21 Nisan 1929 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

21 Nisan 1929 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“âıîllwzıt ASRIN ÜMDESİ “MİLLİYET,TİR. 21 — Nisati 1099 BUGÜNKÜ HAVA Düu ea Jazla haratet ” &; en sa O dereceğdi. Bügün —hasanın açık ve ruzgâr mütehavvil olmacı Tramvaylarda tutamak! ür arkadaşım nazart dik- kalimi celbetti. İkinci mevki Irafayay arabalarında ayakta düran yolcuların tutunmalarına mahsus kayış tutamaklar yok. Sebebini araştırıyorduk, rüfes kadan biri —müşkülümüzü halletti. - Ayol, o kayışlar ” yolcü- Tarım sarsıntı esnasında düş- memeleri içindir, bizim gibi ikinciye binenler ise zalen düş- müş adamlardır, bir daha düş- mekten yılmazlar. Öküz fırtınası Eski tertip takvimlere göüre - şut bir kaç gündür bizi kasıp kavuran soğukların adı * öküz JAtrtınası , imiş. Zalen onun şu münasebetsiz - gelişinden bir hayvan çeşnisi yardı. - Buna zannederim atik - tuüneccim Tisanında * Sittei sevir , derler; Arzin * Sövir , yani * öküz , bercuna — girmesini müteakip estiği için ona bu ismi ver- mişler. Hatırima geldi. Eski sofulardan öiri şeker bayrami- NIN inden itibaren * Sittel Şevvaf , yanı şevval - ayının olti Hününde oruç tultmaya başlamış, uşağına da, eğer bayramda ziyaretçi gelirse “Sil tei Şevwval , tutluğu için uyku- da olduğunu söylemesini tenbih Mmiş ve Bepi sarmuş, uşak cevap verirken * Sittei Şevval , diye- ceği yerde unutarak ; — Efendim! Beyfehdi,"Sit« tel Sevir , tutluğu için uyuyor! Demiş ve ziyaretçiden : — Seni 'de onun için mi tutüyor ? cevabini almış, şüphe yok ki onun ne demek . istedi- gini anlamamış. Horoz ve Tavuk ? Fransız ulemasından bir zat uzun mesai neticesinde hörozu tavuk ve tavuğu horoz yapma- ya muvajfak olmuş. Rivayete nazaran yakında bu ameliyatı memeli hayvanlara da - tatbik edecekmiş. » Şu havadise hiç bir şey ilâve etmeyeceğim ! Siz, düşünün ve işin tuhaflığını tasavvur edin | Meselâ yirmi sene ev bark olduktan —-sonra - cinslerini de- giştirmeye - kalkan bir çiftin halini !, FELEK msali, bazen hayali bir me- Iâike görüniyordu. an zaman değişen ve değiş- tikçe göz ve gönül'al . <- lığı (Suat Naci) nin .d azgın bir kaplan gibi vaaşi- —« leşen,bazen romantik bir ji- golo gibi şairleşen Tuhunu — ipek tellerden bir ağ - içine. almış gibiydi. balık gibi «imiş, Filvakirbir ahbabi gel-” Ailahım ! daha neler ğöreceğiz ?! “Milliyet, in edebi teirikası 35 — Köy hekimı Genç kadının böyle zam-/den, bü Kadın özüyle YERLİ UUJ VL TÜRK KADINININ AZİYETİ Türk nlr—be birliğinin yerli mal- larını koruma mitinginde, davete lü zum hissetmeden, halktan bir fert sfatile hazır bulundum. Mitingmun tazam bir surette cereyan etti; kür- süye çıkan batiplerin keycanlı.ve sa mimt sörleri kansatı vicdaniye ge- tirdi; Karamürsel, Hereke, Feshanc, Bursa fabrikalarının muhtelif " ku- maşları, her kese memleket mamulâ- tı hakkında bir fikir verdi; fakat.... bu milli, iktisadi ve her halde bedi- iyata riayet edilmesi lâzım gelen harekette, kadın gözü ve kadın sözü eksikti. Bilem mitingi idare edön talebe birliği bu, noksanın — farkına vardı mı? Bit insan malının sürümünü arzu ederse, evvelâ o mala, itina ederek. bir şekli mahsus verir; gelişi güzel onu oraya buraya atmaz. Sonra in- celeşen zevkleri nazarı itibare alâ- rak, renklerin imtizacını düşünür, Cinslerin nev'ini gözden — kaçırmaz ve bey'eti mecmunsmdan cazip bir şey vücuda getirir. Bu da itiraf et- meli ki erkekten ziyade kadın işidir. İşte misali: Madam Pegofun ufak| bir san'at müzesini andıran küçlk| Camekânı.Sonta. dükkânlarda tecrü- besiz ellere tevdi edildiği için, mom- leketimizin erasaltiz ipeklilerini göz zevkini iayana sevkedecek susett: tertibi yazık değli mi? Halbuki bir 'az himmetle, işe kadın gözü karışaa neler olmazdı? İşte miting meşberinde de ayuni noksan vardı. Bir az erken davrana- rak, salgna yarım saat ovel dahil ol- muştum. İki bey, bir karış toz kap- damtş masalaf Üzerinde, acemi zevk- ler ve beceriksiz ellerle, Herekenin © güzel döşemelik kumaşlarını hır- palayıp durüyorlar, Mahmut — Paşa işportaları vaziyetinde onları bir bi- rinin üstüne yığıyorlardı. Orada bir. yardım meksadile çağrılan salonun odacısı, keyfine hoşgelen tarzda, mavili kırmızılı ipeklileri sağa sola çekiştiriyordu. Yarabbi, diyöotdüm, bu aczimizi kimse görmesirn! Talebe birliği meşherini tanzim — ettirmek için odacıdan bile muavenet bekli- yordu 'da, bu işin asıl ehli olan türk| kadınını düşünemiyordu! Talebe bir liğinin kadın azaları, Darülfünun münevver genç kızları, nerede. Fa- kat bu manzara karşısında kadınlık | kadınlığın: temsil etmeğe çalışanbir |zikrediliyor. Halbuki gördüğdür ilâ- namrna hicap duymazmısınız? Mi- ting salonunu dolduran kâğıt süp- rüntülerine kibrit çöplerine, cıgara artıklarına, sıraları kaplayan tozlara lütfen bir göz gerditiniz! Fakat noksan yalnız bundan iba- ret değildir. Davetliler grup halinde gelirken, gözlerim hep — kadınlarda idi, Evet, bu mitingde kadınlarımız Ga hazır bulundu, fakat hep arka sı- ralara çekilerek dağıldılar. Hiç biri *öz almadı. Hiç biri tezini müdafaa etmedi. Yalnız dinlediler ve alkışla- ı iştirak etiler. İşte bu kadar. Niçin talebe birliğinin kadın azaları, bu mitinge filen karışmadılar? Niçin noktai nazarlarmı izah etmediler? Burasr tam kadın muhiti idi, kadının söz alacağı yerdi. Her kes- bilir ki, ötedenberi tezgâlh başında oturan kadındır. İplik büken, bez dokuyan, dikiş diken, göz nuru döken, emek, sarfeden hep kadındır. Şimdi de fab tikalarda makine başında çalışan yine odur. O balde kadın bu miting de nıııııı meafi bir miycm: kaldı? Bürhan Cahlit bazen bir romantik kadın ti|mağa muvaffak oliyordu. Genç adam bütün hisler- ni ve heyecanlarnı ifade e- n varlığıyle tesli- miyet gösteren bitkin ve harap bir nazarla ona bak- ta.. Canlı ve çok manalı zey- tin yaprakları bu bakışm önüne geçti... Çarpıştılar... (Emine) nin eski bir fil- (Sarı bağ) |dişine benzeyen çam orma- yolunun yarısı insan, yarısı/nının nefti gölgeleri arasm görünen esatiri|da bir Hint mabedinin tı- me— f | Fiküâr, Mezah, Hdebiyat| , Benüm sevdiğim şey nedir bilir misi ayır, seyhant etmek değil gitmek. Ben gitmeği sevezim. Valnız bir tuhaflığım vardır; Gitmek arzu- sona. gidemeyeceğim zamanlar ka- pılırım. Gözümün ününe gar, enler, eşyalar yolcular gelir. Fakat gidecek nldüm mu, bürün bu şeyler bir heyülü şekline girer, gitmenin külfesi rohuma kusevet ve. tir. Vagona giret gitmez musili mak suduma eciştmek iscerim. Varır varmazda, avdet etmek ar- Zasuna Kapılırım. Bir kere de evdet eldm ml, gene gitmek İsterim Hefret etiğim halde, Hirmek arzösuna “koyulduğumur. e Bebi, seyabata- bir gönül macerası gıdrmel Ahtlmalini — düşünmemdir. Ama seyahat — etti zaman pek nadir- olarak büyle bir macezaya tesadüf aderim. Bir tenesini ııvlıııyım. Tusidan Viyeniyi giliçordum. abpap oldum ve yanmı sarlik bir | tevekkultan istifade ederek gara in- dik, büfeye girdik. Her taraf aydınlıktı, ama - kimse- ler yokta. Koca garda in cin top oşnuyordu. O zaman batamı anladım. Hut boyunda, on tane türen yan yana dizilmişti. Hangisi bizim rrenlmizdi? Lokomotife kadar gidip geldik. Fakı bu hiç bir İşe yaramadı. Bunun üzerine Kadın trenimizi hlbzır.ıml anlayınan ağlamaya baş- Pıı çare vardı, © da vağonlardan birine girip, yolculardan birine bu- landuğu trenin nereye gittiğini sor- mak... Ama uyuyan bir yolcuyu uyan dırmak kabil değildir. Uyanık bir Almana - söz anlatıl- Almandan malümat İstemek... Kadın erok hüngür hüngür ağlı- yor, yagondu kalan elmalarımı, kürke İerinii, eşyalarını sayıp döküyordu.. Ba hikâyenin sonu , anlartığım kimselere göre değişir. Gönül me- raklıları için, O geceyi, bir ötelde, kadınla berabar geçirdim. Avsrupada, her şeyin çok mun- tazam — olduğunu söyleyenler için; Mezeleyi gar şefine söyledik, telguaf çekti, eşyalarımızı buldurdu. FHir maceranın fena bittiğini is- Fakat Kadın Birliği bütün Türk Kayretle, kadına terettüp eden bu yüksek vazifeleri idrak etti ve daha geçen yazdaki kongrasında, yerli mallarını korumayı programıma it- hal etti. Bu gayeye binaen bütün vilâyetlerle temasta bulunarak, her birinden kendine hat malı nümune ! MİLLİYET Garip bir macera Salzburgda. vagondaki hir kadınla |. ,,0> Türk gibi ben'de kalbimde Va? varlığım yükselömeğe yegene am- mez, nerde kaldı ki uyüyan bir İeakdir ve genç müteşebbisleri de te- İbrike şayandır. uğım (Tâzrmdır. Ancak bu ciheti izal etme- Bi PAZAR teyenler içini Eşyalarımız kayböldu, kadın da yanimdan ayrıldı. Halbuki işin döğrüsünu Vace- Tarın uydurma olduğudar... — Sirf &e doşta anlatınak için böyle bir macera uydurdum ve © kadar çok anlattım ki, nihüyet kendim de inaz- dım. Hatta bu macereya belki de benim kadar kimse inanmamıştır. Füvaki Salrbgeda güzel hir ka- drila büfeye gidip çay içmek ama , bu : Serbest sütün Yerli malını koruvalım Yerli müallarımızı Rorümak* için Şapıları terahüratr gazetelerde okur- Dir sütür şabikasının yükseldiğini duydum. Ve büyük bir sevinçle kur- geladımi, Zira bumun himayesi demek Türklüğü ve Türk milletinin iktisa- i! olacak mühim bir inkılâptir. zadiyat medeniyetin esastdır, Wilh- hakika öyledir. Çünkü bir mülletin efradı Harice — karşı — mevcüdiye tini göstetebilmek için refah ve sar- Üete kavuşması lüzemıdır. Refah ve suadet ise *illi iktisadiyatın pek ta- bül bir neticesidir. Binaenaleyl Dir milletin varlığı iktisadi Bayatının yükselir İtemin edebilecek bu teşebbüs şayanı Bu mülli cereyanı idamd. etirebil- tnek için şa suzetle hareket edilmesi den şunü ilâve etmeyi zaruti görü- yorum.Nazarı dikkattmıcelibedenşey NİSAN z Si ile kabildir. Şu halde ik|« tisadi mevcediyetimizi tanzim ve||; 1929 Bi_r ceet! Galatada Mahmu- diye caddesi üzerinde bir ceset bulunmuştu. Cesedin üzerinde dört ya-ra vardır. Koynun- da 100 kuruş para çık- mişti. Katilin kim ol- duğu nihayet anlaşıl- dı, nerdeyse yakalana- cak. Adet er geç yeri- ni buluyor vesselâm! Sokakta kumar %kak kumarcıları: hasılâtı Türkocakları merkezi umu- ei binası için sarfedilmek üzre ter- tip edilon eşya piyankosudur. Mez- küür piyankoda teşhir edilecek eşya meynında bilhassa Türk mamulâtı gmtaanın revacı için malların intih- ap edildiği şayanı takdir bi? $ilrette nıh biraz aşağısında lüks otomobiler 'beheri iki üç bin Hra kıymetinde mu- htelif mücevherat tadat ediliyordu. Bu binlerce Jiramızın Raride çıkması nr mucip olarak celbedilca eşyanın bu güzel intikap ile büyük bir tezat teşkil etmiyor mu? Muazzez ocağın yine meydan aldı. Ga- Tatada yüksek kaldı- rımda kumar oynayan üç açık göz dün iş ba- $ında enselenmişlerdir. KOPRU BAŞINDA Vaktiyle bir adamın köp rü başında bir handa oturan bir ıvLı’ıln_!.uıı ı_haiı var. mış. Uşağını çağırıp: — Filanca beyi bul.. tam köprü başındadır, kime | haraç mezat satılır. Umumt Kasa sahibi — Hadi Safan salaha İcan derebeylik usulü ile idare edildiği — devirde — eski " Ösmanlı paşalarından biri İrandan yeni dönen bir zatten İranın mülkiye teşkilâti hakkında malâmat İste- O zat demişki: Efendim, pek acayip teş- kilârları var. Bütün tmemuriyetler miş. likleri Şah satar, Valilikler, muta- | sarrıflıkları satar, mutasarrıflıklar kaymakamlıkları - satar, kayma- kamlar — nahiye — müdürlüklerini satar, Döylece Dir alış yeriştir gider. Paşa merak etmiş Hepsi — alâmeratibihim , kendinden küçük memuriyetleri satıyor demek. Yalnız küçük me- murlara satacak şey kalmıyor Mesclâ nahiye müdürleri ne bu- lup ca neyi satacaklar? Öreki Cevap vermiş: Onlar da memleketin ana- sını satıyorlar efendimi. HİDDET! Kadın — Allah kahret- siti, gördün mü olanları, ka- pıyı açamıyorum. (Hidde-! tinden titremektedir), Erkek — Biraz sabırlı ol eanım, nasıl olsa açılır. Kadın — Açılmıyor işte. Erkek — Ver anahtarı |bakayım. (Uğraşır) anla- şıldı, biraz şıkışmış. Fakat bunda sinirlenecek ne var? Veznedar — Beyefendi ) fira birden artırıyorum NASIL GÖMERLER şeklinde cemiyet merkezine yollama menfaatine tertip edilen bir pıyan- sını reca etti. Bir çok yerlerden nü-| koda ecnebi mallarının bulunmasını müneler geldi. Bitlik nümüne ade-|Dir Türk olmaklığım dolayısiyle dini hey'eti mecmuasını kâfi gördü-| Türk asaletiyle mütenasip birlamıy- gü takdirde bir vergi küşat edecek-|orum. Bu mühim noktayı da Hu su- tir. Esasen yerli kumaşların istima-| retle izah ederek ikinci öldtak ay- line başlamıştır. Geçen ay zarfınde | ralması mühim olan cihete geliyor- verdiği baloda, azadan bir çok ha-| umr. Bü mühim inkılâba önayak olan gım, yerli ipeklilerle tuvalet yap-| müteşebbis Türk gençleri memleke maşlardı. Bu hanımlar arasında, baş| timizde yelişen nevi eşyanın ne: ta olarak, Şehremini Muhittin B.EL.|forde ve ne suretle bulunahileceğini nin refikaları H. E£. bütün şehir| mületin efradına açık olatak bildir- Hepimiz memle- İsorsan gösteririler. Paraları al da gıll * e Tei l lini çekerek haykırır) AYYY... Kadın — Ne oldu? * < Erkek — Suş, parmağı- mı sıkıştırdım. (Canının a- cısile tekrar kapıya abanır, yumruklar ve bütün kuvve- tile yüklenir). Aah.. açıl- başında durdum. Fakat kim se beş para vermedi. Uste- lik onlar benim yakama ya- pışıp para aldılar. . . yakın bir istikbalde temine çalışı- hm. Türklük, Türk milletinin ida- kadınlarma güzel bir misal teşkil e- | meleri zaruridir. diyor ve yerli kumaşlarla pek nefis | kette yetişen bir malı seve save alı- ve nezih bir gürette giyinileceğini ber kese isbat ediyorlardı. tız. ve almalıyız.Yalnız nezelerde sa- tılacağını bilmemiz lâzımdır. Te- mesi ile kaimdir. Onu yaşatacak ia bizleri İstanbul Nafia fen mektebi Alisinde mıyor. Amma belalı kapı i- miş be... (Tekmelemeğe başlar) Canına üfürdüğü- Kadıüı gözü ve kadın sözü her yez- | menmi ederiz ki buna da biz kolaylık ge lâzımdır. Bulunsun, Bulunsun ki biz. de bu EFZAYIŞ SUAT teşebbüslerin faydalı — neticeleri, _lenon yüzünü — çevirerek gibi derin derin nefçs alı- ilâve etti: yor, uhrervi kokular tuten- — Ve konuşacak bir|loş bir mabete ilahi- — bir dosta intizar. .. duanm nağmelerne gönül Bunu söylerken konuşa-|vermiş gibi kendinden geç cak dostun kendisinden bış mişti, ka kimse olmadığını bütü (Prenses) in hassas ku- hareketleriyle ihsas etti. lakları dikilip sert bir hırıl- (Suat Naci) Tatlı bir ru-|tıyle başı kalkmasaydı bu ya görüyor gibiydi.Sersem-|hayal âlemi belki nahoş bir di, dalgındı, yaşadığı âlem-|tesadüfle perişan olacktı. lerden ayrılmiş, metafizik| — (Suat Naci) fırladı ve bir bit hayal ufuklarında dola-|hamlede hayvana atladı, O şan esrarkeşlere banzemiş|kasabaya giden taraftaki ti. Şuursuz bir hareketle u- ince keçi yoluna henuz dal- zanan elleri ğgenç kadının ü b mıştı ki şoseden jandarma bileklerni buldu... Dudak- ları bir şeyler söylemek için kumandanı ile nahiye müdü | rü vebir iki jandarma gö-| CELÂL RİZA — |Mün kapısı (Hiddetle yerin Tcanbul Nati Ven mektebi Asnde |den fırlar). Dün bilettiği- Celâl Riza miz balta nerde? felâketen kurtarmıştı. Çün-|ranlığı çöken ormatn yolun- ki nahiye müdürünün eğlen|dan şöseye çıkmak için ça- ti davetini, kasabada işi ol-| balarken bu muhakkak teh- duğunu bahane ederek ka-|likeden kaçar gibi kalbi çar bul etmiyen (Suata Naci) İpiyor, dizleri titriyordu. ça mormanında, korucunu-| Kasabaya girdiği zaman n güzel ve genç karısıyle k_apkı;an_ lıktı. (Leylâ) onu Üinl göründük gaü kim bilir ne mu;ık_eımlşu. rabu vaziyeti kurtarmak Genç adam şimdi bir gece imkânsizdiı. Zatön genç dok eve! lezzetli dakikalar geçir tor için bir çok dedikodular| ği bu güzel (İstanbul) yapan, fakat kuvvetli bir ve lfııınm »vuc'udund,ın sıkıldı. sika tedarik edemiyen kıs-| STT hissediyor, onun bü l'f' kançlar bu tesadüften kabil reket ve heyecan veren t_nı! olduğu kadar istifade edebi nasebetlere engel olacağın- deceklerdi. (Suat Naci) bu|'dan korkuyordu. Ve ertesi |yeşil hayal âleminden bir ok|gün Perşenbeydi. Yarın ak gibi fırlayıp kaçarken bu|şam söğütlerin altında sarı sekli onu döğüşe bir buğa|sımlı putlarnı hatırlatan yu am ormanının bu ince, dal ibi nazik, yaprak gibi has- sasgüzel mahlüku sadece vir zeylin yaprağına benze- yen gözleri vebu esrarl, ılsımlı hareketleriyle onu yir SEümir BK dllk — li aei | gibi kudurttuğu halde yeşil varlak boynu eğildi. Zeytin yaprağına benzeyen gözle- ri süzüldü ve titreyen - bir ses havada dalgalandı : — İtiraf ediyorum dok- tor, burada bütün meşga- İ BEği ni aim aa kilip hayalle kalbin hüküm sürdüğü bir anda dudaklar dimağ ile bütün alâkalarni keserler. (Suat Naci) neler söyliyordu, bilmiyordu. Yal rnız genç kadının gözlerni harekete geçti ve söyledi, ründüler. Muhakeme ve şuurun çe- genç kadınla aralarında yal|bağın o yeşil gözlü mahlü- (Emine) umuzlarna at-/gün gelip tehlikeli bir mace tığı ince örtüyü başına çek- ra şekline gireceğini ilk de- ti. Masasının üstündeki ki-|fa hissetti. tapları, dikiş takımını aldı,' — İlk defa hissetti. Çünki yavaş yavaş yürüyerek ıçL-Lgenı. kadınla aralarında ya- riye girdi. nız ikisini alâkadar eden hu (Prenus) bu adık aK ZIPA DĞ PY Tn İ YAf A VĞ ku onu bekleyecekti. Bir sarhoş gibi eve geleti (Suat Naci) yi kapıdan kar şılayan (Leylâ) bu akşam (Hatice nine yi hayrette bı- takan nefis bir- dekolteyle | I[alk Yazıları Bol keseden i, famam üç ay va aylığımı alamıyorum. Baksanıza , kasada kuürüş ufaklıktan başka bir şey kalmadı. uzün etme, şelecek Köylünün biri köylüye misafirliğe giti mek zamanı sofra kuru çorbadan sonra ortay: sahan dolma geldi. Ev « bi biraz cimridir. Misat dolmay tikişer ikişer at dığmı görünce dayanar — Ağa demiş, sizin | de ölüleri ikişer ikişer gömerler? Oteki köylü işin far vararak ağzma iki dolm ha attıktan sonra: - Olü büyük olursi rer, fakat böyle küçük sa ikişer ikişer gömerle BU DAHA MÜHİM Polis merkezine teli çinde müracaat eden bi yatro artisti ağlıyaral mas mahfazasının çalı ğını söyler. Aktirisin bi elmaslarının sahte oldı 1nu bilen komser hiç teti bozmıyarak sordu: — Içinde başka bir yok muydu? — Ikij lira da vardı. Komser hemen cidiyt ele aldı; — Bakın dedi, bu d mühim. Merak etmeyi© (Tekrar zorlar ve birden e- bına bakacağım. —DSKUDAK SULE NUK HAKİMLİĞİNDEN Kandillide akındı burunda d Efendi yalısında rmukım iket bat 929 tarihinde vefat eden ' Beyin mahkemece tahrir ve * edilen eşyayı metrukesi 3- ? 929 Cuma günü saat 10 da bil” yede satılacağından talip yevmü mezkcurda mahallinde ! bulunmaları ve müteveffadaf caklı olanlarla borclıların bif ve veraset iddiasında bul! üç mah zarfında M" cant eylemeleri ve aksi takdirİ nunu medeninin mevadı tatbik olunacağı ilân olunur. dudaklarına bir narçis rengi veren genç kız blü saks krepdöşin bir giymişti. Uzun ve bacaklar buadöroz ip€f raplar içinde o kıdl'w ıj tihaydi ki genç a: da'dakliğıkayal ııa'ğâ fırladı.. Dımıinl' ran seyleı' bir perdt W kalktı, silindi ve ( nan bu ince, zeki (İ: kö““#a kızının şuh sesi bu iH oK nadolu köyünün 1 dıvarları içinde M lor katreli akisler YAPIr, — Ne geç kaldın 7 'i kadar merak ü“m ist .u deydin, ne vardı, nisi' tin, Ğ Hati Doğuşundan! terbiye, başka î::ünw' ka görüşle yeti! eline geçirdiği mek“;: sonra genç adi tına almak için susi bir yakınlığı da ilk defa tam bir (İstanbul) kızı o |bir silâh kull;

Bu sayıdan diğer sayfalar: