gibi bahşedişinden ürkmelidir. Biz iyi sümü- İ neyi görerek fena olduk. Onlar fena nü- | muneleri bol bol gördükten sonra acsba | ne olamazlar? Rossamın kıt ve künersiz bir diysrda, bizo bir sabah, bir inasnlık faciasının tablosunu yapan meçhul reassın! Şimdi, senin kadir ben de muztari, ptini asil insanların göründen saklamak için bir tahtaporde çekmeye bile lüzum görmiyen o moş'um kazma benim içimi de kanatıyor. Ben de teren. hilm ettiğin ıstırabı tattım. Rumelihisarından ben de geçtim. Nizameddin Nazif Silâh kıatları vergi kaçırdılar | Amerikada heyecan ve nejret uyandıran bir rezalet Con Raskoh ve Pier dü Pon Amerikanın iki meşhur silâh kralı bir buçuk milyon dola bir dolandırıcı - kıktan dolayı mahkemeye verilmiştir. Bunlardan biri aslen Fransız olan Pier Samuel dü Pon, diğeri de Ameri - kalı Con Roskobdur. İlki 6B, ikincisi 59 yaşında birer ihtiyar olan bu milyo- nerler, Amerikanın en büyük malt mü- esseselerinin başındadır ve geniş bir silâh ticaretiyle meşguldürler. Mensup oldukları: dü Ponde Ne- mür şirketi, dünyadaki en büyük silâh ve patlayıcı maddeler fabrikasını idare eder, Pier Samuel dü Pon şirketin mü- dürüdür, Roskob da İkinci müdürdür. İtham edildikleri suç, mcamelelerin- de yanlış hesap göstererek vergi ka- çakçılığıdır. Bu suretle Roskob, bir milyon, Pier Samuel de 600.009 dolar kaçırmışlardır Amerikan adliyesinin haklarında ta- kibata gi; y ier büyük bir nefretle karşılanmıştır. Müddelumumi, iki silâh kralını itham tderek raporunda şöyle demektedir: “Adaletin kör olduğunu söylerler, amma, bu kadar açık dolandırıcılığı görmiyecek kadar kör değildir. Milyonerlerin vergi kaçakçılığı ile mahkemeye verilmeleri efkârr umumi- yede büyük bir heyecan uyandırmıştır. Bu hâdisenin hakikaten meraklı di- ğer bir tarafı vardır İki o da Ruzveltle ve oğlu ile alâkadardır; iği bu dolandırıcı milycner- Ruzveltin geçen sene evlenmiş olan büyük oğlu Franklinin karısı Pier Sa- muelin kardeşinin kızıdır. Bu izdivaç esnasındaki dedikoduları hatırlarsınız : Ruzvelt memlekette büyük sanayii hükümetin eline almak için bir siyase- te girişmişti. Buna, Amerikanın sânayi hayatına hâkim olan milyonerler şid- detle itiraz etmişler ve Ruzvelte karşı bir cephe almışlardı. Amerikanın en büyük silâh fabrika- #:na sahip olan Dü Pen de Nemur şir- keti de burada idi, Başlıca hissedarla- rı olan iki kardeş Dü Ponlar da Ruzvel- tin âdeta şahsi düşmanı haline gelmiş- d. İşte, babasının siyasi ve İktısadi ra kibinin kızını alması Ruzveltin oğlu için bir kabahat sayılmıştı. Fakat, biz- zat Ruzvelt, serbest fikirli bir adam ol Yunmadığını söylemiş ve oğlunun ev- lenmesine müsaade etmişti. İşin garip taralı şu ki, Ruzveltin ge- genlerde evlenen küçük oğlu (o Conun karısının da böyle bir dolandırıcılık vak'asında uzaktan ismi geçmişti: Kız, Amerikenin meşhur zenginlerinden bi- rinin oğlu ile az kalsın evieniyordu. Bir tesadüf eseri olarak bu ilk nişanlısın - dan ayrıldı. Bundan bir kaç gün son- ra da eski nişanlısının üvey babası do- landırıcılıkla tevkif edildi. Bir dalandırıcı ile akraba olmaktan, Ruzveltin küçük oğlunun karısı kurtul müşken, büyük oğlu böyle bir akihete uğramış bulunuyor, İZLEM AA Sa iy HARER — Akşam postam * Üç dakikada sır olan çanta Beş bin İngiliz ilrası kıymetinde mücevherleri çalmak için becerikli bir hırsıza üç dikkatsizlik dakikası kâfi ge- lir Mücevherleri çalınan şahıs, meşhür Fransız mücevhercisi Jak Kartiyenin Londrada seyahatte bulunan kadın otelin önünde ot mobilden in- miş, ağır valizlerini taşıyan şoför de arkadan kendisini takip etmişti. Kadın, arabadan inerken, kunduralarını ihtiva eden küçük bir'çanta ile içerisinde mücevher bulunan el çantasını arabada bırakmak gafletinde bulunmuştur. Ka- dın asansörle otelin üçüncü katındaki dairesine çıkmış, çantanın arabada kal- dığımın farkına vararak derhal aşağıya inmiş ve fakat yerinde yeller estiğini karısıdır. Hırsızlıktan derhal zabıta haber- dar edilmiştir. Polis hafiyeleri Londra sokaklarında hırsızı Fakat şimdiye kadar hiç bi mışlardır. bulama- Kartiye müessesesinin Londra şube- sinde bu senc içerisinde garip bir vak'a olmuştu. Londranın eri güzel sokak - larından birinde ve işlek bit han içeri- sinde olan bu şubeye, bir gün kapan - mak üzereyken, üş delikanlı girerek bir satıcıya bücum etmişler ve adamakılk dövmüşlerdi. Mütecavizler aranmış, bu lunmuş ve muhakeme edilerek dokuz aramaktadırlar, | kuyruklu kâdi isimli maruf kamçiyle yirmişer sopa yemeğe mahküm edil mişlerdi. Bazı polisler bu hâdise ile ça- İman müzevherler arasında bir münase- bet bulundu! hin hâdiseyi b mektedirler. etmekte ve tai nazardan takip et - Hazineler ni iayet ele geçirilecek mı? Virjinya sahillerinde Merida gemisi nin battığı yeri aramakla uğraşan P.l- ko İtalyan gemisinin dalgıçları, deniz dibinde gemi enkazını bulduklarını ha- ber vermişlerdir. e İmparator meşhur hazinesiyle beraber battığı noktada yatmaktadır. Evvelce de yazdığımız gibi Meksika diktâtörü Diyaj 1911 de aleyhinde bir isyanm zühurundan korkarak bu kıy * metli hazineyi vapura yüklemiş, ve Meksikadan kaçtığı vakit sakin ve ra- Maksimilyen'in 1911 de hat bir hayat geçirmek imkânlarını te- min etmek istemişti, Halbuki Merida gemisi bir Ametikan vapuriyle çarpış- mış ve bir kaç saniye içerisinde tama- miyle batıp gitmişti. Zoyud Corcun Versay mm amma muahedesi hâtıraları : 8 er m ölem eme emme rai tiarpten sonra seçimler başladığı vakit Vilsonun da, L. Gor- cun da mevkileri sarsılmıştı Fransız meclisinde Vilsona, şimdiye ka dar hiçbir yerde görülmemiş (bir itibar gösterildi. Meclis namına söylenen nu. tukta Amerikanın en tehlikeli bir anda Fransanın yardımına koşması hararetli bir şükranla arıldı, Vilson kürsüye çıktığı zaman birden- bire hayret etti: Arka taraftaki birçok sıralar boşalmıştı. Buralarda biraz evvel, Fransaya 1400000 kişi zayiat verdiren harpte memleketlerini müdafaa için cep. hede çarpışmış genç mebuslar oturuyor- du. Vilsonun yerinde, o kürsüde nutuk söyliyecek herhangi başka birisi olsa, bu nü farkedince Fransız ordusunun harpte- ki rolünü hatırlar ve bunu sözlerinde İ- şaret ederdi. Fakat Vilson, diğer tarafla» rı dolu olan mecliste birdenbire herkesin gözüne çarpacak derecedeki bu boşluğun farkma varmamış gibi davrandı. Amerikan — cumhurreisi, Fransanm harpte uğradığı zararlardan bile bahse. den bir kelime söylemedi. Wilson Fransaya gittiği zaman, Fran sızlar, Amerikan cumhurrisinin, harbde tahrip edilmiş olan yerleri gezeceğini zarnetmişlerdi Fakat, Vilson, onların iz har ettikleri bu arzuyu aslamamazlıktan geldi. Yanlız fazla israr karşımda kalarak, Reimse gitti ve oradaki büyük kilise- a (azla tehrip edildiğini zannet- alani, şimdi pek o kadar harap ol. madığını görünce sevindiğini söyledi. Kendisini ilk defa görenler ona karşı tâkdirle karışık bir şilphe ile bakmağa başlamışlardı. Vilson hakikaten anlaşılmaz bir adam dt. kendisini on İnzla sevenlerin bile, Abraham Linkoln'un bugün mezarı et- rulında toplanan sevgiyi ona karşı niçin göstermediklerini bunun İçin kolayca ân lamak kabildir. Seçimler başlayınca ç Sulh konferansında İngilterenin mi- him bir kuvvet göstermesi için yalnız harbi kazanmış olmak kâfi değildi. Har- bin zaferle meticelendiği sıralarda A- merikada başlamış olan teşrinisani #8. çimleri Vilsenu ulandıracax kahir bir mağlühiyetle netieelenmişti. Bu mağ“ lübiyet, şüphesiz ki, onun sulh konfe. ransmda da nüfuzunu azaltacaktı. Diğer taraftan, kendisi de farkında olmadan bizzat kendi itimadmt kaybet- mekte âmil olmuş Nöktni nazarında israr etmekle kendisini tehlikeye koy- muştu. İtilâf devletlerinden ayrı ola. rk hareket edebileceğini söylerken milleti onun arkasında bulunmuyordu. alk konferansı eanaamda öyle anlar oldu ki, tuttuğum hattı hareketi bazi ga. zeteler şiidetle tenkit etiler, Öyle ki, arkamda beni tutan kuvvetli bir halk kitlesi olmazayer mevkiimden düşerdim. Sulh muahedesi imza edilir edilmez de yeni seçimlerde müsbet netice alacak, mevkiimi kurtaracaktım. Benim istinad edeceğim kuvvetli bir partim yoktu, Yalnız, yüz kadar İlberal mebus vard: ki beni tutacaklardı. Mec. Jisteki en kuvvetli Wbaral muhalefet gru bunun erkânı, barbde muvaffakiyetin milli birlikle temin edilmesine rağmen, bizim kabineyi devirmek için çalışmağa başlamışlardı. Parlâmentoda sleybimizdeki hücum. lardan anlıyorduk ki, sulh konferansın- da her hangi bir iktilâf çikacak olursa artık parlimentoya güvenemiyecektik. Bilhassa sir Frederik Moris hükümeti askeri meseleler hakkında meclise yan. iş malümat vermekle itham ediyordu. Mister Ankuit bu gibi hücumları hükü. metin hareketine karşı bir sansur to- lâkki ottiğini bildiren bir takrir verdi, Bu siyasi vaziyet karşında Parise gidemezdim. Çünkü millet olarak arkam. da kimi tanıyacağımı bilmiyordum. Bu- nun üzerina, mister Bonar Lav ile bo- raber karar verdik, Sulh munhedesini müzakere elmemiz için itimad reyi isti. yecektik, Millete okuduğum programı burada “17 TEMMUZ — 1988 Kışelerin önü m ye ATLER,, sütunu muharrir BE yor: “— Sirahızı belledenite. Sonradan Mİİ diğiniz halde niçin öne geçiyorsunuz? N — Sen ne karıpıyorman, sen kim oii3iİ sun, be ? Gişelerin ön de © mütemadiyen BUL kavgalar oluyor. J Onün için; | 1 — Her gişede, bir tarafından gili! öleki tarafından çıkılır bir parmaklık pd Mümaldır. Ters tarafın © girenlere © : idir, ? — Böylelerine bilet veren neye 3 v hm mesul olmalıdır. Merleni memleketlerin Bepsinde bul da İstaıbulda bulunmıyan “hakkına b Bip nöbetini beklemek, zihniyeti, şehriniz. de behemehal yer etmelidir.,, KURUN Safdillik ya KUMÇAYI yazıyor: vermen Geçenlerde Zonguldak mnden ocak? rinin birinde bir kaza olmuş. Toprak w küntüsü ile kapatan kuyu içerisinden Bİ e sesi: pi — Amanın! Beni kurların. o Köyde öküzüm var. Kurtulursam sizin ou”, Diye yalvarmış. Tehlisiye heyetleri © lışmışlar. Nihayet kuyu İçerisinde toP' yığıtları arasından böyle yalvaran a Yi ölüm tehlikesinden kurlarmışlar. Fil kurtarılan smeleye: “ — İşte Mehmet, seni kurtardık. Ha” bakalım, köydeki öktizleri getir.!, Dedikleri zaman: gi — "Acsip! Ben gerçeklen böyle bir “. söyledim mi? diye cevap vermiş!,, Hâdise hakikaten tuhaftır. Fakat msd” kuyusunda hayatı tehlikeye düşen bir melenin vandettiği öküzleri kurtulduk sonra vermemesi hayret edilecek şeY i BU, bilâkis pek tabildir; bu hâdisede #21 tuhaf olan cihete gelince, bu zavallı KİZ lünün Kendisini kurlarmağa çalışan" gayretlerini arttırmak için köydeki ök lerini vaadetmeği lüzum görecek der de saldil olmasıdır. TAN * İş hayatında kadınlar” gr Zekeriya Sertel yazıyar- “Türk kadınının daha yüksek varak | re mazhar olması için lâzım olan Y' i mamile açılmamıştır. — Kanunun ver weli bülün haklara rağmen, cemiyetin kadı. | ayağına bağladığı köstekler çözülme" 4, | tir. Hülü kadının kabiliyetine karşi MW tin bir şüphesi vardır. Kadının eriği ne karşı ailede erkek bâkimiyetin, w Yette kadını tüfeyli bırakmak zihniyeti hattâ pek çoklarında “kadının yeri Üy dir,, zihniyetinin hâkim olduğunu görüğü roz. Türk kadınının beynelmilel âleme rişi, sadece bizi kadın olduğu için ye geri bir muhitte yetişmiş, erkekle 18 kabiliyete yükselmiş insan olması #tib? ve? le de sevindirir. Kadınla erkek rat fark gözetenlerden değilir. Fakat bi yö kın tamamen kalkması, o kadının 37 daha kolavtıkin muvuffak olması e rnz dn muhafazaklir zibniyeflerle mü, ie le Hzımıdır. Ru zihniyetler baki kald kadın beynelmilel öleme at başka, kendi muhitinde de inkişt or anlatamam; Yalnız şunu eöyiyeyin sulh meselesinde bir galip der Zil, alelâde bir sulh mütarekesi vi ması için #alâhiyet verilmesini yz dum. Sulh programım başında $9 gr letler cemiyetinin kurulması 18 ları birakma meselesi geliyordu. Bilhassa şu cihette İsrar sayar Şüphesiz ki İmparatorluğun il temin için kuvvetli bir orduya vardı, Fakat benim düşündüğüm huldi ki, ortada bir milletler duğu için “hiç bir memlekette orâf Jundurmak zaruri olmiyacalıtı.” diyordum, İngiltereyi kahraman lerin yaşayacakları bir memleket getirmektir. Mister Bonar Lav ile ben ben- kendilerine güvendiğimiz ” leri geçmek için kullandığımız İ tarzından dolayı, sıkı bir kontrol da bulunuyorduk. Bizim de, teşrinisanide Visonu yi duğu “gibi mağlühiyete söylüyorlardı, Vilson, muharebe halde, simdi muhalif partilere kA, kullanmıya halkı teşvik be Koalisyon liderleri ei a için tamamile yanlış > ma d y vi

Bu sayıdan diğer sayfalar: