8 Mart 1931 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5

8 Mart 1931 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

5 Havalar, bir kararda gitme- or. Şiddetli ayaz yaptığı bir ge €nin sabahı, harareti birdenbi- © yükselmiş buluyoruz. Gene ağmurlu bir günün akşamında ava birden bire açıyor. Hara- et, gaâh zait (10) a yükseliyor, âh nakıs (1) e düşüyor. Maamafih, sabahları hemen| Rima ayaz yapmaktadır. Bu- un için şehir, henüz kara kış manzaralarından kurtulamadı . 4,7 Gözünü sevdiğim İstan- ul. Taşr toprağı altındır aktile Anadolu köylüsü ara- Sında bu söz, bir mesel hükmün de idi, İstanbulun taşından, top tağından sahiden altın fışkırı- Yor sanarak buraya can atanlar, tabii sukutu hayale uğramakta S€cikmezlerdi. Artık, Anadolu alkı, o eski zihniyeti taşmma- Yor, Çalışan adam için memle- ketinde de para kazanmak mürkün olduğunu takdir eden ler, gittikçe çoğalıyor. Maama- th, kenarda köşede gene bazı Safdiller eksik değil. ; Şteç'şu resimde gördükleri: 1 .İden belli ki iŞehrin en işlek iskelelerinden biri olan bu iskeleden! Sabahları havaların soğuk ol- masından istifade edenler, sâ- lepçilerdir. Erkenden işleri başına git- mek mecburiyetinde olanlar i cin bir bardak sâlep içmek âde- ta bir ihtiyaç haline giriyor. Bilhassa, amele sınıfı arasında sâlebe rağbet fazladır. Resmi-| miz, seyyar bir sâlepçinin etra-| fına toplananları bir arada sâ- lep içerken gösteriyor. d i niz kıyafetlerinden ve hallerin memleketlerinden henüz çıkmış insanlardır. Köprünün yaya kaldırımına| çömelmiş, arpacı kumrusu gibi | düşünüyorlar, İhtimal ki mem lekette “kurdukları hülyaların| nasıl birer birer boşa çıktığın-| dan biribirlerine bahsediyorlar. İstanbulun taşı toprağı altın! olduğuna inanıp keselerindeki| üç beş kuruşu da bu. insafsız| şehrin kaldırımlarında: yiyip bi tirdikten sonra ağızlarını poy- raza açan zavallılara acımamak | elderi gelmez. ! Yogurtlar muayene edilmeyor! Bir aydanberi, İstanbulda bir Yoğurt bolluğu var, Bu yoğurt- lar, bahar mevsiminde koyun prlan ve Silivri yo amı altında satılan yo- gurtlara hiç benzemeyor, Yenil diği zaman ağızda tuhaf bir a- ile bırakan donme kavmaklı BOĞAZ İÇİN NEFES BORULARI İÇİN ERLER İÇİN VALDA Pastilleri Mükeemekör Bütün eczane ve ecıs depolarında Satılır. VALDA Mala taşıyan kutular ünde talep ediniz kesilmiş süt renginde bir takın mahlüt-yoğurtlardır. Belediye acaba bunları me murlarına . muayene — Ciktiriş mu? Hastalara gıda olarak tav siye edilenlerin - başında bulu- nan yoğurtlara biraz daha dik| kat etmek gerektir. kapalı İl de a ra edeye k 28.1-931 zarf usulile mi Gedizin © Karapınar. ormana Zuhur eden talibin. tekli bedel iktisat vekâletince hatu lâyık görülmediğinden 15:3:931 pazar günü saat (5 de ihalesi icra edilmek üzre yenilen ka zari usulile müzayedeye Imiştir. Taliplerin şerait veçhile teklif mektupla mezkürda Kütahya | eylemleri ilân olunur. Yemiş yağ iskelesine halde? (* iki adam yanyana geçemez. Şu gördüğünüz yer, Yemişin yağ iskelesi önüdür, Gerek Ak deniz ve Kara denizden, gerek trenle Anadolu içlerinden arpa ya, soğana, yumurtaya kadar) İstanbula giren bütün yiyecek eşyası, bu iskeleye çıkar.Hergün ağzına kadar dolu bir çok mav nanm küçük şirket vapurları- nm yük alıp yük verdikleri bu iskele, şehrin en işlek, en tica- retgâh iskelelerinden biridir. O kadar ki, hiç bir iskelede bu ka dar hamal kalabalığı görülmez. Beş hamal bölüğü, üç yüze ya- kın efradile bu iskelede çalışır. Malı alan çrkaran bu-hamallar, cık iskelede sık sık biribit- Mart Mart, meşhur meselin dediğif gibi bize bu “sene de kapıdan baktırıp kazma kürek yaktıra- cak olursa halimiz haraptır. Kö mürcüler, müşteriden uzun kış mevsiminde göremedikleri ilti- fatı, son bir hafta zarfında faz- ğa Kuzu la bo; kapıda lasile gördüler, Kömür ve odun İlerine çarparlar. Bu yüzden ara larında kavga, dırıltı eksik ol- maz. İskelenin yegâne geçile- cek yeri olan daracık geçidi de niz suları istilâ ettiğinden yağ İmurlu havalarda müşkülât bir ikat daha artar, Tüccarın malla rı, ıslanıp çamurlar. içinde yu- varlanması, yumurta sandıkları nm düşüp kırılması, hamalların ğı kayıp düşmeleri, günün vukuatı arasındadır. | Bu kırrlan sandıkları, çamur- lara bulanan eşyayı . sahipleri, | hamallara ödetmektedir. Yüz: lerce hamalın, bir insanın güç- lükle geçebileceği yerden, sırt- larında ağır yüklerle hiribirleri depoları, kışlık o rahrukatını sür'atle tüketen bir çok evlere odun ve kömür tedarik etmekle meşgul. Maamafih, itiraf et- meli ki, odun ve kömür fiatle- rinde esaslı bir yükseliş yoktur. İyi meşe ve gürgen odununun r epeyce boy attılar Jda havaların mutedil. geçmesi) birlikte meleyerek geçen kasap ne dokunmadan geçebilmeleri imkânsız olduğu için alın terile hayatlarını kazanan bu fakir a- damlar, bir çok ziyanlara uğra- yorlar, Bütün bu müşkülâtn ö- nüne geçmek için, buranın yaya kaldır. bir parça genişlet mek kâfi gelecektir, Belediye, vfak bir masrafla şikâyetlerin önünü alabilir Diğer taraftan bu iskele, mey ve halinin hemen önündedir. Bir çok meyveler, açıkta çamur lara bulanarak ziyan olup gidi yor. Belediyenin bu haklı sikâ yet üzerine harekete geleceği- ni ümit ederiz. v> n baktıracak mı? fçekisi 360 — 390 kuruş arasin- dadır, Kömürün okkası 6 — 6,5 tan yukarı değildir. Yalnız ba- zı mahalle aralarında, peraken de olarak satılan kömürler çok kırıklı, odunlar çok ıslak oldu- ğu gibi fiatleri de yüksektir. a)yüzünden koyunlar erken kuzu|lık koyunlara sık sık tesadüf Bu sene hayvan yetiştiren mmtakalar. ladı ve süratle büyüdüler, Son ilerde sokaklarda kuzul edikmektedir..Resmimiz, bu sü- rülerden birini gösterivor. Bu sene zorlu kış olmadığı ve hele kar yağmadığı için avcıla- rm keyfi kaçtı. Yeşilköy sırt- larmda Çekmece gölü kenarın- da, Belgrat ormanlarında ya- ban ördeği, bekaçe, süğlün ve yaban domuzu avcılığı yapma- ga alışanlar, bu sene elleri gürlerinde kaldılar. Kara avc lığından mahrum kalanlar için bir teselli varsa o da deniz av- cılığıdır Resimde gördükleriniz, köp- rünün Kadıköy vapur iskelesi — Al gözüm seyreyle ciha- nrl,., Romayı, Parisi, Londrayı, Caponyayı, Çinimaçini gösteri- yor... Al gözüm, Fransanın pa- Yitahtı Romanya şehri... Koca- man caddeler... Caddelerde kum tanesi gibi insan... Sinemaya gidip te karanlık- tâ Câhınız sıkılmasın! Aklınız gene pek çoğaldı. Nereye gitse niz, hep bunlardan şikâyet edi- liyor, Bilhassa geceleri, karan- hik ve dar sokaklardan geçmek bunların şerrinden âdeta imkân sızdır. Belediye, bu sokak köpekle- rini bir aralık ortadan kaldırma Sokaklarda, bazı külhanile- rin biribirlerine söz atarak, ka- ba kaba şakalaştıkları görülü- yor. Bu şakalar arasında öyle- leri vardır ki, terbiyeli bir a- dam, işitmemek için kulakları- nu tıkamak mecburiyetinde ka lir, Bu terbiyesizce şakaları ya- panların ekserisi harallardır. Bilhassa Ankara waddesinde, sık sık tesadüf edilen bu itişip kakışmalar, gelip geçenlerin, rahatsızlığını mucip olmakla kalmadığı, tesadüfen o civar- dan gecen ecnebi seyyahları- Işin keyfi orada.. dubası üzerinde balik avlayor- lar, Amma, diyeceksiniz ki, du- ba üstünde, bir insan akşama ka dar beklese ne Izadar balık avla yabilir? Belki iki üç balık.. Belki dinme, gisine sorsanız alacağınız ce. m — İşin keyfi o: Al gözüm seyreyle cihanı |. varsa buraya gelini. Son günlerde şehrin kenet mahallelerinde bir takım sokak sinemacıları peyda oldu. Ceple rinde sinemaya verecek 25,30 kuruş parası bulunmayan çocuk lar, bu müni mini kutunun etra- fma toplanarak sıra bekliyor- İlar; Sokak köpekleri Sokak köpekleri bugünlerde) ga kat'i surette-karar vermiş gı bi görünüyordu. - Sonraları, bu iş yüzüstü bırakıldı. Şehirde kuduz vak'alarinın çö galdığı bugünlerde sexaklarca İköpekten geçilmeyor. Bunların içinde kuduz olanlar, bulunabi- lir. Belediye, mutlaka umumi bir köpek temizliği yapınalıdır. Böyle şaka olur mu ? nında nazarı dikkatini celbede- bileceği düşünülmelidir. Zabıta, umumi abatı sel- beden'bu hallere meydan . ver- memeli ve itişip kakışan kün. seleleri şiddetli ihtaratta bulun malıdır. Acaba böyle mi? Bir kariimiz yazıyor: Bazı fırınlar, ekmeği narhtan yirmi para fazlasile satıyorlar. Belediye de büna bir şey deme yor, Vakıâ, bu fırın sahipleri, pişirdikleri ekmeğin tartısı faz la olduğunu söylüyorlarsa da acaha bövle mi dir? li gri

Bu sayıdan diğer sayfalar: