4 Eylül 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

4 Eylül 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ce HADER'in Tarihi Romanı EDE İL. Yazan: RAHMI YAĞIZ LO “Tabur, Halepfe ziyafet üstüne ziyafet! Galiba Muhtar dedenin cevap. İn İyi ari «dı: Dedo binlik “keriz buyuruyorlar. Yani 1000 İiheli büyük tesbihlerle evrsd çe. brlermiş, başımız döner kelimesi > bektaşilerde dervişlerin değil, iliniz en büyüklerinin döndüğünü ade eder, Bunda ilibasa düşecek, detlenecek bir gey yok. “Bu tefsir ve İzah umum! sükünu İdo etti, Fakat dedenin vaziyeti. fenn bnlde içerilyen tabur ku. andan: binbaşı Sait orada fazia almadı, Validen müsaade ricasın- i bulundu. Bu rica meclisin dağı. ıma kâfi geldi, | Sohbete nihayet verildi, Dedegün konağından ayrılarak kendile . b 8 tahsis edilen binalara geldiler, iktirahate geçtiler. Taburun Halepte kalışı tam 15 ün sürdü. Mevlevi erkânma âyin. ian her zat sma ile birgün ziya- veriyor, Erenler bollukla izaz €. ense ve göbek yapmakla oluyorlardı. Pİ İkemetin beşinci gecesi, ziyafet İlarası Sadri paşadayd. EiMİ bir fat olan Sadri Paşa ziyafeti iki kı. kmda tertip etmiş, erenlerin i 65) e rağbet (gösterdiklerini bit odörük 12 kişiye varan bu , selâmlığın hususi bir oda demlenmek (Ofmrsatnı da ri şti. Tabi! burada, Muhtardede başta b uyordu. Bol Zalile rakısı ile hefis Halep kobaplarını gövdeye İndiren dedeler çarçabuk kafayı İuttular, Neyler çıkarıldı, Mest di. n bütün müzik kabiliyetile i üflenen kamışlar konağın bu kasmı- “3 Eşsiz bir ncpe sağanağı İle yerin en oynattı. , Dedelerin: — Var ol esnım, nurol sula Haykırışları arada bir nağme yağ. çeşni değistirterek saz faslı birkaç saat devam etti Kafalar iyice kirişlendikten son- ya dedelerin bir kısmı bulundukları Sörkün minderlerindo murskabeya ırırlarkon Muhtar dede ile birkaç işi de selâmlığın diğer dairelerini olaşmığa çıktılar, urun Sadri paşa amda bir, $ki tarafa Yin uğruyor, mjsatirlerini miükem nel'bir mllhmandarlıkla fzaz edi - Syardu. Muhtar dedeyle dolaşanlar, orta molayı geçerlerken ev sahibine Tas, lar. Sadri paşa sordu: — Hayrola erenler, geziyor mu- muz, yokan gidiş mi? e göbek şişiriyordu sikkesini arkaya devirircesine ba- gın geri iterek nefi işareti verdi: — Anah,.. Canlar minder Üstün. de murakabeye vardılar, ben de söyle ga iki canla bir dolaşayım dedim, Sadri paşa, misafirseverliğin aşı- rı derecesiyle dedenin koluna gir. di: — Buyurun konağı birlikte dola» şalım — Eyvallah erenler. Muhtar dede Sadri paşayla önde, derviş Nutki ile derviş Mustafa ar- kada selâmliktan yürüdüler, iç av. luya çıktılar, Fenerlerin aydınlat. Uğı şadırvanlarm, su şelâlecikleri meydana gelen oluklarınm kenar. larında beyaz ve kırmızı angutls- rm (1) dolaştığı havuzun başmda durdular, EBwmız: balıkları (oseyrettiler, Gökte yükselen ay, Suriye gecele, rinin en eşsizlerinden birinin içten şikk ve bol yıldız! manzarasile gönül açıyor, dedenin şarab ve ke- babla doyan midesi ve ruhu pür ga. leyan bir hal alıyordu. Muhtar dede ile tasavvuf bahsi etrafında ve havuz başmda musa” babeye başlıyan ev sahibi konuş- mayı ilerletti, Geride duran ve et, rafa bakınan Nutki ile Mustafa de- de bu bekleyişten sıkıldılar, İki dedenin afyon yutmak âdetleri de vardı, Onlar, evvelce kazırladıkları afyonları birer madeni kutu için . de haydarilerinin iç ceblerinde da- ima kullanmağa hazır bulundurur - lardı. Nutki dede yavaşça Mus . tafanm kolundan çekti: — Gıdamızı almıyacak mıyız 6- renler? Öteki mest gözlerini biüzüştüre - rek unuttuğu bir geyi o batırlamış gibi cevab verdi: — Sahi yahu, Unutuyordulk. He- men burada mı alacağız? Nutki Muhtar dede ile ev sahibi ni işaret etti; — Bunlarm yanmds pek müna- sobot almaz, — Öyleyse srvışalım, içeriye gi. delim. İki derviş usul usul oradan ay - rildılar, geldikleri kapıdan içeri gir. diler, Merdivenleri çıktılar, Yemek ziyafetindeki mevlevi er- künı yarım saat evvel vakit gecik. ti diye dağılmışlar, demlenenler de daldıkları #wuraknbeden uyanarak birer ikişer savuşmuşlardı. ( Daha var) (1) Angut Suriye mmiakasında havuzlu sadırvanir avluda beslenen paçalı, süslü güvereinlerdir. BABER — Akşam Postam 4 EYLÜL — 1939 (Aster Fabralar Umum Müdürlüğü inan İG İZ) VAZİFE0E ZE HARICIYE NAZIRLIGINA, Kırıkkalede yapılacak boru ferşiyatı Keşif bedeli 32.000 lira olan Kırıkkalede yapılacak boru ferşi yatı Askeri Fabrikalar Umum Müdürlüğü Merkez Satmalma komis yonunca 16-9-1939 Cumartesi günü saat 11 de kapak zarfla ihale edi İecektir, Şartnamesi “160” kuruş amıkabilinde komisyondan verilir. Taliblerin muvakkat teminatı olan 2400 lirayı ve 2490 No. lu kanu nun 2 ve 3 üncü maddelerindeki veşaikle komisyoncu olmadıklarına ve bu işle alâkadar töccardan olduklarına dair ticaret odası vesikasını havi zarflarını saat onda komisyona vermeleri, "6874" in Beş ton Feromelipden Siliko mangan Tahmin edilen bedeli 25000 lira olan beş ton feromolipden ve altı ton silikomangan askeri fabrikalar umum #eüdürlüğü merkez satmal- ma komisyonunca 19.9-939 salı salı günü saat 14 “> pazarlıkla ihale edilecektir. Şartnamesi parasız komisyondan verilir. Taliplerin mu- vakkat teminatı olan 1875 lira ve 2490 numaralı kanunun 2 ve 3 üm cü maddelerindeki vesaikle o komisyorcu olma a ve bu işle alâ- kadar tüccardan olduklarına dair ticaret orası ovesikasile mezkür gün ve saatte komisyonda bulunmaları, (6885) ... 146 kalem elektrik malzemesi (alınıcaktır. Tahmin edilen bedeli 34000 lira olan 146 kalem elektrik malze- mesi askeri fabrikalar umum müdürlüğü merkez satınalma O komisyo nunca 229-939 cuma günü saat 15 de (pazarlıkla ihale edilecektir. Şartnamı 70 küruş mukabilinde komisyondan verilir. o Taliplerin muvakkat teminatı olan 2550 lira ve 2490 No. lı kanunun 2 ve 3 ün cü maddelerindeki — vesaikle komisyoncu olmadıklarma ve bu gibi iş İerle alâkadar tüccardan olduklarına dair ticaret odası vesikasile mez- kür gür ve saatte komisyonda bulunmaları, (6884) Nafia Vekâletinden: 169939 cumartesi günü saat 11 de Ankarada Nafia vekâleti bina 8 içinde malzeme müdürlüğü odasında toplanan malzeme eksiltme komisyonunda ceman (18000) lira muhammen bedelli o İstanbulde Yüksek Mühendis mektebindeki depoya teslim şartile 800 ton Sömikok kömürünün kapalı zarf usulile eksiltmesi yapılacaktır. Eksiltme şartnamesi ve teferrüatı bedelsiz olarak malzeme müdü: lüğünden almabilir. Muvakkat teminat 1350 liradır. İsteklilerin teklif mektupları muvakkat teminat ve şartnamesinde yazılı vesikalarla birlikte aynı gün saat 10 na kadar makbuz mukabi linde komisyona vermeleri lâzımdır. (4137) (6764) / Saç eksiri Saçları besler, kök- lerini o kuyvetlendi. rir, dökülmesini ön. ler, kepekleri giderir, Ingiliz Kanzuk Eczanesi Beyoğlu — Istanbul Daha o zamanlar Hitleri görenler! bildiklerine şu suali soruyorlardı: — Hitlerin daima yanında bulu” nüp hiç konuşmuyan, gülmiyen genç kimdir acaba? HAPİSHANEDE 10 sonteşrin 1923 de, Münihte, evvelce birçok defalar clduğu gibi, gene kan döküldü. Silâhlı birkaç yüz taraftarın başında Hitlerle Lu: dendori, şehrin mühim bir sevkul- ceyş mevkiinde bulunan Feldher- renhalle'i muhasara ettiler. Herşey yolunda giderken son da kikada vaziyet bozuldu. Koşup ge- len askeri kıta işe müdahale etti. Tüfek ateşi açıldı. Gamalı haç tarf- tarları kanlar içinde sokaklara seril diler. Bizzat Hitler dostiarından bi- dinin otomobilinin sürati sayesinde «urtulabildi. Münih hükümet darbesini hazır ıyanlarını ekserisi tevkif | edilerek mahkemeve sevkolundular. Verilen cezalar epey ağır oldu: Hitler beş se ne, Rudoli Hess bir buçuk sene hap e mahküm oldular, Fakat ne Hitler, ne de Hes bt ka- dar uzun zaman hapishanede kal imadılar. Birkaç ay sonra Hitler bir aftan istifade etti. les de patronu ile aynı zamanda serbest bırakıldı ve hapishaneden çıktığının ertesi günü, sanki bir şeyler olmamış gibi Hitlerin yanında eski İşine döndü. Hessin, o zaman, partide hiçbir ünvanı yoktu, partide kendisine bir vazife de verilmiş değildi. Toplantı larda ağzını açtığı bile olmuyor, hiç bir münakaşaya girmiyor ve gün den güne daha sık olarak Hitlerin resmini almağa gelen gözete fotoğ” ralçılarından muntazaman kaçma» pın yolunu buluyordu. Bu adam tevazuun ta kendisiydi. Hiçbir ihtirası yoktu, Hayatını vâk» fettiği adamın sadık bir gölgesi ol İmaktan başka arzu beslemiyor gi biydi, Hitlerin yükselişi başdöndürücü bir mahiyet almaktaydı. İsmi etra” fmdaki şöhret Münihi ve Bavyera” yı geçmişti, bütün memleket artık onun ismini biliyordu. Hes ise Hit- lerin peşini bir gölge gibi takipte devam ediyordu. 100 BİN MARK Şimdi fon Ribentropla Rudolf Hes, iki eski cephe arkadaşı, karşı karşıya oturmuşlar, maziyi, müşte rek maceralarını anlatıyor, mahzun oluyorlar veya gülüşâyorlardı. Bir aralık Hes saatine baktı ve birden yerinden doğrularak endişe ile; — Eyvah! dedi, az kalsın geç ka” Iryordum. Führer beni bekliyor. Lâ” Çev.ran: FETHi KARDEŞ la dalmışım, Şimdi azizim, sana #i" yaretimin sebebini kısaca söylİye” yim. Hes bunun üzerine başka bir mW kaddemeye ve sözü uzatmağa lüzü görmeksizin Führerinin pa.aya 7“ yacı olduğunu anlattı, Parti maf zam paralara mai oluyordu, Nasy©” nal-Sosyalist gazetesi milyonlar yüt maktaydı. S.A, szalarına haftalık ücret, ÖNİ” | torma, silâh verilmesi bir masrafti ve bütün bunlar hep partinin bağı” da idi. Propaganda da çok pars) mütevakkıftı, Kısacası partinin PM İ raya ihtiyacı vardı. i Fon Ribentrop tereddüt etmedi: — Sırf senin hatırın için ve s€ memnun “*mek maksadile partiy€ © bir yardımda bulunmak isteri” Meselâ yüzbin mark., € Hes, arkadaşının sözünü kesti: — Mevsuubahs olan bu şekild | bir yardım değil, Führer beni, pa tinin maji işlerini idare etmeni tile yaptığın dostça hareketten g layı minnettar olduğunu söyleme de tenbih etti. Fon Ribertrop hayretle; — Bu işte bir yanlışlık olsa 8” rek. dedi. Şampanya ticareti tesna ben mali işlerden anl Siz beni bir mali deha mı sanıyö” sunuz? ğ Hes gülümsiyerek cevap verdi? — Hayır, böyle bir şey söY dim. Führerin senden beklediği li mahafile mensup zevattan rmı kendi fikrine imale İ0, partisi için em ve sağl maji menba arıyor, / Senin on, on beş büyük fi törü kandırıp onların partiyi fin se etmelerini temin etmen mi N dür sanıyor. Meselâ kayınpeğf". mülyoner Henki var, Fakat maksadımız yanlış şılmasın, Arada sırada akla çe partiye yapılacak birkaç I yardım istemiyoruz, 8 muayyen zamanlarda musyyef ralar gelmesidir. Fon Ribentrop düşündü. Hitler, son zamanlarda terti? tiği mitinglerde etrafına 25 şi kadar udam toplamaktay: lediği nutuklar halkın çılgın kışlarile karşılanıyordu. Son de parlâmentoya partisini eden yirmi beş mebus muvaffak olmuştu. Bu adam / balin adamı olacağa benziyords Ribentrop, Hessin elini sikti “e — Pekilk Rudelt, dedi, HİV söyle istediğini yapmağa fl Me ( Daha vet) in Bİ NE ATC AD 7 EGE BA OC © — Saşlın Zeynep! ben, Dur; ymuşların Haticeye o sözlüyüm. Om > Jan şaştım, Ben, o kızı alamam Zey nep. Onu babam, kendi parasma pa Xa katsın diye istiyor, Ben, seni & ağım, Ama babam bana kızacak, * anam küsecek. Bu gece babamla ko “üşur, ona söylerim. Yarm, anam £ <elir, seni İster.. Zeynep, sesi titriyerek sordu: — Anan beni kimden £İstiyecek 1? Recep, elinde soğuyan kahvesini “üyük yudumlarla içerek, ayağa salktı: b a, « — Ben, akşamdan sonra sana İha “er getiririm... O, gidince, Zeynep yüreğini dot Juran sevinci yatıştırmak ister gibi, lerini göğsüne bastı. © İnen akşamla kararan odasını, “çüneş ışığı içindeymiş gibi aydınlık görüyordu. Kalkarak, köşeyi bucağı topladı Ninesi sağken, misafir o geldiği ak- şamlar yanan lâmbasının şişesinde” kli tozlar sildi, Bahçeden topladığı dalları ocağa attı, Ninesinin yaptığı şık yemişlerden, ki ğa doldurarak, rafın & Canı yemek istemiyordu. Zaten yenecek bir şey de yoktu. Ninesi öl ş r haftadır,Akkızı sağ mamıştı. Onun biraz olsun südü çı- kardı ama; Zeynebin yüreği boğa zında çarpıyor, açlık duymuyordu. Bahçeye çıkarak Kara Tosunu ahıra çekti, Yemliğin Saman, biraz da ıslak arpa döktü. Akkızın, oğlağın önüne, kuru yonca asarak odasına döndü. Ocak başına henüz oturmuştu, Kapı açılarak, Recep girdi, Delikan- İnan yüzü pek beyifli değildi. — Hoş geldin Recep Ece!.. Uzun bir yoldan gelmiş gibi, yor le mindere oturdu. Zey- nep, ocağın önüne diz çökmüştü. değiller bu İşe 'dum.,. Be kızı, ne et- sin anan baban. Gelinim demeğe utanırlar... - Ne olurlarsa olsunlar. ben se Kum, Ama, burada kalama" a acak adam Yazan; CAHIT UÇUK My pm dır. Seni alıp “Uçan Su,ya gidece- ğim. Orası bolluk, hoşluk bir köy- dür. Bizim burası gibi yazm kurak, kışın bataklık değildir. Nasıl olsa ekmeğimizi çıkarırız. IV “Uçan Su,, ağaçlarla örtülü, dağ yavrusu bir tepenin ortasından f1$- kıran, suyu gür ve hiç dinmiyen bir Kaynaktı, Yesil dağın eteğinde adım: taşı Toprak damlarının mısır sapları sarkan, tek odah evleri Kaynağın Zeynep, açılmıştı. Ocaktaki ateş er kül oluncaya kadar, yemiş vedi- : i kenarlarındar ler, Gelecek günleri konustular. sıvalı, tek O gece, Zeynep, korkmadı, üşümedi. Yü ümit! sıcaklığı; od * malarmın aydınlığı dolüydu. Rüyanda Su,.yun cennet bal ne benziyen yeşilliklerini, rak akan köpüklü — sularmı ıktusu Rec ü -İtarlalari bire on veren, içi: yanların karnı tok, sırtları ve yavı özünün, ça payla, sulanarak yemiş veren ağaç larma, yağmur yağmazsa çatlayan toprağına karşılık, bu yeni yurtları, yaşamak isteklerini çoğaltan bir yer dı, Zeynep, Receple “Uçan Su,, kö yüne geldiğinin ayına nikâhlanarak evlenmişti. Kış, babar gibi geçmiş, ilk yaza kavuşmuşlar, kiraladıkları küçük evde, dünyayı unutarak yaşı” yorlardı, Recep tarlada, çapada, çiftte, ça- ışıyor, Zeynep, evinin içinde uğra İ sıyordu Boyu uzamış, vücudu ç0- cukluktan kurtularak ( serpilmişti Gözleri daha baygın bakıyordu; sol gun yanakları renklenmişti. “Uçan Su,da ilk günler, evlenme- lerinin, yerleşmelerinin Jâhı (olur İlan güzelliği ağızdan ağıza dolaşır yor. Köyün birkaç dükkânlir çarşı “İ sındaki küçük kahvede, tarlada, çar pada, hemen her yerde, taze gelinin ıdı konuşuluyordu. Recon, işe gidince, kövün ileri ge len delikanlıları, Zeynebin o kapısı Snünden, “Zeynebim,, türküsünü yliyerek geçiyorlar; genç kadın elinde bakraçları, “Uçan dan iç- key pale ağn onu lâfa tutmağa Zeynep, beyaz tülbent haşir nün altından çıkan, İnce örgülü sun saçları, taze göğsü, yi kalçaları, daracık beli, yüzünü kimseye benzemiyen e yi tün köy gençlerinin rüyaların yordu. Onu, baştan çıkarmak saşanlar, Zeynebin çatılan kö le gülmiyen yüzüyle karşılığı İ boş dödükçe, vücutlarındaki nun yerini, yüreklerinde belire” ne bırakıyorlardı. gi if Günler geçtikçe, evini ve dan başka hiçbir şey düş gi Zeynep, köyün göze batan, rma of çektirdiği için; ans baların, nefret ettiği, delil yan, küçük bir köy vardı.| ken; gün geçtikçe Zeynebin, göz 4-| kızdığı bir kadın oluyordu. ao Zeynep, uğursuz Dereköy ai” “Uçan Su,y diği l kocüst çük evinde, Kara Tosunu. * İyaşarken; dört bir yanını * cinlerden habersizdi. O komşu kadınlara yaşarken; dört bir yanımı çemberden habersizdi. avam an i di v şi ol

Bu sayıdan diğer sayfalar: