14 Mart 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

14 Mart 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mn korna: is “, Yüzünüzden belli, dl eyler meselâ oğlum Rober, iy ve İngiliz kadını gibi . in, anlaşılıyor. Sizden daha “acile iyi olacak, iyi İyi olacak! Sir tebessüm © dudaklarını fi öğ A Çskinleştirdi: arimiza almakla iyimi e oksa sizi yg sa sizi. İ Many Wi tamamlamadı. Fakat Le benı keşfettim. Kaçmama ? ak onlar için daha ha” İl m İyi Korktuğumu mu sanıyor 2 ip oki Klayftan mı korku" iye Yanılıyorsunuz. Canım İs, “te Siman geldiğim gibi bir elim” âna, Sıkar giderim. Budalaca | tıracaktır. we 3 beni korkttuğunuzu sa Mig İZ Sasarım © aklınıze! Ben) yy, rada halinize bakarak eğle- ni Ben sizin gibilerini çok Yi Sise beni dinliyordu. aya Alsam bakere parts. a YI basarak sözünü kes . ni korktu mü sanmıştınız? aa, Mari! Ben müthiş kumar Mig, İskambil kağıdı gördüm li gibi olurum. , Belki de wtobüs ü , Hg lacakamuz ye tasdik etti, ay ga avlarsımız, Çünkü biraz |” Mrajcile bir parti oynamış. |i , Niği, im. Ne hilekâr adammış © İtü, 9* Yanında dört yüz frank i Mag im. Hepsini birden Rulet h ray benden aidı. Küçücük v Tületi.. Bünun yanından Male Yapıyordu kerata! Bur ya her şeyi birakıp gittim İştüm, i vi zeki sanıyorlar, Fakat “diğ, © isin korkunç bir şey ol- «Sa, , #irdüm. .“ DİK şey söyliyeyim: Klayfla Slâh olarak yumruklarını vi başka bir şeye MÜ) sim May, 7 İkİ tabanca olmadan oda- korkuyor Sig, Sin Tek gözlüve çok tesir 2 bir surette anlaşılıyor- Gk “tm; ağn, <orkunca Klayfın ae ya-| Me, biliyor Kiusunuz? Polise a “iğ Hr. Bunu yapar, ne Üy SUNU bilisim ben onun. N. Mura Siz kimseleri korkut” kur afak olduğu için kendisi” öğ, »ürürüz. Maamafih o kin; Tereyağından kıl çeker an ye 3İ kurtarır. Ortada sen “iş, © Yapılanların hesabımı Ö- So in | Sa, ! Böyle sey olmaz! Ki gn ia Tal ni Söz, ak otele döndümü. ! 1 ka ne düne i we Rna kadar sokağa a Bünye Yaptım. Sonra N ay hazırladım. Yatağıma giy ündüm, Li b Tek gözlüye çok tesir et u e başını tehlikeye sok“ Ai p, PANMyacağı aşikârdı İM he mapa? Söylediklerim Gm le olamazdı. Tek öz“| lense bile bunu 0-| Olin | VE tey Yecekti, Onu gözetler| Fakat Klayfa söyliyecekti. Tekrar kararımı'düşütmeğe ke yuldum. Bu gece, birkaç saat sonra, ben gene gayesiz ve projesiz bir ser” seri gibi yola düşecektim. Hayır, Bu sefer eskisi gibi olmıyacaktım. | iler kendilerini başkalar | , tlamadılar, Evvelâ biraz! B a Pi İğımı itiraf ederim, Far | zümü kızatitı. Benim gibi bir terse 1 ri kolunda dünyanın en temiz ahlâk- :ecekti, Ama onu seviyordum ve ki Ba da dağlar okadar fark 'aer) mühim olanda buydu. i Hayatımı onun için değiştirecek” 2 ahalten, serseriyane dünya” “sin dünyayı dolaştım. | vr gezmekten artık bıkmış usanmış” “meki Üaytr bana kâfi geldi. alba” | tum, Akşamları işlerini bitirdikten Şti Belunmakla iktifa İienin bütün mesul “Klayf, çillesini bana çevirmişli.,. yetini ona yüklemek çerelerin! araş: / sonra evlerine dönen mesut aile ba- mükâlememizi | balarıma şimdiye kadar az mı gipta etmiştim. Şimdi beni de böylebir stikbal beklemekteydi. Birkaç sene evvel görerek imren ğim bir aile sahnesini hatırladım, İşinden dönen biradami karısı bahçekapısı önünde bekliyordu. Ka- dın güzeldi, Kocasını uzaklar güre“ | rek gülümsüyordu. Bahçede, bir ka- meriye altında akşam (yemeği için beyaz tabaklar, ekmek, meyve, pey” nir, bir şişe şarap ve birkaç yemek. O adama gıpta etmiştim. Çünkü rrım açlıktan zil çalıyordu. Ce- mnem gibi kızgın güneşin altında bütün bir gün yürümüştüm; daha Ga iki kilometre yürüyecektim. Sür suzluktan boğazım kurumuştu. A akit, yaklarım şişmişti, kanıyordum. di bu sahme İşiaderi im; bahçe kapısında bekliyen ka" dm ise Frans... onunla beraber ne üşürce beni utandırarak yü- | kadar mesut olacaktık. Cebimden bir defa daha cüzdanı çıkararak perayı saydım, Evet kırk kızı Frans olduğu kalde buradan | yedi tane bin franklık... Banknot- İsr hakikiydi, buna şüphe yok. Bu para ile hayatımı tanzim edebilir dim. zir! kanıyordu. Biribirlerine gülümse HABER — Akşam Postası i tımda ne kadar, emsaline benzer bir şekilde başlamıştı. Bunurla be- ra5ss, nasıl, bütün ömrümü doldu- rân Bir vüs'dte malik oldu. O zamanlar, Erenköyünde otu. İ | ruyonduk. Bir yıldönümü müns- sebetiyle, tanıdıklardan birinde toplandığımız akşam, onu bana tâkdim ettiler. Kendim, fitraten neş'eli bir insan olduğumdan, sa- de güzelliğinden fazla, : yaşı ile mütenasip olmyan olgun melâli dikkatimi çekti, Yoksa bana mı öyle geliyordu?. | Bilmem.. Sarih olarak hissettiğim şey, 9 cinsten bana müteveccih olmasına alıştığım hamlenin hilâ- lına, duyduğum kuvvetli tecessüs ve alâkaydı. Belki de bü his büyük cürmümün ilk vesilesini teşkil et. t Sonraları, her müteşebbis genç gibi, daha srk görüşmek imkân nı buldum. Ekseriya akşamları, tenha saat- kolaylıkla aşarak kameriyenin 5. tesirxleki çıplak sısaya oturur, Sel- mini beklerdim, Garibime gider bir itiyadla, yanıma gelirken elinde mutlak bir kitap bulundururdu.. Ne cins bir kitap tahayyül eder- siniz?. Bir roman, nihayet bir şiir mecmuası değil mi?. Zaten Selmi- ne karş: duyduğum ikinci hayretle lerde onların köşklerinin duvarın: | yen, tatlı tatlı konuşan bu çifti kıs tekrar gözlerimin erkek ben: | bitabı (Devamı var) 56 EKARRAMAN HAYDUD tulmak İçin çok uğraştılar. Ça. reler aradılar. Evvelâ kurmağa çalıştıkları memleketlerini taarruzdan * ko- rumak için, etrafına kâlm bir suz gövitmeğe teşebbüs ettiler. Bu surun inşası bitmek Üzere idi ki (Ramer adam) x bir aı- nı İle tarumar oldu. Doğrudan doğruya şatoya, Katonasyocun kalesine hücum etmek teşeb - büslesi de büyük zayiat ile neti- celendi ve bir fayda vermedi. çalıştıkları adaları terke ve baş- &a yerlere hicrete mecbur kaldı- lar, Bu sırada, Venedik adaları ü- zerinde yaşayan halk arasında Mark isminde güzel bir delikan. 1 vardı. Mark, gayet güzel bir kızı sc- viyor ve kız tarâfmidan da sevi- Byordu. Sevgilisinin ismi de Ci- yovana idi. Bü genç kızı, Katonasyo esir olarak aldı ve diğer “kadınlarla beraber kalesine götürdü. Mark, büyük bir teessüre ka. pıldı.. Fakat vatandaşları gibi neticesiz ağlamalara, inlemelere, feryadlâra buğulmadı, Bu ağır ve öldürücü darbenin altnda ne yapacağını yalnız kendi bilerek, intikam hislerini kalbinde sak- layarak yaşadı, İntikam alacaktı? Fakat na“ 8117. l Kaleye yaklaşmak, şatoya gir- mek imkân haricinde idi. Biça. re delikanlı sevgilisini kurtar- mak için çâteler düşünürken seneler geçiyordu.. Sevgili Ciyovana kimbilir ne olmuştu?, Bu sıralarda Katonasyo, (Es- mer adam(, Venediğe yeni bir kım hazırlamağa başladı, Ha. zırlık bitmiş ve ertesi günü kü- cumur yapılmasına karar veril- toişti, Temin edildiğine göre gece gece yarısı Katonasyonun Kimi, si şeytan Esmer adamım yanma gelmiş ve ona bu akından vaz- geçmesini tavsiye etmiş, (Katonasyo) şeytara kızmış: — Niçin? diye sormuş. Evet niçin, niçin bir çok defalar ol duğu gibi bu sefer de akinmı yapmıyacağım.. Niçin, başalan hazinemi dol, durmuyayım? Usandığım, hıktı- Gam kadınların yerlerine iiğerles rini getirmeyeyim. Şeytan cevap vermişi — Niçin olduğunu sana söy. yemem. Yalnız şu kadarını bil ki Sen Mark bana kat'i emirler verdi. Çok kuvvetli azizlerden olduğu için benondan korka- tım, Anlaşıları Venediklileri hi- “Yanyând ui larda, bazan saatlerce konuşma- dan kalırdık; Zira, onu sadece seyretmek bana kâfi geliyordu. Ya Selmin?.. .O, başı önünde, karine inemediğim bir takım mü. lâhazalarla daima mütehayyil ve daima melâli bir tebessümle dal- gın. onu seyretmek... Düşünün |iddia edilemezdi . — Kont hazretlerinin yenteği har | ki, tabiat bu kadar sade bir güzel- liği nadir yaratır... Her genç kız yüzü, az çok bariz bir hususiyet karışık alâkada bu küçük itiyat müessir oldu. Kızm elinde, hiç aç- Ordu. Fakat şahıslar de |73adığI ve a de durulmuş noktaya,, rastla. yamazsmız! Yüzü o kadar silik intibar bırakır gibidir. Halbuki... Seiminin bugün düşünüyorum! da, bütün sihir ve #füsununun mü- | kediler duruşiyle tam bir zıddiyet İ teşkil eden şakrak konuşmasından ileri geldiğini sanıyorum. Bir kere konuşmaya başlayınca nastl emsalsiz bir güzelliğe varıyor | nasıl erişilmez bir tezadlar toplu. ! luğu haline geliyordu, Tasarlaya-| mazsınız. O anlarda kendimi yok! lar, zaafımın derecesini iskandil| edesiiim, 1. Geçirdiğim en büyük sarsıntı ve şaşkınlık devresi gene Selminle alâkadardır , Bir gün, bilmem nasıl bir vesile ile bana annesini tanıtmıştı. O ka. dın gördüğüm anda, bir uçüru- mun kenarında imişim gibi, müt- hiş bir baş dönmesi duydum. Bir an için, Bütün irademi kendime hâkimiyetimi kaybettim, Halbuki ne vardı?, Nesi vardı, bu kadinmı?.. Büyük bir ihtimal le, kızı gibi, herkes gibi biriydi... Hattâ alelâdeydi; fakat gözleri. Gözlerin nelere kadir olabile- ceğini anlamak için o kadını gör- setmeliyim; Yetişkin kızına rağ” men şaşılacak bir gençliğe sahip- ti. Öyle fevkalille boylu poslu de- gil. .Maamafih yürüyüşünün de büyük bie hususiyeti olduğunu itiraf etmek lâzımdır. Sonra, bir “İde muhitine gayet mahrem biz-ko- Of ku neşretmek, etrafını kendi hava- sında boğmak “kabiliyeti de onun ne derece korkulacak bir mahlük olduğunun açık bir deliliydi, Annesini tanıdıktan sonra Sel- minin bangi vasıta İle ruh bekâre- tini muhafaza edebildiğini meraka başladım. Hiç açmadığı, elindeki kitaptan bu ruhi salâbete vardığı .”. İ Tatilin büyük bir kısmı onla melidir. Biraz maddesinden Bir kadın sebep oldu.. Yazan: Zahir Güvemli “... Yarabbi! Bu kâdise, haya») taşırken onda en ufak bir “üzerin.| rar köşklerinin bahçesinde geçti... Kibar insanlardı. Yalnız, tanışık dıktan sonra, esefle ritiraf edeyim ki, annesi bana kızıyla başbaşa kalmak fırsattar aslâ vermedi, Genç dulun bu istibdadı, ondan kolaylıkla uzaklaşabilmemi müm- kün kıldı ama, neye yarar, Zaman, kısa da olsa, süratli geçiyordu. Bu süratli geçen kısa zamanda bile, Selmine, o insan in- cisine hakkında beslediğim emelle- ri anlatmak imkânını yarattım, Bü gayet müşleül oldu. Annesinin hu. zurunda bile, kendime hâkim ola. myacak kadar onu seviyordum ... Benim gösterdiğim ifratkir te- heyyüç, bir daha ele geçmiyecek şekilde uzaklaşmasını, mukadder olan akibetini hızlandırdı. Serince bir sonbahar akşamıy- dr. Bahçede oturamıyarak ,yukarı- ya büyük salona çıktık. Selmin, gözlerinde aslâ mânası- nı anlayamadığım bir gölgetile, her vâkitki gibi şen ve şakrak gülüyor, konuşuyordu .Mevzuu- muzu, bilmem nasıl bir tesadüi, kadınla erkek karısında mütel sempatinin temini sebepleri Üze“ rine getirdi. Kızcağız, konuşmıya alışmadığı mevzuda bütün neş'esi- Je öyle masumane, ve hislerimi mukabelesiz bırakmadığını saffet- le ima eden öyle samimi fikirler ileri sürüyordu ki, bir an, bu teh- likeli bahisten kurtulma çarelerini düşünmekten âciz kaldım, Tam bu anda ,annesinin sesini duy. dum: yüzümü gözünü açacaksınız! Ne biçim lâkırdılardır, bunlar,, Ah bu kadın.. Aramızda o olma- saydı, şimdi, belki dünyanın en mes'ud çiftini teşkil edehjlecek- tik. Ha., ne demiştim?. Beklenme- dik bir hâdise irarşısnla kalmışım gibi biraz da geldiği mahalli tayin edemediğim bir endişenin ürperti- si ile o tarafa döndüm. (Sonu yarın) KAHRAMAN HAYDUD 63 misru? diye sesler (duyduğunu © kavemete çalıştı. sandr. . Birden yanımdan bir geyik sıç» Genç kiz kalbini kaplayan bü- o rayark kaçtı. .Bu sanki bir işe- yük bir ütsid ile düşünüyordu. o Tet gibi oldu. — Orada Mesterdeki küçük evin samimi çatısı altında kendi- me bir kardeş, bir anne bulaca- ğım.. Evet, Juanayı| Alicenap Juanayı bulabileceğim. Muhte- rem ihtiyar'da orada ... Belki ö- teki de gelir. Ah, onun bir bakı- $ı bana bütün teselliyi vermeğe kâfidir. Bu düşüncelerle kuvvet bulan Biyarka bir saat mütemadiyca yürüdü. Bizden karşısına bir o:- man çıktı, dehşetle durdu, Orman genişti ve derisidi, Gecenin karanlığı arasmda korkunç gözüküyor, derinlikle- rinden akseden uğultular genç kızr ürkütüyordu. o Mâamafik azminden geri dönmedi, Yoluna devam eğerek ormana girdi, yü- rüdükçe karanlık ziyadeleşiyor- du. Nihayet bir noktaya geldi ki artık hiç bir tarafını göremez ol- du, Mechüren durdu. Böyle bir ormanda, bu derece korkunç bir karanlık içinde en cesur erkekler bile korkudan titrerdi. Halbuki Biyan'ka bir kadındı.. Maamafih bir müddet benliğini sarmağa başlıyan korkuya mu- Ormanın içinde sessiz sadasız uyuyan bütün canlı mahlüklar bizden kaçışmağa ve bağrışmağa * başladılar. Kimi uluyor, kimi 15. hk çalıyor, böğrüyordu. Biyanka korku ve delişetter aklın: kaybedecek dereceye gel- di. Şuursuz bir halde koşmağa başladı. Zavallı kız mütemadiyen ko. şuyordu. Ve yahut koştuğunu zanneliyordüu.. Artik emin olmuştu. Bütün bu gürültüleri yaptıran, orman; akt üst eden ve üzerine doğru hid- detle gelen ormandaki esmer a- damdı. Ormandaki esmer adam bir nevi eIsane idi. Deniz, sahra, or- man, barabe gibi bütün nâmüte- naht ve ıssız yerlerde bulunan bir harafe, mevcut olmıyan bir şey daha doğrusu çocukları kor» kutmak için icat edilen bir uma cı. Bu asırda bu efsanelere inan» mak budalalıktır. Fakat hikâyemizin geçtiği de- virde bunlara inanmak, itikat et- mek âdeta dini bir mecburiyed- ti. Her ormanın kendisine göre bir çisanesi ve bir de esmer ada- mu vardı « — Pikri Bey, diyordu, kizumın ©

Bu sayıdan diğer sayfalar: