17 Ekim 1930 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

17 Ekim 1930 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

izatı, Eciebiyat, ETE Rİ EE RL a e gü e NM Em Sa HANNA Asrın umdesi “Milliyet” tir. w 7 TEŞRİNİEVEL 1930 1 İDAREHANE — Azer enddesi 100 Telgraf adresi: Milliyet, 1s- inbul. Telefon numaraları: Istanbul 3911, 3912, 3913 ABONE ÜCRETLERİ Türkiye için Hariç için 800 kuruş Gelen evrak geri verilmez © Müddeti geçen nüshalar 10 kuruş Gazete ve matbaaya sit işler Dün en çok hararer 2i enaz 16 derece idi. Bugün ruzgâr poyraz “esecek hava bulutlu otacakur. ii A VA Gelirgelmez! Hani Mahmutpaşada seyyar satici Gelir gelmez tutuyor. - Biz de öyle olduk. Daha İstanbla “ak basar basmaz bir takım aziz a- ibba nara atarak karşımıza çıktılar. İsmiyet, milliyet, . millet, hezimet, dak bir sürü erapda mastardan ürekikep bir çiçek demetini elimize Vİ indular. Bütün seyahatlerde bu şe- Mİ ide teşyi ve istikbal yapıldığını bil erübe bildiğim için aldırmamak yorum amma artık bu an'anenin © İİ ânasız ve iptidni bir şekil arzetmek KEİ” olduğunu da söylemek istiyorum. ni bu şuna benzer.. Bir işsiz Er- * İte bulunmuş. Gecede dört mecidi- S sye pazarlık etmişler. İlk gece hiç “İİ aktan âciz olan Ermeni iyi bir © aragözcü tutmuş ve halk pek mem- İİ an olmuş, ertesi akşam bunum hizi- | düden dolmuş amma karagözü İİ rmeni oynattığından kimse gülme - İİ iş ve ramazanm altı yedisine doğru | dan düşüp iktidardan çekilme-| büyük devletlerin baziçesi vazi-| Brezilyada geçenlerde Ğİ ikkân bom boş kalmış. Arnavut İkİ rmeniye halkın neden gelmediğini «duğu zaman şu cevabı almış: — Dram oynayorum da ondan! Sekizinci gece boş dükkân önünde Öçmeninin karagöz oyunu bitip te | elusul karagöz: | — Yıltam perdeyi eyledim viran, | arayım sahibine haber vereyim! de ği zaman Arnavut dayanamamış ve “yri ihtiyari . — Yık be Allah belânı versin! “6x gün dram her gün dram, zaten afoldum Bizde de her spor seyahatinden una bir dram oynanması işin tadını açırmaktadır. FELEK © Dr.H. ŞıNASİ Yavrunuzun en sıhhi Hürrem Hakkı, gözlerini kır ştira kırpıştıra baktı: — Bir gayri z © — Zannederim. © — Ben, pek farkma varma- . Ne gibi — Sonra da Rasih'e benden 'azla dikkat ettiğini söyler, id “ia edersin. — Sen de beni ithama vesile *riyorsun ya! İle mi idi? Sabahley “alkmaz İstanbula gö: E ğitmesi ile gelmesi bir oldu. MW — Sonra? Bir arkadaşı çağırdı, oraya tabiilik mi var-! 5 dn sn Haftalık icmal Politika Cemiyeti Akvam hey'eti umu| sındaki iktısadi bağları daha miyesi geçen hafta içtimaları-| kı bir surette bağlıyacak mal na nihayet verdi. Bu sedeki iç-| yettedir. Gerçi İngiliz gazete- tima devresi esnasında hiç bir)ci kralları tarafmdan teklif cdi- netice elde edilemediğini ve bu) len imperatorluk arasında 8. İnun sebeplerini geçen haftaki! best ticaret fikri suya düşmüş icmalde izah etmiştik. Şimdi| tür. Fakat buna mukabil Kana- Avrupa diplomasisi bu muvaf-|da tarafından çok mühim ve dal fakıyetsizliğin aksülâmelini his| ha ameli bir teklif yapılmıştır. setmeğe başlamıştır. Bu aksü-| Diğer dominyonlar tarafından iâmel İngilterede, Fransada,|da kabul edilen bu teklife gö- Almanyada, İtalyada hülâsalre, İngiltere, Kanada buğdayı Avrupanın her memleketinde|na ve zirai mahsulâtına güm bariz bir surette hissedilmek-|rük tarifesinde bir tercihi mua- tedir, Bugünkü Avrupa diplo-| melesi yapacak olursa, Kanada masisinin aldığı istikamet, Lo:|da bilmukabeleİnkiliz eşyasına karno zamanmdaki istikamet-İdiğer milletlerin ten farklıdır. Devletler, beynel-| farklı olarak yüzde on nisbetin milel teşkilâtlar, ve beynelmi-|de bir tercih muamelesi .yapa- lel tesanüt ile sulh temini fik-| caktır. Yani meselâ İngiliz ma- rinden tedricen ayrılmaktadır-|mulâtı Sınaiyesi, Amerikanm lar. Her devlet kendi selâmeti-|mamulâtından yüzde on daha ni, kendi iktisadi ve mali mese-|az gümrük verecektir. Eğer ka- letmeğe çalışmaktadır. cihan iktısadiyatına mühim te- Fransada bu aksülâmel her! sirler yapacak bir tedbirdir ;şim memleketten daha kuvvetli gö-|diye kadar gevş rünüyor. Bu, şimdi Briand'a bağlı bir siya karşı bir cereyan şeklinde de İngiliz imperatorluğunun, sıkı, nazara çarpmaktadır. Alman in! bağlarla bağlı bir iktisadi teşek İ ihabatının neticesi, Cenevre kül olması için atılmış en mü İdeki muvaffakıyetsizlik, İtalya! him adımdır. Jile bahri tahdidi teslihat mü- - kalması, bü- İzakerelerinin akim ısı, b Garbi Avrupa devletleri, ken- tün bunlar, Briand'ın vaziyetini'di (o meselelerini kendi ted - sarsmıştır. Fransada Briand ta| birlerile | halletmeğe © çal rafından temsil edilen sulh Ve| şırken, Balkan devletlerinin dı İmüsalemet ve beynelmilel tesa-| ayni yolu takip etmeleri tab | yni y .. nüt siyasetine karşı cereyan telâkki edilmelidir. oAtinada baş göstermiştir. Bu vaziyette! toplanan Balkan konferansın- Briand'ın daha uzun müddet|dan geçen hafta bir nebze bah- iktidarda kalamıyacağı tahmin! setmiştik, Hafta arası müzake- edilebilir. Poincar&'nin tekrar releri takip ettik. Memnuniyet İiktidara geleceğinden bahsedili| le görüyoruz ki, Atinada mü- yor. Hattâ Başvekil Tardicu İ- zakerat samimiyet havası için- İle Poincar& arasında temaslar|de cereyan etmiştir. Konteran- |başladığı bildirilmektedir. Po-|sın ehçmmiyeti, bu müzakerat incarâ, ya Başvekil, yahut ta| neticesi verilen kararlarda de" Hariciye Nazırı sıfatile tekrar) ildir. Çünkü bu kararlar ne de iktidara gelecek olursa, artık| olsa, şimdilik birer temenni ma Strezemann, Briand, Chamber | hiyetindedir. Kendi siyasi ve ik » şey bilmiyen ve karagöz oynat . | l3in zamanına kat'i olarak Ve-| tısadi ihtilâflarını, kendi arala-|dır. Fazla istihsal yüzünden zi- fanmamak İl | yeceği gibi bapishanelerimizde de da etmek icap edecektir. Filha-| rında halledebilecekleri hak- kika bu üç devlet adamım biri! kındaki kanaattir. Bu, şimdiye ölmüş, diğeri iktidardan çekil-| kadar Balkan devletlerine na- ki üncüsü de şimdi itibar-| sip olmuş bir mazhariyet deği dan düşmüştür. Briand'ın itibar| di. Balkanlar, bir asırdanberi İsi, yalnız Fransız kabinesinde! etinde idiler. Şu veya bu bü- bir tebeddül mânasını tazam-| yük devlet, şu ve bu Balkan hü- mun etmez, Bunun Avrupa dip! kümetini dama taşı gibi ileri lomasisi noktai nazarından da-İ rerek ve geri çekerek hasis me- ha derin, daha şumullü bir mâ-| nafiinin teminine vasıta olarak nası vardır: Beynelmilel müna| kullanırdı. Garbi Avrupa dev- sebatın idare ve tanziminde €s- letleri, harbi umumidenberi en ki usuller yerine yeni usullerin! ziyade ayrı gayeler takip ettik likame edileceği anlaşılmakta-|leri bir sırada Balkan milletleri İdır. nin bir arada toplanışı tarihin garip cilvelerinderi biridir. ... Denilebilir ki Romanyada buğday bir hükümet devirdi. Brezilyada da kahve bir ihtilâl çıkardı. . Çünkü her iki siya hâdiseninde hakiki avamil tısadi buhranda aramak lâz; dır. Romanyada köylü hükümeti iktidar mevkiine büyük vaitler le gelmişti. Aradan iki sene geç tiği ve iki muvaffakıyetli ziraat| mahsulü idrak edildiği halde ikusadi vaziyet odüzelemedi Maniu kabinesinin değişmesine ül ... İngiltere Avrupadan ayrıl-| makta ve siyasi iktisadi mese-| lelerini imperatorluk camiası- nın çerçevesi içinde halletmeğe daha ziyade ehemmiyet ver- mektedir. Bir müddettir Lon- drada toplanan imperatorluk konferansı ve yakında toplana- cak olan Hindistan kongresi bu faaliyet cümlesindendir. İmperatorluk konferansında, hafta arası mühim meselelere temas edilmiştir. Müzakeratın aldığı cereyan, İngiliz impera- İkorluğunun muhtelif azası ara- n Nevres Vacit, ağır, itiraz ka- bul etmiyen bir sesle Hürrem | Hakkın amma mâni ol du: ları sen, biliyor: dan a dave - tini tehir “edemiyeceği kadar İsrkı frkı arkadaşı var mı?., Hiç ağzını açma, .. Tezkereyi Emi- ne getirdi. : Bu, mürettep bir ünde, onun misafiri sayılırlar. plân... Evet, tamamile nfüret- Neye savuşup gitti? /tep. . — Bugün, onlar, senin misa-, firindiler, — Hayır. Mahmut Yesari ” — Sen, bunu tabii mi göri yorsun? Belma, bilhassa Fer- — Sen, ne gibi bir plân ta- vvur ediyorsun? - Müdafaa etme! — Bilmiyorum... Yalnız, Ra Ona arka, çıkmanı istemiyo- sih'in hareketini mânalı bulu- âkis, seninle beraber yorum. Belma, sorduğu zaman düşünelim. Bu meseleye, lüzu-! verecek cevap bulamadık. mundan fazla ehemmiyet ve: Hürrem Hakkı, elile alama yorum. Rasih, niçin, neye kaç- vurdu: tı? — Ferhunde sormadı! Hürrem Hakkı, kardeşinin ne; — Ona da dikkat ettim. hangi nokta üzerinde — Ferhundeyi demi müşte- ğini, neler düşündüğü- rek sanıyorsun? nü pek kuvvetle kestiremiyor «| — Zannetmekliğim, şüphe- du: . lenmekliğim için bir sebep yok — Bir tezkere aldı; eşyasından | lelerini kendi tedbirlerile hal-(bul edilecek olursa, bu bütün “ i anlaşılır — Rasih'in buradaki arkadaş! böyle! $ etişme- ki... Ferhunde, gidelim! Dedi-! Za Lü bu GMS Tiyatro. hayatı 3 #** — Cin asıl sebep budur. Gerçi bir ta kım siyasi entrikalar da işe ka| rışmıştır. Fakat nihayet bunlar| İkabine tebeddülüne takaddüm| Jedön ani sebeplerdir. Maniu ka)| emer A nil İden Armstrong'un bir hikâyeden pi- tizam ettiği anlaşılmaktadır.| ya. haline çevirdiği “Cin,, Amerika Karol, liberallerin de dahil ol-| da sinema ve tiyatro âleminde bir duğu bir koalisyon kabinesi teş| halk zümresinin çok rağbet kilini iltizam etmiş fakat eski|diği zabıta oyunlarındna ir. Be başvekil muvafakat etmeyince, *serin kahramanı gayet maharetli ; ÇAL EMAY MCCiİ vir kasa hırsızıdır ki, kendi şeytane- idardan çekilmesini iltizam) 4” gekadaşlarının tadan: seye - etmiştir. sinde yaptığı sayısız mahirane kasa söygunlarından ele geçmeksizin, hat i i iL â iş bile ve ksizin — siyrulıj öylü fırkası” teşkil etmiştir.) (â verime bile verme an şüphe, Başvekâlet ve Hariciye MEZATE-| kendisinin trende bir genç kızın bo- tine geçen Müsyü Mironescu.| gazına sarılan şeriklerinden birini abinede dört nezâreti değiştir) trenden atarak kızı kurtarması üze - ş-altısmı ipka etmiştir. ne başlıyor. Maruf bir hafiye bu işi LE) neydana çıkarmağa ve “Cin,.i cürmü at yeni kabinenin de muvak zi Tek valinde yakalaağa ahdedi - kat bir kabine olduğu tahmin) yor. ledilmektedir. “Kral, koalisyon Beri tarafta kurta yinesi teşkilinden vazgeçme-| sine yakalanan “Cin, |miştir. Kıştan sonra şimdi Lon| bir adam olarak geçmişi za ür. Kızm hemen hemen nişanlı sayılan sefil azadesinin bir sir i “Cin,i şüpbe altında bırakarak azla aralar rine fazla bir inhimak gösteriliyor Amerikalı tiyatro muharrirlerin - Yeni Romen kabinesini de ki İn | kızın cazibe namuslu dra sefaretinde bulunan Mi Titulescu'nun riyas>t Tiberallerle köylü fırkasmdan müteşekkil bir koalisyon kabi- i teşkiline şimdiden muhak- kak nazarile bakılıyor. daki k Romanyadaki buhranın diğer biz şayanı dikkat cephesi de Romanya siyasiyatına kral gi-| e flunan rabıta Memi bi yeni bir âmilin karışmasıdır. gi cürmü meşhudu yakalamakla be - Karol dört ay evvel, yani avde-| rabet “Cin,.in halini ıslah etti; tinden mukaddem, hükümdar -| marak onu serbes b ik makamı tabiatile bir rol oy-| sallarda olduğu gibi amamakta idi. Karolun baba - İucatlarma eriyorlar Amerika gibi büyük zenginleri pek İsından farklı olarak ay İ faal bir rol oynamak isi siyasatta| çok, zc: aile. evlâtları atasında tediği an| ahlâki tereddi eserleri müellifleri is- laşılmaktadır, * sevgili del yana sevkedecek dereceye varmış bir mleket için uygun ve zevk verici olabilen eserin mutlaka bize de uy- ması icap etmez. Bu nokta eserin ge) rek intihabi ve gerek adaptasyonu es masında gözden kaçmışa benziyor. Filhakika eserdeki tipler, denebi - lir ki, ekseriyet itibariyle yerli değil dir Bizde bir polis bafiyesi | tipi “Cin,, deki hafiye gibi hasmma aleni i meydan okumak, tevkifi işinde cür- i bubran'|mü meşhut beklemek, hiç gizli dav- rzlarında bareket etmi- .. | Brezilyadaki ihtilâl, cenubi! İlAmerikada üç ay içinde çıkan İbeşinci ihtilâldir Bu Brezilya İihtilâli, evvelce, * Bolivya'daki !darbei hükümetten. ve Peru ve Arjantindeki hâdiselerden çok) mühimdir. Bu ihkilâlin “de se- İbehi, ziraatin geçirdi e een di Zİ | mahpusların kadınsızlıktan başka hiç a memleketlerinde) ikâyet edecek şeyleri kalmamış ol- İde mahısul para *etmemektedir.| mak hali yoktur. Kezalik zenginleri: İCenubi Amerikanın her mem-| mizin içinde kızımı kurtardı diye ha İleketinde hoşnutsuzluk vârdır.| pishaneden çıkmış ve poliçe kasa intiha, | hirsizliğı ile mazmun bulunmuş ada DE İma körkörüne inanacak ve kasasını, İbat yapılmıştır. Bu intihabatın| işini, her şeyini eline bırakacak kadar İneticesi, şimdiki Reisicümhur | safdili bilmem bulunur mu? Waşington Luis tarafından ile, | öedividmlikö sermayodarlık alete ri sürülen namzet Prestes ka, | mini iğami hadde germiş olan Ame sal rikada bu tipler, cemiyetin içimde ya- şıyan fertlerin az çok mübalâalı bi- Fakat bir kısım halk yeni Re) rer timsali olabilir. Fakat memleketi isicümhuru tanımamağa karar iniz itibariyle ne bu şahıslarda, ne de vermişler ve isyan bayrağını le ml çağ e ABİMİ eörülmüy er sözü ve hareketi ile İçekmişlerdir. Eski Reisicüm-| oradaki cemiyetin oradaki seyircilere İhur henüz iş başındadır. Ve ka- malüm karakterini istihfaf eden bir nünen daha bir ay Reisicümhur; sok parçalar var ki, burada bizim se luk vazifesini ifa edecektir. Fa- Yirciye yersiz ve manasız görünü - kat ihtilâlciler daha bir ay bek yor. Hırsızı namuslulandıran aşk sah i N ğ neleri o kadar kısa, o kadar ruhsuz! lemiyerek, intihabatın neticesi anlaşılmaz harekete| geçiyor ki, bunun zevkına varmağa âdeta vakit kalmıyor. geçmeğe karar; vermişlerdir.) İngiliz ve Amerikan temaşasının İPrestes'in bir ay sonra Reisi-| epice kesretli cephesini teşkil eden İcümhur makamına geçip geç.) Zabıta piyeslerine bizim ihtiyacımız PA gir e € | var mıdır, ve halk buuları çokmu miyeceği tabii ihtilâlin netice-| sever? İşte halli lâzrm olan nokta bu sine bağlıdır. dur Hergün gelen telgraflar, Bre-| Geçen makalemizde de İzilya isyanın, ihtilâlcilerin le| tik; eserlerle dolup taşan, fakat o ka V inieles$ Sini bir | Ü ese bile ibtiye en hine olarak inkişaf ettiğini bil- ge, evr, vie, ibtiyacmı. örümiye drmektedir. sız tiyatrosu cenebi piyeslerden arzetmiş n de İstianeye lüzum görebilir. Fakat A. ği halde Belma, bililtizam otu: — Rasih, Belmadan kaçıyoı mak istiyordu, Kaç kere; Rasih! Hem de romanm verilece İ Bey şimdi belki gelir! Dedi.İgün! Ferhunde de ayni gü Bunu nasıl izah edebiliriz? o | karşılaşmalarını istem Hürrem Hakkı da düğinme-İnu neye hamledersin? Tesadü- ğe başlamıştı... Fakat onun dü-|fe mi? şündükleri, Nevres Vacidin dü| Nevres Vacit, kuru kuru gül- ndüklerinden daha farklı,ldü: şüpheleri onunkilerden daha| — Ben, mevsimsiz, mânasız müsbet, daha kuvvetli idi. Ra-)| tesadüflerden hoşlanmam. Te- sih Nevres'in Ferhundeye olan| sadüfler, vak'aları doğurduğu zafı, ateş gibi etrafını sarıp yak|kadar, vak'alarda tesadüfler mış mi idi? doğururlar, Hürrem Hakkı, Belmaya da, — Ne demek istiyorsun? Ferhundeye de bakmış, kitapla| — Fazilet Hanımın, ziyareti rı alırken yüzlerinde beliren en| ne ne buyuruluyor? Merak mı? küçük, en uçucu heyecan izleri-| Tebrik mi? Teveccüh mü? ini bile gözden kaçırmamıştı.! fat mı? Bugünkü tesadüfle, bu- | Belma, sevinç içinde idi. Elle-'nu da alâkadar görüyorum. İri, dudakları titriyordu. Fakat! Hizmetçi kızı çağırıp sordu: | Ferhundenin de gözlerinin içi) — Küçük Bey, daha gelmedi pırıl pırıl gülüyordü. Hürrem Hakkı, Ferhundenin çaya geleceğini bile ummamış-| tr. Onun gülüşüne, sevinişine| mâna vermek müşküldü. kı ayağa kalktı: Nevres Vacit, başını eğmiş, — Şüphelerinde biraz ileri İdimağındaki ihtimalleri, şüp-| gidiyorsun, Nevres! İheleri birer birer sayıp dö — Hayır... Si vor, anlatıyordu: ddetli değilim. İm — Hayır, beyefendi. — Pek âlâ! Emine, çıkınca Hürrem Hak- İni göster-| e| delikanlı ile ahpaplıkları | lıyalı çok olmamıştı ki her iki Jrek Ş. | biricik tiyatrosu için yüzlerce, binler" Bu sene zabıta piyesle- | Asıl mücrim İkisi de muhabbetlerini para satan kadınlardandı.Okadar İki fazla para veren bir erkek gördükleri zaman birbirlerile | kavga ederler sanki birbirlerini İtldürecek gibi olurlardı Birisi esmer güzeli, öbürü |bakır rengi saçlarile hususi bi üzelliği olan bir kadındı. Ara- İda bir rekabet olmadığı zaman- Jar birbirlerile çok samimi ya-| İşarlardı. Bunları vakit vakit eğ- İlendiren bir delikanlı vardı. İ Bir tesadüfle © tanışmışlar; sonra bu iyi dans eden, bazen para sarfetmekten çekinmeyen bâş- kadın bu genç erkeğe âşık ol- duklarını farkettiler. Bu genç adam istese bu Kadımların -iki- sinden de istilade eder, ikisini de aldatır, onları sever gibi gö “irünürdü. Fakat delikanir belki de bunların arasında rekabet ve kıskançlık hisleri uyandırarak bunların kavga edişlerini seyre dip gülmek için olacak ki bun-| ardan yalnız birini sevdi. Bakır “İ saçlı dilberin muhabbetine mu- kabele etti. Kimbilir belki de genç adamın kalbi başka türlü olmasına müsait değildi. İki ka dın arasında bir erkek... Bu vazi gil m Fakat ne delikanlı ne de ba- kır saçlı güzel bu tehlikeyi dü- şünimüyorlardı. . Esmer güzeli kadın hissttiği aşıkın karşılıksız kalmasından meyus olarak şiddetli bir kin duymağa başladı. Bakır saçlı kadın âşıkını şid- detle seviyor, elinegeçen pal yı onun 'içinsarfetmekte büyük bir zevk duyduğunu öbürüne İsöylüyordu. Meyus kadın kinini *gizliye- intikam “almak zamanmı İaramağa başladı. Fakat kendi- İne hâkim olarak sükün ve meta net gösteriyordü. Bir gece : üçü de bir eğlence ———— ce piyes arasından ön on beşini ini hap mevkiinde olan bizim temaşamız ip seçip te beğendiğini almak im- kânma maliktir. Bu imkândan hak - kiyle istifade etmek ve şehrin husı si himayesine mazhar tiyatrolara en yakısın san'at nefiselerine en bü- yük kıymet vermek daha münasip ©- İir mütaleasındayız . “Cin,,in temsili, eserin cereyan ve eşhasındaki nevakısa rağmen olduk ça canlı oldu. Hele Hazim ve Vasfi Rıza Beylerin temsil ettikleri iki yar dımcı kırsız tipi çok cazibeliydi. Şa- siye ve Halide Hanımlarla Hüseyin Kemal, Emin Beliğ, Behzat Beyler de rollerini tatlı ve tabii şekilde ba- şa çıkardılar. Dekorlar çok güzel, zi ya tertibatı pek işlekti. Bütün bu ve Saitle oynanan oyunun ruhundaki cılızlık yüzünden tam bir muvaffakı yet ihraz edememesi hakikaten tecs- sürle görülecek bir şeydir. İ NECMİ hep bir münasebet arıyor ve buluyorum. bi söyleniyordu: mu görünmek istemiyor. res? — Düşündürtüyorlar!. . et Hanım, oturduğu kol F mıştı; vir ediyorsunuz ki. .. Nevres Vacit, nazik tebessümile dinliyordu: hanımefendi iltifatınız, teveccühünüz! Genç kadın, şiddetle salladı; — Bir sanatkârın şahsı yet çok tehlikeli olabilirdi. de-| İdoğdu. Vak'alarda, tesadütler- Hürrem Hakk, cevap verme di. Nevres Vacit, mırıldanır gi- — Bak, hâlâ gelmedi. Bu vak te kadar ne yapar? Fazilet Ha nımdan da mı kaçıyor? Ona dâ — Neler düşünüyorsun, Nev- ituğu Nevres Vacide yaklaştır- — Müdahene zannetmeyin, üstat, .. Eseriniz bir harika, bir şah eser... O kadar canlı tas- dudaklarında! — Bu, sizin noktai nazarınız, Şahsrma olan başını! le nl yerine gitmişlerdi. Orada bii damm bakır saçlı kadını ken- di masasma davet ettiğini gör dü.Kadının âşıkı bunda bir beis görmediği için onun bu daveti kabul etmesine razı olmuştu. Kadın bir iki saat bu adamın yanında kaldı, dansetti ve son- ra tekrar buluşmak üzere ayrıl dı. Kadın gittikten az sonra idi ki deminki adam; — Aman, yüzüğüm yok yüzü güm kayboldu! Diye bağırmağa başladı. Her taraf arandı. Herkes merakla toplandı.Fakat hırsızı gören, bi len yoktu. Esmer güzeli kadın bu arada yüksek sesle : — Ben, dedi, bazı şeyler bili- yorum. Herkes ona döndü. Kadın de- vamla: — Yüzüğü bir müddet evvel beraber dahsettiği kadına sör- İmalı 5? — Fakat o kadın çıktı gitti. Kadn bü ifadesinde ısrar et ti. Nihayet polis, müstantik ve mahkeme” karşısında da ayni şeyi söyledi. Kaybolan yüzüğü bakır saçlı kadın çalmıştı. Ka- !dm tevkif edildi Fakat her şeyi linkâr ediyordu. Göz yaşları dö- kerek : — Bu sözlerin hepsi yalandır. Bana düşmanlığı vardır.Sevdiği adam onu sevmiyor beni sevi- yor. Onun için beni kıskanıyor, bana düşman oluyor. Nihayet mahkeme bakır saç Wi kadının mücrim olduğuna ka naat getirdi. kadın mahküm o- larak bapse kondu. Aradan haftalar geçti. Fakat delikanlı kendisini vicdansızlık la itham ediyor, diğer taraftan herkes de bir hırsız kadınla ya- şadığı için genç adamdanyüz çe viriyorlardu. Esmer kadın aldı- ğı intikamdan hiç bir faide gör- müş değildi. Kalbinden gelen bir ses kendisini her saat üzü- yordu.Geceleri korkunç rüyalar görmeğe başladı. Artık yemi- yor, içmiyordu. Nihayet daya- namadı. Bir sabah erkenden is- tintak dairesine gitti: — Ben yalancı bir kızım dedi tanıdığım bir kadına iftira et- tim. Yüzüğü o çalmamıştır. Çaldığını ben görmedim. Söyle diklerim hep yalandır. Mahkeme “müfteri, kadın hakkında ceza verdi. Şimdiye kadar “masum,, olarak hapiste bulunan kadm hemen tahliye e dildi. . Hayatın ne garip halleri var İhapisten çıkan kadın derhal İbuluştuğu âşıkma şunları söylü yordu: — Gene biribirimizle buluş- tuk, Yüzüğü çalan benden başka si değildir. Onu sana hediye e- İdeceğim...! | — Şahsa, göre... Fazilet Hanım, kurnaz bir gü lüşle sıçradı: — Anladım... Ah, ne incesi- niz, beyefendi. Bu eserinizin kısmen, kendinize ait olmadığı nr ihsas ediyorsunuz. Hürrem Hakkı, Kâmil Bey- le bir köşeye çekilmiş yavaş ses le konuşuyorlardı, birden alâka dar oldü: — Fakat derhal keşfetmek için insanm sizin gibi keskin zekâsı olmalı, hanımefendi Genç kadın, kinaye ile bak- te — İğnelemeseniz, Hürrem beyefendi. — Hakikati itiraf, iğnelemek midir efendim? | Nevres Vacit, Fazilet Hani İma soruyordu: san'atkâra, esere olmaz, — “Bahçemde bir gül açtı!, | Kısmen kimin eseri, Hanrme- İfen İ Hanım, omuzların kırıta kırıta güldü; R

Bu sayıdan diğer sayfalar: