9 Haziran 1931 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6

9 Haziran 1931 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mersinde de Türkçe bilmeyenler var! 'İ Mersinde Bereket fabrikası, müstahdemini ve sahibi i vir MERSİN : — Mersinde çek OoOmühim © fabrikalar mevcutur. Bunlardan Fazl Be- 4 yin Bereket fabrikasını ziyaret ey- i edim, Bu fabrika şehrin vasatında > müştemilâtile beraber c: ii Tİ mahküm, 57 mevkuf! Kadınlar ta- im bir mü- Essesedir. Burası çırçır, çeltik, buz, vin ve çam kabuğu fabrikasıdır. Faz- lı Bey Girit mübadillerinden olup bu fabrikayı harap bir halde vermiş erse de bir çok masraflar ihtiyarile l mükemmel bir hale getirmiş ve mem | leketin iktesat cephesinde müessir | Bir âmil olmuştur, Makineler yeni | ve son sistemdir. Burada kırk metre | derinlikten artezyenle tatlı bir sa | çıkarılmakta olduğundarı bu fabrika | nm buzları diğerlerine tercih olun- maktadır. İ Çeltik fabrikası Mersin ile Maraş arasındaki saha © da çıkan pirinçleri ekserisinin Ma- raşa götürülüp çektirilmesi yüzün den pek pahalıya Omal oluyordu. Şimdi Fazlı Beyin fabrikasına ilâve- ten tesis olunan son sistem iki çel. tikmakinesi saatte 2200 kilo pirinç » yaptığından ucuz bir fiatle İstanbul ve civar viliyetlere zevkolunmakta- der, Hapishane Buradaki hapisaneye Allah kim- seyi düşürmesin! Tahtaları sökül- müş bir koridor, daracık ve tahtaku rulu odalarda üst üste insanlar! 128 rafında da 6 mahküm var! Hepsi de © gehç ve zinde kimseleri Ben içeri gi | çince hepsi başıma biriktiler ve son fa koğuşlarına girerek vüruduma in tizar eylediler. Hepsinin birer der. di var! Uçan kuştan derman arayor | Jar. Bu bedbahtlara sordum. Hepsi de katil, hırsız ve fili şeniden mah. | m! Kimisi sarhoşluk saikasile ki- ni de cehalet hrnile arkadaşını, kom | şusumu ve karısmı öldürmüş! Kimi si de sarhoşluk ypmış! Bir kısmı da | fili şeniden mahküm edilmiştir. He- İ le isbandut gibi bir herif dokuz ya #ındaki hir kızım bikrini izale eyle. | “diğinden © dokuz Küm © edilmiştir. Bunların kış söneye mah. | İ koğuşlarn bitli ve tahtakarulu sm âzamı 1S seneye o mah. küm olup nısfını ikmal eylediklerin Haremağası dehlizin kapısı- n: kapamıştı. Arap heyecan- dan tirtir titriyordu. — İşittin mi, Bey? Diye fısıldadı. İbrahim Bey © Arabı teskin eti — İşittim. Bundan sonra ben yapacağımı bilirim - Fasl 12 MUHARREM “Kızıl Sultan,, diye anılan Abdülhamit sarayında akurane “ bir hiddet de bir aşağı bir yukarı dolaşıyordu. Davut Pa- Hünkârın karşısında elpen- divan duruyordu. Hükümdar nihayet dedi ki: — Ordunun masarifi son za- Fazıl Bey den dolayı ıslahı nefsettiklerinden bahisle aflarını temenni eylemekte- dirler, Bir kısmı da havanın sıcaklı ğından paşi pencere kapaklarının a çık tutulmasını ve bir kısmı da ak şam olmadan koğuş kapılarının kar pakılmamasını rica ediyorlar. Bir kısmı da bir odaya isiabından faz- la mahküm konulduğunu ve içlerin de hasta bulunanların tefrik edilip hastaneye sevkolunmadıklarını ve ok. duğunu ve bir taraftan vaha alama dıklarını, kundura imalâthanesinde galışanlar da müşterilerin ölçülerini almak için gardiyanlar odasına ka- dar müsaade edilmediğini şikâyet ey lemekte idiler. Vak'alar Iki sene evvel Dinikâr köyü civa» rinda hırsızlık eden bir adam hane sahibinin çobanı tarafından vurul- muştur! Mecruhu teşvik eden arka- daşları onu tedaviden aciz oldukla- yını ve bir hastaneye müracaat ede- cek olurlarsa cürmün meydana çıka- ri diri kafasını kesip kayaların ara- atıvermişler! Ceset bulunmuş ve 3 kişi tevkif olunmuştur. Odaların birisinde | Silfike tapu dürü Mahir Bey varifci memuri- yetini saiistimâlden 14 seneye mah- | küm olmuş yatıyor! Halim işlerini çarşafasiran tapu memurlarının e İlinden herkesin müşteki olduğu ma- Kimdur. Tapu ve nüfus memurluk» ları birer ocak halini almıştır. İçle- rinde kendisini bozmayıp ta namusi- Ic çıkanlara aşkolsun! Mersin muhasebei hususiye me- wuru Fehmi Efendi ile refiki Sü leyman Efendi ihtilâstan dolayı beş mahküm © olmuşlar! den tirnağından art- in tası tarağı satıl dığı paraları çalanlara bilmem ki ne demeli?! 13 yaşındaki Mersinli bir genç 6 yaşındaki bir sabi çocuğa livata yap- tığından dolayı bir seneye mahküm etmişler! Bu ne ahlâkzzlık yarabbi! Tarsuslu fedayi Mustafa namında birisi Hamparsun namında bir er meni komite reisini öldürdüğünden dolayı 15 seneye mahküm olmuş! | manlarda çok arttı.. Değil mi? Davut Paşa korka korka ce- — Bir çok alayların teçhiza tını asri bir şekle sokmak lâ- zım Efendimiz . Abdülhamit sanki hakarete uğramış gibi lendi. — Asri mi?1.. Memaliki ec- nebiyeye giden genç zabitleri. miz memlekete döndükleri z: man hatıra gelmedik yeni mi raf kapıları açıyorlar. Bu sivri akıllılardan biri de şimdi Sad- razamımızın kızını alıyor. şahsi bir hiddet- | kında Meclise takdim Bunun üzerine Davut Paşa Evkaf bütçesi dün müzakere edildi (Başı 1 inci sahifede) ha geniş bir surette münakaşa edile bileceğini söylemiştir. Evkaf şekilleri İsmet Bey (Çorum), o Evkafın bugün ifa etmekte olduğu hizmetle. rin şekline göre bir muaveneti içti- maiye müessesesi olmadığını söyle- miş ve vakıf şekilleri ve bunların ma hiyetleri halkında izahat © vererek Evkafa kanunu medeni ile kabul e- lerek yeni bir şekil verilmesini iste- miştir, Sırrı Bey ısrar ediyor Sarı Bey (Kocaeli), Evkafın ka- hatiplerle hem fikir bulunduğunu söylemiş, Evkaf bütçesinin Medis- te müzakeresine itirazda israr etmiş tir. Evkaf Umum Müdürü Hatipler tarafınran ileri sürülen mütalcalara cevaben Evkaf idaresine verilecek” yeni şekil ve istikamet hakkında tet kikatta bulunulduğunu ve bu husus ta bir mutahasus © getirtilerek bir proje hazırlandığım ve buna istina- den yapılan “teşkilât kanun lâyiha- sının tetkikatı ikmal edildiğini ve ya edileceğini söylemiştir. Müteakiben fasılların müzakeresi ne geşilerek Evkaf umum müdürlü- ğü 1931 masraf bütçesi 3,122,041 li ra kabul edilmiştir. Mezkür idarenin bu seneye ait varidatı 3,212,500 bira tahmin olunmuştur. Talebe yurdu Evkaf bütçesi lâyihası heye ti umumiyesi reye konmadan evvel Manisa meb'usu Hamdi Bey söz alarak dedi ki Bir temennide bulunaca- cağım. Hayri Efendi zamanın- da İstanbulda Talebe yurdu namile bir bina tesis edilmiş- tir. Ve mesmuatıma nazaran 300 bin lira kadar bir para sar fedilmişti. Her nedense bu bi- na alâhalihi terkedilmiş, bugün yağmurlardan yıkılmak üzere- dir, İnsan binayı man müteessir olmamak, onun bu vaziyetine acımamak kabil değildir. Müdiri umumi Beyden rica —————— a Bu Mustafa memlekete hizmet eyle diği kanaatinde olarak affını isteyor. Tarsuslulara sordum, Kendisine iyi bir numara vermediler! Mütalaa Hapisaneye Allah kimseyi düşür- mesin demiştim! O ne hal? O ne se. falet? Bu genç ve gürbüz delikan- hlar vatana menfaatli olacak yerde sarhoşlukla vatandaşlarını öldüre rek aile ocaklarını söndürmüşler ve kendi ocaklarma da incir ağacı dik- mişlerdir! Yazık giinah değil midir? Bir taraftan nüfusumuzun azlığın- dan şikâyet ediyoruz bir taraftan da bir birimizin başını yiyoruz! İki yüz köşi bütün gün avare ser olarak ha- pisanelerde yatıyorlar, Her vilâyet te bunun gib yüzlerce hapisler yatıp duruyorlar. Bunların içinde beş sene den ziyade mahküm olanları hiç ol mazsa umumi büyük © hapisanelere sevkederek orada kendilerine birer san'at öğretilse ikmali müddettem sonra kendilerini iaşe edebilecek bi rersan'at sahibi olurlar ve belki de bir daha hapisanelere avdet etmez- ler. Hapisten maksat mücrimin ss- — Efendimiz, dedi. Fransa ve İngiltere'de tahsilden sonra memleketine henüz avdet eden genç süvari | zabitlerimizden Kadri Beyin her ne kadar Sad- razam Paşa Hazretlerinin keri- melerile izdivacı mükarrer idi ise de bu söz ahiren bozulmuş- tur, — Yusuf Paşa işini bilir bir adamdır. Kızını o serseme ve- rip ne yapacak! Padişah alâkadar olmadığı bu mevzuu burada kapattı. Zaptiye Nazırı Davut Paşa kendi kendine konuşuyormuş azam Paşa'nın kızı- nm desti izdi talip oldu. şlık olacak. Bize böyle bir niyeti olduğun. dan hiç bahsetmedi. — Her tarafta söylüyorlar, Efeni Yanlışlık vârit de ir | gelerek hatiplerin sözlerine ce- gördüğü za- | ına İbrahim B. | ediyorum, Bu binanın iyi bir plân dahilinde £ tamiri imkânı yok mudur?. Eğer yoksa bina- nın mahvolmaktan kurtarılma- sı için üzerine sakaf yapıl mümkün değil midir?.. Tophanedeki çeşme Necip Ali Bey (Erzurum) — İstanbulda Tophane cami inin başındaki çeşme harap olu yor, gayet güzel bir eserdir. Muhafazasma himmet buyurul sun. Müdiri uwmuminin izahatı Müteakıben, Evkaf müdiri umu! Niyazi Bey kürsüye İ vap verdi. Talebe yurdu binası nm muhafazası için üzerine sa- kaf yapılacağını vadetti. Çeş- | meye gelince onun evkafa olmadığını söyledi. İ Necip Ali Bey: — Fakat çeşme camie mer- buttu: Niyazi Bey devamla? — Eğer camie 'merbut ise, şadırvan ise onuda yaptıra- İm... Hastahane meselesi Bundan sonra Çorum meb'u su İsmail Kemal Bey hastaha- ne meselesine temas etti ve mü diri umumiden izahat istedi. Niyazi Bey cevaben: — Hastahaneye 328 senesin de başlanmış 5 - 6'bin lira sar- fedi bina bir arşın kadar temelden yükselmiştir. Harbi u mumide inşaat terkedilmiştir. Sonra inşa edilen kısım bel: yece sökülmüş, kaldırıma kal- bedilmiştir, dedi. İsmail Kemal Bey tekrar sor du: — Toplanan diğer paralar ne oldu?.. Niyazi Bey: — Toplanan fazla (paralar duruyor, Cevabını verdi. İ Bundan sonra Gaziantep ve | Maraşta yetişen lasankeyf tü- tünlerinden azami yüzde 40 kök firesi indirilmesi hakkında tütün inhisarı kanun lâyihasi- yyel ağ kabul edil- | miştir. | Meclis pareo günü topla İ nacaktır, lahı nefsi ve bir daha cürüm irtikâp, etmeyecek bir vaziyete getirilmesi- dir. Ordu ve Giresun hapisaneleri de ayni vaziyetledirler. e Hapisaneler | müdiriyeti umumiyesi bunlar için her halde hir tedbir düşünmüş olsa gerektir. Manzara Mersin ahalisinin bir kısmı Türk. köylerindeki vukuatı ketemederler ve başlayın kessen söylemezlermiş! Türk köyle çe bilmezler. Bunlar İ sinde ise kemali safiyetle her şeyi | söylerler hattâ erki bir katil hödise- | sini bile anlatmak mümkündür. | Memleketin manzarasmda bir baş kalık müşahede olunmaktadır. fel lâh denilen bir kısım halk büsbütün ayrı bir senıf balk gibi görünüyor. | lar! Bunların köylerinde mektepler | açmak büyüğünü, küçüğünü okut- | İ mak ve onları Türkleştirmek el. İ zemdir. Bu hir hakikattir bunu sek | lamak ve çaresine bakmamak doğru | değildir. Ragıp Kemal Padişah kaşlarını çattı. Bu haber kendisini hiç mem- nun etmemişti, Zahiren mâra- sız gibi görünen bu hâdise Hün kârm midesini o bulandırmıştı. Başkâlibin kendi me Devletin en nafiz bir rücülü ile elbirliği etmek istemesi hiç ho- şuna gitmemişti. En masüma- ne hareketlerden türlü mâna- lar çıkarmak itiyadında olduğu İ için bu izdivacın da arkasında | fevkalâde bir takım haller giz- lendiğine derhal kani oldu. Sonra meseleyi başka suret- le izah etmek te mümkündü. Memleketin en | Bu se arzuyu mize tevafuk etmeyor. Sen her halde onların her üçünü de, ya- ni Yusuf Paşa'yı, İbrahim Be- yi, Kadri Bey'i İstanbuldan a- yırma. O zamana kadar bu bap Roma Tiran | Sa riyat, bu asrın büyük kuvvetidir. İstanbul, bu kuvvete hükmetmekte- dir. Çünkü neşriyatı ödeyen odur. İstanbul sıkıntıda ise, Ankarada iyi geçinen, fakat İstanbul gazetesi okuyan adam, kendini sıkıntıda his- seder. Her tarafta temas ettiğimiz hava Türkiye havası değil, İstanbul havasıdır. Biz, Itayla kadar ilerledikten som. va, — çünkü Italya en ileri Avrupa memleketlerinden biridir, — bugün- kü İtalya'nın boğucu kavgalarına başlamak için garplılaşıyoruz. Garpta ömrü bitmiş kaideler var- dır. Biz garbin aranışma, şimdiden iştirak edeceğiz. Bize gelinceye kadar Türk teced- düt hareketinin kusuru ne de arızi büyük adamlar yetişmiş, a- rızi büyük işler olmuştur. Bu işleri Tıp daki talebe yurdun- hâdise Mektep disiplinini ihlâl ettikle- rinden dolayı 16 kişi muvakkaten tardedildi Gedikpaşadaki leyli tıp tale- be yurdunda bazı talebe yemek lerden şikâyet (ettikleri için meclisi inzibat tarafından 15 gün müddetle tartlarma karar | verilmiştir. Yaptığımız tahkikata naza- ran meselenin şekli şudur: Bundan on beş gün evvel ta- lebeden Fuat Ef. akşam yeme- ğinde eline bir porsiyon yemek alarak pijama ve ayaklarında terlik olduğu halde Yurt müdü rünün odasına girmiş ve her gün ayni yemeği yediklerinden şikâyet etmiştir. Müdür Tevfik Bey bu şekil. de odaya girilemeyeceğini ta- anlayan ve sistemleştirmek isteyen olmamıştır. Çünkü iktidar hareket adamında | kalmış, Fikir adamı kadroya girmiş- tir. Zarar halktan değil, yarmı mü- | nevvrden, mürteciden, şahsi hıreları | için ilmi bile, karekterleri gibi, sene- de yüz şekle sokan tam münevver. den geliyor. Eğer iyi kadrolu bir | fırka, disiplin ve kontrol olmazsa, cehil kadar ilim de zarar veri Yeni inkilâplar, iyi iktisat bilme- lidirler: Yeni inkılâpları düşmanla- rı iktisat silâhindan istifade etmeke tedirler. Bunu bilmeyen inkılâp, ken dine inanmak hassası Ve, e mes'ulmüş, gibi söylenen söz- lere kendi de inanır: Düşmanından yardım aramağa koyulur. Biz ne komünistiz; ne faşistiz; Kemalistiz. Bizim Rusya'da ve İtal- şimize ci terbiye ve inki- şaf metotlarıdı Bir demagog, milletten bahsetti- gi zaman küçük bir ekalliyete hitap ettiğini bilir. ... İstanbul boşnutsazluğu nereden geliyor? Ticaret ve sanayiin ceki sahipleri Türkler değil idi. Şimdi on lar, bizzat, iktidara iştirak ederek istedikleri kanunları yapamadıkları ve kararları alamadıkları için, Türk avukat arıyorlar; rejimi, ticaretin, sanayiin ve paranın düşmanı gibi gösteriyorlar. Ti banka adamı olmayanlar buna inan- maktadırlar ve her hangi bir deği- şiklikte her şeyim kendilerinin ola- cağı hayaline düşmektedirler. Efkâr umumiye Beyoğlu tarafın- dan istihdam olunmaktadır. Demokrasi krizi nereden geliyor? Forum'da halk ile görüşülebilecek #eyler azalmıştır. Hayat, eski de mokrasinin o doğduğu zamandan, çok başka çok karışıklır. Politikacı ilim ve teknik bilmi- I†biliyor. Her mesele ilim tek | olmuştur. ider içim ihtisas litikacı bir lâzımdır. Pe- | mutahassıs değil, bir | lebeye ihtar etmiştir. Talebe İ Müdür Beyin sözlerine muka- bele edince iş büyümüş ve Yurt meclisi inzıbatına aksetmiştir. Toplanan meclisi inzıbat bu talebeye 15 gün muvakkat tart cezası vermiştir. Karar da Sıh-| hiye vekâletine bildirilmiştir. Bu cezanın verildiğini duyan Yurdun 280 talebetinden an cak 15 kişi daha itiraz ederek o arkadaşları kovulacaksa ken- inin de kovulmağa rızâ gösterdiklerini söylemişlerdir. Yurt idaresi bunu da mektep ine ademi riayet telâkki ederek ayni cezayi onlar hak“ kında da tatbik etmiştir. Bu va ziyet te bu gün vekâlete bildi- rilecektir. Tardedilen talebele- rin “ekserisi Anadolulu olup burada yatacak, kalacak yerle- ri yoktur. |————————— | spekülatördür. İş görmesini fikir ve teknik ada- mı, halkı aldatmasın: ise politikacı biliyor, Okuma yazma bilmeyen al- dan fakat siyaset ve ik- tısat bilir mi? Eğer Türk milleti Mustafa Kema- | le inanmamış olsaydı, serbes fırka günlerinde, bir hükümetin vargisiz idare edileceğine inanacaktı. .» Halkçı olduğumuzu — söylemek, halkın bütün idare kabiliyetlerini kazanmış olduğunu söylemek de- mek değildir; eski rejimlerin halka bu kabiliyetleri vermediğini anlat. mak ve bizim onu kendini menfaat- lerini, zararlarını, kavrayabilecek bir seviyeye çıkaracağımızı söyle mek demektir. ... Mekteplerimizde ne okutuyoruz? Serbes fırka demokratları ve libe- ralleri, yeni neslin hocası değil mi- dirler? Sulh edebiyatı ile nasıl za bit yetiştirilebilir? Bir gün selâbi- yettar kadroyu tasfiye edeceğiz. Bi. ze âdil, fakat inkulâpçı hâkim, bize kanunperver, fakat inkılâpçı vali lâ- zamdar. Biz yeni zamanın adamlarını bek- liyoruz. Eski zamanm teneke kalıp- | ları tunca boyanarak, bize bir hayal | ordusu gönderilmesini istemiyoruz. Dir İdealistler her vakit azlıktır. Her | inkılâptan sonra opörtünistler, gü- nü gününe yaşamak e hea : eyenler halkı ve havayı bir felse- İe ve nazariyat sağnağı içinde bu- paltıyorlar. Hak verilecek, terbiye verilecek, ve emir verilecek unsur | arı Faşizmin hiyerarşi sözünün türke gede iyi bir karşılığı vardır. vi | saygı. Yalnız sayılabilecek adamlar | sralalamalıyız. Cümhuriyet, eğer yaşayacaksa, İ fikir. gençliğinin elinde kalmağa mahkümdur. Yaşamak isteyen bin ıncak hayatlığı olanlara daya” ... Faşizm bir zaptiye idaresi değil, bir inzibat idaresidir. Insanlar, umumiyetle keyiflerine uymayan şeyler için ilmi mazerel ararlar; çünkü şimdi moda olan İ limdir. Eskiden moda, silâhtı: O za | man keyiflerine cebrederlerdi. Kolay zevkler hepimizin elinde inkelâpların alıştırdığı şey, zahmet” tir. Zahmetten korkup çekinen genç lik, hiç bir iktidara lâyık değildir. Falik RIFKI | Mazbatalar gönderildi İntihap edilen dört meb'u sun mazbatası dün Ankaraya gönderilmişi Ittünadı Milli Türk Sigorta Şirketi Harik ve hayat üzerine sigorta muamelesi icra eyleriz. Sigortaları halk için üsait şeraiti havidir. Merkezi idaresi: Calatada Ünyon Hanında “Acankani Hölmmmeyan” şehirlerde” dcâite maili Telefon: Beyoğlu — 2003 RESMİ İLANLAR TÜRK LİMTED ŞİRKETİ Türkiyede her lisanda intişar eden bütün gazeteler için bilimum resmi daireler ilânlarını kabul eder Adres : Ankara caddesi Kahraman zade hanı 3 üncü kat Telgraf adresi : Resmilân - Telefon : 20960 — Ferman Efendimizin! Za tı şâhanelerince de malümdur: Ramazan olmak dolayısile tar zamanı paşanın evine girip çikan belli değildir. Ben de bun ğma girip etbaıı isticvap su- retile bu mesele hakkında ma- lümat toplarım . — Bir hafta içinde bu bapta ki-raporunu beklerim. Allah encamımızı hayretsin Paşa'nın konağma kimler devam ediyor. Bu hususu da tamik etmeyi u- Dizde ehliyet ve dirayet g terdi, Bundan sonra da dişinizi bozmayınız. Allah mu- ininiz olsun! Bu sözler üzerine Davut Pa- şa, hayat kendisine korku telkin edebilen bu biricik ada- mın huzurundan çekildi. Saray dan çıktığı zaman kendi kendi- EE — Bir hafta da çok işler o- Diye düşünüyordu. İbrahim | Beyle Sadrazamın kızının evle- necekleri haberi biraz garibine gitmişti. Bir kaç gün sonra bu | haberden İbrahim Bey we tiği zaman Ser kâtip fena fena Davut Paşa'nın yüzüne bakmış u. Her halde bu meselenin u- zun uzadıya konuşulup müna- ini başkaları nın yanında mevzuubahsetmek le beraber, Kerime Hi kendisine varmasını mühim bir mesele addetmediğini anlata- cak bir tavur takmıştı, Fakat hakikatte bu ii işe son derece ehemmiyet atfediyordu. Kerime ismi bir an bile aklın- dan çıkmıyor, İbrahim Bey genç kızın dimağına bu derece aa erer diyordu ki, İbrahim Bey sanki ibi oluyordu. Kerime'nin çok güzel olduğunu işitmişti. Buna kanaati vardı. Fakat bazan da kendi kendine: — Acaba zannettiğim kadar güzel diye soruyordu. İs- tanbul'un zevki sefa âlemlerin de kendisi için meçhul addedi- lebilecek bir şey kalmamıştı. En yüksek zevk kadınlarını kından tanımış, hayasızça işve ve cilvelerine (o kanıksamıştı Hattâ artık bunlardan zevk al mak şöyle dursun, bil'akis nef rdt ediyordu. | Şimdi ruhunda yeni ihtiyaç lar baş göstermişti. İbrahim B artık karşısında sırf behimi hit lerini tatmin eden bir oyunca! bir esir görmek istemiyordu hte incilerden bık iyor du. Öyle bir kadın ki, yalnı | kendisinin olsun! - İ | | İ | i

Bu sayıdan diğer sayfalar: