4 Kasım 1930 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

4 Kasım 1930 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Fikir, M Asrın umdesi “Milliyet” tir 'TEŞRİNİSANİ 1930 İDAREHANE — Ankara caddesi No: 100 Telgraf adresi: Milliyet, ts tanbul, Telekom numaraları: İstanbul 3911, 3912, 3913 ABONE ÜCRETLERİ G Türkiye için Hariç için 3 aylığı © 400 kuruş 800 kuruş he, 750 2 1400 Gelen evrak geri verilmez Müddeti geçen nüshalar 10 kuruş tur. Gazete ve matbaaya ait işler! için müdiriyete müracaat edili Gazetemiz ilânların mes'uliyetini kabul etmez. Bugünkü hava 18en az 16 Todas Tün en çok haran idi. Bugün rezgir esecek hava açık olacaktır İngilterede neşredi İngiliz neşriyat âleminden bahsetmek isterken eski İtal yan hariciye nazırı Kont Sforza nin büyük bir alâka ve ehem- miyet kazanmış olan eserinden bahsetmemek kabil değildir. Umumi harp bitip te Avrupa haritasına yeniden bir çeki dü- zen vermek lâzım gelince sulh masasına oturanlardan biri de İtalyanm eski hariciye nazırı Kont Sforza olmuştu. Kont Sforza 30 teşrinievvel 918 de İ Mondros mütarekesi aktedildik | ten sonra İtalya mümessili ola rak İstanbula gelmiş, bilâhara hariciye nezaretine tayin oluna rak memleketini sulhtan sonra ki müzakeratta temsil etmişti. Kontun otuz senelik bir siyasi l bulunmuştur. Yeni Avrupayı yapanlar tarzında bir vatan ile) “Maker of Modern Evropa,, neşredilen bu eserde Kont gör- İ Kanun harici satıcı! Dün gece saat on bir buçukta sokakta bir adam avazı çıktığı il ir yüktek sesle yayık ve kö ç ir gazel okuyordu. Sarhoş ia kail olduğunu bu sü o mm İstiklâl çaiiesinde böyle in nasıl ses çıkarmadığına şaştım ve — pençereyi açıp dinledim. Meğer İ gazel söyliyen sarhoş değil ke- © Sten helvacısı İmiş, Bu fırsattan istifade ederek bune sattığı vene kazandığı, “ “hele ne söylediği malüm olmu yan adamlara kanun hilâfına ba Zıra bağıra sokaklarda gazel o- ni alâkadarlardan sormak iste- rim, Cem'an yekün bir lira serma- yesi ve azami 25-30 kuruş kârı| İ te ve saliklerine ne getirdiği © pek bilmezsem de bunlardan bir * na çocuğa, gence ve ihtiyara lâf atmak ve dil uzatmak için o ke- rih ve mülevves ahenkle şarkı- ler okudukları ve her türlü her © ze yedikten sonra sonuna © — Vay ne güzel keten helva! Kaydını ilâve ederek işin için- den çıktıkları görülmektedir. Evvelâ gece halkı rahatsız €- decek şekilde sokakta ve evde gürültü etmek yasaktır. Bu a- damlar neden bu yasağın hari- cindedirler, Ticaret etme baha nesile mani okumağa ne lüzum var?, Sonra, lâf atmak kanunen cü- rüm teşkil eder.. Bulâf atmak makamla olursa kanunun çerçi- vesinden çıkar mı? Eğer birisi © bir kadına: — Siz nekadar ince bellisi- © niz! dese ve kadın şikâyet etse sözü söyliyen mahkemelik olur, lâkin keten helvaci: “Şu hanıma bakin ne ince belli” “Kiminin “yaşı otuzdur kiminin elli” *Helvam hem beyazdır hem ince telli” © “Vay me şeker keten helvami” 'dedi mi, akan sular duruyor. Doğrusu keten helvasının in- Sana bu kadar imtiyaz vereceği ni tahmin etseydim helvacılık di FELEK .Jnun fikrince veliaht Ferdinand olan bu ticaretin () memleke-! Şoklarının gelene gecene, kadı) İda aktedilen itilâftan memnun müş, tanımış olduğu mühim bir İçok devlet adamlarından bah- setmektedir. Umumi harpte: evvelki devir göz önüne getiri- lirse Avrupa sulhunun ne kadar büyük bir tehlikeye maruz bu- lunduğu anlaşılabilir. | Kont Sforza'nm bu devre ait anlattı- ğı eu mühim vaziyet OAvustur ya -Macaristan: - İmparatorlu-| ğunun halidir. İtalya Kontuna İgöre müşterek bir hükümdara İmalik olan bu imparatorlukta| İMacarlar hakim rolü oynuyor- du. Bosnada Avusturya veliâk-| İtinin katlinde Sırp başvekili Pe şiç'in hiç bir dahli yoktur. O- | sağ olup ta bir gün Avusturya | - Macaristan imparatorluğunun | başma geçmiş olsaydı impera-| torluğun idaresinde Macarların üfus ve hakimiyetine nihayet vermiş olacaktı. Kont Sforza umumi harbin Jen mühim simalarını tanımış- tır. Kont Sforza'nın bu mühim simalardan bilhassa Fransa ha riciye nazırı M. Briand'tan bah sedişi tuhaf... Şöyle bir iki sa- tır az şayanı hayret değildi. “Fransa fikri, mankıki, ede- bidir. Fransa her şeyden evvel fikri karışıklığı hattâ fikri karı şıklığın görünüşünü sevmez. Briand edebi ruha malik de- ğildir, mantıki ruhu yoktur. Bri and hayalperverdir, daha doğ. rusu tembel bir hayalperver yal nız istikbale bakar, en yakın mantıki icabata az ehemmiyet verir. Kont Sforza bazı noktalarda Briand ile Loyd George arasın İda müşabehet görüyor. Türk İstiklâl Harbi Kont Sfoza'nm eserinde biz- ce en mühüm olan kısım bize ta alluk eden kısımdır. Umumi harpten sonra Türkiyenin ara- dan kaldırılmak istenildiğin- den bahseden bu kısımı, eserin son parçasında, bu günkü dün- İyaya taallük eden kısmındadır. Kont Sforza, senelerdenberi haricinde yaşadığı bu günkü İtalyadan da bahsederken fa- e aleyhtar olduğunu, İtal metile Papalık arasm- izah, “ Slilliyet |“ 1 Neşriyat hayati || len mühim eserler olmadığını saklamıyor. Kont! Sforza umumi harpten sonraki Avrupanın vaziyetinden bahse- derken bu devrin büyük mü- him simalarını kaydediyor. Kont Sforza'nın bilhassa bü- yük gördüğü sima Gazi Hz. dir. Gazi eski Osmanlı impera- torluğu ile alâkayı kesmek cesa retini göstermiştir. Felesofun aşkı Alman filozofu Haecel (He- kel) ihtiyar bir yaşta ölmüştü. Ömrünün son senelerinde Kâi natın muamması ünvanlı eserin sahibi olan Haeckel büyük bir aşk macetası AR Aşk ve elem macerası, “Ermest Hacckelin aşk mek- tupları,, —The Love Letters of hayatı vardır. Bir çok yerlerde yn es Hacckel— ünvanile İn.) çıkmasına imkân bulunmaz. gilizceye nakledilerek neşredi- dilen mektuplar İngiliz neşri- yat âleminin en mühim eserle- rinden oldu. İhtiyar filozofun bu macera- sı çok hazindir: Haeckel altmış! dört yaşmda bir adamdır. Yatalak, meflüç bir zevcesi vardır. Yaşlı filozof ömrünün! son senelerinde metanet ve te- selliye mühtaçtır. Otuz yaşlarında bir kadın, Franziska Von Alten hausen is minde bir kadın mektup yollayor. Filozof çok çalı; r, çok uğraşıyor. Fakat ruhunda derin bir yalnızlık var. |Genç kadının builk mektupla başlıyan muhaberesi iki sene sürmüş, ihtiyar filozofa kuvvet vermiştir. Biribirlerini gıyaben İtanıyanlar bu iki sene sonunda| buluşuyorlar. Genç kadın ihti-! yar filozofu seviyor. Haeckel'in ise buna nasıl mukabele ettiği- ni söylemeğe lüzum yoktur. Evlenecekler. Fakat ortada malül, yatalak, meflüç bir ka- dın var ki buna mânidir. Fran- #iska olsun, Haeckel olsun ken- di izdivaçları için bu kadının öl mesini beklediklerini düşüne- rek vicdan ve ahlâk istırabı çe- kiyorlar. Bir kadın ki kocasınm himayesine muhtaçtır, O kadı- nın bir an evvel ölmesini bekle- mek ne kadar çirkin olduğunu düşünüyorlar. İzdivaç ümidi tat kı, fakat uzak bir ümit halinde her ikisinin de rühunu ısıtırken hiç beklenmiyen bir facia ol- muştur: Franziska bir gün kalp hasta- lığından tıkanıp ölmüştür. İşte hazin bir roman mevzuu. Fakat hakikat... İs. B. Darülbedayi e < UsTanbUL BELEDİYESİ i il MELO an | ini | UN Salı akşamı v ir pm lim AMLUİYET SALA 8 TEŞRINISAKI, Edebiyat, Sarvat 1030... Şe Senelerce beraber yaşadıktan sonra... —Ingilizceden— Bir kadın için acaba hayatı-| babası olan bir adamın mahke- nm en mühim saati ne va-|me huzurunda küçük düşürmek kittir?... Bunu bir Ookadımınliçindelil bulmağa, onun buna hatıratmdan okumak daha alâ-| hiyanet ettiğine mahkemeyi ik- ka uyandırıyor. Bu kadın diyor | na etmeğe mecbur olmak! . ki: Bu bir kadının hayatında uğ “Bir kadin için hayatımın en | rıyacağı en büyük bir felâket- mühim saati ne olabileceğini| tir, ekseriya düşünürdüm. Kendi Mahkeme nihayet boşanma|$ kendimize bulamadığımız ce-|kararmı verdi. Şimdi düşünür) vapları ekseriya hayat bize o) yordum. Bu büyük vak'adan ev kadar unutulmaz bir surette öğ | vel ve sonra hayatta gördüğüm Jretir ki bir daha hatırımızdan| diğer acıların hiç birini bu felâ- ketle ölçemiyorum. Onun için şu neticeye varıyo- Tüm: Ben senelerce evvel kocaya| varmıştım. Birbirimizden çok İmemnunduk. Mesut bir aile di-) o Hakiki felâket bir insanı bü- İye gösterilebilirdik. Bu mesut) #ün hayatında ya bir, ya iki deta | İâilenin bir kaç da çocuğu oldu.) ziyaret eder Çocuklarımız büyüyordu. Fakat insanı şaşırtan öyle İvakalar oluyor ki daha evvel| bunları hesap etmediğimiz ci- | Türk-Yunan itilâfı İİMektepliler müsabakası hetle birdenbire karşımıza çık- tıkları zaman ne yapacağımızı HER VAKTİ filminin (be ilm yalniz sesli olup, sözlü. ve şarki değildi) unurulmuz . mübdissı VİLMA BANKİ $ Tablatin kendisine bahşetmiş olduğu i sehhar o gtizelliğin Obötün inceliği, zarafeti İle vann akşam OPERA Sinemasında tamamen Almânci'sözlü be Şarkılı Türkçe ve Fi özerinde İzahadı ve şimdiye kadar vücude getirilen süperprodüksiyon- ! en güzel, Lr i mükemmeli olani: 'Hayalimizdeki Kadın Fi Jminde et ehaliyi mestedecektir. Mesri nMa | 4080409 Mevsimin en büyük sinsma hâdiseşi EMİL JANNIN: MARLEN DİETRİCH ile beraber temsil ettiği çayri kabili kıyas ve tamamen sözlü şaheseri pe MAVİ MELEK filmi olacaktır. 10 teşrinisani tesinden itibaren MELEK ve ELLA Tari en pazara kendisine bir| bilemiyoruz. İşte benimde ha-| İse böyle oldu. gum için bu “büyük hâdise” kar şısmda kendi vicdanı tahlil e İderken kendimi kocamdan kü- çük gösterecek hiç bir şey bula madım, Kocamın mes'uliyeti, mes'ut bir âileyi yıkmakla yap- tığı cinayet pek feci idi. Artık yıkılan bu aileyi tut-|, mak için çare göremedim. Bo- şanmak için mahkemeye o mü- racaat mecburiyetinde kaldım ve öyle yaptım. Nikâhımızin feshi için koca- mın cürmürü isbat mecburiye- tindeydim. İİ? O zamana»kadar daima sada- katini gördüğüm kocamın bana nasıl hiyangt ettiğini anlatma- ğa başladım; — Bir kadınla tanışmıştı. Ni-| hayet bu kadının muhabbetini benim sadakat ve samimiyeti- me, çocuklarının'istikbal ve sa- adetine terçih etti, Her ikisinin biribirlerine gönderdiği ve mah kemeye arzedilen mektuplar bu nu isbata kâfidir. Bunları söylemek benim için kolay olmamışur. Durduğum yerde düşüp bayılacaktım. Her kes beni dinliyor, hâkim boşan- mak kararını vermek için bana bir çok sualler soruyordu. 'Tanıdıklarım, Oo Çocuklarım mahkemede bulunarak bana bir küvvet, bir teselli teşkil edebi- lirlerdi. Fakat ben hiç bir tanı dığımın bulunmasmı isteme dim. Hayatımın bu pek mühüm zamanında yalnız bulunmağa, hâkimin karşısında ayakta du- rarak beklemeği tercih etmiş tim. | Bugün bu satırları yazarken İo gün nasıl olup ta buna ken- )dimde kuvvet bulduğuma şaşı:| İ yorum. O zamana kadar sami- mi bir dost hakiki bir arkadaş olarak tanıdığım, ocuklarımın 77 nci haftanm 3 üncülüğ! İyatta karşılaştığım büyük hadi! pü Darüşşafaka lisesinden 914 | Kenan Nafiz B. kazanmıştır.| Kocama sadık bir kadın oldu) yazısı şudur: Bir hafta zarfında gazeteniz- İde dikkat ve ehemmiyetle takip ettiğim haberlerin en mühimmi | ni, hiç şühe yok ki, Türk — Yu nan Dostluk, Bitaraflık, Uzlaş- ma ve Hakem muahedelerile| tahdidi teslihat protokolünün i- ki millet Başvekil ve Hariciye Vekilleri arasında imzalanması teşkil etmektedir. Ankara, bu hafta zarfında ta- rihi günlerinden bir kaçını daha yaşadı. Komşumuz ve dostu- muz Macar ve Yunan Başveki lerinin hükümetimiz merkezine İ vuku bulan ve C. bayramma te- sadüf eden ziyaretleri, Türk cf- | kânı umumiyesinde çok derin; bir kardeşlik ve dostluk hissiya tının tezahürüne vesile ve im- İkân verdi. Bir taraftan Macar | Başvekili ile, an'anevi bir dost- luk ve kardeşlik esasına müste- nit “Türk — Macar,, münaseba tının daha ziyade takviyesine çalıştık. Diger taraftan Yunan Başve- kili ve H, Nazırı ile Başvekil ve H. Vekilimiz arasında, “Türk— Yunan münasebâtı,, nda yeni bir devir açan Dostluk imuahe- deleri imzalandı. Bundan başka akdedilen bir protokol ile, müsa vat esasına istinat eden teslihat ta tahdit keyfiyeti kabul edildi. Bu suretle iki millet, tam bir emniyet, vâsi bir dostluk hava- st içinde ve yepyeni esaslar dai- resinde çok kuvvetli bir teşriki mesai zemini bulmuş oldu. Bu teşriki mesai, hissiyata, bönpü| manlara değil, iki milletin kar şılıkir menfaatlerine istinat et- mektedir. Yakın şarkın tarihin- de bir dönüm noktası teşkil e- den bu hâdise, Balkan, hattâ ci han sulhünün kuvvetli bir mü- eyyidesi olacaktır. Beş hasta var! Etem izzet Bari giyiver de eskisin, ben de mükemmel, sinek kaydı bir traşı “her sene bunları naftalinlemek-| olmalı, hemen vapura atlayıp | | Ondansonrada,bir çok ko- nuşma talimleri yaptı, yerden selâmlar verdi, cevaplar hâzırla dı, — rn bndiyet ve tazimat ederim Paşa Hazretleri. ,, — “Allah ömürler versin Pa- şa Hazretleri.,, — Akşam yemeği Jleniyorsun be karı, Diye mutfakta didinip durdu- ğu için tabii yukarda olup biten' sıl da kahrını çekmişim?. . Bil- lerin farkında değildi. Ben de,'miyor musun, anlamıyor mu- bir köşeye sinmiş, hayretle pe-'sun.. Bir prova etmek lâzm.., der beyi seyredip duruyordum. | Şimdiden giyinmek, yakıştır- Annemden ses çıkmayınca,'mak lâzım!, Düşünmüyor mu- gözleri ile beni arandı: —Kızım.. Belki; 42090 ? ? 00004 CAN... KİN... AŞK... HEYE Bu perşembe akşamından itibaren ASRİ SINEMA da göreceğiniz ve ŞARL FARELiİle MER?! tarafından temsil edilen KARGALI KADIN Filminin mevzuu budur 09009009$999999999 (OX manın 90 birden edilecektir DUKKAN bir Tango büffen zengin ve muhteşem filminin musiki ve şarkılarının. güzelliği ile liyık olduğu parlak muzaf feriyei kazanmıştır. izm lü FOX JURNAL bayadisleri ar mamalamana alk Tm TAAA Pek yakından... sinemasında Türk DÜN AŞAN DÜN AKŞAM MELEK Sinemasında iğ KLKAMAK Sinemasında irse edilen IVAN PETROVITCH İTTIHA DI MİLLİ sigor ta Harik ve kayat üzerine züzği muamelesi icra eyleriz. Sigortaları halk için müsait şeraiti havidir. Merkezi idaresi: Galatada Unyon Hanında Acentası bulunmayan şehirlerde acenta aranmaktadır. Telefon: Boyoğlu —2003 Nc akılsız, | Kıza bile dişten tırnaktan ayr: | sine yakıştırması, göz alışıklığ” ne cahil şeymi$sin sen be?.. Na'rıp bir şey yaparsam dilin bir'belki iki saat sürdü. tarafından temsil edilen PARİS KIRALI tamamen fransızca sözlü filmi bütün halk tarafından takdir edi miştir. İlâveteni sözlü FOX JURNAL ve sesli, canlı resimler ile müntehap sesil varyete GLAKSO Çocukların kuvvetli ve sağlam büvümesini temin eder. ırketi karış uzuyor! Sofraya da böyle indi. Kendimi bildim bileli, her şe! — Yarn akşam güçlük < ye: miyelim... Koca Rüştünün 89 — Peki... pişkin olduğu görülsün. . Diyen, kuzu gibi annemde İsun ki, kocana gün doğdu. Gör-| bu hali görünce hayretim bütün, mek yedi!. Yavrum.. düğün rüyalar hakikat oldu.'bütünarttı!.. Fakat, babamın! Eğer, Diye, çalımlı çalımlı bir Y€ bütün bu saatler zarf” Haydi koş, annene söyle İstan- Hem sen ne diye kendini ha-| kulağına ne söylense hiç birisi! da babamın yanında bir olsaydı, muhakkak: “ten, ikide bir çıkarıpne oldu-İeve gelmeli. Ancak hazırlanabi- yım....., derdin. Görüyor mu-İdeğil ya... Kalrba kıyafete bi- Sun, sakla samanı, gelir zama-İraz düzen vermeli! nı... Dedikleri şey işte budur...| o Aynaya tekrar uzun uzun bak Yine, aynanın karşısından hiç| tı, bana sordu: ayrılmıyor, arada bir bana,en çok ta kendi kendisine soruyor-| adam değil mi?.., i du: Ne diyeyim, güldüm, W — Traş olmak ta lâzım değill — Evet, çok yakışıklısmız... | e mi>... | Dedim, Yakışık kim, sen kim — İstanbolinlerden başka bir| be adam... Buruşuk * suratına şey olmamalı. .. Öyle ya davet. mı, patlak gözlerine mi, sarkık Abuk Paşa Hazretlerinin dave-| etlerine mi, şişko vücudüne mi, €ti!,. Başka ne giyinilir?.. tepe gibi sivrilen göbeğine mi, — Yarın öğleden sonra daire| kalın ensene mi? den çıkmalı, “Sirkeciye inmeli,| yakışıklı, . Demeli?.. lar?.. Diye bakmaktan kurtula-| lirim. Kaleme gider gibi olacak — Kızım.. Baban da yakışıklı “—Çakerlerini garikı lütfu ih sanmız eylediniz Paşa Hazret- leri. ., — “Hamdi nimet ve arzı min net eylerim Paşam. .,, Daha bir sürü aklımda tuta- madığım lâflar, Bütün bunları aynanın karşısında kırılarak dö külerek söyledikten, sayıp dök- İtükten sonra bir defa da giyimli | halile tekrarlamak istedi olacak İki, telâşla ve lâkırdılarını biribi- rine karıştırarak seslendi: — Hanım, . Hanım.. Yahu... Hangisine | Hanım. . Annem: 2.. Gitmiyecek mi Me o, hep: — Bu adam çıldırdı!. . bolinlerimi çıkarsm. zırlamıyorsun?2.. O, sırada annem geldi: sin?.. — Bey, yemek hazır... Arkad Atif 502 Babi Her iten kapıdan girer gir- mın bu son sözünü işitir işit- mez: ” mez: — Hanım. . Yemek!,, —A..A... Benim neişim Diyen bey, bu söze bir kızsın,' varmış. Rezil olmaya mı?.. bir kızsın! Aman Allah. İ Hem ben ne giyeceğim?. . İstan — Hanım, . Hanım!.. Ne ye- bolinlerimi mi? meği?,, Böyle günde yemek dü Demesin mi?.. Arkasından fr ülür mü?.. Gaflet içindesi-' sat bu fırsattır... Diye galiba bo niz, Haydi"benim İstanbolinleri' gazını tıkayan düğümü çözdü: mi getir. | — Bu kadar senelik karmım.. — Canım, İstanbolinleri YA Kaç kat elbise yaptın da bir ye- rm akşam giyecek değil misin?. Bu saatte ne İstanbolini, ne el-İdiğini, giyeceğini, dışarlığını bisesi!, içerliğini düşündüğün var mı?, — Fesüphanallah, . Hâlâ söy-| İnsan yanına kılıkile çıkilır, Diyip duruyordu. Neyse, an- nem: — Haydi kızım, git, sandık| şey odasından getir. Büyük cevizi sandığın içinde... Dedi de gittim, getirdim ve.) değiştirece Peder bey onları elimden kapm! kil maskara ca, le; rahatladı, giyinmeğe el Damatlığındanberi ga- de bu akşam giyiniyor. daralmamiş, bozulmamış. Giyin re koydurdun. Hiç karnın giy-| iba bir selâmlıkta giyinmiş, bir| rastlıyamadığı şey İyi ki, olsun, fakat, adr: Der, deli hekimi arardı. Me” faatin, ihtirasın, ortada hi$ Ne oldum?, 27 um?,, ren insanı bu kadi” ede” aklım? pir düşünememiş, Haydi siz istediğinizi söy-| getirememiştim.Mübarek vi Demek, 1 8 kim olur ne ne iştahlı imiş, vallı adamcağızın senelet ri düşünüp düşünüp te (Bitmedi)

Bu sayıdan diğer sayfalar: