18 Şubat 1935 Tarihli Kurun Gazetesi Sayfa 6

18 Şubat 1935 tarihli Kurun Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Er «—6 — KURUN 18 ŞUBAT 1935 > im Soğuk müthiş! Garajda infilak Kırklareli, (Hususi) — Kırkla- laşmıştır. Bir kaç gündür fasıla- sız kar yağı dır. İki gün ev- vel fırtma ile beraber kar yağmış, kiremitler uçmuş, ili müştür, İnsanca bir ma- mıştır. Sürekli tipi ear Trakya havalisi baştan aşağı karla örtülüdür. Erg. vadisi kali yun istilâsı altından. Harar fırdan aşağı 12, 14 e kadar düş- ie günlerde dükkânların ekse- risi lere tr. Dün Alpulludan ömer gelen tren soğuğun irile Ka- vaklı istasyonunda miz maki- ne istim tutmak için bir hayli sr “kıntı çekmiş bir saat (o teehhürle Kırklareline müşkülâtla gelebik miştir, Sesli sinema Kırklareli AN sinemaya vuşmuştur. İki ir, (Ankara Türkiyenin kalbi) li oynamak- reyânt 'dimadiği halde askerlerin, mekteplilerin istifade- si için gündüz cereyan verme! büyük fedakârlık yapmıştır. Umumi meclis Umumi meclis intihabı vilâyet makamında yapıldı. Üyeliğe avu- kat Bay Tahir, Yeşil Yurt gazete- si sahibi Rıza Tursun Kaya, ecza- cı İsmail, Kâğıtçı Ahmed seçik miştir. Bir infilâk Çarşıda Halit ustanın garajın- da bir infilâk olmuş demir kay- nak makinesi olan oksijen aleti- nin kazanı patlamış, damı parça- “lıyarak havaya ve oradan yanın- daki fotograf mağazasınm damr- nı parçalıyarak içeriye düşmüş, hayli zarar yapmıştır. Etrafta bu- lunanlara bir zarar olmamıştır, Garaj sahibi Halit usta büyük bir ölüm tehlikesi geçirmiştir. İLKEMİZ DE Salihlide el açılacak ama klüp- kapamalı mı, kapa- Salihli, (Hususi) — Salihlide, 19 Şubat 935 de Halkevi açılma- $ı için fırka idare heyeti, klüpler heyetleri, cemiyet mümessilleri ve ekeitn ileri gelenleri, 35 - 40 kişilik bir kitle halinde ve kayma» kam Bay Kâmilin başkanlığı al - tında bir toplantı yapmışlardır. tedariki ve bazı fikirler ileri yp ve münakaşa ediliyordu. Bu sır. Halkevinin açılması için, Salihli - - da gençlerin doğrudan doğruya Halkevine aza olması lâzım geldi- ği yolunda (bir fikir ileri sürül - müştür. Buna bazı arkadaşlar, İstan - bul, Ankara, İzmir, Uşak ve daha bazı kentlerdeki Halkevi ile ku - lüpler arasındaki vaziyeti izah €- derek, ve Halkevleri talimatna - mesinin 4 üncü maddesini hatırla- tarak Halkevinin . açılması için klüplerin mutlak kapatılması lâ - zım geldiği fikrinin doğru olma- dığını söylemiş ve bu mevzu üze « rinde epeyce münakaşa yapmış - lardır. Neticede bu vaziyet: imei mim üçılninet içni klüp! tılması mı, yoksa Klüpler, pl rini dağıtmadan © Halkevi çatısı 1 1 3 faydalı olur, ve nasil yapmak lâzımdır?,, şeklinde Hal- kevleri Başkanı Bay Necib Aliden bir mektupla sorulmuştur. Toplan- tılar devam etmektedir. Bir otobüs dereye battı Bursadan Balıkesire gelmekte olan Güzel İzmir Şirketine aid 58 alı otobüs Susığırlığında yir mi iki yolcusu ile birlikte Kocade dereyi sal ile geçerken sal batmış ve otobüs suya dalmıştır. Yolcular müşkülâtla kurtarılmış, civar köy ler halkınm yardımı ile öküzlere bağlanan otobüs dört saatlik bir mesaiden sonra kurtarılmıştır. İnsanca zayiat yok ise de yolcu» larm eşyalarını kısmen su alıb gö türmüş, kurtulanlar da baştan ba- Zonguldak, (Hususi) — Zon- guldak Haikevi bu yılın ilk köy- lü gecesini yaptı. Günlerdenberi süren anıklıklara göre, bu gece- nin, önceki toplantılara göre da- parlak, daha varimli olacağı anlaşılıyordu. Bir gün önceden, gece için çağırılan köylüler, a - kın akın gelmiş bulunuyorlardı. ece bütün köylülerle birlik- toplanmışlar ve köylü ile kentli cancana kaynaşmışlardır. Top - lantıya katılan erkek ve kadın bi- ne yakındı. Toplantıya vali ve vi- lâyet kurumile, fırkalar, Halkev- liler ve halktan yüzlere kişi ka- tılmıştır. Toplantı gecesi için anıklanan müsamere programında bir söy- lev, bir temsil ve : konser vardı. Müsamereye Halkevi müzikası- nın İstiklâl marşile başlandı; Hal kevinin genç ve ateşli sözeni 5. ami Barım coşkun bir söylevle geçen kurunlarda Türk köylüsü- nün yürekler doğrayıcı durumile Cumurluk çağında erdiği yüksek sonsuz arazı anlatmış, cumurluk ww Zonguldakta köylü gecesi nasıl geçti ? devrinin köycülük ülküsünü çok canlı bir dille aydınlatmıştır. 5.. Barımın söylevi taşkın la karşılanmıştır. Bundan sonra, Halkevi tem- sil kolu, “Mete piyesini"” yasat- mıştır. Piyeste rol alan orta okul- la ilk okullar muallimleri, yüksek bir erginlik aaa iie kul le orta ol Rıza Öz (Mete) yi canlılıkla ya- şatmıştır. Meteyi oynıyanların eski çağ Türklerinin kılıklarını andıran gi- yimleri, derin saraklık uyandır mıştır. Mete ve Metenin ulusal ül. tan sözleri, bütün zik kolunun, ulusal müzik çalış - malarında çok ileri gittiğini muş- talamıştır. öylü gecesi (— toplantısı, geçen toplantılardan daha üstün olmuş, ilerisi için daha zengin u- reutlar uy-ndırmıştır. 24 saatte Hava Ankara, 17 | at vekâleti meteoroloji önstitü- ünden al Mâmata göre, s0: vaziyeti nasıl? (A.A) — 172935( nen İzmir çevresinden o mâada de Türkiyede 1 “hava vaziyeti: Zira yerlerinde ve orta melik kep Ni yi Ga ma- ğu Anadolu- 24 saat içinde İzmir ve Manisa çevreleri ile Akdeniz kıyıları ve orta Anadolu yağışlı geçmiştir. Yağış, İzmir ve Manisa çevreleri- le Akdeniz kıyısında yağmur ve orta Anadoluda kar şeklinde ol muştur. Antalyada gece saat 22 de başlıyan yağmur sabaha kadar devam etmiş ve 97 milimetrelik yağış birakmiştır. Karın kalınlı- nkara çevresinde 10, Yozgat- ta 11, Afyonda 24 santimetreyi bulmuştur. Hava suhunetinde bir gün ev- vele nazaran Trakya ve Eğe mm- takalarında Dez e etrafında bir düşüklük Bu- na karşılık orta 'Ashdölü ile ce- nub Anadolusunda ve Karadeniz kıyılarında beş derece etrafında bir yükseliş kaydedilmiştir. Trak- ya mıntakasiyle Eye mıntakası- ve gece suhunet dereceleri sı- fırın altında bir ilâ 6 derece ara- sındadır. En yüksek sıcaklık Ada- nada 17 derecededir. Ankarada saat 14 de hava su- huneti sıfırdan yukarı dört dere- ceye kadar çıkmıştır. Iki çocuk arasında Edremide bağlı Tahtaköyün - de acıklı bir hâdise olmuştur. Adalı Bekirin sekiz yaşmdaki oğlu Fehmi; babasının mavzer tü- ir Km dolu olduğu an ş, çıkan kur - şun bu sırada karşısmda durmak - ta olan Basri oğlu Aliye rastla - mıştır. Yedi yaşmda bulunan bu çocuk aldığı yaranın tesiriyle der- hal ölmüştür. iki köyde iki yangın oldü Bartında iki köyde iki ge olmuş, her ikisi de dikk8' yüzünden çıkmıştır. Yangınlardan birisi Giz hisar) köyünde olmuştur ev Küçük oğlu e nüz daha yeni ür ie evin tamamen ya! olan hâdise şudur: Ev ai vin önünde, işe yaramıyaB çöplerini yakarken, bir kavli evin etrafına sıralanmış oi ru mısır saplarına seçen bunun farkına varmamı$ ** raz sonra saplar birden veri rak ateş evi sarmıştır. A! eği ani surette evi sarmıştır ki, ye değil evin altındaki BEİ bile kurtarmağa vakit 1 ci j İkinci yangm, Feslid köy olmuştur.Yanan, ev Alikâb?”! Helilin evidir. Halilin kar! miş, fakat elindeki > sizlikle kuru otlara di: okun ğu için birden alevler için Ki mış, ev halkı ile Ne ni dışarıya zor atmış - mamen yanmıştır. lan ” vav telefatı olmamıştır. “Kastamonuda 4 hayvanlarla mücadi Kastamonu, 17 ni seksen kişilik bir kafile | ”*| köylerde bir sürek avı dır. | Muğla tütünleri Mein, 17 a Me e de, Gl kilimi Tütünlerin ie daha iki ay sürecektir. Ti iki yüz kadın çalışmaktadı”" Izmir panayırına ha7' İzmir, 17 (A.A) — Ul rası İzmir panayırı bu yıl r yıllara nazaran daha par geniş şekide açılacaktır. yır komitesi başkanlığına w den gerek memleket içel gerek dışarıdan bir çok müracaat etmektedirler. / KURUM'un Mili Romanı: 35 YAZAN : Kalin Kaflı daha derin olarak işledi. Ben bir zamanlar bu ikisini, Vm tamamılıyan iki sevgili miştim, Şimdi ise ikisi 8 iliniz lerdi. Çürkü bir saniye bile, onun te İlerinde yayımı gezdirme! acılarımı dinlemek istemedim. Bu- nu niçin yapacaktım? Ne fayda vardı? Hem de, hiç bir kabahati Alsam bile çektiğim acıları, duy - duğum derin gurbeti söyliyebile - cek miydim?.. > pain baktım: Hanımel - leri gene duvara (o tırmanmış'bir halde e Gene eski kokuyu sa- çıyorlardı. Yan tarafta Selmanın penceresi kapalıydı. Sanki sahibi- nin artık yaşamadığını anlatmak istiyordu. j Trasa, deniz kenarı, (onunla yana oturub biribirimize söz verdiğimiz, ona kavuşabilmek i - çin zavallı kemanımı bırakmağa N | razı olduğum sahil; hepsi hepsi eskisi gibiydi. Bana denizde çal - nan mehtab, esen rüzgâr, ara « sıra duvar diplerinden uçan kuşları bile onu li oluyorsa ölenlere olu - yor!... Bizim kendisine derin de - rin bağlandığımız, canlı ve hisli zannettiğimiz tabiat, hiç aldırmı- yor. Selmanın ölümüne acıyanlar yalnız ben ve bir iki insan mı ol - O, bu kadar değersiz Diye düşündüm. Ağır ağır o kalbimeinen bir urğu, en sonra can noktasına da- yanmıştı. Göz kapaklarımın altın- da biriken yaşlar, çoğaldı, çoğal - dı ve taştı, Etrafı birden bire sis- li gördüm, sonra büsbüti i elektriği söndürdüm ve yatağıma ün silindi. uzandım. “Sokrat,, ım sözlerini kendime uydurarak söyle ndim: — ; o ben yaşıyorum. Acaba aim kârlı?... » $* * Eğer Solmaz olmasaydı bura - da her şey benim eski yaramı de- şecek, derinleştirecek ve ağrıları- mı dayanılmaz bir derecede ço- ğaltacaktı. Bütün öksüz hülyalarımı, kırık kalbimi ve hayata karşı küskün - lüğümü onun bakışları unutu- yordum. Tıpkı, Selmayı ilk sevdi- ğim günlerde, o yor idiyse bu da öyle idi. Öyle ki Solmazla buluştuktan sonra, kada, hayata da, bütün temiz hül. yalarrma da yeniden kavuştuğu - mu, onları yeniden yaşamağa baş- ladığımı zannediyordum. İkinci gün onun sesiyle wi ım. Derin sesizlikler imes yı Ben de öyle bir halde idir” id bir hal içinde, berrak, sey eski mesud senel için: yel ve zavallı (obirk3f | nin üstünden (aşarak geli Mi güzelleşir, bil biliyor ça giyindim ve aşeğ Mermi ni si mal

Bu sayıdan diğer sayfalar: