5 Ekim 1930 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6

5 Ekim 1930 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mülliyet STEŞRİNİEV VEL 1930 İDAREHANE — Ankara caddesi! © No: 100 Telgraf adresi: Milliyet, İs- tanbul. Mahmut Şevket Paşanin katli — Sinop sürgünleri — Belediyeden istifa 1913 senesi Haziranın ikinci gü- mü İstanbul, çok çirkin ve felâketli bir siyasi cinayet görmüştü. O gün saat 11,5 ta sadrazam Meh man sade Serveti Fünuncu değil, Be-| bıraktım. Bu istifa ile ömrümde ilk yoğlu belediye reisi idim. Bu sıfatla) girdiğim resmi bir vazifeden on üç hükümet mahfillerile temasım daha | ay bulunduktan sonra ayrılmış ol. fazla idi. Gittikçe artan fena şeyler) dum, matbanma döndüm. Telefon numaraları: İstanbul 3911, 3912, 3913 beni memuriyetten kaçmağa sevkedi yordu. Fakat meslekim olan matbu: atta da can kalmamıştı. Beyoğlu belediye müdürlüğü za- manma sit hatıralar arasında bir ta- nesi bende İyi tesirler birakmıştır. ei i Deyin pederi Hüseyin Cafer B. eceli ABONE ÜCRETLERİ Türkiye için Hariç için 400 kuruş 800 kuruş 150 1400, 1400 2100 Gelen evrak geri verilmez Müddeti geçen nüsalar 10 kuruş tur. Gazete ve matbaaya ait işler için müdiriyete müracant edilir. © | Gazetemiz ilânların mes a Bugünkü hava Dün en çok hâraret VA, enaz 10 derece idi. Bugün ruzgür por r97 esecek hava bulutlu olacaktır. 73 üncü hafta birinciliğ kazanan Galatasary Jisesinden “1371 No: Nejat Kemal B. in ya ozısı şudu: Bu haftanın en mühim ha- beri İsmet Paşa Hz. nin 2 Teş- tinievvelde Mecliste yeni kabi- ee Paşa programında di- yok ki; “Hükümetin takip. edeceği siyaset umumi ve ana hatlarile uzun senelerden beri takip olu- nan hatların ayni olacaktır, Da- İ bilde bu umumi siyasetin ifade- si Cümhuriyet icabatınm müş» “madi bir tekâmül takip etmesi, vatandaşın huzur ve emniyeti- nin çakşmakla inkişaf etmek gayelerinin engelden masun bu- lunması, vatanm, milletin his- «si ve içtimai birliğinin muhafaza ve takviye edilmesidi —— IRTİHAL Kösriye oşrafından ve Darilâceze ç hastânesi ettibbasından Doktor m ,mev'udu ile irtihali dür baka eyle miştir. Cenazesi bugün sent on bir buçakta Divanyolunda Binbir direkte &czane sokağındaki (2 numaralı ha nesinden kaldırılarak Beyazı camii © şerifinde cenaze namazi badel'eda Topkapıda Merkez. efendideki mak berci mahsusasına defnedilecektir. Mevlâ rahmet eyliye, Yüksek Mektep'er Mübayaat ko onunda: Dumlupınar - Yeti mektebi için 2 teşrinlervel 1030 perşembe günü kapalı zarfin ihalesi ilân edilen kun- dura malzemesi, taliplerin teklif atik leri fiat haddi itidalde görülmediğin den 6. teşrinlevvel 1030 pazartesi saat 16da pazarlık © suretile tir. Talipler, Findıklıda Yüksek Mektepler mübaysat komls- a tiyesinde Selçuk Hatun kız Orta İ gazetelerle 1913 matbuntının arasın- İ yaseti gitgide yayılarak keyfi idare- Hey'eti ateşli bir mukabele Bu cinayet İttihatçıların Babıâli baskını günü Babiili koridorunda Harbiye Nazırı Nez Paşanın katli vak'asına bir mukabele idi. Birinciyi yapanlar memleketin rahatına ve ta- gribi haysiyetine nasıl el uzatmışlarsa ikinci cinsyeti yapanlar da daha acık hı izler bırakmışlardır. 1908 inkılâbında ilân edilen hürri- yet ve serbesti 1909 senesi 31 Mar- tındaki ihtilâlden sonra tahdit edile edile idarei örfiyelerle hayali bir ha- le gelmişti 1913 Haziranının Beyazıt İ inayeti beş sene evvelki meşrutiyet ve hürriyet ilânı mefhumlarını, deni- lebilir ki, bütün bütün sakat etmi; ti İttihet hükümeti kendilerine yapı lan bu sui kastan haklı bir kuvvet ve cesaret alarak İstanbulda dehşet siyasetini kurmuştu. Cinayet yapanlar aranılıp cezaları verilmek üzere tutulurken bu fikre! $u da, bu da taraftardır. i vapur dolusu adam t Bunların çoğu memleketin münevver leri idi. Hepsini birden Bahri — Ce dit vapurile Sinoba sürdüler. Artık matbuat, içtima, ve kelâmen serbestisi ortada kalmamıştı. Abdül. hamit devrinde Yıldızdaki Hamidiye | camisinin önünde bir çün patlatılan bomba behane edilerek yapılan şid- detler, 1913 Haziranı cinayetinde da| bu kuvvetli ve daha merhametsiz 0-! lerak tatbik ediliyordu. O tarihte, Abdülhamit devrindeki | da fark kalmamıştı; ve bu tazyik si- ye yol açi in büyük bir inkılâ- bın candan taraftarı olanlar kararan istikbale bakıp için için ağlıyorlardı. Tttihat hükümeti sorgusuz. yürüyor! du, 1909 dan beri keyfi bir sürette de vam ettirilen idareci örfiyeleri ve sai istimalleri rüp (Ham yağma) ve (Doksanbeşe doğru) manzumelerini | yazan Tevfik Fikretin bu şikâyetleri 1913 ün Haziran cinayetini işliyen! O da Paristen ilk defa olarak İstan- ler yüksek ve ayak takımı olarak 30| bula gelen tayyareci Dokur (Dau- kişi kadardı. Bunlardan yirmi dördü! court) un istikbalinde bulunarak tay Divanı Harpçe idama mahküm oldu. | yare ile İstanbul üzerinde cevelânım- Bu yirmi dördün on ikisi memleket! dır. baricine kaçmışlardı. Diğer on ikisi a 1913 Teşrinisanisi içinde 18 Haziran Salı günü Beyazıt Meyda! İstanbula geldi. Şahir namına bu 2- uda asıldı. Asilanlâr içinde Damat! damı ben istikbal ettim. Mösyö Do- Salih Paşa, Miralay Fuat Bey, yüz- kurun tayyaresi, tayyareciliğin ilk İ başı Kâzım, Muhip, Ziya, Topal Tevs| eserlerinden ve tabiatile çok iptidi İfik ve daha bir takımları vardı. İidi. O zaman tayyâreye binmek fev- Prens Sabahaddin, Şerif Paşa, Re kulâde hareketlerden idi. Malümdur- şit Bey, Gümülcüneli İsmail ve daba | ki tayyarecilik büyük muharebe za- bir kaç tanesi kaçanlar arasında idi. |manında terakki etmiş ve ondan son Mahmut Şevket Paşanın katlinden | ru şimdiki neticeler elde edilmiştir. İsonra kabineyi Sait Halim Paça teş-| Havada gezmek, hava yolu ile devri- Sinema ve tiyatrolar; İs. B. Darülbedayi 11 4 perde Tercüme eden ler: İG Geçen seneki gibi: sak ak- şamları mu: temsilleri yz | i Bu akşam saat 2130 da il İlm “ve tale beleri, çarşam üniformalı» zabitana ve cumartesi akşamları: umuma tenzili vardır. yağlarım hayat faciası 3 perde, sine ma vE Saryete Türkiye iş Ban- kasından: İstanbıllur kurtuluş Bayramı | mimasebetile 6 teşrinievve! » İkil etti. İttihadın en maruf çehreleri| âlem yapmak pek #ade işler sirasma İzmü ri kabinenin içinde idi. Bundan ev- tihadın kabinede bulunan büyükleri ve İstanbul muhafızlığı yapan Ce- mal Paşa belediye işlerinde bize ko- laylık veriyorlardı. Şehremini Cemil Paşanın izin ala- İrak Avrupada bir ufak seyahat İmması üzerine Şehremanetine Poli ü Bedri Beyi vekâleten getir. İdiler Bedri Bey derhal merkezin ar- zularins yerine getirmek, yani Şeh- remaneli dairesini şehir işlerile işti- galden ziyade siyasetçi olmağa baş- İ latte. Artık benim Beyoğlundaki beledi. İ yede hiç şevkim kalmamıştı. Merkezi yet usulü yaptılar. Her şeyi merkez- İden sormak lâzım geliyordu. Beledi- İzesilik vazifelerinden olan sıhhate, İumrana, sokakların rahat işlemesine! İ mütenllik hiç bir işi serbesçe yapabil İmek imkân: kalmamıştı. Gazetelerle, filân belediye müdü- rü istifa edecekmiş, falan azil oluns- çakmış. ... gibi Bedri Beyin yazdır- dığı havadisler çıkmağa başladı. 1914 sonbaharındaki gezetelerden- birinde benim de azil olunacağıma nin ne kadar haklı olduğunu münev- verler anlıyordu. Ve denebilir ki son vak'alardan sonra Fikretin ismi ve mevkii çok yükseliyordu (*). Garip bir tesadüf eseri olarak © za- (8) Tevfik Fileretin (doksan beşe doğru) şiirinin intişarı üzerine İtti- hatçıların yardakçı kısmından olan gazeteler büyük şaire her fırsatta bü) cüm ederlerdi. Tercimanı Hakikat 1910 kışında gok ileri gittiği için Serveti—Fünun ile matbaamızda kurulân Fceri—Ati| yapmış. | Bu mukabele 26 Kânunuevvel (326 - 1910) tarihli ve 1079 numa- rajr gazetemizde vardır. Mukabele benim, merhum Mahmut Sadıkın, müderris. Köprülü zade Fuadın, meb us Fazıl Ahmedin ve çok muhterem t mektebinde almış olduğum tisdik- ameyi zayi ettim. Yenisini çıkarta” | 5 cağımdan eskisinin hükmü “olmayı 101 Sabahat Nevres Vacit, yorgun bir gü- ümseme ile baktı; — Onların hepsi İtayali.. Hep benim kuruntum!,. Biri haki- değil. — Dünyada mutlak hakikat 'ğ ne var, zaten? Senin o ha- | mak! yali muaşakaların, mükâlemele- kuruntularm emin ol ki kaç şuk, maşukanın kalbini uyuş turmuş, hicranlarınıavutmuştur. senin hayali dediğin, kuruntu Jediğin şeylerden kaç âşık isi de etmiş, ve ihtimal kaç genci deh çıkarmıştır? “Senin için iyorum. Kendim ve &m- lim için bunlar, gençliğin ebe- hileleridir. Eğer kbü na- İ İ N İ Hamdullah Suphinin imzalarını taşı- yordu. Bu nüshada (Doksan Beşe doğru) manzumesini de basmıştık. Bu. . nüshamız çıktığı zaman büyük Malımut Yesair mma bir kaç eser okumuş, bir kaç satır hatırımda bu izdendir. Sen, bunları daha ko İaylıkla, daha maharetle, daha| salâhiyetle söylersin. — Meramın beni gülünç yap- , Hürrem Hakkı, için için “ho- murdandı, yumruklarını sıka- rak hiddetle bağrdı: — Bilâkis,seni gülünç mevki den kurtarmak istiyorum! — Anlıyamadım!, — Anlarsın! Senin alelâde, ba sit konuşmamaklığm. aleyhine- dir Nevres!.. Ve aleyhine olu- yor. Sen, başka konuşacaksm. Bırak mânası olsun. Etrafında cağımı bugünkü gazetelerde oku- dum, doğru mudur? — Haberim yok, gazete bavadisi! — O halde tekzip ediniz. Çünkü vazife ifasına bu gibi haberler mâ. midir. — Tekzibe ne lüzum var?! — O halde bön istifa ederim. Dedim masasından bir ki alıp derhal istifamı yazdım, önüne amman Şalrden aşağıki telgrafı almıştık: Rumelihisacından 20 Künunusani 327 Deraliyede Babıâli karşısında Ser- veti Fünun idaresinde Beyefendiye ve vesateti iütufkârile Serveti Pünun ailci muhteremesine: Pek âlicenap olan tezahüratı sami- miyetinize teşekkür ederim. Keşke a rada şahsı hakirim mevzu olmasaydı da müdafaa hak için ben de sizinle hem his ve pür heyecan haykırabi- leydim. İ ağ welkmin yanlığını dme İİ 4 i | Zepelinle beraber Ahmet İhsan| iştir. Dokur'un Francadan O Londraya bidayetinde Manşı geçerek. gi: İden Bileryo'dan soüra en cesr bi | tayyareci idi. Paristen hava yolu İlstanbula gelişi fevkalâde bir vak'a İ sayılıyorda, Mösyö Dokur tay: bize İ gönterdikten sonra bana münidar ba- İkarak; — Belediye reisi'Efendi! Daireni:| > havadan görmek İster misiniz? Dedi ve ben de bindim. İstanbul- lun üzerinde bir cevelân yaparak av- İdet ettik. Ama korkmadan desem ya- İlan söylemiş olurum. Tayyareyi ida- re eden Dokur bir delikten ibaret 0- İlan tayyare içinde arka tarafta, ve ben mitafir önde oturuyorduk. Eski tayyareler böyle kullanılırdı. Müthiş bir gürültü, sert bir İ gör, fena benzin ve hint yağı koku- İları içinde yükseldik, İstanbulu yu- İkardan seyrettim. Beyazıt meydan İdaki adamların karmen gibi yerde yü rüdüklerini gördüğüm zaman bana çok tuhaf hisler veçdi. Ben bu hi İleri iki sene evvelg â9li de, Alman- İ ya seyahatine giltiğimiz zaman Kont binip Kons. tans gölünde uçtuğumuz zaman da İhâsrl etmiştim. Fakat arada büyük farklar vardı. Zöpelin balonu havaya yükselmiş! bir tramvay arabasına benziyordu, içinde geziliyordu. Dokurun tayyare- si ise bir ufak kutu idi. İstanbul cevelânımı bitirip o Yeşil köyde tarlaya indiğimiz zaman geni; bir mefes aldım. Medeniyet âlemi havada, deniz al- tında, yer altında yor. Bu âlemin yürüyüşü yanında çok geride kaldığımız için yeni nesillerin bizlere nisbetle yüz kat fazla çalış- İ masını söylemeğe lüzum kalmaz. İ 19i4.ün25 Kânumusanisi Türk| irfan ve matbuat hayatına acıklı bir gün olmuştur. O gün Recai zade Ek rem Beyi ebedi “yatağına yatırdık. Ben büyük hocümdan dinmez göz yaşlarile ayrıldım. Serveti — Fünun! yetim kaldı. Serveti Fünunun 1183 numaralı 23 Künunusani tarihli nüshası üste da hasrolunmuştar. Oradaki maka. lemden bazı parçaları alıyorum Mat- s are) İ bunt batırılarınım . Üstad. Ekreme TEVFİK FİKRET kiler, ondan türlü mânalar çrkar mağa uğraşacaklardır. Hepsi bir türlü tefsir eder, Ayrıca mühim münakaşa mevzuu da olursun. Kendilerinden kesretle bahset! ren insanların, şöhret tacirler İnin bütün hileleri budür.Sorula- na da ceva vermez, gülerler. Söz İlerin nükteli olacak, muamma- İya benziyecek. Seni dinliyenler hayretle ağızlarını açacaklardır. Eğer onlara, anladıkları ve anlı yabilecekleri bir lisanla bahsede cek olursan, itibarın düşer. Bu- İrur kıvırmağa yüz buruşturma- a, omuz silkmeğe başlarlar; iz de bir adam, bir şey zânne- diyorduk! lar başlar. Bununla kinci tifaden olur. Hakiki takdirlerinle, eklemeler ayrılır. Nevres Vacit, isyan eden bir tavırla göğsünü çıkardı, kaşları- Dı çattı — İnsan, bu kadar küçük gör düğü, böyle aldattığı bir mahlâ ka nasıl olur da ruhan bağlanabi lir? Nasıl hürmet eder? Hürrem Hakkı, kollarını aç- miştı: 7 İmar pet apt” ithaf ölunmuğ, olan birinci cildinde, mıyorsun ; hazır esvap alıyorsu potlarma göz yumacaksın .. Sen Belmayı, bir kaç günün “içinde teshir ediverirsin. — Buna inahmıyorüm! — İnan, evvelâ kendin inan... Kendini inandıramadığın şeyle- re, başkalarını hiç inandıramaz- sm. Sana, hatırlat, demiştim. — Neyi? — Rasihten ettiğim istifade- leri! Nevres Vacit, elini alnına vur du: — Evet,,. Evet. nim için çok enteresan . — Kort fikrini ortaya- atan bendim. Hoş görmiyen, itiraz eden yalnız Rasih olmuştu. Fa kat bunu açıkça söylemedi, ne kinaye ile, ne sitemle, ne serzi nişle hissettirmedi. Süküt etti, Vekayi ona hak verdi. Nasıl? Sen kort'tan müş. teki misin? —Her halde pek memnun da değilim, Onu karıştırma... Ra- sih, komşularım birini sevmi yor, birile föruşmuyor, hattâ istiskal ediyor. > > ver- O, be- 1912 | ç Pazartesi günü İstavbal ve Beys oğlu şubelerimiz kapalı buluna yazdıklarımla Recsi zade Ekremin Serveti Fünun hayatına olan tesirini anlatmıştım. Birinci cilde müracaat olunursa edebiyat tarihimizin mühim. bir safhası hakkında tenevvür edil- İmiş olur.İşte müshai mahsusadaki | parçalar: Ekrem Bey irtihal eyledi, Serveti Fünun yetim kaldı, Evet, Ekrem Bey Serveti Fünunun hakiki bir babası idi. Onun cenabı irşat ve himayeti güzetemizin bidayeti mevcudiyetin- 'denberi üzerine açılmıştı; Serveti Fü mun Ekrem Beyin nuru irfanile doğ- muş, onun irşat ve himayetile kuvvet lenmiş ve yaşamıştı. Şimdi Serveti Fünun elemnak, giryenak bir yetim- dir, matemdedir. Memlekette edebi ve fenni bir ga- sete tesisini bende uyandıran his ve| emel, 1299 — 884 tarihinde üstadı merhumun gayet sevdiği Mektebi Mülkiyedeki rahlei tedrisinde bösl| olmuştu: Bugün gaybubeti ebediyesi için yandığım,aşladığım hazreti Ekre| min o zamanki genç dimağlarımızaı ilkn eylediği teceddüt hisleri o ka- dar kuvvetli idi ki o tesirden azade| kalmak kabil değildi: Sonraları tat merhumun © bir birini velyeden| İtserleri bu teceddüt ateşini daima ta| zeliyor, alevlendiriyordu. Merbasbu minaazama - karşı derin) bir ihtiram besliyerek vazifei neşriye sinde devam eden gazetemiz onu kal | ben tebcil ve tazimden bir an bali| kalmıyordu; hissiyatı tazimköranesi- İni her an izbara smade olan Serveti İFünun bir vesileyi 1311 de buldu. O| — zaman mahat Baba Tabir “Malü- mal, nr neşrediyor; her tarafa teca- İsüz ettiği gibi Ekrem Beyin henüz intişar etmiş olan “Şemsa,, sma dahi gatmıştı. Bu hareketi hakkında yaz- dığımız bir fıkra üstadı Mükerremin İbir iltifatnamesi temin eyledi. Ustadı muhteremin “Serveti Fü-| nun,, ile Tabıtası bu mektupla başla mıştı; © tarihten itibaren gazetemi- zin tealisini cidden arzu buyurdular; | kendi şakirtlerinden Tevfik Fikret! Beyefendiyi hize intisap ettirip riya- | i tebririyeyi ona tevdi ettiler. İşte Serveti Fünunun tarihi olan devrei edebiyesi üstadı merhumun eseridi mazhariyetimizi i JEAN HERSHOLT ve MARİON NİXON taralından temsil edilen CAZBANT DELİSİ sam muszzam ve zöngin filmi gidip temaşa edecektir. Maestro POLLANSKY tarafından bu filme tatbik edilmiş muzika mükemmeldir. Bugin ' saat, 16,1/2 matinesile suvaresinde MİSS SİMONS (e «ll tayları, köpekleri ve güvercinleri tarafından veryete mumeroları CEMİL YANIN minden sonra in unutulmaz. şaheseri “ŞEHVET KURBANI Mİ- e UFA müessesesinin JO getirilen ve şimdiye kadar sinema çerdesinde görülmüş olan MAY. tarafından vücude Çİ eserlerin eh küvvetlisi ve GÜSTAVE FROLİCH ve LİLLİAN HAYD tarafından bir sureti fevkalidede temsili edilen EBEDİ S amındaki“ sözlü Ve şarkılı süpertilm B tejrinleyvel çarşamba akşarsı Gala müssmeresi olarak ya Sinemasında ERSERİ OK Li Tu* DANSLI IKİ ORKESTSA a Darül'aeze müdüriüğündeni 500 kilo tuzsuz tereyağı1000 kilo pirinç ür Bbalâda cins ve mikdarı mu- harrer tereyağıle pirinç ununun. 2 teşrinisani 930 puzar günü kapalı zarf usulile münakasaya konulacaktır. Taliplerin yüze yedi buçuk teminat akçelerile müra- caatları, YİNTENKULİ | Bütün dünyada tanınmış Amerikan mürekkepli kalem. Müktedir ve tanınmış acente ars- Türkiye için ümüm acentalık veriliyor.“ Tekdiflerin “* Asbönrön”y rumuzu ile almanca veya İransızça olarak zirdeki adrese gönderilmesi: “Abestos, Beograd, Postfach 468 iyor Caküdar Bankası 30 Eylül 930 tarihinden iti- Daren Üsküdar Bankası müdiri Şekip Hikmet Beyin inlikâkine mebni badema bankamız namına imzaya ; salahiyettar © oltadığı ilân olu Daktilo aranıyor Bir ecnebi şirket bihakkın Türk- çeye ve biraz Fransızcaya vâkıf bir daktilo aramaktadır. “Tabriten Ga isin 188 numaralı posta kutusuna müracast Duyurulması, Istanbul İkinci Ticaret Mahke- mesinden: Müflis Brodromos etendinin İs- tanbul'da Kürkçü hanında 36 nume- rolu dükkünde mevcut erkek böyük ve küçük muhtelif elbise ve paltolar açık arturana suretile satılmasına ka rar verilmiş olduğundan “tlip olan: ların 11 Teşcinievvel 980 Camartesi günü saat 10 da ve anı takip eden diğer günlerde mezkör dükkâna mü- ilân olunur. KIŞLIK BAHÇESİNDE Her akşam ösat 17,02 dan 90 ye kadar KONSERLER UCUZ FİATLAR Her CUMA ve PAZAR günleri Tekmil Varyete programile Büyük Mat a ne İki kalp birleşince weli, Herzen im 8/4 takt) Almanca sözlü ve şarkılı en mükemmel filmdir. “ Bugün Melek Sinemasında NANCY CAROLL HAYAT Dalgaları tilminde fevkalade olarak şarkı söylemekte, dans etmekte ve oy Damaktadır. Kısmen renkli olan bu müketnmel - filmde Nüyorkon FİELDS FOLLIES, in en ları görünmektedir. İlâveteni FOX NEWS halihazır sesli dünya havadisleri Istanbül birinci ticaret mahkeme” sinden; Felemenk © Bahrisefit Bankasına merhun olup sanlması karargir olan 10 adet 1011 ve 1 adet 1908 cihli Mırır kredi Fonsiye ve 1 adet Şark demir yollan tahvil 8-10.030 tarihine müsadif Çarşamba günü saat 14 te İstanbul tabvilir Borsasın Esham ve ağı ilin ona hak verdirtti. Kâni Bey or tada, Fazilet Hanım ortada. Yanımızdaki komşular, yakın ahbaplar; üzaktan tanrirklar, .. Hepsi, hepsi meydanda. — Doğru! — Belmayı, tam modem tip bir kız tahayyül ediyordum. Ra sih,onun da mevkiini verdi, gös terdi, Nevres Vacit”in sesi, meçhul bir sıtma ile titriyord — Belmanın mevkii ne imiş? — Göründüğü £ kadarmış. Ne eksik, ne fazla... Hürrem Hakkı, durmuştu, ha fifçe kardeşine iğildi: — Anlatabildim mi? Nevres Vacit, gözlüklerini çı kardı, parmaklarının ucile göz lerini oğuşturdu: — Anlıyorum. — Hayır... Anlatayım... Gö ründüğü kadar. -, Neden bahse diyorsa, onun hakkında bütün düşüncesi, bilgisi o kadar... Kahkaha ilemi gülüyor? De- mek ki azami gülüşü © kadar... » Stok çekmesi belma luğu öyle. . Kadınlığında o ka- dar... Serbestliğinde o kadar... Bu noktayı açayım. Böyle ser- best, delişmen bir kız, daha ile- risine varabilir, değil mi? — Ümit olunur. — Hayır... Oda okadar... Susmuştu; Nevres Vacit, al- nı karışarak düşünüyordu. Hür- rem Hakkı, bir koltuğa çöktü: — Az istifade mi? Nevres Vacit, inler gibi mırrl dandı: — Demek Rasih, ha! — Neye taacciip ediyorsun? Neye ağzın açık “kaldi? Niçin istihfaf ediyorsün? Biraz evvel, senin hakkında, düşündükleri- — Rasih'in hesabına teşek- kür ederim. Seninle bü kadaf iyi, bu kadar güzel anlaşaca mızı pek ümit etmiyordum. — Bütün hodbinler gibi inat- çılığım seni korkutuyordu. Eğer serziniş edersen, sö- zümü geri alırım. — Devatn et. Daha kırılacak ayna kaldı mı — Hayır... Şimdi kırıkları topliyacağım. i — Bugün sen, çok şüyani dik | kat bir adamsın, Hürrem! Hürrem Hakkı, yerinder kalktı, küçük bir reverans yap- t — Kimden bahsediyoruz? mi söylemiştim, ne çabuk unut tun? Hürrem Hakkı, kardeşinin boyun eğdiğini- görmüştü; bu, zımnen itiraf edilen bir mağlü- biyetti. Nevres Vacit, ancak işitilir bir sesle: — Evet. . Olabilir ya.. Ni- çin olmasm? — Pek âlâ, olabilir. Nevres Vacit, elile işaret et- t: 3 — Kırıkları topla| Hürrem Hakkı, tekrar yerine oturmuştu: — Belmanın şahsını, şahsiy© tini bir yana bırakalım, Senin # zerinde Yaptığı tesire bakalım — O, müthiş! — Farkındayım... Hem o &* dar farkındayim ki bu e susi sempatim olmasa, ni Bitmedi)

Bu sayıdan diğer sayfalar: