5 Eylül 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12

5 Eylül 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Haber'in tarihi Romanı:19 Meğer koca Selim mükemmel bir orta oyunu aktörüymüş ! / — Ne yaraştı hünkürmm, ne yaraştı!; Hem malümundur ki biz kulların arasm. daki farkı kola kolay anlamak mümkün değlidir. Hep biribirimize benzeriz, Şim- di size hak muin olsun şevketlüm, im bir defa daha aynaya baktı. He- nüz sabaha epeyce vardı. Bu müddet zarimda Selim çok iyi bildiği saraym en gizli ve bilbassa canlar kıyılan yerlerini arayıp teriyacak ve belki Mustafa hare- miti de ne olur ne olmaz gözden geçire- cekti Anbar, Selimin gecelikleri içinde zen. ciler hülktimdarına dönmüş, garib ve gü- Yünç bir bale gelmişti. Sanki ayağa kalk- | miş ve elbiseler giydirlimiş simsiyah bir kargaya benziyordu. Biribirine bakıştılar, gülüştüler. Selim biraz da arab şivesiyle konuşarsk dilini alıştırdı. Artik yıllarca yanımda emektar olan srabların şivesini taklid pek mü - him bir iş değildi. Meğer koca Selim ne mükemmel bir orta oyunu aktörüymüş de farkında de- gilmiş, Koridordan, tamamiyle Anberin va - karlı yürüyüşünü taklid ederek, fakat, hızla yürüdü. Nöbetçi bostancıbaşı Mus. tafa, bu saatte Selimin odasından çıkan Anberi görünce seslendi: — Ne o ağa, yine Selim efendinin hu- zurunda kaş keseye nafi oldun? Sahte Anber, bu susli cevabsız birak- madı. Bostancıbaşi, başmı sallıyarak ilâ. ve etti: — Biraz sesin kalınlaşmış, uykusuzluk ve soğuk seni nezle etmiş ağa, bir s- cak menkuk içerek bu geceni hoş geçir. Bastalık beysz,.siyah dinlemez ha! Hobi kuzum ağşyefendimiz böyle gece yarısı neden avdet etti, buna sebeb ne- dir? Artık Sellm bu kadarını dinlememiş ve koridordan, önce Sultan Mustafanm ha- rem dairesi istikametine sapmış, odala- rın önünden ayaklarınnı ucuna basarak geçmiş, ıgiklı veya içerde hâlâ uyumamış insan bulunan oda aramıştı. Hiçbir yerde bir horultu bile duyul - muyordu, Saray sanki ebedi uykusuna Yalmiş gibi mezar sessizliğine uğramıştı. Bazı köşelerde hemen hemen sona 6r , miş mumlar'a bükük boyunları Selime yi- ne: Mahmudun akıbetini düşünüyordu. Kimbilir belki Mahmudun boynu çoktan bir satır altında kopmuş veya bir kemend içinde sıkılıp morartılmıştı. Selim hemen yarım saatterberldir sa- rayın her tarafını, her delik deşiğini s- ramış, sâdra şifa verir bir gey duyama - my, görmemiş, artık beğbin olmuş, Üze- rine felâket zamanlarında çöken bir ke, | der ve stırab sinmişti, Halbuki sağ ko- | ridorun sonuna kadar gidip de pembe ör- tülü kapıyı dinleseydi, mesele kalmaz, kederi dağılır, Miahmudun akibetini öi-| renmiş olurdu. Bu koridor, sultan Mustefanm yatak odasının açıldığı ana yoldu. nara çöküp biraz dinlenmek istemiş, fa- kat koridorun tâ ucunda birdenbire ya, np sönen & arkasina çöküp nefes almaktan korka » rak beklemişti. Önce, ancak çok kaasas bir kulağın & gitebileceği kadar derinden ve zayıf ge len bir syak sesi gittikçe yaklaşmış, git- tikçe yaklaşmıştı. Selim tam yanıbaşında bir insan baş: gölgesi görünce ürpermişti. Belki bu da- kikaya kadar köca Selimi Üürkütüp kor , kutan bir tek hâdise bile görülmemişti, Be'im, kendi hayatı tehlikede olduğu sa anan bile bu kadar korkmamış, daha doğ- rusu bu kadar şiddetli ve ürpertili heye- can duymamiştı, Kalbi sanki yerinden ko- pacaktu. Dikkatle bokledi, Önünden irice cüs- seli ve söki Roma ricali gibi bir pele- rine sarılmış adam geçiyordu. Selimin dişleri biribirine öyle çarpı. yordu ki sanki bu geçen adam onu du- yacak sandı, Bu kadar heyecanı da se » bebsiz değildi, Adamın kollarında üzeri- ne büylik bir örtü örtülmüş yük vardı. Selim, birkaç dakika bekledi. Kucsğir- ds yük taşıyan bu meçhul adam bir müd- det uzaklaştıktan sonra yavaş yavaş ta. kibe başladı. İçinde bir korku vardı, Sa- baha karşı kemali dikkatle kucağında bir yük taşıyan bü sdam belki de bir cellât- tx ve kucağındaki Mahmudut cesedi olü bilirdi. Eğer böyle çıkarsa vay o cellâdin vo hatti vey sultan Mustafanın başma ge- leceklere! Zihni birtakım korkulu ve teh likeli kararlarla dolu olduğu belde par . maklarının ucuna basarak yürüyen Se- lim birdenbire bir kenara sinmeğe mec - bur oldu. Sultan Mustafanın yatak odasından ontarili biri çıkmış, elinde uçkurları Selime doğru yürümüştü. Selim dikkatle bakmca “tanıdı. Bu, gözleri henüz uykudan yarı aralık, saç- ları yüzüne doğru serpilmiş, sakalları karmakarışık sultan Mustafaydı. Bu te- sadüfe lânet etmek lâzımdı. Mustafa, ce, sedi taşıyanla Selim arasındaydı. O gi- diyor, Selim kendini göstermemek için çini sobanm yanma sinmiş bekliyordu. Cesedi taşıyan herif de her kimse bu 26- si duymuş olacak ki arkasına döndü ve teliştan üstündeki polerin başından 8ıy- rıldı. Selim hayretler içinde Kalmış, bir | aralık saklı olduğunu, biraz İlerde sul - im bir ka. ğı görünce, büyük vazonun 2 EE EKO KR X- Senin kendine ortak sandığın kadın, Lui Geston'un karısı; Pn- Tis'e, iki çocuğuyla, oh paraya muhtaç bir balde gelmiş. Elmaslarını #alarak elde ettiği para ancak g6 un, Mari Gaston'a para göndermek i navlununa yetmiş. Lul Gaston. in banakya verdiği adresle, ka- dımcağız kocanı ârâmış; fakat ancak eski oturduğu yeri bulmuş. Senin Gaston, nereye gittiğini bildirmeksizin ortadan kaybolduğu için madam Lui Gaston'u, olsa olsa ondan öğrenir diye; göndermişler. Dört sene evvel Tai Gaston evleneceği siralarda, dost oldukla- d'Arter'e Çeviren: Yazdıhi kimim tan Mustafanın bile unutmuş Bu Mahmudun tâ kendisiydi. Şehande Mahmuttu ve hemen öylece süratle ko- ridoru dönüp kayboldu. Selim derin bir nefes almış, Mahmudun hayatta olduğu- nu görerek huzura kavuşmuştu. Tam 1- gık yanımda göri dönüp yüzü göründüğü için Selim pek vaz'h ve bariz şekilde Mahmudu furketmişti, Onun için huzuru haklıydı, Şimdi başma bir püsküllü belâ takılmış demekti. Mustafa etraf: dinle - miş ve biraz korkak haykırmıştı: — Kimdir oradr soluyan? Selim donmuş gibiydi. Ses vermese; Mustafayla oyun edilir miydi, hemen bir baykırışta bütün sarayı oraya yığar ve Selim, Anber niyetine parça parça et- tirilir, neticede de Mustafanın ckmoği- ne yağ sürülmüş olurdu. Vaziyeti nasıl idare edecekti, niçin bu vakit burada uykusuz bekliyordu, bu su- ale ne diyebilirdi? Haydi bunların nihayet fazla ehemmi- yeti yoktu. Sultan Mustafayı bir masal la çok korirtuğu kırklardar filân bahse- derek atlatabilirdi, ama, Mahmudun ku- cuğındakinin ne olduğunu öğrenmek me- rakmı yenemiyordu. Mustafa bir defa daha haykırdı: — Bre mel'un! söyle kimsin? Selim müşkülâtla takild ettiği Anberin iyle cevab verdi: — Kulun Anber, hünkârim. — Çık meydana, Gece gibi karanlık yüzünle seçemedim seni. Fare gözetli - yen bir margo gibi ne yaparsın orada, sesimi duymadın mı? ihtiyatla yürüdüğünü — Uyuya kalmışım, hünkârın,. Alemi» f menamda hazreti Eyübelensariyi gör » düm, Padişah Mustafa sallanıyordu: — Çabuk anlat. İşte görüyorsun ki hacet bizim yakamran yapışmıştır. Mer- canin hazırladığı elmasiye midemizde ihtilâl yaptı. Selim bütün bü vaziyete rağmen ken. dini tutamıyarak gülmüşt. Ne gerib bir hâdiseydi bu. Mahl& sel. tan Sölimle sultan Mustafa bir karagöz perdesi üzerinde orta oyunu oynarlar gibi karşı karşıyaydılar, Hem ne maskara halde! Selim bozuk bir arab şivesiyle işi to- parlamağtı çalıştyordu: — Şevketlü padişahimiza hizmet arzı için uykularımızı değil, canımızı fodaya hazırız. Mustafa yarı dinledi, yarı dinlemedi. Koştu. Yalnız Selimin yüreğine indiren iradesini de ihmal etmedi (Devamı var) BAREREY v SARŞ İ | Serve, Yzaan: R. Rober Düma — 49 — Çeviren: F* mektupların kendisin? K ait olmadığını zarfı açmadan nasıl anlıyabiliyor ? Rokür dişart çıktı ve biraz sonra kü, çük bir tencere kaynar su ile döndü. Be- nua suyun buhari üzerinde mektubu gez dirirken anlattı: — Haymerin cüzdanmda açık olmak ü- zere üç zarf vardı. Mektupların üçü de Strazburgdan postaya verilmiş ve hepsi yazı makinesile adreslenmiş. “Adresleri de hep Serve adma.. Kendi kendime gu iki suali sordum: 1 — Serve bu mektupların kendisine it olmadığın: zarfı açmadan nasıl anlı- yabiliyor? 2 — Haymer bu üç mektuptan yalnız rammere ait olduğunu nesil anlamış? — Evet, merak edilecek şey hakika- ton... — Bu sirri buldum Rokur. Gayet be- sit. Hah zarfm birisi aşıldı. Şimdi öteki- ni açalım. İrinel mektubun zarfını da buhara tu- taraf zamkı yumuşatmak suretile üçtik- tan sonra Üç zarfı da yan yana masa» nin üzerine dizerek İzahatına devam et- di: — Bakınız cebimden çıkardığım şu kullanılmamış pula... Tırtılları munis - zam değil mi? üzerinde şakuli istika - mette 12 diş var, Sayımız. — Evet yüzbağım. — Haymer tarafından açılan zarfın Üzerindeki puldaysa iki, aşağıdan Üç diş eksik... Fon Strammere sit olan mek - tupların pullarındu da bunun eksi; sol dan üç aşağıdan İki diş eksiki, Parola işte bu. Pulların dişleri keskin, ustura gibi bir âletle kesilmiş, Pertevsizla ba- km, Rokür pertevsizle pulları tetkik etti: — Hakkınız var yüzbaşım. Siz bir ha- rikasınız! — Sadece tecrübe meselesi - azizim... Şimdi mektuplara bakalım, Hepsinin Kontinantal marka bir yazı makinesile yazıldığına dikkat edin. Alman askeri istihbarat merkezinde bu marka yazı ma kinesi kullanıldığını biliyorum. Benua durakladı: — Ema da bir Kontinantal kullanı - yordu; savalir! Bir an durdu, sonra hüznünü yenerek mektuplardan birini Rökura uzattı: — Ben ötekileri tetkik ederken #iz de şunu okuyunuz. Size verdiğim tarih iti- bariyle en yeni olanıdır. Komiser, Hansa hitaben yaztimiş olgu mektubu okudu: “Azizim Hans, Mektubumu ahır almaz kendinize ve nmcanıza dair bana haber gönderiniz... Moritz Benun izahat verdi: — Öteki mektuplarda da Moritz imza- birinin kendisine, diğer ikisinin fon St- de. # 81 var. Bakın okuyayım da öinleyi di rincisi Ernanın katlinden üç gü” tarihi taşıyor: “Aziz dostam, ga Halanızm ve yeğeninizin b di | kında vaadettiğiniz. meki tedir rum. Urarım ki hatamız sbbet yeğeniniz yapılacağmı bildirdi! ye” Uyatı muvaffakıyetle atlatmıstır i tubunüzu beklerim dostum. / sa — Halanm Erna, yeğeni! de vi eğil İ duğumu söylemeğe lüzuzi yök © er Rokur? Ameliyata gelince; bU la beni yaşıyanlar arasmds& Tardı, — Evet yüzbaşım. Hamdolsüt ger” fak olamadılar. di — Bu mektup cevabsız kalmes * ye ral fon Rogviçten başkası Ol: bei ritx endişeye düşerek gu ikindi göndermiş: “Asiz dostüm, o. Halanız ne âlemde, hasta n© ade? wi reketinizdenberi bize hiçtir ME e Ta dermeyişinize hayret etmekteyiz. Keniniz uasıl* ameliyat oldü mia doktorlar biraz daha beklemeği yer » bir hareket sayarak amoliyafi ettiler? Beni merakta cele mektubunuzu bekliyorum.” yer ta mz — Endişe mektupta açıktı yeli yor. " — Evet Rakır, Fon Strami” ye ne cevab çıkmayınca genotsi ye ks Haymere mektup yazarak vasiyeti” mesini emretmiş. » — Çok micrak ettikleri sl — O kadar muhakkak ki > ye günlerde Patise yeni bir ajan F ceğini iddia edebilirim. er — O halde Hâymerin © rare girip çıkanları daha sıkı bir tâ7* bi tutturayım. — Fena fikir değil Fakat ça raya sesmi birisini gönderdiği eğin faydası dokunabilir. Yoksa m9 ge kisi bir ajan kolay kolay orayı kendisini kapanm içine Atma ibtiyatir olmakla bir gey KEY yp Aynl zamanda Gran Rus otelini sut ettirin. — Orada hir adamımız V Tacı muavini... — Mükemmel! şimdi asl | lim. Bu mektuplar plânı! fevkalâde işimize yarıya hakıniz. Ayni fafar, syei noktada eşini bulmak m Rogvie müstear imzasmdan nümüne var, taklid edebil tal yazi makinesi de Weili ber şey tam: a ni gate ni e m ie a gi mia YAA Ee) e Sİ e LİN lere den onu daha çok sevmelisin. Onu ben de göyle uzakta Paris'in en sevimli delikanlısı; Evet, yavrucağın, me! ge na hak verdim: bir kadm onun uğrunda çıldırabilir: kadar temiz ve güzel. Ben senin yerinde olsam okadımı da, çocuklarını 83 tir, onlar için bahçenin bir köşesinde güzel bir € ve 7 ları da kendime evlâd edinirim. Artık sükün bul, kers€f? do bu işl gizliden gizliye hazırlayıp Gastan'u birdenbir? Nurullan ATAÇ rını bildiği için, kardeşi hakkında d'Arter'den malümet istemiş ve ondan, parayı Mari Gaston'a ulaştırmak için en iyi çareyi sormuş. Meşhur muharririmiz bunları da bildiğinden savallı taze dulun ilk ihtiyaşlarmı cömertçe temin etmiş... Lui Gaston, kardeşinin baronne dö Makumer'le evlenip artık Bikmtıdan kurtulduğunu, zongin olduğunu da d'Artezin cevabından öğrenmiş, böylece, annelerinin şahane bir hediyesi olan güzellik iki kardeşi - birini Hindistan'da, birini de Paris'de , sefaletten kurtar- miş. Acıklı bir hikâye değil mi? bittabi d'Artez, kocana bir mektup yazıp yengesiyle yeğenlerinin ne halde olduklarını ve, feleğin sil- İesine uğramadan önce, Lul Gaston'un kardeşine üç yüz bin frank yollamak istediğini bildirmiş. Senin Gaston'un da bunu öğrenir öğ- yenmez, pek tabii olarak, hemen Paris'e koşmuş, İşte kısrağı kan ter içinde koşturmasının sebebi! beş senedenberi, kendisine zorla verdiğin paranm gelirinden elli bin ffank arttırmış; bunu yeğenle- rine vermis, yani onlar için, herbirine senede bin iki yüz frank getirecek esham alınış, Sonra yengesiyle çocuklar için bip apartı- man tutup onu döşetmiş ve kadına, her üç ayda bir üç bin frank vereceğini vaadetmiş. İşte tiyatro için çalışmasının ve İlk piyesi rağbet görünce #evinmesinin #ebebi" Madam Gaston senin ortağın değil, oltin; o adı taşrmakta onun — 106 — da bakkı var. Gaston gibi asil ve kibar bir erkek bunları sana an. latamazdı; çünkü senin fevkalâde bir cömertlik göstermenden çe- kinmiştir. Kocan, kendisine verdiğin paraya kendisinin diye bak- mıyor. D'Artez, sizin evlenaceğiniz sıralarda aldığı mektubu okudu: bunda Gaston, dostundan zikâha şahld olarak gelmesini rica ettik- ten sonra ora, gengin olmadığı borçlarını sana ödetmeğe mecbur kaldığı için üzüldüğünü anlatıyor. Bu gibi hislerin belirtmesine mâ- si olmak bakir bir ruhun elinde değildir: bir insanda böyle hisler ya vardır, ya yoklur; olunsa da pek tabi olarak İndani birtakim şeylerden çekindirir, müşkülpesendliğö sevkeder. Gaston'un dul kalan yengesine, kendisine parasi mek istemiş olan kadına, münasib bir hayat temin etmek İçin ça. ışması ve bundan Sana bahsetmemiş olmas: şaşılacak bir şey de- Zildir. O Kağmcağız, güzel, iyi kalpli, kibar tavmları vat, fakat pek zeki değli. O da bir anne; bunun İçindir ki kendisini çocukların- dan birini kucağına almış, ötekini de bir lord evlâd: gibi giydirip süslemiş görlince hemen sevdim, Evinin ker yerinden anlaşılıyor ki bu ksdin çocukları için varını,'yoğunu, canmı fodaya hazır. Görü- yorsun ya! sevgili Gaston'ıma kızmağa hakkım yok; bilâkis, bu yüz- Üç yüz bin frank gönder. Evi Madam Gaston'dan Kontes dö 1Estorai'* de Kardeşçiğim, kardegçiğim, La Fayet me ft Tari kralına söylediği küstahça sözü bilirsin; Artık çok da iş işten geçti. Hayatımı, benim güzel ire kurtarabilir? canıma kıydım, kendimi mi yi talığa uğrattım. Heyhat! ben bir müddet parladı.» si meğe mahküm hava! fişengi gibi bir kadın değil age ilarım se) gibi akıyor... hem de onden uzak yel içine burum !... Ben ondan kaçıyorum, o beni arıyor. Y' en 1k“ meğe mecburum, Dante, Cehennem'inde benim $0X “anutmuş. Gel de benim ölümümde bulun. EV Kontes dö VEatorad'dan Kont dö yEstorsi? , Köşkten, 7 © vi San beni beklemeden çocukları al, Provaris'8 götü e ne rada kalmam lâzım, Luiz birkaç giin daha ya yapa Gi stor böyle bir zamanda ony da, kocasını da birakamarı: diyorum çıldıracak, gr) (Deva X 7

Bu sayıdan diğer sayfalar: