19 Haziran 1935 Tarihli Kurun Gazetesi Sayfa 5

19 Haziran 1935 tarihli Kurun Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Endülü (BEYUK DENİZ ROMANI), ste Kemiâl Röis Tefrika No: 138 | | Yazan: (nt Sel, ganaslar mahkemesinde sorguya çekil. Emir Sait, yumlelak. mahkemesinde... 1 ol ordusunun Garnatay: girdiği sırada, karargâh gerisinde mahkemeleri faali- Emir Sait, papas - lar mahkemesinde sorguya çekil - mişti. Emir Saide mahkemede e soruyorlardı: — Kralı öldürüp ne Gidi - caktın? Kardeşinin sulh yaptığı $u sırada iki (Odevlet arasındaki dostluğu yıkmağa yeltenişinin se- bebi nedir? — Vallahi iri bir AR a berim yok. İfti tmışlar... mii bu İsbiliyede e . cak yen ükümetin başına ge- çirmek bildi ben böyle bir de- lilik yapar mıyım? — Şahitler var., Ziftli humba - ralar hazırlatmışsın.. Pusular kur- dürüp kral Ferdinandı ni rsun? k verdiği e - İP) mamaeln. wi rimel, 29 iş Belliydi ki Emir Saidi 3 ora dan kaldırmak istiyorlardı. Bunu eme kararile yapacak olur - İarsa, halkm dedikodusuna mey - dan kalmıyacaktı. Bu fikrin de (Kara rahip) in kafasından çık - tığına şüphe yoktu. Emir Sait mahkemenin toplan- tısında: — Şahitleri rt Diye haykırmı Mahkemeye ei Melli riya- set ediyordu. — Şahitleri getirin! Diye emretti. Nöbetçiler mah - keme salonuna yedi kişi getirdi - ler, Bunlar, kıyafetlerinden bel - liydi ki İspanyol karargâhma esir düşmüş köylülerdi ve Emir Sait alyhinde şahadet © etmeleri için, ilir ne kadar dayak yemiş « lerdi. Emir Saidi ilk defa gördükleri yüzlerinden anlaşılıyordu. eis, şahitlere sordu: — Krala atılacak humbaraları Ne teslim eden bu Oadam değil len birden başlarmı sallıya- — Evet... Dediler ve ii çekerek ön- lerine baktılai Emir ini —— a e Diye bağı “Sira önikay dışarıya m a — Alin söylediler diye mi gar ii papaslar tekrar Ekisede başladılar. Emir Sait hiddetinden yerinde ramiyordu: KL u ne rezalet?.. Beni zorla Ölüme mahküm etmek istiyorsanız, & adamların canını neden yakı - b ürttünü rada mı m a boğaların .. Beni de bu- yorsunuz? Tepe ağzında öldürttü Reis ike nöbetçilerden biri- ne sesleni — Öteki şahidi de çağırınız! Emir Sait gözlerini kapıya dik- miş, öteki şahidin kim olduğunu anlamak için sabırsızlanıyordu. Salondan çeriye bir genç ka - dın girdi. Emir Sait bu kadını birdenbire tahıyamamıştı.. Yüzünde ince bir tül ve sırtında uzun siyah bir cü be vardı. Arkadan tıpkı klein rahiplerine benziyordu. Reis, Emir Saidi (o göstererek sordu: — Bu adamı tanıyor musunuz? Genç kadın başını maznunun bulunduğu yere çevirdi: — Evet.. Endülüs veliahdi.. Emir Sait, prenses (Salina) nın sesini işitince, hayretinden ağzı bir ş acık kalmıştı.. Birdenbire: — Utanmaz.. Sen de mi yalan söylüyorsun? Diye bağırmak istedi. akat, kendini zorla tutarak dişlerini gıcırdatmağa başladı. mii heniz ui SEV öylemi Ro prensese dön a z, Emir Saidin bütün te - alkalin haberdarsınız, de- gil mi? ” Diye sordu. Salina başını salladı: — Evet.. İşbiliye tahtına otur - mak istiyordu. Emir Sait dayanamadı: rnataya bu iş için kral ta- rülağiki gelen, beni iğfal eden sen değil miydin? Prenses cevap verdi: — Ben idim.. Fakat, o vakit siz bu işte çok samimi idiniz! Buraya geldikten sonra bana sy gimin iri bt ve İşbiliye tahi aber oturmak için pie sözde di durma- dığınızı sormuştum. Salina gözlürini açarak: Yalan, dedi, sen buraya ger dikten sonra, bana yazdığın karet dolu hiçten âli ekli ye vermiştim. Okusunlar da din - liyelim... j Reis re şu fıkraları o- kumağa başla. “... Artık seni sevmiyorum, Sa- lina,. Senden nefret o ediyorum! Büraya küçük kardeşin Maryana ile evlenmeğe geldim, Eğer baban yayi vermezse, vây 0- Ne — Bu da uydurma bir mektup. Bu da yalan, Diye haykırarak, elini cebine soktu. Papasi lüyorlardı. Emir Sait koynunda sakladığı ufacık > isim parçasını çıkardı. Yüksek an dedi senin gönderdi- bil, işleri EEE TEE 4 Kılavuz için de:sler —37 Mütekaid — Emekli Tekaüd olmak — Emekliye ay- rılmak Tekaüd etmek > Emekliye ayır- mak Ancek Cumuriyet emekli aylık- larını geçinecek bir dereceye çı- ardı. Dostum sivil ilerle Benim emekliye ayrılmaklığım| için daha beş yıl var, İçbakanlığı bu yıl 3 ilbayı daha emekliye Memeye Müteradif ak, lg eli kelimeler » $ » Müvezzi > Dağıtmi Satışı eksilen Gazeteci dağıtma- cına kusur bulur. Nekahat — - Eyiselik Dostum geçirdiği ağır has dan sonra, ancak ke eyi- selik devrine girdi. »# Namzed — Aday bi Gelecek seçimde adaylığınızı koyacak yn NIZ Bir Sli sil duralım: “Kimsenin hususi hayatına karış- mamak, hususi menfaat arama- mak, çocuklarına karşı hususi v in süte onun vasıfları dandır.,, Bu cümledeki üç “hususi,, yi biz ayrı ayri anlamlarda kullanı- yoruz. Birinci “hususi,, nü wii “özel,, incünür © # Ahlâk Simidisisen ni hoşlanmaz. üleyman Nazif, dizir'lerin. den fazla serpin'leri ile tanın. mıştır. Kamutayda çoğunluk yetrisi ol- mazsa toplanılamaz. mesi aşamaya çıksa, hırsı dinm Erke #ürüğen değil, geçeğen'- dir. Bana verdiğiniz büyüteç'le La- rusun ince yazılarını okuyamıyo- rum, Küstah ve çekinsiz bir taçırla yanıma g. Kelly elk etmekten hoşlanmam Köğutların biribirinden ayrılıp yi Meğer için laç koymalı la Mi geçen kelimeler: m < Nâsih Dizin — Gide Yaşa - - Rat — ULUS — ikincinin çaehsiğ,, Mi dır. si KURUM'un Romanı : 23 Cİ YASAR KO AG EM e ae İİ Yazan: A. ismet Ulukut öyle ise siz, peri, cin gibi birşey olmalısınız ... u Binnazı da güldürdü. Yemekten sonra, polis müdürüne ayrılan odaya çıktılar, Bu sırada bir hemşire koşarak geldi. elefondan sivil memuru is- Kiye Dedi hemen koştu. Ahizeyi af yerleştirdi. Alo, kimsiniz? OR Hacı Yaşar Ağa, siz $i- ettiği Hacı kendisine söz bir firma diye iddia Yaşar Ağa şimdi — Azizim, sizden bir ricam var. —E ersiniz, — Şimdi. po bulunduğunuz neyi yeti olmıyan müess&se' tecessüs etmeğe hakkınız gre” olsa ol- sa sizin ve Cemilin merakını tatmin etmiş olacaktır. Pekâlâ, işte ben söz veriyorum, bu merakınız ta - 7”| mamile İs edilecektir. Ancak bir oktorun yakında size e ete Eğer hak ve ada - et namına iş görmek istiyorsanız, el söyliyeceklerini önem dirdim; tabii mektubumu görmü sünüzdür, Bunun için boş şeylerle uğraşmayı bırakınız da önemli iş- lere intizar ediniz, — Pek güzel, bu işlerin ne ol - duğunu söyler misiniz? — Daha sırası gelmedi. Binnaz biraz iyileşsin, polis müdürü has - taneden lim işte o zaman işe başlıyaca “Bu ye Binnaza mi aittir. — Tamamile, — Binnaza karşı neden bu ka- dar ei , gösteriyorsunuz? iliksırlardan Kal ğr, hattâ. icabı olarak öğrenecek siniz, “” r t — Bunu da kabul edeyim. Si - m buluşup yüz yüze konuşur - ik daha iyi anlaşmış olmaz mr- — — Neye yarar? İcap eden şeyle- ri söyledim. Şimdilik bundan zi - en lüzum yorum. iç olmazsa sizi anmak şe- e e olamaz miy: — Beni bulmanın imkânı a Tene — Bir yer belirtseniz (tayin et- seniz). — Yine görüşemeyiz; hattâ ya- nmızda Gi bile konuşamazsı- niz Söyle ise, siz ği i, - cin gibi bir şey olmalışı, — Nasıl 2 Hacı. Yaşar oOAğa telefonu lar eskisi gibi için için gü- | ğin mektubu saklıyorum. Okuya - yım da dinle! Reis nöbetçiye yavaşca şu em - ri verdi; — Koş.. Emirin elindeki mektu- Çünkü, Salina imzasile Emire prensesin haberi bu oi Kimseye okutmadan ba» | ratıp bulduramadığı için, kaybo na g d a hükmetmişti. Şimdi mah- ti Mellâ kaşlarını çatmış - | cubiyet sırası we gelmişti... tr. Arkası var) kapadı. Hüsnü derhal telefon mat- mazelini çağırdı: — Matmazel, ben polis sivil me- muruyum. Şimdi buraya telefon eden numarayı bana veriniz. — Size yemin edermi, kimse te- lefon etmedi. — Siz deli misiniz? O Benimle imdi uzun uzadıya konuştular. — İmkânı yok. Benden numa - ranızı istemediler. Nasıl telefon e- geri çıldiracaktı. Hiddetin »- den ei e ısırıyordu. Ahi » zeyi yerine koydu. Ne yapmal? Bu muammayı nasıl çözmeli. Bu a - dam kendisine bir iş teklif ettiği halde neden meydana çıkıp gö - sinden kendini yiyecek bir halde idi. O sırada Cemil, Binnaz, dok » tor içeriye girdiler. N: AR SIRLARI AÇMAĞA api Dİ sordu: telefonda? le gözleri derhal dok- tora çevrildi; fakat Nezirin şen çehresi bütün tabiiliğini muhafa - za ediyordu; hiç bir şeyden habe- ri yok gibiydi. Sivil memur gözle- rini ondan 'ayırmayarak: — Hacı Yaşar Ağa!. dedi. -— Ne,'ne dediniz? Hacı Yaşar Ağa mı? P üdürü, buadın yalnız bir firmadan başka bir şey olma- dığı iddia eden memura karşı, bu sözü biraz alay eder gibi söy - lemişti, Lâkin memur hiç te oralı değildi. — — Evet, Hacı Yaşar ile konuş- tuk, : — Allahaşkına ne söyledi? emin gördüğümüz mektu - bu tekit ediyor ve benden hak ve adalet namına hizmet istiyor. — Merkezden telefon eden nu- marayı istemediniz mi? — Tabii istedim; fakat merkez bunu bilmiyor; matmazel yemin etti, bize kimse telefon etmemiş. — Bu, nasıl olur? — Onu doktordan sormalı. Buraya kadar söze karışmamı$ olan Neziri son sözün neyi im (i - m lemek istediğini” anlamıştı. bir yığın Br nemli (mühim) şimdi ayak (üzerinde konuşm mümkün değildir. Tabii polis mü- dürünü görmeğe sık sık geleceksi- niz; o zaman vii başa istediğimiz gibi koruşu! Dedi ve e Binnazı gös- terdi. Hüsnü doktorun maksadını kavradr. Binnaz, anlayamadığı bu konuşmayı o merakla dinliyordu. Cemil bunun farkma vardı; bu a- lâkayı bozmak için dedi ki: — Binnaz, kızım, bize bahçeyi gezdirir misin? — Hay, hay, buyurunuz; emri- nizi yapmak benim için büyük bir şereftir, (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: