4 Haziran 1931 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5

4 Haziran 1931 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bek SEFPT 1? . HER 8 EEE LE "NeREE z MİLLİYET PERŞEMBE 4 HAZİRAN Di ( Mizah İ | g| Sinema yıldızların ahlâk ve mizacını değiştiriyor mu ? Şöhret ve servet kazandıktan sonra, dünkü mütevazı kızlar kimseyi beğenmez oldular â i i J»an Gravford ile Anita Page Hollyvood'un en sevimli iki yıldızıdır. Her iki arlist sinema sayesinde güzelliğin bütün sırrını öğrenmişlerdir Sinema artistlerin mizaçları W ve çehrelerini değiştiriyor mu? Bu bir sual ki, hakikaten ge- Miş bir ankete mevzu olabilir. aamafih suale verilecek ceva in umumiyetle müspet olaca- i ina şüphe edilemez. Bir“ sinema © mecmuasının Holiyvood'da bulunan muhabi ti tetkikat yapmış ve vardığı heticeye göre, Jean Helbling eskiden ken- | disi ile konuşulduğu zaman kı- Sasaraamamarmmmnetessssssozsesmmn msm eN Yıldızların saçları Mary Pickford Amerikadan alelacele Lond- taya gelen Douglas Fairbanks Mm karısı Mary Pickford koca- nr alarak Amerikaya avdet “ti. Halbuki Londı bir y daha kalacakla, ise boşanacakları şayiasını tekzip etmiş oluyor. Fakat ha- kikatte on beş senedenberi Dus ye Mary ayrı yaşayorlar. Her Fakat halk nazarında esmer Bağdat hırsızı ile sarışın Mary *nodel karı koca bilinirler. Douglas son filmini Bebe Pilimdeki makyajlı çeh çehre tere balayını Mary Pick. ford 46 yaşındadır. işniels ile çevirmişti. Filme Ylamadan Douglas'a Bebe iie'den vaz geçmesini 1s- #öylemişler, fakat © ka zarırmış. Şimdi bacaklarının! güzelliğini © methetmiyenlere Bir zamanlar dans salonla- rında kendini göstere göstere kızıyormuş. Metropolis filmin- | çarliston kızı ismini alan Joan den evel Brigitte Helm bir | Kravford şimdi yine dansı sev mektepli kız gibi imiş, halbuki | mekle beraber, gayet ağır baş- tediği gibi hayat sürüyor. | bugün yılan gibi mevcelenen vücudü ile meş'um “kadın rol. | lerini oynayor. Alice Vhite alelâde bir dak- tilo iken, şimdi bir yıldız, ki. bar âleminin, kibar salonları» m yıldızı oldu, eskiden sade | ve mütevazidi. Şimdi saçlarını | da, termaklarmı da boyayor. — | Bir kaç sene var ki, kadınlar karışık, muğlâk ve güç saç tu terkettiler. Bir za- den büyük bir inkılâp yapan modaya hepsi de el birliği ile uyu verdiler ve uzun saçlarmı bir makasta kestiler. Şimdi saçlarının uzun ol duğu zamanlar düşünen ka- ! dınlar, bu uzun saçları tarayıp düzeltmek külfetini hatırladık. ça, hattâ modası geçmiş olmak la beraber, saçlarını kestikleri- e hiç te pişman olmayorlar. Fakat sinema artistleri için- de bazıları var ki, uzun saçları- dı bırakmış olduklarma çok “iteessiftirler. Bunlardan Con ce Benette evelce uzun saç” le kraliçe ve prenses rolleri dı. Bir gün kendisine erkek kız rolü ver- kıyafetine giri Du dikleri zaman değişti ve Constance saçlı kesmeğe mecbur oldu. Çünkü ya kazan- cı bırakmak, yahut saçı s- İ mek lâzrm geliyordu. kendisine feda ettiği saçlarına ir Bu film t yınca, Mary'niu dostları “biz sana demedik mi?,, gibi bir va- ziyet aldılar. Şimdi beraber Amerikaya döndüklerine göre, galiba yeni filmlerini beraber çevirecekler. lr bir kadın olmuştur. Film ha ricinde kendisini görenler, be- yaz perdedeki Joan Kravford ile şimdiki arasında azim fark- lar görüyorlar . Ya Greta Garbâ.. O şimdi insanlardan büsbütün uzak ve kendi âleminde yaşıyor. mukabil tam 9500 dolar para da vermediler değil! Constance bu parayı alıp saç | larını kestikten sonra değişiver | di. Bu defa da halk kendi eski prenses rollerinden daha ziyade beğendi. Halkın sine mada bir artisti beğenmesi de- mek, o artisti milyoner yapma. sı demektir. Yani Constance bir taşla iki kuş vurmuş oldu. Fakat buna mukebil daha bir çok yıldızlar var ki, saçları- nı feda etmedi Bunlar ara- sında şunları sayabilir ; ma Banky, Lily Damita, Ar- lette Merchal, Loretta Young, Lillian Gist.. Joan Gravford ise saçlarını kesmiştir ve diyor ki: — Yakın bir atide uzun saç- hı kadın ucubeye dönecektir. Marian Davies, Damile Pa- rola ve Anita Page de: “Kat'iy yen kısa sağlan vaz. geçme- yiz!,, diye bağırıyorlar. Fakat kadın bu! İnan olur mu? Şarik'nun yeni Şarlonun yeni filmini Cezairde eceği söylenmektedir. Kâ- çev tibi Şarl Robenson, Şarlonun | bütün stodyosunu Cszaire nak İeimek imkânlarını tetkik için Amerikaya gitmiştir. ön mâ inik çoktan | Zemane çocukları Cemil daha altı yaşında iken herkesi çimdiklerdi. Bu fena buy onda bir zevk hâlini almış- ti. Bir gün evdeki hizmetçi kı- zın, dalgın zâmahında, kolunu çimdikledi. Cani “yanan kız, çimdik yerleri moklaşan kolu- nu Cemilin babasığa gösterek, | şikâyet etti. Bunun üzerine Ce mile temizce bir dayak atıldı. İki gün sonra,” intikam al- mak hırsile fırsat kollayan Ce- mil, hizmetçi kızin, gene dal. gın bir zamanında, bu sefer bir denbire eteğini kaldırarak, yu- e taraftan bacağını çimdik- — Haydi, çimdik yerini dedi , şimdi gene git, babama göster, E. e i bir şapka al! Bütün komşular başımdaki şap kayı hiç değiştirmediğime dik- kat ediyorlar, Öyleyse taşınalım. Teşekkür Bir şirketin gayet nazik mü- dürü, işlerin müzakeresi için içtimalar bittiği zaman: “Efen dilerimize teşekkür ederim,, de meği âdet edinmiş. Gene bir gün,böyle bir içti- mada demiş ki: “Bug edep; sonra'mü- essese ti Çünkü vezcem dünyaya bir çocuk getirdi. E- fendilerimize şşekkür ede- tim. — Canım, kocan bir kaç gün daha kal diye para göndermiş. Ne diye gidiyorsun? — İşte onun için ya.. Bahis İrfan Beyi tamdıklarından bir zat ziyarete geldi. Dedi ki: Seninle on lira bahse rerim, niçin geldiğimi bil — Para istemeğe gel — Hayır! Sadece hatırını rmak ve biraz da konuşmak için gelmiştim. Gördünmü bile medin! Ver bakalım ön lirayı. Sarık midekiarından birisi: — Yahu, şir sarığı demiş, — Birader, yıkayayim da ne ya» payım? Gene kirlenecek — Kirlenirse gene Yıkatırsın, mi? — Canım, o zaman da yıkarsın. — Be birader, bon - dünyaya sa- rik yıkamaya mu geldim? DE Ya a iv 5 v — On lira mı. Yahu ben se- nin taksi saatini satım alacak değilim ki.. Zekâ Akşanı sofrada Veli Bey ka- vısına çıkıştı: — Yahu gene mi balık yiye- ceğiz? — Balık iyidir. Geçin gün — ef Mü Bektaşinin sarığı Kirlenmiş. Ta- |; yıkasana, | — Peki amma, gene kirlenmicek || 1931 , Ahmet ustanın pantalonu €s | ti. Bir pantalon satın al- karar verdi. Çarşıda Sa- muel isminde ihtiyar bir yahu- di eski elbiseleri toplar, bunla- ra çeki düzen verir, bir kaç mis | li pahasına satardı. | Ahmet usta ucuz olur diye pantalonu Samuelden almak is | tedi. Kendisine dediler ki: | — Samuelin bir tabi | muhakkak iki mis var, para ister | ve yarı fiata da muhakkak ve- | rir. Sakın aldanma! Ahmet usta bu tavsiyeye te- şekkür etti ve Samuelin dük- kânma girdi: — Bana bir pantalon ver! de Jdi. | Samuel alelâcele bir çok pan | talonlar çıkarıp gösterdi. Niha yet Ahmet usta bir sağlamcası | vs İ nı intihap ettikten sonra sor- | du: — Kaç para! On iki lira!, — Yahu, on iki liraya pan- | talon olur mu? Bunun yenisi bile on iki lira etmez. — Ben altı lira veririm.. — Haydi akşam pazarı.. V: Dünyada genç ihtiyar kinse yoktur ki, bahçeden zevk alma in; Fakat bilhassa © sayfiyede oturanlar, yahut evlerinde bah gesi olanlar için, kendi elile çiz) çek yetiştirmek” ve bir. bahçe | vücüde getirmekte daha büyük bir zevk vardır. Bu tatlı meşgu liyet ayni zamanda bir spordur | da., Bugünün kadını eski dev- rin kafes arkasında sadece yan gelen kadını değildir. Bahçe vücude getirmek kadar tatlı bir mevsim eğlencesi olamaz. Biz biliyoruz kl, çok kadınları ine. ye erkikleritsiz. “ovlöyiağ bahçeleri müsait olduğu halde bu bahçeleri “ihmal edip be lakmışlaydır. Mebel * Haydar Poşadan trene'binip te Pendi: ğe kader giğebler: iki taraf'say fiyelerden çoklarınm bahçeleri di külep ve yerişini” görürler ve âdeta içlerinde bir sıkıntı ve eziyet duyarlar. Erkeklerin iş- le güçle meşgul; oldukları bir ii p Bahçe zevki | | İl arasını | sırada, bahçeye bakmak, vakti d üsait olan “kadına » Onun içinbu zevki tatmak hem evin etrafını, hem gönlü şenlendirmeğe, ayni za manda da eğlenmeğe ve spora bir vesile teşkil eder. doktor söyleyordu. Balık yiyen ler zeki olurlarmış. Balık zekâ- yı arttırırmış.. — Allah Allah. — Canım sen evlenmeden e- vel hiç balık yemez miydin? — Yemezdim amma, keşke yese imişim. altı hirayı al pantalonu. Ahmet usta düşündü: — Yeoo! dedi. Bu pantalo- Bun paçasına bak. Biraz pörsü- müş.. Altı lira veremem.. — Peki, hatırm kırılmasın | canım. Ne verirsin. — Üç lira... Yahudi şaşırdı: Canım üç liraya pantalon olur mu? — Sen bilirsin, ister ver, is- ter verme! Ahmet usta kapıya yürüyünce, yahudi kasından çağırdı: Gel efendi, al üç liraya. Ziyan ediyorum amma, ne ya- doğru hemen ar- payım bugün alış veriş olmadı. | Ahmet usta pantalonu aldı, ışığa doğru tuttu: — Yooo! Dedi, bunun arka | taralı hayli aşınmış. Üç gün giyersem delinecek. Üç lira ve remem. — Ya ne verirsin — Bir buçuk lira.. Yahudinin gözleri döndü: Sen çıldırdın mı? dedi, il pantalon olur? Satmazsan Bican Efen i bir marifet daha gösterdi | zorla alacak değilim ya.. —Haydi akşam üstü hatırı İ kırılmasın. Ben de'eve alacalı ekmek parası çıkarayım. Ve: bir buçuk lir Ahmet usta tekrar pantalo | na baktı; — Yahu ben demin görme mişim. Bu pantalon iki pare etmez. Bedava verirsen alı rım, dedi. Yahudiyi hafakanlar boğdu ve adamcağız düştü, bayıldı Ahmet usta iyi kalpli adamdır hemen bir bardak su bulup ya hudiyi ayılttı. Samuel Efend ayıldıktan sonra, tezgâh üs- tünde duran pantalonu gördü — Allah rızası için al şu par İ talonu da git. Bir daha seni gö | züm görmesin, dedi.. Ahmet usta durdu, durdu... — Yooo! dedi, bir tek pan İ talon almam. Bir pantalon da İ ha verirsen alırım. İ Yahudi bir pantalon | dahs verdi mi? Hikâye burasını söy r. Fakat Samuel Efendi o vekittenberi Ahmet ustayı: İ birşey satacı misli fazla p Sayfiyede genç kız stüdyosu Bazı kadınlar vardir ki, şiş- manlıktan muztariptirler. Bazı ları da gittikçe şişmanladıkları- nı görerek, telâşa düşerler. Za- iflamak, vücudün yapılışı mü- sait olmazsa kolay bir şey de- ğildir. Çünkü ayni zamanda sihhati de düşünmek lâzımdır. amak isteyenler yemek su içmemelidirler. Aç karnına ara sıra büyük bir bar- > | dak limonlu sıcak su almalıdır- lar. Vücudü beslemeğe kifayet eden mikdardan fazla alınan ye mekleri hazfetmelidir. Maama- fih ifrat derecede oruca da git- Kesilmiş süt * Bazan yarım okka südünüz tam kaynayacağı sırada bir- denbire kesiliverir. O zaman südü beş dakike kadar kayna- tınız. Kazein beyaz habbeler halinde fırlar, alt kısımda ber- rak bir su kalır. Bu suyu süzü- nüz. Geri kalanın üzerine biraz tuz biber ilâve ediniz ve ekmek dilimine sürünüz, Muşambalar Muşambaları temizlemek için içinde kireç bulunan sabunlu su kullanmamalıdır. Çünkü Sud veya potas muşambaların renk lerini bozar, Eğer muşambalar da leke var ve bu lekeler temiz memeli, Sabahleyin: Az şekerli çay, kok bir yumurta ve bisküvi öğle üzeri: 30 gram domates, hıyar, turp ve saire, 60 gram ğsız et veya tavuk, yahut da i balık.. 200 gram tuzlu suda az yağla haşlanmış sebze. Bu sebzeye limon sıkılması muvafıktır. Meyva ve iki bis- küvi, ! bisküvi. Akşam: Et, sebze, meyva ve srlarında yudum yudum li- mon suyu. Ergenlik Bazı kadınlar vardır ki yüz- lerindeki ergenlik denilen be- neklerden müuztariptirler. bu benekleri teksif edilmiş hamı- zı karbon mahlülüne batırılan ucu sivrikalemlerle yakıyorlar. Fakat bu ameliye gayet nazik bir iştir. Çünkü deriyi yakmak ihtimali vardır. Mamafi ergen- lik lekelerini hafifleten krem de vardır. Limon suyu da fay- daldır. Güneşten kaçınmalıdır lenmek isteniyorsa, benzin bu işi pek âlâ görebilir. Lekenin nev'ine göre terebantin veya İ anonyaklı su da kullanılabilir, i: Az şekerli çay, bir İLE iye

Bu sayıdan diğer sayfalar: