3 Ağustos 1930 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

3 Ağustos 1930 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Fikir, Milüyet Asrın umdesi “Milliyet” tir 3 AĞUSTOS 1930 İDAREHANE — Ankara caddesi No; 100 Telgraf adresi: Mülliyet, İa- tanbul. Telefon numaralı: İstanbul 3911, 39IZ, 3918 ABONE ÜCRETLERİ G6 Türkiye için Hariç için 3 aylığı © 400 kuruş 800 kuruş 6 750 1400 12 Gelen evrak geri verilmez Müddeti geçen nushalar 10 kuruş ar. Gazete ve matbaaya git işler için müdüriyete müracaat edilir. Gazetemiz ilânların mes'uliyetini kabul etmez. Bugünkü hava Düri hararet &n çok 89 enaz 21 derece idi © Bugün. hava. açik olucak ve rüzgâr poyraz esceektir. MILLI Mizah, Edebiyat, T PAZAİ 3 | Neşriyat hayatı İngilterede neşredilen mühim eserler Bugün İngiliz neşriyat âle-| veli, pek ciddi bir tetkik mah-)nin çekilmesi icap edecek! Fa- İminde kendilerinden ehemmi-'sulüdür. Bazı kelimeler yet kazanan yeni eserlerden bahsederken Şarka dair ahiren neşredilen kitapları ihmal et- mek istemedik. Evvelce söyle- dik ve artık tekrara: hacet gör- müyoruz ki İngiliz neşriyat âle- minin ehemmiyet verdiği eser- lerden burada tamamile bahset meğe imkân yoktur. Onun için bu sütünların genişliği ancak bu eserlerden bir kaçı hakkında kısaca malümat vermekten ile- ri geçemiyor. Bu mütevazi çer. çeve dahilinde ökuyucularımızı memhun edehiliyorsak ne mut- Lu İnsan'mı, şeytan mı? İngilterede son günlerde me rak ve alâka ile okunan bit ki- eser olmuştur. Şeytanlıktan, iki in. vardır ki bir kaç asır evvelki mânala- İrile şimdi ifade ettikleri fikir a- İrasında pek büyük. farklar hâ- sıl olmuştu Machiavelli'nin pek israr ehemmiyetle tekrar ettiği bir İkelime bu itibarla bilhassa pi dikkattir." Machiavelli'nn bir yet şu kelime ile hülâsa edile bilir; Fazilet (La Virtu)... |, Fakat Machiavellinin aradığı |tazilet bugün bizim anladığımız İmanada değildir. Bu meşhur İ- italyan mütefekkiri “fazilet,, ke- ihimesile şunu anlatmak istiyor: Azim, karar, cesaret ve - kud- ret;, : Onun için.meselâ bu ev- İtap ta: “Machiavelli” isimli bir isafa malik olan bir devlet ada-| imınm diğer kabahatleri, hatta İyüzlülükten bahsederken Mak-| cinayetleri hiç mevzuu -bahsol-| maz, Misalâ Türlü türlü rezalet! devlet adammda aradığı mezi-| kat buna İngiltere razı mıdır? Onun için bugünkü ayrılık ve ihtilât vardır. Meselenin sırrı budur. . Erenlerin hağındari Yakup Kadri Beyin “Erenle- rin bağından” eserini kim bil mez?.. Türk edebiyatında kıy etli — bir mevki “tutan bu ese| rin. şimdi bir İngiliz mecmua-| İsında ilk kismmin tercümesi in- İ tişar etmiştir. İ | “Meslem World, mecmuası) İ Sarka dair neşriyatla meşgul o- İlan bir möcmuadır. İ “Şehrimizdeki Bible Söciety İmüdürü Mr. Lyman Mae Cal- İlum “Erenlerin bağından, ilk İkısmini tercüme ile bu mecmu- anın son temmuz nüshasında heşrettirmiştir. Mütercim Hsanı mıza olan vukülünü gösteren bu tercümesile Yakup Kadri B. | San'at Meklepii'er Müsabakası İrana cevap 64 üncü haftanm biri ni kazanan Galatasaray'dafi zaffer Cevdet Beyin yazı$ii AGUSTOS a a “Haftanm en mühüm bö sini hükümetimizin İrana ği nota teşkil etmektedi İrân hükümeti tarafından bi notamıza verilen cevapta Arkadaşı büna şü'veya bu| taki hâdiselerden dolayı bi tarzda bir cevap verirdi. Fakat! — pek gülünç olarak — çinde doğrularak etrafı, dinli-| kendi bu suale maruz kalınca! nat talep olunuyordu. yordu. | düşünür, cevap vermeden evveli — Hükümetimiz ikinci Biraz sonra bu kız çocuğu tereddüt ederdiSSonra kurtul.|da samimi fakat çiddi VE kalbinin helecanını dindirmeğe! mak için: bir lisanla Şarktaki hudut çalışarak: — İkisini de severim der, kur) mız haricinde faaliyette Ah, dedi, bir şey değil tulurdu. nan fesat ve anarşi yu miş. , -Anamla babam .gene 5- -Şimdi bu gece de onların kav| kökünden kurutmak içini bür odadâ kavga ediyorlar!.. — | gasını dinlerken bunu düşünü-| devlet tarafından alınm, Tektar yattı. Oda kâranlık-| yordu: İzem olan radikal tedbiri isi tı. Acaba saat kaçtı?.. Her hal) — Ben annemi mi, babamı Mi! miştir. de gece yarısı olmalı. , İsok seviyorum?. . Son hâdiselerde Şark Küçük kiz buna alışıktı. Şim| Birdenbire öbür odada bir çığ| muzun beynelmilel hukulüül diye kadar kaç gece böyle ana- İrk oldu. Fakat bağıran kimdi?..| yele zıt © teşkil © edeli sile babasının kavgalarmı din-| Annesi mii babası-mı?.. Galiba bizce hasmane telâkki © lemiş; onların gürültüsüne uyan! ikisi birden bağırıyordu. Kızca-| bilecek | hareketi malümdeli İki el silâh sesi —Fransızcadan— Küçücük kalbi çarpıyordu Gece korkmuş, karyolasın i- İyavel siyaseti,, deriz. Kendi: den bu tarzda bahsettiren, ismi ni böyle hatırlatan adam, yani | Machiavelli bilâkis kendi halin in güzel eserini isabet ve sada- ve cinayetlerile meşhur olan pa Ye z 3 GE OL Pİ kate İngiliz lisanm incelikle pa Caesar Borgia'dan bahseder) İmuştel, ği korku ile genc yatağını İ-İ ramızdaki normal münâl Çocuk korkacak bir şey olma! çinde doğruldu. Bağırmak iste-| sarsacak olan bu hareket ken Machiavelli şöyle demekte rile nâkletmeğe “ müvatfak' ol dığına emniyet getirmekle bera İn Fakat ne diye baykıracak-| resmi İran hükmetinin p tı?.. Adı lâzım değil! Üsküdarda tramvay Şirketi- le otobusçüler arasında “birah- mâne” bir rakabet var. Bu raka-| bet, tramvay ücretleri artmadan evvel otobüsler için daha ziyade gayrimüsait idi, Fakat Haziran danberi artan ücretler otobüsle- re yardım etti.Şimdi otobüs ve tramvay ayni parayı alıyor. Şu farkla ki otobüs tramvaydan da-| ha çabuk ve daha © uzağa gidi- yor. Bu vaziyet karşısında: — Efendim! Tramvay bizim malımızdır hamiyeti olan otobü se binmez” Tarzında “felsefi, nağme. leri kimsenin dinlediği yok. Bu nun içindir ki her otobüs iş- liyen yerde tramvay boş! buna bir çare lâzım. Düşünülüyor, taşınılıyor ve iyi bir tedbir olarak (o otobüslere| “Belediye,, küvvetile müşkülât çıkarmak akla geliyor.. Bu dâhiyane fikrin tatbikatı | başliyor, otobüsleri Otramvay duraklarında o durdurmuyorlar, Her arabadan her ay köprü zam o—mraldıkları halde yolcuların biletlerine de 1 kuruş zam yap-| tırılıyor. Gene rekabet devam et tiğini görünce busefer ot büslerin nereye gidecekleri: bağırmalarını merediyorlar. Be-| lediyenin menedeceği bin bir ü « . Bunlardan Kalk "aç eden bir kaç tanesini Yu “sütunlarda yazdık, lâkin arka- mızda tramvay şirketi olmadığı için aldıran olmadi da, Üskü- darda umumi nakil vasıtası olan otobüslerin nereye gittiğini ba - gırmâları menedildi Şimdi hereye gittiğini sordü! (. funuz zaman, gülerek: — Adi lâzım değil, diyorlar. İki gün evvel akşam üstü 8 vapurile Üsküdara geçtim ve 8,15 te tramvaya bindim, Bindi | Zimiz.. araba saat kaçta hareket | etti dersiniz?., Yorulmaym, bü- Tamasamilzi tam: 8,45;te, yani | İ orayat “Milliyte,, in edebi romanı Krali BAH de bir müellif, bir mütefekkir- di. 1469 da doğup 1527de ölen İtalya'nın bu büyük fikir adamı hakikatte devlet siyasetinin bir üstadıdır. “İl Principe” yani hükümdar unvanile bıraktığı eser kendisi nin şöhretini ölmiyecek bir mertebeye çıkarmıştır. Bundan başka eserleri vardır, İtalyan maruf bir müellifi olan sinyor Ettore Janni tara- fından yazılan ve ahiren İngiliz ceye tercüme edilen “Machi de yarım saat intizardan sonra, Bu müddet zarlmda otobüsler iki defa sefer yaptılar. Eğer bilet- çi bizden girer girmez bilet pa- ralarmı almasaydı, araba çok - tan boşalacaktı. Servis bu halde iken rekabet etmesinler diye “resmi kuvvet- ler,, den istifade ederek otobüs- lerin nereye gideceklerini bağır malama imkân vermemek tesir- siz, gülünç fakat ufak tefek bir haksızlıktır, Zulüm demiyoruz! Bu kabil hareketlerin halka Zarar verdiği ve Şirkete kâr et- mediği muhakkak, . Üçüncü bir tesiri de yapanlara “Antipatik, bir çehre vermesidir. Bir halk müessesesi her şeyden evvel hal kın muhabbetini kazanmağa bakmalıdır. AFI, Arkadaşlardan M. S. Poli kada “At,, hakkında kısa bir hü lâsa yapmış. Belki “at,, a müte- allik şeyleri toplamakta devam eder düşüncesile kendisine bir beyit ithaf edeceğim, bunu bize cinasa misal olarak oküttular- “Hükipaye bir rikân ihdası Teme red ker atı ver ya al bağışla bir kula, s karilerimizden İrfan Beye Mektuplarinızı şekkür ve selâm, FELEK siçüz ise de alıyorum. Te; ÇEMDE EİN “BİRGÜL A — Ben, hergün, her zaman “böyle yere vurulmağa raziyını. — Müdahin! F — Buda mevki mesele zel konuşuyorsun! © — Çünkü başkalarmı düşün- mele imkân: buluyorum. — Sen, zaten gamlı adam de! lsiridir. — Basitliğimi ma! Nevres Vacit, kardeşine mah gün imalızun bakıyordi Eği yüzüme vur- | Zen, bol ahenk adamların çoğu ittir. Bu doğru. , . Onlar, ha- yatı, gördükleri şekilde kabul Mahmut Yesari etmeğe mecburdurlar. Zira is- yan kudretleri yoktur. Felâket le saadet ayni ibre üzerinde on ların hayatını ve hislerini idate — Neşeli zamanlarında ne gü) eder. Halbuki sen, zahiren şen-| sin, Öyle zannolundüğu gibi ba sit değilsin. Mütemadi seyahat lerin, senin ruhunu, âsabını öy- le işlemiş ki bazan seninle ko- Duşmağa korkuyorum. — Nediyorsun? — İnanmadın mı? — Alay etme! — Hayır, katiyyen alay et- miyorum. Seyahat, insanları terbiye eder. Hürrem Hakı, kendini tuta- maâdı, kardeşine itiraz etti: — Beni. müktesep, yani yap-! bir beis görmüyor: “Akıllı ve fa ziletli bir adam,,. Machiavelli için zulüm ve a- dalet gibi mefhumlar nisbidir. | Devletin selâmeti mevzuu bah- solunca haklı veya haksız ok mak düşünülmez. | Machiavelli hakikatte bir va- itanperverdi. İni ve hürriyetini istiyordu. Bu gayeye vâsıl olmak için onca her şey mesrudur. Filistinde İngilizler Filistin meselesi etrafında son zamanlarda neşredilen mü- him bir eser evvelce ; Kudünte Pelemenk konsolosu | olan M Kann tarafmdan yazılmıştır. İ “Some e Policy Of The Mandatory Gö verhement Of Palestine, gibi uzun bir isim taşıyan bu kitap | Filistin mandasını idare eden İhükümetin yani İngilterenin si- yaseti hakkında bazı mülâhaza- ları ihtiva ediyor. Müellifin bi- tarsflığı meselesini burada tet- kik” edocek değiliz. İngilizler İ Filistinde bir “Yahudi yurdu te sisini vadettiler. Fakat orada mühim bir Arap ekseriyeti var- di. Bü ekseriyetin de menafii- ni muhafaza etmek şartile Fi- listine Yahudi muhaceretini na sıl temin etmek lâzımdı Mr, Künn Filistinde “Fellâh, yani çifçi smılınn Yahudilerin İ gelmesine muhalif olmadığını iddia - ediyor. Fakat Yahudile- rin muhaceret hareketi için Ze- imin hazırlamadan oraya bir çok | l İdiyor. Bu suretle bir çok Ya- hudi ölmüş, pek te çok para sarfedilmiştir. M. Kann tarafından © nazarı dikkate vazedilen “mühim bir nokta var: Bir gün Araplarla Yahudiler arasında itilâf hâsıl olür da Fi- | listinde müşterek, iki tarafı me- İmnun eden bir idare tesis e | İsi dilirse ne olacak?.. Burayi ve- | Amerikada “bu memleketin ta-| olanların ayet altında tutan İngiltere- ma insanlardan zannediyorsun.| Bu, pek iltifat deği © “Nevres Vacit, sükünetle ce- vap verdi — Bu asırda meziyettir. Be- him, en büyük kabahatim şehir İ den çıkmamaklışımdır. . Seya- | hat, rüyet ufkunu genişletir... Banâ nisbetle, senin, hayati bilgilerin daha kuvvetli ve'daha müsbet... Hürrem Hakkı, imahcup bir wür aldı, ellerini oğuşturdu? — Rica ederim, kâfi... Artık utanıyorum, — Maalesef böyle! — Ne demek istiyorsun? — Çünkü kıskânıyorum. — Ne yalan!. — Yalanların çoğu, tahakkuk edememiş hakikatlerdir. — Temenniler gibi mi? — Bravo... — Demek ki rica ile temenni arasındaki farkı biliyorum. — Bütün ibtiyarlar bilirler! Hürrem Hakkı, yüzünü buruş turdu: — Hiç janti değilsin. — Bu hususta ben de senin ! l ta İ Yahudi getirdiklerini tenkit e- | muştur. Yalnız eserin diğer kı- sımları da tereâme edilirse gü- zide türk edibinin bu güzel e- serinin” İrigilizte tam bir tercü mesi vücude gelmiş olacaktır. | A . Gandhinin fikirleri | Hindistan deyince Gandhi isminin hatira gelmemesi kabil İtalya'nın. birliği. olmuyor. Gandhi'nin fikir ve e- | ii hakkında neşredilen bir eser İngilterede ehemmiyetle | karşılanmıştır. “Mahatma Gan- dhi's İdeas,, ismile © Mr. And- rew tarafından neşredilen bu ki tap müellifin Hineli mihlici ile olan dostluğunun bir. eseridir, | Müellif Hindistanda İslâm fütu| |hatından bahsederken bu fütu İhatım şimalden cenuba doğru inerken Hindistan itikat ve â- datında büyük Dir tasfiye yap- İtığını. zikrediyör, İ İslâm tevhit €sasına müste- nit olduğu için Hindistanın bir| ” İçok mabutlarını ortadan kaldır-| mıştır. Fazla öldrâk Hintlilerin temas etmeği günah addettikle ri sınıf bedbahtlarda İslim sayesinde 'hüsavata ermişler- dir. Fakat bunlar Hihtlinin | Müslümana karşı derin bir kin /ve husumetini celbetmiştir. Bu | husumet hâlâ Wevam ediyor. Gandhi, memleketin istiklâ lini temin gibi müşterek © bir gaye karşısında bu ayeriığm kal İmryacağı fikrindedir. Müslüman lile “Hinelinin bir çok müşterek Jıztırabı olduğu için bu umumi İ dertlerin karşısında eski husu: metlerin susacağı kanaatinde: - İdir. Tarihte İran | İngilterede Sir Arnold Wil- İson tarafından “İrana dair vü- cude getirilen | bir eser de tari- bi tetkikat meraknda olanla rın. büyük bir alâkasını celbet miştir. İngiliz müellifi İranın hayra nıdır. Garp mütefekkirleri İ- rana karşı daima alâkadar ol- - muşlardır. Her senc Avrupa ve İrihi, mazisi hakkında nice, ni kadar hastayım! — O halde hatırlatma! — Neye bu kadar hassassın? — Hakkim yok mu? Nevres Vacit, boynunu bük tü: — Başka şeyler konuşalım! — Doğru. ;; Hazin şeyler(; — Jülya, gelecek mi dersin? — Bırak; fazla hayal, “ isnani harap ediyor. — Bunu Belmaya söyliyelim mi — Şimdi olmaz. Tahakkuk etsin bir kere.” | — Mektubu yazımişsm ya?.. — Yazmaktan ne çıkar?, Ce- İvabr gelmeli. | Hürrem Hakkı, masanın ü- İ zerinde duran geniş cam kutu - dan bir cigara alıp yaktı: — Cevap gelmeli, Nevres.. Hele cevap gelsin. Nevres Vacit, ani bir düşün- ce ile sarsılmış gibiydi: — Sen, bunda bir görmüyor musun?.. — Ne tehlikesi?, — Jülya ile Belma, memnun olacaklar mı acaba?, Biribirine tehlike ber bir türlü uyuyamadı. | Yatağının içinde oradan ora- İya döndü. Fakat bir türlü uyuyamiyor- du. Böyle ne kadar geçti bilin- mez. Bir müddet sonra dışarda ki büyük saatin ikiyi vurduğu- nu işitti. Öbür odada kavga devam e- İdiyordu. Annesi babasına ş6 le diyordu: — Bu hayat çekilmez artık... İ Buna nihayet vermeli. . . İ Babasıdaşu cevabı veriyor- duş gir mes'uliyeti vardır. — Anne!,. diyemedi, yoksa:| © Memlekete hariçten suj — Baba!,. diyemi haykıracak|lar yağdırmaktan geri dur t12.. Bağırmak, annesini, yahut| yân bu fesat unsurlar | babasını çağırmak bunlardan bi| duttaki gayritabii vaziyeti rini tercih “etmekti. . Haykır-|tifade etmektedirler. Arağ mağa cesaret edemedi halkın refah Ve umran yolğ Sonra bir, bir daha iki'el silâh) hiç bir endişeye maruz atıldı. Kızcağız attık haykıra-| ması için hudutlarımızı hel madı. Korku onu dondurmuş-jlü — tehlikelerden emin bifi tu,'dili tütulmuştu. Neden son-| le getirmek lâzımdır. ra kendine gelir gibi oldu. Ba-| (o Henüz efkâr: O umumij Zırmak istedi. gözü önünden silinmiyen Pakat ne diyecekti?.. İki el)lar Türk - İran hududunuf silâh elbette boğa gitmemişti.| hihi zaruretini ispat — et — Bunu bana söylemek cür-| Va annesi, ya babası vurulmuş-| Bu mesele bizim için hayat etinde bulunan sen misin?.. İşu, derecededir. Bu sözlerde bir yenilik“ yok-. — Annesi vuruldu ise bunu ya-| o Şayet İran hükümeti tu. Kızcağız anasile babası ara-| an babası olmuştu demek, , | düşüncelerimize iştitak sında böyle kavgaları çok dinle| Babasını nasıl * çağırabitirdi ki| manasız. bülyalara kapılı” mişti, inden ebediyen ayır- devam » ederse meşru müd Bazı geteler gene böyle kav-| nış oluyordu © “| haklarımızı tatbikte bir a galar olurken annesi gelir, yata! © Ölen babası ise annesini nasıl | reddüt etmiyeceğiz. gındaki kışını öperek: çağırabilirdi ki onu babasından! O Hesapsız . fedakârlık! — Ah, derdi, sen büsbütün ayıran bu kadına; — | sonra kurduğumuz Cümhii deni, meet inkılâp rejimini, miltetiği olmasay- vei Bazı kere de içeri babası gi- ğine rer, kızm yatağına yaklaşara bir müddet durur, düşünür, gi derdi. Kadın gençti, güzeldi. Koca- İ st da genç, yakışıklı bir adamdı. | Bu zengin bir aile idi. Bu karı İ kocanın saadetini tamamlamak |için bir de güzel kızları. vardı. O halde neden geçinemiyorlar- niçin kavga ediyorlardı?. . Kız edi yaşında idi. Küçücük mu- hakemesi bu muammayı halle demiyordu. Kızcağızın ken yaşında bir arkadaşı vardı. Ak- şam üstleri ikisi oyun oynarken kız ona sorardı: Sen anneni mi, babarı'mı da- ha çok seversin? . ————— ce eserler çıkmaktadır. Bir İngiliz zabiti olan Sir Ar İnold Wilson İran hakkında ya- zılmış bütün eserlerin bir liste sini yapmış ve bu suretle vü- cüde getirdiği kitaba “A Bibli- ograplıy “Of Persia,, demiştir. İran için tetkikat o yapacak müracaat edecekleri mühim bir eser addediliyor. benziyen insanlar, . biribirlerini nedense çekemezler. Hürrem Hakkı, eli çenesinde kardeşine baka kaldı: — Ciddi mi söylüyorsun?. — Düşünülecek- meseledir, i Hürrem! Bilhassa kadınlar!... İkisi de kendisinde.daha hususi bir güzellik bulacak. . Ve her- kes > tarafından bunun tasdikini istiyecek.. Kadınlar, her ne için, İher neşekilde olursa olsun, bir İdigerinin üstünlüğüne . taham- mül edemezler. İşin nezaketini anlıyor musun?.. — Bunu bana, neye evvelce İ söylemedin? Nevres Vacit, gülmekten ken dini alamadı: — Bana dalıştın mr ki?.. — Sevinç mi, diyeyim?, He- yecan mı, diyeyim?.. Garip bir şaşkınlık içinde idim: Mektubu okur okumaz sersemledim. Faz- la ince düşünmeğe lüzum gör - medim, — Aklımdan geçenleri sana birer birer anlatsam, izah ede- bilsem büsbütün serseml Hürrem Hakkın canı sıkıl İhitinde öyle. Lâkin buraya mi çoğıracak.miz prensiplerini. sar cür'et edenler karşılarınd İma vatanım kahhar mü kuvvetlerini bulacaklardır. Son sözü Türkün mul varlığına tecavüze yelten&ii hakkında kendisinden be” len şiddet ve hassasiyeti Bi teren hükümetimizin realil isine bırakalım. : “... anlaşılması lâzımö meşru müdafaa vaziyetind Ilmca onun icabatından bu © leketin çekineceğini zannefi yanlış bir hesaptır.,.. J Vatandaş Paramızın yükselmesi Hayatın ucuzlaması Memleketin zengin olmasını istersen Yerli malı kulla Mili iktişat ve tas! cemiyeti, İbasınn katilin 1? Kızcağız kendi kendine kor- ku içinde: — Ben, dedi, ikisini de sevi- orum, ikisini de... Biraz sonra kapı açıldı.Karan lıkta içeriye gireni görmüyor- du. Fakat içetiye gireni büsbü- tün görmemiş olmak için kızca- ğız gözlerini kapadı. Uyur gibi yaptı. Gelen biraz. sonra çıktı. Bu kimdi?. . Kızcağız ya- anne- sinden, yahut'babasından kendi ni ebediyen ayıranı görmek İs- temiyordu?. . mm EKKÜR be gü ça ve mebaliğ; yi | an 3 inci perje rsdd n dört leri lan sekiz sant. zarlında failini bulmak ve | tamamen zahire olak müce catal mesrükayı ihraç etmek surecils Bakırköy zabıta- shin gösterdikleri yüksek dirayet vö || vazifeperverliğinden naşı mümailey- İ bime alenen “ara teşekkür olunur İ etenilim: İ Avrupalıda Şarkı isthfaf, Si nevi bir zâftır. Buraya göl değişiverecek.. o Wdalaf İher şeye omuz silkecek: mıştı. Cigarası ağzında ellerini arkasında bağladı, sinirli sinirli dolaşmağa başladı; — Sus.. Düşündükçe deh- şeti gözümde büyüyor: padan, ipsiz zibidi bir ahğ — Mühim - bir nokta daha! seyis, getirt te bak; . Herif var, Jülyayı buraya davet ede-'leketinde — açtır, çıplaktifiğ riz. Fakat bakalım Belma, ge- i rada yer beğenmez, yem Tir mi?, Gelmek ister mi?. ğenmez. . Artık artisti tâf — Belma, açık fikirli kızdır. et. . . Barkardaki dörtlük Jülya da kaldırım sürtüğü değil leri ; görmez misin?, dir, İ yabancı, cahil ve soysu? O cihetten söylemedim. | dır. Gel gör ki âleme kaf Jülya tabiatile şık“ bir artist. | tarlar. — Hârikulâde şık, zarif. . Hürrem Hakkı, kolufü -> Hatta biraz da mübalâgali ! vurdu, yarı esef, yarı hil diyebiliriz. içini çekti: i Hürrem Hakkı, başmı iğdi: — Bunda da haklısın”. — Eh, biraz., Bi aa la in?.. İster miyiz'a em la EE — Yok, yok. Gayet sade ve | hüsnü niyetle hareket ef kibirsiz, gönülsüzdür. çi e Ti ii vir a elile susması eye, Sen de pek — Orada, Viyanada, Roma- | nane düşünüyorsun. hi da, Milân'da, Berlinde yani | — Ferbundeyi unu gi ire esini kendi memleketinde, kendi mu- | Hürrem Hakkı, çen şıyarak bakıyordu: (Bi artist İgelince?, Buranın adı Şark..Her

Bu sayıdan diğer sayfalar: