14 Eylül 1930 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6

14 Eylül 1930 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ge KK“ Siilliyet umdesi “Milliyet” tir 13 EYLÜL 1930 ERREHANE — Ankara caddesi No: 100 Telgraf adreri: Milliyet, İs tenbal, id i Lifi Ası Telefon numaralı: İstanbul 3911, 3912, 3913 ABONE ÜCRETLERİ G6 Türkiye için Hariç için $ aylığı 400 kuruş 800 kuruş 6 70 1400 ız 1409 2700 lmez Gelen e geri ve İN Müddeti geçen mushalar 10 kuruş| İ © bur. Gazete ve matbanya ait işler için © #nüdüriyete mi acnat edilir. ın mes'uliyetini hava çok Bugünkü Dün ba 18 derece pikcsk rüzgâr şi aret en bana hil Aman doktor İsim tasrih etmeden ettiler. , Ben de tuhaf bulduğum bütün hekimlerimi naklediyorum; © Meraklı ve Çipokondr) bir ailenin ve bu hasta için mızdan üç zatı miruadet X bir hastası olur 8 bizim maruf doktorl Tİ çağırırlar. Doktorlar hastayı muayc- Aİ çe edip tehlikeli bir şey olmadını gör İİ dükten sonra görüşmek üzere bir o- daya çekilirler. Aile doktorların *T söyliyeceklerini merakla beklerken hayli samandır biribirini görmemiş © “ “Clan doktor beyler hemen muhabbete © başlamışlar .. . İşlerden, ahvalden dem vurmuşlar... ““İ hikâyeler anlatmışlar, bu esnada dok W torlardan biri odada duran eski, anti-! ka bir sahın başlığını alıp başına ge- girmiş . Alay etmeğe ve gülmeğe baş lamışlar. Fakat çelik başlığın bilme- © MW dikleri bir yayma ilişince kapanmış ve doktorun başı.da içerde kalmış. © © Arkadaşları çıkarmağa uğraşmış- “Ül larsa da başlık çıkmamış, doktor da Sİ sıkılmağa başlamış Bir çeyrek bey- hude mesai neticesinde bir “ X şwiyan doktorlardan biri odanın kapı- Sini aralık ederek kapı önünde endişe İH ile bekliyon aile reisine — Bir çilingir çağırtır mısınız? — Ne gibi? Ne için? İ — Şey! Bir Alöt var da onu düzelt rireceğiz. ©İ. Biçare aile çilingiri bir otomobile HÜ koyup getirmişler. . Usta doktorların “Ülodasma girmiş. Hekimler işi izah et- 7 Wenişler ve başlığın içinde çırpınan ar- vi 3 kadeşlarını kurtarmasını çilingire söy İ lemişler... Çilingir yarım saat uğrap- —#l taktan sonra bir şey yapamadığını iti “Ö af etmiş. . Lâkin başlıklı doktor ar- ”€ ık tahammül edemiyerek bağırmağa © başlamış... Kapmın önlündekiler bu Ğİ teryat üzerine içeri girince çilingirin © İİ neden çağrıldığını derhal anlamışlar ti We x ll vüğ kir, y yapa-| MILLIY ET PAZAR M4 EYLÜL 1930 Mizah, Edebiyat, mi Matbuat hatıralarım * | Beyoğlu beledi: Babıâli bas Beyoğlu belediyesinde mümkün ol- duğu kadar belediysciliği kurmağa çabalıyordum. Dairenin içinden baş- | ladım; mahut kadınların İmağa geldikleri yı de pişen kahvenin fincanları ha: u d | d £a kalem odalat deki kahve oc kadınların ağzında dolaştıktan son ına geliyordu; kal Daire linde idi, orada gi ar bir ahçı bu bir bsi klerttem. in alt katı dükkân kadi temiz iken belediyenin için Bunu Hazin de baraka kurulmuşt ra veren mubası e Halice na kul terasa da pis b du; onların önlerini | mağa, verildi Bi pılıyordu. Tünel meydan: renin önünde kokudan yanmdan g gilmez bir held var idi; Elektrik ş ketinin (muhavvile) içi istemesini nimet buldum , Saki nuna mükemmel bir helâ yaptırm ona muh sm şart ettim. Dairemizin arin tamirleri yürü yordu; Şişhane karakolu önünden Be yoğlu Balıkpazarına kadar İngiliz se- İareti arkasından giden dar yolu ge- nişlettik; oraya parke döşemek üze taşlar taşınıyordu. (*) ve bütün bu işlerde merkezden ç ii rüyordum. Şehremini Cemil Paşa um ok yardı. rana müteallik arzularımızın hepsini kolaylaştırıyordu, fakat bu faaliyet- ler içinde hemen her dakika kapitülâi büt nen Beyoğullullara sinirleniyorum. Bu adamları yola getirmek kabil ola- mıyordu nihayet kanuni bilelere baş vurur olduk. Dükkânlarmın önüne sandıklar, dolaplar doldurup gelen ge genin yolunu kesen ecnebi mürsscse- yon derdile, ecnebilik zırha | f ler çoktu; bunların başlarnda “Pazar Alman,, ve “Karlman,, mağazaları yan sokakların içini depo haline ge- ve tirmişlerdi İvaslarma “konsolosumuzdan emir is İteriz, sizi dinlemeyiz!, sokaklarda ne kadar eşi gece daire havlısına taşıttım ve sabah leyin odama geldiğ mulltelif konsolos tercüme: toplanmış buldum. Gülüyordum ve taaccüple ce vap veriyordum: siz bulunan bu san oldi —Sekakta sahip dıkları sokaklar daireye taşıttık, mahfuzd iye parasını versinler, sahiplerine iade e- delim; yalnız malın kendilerinin oldu unu isbat etmeleri lâzımdır. — Lâkin efendim ecnebilerden ce-| za alınmaz! — Malâm!! Biz ceza istemiyoruz; nakliyeyi istiyoruz gönderdiğir. belediye ka| yi iç dolapları Arabacılar kâhyası-Tatlı su firenkleri ını - İttihatçıların belediyelere önce iyi muameleleri müfettişleri alıp ber tarafı dolaşıyor. dum; o zaman önleri açık İdükkânlarına camekân takılıyordu rımına eşya yaymak için “ruhi adı ile bir para alınıyordu ve Karaköy meydınındaki Hira ver Tepebaş & senede or üç k tüyor Barakaları yrk-| y O tarik ar k cereyanı yoktu.Beyoğlunda birta elektrik tel kım müesseseler kendilerine motörü kurmuşlar komşulara satar ol za yine konsoloslar çıktı; menolu- r akşam mühendisleri izün merdivenleri alıp sokağa çık tık; kuvvetli makaslarla bütü i telleri kestik! Ko üşüştüler; cevap v nsmuyordu. i n hava soloslar bir daha yordum tel geçemez.Tel geçirecekler kira ver melidirler Sokağa gerilen tellerden o sene be- diye veznesi bir çok hasılât topla- mişte Birde inşaat belâsı vardı; izin ve- rilen yapıların ve tamirlerin izin va- rakaları hiç hakikate muvafık değil di? Bir çeyrek altın tamir varakasile koca apartımanlar kuruluyor ; yangın duvarı diye dışarıya iki sıra tuğla di- sip içeride tuğla bölme yapılyordu. e bunlar memurların ceplerini dol duruyordu. Hülâsa hangi işi karıştırdım ise al- tarda bir istifade dolabı buluyordum ve memuriyet hayata biç alışık ol- imallerin ve halk hine hareketlerin bu uğam için sui ik şaşıp kalıyordum. Çünkü © zaman da ha toy idim! Meselâ bizim daireye yazılı ük den ziyade kira arabası var idi. (O vakit otomobil tek tüktü) ve bu rın bir arabacılar kâhyası var idi rabaların numaralarını değiştirmek ve görünür yerine yazmak bahanesi hepsini İsviçreli müfettişlere kontrol çe kâhya efendinin ayni numa- tek ai yı beş arabaya verip daireye köhya efendiye darhal y;! verdik! Ga u ki İttihatçıların teşkil eyledik Müdafaa : oğlu kası olundu ve ribi na bı yâ reis inti rim dairerin altına — Sokaklar beleğiyenindir ; bedava derecesine | | İttihatçılar Babrâliyi basmış diyor s1 O vakit telefon şirketi daha mamuştı; daireler arasında res-| telefonlar var idi; Babıâli merke-) verdikten sonra susmuş | silmişti. Genç kadın bir müddettenberi de- p merakla dağıldık; Bubeâli cad Kalemi am ettiği yazısını bıraktı ga ara geniş bir etelerde çıkan pek merak- adar okuduğu aşa (Ol, dan| y nız bir tanesi Kâmil F k « bir kı Dış, ok büyüetüğü dar düş tu; fakat bunun Ş ledi dok uldüm, Muha irleri olup ba şında esen siyaset rüzgârile başımı be iâlara uğratmış olan Refik Halit o va-| kadındı. kit dairede benim tahrirat kâtibim © da kendisine bir İidi ve o çok korkmuştu; bu müstait| romanın bedbaht kahraman: olan has e | talıklı bir kıza kendini benzetmişti Ufak bir öksürük kendisini ce düşündürüyordu Bu ken gide korkutuyor du. Bu endişesi art tıkça arttı. Nihayet hatırına bir fikir geldi: — Bu rome yazan xuharrire bir du, tıpkı o zavallı se m, Ah, be le en ksürüy izin çok muktı den erem oldum her mes'ut insan gi atü aramış, bur İgence nasihatler verdim, Javdet ettirmiştim. vazile: Doğrusunu söylemek kizım gelirse yeni İttihat “hökü Şi etinin büyükleri remanetinde ve belediyelerde gös n çalışkanlığa fena gözle bak- ardk iş başı işlerdi; ve bi- muamele eyliyorlardı. Ancak, bir kaç ay sonra belediyelerin içinde komite teşkilât yapmağa kalktılar, adamlar kayırmak istediler, intihapla ra kontrolsüz el attılar ve artık benim şevkim kırılıyordu. Fakat yine tekrar ederim, işimize ve şahsımıza İttiha-| e e Dak ve sefil hayatı bitmiyor. .. torlarla geçinemiyorduk. Bu düşünce ile bir kaç mektup yaz dı. Fakat bu yazdıklarından hiç biri- İni beğenmedi. pa bzeiğa sorarım kadar . Niçin sonra Niçin bu kızcağız bu bedbaht olarak tasvir ettiniz İbu kadar sefalet çektirdikten İonun bu bedbaht hayatına yet vermediniz de sürüklediniz. Roman bitiyor. Fakat zavallı kısın AHMET İHSAN Harik, hayat, kaza ve otomobil sigortalarının. Gi Galatada Ünyon hanında kin ÜNYON SİGORTASINA Yaptırınız. Türkiyede bilâ fasıla icrayı muamele etmekte olan ÜNYON kumpanvasına bir kere uğrama siz İğimammmınızığ> Telefon: Beyoğlu - 2002 Beyoğlu ikinci sulh mahkeme Rauf bevin İlan Ahmet bey aley hine ikame eylediği tayyare bilat m mütevellit alacak dava: Biçki ve Dikiş Mektebi Beşinci sene Maarif vekâleti celilesinin müsa- #desini hâiz biçki ve dikiş muall esi Klio Mavromati en nden esmanı ının cari muhakemesinde İstihsal olu» aleyhin dola nan giyap kararının müd ametgihınıa meçhuliy. blIZ olunamadığı cibetle bermu- ind lâ yı de) Giçnç kadın zengin, refah içinde bir| İmektup yazarım; diye düşündü, ona; em öy Mes'ut bir kadının endişesi —Fransizcadan— Hepsini attı Şi bir mektup yazm di işte g faka mişti Sonra di ş, okuduktan “İziyade dan istifade ile yeni bir roman daha icat | ak derse ne yaparım? beni ne kadar gülünç ile gene mektub te mç ve dul bir kadmdı. Bir za İmandanberi etrafında dol Oa a gene birik an atırladı o ir adan veril | İcek bii ini göreceklerdi ir müddet bunu düşündü. Sonra kalktı ken genç evine kada; adam on getirmişti. Bu dilecek bir aşkın izharına ve tu İkisi çok geçmeden evle: r verdiler Genç müyordu. ün yerine kal bini dolduran bir aşka vâsıl olmuştu! Bilmecemiz 7891011 bilmecemizin halledilmiş sekli 9 101 Bugünkü bilmecemiz Soldan sağa ve yukardan aşağı: 1 — Bağlılık (9). em (5). 2 — Nota (2). Bir deniz ismi (5) * — Mensup (3). i (3) 4 — Gö a Yaz AKA indi | Mektepliler müsabak Gazi ve fırkalar 70 inci haftanın birincil İİstanbul Erkek Muallim mt İbinden 97 Veysi B. kazaf İter. Yazısı şudur. : “Bu haftanm en mühim beri Gazi Hz. nin efkârı umi yeyi tenvir çok mühim beya Yeni f'rka İstanbul gibi nevver bir muhitte inkiş&i İdemiyeceğini anlaymca avam tabakasile lere giderek için neşrettil namelerid İzer ne taraftar erdir. çüsüz si ve bas rada bir kaç İm e bulü ve tü şlar, Ani Fırkası bi . Yenil geti jmak suretile tah İratta ( bulunm matbaası ve F sını taşa tutmuşlard. Türk Devleti vücude ve her Türkün perestişkârı “İbüyük Gazinin aziz ve müb cel isimlerini politika vasi ittihaz ederek her türlü taşk lıkta kendilerini haklı göre rin vaziyetini Gazi Hz. t sürle karşılamış ve bu husi aşağıdaki şayanı dikkat bö İnatta bulunmuşlardır. (Ben C. H. F. sının um reisiyim, bu teşekküle tal Bu bağı çözmek i hiç resmi va H. Fırkasında resmen çalış İğrm.) demişlerdir i Gazi Hz. nin yeni fırka Mİ İraber olmadığı Anadolu İ jansı ile tebliğ edilmiş, 78$ İr İzmirliler kendilerinin 2 tıldığını ve çok yanlış isti metlere sevkedildiklerini 8 İmışlar, hatta Aydma tarf kazanmağa giden Fethi İzmire avdetinde hiç bir tezi rat yapılmamış, kimse istikö line gitmemiştir... san Rize paşa, kısa bir rahat sonra dün velit etmiş ve Gi a'da ki dırılarak badeleda mal dilmiştir. Cenahı hak rahmet € > Pek yakında SOKAK KIZI BETTY KOMPSON Sultüan Ahmet 3 üncü Sul $ız ve basit bir usule teyfikan tedris UN e CZ etmektedir. Amelt dikiş bilenler bir fında ve bilmeyenler üç mah hendese İle tayyör ve tut it öğrenebilirler. Mektepçe verilen diplomulır Maarif vekâlerin- den kabul ve tasdik olunur. Dersler yerleştirilen cemiyet merkezine sahte | ir kâhya kuruldu idit Süprüntü ara| balarının » ür kararın on beş tebliğine karar ği © Jİ ve doktoru kurtardıktan sonra üçüne | İİ de selâmet temenni etmişler. İ İ O© Karilerimizden Nuri Beye: va Tuhaf sual sormakta bir hünerdiz, ©“ yalnız muhatabını iyi seçmek şartile: | O“ Ben zurnanın kimin tarafından ve) i İNE annen icat edildiğini bilmiyorum. | © © M Fakat sizi büsbötün cevapsız bırak- al Mağaza sahipleri taşınma ücretini! | verdiler, bir daha masraf edip götü İ düler ve sokağı depo yapmağa tövbe| | ettilerdi. İşte böyle ruh sıkan ve acıklı işler) le uğraşıyorduk; kuk. hâkimliğindeni Istanbaldâ Çi dıklıyan hanında Efendiye Ardaşez Fındıklıyan Efendi & fından aleyhinize ikame esciği © neticesinde 230,50 liranın Zİ urihinde karar vet Familya (4). 5 — Cet (3). Dava (3). (8). 6 — Tezvir (3). 7 — Çalışan (3). Lezzet (3). Bıçağın esbabı (3). 8 — Kaviyyen (4). Tavlanm cn) yakın akrabası (4). İ 9 — Hanım kayık (3). Dem (3).| ko pazarındf gün zarında İlânen . Zare Zak olmakla Tabaka ii vi islerini saydırdım ve 3-| verilmiş tsttem. Çoğu hususi evlerde uşak idi- ler. müddeti kanuniyesi zarfında hakki itirazını istimal etmediği takdirde bu baptaki vakısları ikrar etmiş addolu nacağı ve muhakemesinin 4 teş Her daire kendi yaptığı işler hak-| kında haftı.Za bir defa emanette top- yanıma kavas ve| İM lamak için gramofonun mucidi Edi- son olduğunu söyliyebilirim. FELEK ““Milliyte,, in edebi romanı: 70 Hürrem Hakkı, Ferhünde - Rasih'in seslerini, de du - y yacağnı tahmin ediyordu. Fa - kat Belma, suallerine devam et- mekte idi: — Rasih Beyin geldiğini mi o anlattın?. — Hayır, ağırdım. Hürrem Hakkı, seri adımlar yaklaştı. Belma, kapının dış tarafında Emine ile konuşuyor- © — Bonjur Belma Hanım. — Bonjur Beyefendi. © — Rasih yok mu? — Bize uğradı, köşke gelmek gimi söyledi. Ferişi alıp gele- üçük hanım.. Sa- | | (9) Emanette merkeziyet usulünün ihdasından ve benim istilamdan son- ra bu taşlar başka yerlere. taşınıldı. Orası adı gibi Tozkoparan kaldı. Malımut Yesari cekler.. Belma, Hürrem Hakkıya 80 - kulmuştu: — Fazilet Hanım, bir dediko du çıkarmış? Hürrem Hakkı, (o Emineye baktı. Hizmetçi kız, gayet &- lışkın bir tecessüs dalgınlığı le evvelâ, bu bakıştaki manayi kavrıyamadı; lâkin Belmanm da kendisini süzdüğünü © görünce, mahçup, kekeledi —Bir emrini var mı Beye - İfendi?. — Hayır, kızım. Gidebilir- sin. Emine çekilmişti. o Hürrem Hekkr gayri ihtiyari güldü: lanan encümene malâmat verirdi ve| dediğim gibi bu encümene Şehremini| yanet ederdi. İşte bu encilmenin bir İiçtimasda mühim bir havadik aldık — Saygısız kız değildir am- ma, huy iştel.. Belma, merakmdan yordu: Hürrem Hakkı, genç kıza, — Rasih Beye sordum. Bir sey bilmediğini söyledi günlerce susuz kalmış bir ada mın pınarbaşmı görür grmez daha canlanan, daha tutuşan hasreti, hararetile bakıyordu: — Fazilet Hanımm şirret- liğini Nevrese anlattım. Bana inandı, Fakat de davet et- tim. Eğer bir de sizin ağzmız dan dinliyecek olursa daha emniyet gelir. — Nevres Beyefendi, kaba- hati &imde buluyor? Beyde mi? Hürrem Hakkı, mazlüm maz lâm Boynunu büktü: — Hayır... Bendenizde... Belmanm kaşları, kırışrver- mişti: — Vah, Hürrem Beyefen- kabahat sizde öyle mi?, — Ben, maalmemnüniye ka bul ettim. Ferhunde koşa koşa geliyor i titri- i, İri Rasih | Gini evvel 430 tarihine müsadif cu- martesi gününe muallâk bul makamına kaim olmak üzere n olunur. du: — Bonjur Beyefendi. Hürrem Halkı, genç kızı se lâmladı ladı: — Ben, Nevresin yazı od. sındayim. Siz, beş on dakika sonra geliniz. i, Rasih Bey kip eder. Şimdi bana müsaa- de... Nevres, şüphelenmesin. . Ferhünde, soruyordu: — Peki, ne diyeceğiz?. — Hiç bir şey.. Evet, diyi- niz, kâfi!, — Neye?. — Hiç bir şeye!, Hürrem Hakkı, genç kızlar- la, böyle esrarengiz şekilde, aralarında #hlihim bir cürüm, günah iştiraki varmış gibi ko- nuşmakta bir lezzet buluyor- du: Rasih, gelince ona da an- latırsınız, Geri dönüp, yazı odasma gir di “Belma, kahkaha ile gülme mak için elile ağzımı kapamış- ve sür'atle söze baş-| Taliplerin Beyoğ desinde Bolu ap ikinci katında 3 numerolu daireye her gün 9-18 ve 1:5 e kadar müracaat etmeleri manının tı: — Aman, ne kayıt, ne şart! Sanki Fazilet (Hanımdan bir indiğimiz varmış gibil, hünde, düşünceli düşün- celi başını: salladı. — Bizi koruyorlar. Ben, der hal anladım, — Rasih, söylemiştir. — İşte bunda yanılıyorsun Belma! Sen, Rasih'i hiç, amma hiç tanımıyorsun. Bunu, Rasih, söylediği için değil, söylemedi- gi için anlıyorum. Belma, gözlerini kıstı, arkada şını taaccüple süzdü: — Garip şey! — Hiç te garip bulma, Lâkır- dr aramızda, Fazilet Hanım, kısmen haklıdır. Rasih, o gün, çok dürüşt hareket etti. Daha nazik davranabilirdi. Hem öyle zannediyorum ki bilhassa yaptı. — Ne ile hükmediyorsun? — Rasih'in kimseye öyle ha- şin, dürüşt bulunduğunu, sert- lendiğini o ane kadar gördün mü? — Hayır! — Demek ki bunda bir kastı) | | 10 Namer (2). Lüzumlu ($). Nota (2). 1 — Kilidin kardesi (5). Çıt ke rildım. vardı. Belma, Ferhundeyi dinlerken İdüşünüyor, onun mantıkını, mu hakemesini gayet dikkatle ta- kip ediyordu; — Belki de fırsat gözetliyor. du. — Bak, ne çabuk bana, hak verdin. — Peki, Rasih'in kastı he ola İbitir? İG Ferhunde, gülmeğe başlamış t&u: — Sinirlendiği bir iki değil ki İ Belma, bütün samimiyetine İrağmen Ferhundeyi iğnelemek ten kendini alamıyordu: — Rahşan'i Kâmil Beyden mi kıskanıyor? Ferhunde, birden kulaklarına jkadar kızarmıştı; boğuk bir ses le: | — Belma! diyebildi. Belma, hemen pişman olmuş tu: | — Şaka söyledim. — Fakat bu şaka değil... Bir kere kalbimi kırdın! .— Nasıl, sen bana gücenir mi tahsi tarihi ilândan itibaren O gün zarında hakkı | temi isdmal etmeniz münasip görü olmağia keyfiyet ilân olunuc. ve sin? Ferhunde, şikâyetle baki du, cevap vermedi. Belâ rik sokuldu: — Bana mı gücendin? Y8İ şüphen mi vardı? —Sana anlatamam ki Bi İfnsanın hiç düşünmediği b kafasınm içinde mütemsü kendi kendine işliyen fi zanlar, şüpheler var, Şüpl” mek için bir sebep yok- ten de, Ralışandan da © Buna rağmen içim bir — Peki, bu şüpheni R hissettirdin mi? Ferhunde; şiddetle başı ti: — Kaşiyyen! a — Rasih, nelere sinirle ii — En ziyade Fazilet ma, .. Görmi usun ei Hepimizi öyle göz hapsi” yor ki Şi! Belma, omuzlarını titret — Sinire dokunmıyas? değil. Rasih Nevres, ağır ağ” yordut | uni

Bu sayıdan diğer sayfalar: