9 Ekim 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

9 Ekim 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Haber'in tarini Romanı 53 Alemdar, Mustafanın hal'ine ve Selimin iclâsına razı olmuştu Yabancı devletler fırsat gözlüyorlar. Bir sefer açılsa tek yeniçeriyi selere göndermeğe lınkân kalmamış bir halde, Hemen tarih boyunca Osmanlı Impara, torluğu bu kadar mülevvea, çirkef bir &. na, bir vaziyete düşmemişti, Padişah yal- nız deli değil, sefih biriydi. Mahmut genç ve her geyden bihaber. Selim İhti- yar ve kindar, Saltanat kimu kalacaktı? Aklı başında mütekait erkân ve ağalar bu vaziyetin devleti aliye başına bir mu- Bibet olduğunu ve artık düreülmesine imkân bulunmadığını söylüyorlar, İşte böyle bir tarih manzarası karşı, smda yalnız kılıca dayanan serdar A- lemdardan başka ümid bağlanacak kim- #© yok denllebilirdi. Netekim enderunu hümayun da böyle düşünmüştü. Fakat işte Alemdar kendisine tevcih olunan İ- timadı sulistimal etmiş ve bir defa ordu İle gelirken, bir de mührü hümayunu a- İirken padişahı hiçe #aymiz, bütün tes. mül ve Adetleri çiğnemiş, ihtiyarlara söz söyletmemiş, ocakluya, enderuna bir gey danışmamış,'bir zorba gibi bareketo kalkışmıştı. Enderun ricali saatlerce müzakere et- tikleri halde bir neticeye ovaramadılar, Çünkü bu işte akıl, mantık, nasihat, söz gibi şeylerin yeri yoktu, Hak kuvvetli. indi. İşte en kuvvetli de Alemdardı. Peki ama, bu vaziyette hünkâra bünkür- lik yakişmazdı. Bu kadar İzsetinefsi yere galınmış, bu kadar hiçe İndirilmiş bir padişaha artık ba millet kulluk edebilir miydi ya? Bu noktai nazar enderumu büsbütün telâşa sevketmiş, Alemdarm bir teced- düdü #nltanat yoluna gittiğini görerek, ne yapacaklarını şaşırtmıştı. Nefe'im Kös kethllda yanmda Refik efendi ol. duğu halde Alemdarı bu cihete sevk için çalışıyorlardı. Bilhassa Refik efendi di. yordu ki: — Devletlü paşa. İş ayağa düştü. MU- tegallibe bir değil ki boynunu koparıp hünkâr: saltanatta müstakil bırakalım! Binlerce mütegallibe padişahın ekmeğin- den cesaret almaktadır, Zaten ocaklu, Selimin kal'inden piş- mandır. Bu böyle olacak ve dayan'lacak iş değildir. Yarm düşman Üzerine sefor lzimgeldikte sultan'Yavuz Selimin Çal- dırandaki hali gibi atlarımız Üzerinde bizler ancak kalırız. Alemdar sordu: — Nis istersin Refik efendi? — Bir meşveret akdolunup padizahm bal'inö fetva almak, ve Selimi iclâs 0y- lemek münasiptir diye düşünürüm, dev. tetlüm. Köse kethüda da bu fikri tasvib edi. yordu. Alemdar başlıbaşıma ancak at sürüp silâh şakırdatmak, haykırıp ted. hig etmekten başka meharete de sahib değildi. İnce işlere pek aklı yatmıyan #erdarı, itimad ettiği Refik veya köse ketbüda Ahmet istedikleri yola sevkede- bilirlerdi. Netekim böyle de oldu. Alemdar, Mus- tafanm hal'ine ve bemen Selimin lclisma yıza göstermiş ve zaten İstanbula bu maksatla geldiğini düşünerek önce bu işi yapmak, sonra da mütegallibeyi temizle- mek yolunu makul görmüştü. Köse ket. hüda bu işin mührü almaktan kolay ol- Guğunda israr ediyordu. Mademki dev- lotlâ serdar Alemdarm maiyetinde mü. sellâh ve hazır on beş binden fazin a8- ker mevcuttu, ne isterdi de yapamazdı? Halbuki bunlar burada müzakereyle meşgulken Rusçuklu Ramiz, daha seri hareket ederek saraya gitmiş, gürcü kı- zmı bulmuş, Mustafanın zehirlenerek öl- dürülmesi için talimat vermişti. Hünkâr bu gece mutadı olan kahvesini içerken zöhirlenecek Ye bu suretle saray bu de- Miden, halk bu &ciz hünkârdan, Rusçuk &yani da artık fazla uğraşmaktan kur - tulmuş bulunacaktı. Güre kın, vazifesini yaptıktan sonra Selimin odana İltica edecek ve orduy- Mm Alemdarm saraya vürudunu bekliye- cek, o zamana kadar her ne pahasma ©- lursa olsun kapı açılmıyacaktı. Keyfiyet. ten de Selimle Mahmuda haber uçurula caktı. Belki Ramiz efendinin tedbiri hâdise. Un daha güzelce seyrini temin edecekti, fakat cariye Cevri kala bu sefer de Sul. tan Mustafanın hayatını himaye işine el koydu. Bu kadinm el attığı yöre bin Ra- miz efendi zor müdahale edebilirdi. Hâ- diseleri Mustafa müstefrişelerinden Şah, naz yoluyla takip eden Cevri, Ramzile gürcü kızınm gizli konuşmalarmı öğre « nince tekrar sahneye çıktı. Cevri, padişah kanı dökülmesini iste. miyordu, Ne olursa olsun Mustafanın ek- meğini yemiş, göğsüne baş koymuş, mü- cevherini takmmış, saraymda yetişip kalfa olmuştu. Selimle Mahmudu korur. ken, Mustafayı feda etmeğe lüzum gör. müyordu, Mustafa bal'olunur, Selim iclâs edilebilirdi. Öldürmek noden? Cevri, her türlü şeyi yaparak gürcü kırmın ağz'ndan hazırlanan sülkasti öğ- renmeğe veya Ramizin ne maksatla gel- diğini anlamağa karar vermiş ve ne Sul. tan Selime, ne şehzade Mahmuda bir 4€y haber vermeden harem dairesine ge- çerek gürcünün odasma gitmişti, Orada kimsecikler yoktu, Cevri karyo- lanın altına girerek gizlendi ve büyük bir sabırla geç vakte kadar orada bekle, di, Ribette bu kadm eglecek ve burada kimsecikler yokmuş gibi belki harekftı ile bir şeyler ifşa edecek veyahut niha- yet olmazsa Cevri hazırladığı hançeriyle kadının Üzerine atılarak cebredecekti. Bir taraftan da Cevri, Mustafanm lt. mü İle Mustafa taraftarlarının ateş ala. <aklarmı ve Selimle Mahmuda da bir fe- lâket gelebileceğini düşünmekte haklıy. dı. Çünkü Mustafa taraftarlarını, da ha. zırlıkları bitmiş, onların da kararı kor . kunç bir neticeye bağlanmıştı. Saray, yakm bir faciaya göğüs sçmış bir haldeydi. Koridorda bir ayak sesi duyar duymaz Cevri nefesini kesti, Bu. kadm yürüyüşü ve bir iskarpin topuğu sesiydi. Oda kaptsı açıldı. Gürcü karısı girdi. Çok nsahf ve heyecanlı olduğu, #- rada sırada yere şiddetle vürduğu aya. Eından anlaşılıyordu. Söyleniyordu: — Keşki doğmaz olaydım, onu memmun etmesem, yine hayatım tehlikede, Bu işi yapsam yine Byle, Ne talihsiz kadınım bon! Hakikaten talihsiz kadındı. Başmm t- gerinde değil bu sefer ayaklarınm altm- da da bir felâketin gizli olduğunu bilsey. di delirirdi muhakkak... Gürcü kanapeye oturdu, Küçlük bir şe- Yİ parmaklarının ucunda çevirerek dü. şünüyordu. Cevrinin şüphesi kalmamıştı artık. Yalnız hemen aklına gelen bir tedbir Cevriyi o kadar neşelendirdi ki, az daha sevincinden hayk'rarak kadının da kor kudan ödünü petlatacaktı. TA Sonuna kadar işi takip odecek ve padişah ya- nmda meydana çikararak onun tekrar ve daba geniş mikyasta İtimadını kaza. nacak ve kendisin! bu şerait altmda tah- tn bırakmağa teşvik edecekti. Gürcü elbiselerini çıkardı. Ayna karsı. smda çırılçıplak kendisini seyretti, Cid. den fevkalâde güzeldi. Sanki billürdan dökülmüş bir vücudu vardı. Halik bu ka, dar kusursuz kadın az halketmiştir. O isteseydi, şimdi ne mireffeh ve lüks bir hayata kavuşurdu! fakat İstanbula mi- haceretle geldiktön sonra sefalet onu bir türlü istodiği mevkie çıkarmamış, âdi münassbetlerle sokak kadmı derkesine dürmüştü. Padişah Mustafa gibi, etrafm- da vüzleree en güzel kadın pervane ol- dukları bir adamı bile kendine imrendir- mek kolay mıydr, az gürellik mi isterdi bu? Odayn derin ve nefis bir koku yayıldı. Kam hinküra hazrlantyordu. Sfislendi #İvindi. Dar ipek elbiseleri va süslü, tüy. 1 İskarninleri Iiher atirerla bir içim su olmuştu, Kaç defa aynaya gitti. kaç ke- re kend! kendine İmrendi. Fakat içinde derin bir ystirab vardı. Sanki bir hissi. Yazan: ikimim İYazan: R. Rober Düma — 88 — Çeviren: F- Rokur, Benuanın yatak odas girince hayretle bağırdı. |X. kablelvuku ona bir tehlikeye doğru sü- rüklendiğini bildiriyordu. Küçücük gişe gibi bir şeyi dikkatle göğaline koydu, bir daha aynaya baka- rak saçlarma birer fiske vurup Öışarı çıktı, Ayak sesleri biraz uzaklaşmca Cevri yerinden fırladı ve Ihtiyatla kapıyı açtı. Hiçbir alâkasi yokmuş ve sanki tesedü- fen orada bulunuyormuş gibi bir itina. sızlıkla kadınm arkasmdan yürüdü. Gür. cü kadını en çok Çevriyi çekemiyordu. Bu kadının saray İçindeki mevkiini kıs. kanıyor, bilhassa her İşe burnunu sokma» sına tahammli! edemiyordu. İşte yine ko- ridorda Cevriye raagelmişti, Soğuk bir tavırla selâmiryarak: — 9. Dedi, Görmiyeli nssılamız kalfa- cığım? (Devamı var) Benuva bunu kabul etmedi; — Onu aklından çıkar, Artık maruf şahsiyet oldun. Bir casus meşhur oldu ve tanmdi mı artık İşe yaramaz, çünkü derhal ele geçer. Almanyaya gitmen a railin kucağıma atılman demektir. Böyle bir deliliğe asla müsade etmem. Viktor bir koltuğa çöktü: — Demek teşkilittan çikarılıyorum. — Hayır. Vaziyetini Kolonel Gero ile görüştük. Teşkilâtta memur olsrak ka- Iscaksın. Bu işine gelir mi? — Hem evet, hem hayır! Yanmızda kalırsam ne 818, yoksa işime gelmez. Ben artık ölünceye kadar &ize bağlıyım. Hür- riyetimi ,hayatımı size borçluyum. Besi oradan kurtaran siz değil misiniz? Daha on üç sene kalebentliğim vardı. O baya. ta on Üç sene daha dayanabilir miydim? Müsaade ederseniz sizin msiyetinizde kalayım. Bana evinizde yatacak bir yer gösterin, sadık bir köpeğiniz gibi maiye- Losancetosta genç ler arestinda yapr lan &por şenlikleri plâj mevsiminin son eğlencelerini teşkil etmiştir. Sporcu * lann — gösterdikleri numaralar canbör ık nevinden bir şey dir. Bunlardan bi rinde bir kız, bir erkek iki atletin yaptığı şu numara hakikaten çok ge rip değil mi? YT g 9 BİRİNCİTEŞRİN — 14814 — m > tinizde kalayım. Biliyorsunuz ki © da hiç kimsem yok, beni sokakta MA i; siz kalmış bir köpek fnrzederek Pad anız! e Benun kabul etmişti ve Viktor #, nedenberi onun yanmda bulunü ç Sabahları Benuanın hizmetini göÜM “is #onra harbiye nezaretine giderek ri istihbarat teşkilâtı bürolarınds kiden yediye kadar wfaktefek çalışıyordu. Rokur, Benuanm yatak odasms en hayretle bağırdı: — Ne oldu size böyle? iç Yüzbaşmın elleri ve yüzü ld “ba, gindeydi. — Mühim bir yara mı? Benun gülümseyerek cevab verili — Hoş geldin dostum, Mühim Lu iv değil... Garib bir büdise... Sizi tel ii, bu iş hakkında görüşmek için çağ” İN tm. Rahatsız etmedim ya? Pu i — Estağfurullah! Acı var mı? La ü — Hayır, çok değil... Otursanıs” cigara alm. Kutunun mörede oldUö A a biliyorsunuz. Çakmak da orada, m ğ Yi Bstünde... Şimdi hazır mısmız? E& bing me başlıyorum. Ra Rokur, dostunun baş ucunda bir * a ğa oturmuştu. Endişeyle: Yay — Kendinizi yormaymız. Dedi. Sizi böyle yatakta uzanmış görü : e göre işin pek de ehemmiyetsiz olm <a anliyorum. Yaralar mühim galiba? Miş — Eh, şöyle böyle... Dün akya ap, nel Geronun akşam yemeğinden © Dz ken bu İş başıma geldi. Yemekteb ly ra epey gevezelik etmiştik. Vakit * a biri geçti. Kolonelin Liyej sokağ ik evinden çikarak buraya doğru yavif”, p— vaş yürümeğe başladım. Envalid bik, nın önlndeki meydana geldiğim s:r89 iy elmden geldiğini hiç farketmediğim İdi si yanma kadar geldi, elinden yer? Â, gey bıraktı ve yüzüme: “hainler get cek!,, diye bağırdıkrtan sonra tab” kaldırıp koşmağa başladı. Tabii bö” ey, peşinden.. e» Çok iyi koşuyordu. Nefesi de Nan di. Genç olduğu anlaşılıyordu. Ars” A "de ki mesafenin gittikçe açıldığını göğü “x olanca hızunla koşmağa gayret ettim * #i gibi görünürde hiçbir polis yoktu. “& “; dö Mars istikametinde koşuyorduk- “et. kamı almıştım ve fok gibi soluyo'Ü Bi Önümdeki adam birden Komet sok#f./ saptı, Hızla ben de sokağa saptım “İğ D,, te o zaman olanlar oldu. A a — Ne oldu? pt — İşin nasıl olduğunu anlamadın"ii Va, Biraz müteselli oluyorum. Demek # N benim yerimde olsanız aynen beni Yay tığımı yapacaktnız. Demek fazla b ay lık etmemişim. Yk .— Büdalalik mı? '. Nİ m Evet, İkimizden de kurnaz © N anlaşılan meçhul adam sokağın köşt“” duvara yaslanmış beni bekiiyordü Ay köşeyi sapar sapmaz çelme taktı, Beki paldır küldür yuvarlandım. k.' Bereket versin evvelâ ellerim ye"? j ğerek mukutun şiddetin! azaltır. Fİ“ vi min derisi yüzüldü, sonra yüzüm Mf deh, rımlara çarptı. Burnumun Üstü ki, müthiş kan geldi. Ben doğrulunca” Pi. dar mütecaviz kaçmıştı. A) — Yakalıyamadınız ha? 7 vap — Nasıl yakalıyayım yahu? Sia 7 yerimde olsanız ne yapardınız? fenf gi ki, de sersemlemiştim. Herifin sağa mir Mi m: saptığını bile farkedemedim. P“ dha larak duvara yaslandım. Kendimi “şi, yabilmek Için birkaç daki bekler0” | O zumunu duydum. Vi — Sonra? | — Sonra geri döndüm. Yavaş İyİ NX, mütecavizle ilk karşılaştığımız yet Yy dar gittim. Orada herifin elinden sey attığımı görmüştüm; bunun ne" UN una anlamak istiyordum. Neymif Çin, yor musunuz? a —Na bileyim ben? dk — Küre geklinde küçük bir barbi 4Ek — Vay sanma! ucuz kurtulmus!” Patlamamış demek? (Devamı ver)

Bu sayıdan diğer sayfalar: