7 Ocak 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13

7 Ocak 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yazom: kimim Bu kadın güzelliği ve şuhluğu ile nice şifreler (ele geçirebilir « zaman daha len sordum: | T papaz bulup günah koca etmek dan da| istiyor işimiz iği ve bu şuh ireler ele geçi- > Bu asıl, dedim. 7 Elbette asıl, dedi, 1 men kolkola virip bir lokanta- iş itik. İlk işim şifreyi çözmek ol- de (memurin istihbariye) ter a in rferiydi. O haldeşu wıyordu. Hariciye Mearetinin her sefarette istihbarat Murları vardı ve bunlar Sor İ Sa münasebelile Ropen “Ceve| “ij altında bulunu- n tekrar Amerikaya iğdettenberi (gerek Lİ terkettiği yazılıyordu. Ülniz Elizin de, benim de anla. im nokta Ropen Cevahirciya İ Gindeki bu, salâhiyet Mrt mmutbere etmek için bir | ın elinde ne bü salâhiyet | pilunmalıydı! O halde niçin müş “lit haber vermekte ordu.? Diyordum kiz Eliz, bütün bu buluşlarımız, İlkikatmız muhakkak ki doğ. Ridur. Belki Ropen Cevahireciyan iharnlı bir casusu sıfatile taki p ettiği hakkındaki şüp.' / Spikür dağı da Erzincan yolu i . ey hükü - 8 itimat kazanabil . 3l için bizim aleyhimize olm İicak bazı eyleri yazarak bir iy yormuş gibi görünebilir. Çünkü bu zamana kadar Hin. ei «e vermemesi (sebebi ton Kaldı ki bu ada - a mazisini tetkik edince dai . Kay üyük müleasesat ile iş yap in başka bir şeysi görül . rg olduğu malümdur. Nazaret ayetinin. en is ve en namlı ağalarından di. Oğlunu çok medih ve se- Na Kayserili olup da ak teşkilâtına ihanet edebil biraz müşküldür. Mini Dikket edersek onun arkadaşı a ikyan da rahip Daniyelin erme bir tahkikata #8 - dan oldu. Fakat bunun arkasın. tir şey çıkmadı. Rahip ser- 4, © birakıldı. Ve fişekliklerin lg, İzemesinden olduğu anla . K Bu ihbar bir netice verme- Omayan bu ibbara bir kıymet e gibi Ermeni olması ve Saklı bulunması itibarile hak in €sas kanunnamenin çizdiği Cezası da tatbik olunmadı. m sarfinazar herhangi bir a Meselesi bile görüşülmedi. i> - Peki, bu suretle neyi isbat istiyorsun? ği Yani bu hareketlerin Ropen Yak, İrciyanm hükümeti tavla. Küm ibaret birer desise olma- timali de çök kuvvetlidir. yeri olmak lizımdır, fakat di “nbire de bunun hükümetin yiz, Sasusu olduğunu düşüneme. Miz dedi kiş te Sen İstanbula #ön ve orada & yeti daha yakından takip W mühim iştir, Hepinizin şİdiği muhakkaktır. Eğer bu ha . | Bu iş teşebbüs hal i şüünmüşler. : , keri tensik ettikten sonra ihtil, derdini ve gerekse nutuklar ira- | başlamalı mütalâasında —54— hayatı ve bilhasan kocamın ha -| yatı mevzubahstır. Çünkü niha. t sen ecnebi topraklarındasın Neticoyi anladıktan sonra icabı nı düşünürüz. Yine süratle dö . İniş dir sahası kesilmiş olacaktı burada seni beklerim. E | vaziyet bi ise bir m sip fırsatla Toruayahı da al bera ber gel. Görüyorsun ki benim yazdığım davet mektubunu ce . vap bile vermedi. — Ya o zamana kadar bu işler hükümete aksetmiş bulunursa! — Zannetmem. Şimdilik Ro - pen Cevahirciyanın, senin bu ka dar esrarı çözebildiğini öğrenme kiksten bir casussa bunun niyeti füliyat zamanını beklemektir. de iken ne ona, ne hükümete yarar, Doğru bir mütalâa idi, Ropen Cevahirciyana bir telgraf çek tik. İstanbula avdet kurarımı bil dirdim ve yine ilk posta ile dön düm. Biraz Marsilyada kaldık. Bu iki gün zarfında Marsilya pubesi ile de temas ettim. Bunlar da Şi kago sergisi münasebetiyle u . mumi bir toplantı yapmağı dü Artık teşkilâtın tamami» lâğ. vedildiğine kani bulunuyı orlar. Suratle işlerini tesviye edip as - idiler. Hattâ bir harita çizmişlerdi. Bu haritaya nazaran harekâtı yedi şubeden i lecekti. t Iharek lar tütulacaktı. Şayanı dikkat olan bu vazi birkaç saat tetkik ettim. D bakırla Elâzığ arasındaki Deve boynu geçidi tutulacak ve bu su. retle Diyarbakır yolile yapılacak muaveneti askeriye önlenmiş o lacaktı, Yukardan Kop dağı ve ihtiyaten Zığana tutulacak, bu suretle Erzurumdan yapılacak askeri yardımın önüne geçilecekti. çin tahşit olunacaktı. Yıldız dağı istikametinden bir boğa dağlarına kadar ufak çete ler bulundurulacaktı. 156 Emperya beyaz ellerini gibi yanan alnına Hatiralanı onlatan ve vesikaları İ ağtuşaceğı, bu hudut dahilinde HABER — Akşam postam ewen: AK Ank il arala bun (İnceburum) © on (Karataş) burnunu kadar gi Hesapça ne garptın, ne gark . İtan hükümetin asker yardımı ya mahsur kalan zabit da ihtilâlci . lerin eline düşecekti, İhtilâl ordusu bu liden Rusya hax a doğru inecek ik Ermenistan bu sureti tosastis edecekti. Hükümetle müzakerat kabul olunduğu zaman da Pirat havza sından gayri yerler feda olunabi lecek, fakat eski Pant hüküm - darlığının işgal ettiği yerler müs| takil Ermenistana 'thal oluna .| caktı. Bu harekât için pılmış, icap eden 3 para, zahire, asker bit olunmuştu, Görülüyordu ki Marsilya şu besi canıtez bir teşkilâtı. Yalnız burada şöyle bir şey siylemeğe mocbur oldum; esaplar ya cephane mik Jarı tes — İntiâl harekâtına kaşlıyabil mek için yalnız Osmanlı devletin miz plân fatbikı. Avrupalıların bu hâdise münasebetiyle derhal işe vaziyet etmelerini de temin et - Müthiş bir allame Ahmet, dostu Mehmede dedi ki; — Sana esrarımı, sıkıntılarım: söylüyebilir miyim? Mehmet cevap verdi: — Rica ederim. Bu gibi şeyler pek hoşuma gi Ya meşutsun, bundan tabif clarak ben de mem- lurum, Çünkü seni çok seve- Yahut mesut değilsin, der dini döker, biraz müteselli olur - . Hem eğer mesut değilsen bun benim hodbinliğim de okşan- İ muş olur. Çünkü bilirsin ya, kalp fırtnalarından daima âzadeyim. — Rica ederim, lâtifeyi bırak. İş cidden can sıkacak bir şekilde - | dir, — Melâhat mi — Melihat... — Alâkanı mı kesiyorsun? — Pek yakında... Ve bundan do layı çok muazzep oluyorum. — Sadakatsizlik mi gösteriyor? — Ne yazık ki, evet... — Sen de hayali, titiz, çok mü İ tehakkim bir adamsın, — Belki, — Biraz tafsilât versene! — Vermiyeceğim, Yalnız şu ka. dar söyliyeyim ki beni Mürşide| b-berdar etti. — Mürşide mi? Bu kadın pek ” kalplidir. Hiç kimsenin ceha » lette kalmasını istemez. İ — Mürşideyi bu ihbara sevke - den şey ne clursa olsun, ben her halde ona minnettarım, Çünkü bu- | dala mevkiine düşmek pek acıklı mek Yizımdır. Aksi takdirde bu ,İ mevzii bir isyan halinde kalır ve |buşün yarın Osmanlı devletinin kahir kuvveti bizi yerle yeksan eder, Bön komiteye-noktaj e İzi arzedeceğim. Alacağım netice- bir şey... — Başkalarının diyeceğinden sana ne? — Bak sen bile bana atıyorsun, gülmekle beraber içinden bir mer hamet geçiyor. Hem, kendisine daha müdebbir hareket etmesi: — Ben senin yerinde olsam kiç kimsenin düşünemiyeceği bir in . tikam tertip ederim. Senin gibi bir sanatkârın herkes gibi bare - ket etmesi ayıp olur. -- Ben de dündenberi arıyorum, Bir şey bulduğumu zannediyorum. — Söyle, — So söylerim, merâk etme, — Pekâlâ, o kadar mütecessis im, Yalnız, biçimsiz bir şey yapmış olmiyasn, — Merak etme. — Müthiş bir intikam mı? — Hem müthiş, hem acı, — Lâtife bertaraf, hayvanlığa lüzum yek. — Merak etme dedik ya, gâze- telerin zabıta haberleri arasında ismimin geçmesini istemem, Ahmet, dostu Mehmetten ayrıl. Melihate uğradı. bahsederek o eden sonra hareket edecek seyahate gideceğini ve üç sonra döneceğini haber verdi. at, içinde memnuniyet ışı. ğı tutuşan gözlerini göstermemek j isin başmı önüne İğdi. Dostuna, hava cereyanlarından korumasını, boyun atkısını unut - sıkıya tavsiye etti: k gecikme! drktan sonra Mübi; ğ kendisini Demeği ve öpmesi için temiz al- nn Ahmede uzatmayı da unut - madı, Ahmet, kendi kendine “kör «r ha? biraz bekle!,, diye dü. or ve hiddetini güçlükle giz- — Sevgili Ahmet, geleceğini telgrafla bildir ki istikbaline gele- yim. — Şüphesiz, Ahmet, akşama kadar sokaklar- da dolaştı, sonra, Melâhatin evine yi size bildiririm. Sonra icabını! tavsiye eden Mürşideye ne demiş! döndü. Cebindek! anahtarla kapı. düşünürüz. Benden alacakları neticeye ka. dar keyfiyeti tehire karar verdi - iler, Maahaza Şikago sergisi mü. nasebetiyle yapılacak umumi iç « timaı kararından vazgeçmediler. Nih büns daha vakıt vardı, Benim ma “İstanbulda vazl, yeti halledip dönünceye kadar her hangi bir patlak verilmemesini te-| min etmekti. (Devamı var) KAHRAMAN HAYDUD ateş götürdü. Bo- Şuhmeşrep kadın kekeledi ; — İstediğinizi yapacağım.. Fa. bi bilir misin?: “Bak, Ahmetten kor- kacak bir şey yok. O bem kör, bem sağir!,, — Kabil mi? — Evet, evet. Hem kör, hem — Eh, şimdi ne yapacaksın? — Ne yapacağım, yalancıktan bir seyahat icat edeceğim, — Ya sonra? — Sonra bilmem, düşüneceğim. yı açarken kalbi neredeyse yerin. den Lırlıyacaktı. İçerde iki ses işitti, Bunlardan biri erkek sesiydi. Ahmet, kapıyı yavaşça açtı, Gördüğü manzara şu: Melâhat, danslardaki maha - retile sosyetelerin gözbebeği olan güzel bir delikanlının kucağın « daydı. Genç adm ve âşıkı kalmışlardı, donmuş KAHRAMAN HAYDUD anne kurtarmak değil, yalvarmaz ie, Çünkü o canavarın (yalnız — Söyliyeceklerimin söylerim, miysrum. İstasyona girerken san. ki başıma bir şey düştü Yani kör ve sağır old rayâ kadar bir polis getirdi. Ora da mısın Melihat? Melâhat boğuk bir sesle; — Evet, buradayım! Dedi. Delikanlı âşık: Ne müthiş! iye haykırdı. döndü: Kelâhat na — Daha ne duruyorsun? Gitse, ne ayo) Delikanlı fırladı, ediyordu: — Melâhat, elimden tut. Beni bırakma, beni terketme, Mademki hayatta artık ben sena kaldım! Melâhat pek yufka yürekli idi. hemen böngür höngür ağlamağa başladı; — Ah, Ahmet... Bu benim ce“ zam... Benim cezam... İşitmiyor - sun değil mi? Ah, yemin ederim ki bu cezaya katlanacağım. Sen « den hiç ayrılmıyacağım. Bütün hayatımı senin yanında geçirece. ğim. Seni tedavi edeceğim... Dün, yada benim için yalnız sen varsin, yalnız sen. Ahmet, bir kanapeye oturarak düşündü. Artık bütün hiddeti geç mişti, O küçük kalpte hem riya, hem vefa ne kuvvetle hüküm sü- rüyordu!, Bu minimini kadın nc güzeldi! Bu zavalir ruhun çektiği ekintt 'kâfiydi. Dersi de pek iyi olmuştu, biraz sonra, elinde rhlamur finca- nile içeri giren Melâhat, onu ne. şeki bir halde gördü. Ahmett — Geçti, diye bağırdı, galiba asabi bir buhran. — Artık görüyor musun? — Görüyorum. — İşitiyor musun? — İşitiyorum. — Ah ne sevindim! Öyleyse vat, Ben kızkardeşime gideceğim. Sen geldiğin zaman buradaydı. Zavalk meraktan çatlar, Haber vereyim ona... Ahmet, devam Hikâyeci ——, 153 hepsini ğuk boğuk mırıldandı: — Hayır aldanmadınız.. Sizden hiç bir şey saklamak kabil değil. Siz beni cidden korkutuyorsunuz. — Bütün zekâmi, in ayı şımı size hizmet İçin kullanmak, size korku mu veriyor? Eğer öyle ise, bana izin veriniz. Bir daha karşılaşmamak üzere çıkıp gide - yim. — Hayır, hayır... Gitmeyiniz .. Korkum müphem bir korku.. Siz buna ehemmiyet vermeyiniz. Ba” ıma nasıl bir felâket gelirse gel. sin... Yalnız kızım kurtulsun,. Be- nim için bu yeter... Doğru keşfet- tiniz. .En korktuğum, en çekindi” ğim adam Bambodur.. Biyankayr gördü.. Şimdi de sarayımda sön. mek bilmiyen bir aşkla fırdönü- yer. Beni kendisine müphem bir ukte ile bağlıyan da odur.. Rolan hafif bir titreme İle sar- sıldı. Bambonun şulimeşrep ka- dımı avuçları içine almış olduğunu görüyordu. Boğuk bir sesle sordu: — Bu bağ, bu ukde ne?. Düşü. nünüz.. İyi düşününüz ve öylece cevap veriniz. .Demindenberi, sak- Tamak istediklerinizin hepsi: fettiğimi gördünüz... Bunu da keşfedebileceğimi ü eye kat siz kimsiniz? Ne istiyorsunuz? Bunu anlayamıyorum, Fakat bü- yük bir kudretiniz olduğu muhak- kak. — O halde söyleyiniz. Sizi din Yiyorum., Emperya söze başladı: — 1509 da birini seviyordum .. Hem öyle bir aşkla ki sormayın .. Şimdi bile kalbimi yoklasam bu aşktan kırıntılar bulurum... Beyaz dişlerini gıcırdatarak ilâ. ve etti: — Onu hem seviyor, hem de nefret ediyordum. Bu adama bü- tün mevcudiyetimi verdim. Değil mülevves vücudumu, kalbimi de verriştim.. Ondan tahxirden baş” ka bir şey görmedim. Benimle a lay etti, Aşkımı çiğnedi. Kalbimi ezdi. .Çünkü o bir genç kizi sevi- yordu , — Ad: ne bu adamm?. — Rolan Kandiyano!, . — Ya onun sevdiği genç kizm? — Leonor Dandelo!, .Nihayet intikam almıya karar verdim. O sıralarda başka bir âşığım daha vardı: Jan Davillâ! Bir gün, bu adam, benim Rolan Kandiyanoyu sevdiğimi öğrendi. Ben de kendi- sini öldürmiye mecbur oldum. Rolan titredi.. Emperya devam etti; “kızınızı istiyorum,, demesi de a- vini elde etmesine yeter. Emperya birdenbire yetinden sıçrayarak kapıya koştu, kendile- rini hiç kimsenin dinlemediğinden emin olduktan sonra geri döndü. Rolana doğru yörüdü. Boğuk bir sesle mırildandı: — Bunları nereden öğ»endiniz? Beni o cadı, canavar kardinala bağlıyan meş'um yemin size kim söyledi? Rölan cevap verdi: — Ne demek istediğinizi anla- muıyorum.. Bana kimse bir şey söy” lemiş değildir. Fakat tetkik edi. yor ve görüyorum. İşte bu kadar, Yoksa, hakikate mi temas etmiş oldum? — Hiç bir şey bilmiyor musu- nuz?. — Hiç bir şeyl. Emperya derin bir neles aldı. Rolan ara vermeden ilâve etti: — Gerçi bir gep bilmiyorum Fakat kızımızın kurtulmasını isti- yorsanız öğrenmeliyim.. Rolan kendisini tutamıyordu. Heyecanlanıycrdu. .Neredeyse her hakikati söyliyecek, işi açığa vu” racaktı, Kendisini güç tuttu, Sab. yetmesi lâzımdı. İotikammı İyice alabilmesi için kendi bilmedikleri- Bi de öğrenmesi icap ediyordu. bilmiyerek Rolan derin bir sükünetic cevap verdi. — Söyliyeceklerinizi tam bir sw Ta taki pederek anlatırız.. Emiü o lunuz, kızınızın tedavisini rica etmemiş bulunsaydınız, facia ko kan hakikatleri öğrenmekten da ima uzak kalmayı tercih ederdin Zavalk çocuk. Biçare masuı Emperya inledi; — Masum. . — Evet, masum. Çünkü baş kalarıma işlediği cörümlerin ce zâsinr bu zavallı vücud çekiyor. — Rica ederim siz kimsiniz?... Bana karşı şimdiye kadar kimse bu derece hâkim ve emreder gibi hareket etmemişti. Şimdiye ka. dar düşüncelerime girememişti Siz kimsini, Sizin kim olduğ nuzu öğrenmek istiy Emperya bunları söylerken Ro- lan: süzüyor ve onu tanımıya ça” lışıyordü. Rolan cevap verdi: — Ben senyör Aratenin müte. vazi bir kâtibiyim.. Piz ve File ransada okudum. Gençliğimi fel sefe kitapları arasında geçirdim . ihtimal ki bu çalışmalarım netice” sinde bir takım gizli sırları keşle. debiliyorum.. Jan Dömedici beni yeni Üstadıma göndermiş ve iti mat edilebilir biri olduğumu bil

Bu sayıdan diğer sayfalar: