25 Mayıs 1929 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

25 Mayıs 1929 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Müilliyet ASRIN UMDESİ "MİLLİYET,TİR 25 — Mayıs 10920 BUCU'SKÜ HAVA Dün hararet azami 22 asgari 13 derece idi. Bugün havanın poy ve kismen bulütlü muhtemeldir. olması Haftanın yazıs — Evet erenler! Bu sene Sı- ratı bahren geçmek niyetinde- yim! Böyle zarif cevaba her zaman tesadüf edilmez. Eğer filhal rivayet edildiği gibi Sıratı kestiğimiz kurbanla- ra binip geçeceksek İstanbul şoförleri omuz üstünde ııçecık demektir. Nafi Babanın sözünü bilenlerden birinin elinde bir şi- | şe rakı gördüm ve sordum. — Siz de kevserde yüzerek mi geçeceksiniz? dedim, cevap verdi: — Hayır, bulut olup qu ta- binmesini tensip eylerim. Bu suretle dünyada otomobil altm- da kalanlar ahirette — velevki yalnız Sırat üzerinde bile olsa— otomobile binerler. Zaten et ve koyun fictleri böyle ala bildiği- e giderse günün birinde koyun yerine kimimiz otomobil, kimi- miz motosiklet, ve daha fakir- celerimiz içinde canbazlığına güvenenler birer bisiklet kuürban edeceklerdir. *.. Bayramda ziyareti ahibba ta- vaftarı değilim. Çünkü biyhude bir merasim sebebile vakit öldür. nekten başka —şeye yaramaz. Lükin yine bu kabil ziyaretler. den mahrum kaldığımda ender dir. Bayraçım ilk günü şöyle el- biselerimden, tasalarımdan ve muhitimden ııuklıçıp hqııı dinlemek iştemiştim. Her mizin arada bir başımızı dinle- memiz haklı ve lüzümludur, zı- a bizim bütün manalı ve mana sız, gürültülerimizi o dinlediği için bizim de bilmukabele onu dinlememiz becadır. Amma bu her zaman muyesser olan - bir Saadet değildir. Bayram sabah- Tarı bilmem neden?— ben dai- ama geç kalkarım ve bayramın ilk günü de giyinmem. Bu ba- yram da bu adeti bozmaya se- ep görmemiştim, lâkin hadisat icbar etti. Beni görmeye gelmiş bir zatin beklemekte olduğunu öğrendim. Alel âcele giyindim ta yaşlı birisinin beni beklediğ ni gördum. Geldi, elimi sıktı ve bayramlaştık. Hiç görduğum a- dam değil. Fakat işin fenası ben civar köş klerde oturanları tanımadığım için adamcağzın hüviyetini so- ramadım.Komşusunu tanımıyor diye tayip etmesinden korktun. Osustu, ben sustum, o esnedi, bu unodım, nihayet dayanama — Ismi âlinizi hatırlayama- Jıın'! gülümsedi ve cevap — ver- medi, ... — Bu civarda oturuluyor de- efendim? ılllnıudı ve cevap ver medi. Ay! içime fenalık — geli- yor. — Hava da nekadar — güzel! dedim aynı suretle tebessüm et- ti ve ağzını açmadı. Artık ben ümidi kestim kendimi vukusta kaptırtım. Pencere camını geç- meye çalışan aptal sinege, ağaç dalında canbazlık eden kuşa ba- AHLLİYE « Joynayamayacağız. Mühim bir iş için İzmire gidiyorum. «15—20 gün sonra tekrar gö rüşürüz. Hürmetler ederim kar- deşim—Şeref.» 21 Mart — Tavla oynayacak başka bir arkadaş buldum. Sevimli bir genç. Beş on gün denberi kahvede görüyordum. Bir masa başında pinekleyip o- turuyordu. Kim olduğunu, ne iş gördüğünü falân bilmiyorum. Yalnız Türk olmadığı simasm- dan ve lisanından belli. Ama ba na ne?... Tavla biliyorya, kâfi ve vafi! Kazandım, elli kuruşunu al. dım. Hayatımdan memnunum! 11 Nisan — Tavla oynadı ğın, gencin, bana bir şey sormak istediğini halinden anladım. İki üç gündür, karşımda yutkunup duruyor. Nihayet bugün sordu: — Affedersiniz, isminiz ne- karak vakit öldürmeye çalışıyor dum, derken sizinki başladı: — Beyfendi hazretleri! Ace- bâ Cenabı Hakkı nerede görebi- lirim? Amanım! Başım dönüyor, Herif galiba deli. ... Ne yapa- cağımı düşünmek için vakit ka- İzanmaya çalıştım: — Anlayamadım! Meçhül misafir aynı sözü tek rar etti. Tam o kapı açıldı ve hizmetçi bana işaret ederek dışarı çıkmamı istedi, çıktım. Meğer bizi ziyarete gelmiş olan biçare cıvarda — sakin bir akıl hastası imiş. Tekrar içeri girdi- ğgim zaman kemalı sükünetle şu cevabı verdim: — Vallaha pek nerede oldu- ğu bilinmez ama şu karşıdaki camiye bir kerre bakın! Adam- cağız teşekkür ederek çıktı git- ti ben de evdekilere çıkışmaya başladım: — Yabhu içeri girenlere bir kerre bakmak yok mu? deli mi, akıllı mı? — Biz nereden bilelim, deli olduğunu? Valde hemen söze karıştı: — Haklısın oğlum akıllı a- dam bayramda seni tebrike ge- lir mi? yel kayadan ne alır? FELEK Intikam ,,, Ba bikâyeyi, tarihi palavra geklinde yazan arkadaşlara itbaf ediyorum 20 Mart 19.. >... Bu gün, | öyleden sonra, muudım hilâfı- na, çok sıkıldım, Öyleden sonra, akşama doğ- ru, kahveye gittim mi, tavla oy- narım. Bu gün, oynayamadım. Garson elime bir zari verdi. Arkadaşım Şeref, şu mzkıu- bu yazıyordu: «Azizim Murat, «Bir kaç gün seninle tavla (*) Birinci sultan Muradın, Ko- sova meydan muhatebhesinde. Miloş tarafından katledildiğini bilmeyen- | indim. Orta halli ve or- a t. Tei bi tefrikası ebi tefrikası 61 Köy hekimi sun un halini, Emine nin hara- ketini düşünerek bu çapraşık, Üzücü davayı nasıl halledece; vi şaşırıyordu. Tosun un son cü- relesi ona bir ip ucu verdi. İşe mahremliğe kalenderliğe, arkadaşlığa vuru: gibi: — Aşkolsun saaa çavuş, dedi Dişarıda keyf çatmak için tam tırsat ha! Ama hakkın var.,. Kim bilir belki seninkinde bir hastalık vardır, Olur, a, bazı ka- Onlar binde bir- sı piyanko sana çık- | mıştır. Pek üst'erne düşmeğe gelmez. ... Tosun artık tarnamivle muştı. Karanlık, yalnızlık, dok- torun Kâvbaliliği ona cesaret ve riyordu. » — Başa gelen çekilir, ne ya- parsın, dedi. Fakat ona da acıy- orum canım,.. Akşamakadar yal sız başına orada eğlenir, durur. gitmez, kımıcylı:konn; ler, bu hikâyeyi okumasınlar. | Bürhan Cahit köyün hocası bu kadar kitap taçt okumamıştır... Kasabadan basıma alır, terlik alır, taşlı ta- raklar alır, getirirsin sevinmez Arasira vali beğin hanımı ona kitap yollar, ben kasabaya uğra dıkça postaneden verirler. Onla- rı getirdim mi evin içinde düğün var sarırsın. Artık o kitapları o-| kuyup bitirinceye kadar keyfin den durulmaz. Kitap bitti mi hiç yanına varma. Suratından düşen bin parçadır. Cam ormanma girmişlerdi. Hayvanlar yolları daha eyi bil- dikleri için dizginleri birakmış- lar serbest gidiyorlardı» Suat Naci engin çam ormanı içinde, biraz sonra sevdiği - ka- dınla bir çatı altında kapanacak dir? Bir kaç kere ötekinden be- rikinden duydum ama, pek iyi anlayamadım. Gülümsedim : — Siz beni affedin, kendi! tarıtmadım, .. Eveldir. .. . Murat Evel, Kaşlarmı çattı: «Ya!» dedi, Oyuna devam ettik, dedim, İsmim Lxııkıı—sı Yi Bu günkü yeni bilmecemiz I Soldan sağa: Elmas (7) Çiğne (2)Uzak nidası (9) Yazık nidası (3) Dinsiz (9) ) At yavrosu (8) Zeybek (3) Resim (5) Sö taşıyan adam Basınca çalan. (B) 9— Nişangâh (5) Pazarlıkla k Esas numaras Mevkli 16 9 Galatada kireçkapıdı müştemilâtından dül 4 Şişlide İzzet paşa Birdenbire hatırıma geldi. Ben de onun ismini bilmiyor- düm, — Sizin isminiz nedir? dedim. Canı sikildi. Üzün uzun yü- züme baktı, sonra mırıldandı: — Miloş.. 13 Nisan — Her gün 4—5 parti oynarken, bugün 2 parti oynayıp bıraktık. Bir hafta evel, bir iki saat be- raber oturup konuşmaktan zevk alıyorduk. Birdenbire ne oldu bize? Üç gündür, birbirimizden a- deta kaçıyoruz. Şimdi karşılaştık mı,'o ben- den sıkılıyor, ben ondan - kaçı- yorum. Hılbukı ilk günler arkadaşı- mr sevimli buluyordum. szmm Murat Evel!.. .bu... bu Mı!oçu se- vım:ız bulmnlnz mana yok.. Bu genç sana ne yapt: yahu!., zs Nisan — Bu gün, Mi.. (hastayım galiba, ehm S mrıyor) Miloş, cebinden bir çıkardı, garsondan bi- çak istedi. Titremedim, ürpermedim, bu na eminim. Yalnız sarardım. .. Neden sarardım acaba?,.. Bu esnada Miloşla göz göze geldim. ... Derhal garsona ha- ykırdı: — Bıçak istemem! Portakalını elile soydu. Bir türlü tavlaya devam edemedik. b 6 Mayıs — Ihlamur içeceğim lâzım gelirse ilâç alacağım. Artık gecelerimi uykusuz — ge- çirmeğe tahammülüm kalmadı. Bu gece de aynı ruyayı gördüm. |Kosova caddesinden geçerken, üstüme biri atılıyor ve beni bi- çaklıyor. Sabahleyin komşum sordu: — Bu gece sana ne oldu al- fakat Tosun un sesi karanlıkta hatıften gelen bir aksi seda gi- bi onu bırakmiyordu. — Peki doktor, bünun — dok- torlukça bir çaresi yok mudur kuzum. Bizim Acı badem ima- mma geçen gün bu işi çıtlattım. O kabahati bana buldu. — Ne dedi! — Suratıma baktı, baktı da, tuh sana be, dedi. Kadın kısmı kendi havasına bırakılır mı.Sen onun keyfi gelmesine ne bakı- yorsun. Sen dilediğini yap, de- di. Suat Naci şu dakikada Acı badem imamını bulsaydı saka- lından tutup parça parça edecek ti. Dişlerni sıktı. — Ah yobaz. Diye içini çek- ti. Tosun bunu ifşa etmiş olmak tan sıkılır gibi ilâve etti: — Dedi ama böyle işte zor- balrk olur mu, bir, iki adamın i- çi rahat etmez. Değil mi ya. Gö nül rızası başka şey. adamın yanında giderken bazen bu müziç gölgenin arkadaşlığın dan sıkılıp hayvanını mehirmiz- lamak hevesine kapiliyor. On-i dan evel yeşil yuvaya varıp E-| ettiği, ısındığı doktumn düz ye-| Evin önüne ile bir, d mine Köpek havladı. Uzaktan yeşil yuvanın sarı ışığı göründü. 'To- sun ne zamandan beri ahpaplık | dahilinde toğla furu 147 Eski Höcapaşa Mali Bafkda yazılı Wmnlak pazarlıkla kira müracaatları İasen?. .» Bizim hanım da uyan- dı: Kalk, dedi, Murat Evel beyi öldürüyorlar galiba. .. Komşum, sözünü yle bitirdi: — Halbuki Miloş çoktan öl- ir mükte- l oe Eğer bilse..... Bilmiş olsa. . 13 Mayıs — Hcrgum kendi kendime: Murat Evel oraya gitme, , Murat evel o adamla konuşn Murat Evel kendi; yorum. Fâkât'hergün, gene ora ya gidiyorum, önunla konüşu- yorum, kendimi korumüyorum. «Onah korktuğumu - belli e- dz-r miyimtikiç?. , . 20 Mıyh—l Fecil, . Efcal.. Bın. «herkesin melek gibi a- |dam dedıtı Murat Evel, öldür- düm... Evet, katlettim. Yarın bütün gazeteler yazacaklar: Feci bir cinayet Mürat Evel, Miloşu katletti! Şimdi ne yapayım? Firar mı edeyim? Hayır. Firar etmeyeceğim, gidip teslim olacağım. **.ÂAğır ceza mahkemesinin dil hakimleri huzuruna çıkaca- ğım. Her halde hakimler bana Iıılı vereceklerdir. Beni mah- küm etmelerine imkân yoktur. Eğer ben onu öldürmeseydim, tekrar, bir kere daha o beni kat-| ledecekti.... Bir kere — daha, Miloş, Murat Eveli kamalaya- Caktı. ... Ben bu cinayeti mü- caktı... Ben bu cinayeti mü- Mademki tarih tekerrürden iba- rettir, Miloşun beni öldüreceği muhakkaktı! SELÂMİ İZZET çişine teşekkür etmek istiyordu.| — Doktor, dedi. Kasahada bekleyen yok. Daha çok yolun var, gece bastırdı. Karanlık ta orman içinden gitmek güç, işin yoksa geceyi bizde geçir, sabah sabah gidersin. Ve onun cevap vermesine bı- rakmadan ilâve etti: — Merak etme bizim köroğ- lu pufla gibi yatak çıkarır. Suat Naci çetin bir buliran ge çiriyordu. Emine nin yakınında bir gece geçirmek büyük bir sa- adetti. Fakat bu, kendisi yeşil yuvanm bir köşesinde — kıvrılıp| yatarken bir adım ötede onun, bu Acı badem imamından kadın bahsi için akıl danışan erkekle yatışma şahit olmak tahammül edilmez bir işkenge olacaktı. Genç adam cevap vermeden bir an içinde altüst olan dimağımnı bu vartadan kurtarmağa çalıştı. Tosun onun cevap vermeyişi- ni muvafakat manasına aldı: — Seninle ııhıhlcyın dere ba şında bir süt ıçenı doktor, son- ra gt |pek efendilerni Şişlide Büyükdere cecâ “İn le Güraj MILLİ_YETİN EĞLENCELERİ | Dünkü bilmecemizin halledilmiş şekli Yukardan aşağı : 1— P “min ağabeysi (5) Ruzgânn yaptığı * nri hazır, (2 2-- Minarede okunan (4) Küçük () 8— İşe sarfedilen şey 4W Fırlat (2) Nida r (8) Zarzavat (8) dlyafın mülerdi (83) Çarpışmak (8 Emlâk ve Eytam banka- sı İstanbul şubesinden iralık emlâk Senevi itarı 2100 a Erzutum ham ED kkân çifiliği — arazisi hu 200 ye Şubesi binası 300 ya verileceğinden taliplerin Bankamıza KİKT | ANLAR aa | Sıvas Adiye hukuk mahkmi- sinden Hacı Zahit mahallesinden kö- mürlü, oğlu Mehmet kerimesi Sıdıka mezkür mahalleden Kümürlü oğlu Abdul. Jabin bundan ön beş hanım amücesi sene evel askere giderek şimdiyodegin ha: yat asla bir ha- ber alınamamış olmasına binaen galbliğinin tahtı karara alınma- ve mematından sini taleb Etmiş ve iddıasını ikame ettiği şuhudun şehüdeti ve ahzi asker şube riyasetinin kayıdi res. misile tebeyyün etmiş olduğun- dan kanunu medeninin 32 inci maddesi mucibince birinci de- fasında bir sene ve ikincisinde alü ay müddetle gazete ile ilanat kcrasına karar verilmiş Olmağle birinci iram 3 mayıs 928 tarihli Sıvas gazetesile ilânat icra kılın- dığı halda gabi merkum abdul- lah hakkında muâyyen olan bir sene müddet zarlında hiç bir kimse tarafından mahkemeye bir mesrin bulunmamış — olduğundan ikinci defa — olarak altı ay mild- detle ilânat İcrasına karar veril- miş olmağa gaibi merkum hak kında malümatı olan kimsenin dair malümat- lan — Hân Asliye kemesine bildirmee- olan arfında — Siva — Eminhe, aç kapıyı, sana mi safir getirdim. Suat Naci artık mukavemet imkâni bulamadı. Onun hayası- na karışmış, onun hudüduna girmişti. Şimdi Tosun davetin- den vaz geçse, onu- selâmetle- mek istese belki gitmiyecek, gi demiyecek, orada Prenses le be- raber kapmın yanında bürülüp kalacaktı. Emine elinde küçük lâmba- yla kapıyı açıp karşısında iki adamı yanyana görünce balmu- mu gibi oldu. Lâmbanm sarı - şığında Suat Naci nin olduğu gibi Tosun un da gözünden kaç Mayan bu heyecanı kocası onun sıkılganlığına, doktorun vakit- siz gelişine verdi. üne iki adamın beraber gelişinden fena halde korkmuş- tu, şüphelenmişti. Kocasının bu macerayı haber alrp onları yüz- yüze getirmek için buraya ka- dar sürüklediği fikri bir anda ka fasında şimşekler yaptı. Fakat Tosun un sakin hali, Suat Naci|5z nin güler yüzü vaziyeti derhal g-| anlamasına yardım etti. bitm > İttihadıMilit Türk sigorta şirketi arik ve hayat üzerine sigorta muamelesi icra eyleriz. Sigortaları halk için müsait| şeraiti havidir 2 Merkezi İdaresi: Galatada Ünyon Hanındadi Acwtesl ubuyoma yan şehirlerde acente aranmaklad Telefon: Beyağlu - 2003 FRANSA ÇİÇEKLERİ — KOLONYA SUYU| EAU DE COLOGNE | AUX FLEURS DE FRANCE Portumöri L. T. PİVER A. Ş.. İstanbul Şubü#l Şişli Ahmet Bey sokak No 56. Tel. Bayoğlu 3044 ALTINCI BÜYÜK TATYARE - PİYANGOSU 5inci keşide 11 Hazirandadır. Büyük ikramiye: 50000 liradır Ayrıca : 25,000 15000 12000 - 10000 Hralik — ikramiyeler ve 10.000 liralık bir mükâfat. — Bu keşidede cem'an: 3,900 numara kazanacaktır et ve İeriyat Deposunda e ala testt y ZAMAN Si açt çat serkei ae sanyalua aabar ll Ai bir kuta KREM SİMON tanici podran MECANEN takdim İstanbul, Bağçe kapu No. 37. — (Sabık Misçyan Mekâtibi âliye mübayyat komsıyon Nevi Nesüretle münaktsaya konulacağı kapalı zarf ı.ıu.w-n Ekmek Et (koyun, kuzu, sığır) Sadeyağı Zeytinyağı, sabun zeydin Kok ve maden kömürü Odun ve mangal kömürü Arpa, saman, kepek Makarna, şartiye, un, nişasta Pirinç unu irmik Pirinç, tuz, fasulye nuhut soda kırmızı mereimek, siyah mer- cimek, çay | Patatis, yumurta, kurüsoğan v beyaz, ve kaşar peyniri, Üzüm erik, kayısı ı " Yaş sebze Mülkiye ve Yüksek muallim mekrrp(rrl için Haziran 929 Mayıs 030 nihayetine kadar lüzumu olan balâda mülfredati | ve salre hizalarında gösterilen günlerde Fındıklıda Yül | gibi. mesulliğinde ihale edilecektir. Taliplerin getaiti anlı | mektebi müdürlüğüne müracast eylemeleri ve - iştirak gününden evel teminatı müvakkateyi muhasibi mesullik | ile almaları “özümu İlân olunur. aleri münakasa | makbuz Mardin 88763 10042 64240 862 5383 Savur 30558 144304 155500 078 4243 4243 678 678 2545 Seyhan 24637 149788 132130 & GELA Alen! münakasa 5 4 A 8$ Kürü ot — 22010 5 530090 Savorda seyyar 8 j alayı için yukarıda yazılı 16 kaletf kapalı zarf ve 13 kâlemi aleni münakasa ıısıııııo,ıln“ Savorda 1 Haziran 929 Cumartesi saat 9 da Mardil l gühmda yplacaktır. Talipler her gün muracast ıdıuli'" Haftada iki defi hareker eden posta - iayâreleri Istanbuldan Atinaya $ saatte ve Artinadan SZMevki tayin ve koli postal mektup nakli için TÖY ğ_ oklunda Calatasaray ile Mümhanedeki yolcu İdi" E: olunması .

Bu sayıdan diğer sayfalar: